Etiket: Sağlayacak”

  • Bu baraj hem para basacak hem de binlerce istihdam sağlayacak

    Devlet Su İşleri (DSİ) 7. Bölge Müdürlüğü tarafından Samsun’a yapılan “19 Mayıs Dağköy Barajı” yıllık 22 milyon metreküp içme suyu ve 76 bin zirai alanın sulanmasını sağlayarak ülke ekonomisine senelik 27 milyon 636 bin TL katkı ve 3 bin 800 kişiye de istihdam alanı sağlayacak.

    DSİ 7. Bölge Müdürü Ahmet Kanık, İl Koordinasyon Kurulu’nda Türkiye’ye katkı sağlayacak projeler hakkında bilgiler verdi. Kurum olarak şu anda devam eden 66 projelerinin bulunduğunu ifade eden Ahmet Kanık, “DSİ 7. Bölge Müdürlüğü sorumluluk alanı içerisinde Samsun, Sinop, Ordu, Tokat ve Amasya olmak üzere 5 il bulunmaktadır. Kurumumuza ait toplam 66 adet proje bulunmaktadır. Projelerden 64’ü tarım sektörü, 2 tanesi ise hizmet sektöründedir. Bu projelerin toplam tutarı 1 milyar 31 milyon 531 bin TL’dir. Projelerin parasal gerçekleşme oranı yüzde 7 olurken, fiziki gerçekleşme oranı yüzde 15 seviyesindedir. Projelerden 50 adetinin yapımına devam edilirken, 11 adetinin ihale aşaması devam etmektedir. 5 projeye ise çeşitli nedenlerden dolayı başlanılamamıştır” dedi.

    “3 binden fazla istihdam, ülke ekonominse katkı”

    Yapımında sona gelinen Dağköy Barajı ile birçok yere içme suyu ve tarım arazisi suyu vereceklerini belirten Kanık, barajın 3 bin 800 kişiye istihdam, ülke ekonomisine de 27 milyondan fazla katkı sağlayacağının altını çizerek, “19 Mayıs Dağköy Barajı inşaatının, 17 Mayıs 2017’de bitirilmesi hedefleniyor. Proje bedeli 62 milyondur. Yatırımın nakdi ve fiziki gerçekleşme oranı yüzde 87 oranındadır. Projenin amacı, Samsun ili 19 Mayıs ve Bafra ilçeleri ile yörede bulunan 4 beldenin içme ve kullanma suyu temini, ayrıca 7 bin 673 hektar alanın sulanmasıdır. Sulama ve içmesuyu amaçlı, 43,40 milyon metre küp depolama hacmine sahip 19 Mayıs Barajı’ndan alınacak su, bin 230 metre isale hattı ile arıtma tesisine iletilecek ve 100 bin metre küp/gün kapasiteli arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra yaklaşık 51 km bağlantı hattı ile 19 Mayıs, Bafra ilçeleri ve Dereköy, Yörükler, Doğanca, Çetinkaya bölgelerinin içmesuyu ihtiyaçları karşılanacaktır. Yılda 22,6 milyon metre küp içmesuyu sağlanacak ve ayrıca 76 bin 730 dekar zirai arazinin sulanması sağlanacaktır. Bu proje tamamlandığında 2016 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine yıllık 27 milyon 636 bin TL katkı ve 3 bin 800 kişiye de istihdam alanı sağlanması hedeflenmektedir” diye konuştu.

  • 150 yıllık dev proje 12 bin kişilik istihdam sağlayacak

    Zonguldak’ın Filyos beldesinde Başbakan Binali Yıldırım’ın temelini attığı 100 yıllık Filyos Projesi’nin 12 bin kişiye istihdam sağlaması bekleniyor. Dev proje, Türkiye’nin Karadeniz’e açılan kapısı olacak.

    Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde 1 Haziran 2015 tarihinde Endüstri Bölgesi ilan edilen Filyos Projesi’nde yaklaşık 1.5 milyar dolarlık yatırım yapılacak. Limanın; demiryolu, havalimanı ve karayolu ile desteklenmesi ile proje Türkiye’nin Karadeniz’e açılan kapısı olacak.

