Etiket: sağlanması

  • Muş Belediyesinin “Dezavantajlı Kadınların Sosyal Hayata Adaptasyonunun Sağlanması” projesine büyük ilgi

    Muş Belediyesinin Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında yürüttüğü “Dezavantajlı Kadınların Sosyal Hayata Adaptasyonunun Sağlanması” projesi kadınlar tarafından yoğun ilgi görüyor.

    Kentin su, kanalizasyon ve yol gibi çalışmalarının yanı sıra sosyal ve kültürel alanlardaki eksikliklerini de gidermeyi hedefleyen Muş Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışı ile ilin her kesimine hitap eden projeler yapmaya devam ediyor. Kalkınma Bakanlığının Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında Muş Belediyesinin yürüttüğü ‘Dezavantajlı Kadınların Sosyal Hayata Adaptasyonunun Sağlanması’ projesi kadınların umut kapısı oldu.

    Hazırlanan proje içerisinde kilim, bilgisayar destekli nakış, çocuk bakıcılığı ve gelişimi, aşçılık ve el sanatları gibi kurslar bulunmakta. Eğitmenler nezaretinde yapılan kurslar; 3’er aylık ve 3 etap olarak yürütülmekte. 9 ay devam edecek olan ve toplamda 255 kursiyerin faydalanacağı kurslar, Muratpaşa Mahallesi Muştak Baba Bilgi Evinde düzenleniyor.

    Proje hakkında açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Feyat Asya, bu tür faaliyetlerle dezavantajlı kadınların meslek edinmelerine ve sosyalleşmelerine öncülük ettiklerini söyledi. Başkan Asya, “Dezavantajlı Kadınların Sosyal Hayata Adaptasyonunun Sağlanması projesi ile kadın kardeşlerimizin sahip olduğu beceri ve yetenekleri daha da geliştirerek meslek edinmelerini sağlamak ve aile ekonomilerine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Belediye olarak asli görevlerimizin yanı sıra toplumun sosyal ve kültürel alanlardaki aksaklıklarını gidermenin gayretindeyiz. Bu kapsamda gençlerimize, bayanlarımıza ve toplumun diğer kesimlerine yönelik faydalı çalışmalar yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    Proje kapsamında 5 farklı kursun 3 etap halinde yapıldığını ve 9 ay devam edeceğini belirten Başkan Asya, “Kadın kardeşlerimizin 9 aylık eğitimlerinin ardından alacakları sertifikalarla iş hayatına atılmalarında kolaylık sağlanmış olacak. Bu kurslar, ev hanımlarının maddi kazanç dışında yeni çevre edinmeleri için de bir fırsattır. Geçtiğimiz yıllarda bu projelerimizin startını verdik. Bu yıl hem fiziki yapılarla hem de daha tecrübeli bir şekilde kursları düzenliyoruz. İnşallah bayan kardeşlerimiz için faydalı bir proje olur. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

    Kursa katılım sağlayan kadın kursiyerler ise, boş zamanlarını bilgi evinde açılan kurs ile geçirdiklerini söyleyerek, bu imkânı sağlayan Belediye Başkanı Feyat Asya ve ekibine teşekkür ettiler. Kadınlar, bu hizmetler sayesinde bir şeyler öğrenmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdiler.