    2. Abdülhamit Han’ın 100 yıllık rüyası Başbakan Binali Yıldırım’ın temelini attığı projeyle hayata geçiyor. İhaleyi kazanan firmanın bölgedeki çalışmaları ise temel atma töreni ile başladı. Bölgede incelemelerde bulunan Çaycuma İlçe ve Köylerini Kalkındırma Derneği Başkanı Savaş Çiloğlu, temel atma töreniyle kaybolan umutların yeniden yeşerdiğini ifade etti.

    Proje sayesinde Zonguldak’ın nüfusunun artacağını ve 12 bin kişilik istihdam sağlanması planlandığını da ifade eden Başkan Savaş Çiloğlu, şöyle dedi:

    “Malum Filyos Vadi Projesi Abdülhamit Han’ın hayali olan bir projeydi. Yaklaşık 150 yıldır gündemde olan bir projeydi. Bu proje yıllardır bir türlü hayata geçmiyordu. Geçen günlerde Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın da katıldığı bir törenle Filyos Projesi’nin liman temeli atıldı. Bizler de bu törene katıldık. Bölgemizde kaybolan bu umutları tekrar yeşertti. Ben burada emeği geçen gelmiş geçmiş bütün siyasetçilerimize teşekkür ediyorum. Hakikaten Zonguldak bölgesi, yaklaşık 1 milyon nüfusu olması gerekirken 600 bine kadar düştü. İşsizlik ve göçten kaynaklı nüfus düştü. Vadi projesi hayata geçerse tekrar Zonguldak eski özlediği günlere dönecektir. Son yıllarda da hükümetin bu konuda çok ciddi adımlarını da görüyoruz. Bundan da gurur duyuyoruz. Filyos bölgesi bizim Türkiye’de tek diyebileceğimiz dört ulaşımın da aynı yerde olduğu tek yerdir. Burada havaalanımız, demiryolu, karayolları bağlantıları yapılıyor, liman şu anda yapılıyor. Karayolları bağlantıları Karadeniz’e, Türkiye’nin açılan kapısı oldu. Eğer liman faaliyetleri de bir an önce biterse peşinden buraya diğer fabrikalar, diğer yatırımlarda gelecektir. Bölgemizde hem işsizlik azalacak, hem de ülkemiz ekonomisine katkılar sağlayacaktır.”

    15 Temmuz 2019 tarihinde bitirme sözü

    Başbakan Binali Yıldırım’ın projeyi yüklenici firmadan 15 Temmuz 2019 tarihinde bitirme sözünü aldığını da hatırlatan Çiloğlu, şöyle devam etti:

    “Biz bu konuyla ilgili Zonguldak milletvekillerimizin hepsiyle istişare halindeyiz. Onlar da Ankara’da ellerinden geldiğince projeyle ilgili çalışıyorlar. Biz de sivil toplum kuruluşları olarak kendilerine desteği vermeye hazırız. Bundan sonra da bu desteklerimiz bütün hızıyla devam edecektir. Burada kamulaştırılan 13 milyon 800 bin metrekare bir alan var. Bu alan da karma endüstri bölgesi ilan edildi. Karma endüstri bölgesi ilan edilmesi de bölgemiz için çok önemli bir adımdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın burada emeği oldukça fazladır. Kendisi de zaten hem Başbakanımızı gerekse Sanayi Bakanını da buraya sık sık gönderiyor. Burada incelemelerde bulunuluyor. Geçtiğimiz aylarda Faruk Özlü Bakanımız da bu bölgede incelemelerde bulundu. 12 bin civarında istihdam olacağını, yine bu bölgede teknoloji ile ilgili yatırımların da olacağı müjdesini verdi. Bu da bizi gayet mutlu etti. İnşallah bu söylenenler bir an önce hayata geçer. Hem Karadeniz’in hem de ülke ekonomisine katkıları olur. İş makineleri de çalışmaya başladı. Bu bölgede yaklaşık 8 milyon metreküp dolgu yapılacak. Ardından limanın diğer inşaat işleri başlayacak. Bu biraz uzun bir süreç gerektirecek ama Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın temel atma töreninde 15 Temmuz 2019 tarihinde firmadan bunun bitirileceği sözünü alması da bizim için çok olumlu gelişmedir.”

  • TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop: “Bu sistem değişikliği Türkiye’de vesayetin tam anlamıyla tasfiyesini sağlayacak bir sistem değişikliği”

    TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, hükümet değişikliği sistemi ile hükümeti doğrudan milletin sandıkta kurmasına imkan verdiklerini belirterek, “Mesela 3 Kasım 2019 yazıyor anayasa değişikliğinde, o gün iki sandık kurulacak. Bir sandıkta meclis seçilecek, diğer sandıkta ise hükümet seçilecek.

    Beyoğlu Belediyesi tarafından ‘Sistem değişikliği ve Türkiye’nin İstikbali’ temasıyla ’Beyoğlu Sohbetleri’ isimli program düzenlendi. Pera Palace Hotel’de gerçekleştirilen programa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, sanatçı Orhan Gencebay, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, İş adamı Serdar Bilgili, Doğuş Yayın Grubu Başkanı Erman Yerdelen ve iş ve sanat dünyasından çok sayıda davetli katıldı. Programda davetlilere hitap eden Şentop, referanduma götürülen anayasada değişiklik içeren maddeleri anlattı.

    “Bu sistem değişikliği Türkiye’de vesayetin tam anlamıyla tasfiyesini sağlayacak bir sistem değişikliği”

    Hükümet değişikliği sistemi ile hükümeti doğrudan milletin sandıkta kurmasına imkan verdiklerini ifade eden TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, “ Parlamento ayrı seçilecek. Mesela 3 Kasım 2019 yazıyor anayasa değişikliğinde, o gün iki sandık kurulacak. Bir sandıkta meclis seçilecek, diğer sandıkta ise hükümet seçilecek. Böylece parlamento içinde dengelerle ne kadar oynarsanız oynayın milletvekilleri o partiden istifa etsin öbürüne geçsin, hepsi bütün partileri dolaşsınlar, hükümet düşmüyor. Çünkü hükümet parlamentonun güvenoyuna bağlı değil. Gen soruya bağlı değil. Doğrudan sandıktan çıkıyor hükümet. Bu bakımdan bu sistem değişikliği Türkiye’de vesayetin tam anlamıyla tasfiyesini sağlayacak bir sistem değişikliği” şeklinde konuştu.

    “Bu hükümet sistemi değişikliği aracın sağ tarafındaki o mekanizmaların sökülmesidir”

    Mevcut anayasayı çift direksiyon ve mekanizmalı aday sürücü arabasına benzettiğini söyleyerek sözlerini sürdüren Şentop, ” Bu araçlar dışarıdan baktığınızda normal trafikteki araçlar gibidir. Fakat içerisinde detay var bu aracın. Sol tarafta sürücü oturur. Sağ tarafta da eğitmen oturur. Normal araçlardan bir farklılığı var. Sağ tarafta oturan eğitmenin de araca kumanda edebileceği mekanizmalar var, aracın ön tarafında. Freni var, gazı var. Belki direksiyona yön verme imkanı olan mekanizmalar var. Dışarıdan baktığında arabayı aday sürücü kullanıyor gibi görünüyor ama kritik noktalarda, kavşaklarda, hızlı gittiğinde veya yavaş gittiğinde sağdaki müdahale ediyor. Şimdi Türkiye’de ki sistem bu. Sol taraftaki aday sürücü siyasetçidir. Sağ taraftaki eğitmen ise bu bürokratik oligarşinin, vesayetin temsilcisidir. Biz durmadık, vesayetle mücadele ettik. Yaptığımız şey şu; sağdaki adamı öncelikle etkisizleştirdik sonra sağdaki adamı aşağıya attık. Arabanın sağ tarafını boşalttık. Sağ da vesayetçi yok. Fakat o ara.ta sağ tarafta oturanın kumanda edeceği mekanizmalar duruyor. Onun için sağ tarafa biri oturursa yine aracın idaresine müdahale edebilir. Nitekim 15 Temmuz’da yaşadığımız şey, boşalttığımız o yere birisinin oturmak istemesiydi. Kapıyı açmaya çalışıyordu, milletimizle beraber ona tekrar kapıyı kapattırdık, indirdik. Fakat o araca kumanda mekanizmaları sağ da durduğu sürece sağ tarafa birileri oturmaya heves edecektir. Oturan olursa da o da bu sefer araca hükmetme fırsatı bulacaktır. Bu hükümet sistemi değişikliği aracın sağ tarafındaki o mekanizmaların sökülmesidir. Aslında doğrusu yeni anayasadır. Yeni anayasa bu aracı bırakın, yerine normal trafikte seyreden aracımız olsun demektir ama bunu yapamadık. Bunun için belli bir sayısal çoğunluk gerekiyor. Bütün bu değişikliklerden farklı olan bu sefer biz, işte bu sağ taraftaki o mekanizmayı söküyoruz. Bu hükümet sistemi değişikliği budur” diye konuştu.

    “Yetkileri cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştirdiğimiz için cumhurbaşkanına vermiş olduk”

    Eleştirilere yönelikte açıklamalarda bulunan Şentop, “ Sanki Türkiye’de hiçbir hükümet sistemi yok. Hiçbir düzenleme yok şuanda. Biz sıfırdan yeni bir sistem kuruyoruz. Ve, bir çok yetkiyi, olmayan yetkileri tamamen bunların hepsini cumhurbaşkanına veriyoruz gibi zannediliyor. Halbuki bugün Türkiye’nin bir sistemi var. Hükümet sistemi var. Bu sistemde bir başbakan var, bir cumhurbaşkanı var. Ve, yetkileri var bunların. Yeni bir hükümet sistemi öneriyoruz. O sistemden bu yetkileri cumhurbaşkanına veriyoruz. Yani eleştiriler bu yetkilerin hemen hemen tamamı. Birkaç istisna dışında. Bugünkü sistemde zaten cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında yazılı. Türk Silahlı Kuvvetleri kullanmaya karar verir diyor. Kullanılmasına karar verir diyoruz. Bu ifade aynen bugün anayasada var. 104’üncü madde de aynen yazıyor, zaten cumhurbaşkanında bu yetki var. Anayasa değişikliklerini gerek görürse referanduma sunar diyor. Zaten var. Yazıyor. Olağanüstü hal ilan eder diyor. Zaten var. Yani biz sıfırdan, bugün hiç olmayan bir yetkiyi ihdas edipte bu yetkiyi cumhurbaşkanına vermiş değiliz. Çift başlılık diyoruz ya, iki başlılık. Başbakan ve cumhurbaşkanından oluşuyor. İşte biz cumhurbaşkanına ait olan yetkileri ve başbakana ait olan yetkileri, başbakana ait olan yetki yok gibidir. Çünkü cumhurbaşkanının mutlaka imzası gerekiyor, sürecin tamamlanması için. Bu yetkileri cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştirdiğimiz için cumhurbaşkanına vermiş olduk. Yani yürütmenin yetkisi ne yürütmede, yürütmenin kendi iç yapısında bir değişiklik var. Yoksa yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengeye müdahale etmiş, bunu değiştirmiş değiliz. Dolayısıyla bugün bu tartışmada Türkiye’de üst düzey kamu yöneticilerini atar diye bir yetki var. Nasıl olur hepsini atayacak diyorlar. Bugün onlar üçlü kararnameyle atanıyor; bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının imzasıyla atanıyor zaten. Cumhurbaşkanı imzalamasa zaten atanamıyor. ” diye konuştu.

    “ Bugün dünyada 59 ülkede başkanlık sistemi var”

    Dünyada olmayan bir sistem getirmiş önermiş, getirmiş değiliz diyerek konuşmasını sürdüren Şentop, “ Bugün dünyada 59 ülkede başkanlık sistemi var. Yine veto etkisinden biz salt çoğunlukla kanunun geçmesini istiyoruz. ABD’de bu oran 3’te 2’dir. Birçok ülkede, başkanlık sisteminin uygulandığı ülkede, bir kanun geldikten sonra cumhurbaşkanı onu veto ederse bu kanunun nitelikli bir çoğunlukla geçmesi gerekiyor. Bu da 3’te 2’dir. Halbuki biz 3’te 2 demiyoruz. Salt çoğunluk önermişiz. Zaten bir parlamentoda salt çoğunluğa sahip değilse bir siyasi parti veya partiler onların parlamentoda iş yapabilme imkanı olmaz zaten çoğunluk yoksa elinizde. Dolayısıyla da dünya örnekleriyle de mukayese ettiğimizde bizim yaptığımız önerinin bu standartlara uygun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz”

    Anayasanın 104’üncü maddesinin cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirler diyerek sözlerine devam eden Şentop, “ Bu görev ve yetkileri televizyondan okuyor muhalefetten bir siyaseti. Cumhurbaşkanı bunu da yapacak, onu da yapacak diye sayıyor. Bazı uçuk uçuk örnekler veriyor. Halbuki anayasanın 104’üncü maddesi cumhurbaşkanının görev ve maddelerinin yazıldığı madde tek başına okunmaz. Bu maddede yazan görev ve yetkilerin her biri anayasanın başka maddelerinde kullanılmasının usul ve esasları gösterildiği yetkilerdir, görevlerdir. Az önce söyledim. Olağanüstü hal ilan eder diyor. Nasıl ilan edecek ? sabah kalkıyor olağanüstü hal ilan edeyim, akşam kaldırırız yine mi diyecek? Olağanüstü halin nasıl ilan edileceği, nasıl uygulanacağı anayasanın 119’uncu maddesinde zaten anlatılıyor. Anayasa değişikliğine gerek görürse referanduma sunar diyor. Nasıl sunacak ? anayasanın 17’inci maddesinde anayasa değişikliği nasıl yapılır, ne zaman hangi hallerde referanduma sunulur, ayrıca anlatılmış. Dolayısıyla cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinde yazılanlar sadece başlıklar. Onun detayları anayasanın ilgili maddelerinden ayrıntılı olarak yazılmıştır” dedi.

    “Aynı konuda bir kanun var bir de kararname varsa kanun uygulanır, kararname uygulanmaz, diyoruz”

    Cumhurbaşkanlığı kararnamesine yönelikte açıklamalarda bulunan Şentop, “ Cumhurbaşkanlığı kararnamesi diye bir hukuki düzenleme imkanı getiriyoruz. Peki bu kanun gücünde mi ? Değil. Bazı arkadaşlar bunu anlatırken cumhurbaşkanı kanun hükminde kararname çıkaracak diyorlar. Bu kanun hükmünde, kanun gücünde değil. Hatta öyle bir sınırlamış, düzenlemişiz ki; Bir, sadece yürütme yetkisinin kullanımıyla ilgili çıkarılabilir. İkincisi, temel haklarla ilgili. Siyasi haklar ve hürriyetlerle ilgili kararname çıkartılamaz. Üçüncüsü, anayasada kanunla düzenlenebilir diye bahsedilen hususlarda kararname çıkartılamaz. Anayasada 78 yerde bu konu kanunla düzenlendi. Bu konu kanunla düzenlenir, diyor. Buna rağmen anayasada gösterilmese bile meclis bir konuda kanun çıkarmışsa o konuda kararname çıkartılamaz, diyor. Konunla düzenlenen alanda kararname çıkartılamaz. Tersini de söylüyoruz. Bir konuda kararname çıkmışsa arkasından meclis bunu beğenmedi diyelim, bir kanun çıkardı aynı konuda. Kararname hükümsüz hale gelir, diyoruz. Bütün bunlara rağmen aynı konuda bir kanun var bir de kararname varsa kanun uygulanır, kararname uygulanmaz, diyoruz. Bu kadar açık, kanuna göre kanun altı bir norm olarak düzenlenmiş bir kararname yetkisi var, cumhurbaşkanına verdiğimiz. Ayrıca bu yetki tabi ki anayasa mahkemesinin de denetimine tabi” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanının yargıyla ilgili yetkilerine yönelik eleştirilere de cevap veren Şentop, “ Diyorlar ki, cumhurbaşkanı anayasa mahkemesinin üyelerinin 12’tanesini belirliyor, anayasa mahkemesinin son gününde yargılanacak cumhurbaşkanı, olur mu böyle şey diyorlar. Burada bazı temel bilgiler eksik söylendiği için iş karışıyor. Yani şöyle bir şey anlaşılıyor. Sanki cumhurbaşkanı seçildi, geldi. Anayasa mahkemesini sıfırlıyor. 12 tanesini kendisi seçiyor. 3 tanesini de meclis seçiyor. Böylece çoğunluğu elinde bulunduran, onun seçtiği üyelerin çoğunluğu elinde bulundurduğu mahkeme oluşturuyor. Öyle değil. Bir kere bugün 17 kişi var. Bunu 15’e indiriyoruz biz. 2 tane asker kökenli üyeyi çıkarttığımız için üye 15 olacak. Bunun üçünü meclis seçiyor, 12 tanesini cumhurbaşkanı seçiyor, doğru. Ama nasıl seçiyor cumhurbaşkanı. Bu 12 tanenin 3 tanesi Yargıtay’dan geliyor. Yargıtay kendi içinde seçim yapıyor, her boş koltuk için 3 tane aday belirliyor. Ve bu 2 aday içerisinden bir tanesini cumhurbaşkanı seçebiliyor. Yani 200 küsür Yargıtay üyesi içerisinden bile şu olsun falan diyemiyor. 3’ü Yargıtay’dan bu şekilde. 2’si Danıştay’dan bu şekilde geliyor. 3’ü yine YÖK’ten bu şekilde geliyor. Geri kalan 4 tanesi ise cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. Üst kademe yöneticileri ve avukatlar arasından. Bu önemli bir parametre. Anayasa mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl. Cumhurbaşkanının görev süresi ise yıl. 2 dönem yapsın 10 yıl. Dolayısıyla cumhurbaşkanı anayasa mahkemesini sıfırlayıp da yeni üye atamıyor. Boşalma olursa üyeliklerde, birinin süresi dolarsa o zaman onun yerine atama yapıyor” diye konuştu.

    “Çok verimli bir akşam oldu”

    Programa ev sahipliği yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise, “Ülkemiz önemli bir sürecin içerisinde. Yeni yönetim sistemini tartışıyor. Evet diyenler var, hayır diyenler var. Ama ne için evet veya hayır dediklerini insanların bilmeye ihtiyaçları var. Beyoğlu Belediyesi olarak biz Beyoğlu sohbetlerini bu işe tahsis ettik. 2 ay boyunca bu konunun yetkili uzmanlarını buradaki vatandaşımızla buluşturup, doğru ve sağlıklı karar vermeleri konusunda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çok verimli bir akşam oldu” dedi.

  • Seracılık OSB, 3 bin kişiye istihdam sağlayacak

    Zonguldak’a kurulması planlanan ve tamamı bittiğinde 3 bin kişiye istihdam sağlayacak Seracılık OSB çalışmaları hız kazandı.

    Zonguldak’ın bağımlı sektörel yapısını değiştirmek ve il genelinde yeni sektörleri geliştirebilmek amacıyla Zonguldak Valisi Ali Kaban’ın önderliğinde yürütülen Sera OSB çalışmaları kapsamında Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Zonguldak İl Özel idaresi ve Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’ndan oluşturulan bir heyet Antalya’da bulunan seralara bir teknik gezi ve çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen ziyarette dünyada sayılı firmalar arasında yer alan ve Türkiye’nin tohum üretiminde öncü firması Yüksel Tohumculuk firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yüksel tarafından sektör ve Yüksel Tohumculuk hakkında heyete bilgiler sunuldu. Firmaya ait araştırma ve deneme seraları gezilerek sistem ve teknoloji hususunda bilgi alındı. Ziyarette Hollanda merkezli danışmanlık firması olan Green Q firmasının Türkiye temsilcisi İbrahim Yılmaz tarafından heyete teknik danışmanlık sağlandı. Özellikle katma değeri yüksek ürünler üretilebilmesi için tavsiye edilen topraksız seralar kapsamında ayrıntılı bilgiler alındı.

    Heyette Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir, oda yönetim kurulu üyesi Mustafa Özkan, genel sekreter Muharrem Sarıkaya, üye Bayram Demir, Zonguldak İl Özel idare Genel Sekreter Yardımcısı Ali Doğu, BAKKA’dan Birim Başkanı Mehmet Çetinkaya ve Uzman Mustafa Ayhan İnanır yer aldı.

    Çaycuma Seracılık OSB Projesi

    Zonguldak Valisi Ali Kaban’ın önderliğinde başlatılan Tarıma Dayalı İhtisas OSB olan Çaycuma Seracılık OSB’nin kurulum çalışmaları yaklaşık 600 dönümlük bir alan üzerinde başlatıldı. Söz konusu proje kapsamında gerekli bürokratik işlemler Zonguldak İl Özel idaresi, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ile Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası ortaklığında yürütülüyor. Yaklaşık bin dönüm alanın OSB genişleme alanı olarak belirlenmesi için de çalışmalar halen sürüyor. OSB’nin en etkin ve verimli şekilde kurulabilmesi, katma değeri yüksek ürünlerin üretilebilmesi, teknoloji seçimi, sera tasarımı ve üretilen ürünlerin uygun yurtdışı pazarlara satılabilmesi amacıyla bir ön fizibilite hazırlatılması hususunda Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı tarafından da gerekli girişimler yapılıyor.

    Projeden beklentiler ise, “Tek sektörlü bağımlı ekonomik yapının değiştirilmesi ve alternatif sektörlerin geliştirilmesi. Birinci etapta bin 200 olmak üzere genişleme alanıyla birlikte toplamda 3 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanması. İhracatın ve katma değerin arttırılması. Seracılık sektöründe Zonguldak’ın önemli bir aktör haline getirilmesi. Paketleme, lojistik ve tedarik zinciri sayesinde seracılık sektörünün ildeki öncü sektörlerden biri olması. Çaycuma Tarım Meslek Lisesi, Çaycuma Gıda ve Tarım Meslek Yüksekokulu ve sera firmalarıyla sektörün akademik, teknik ve teorik olarak desteklenmesi” olarak sıralandı.

  • Adatepe Barajı ekonomiye 47 milyon lira katkı sağlayacak

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından tesis edilecek Adatepe Sulaması 3. Kısım işinin inşaat ihalesi gerçekleştirildi.

    Proje ile Göksun Nehri üzerinde bulunan ve 95 metre yüksekliğe sahip olan Adatepe Barajı’ndan alınacak su ile 112 bin 520 dekar zirai arazi suya kavuşacak. Daha önce işe başlanan 1. kısım ile 67 bin 880 dekar, 2. kısım ile de 59 bin 460 dekar zirai araziyi suya kavuşturacak olan Bakanlık, 3. kısım ile birlikte toplamda 239 bin 860 dekar araziye su temin etmiş olacak.

    Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Kahramanmaraş’ı baraj, gölet ve sulama tesisleri ile donattıklarını belirterek, “Adatepe Barajı’ndan alacağımız suyu 3 kısımdan oluşan sulama projeleriyle zirai arazilere ileterek Kahramanmaraş’ın münbit topraklarını suya kavuşturacağız. İhalesini gerçekleştirdiğimiz Adatepe Sulaması 3. Kısım işi ile milli ekonomimize 47 milyon TL katkı sağlayarak 29 bin 370 kişiye ek istihdam oluşturacağız. Bu projeden Ağlıca, Akören, Alembey, Balıkçıl, Çatova, Doğan, Çıtlık, Eldelek, Evcihüyük, Hasankendi ve Küçükyapalak mahallelerimiz istifade edecek. Şimdiden Kahramanmaraş’ımıza hayırlı olsun inşallah” dedi.