    “Çocuk Bakıcılığı ve Gelişimi” kursuna kadınların yoğun ilgi gösterdiğini söyleyen Usta Öğretici Ayşe Şekerci, kadın kursiyerlerin bir şeyler öğrenme çabası içerisinde olduklarını belirtti. Kurstaki kadınlara yardımcı olma noktasında ellerinden gelen gayreti göstermeye çalıştıklarını söyleyen Şekerci, “Annelerin çocuk gelişimi ve bakıcılığı hakkında bilinçlenmesi gerektiğini ve bu tür kursların yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum. Bir şeyler öğrenme çabası içinde olan kadınlarımıza elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu kurs olumlu olarak sosyal yönden, toplumsal yönden, ekonomik yönden destek verdiği için kadınların ilgisi büyük. Dönütler kadınların yararına olduğu için kurslarla ilgili hep merak ve ilgi içerisindeler. Aynı zamanda çocuk gelişimi ve bakımı ile ilgili yanlış bilinen çok şey var. Bu konu hakkında kursiyerlerimizi aydınlatmaya çalışıyoruz. Belediye kursiyerlere gezi amaçlı faaliyetler yaparak bilgi evindeki eğitimlere rağbeti sağlamıştır. Yeni açılan kursların başarı sağladığını; ilgiye, alakaya yönelik birçok kurs açılmasının daha da faydalı olacağını düşünüyorum. Bu kursumuzun hem aile içinde hem de toplumsal ilişkilerde onlara fayda sağladığını görüyorum. Çünkü biz birçok alana hitap ediyoruz. Bu tür projeleri yapan ve kadınlara bu olanakları sağlayan herkese teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Bakan Özlü: “Mevcut sistemde siyasi istikrarın sağlanması zor”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Bir sistem var Türkiye’de ve bizim hedefimiz 16 Nisan’da bunu yenilemektir. Mevcut sistemde siyasi istikrarın sağlanması zor ve insanların önünü görebileceği bir siyasi yapıya ihtiyaç var” dedi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, İzmir temasları kapsamında Aliağa ilçesine geldi. Aliağa Ticaret Odası’nı ziyaret eden Bakan Özlü, ardından Aliağa Ticaret Odası (ALTO) Toplantı Salonu’nda vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Özlü, Aliağa’nın İzmir ve Türkiye için önemine değinerek, iş dünyası, sanayici ve esnafı dinlemenin doğru karar alıp doğru işler yapmak için gerekli olduğunu vurguladı Bakan Özlü, “Sizler sahada olan insanlarsınız. Sahanın sıkıntılarını, aksayan taraflarını ve bunların muhtemel çözüm önerilerini biz sizlerden alacağız. Sizlerden aldığımız verilerle formülasyon geliştirerek çözümler üreteceğiz. Yılın son çeyreğinden itibaren ekonomiyi canlandırmak için bir çok tedbiri hayata geçirdik. Sizler finansman sıkıntısı var dediniz, biz de KOSGEB aracılığıyla sıfır faizli kredi uygulamasını başlattık. Bu kredilerde bize zaman zaman bankaların yavaş çalıştığı gibi şikayetler geliyor. Bunların hepsinin tedbirini aldık. 462 bin 167 KOBİ bu krediden istifade edecek, kimsenin şüphesi olmasın. Bu güne kadar 100 bine yakın KOBİ bu krediden istifade etti. Kredileri onaylandı, 30 bini parasını aldı, diğerleri de alacak. İlk defa 11 milyar lira değerinde bir krediyi 460 bin KOBİ’ye veriyoruz. Bankalar da KOSGEB de bu konuda yeni. KOSGEB’in bu güne kadar verdiği kredilerin toplamı 3.5 milyar liradır. Son iki ayda ise 11 milyar lira kredi veriyoruz. Bunu KOBİ ile buluşturmak biraz zaman alıyor ama herkes müsterih olsun. Şartları sağlayan herkes bu krediden istifade edecek. 10 Nisan tarihine kadar kredi kullanacak olan KOBİ’lerin hepsinin işlemlerini tamamlamayı hedefliyoruz. Sizler piyasada durgunluk var dediniz, bizler hemen konutta, mobilyada ve beyaz eşyada vergi indirimi getirdik. Bunun neticesinde Şubat ayında beyaz eşya satışları % 30 artış gösterdi. İş dünyamızla aramızdaki uyum ve işbirliğini sürdürme noktasında tam bir kararlılık içerisindeyiz” dedi.

    İş dünyası ile hükümet arasındaki uyumlu çalışmaya da vurgu yapan Bakan Özlü, “2002’den sonra elde edilen başarının sırrı, iş dünyası ile aramızdaki uyumdan kaynaklanmakta. Hükümet yatırımı, ticareti artırmak için gerekli adımları atıyor, esnafımız da bu fırsatları hakkıyla değerlendiriyor. Bundan sonra da böyle olacak. Bizim temel görevimiz işimizi ve aşımızı büyütmek, üretmek olacak. Ancak üretime teknoloji katacağız. Her bir ekonomi yazarı diyor ki ‘bizler katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz’. Bu ürünlerin temelinde teknoloji var. ABD ihraç ettiği her bir cep telefonda kg. başına 750 dolar kazanç sağlıyor. Bizim ihraç ürünlerinin katma değeri kg. başına 1.5 dolar. Yükte hafif pahada ağır ürünler yaparsak katma değeri yüksek ürünler yapmış olacağız. İşin özü budur” dedi.

    “İzmir İçin Özel Çalışmalar Yapıyoruz “

    İzmir için yakın gelecekteki plan ve projelere de değinen Özlü, “İzmir için özel çalışmalar yapıyoruz. İzmir’i Türkiye’nin teknoloji üssü yapmak istiyoruz. İnşallah bunları sizlerle de yakın zamanda paylaşacağız. Teknoloji üretmeyen bir Türkiye’nin geleceği olamaz. Bizim petrol kuyumuz yok, doğal gaz yataklarımız, altın madenlerimiz yok. Sattığımız belli aldığımız belli. İthalatımız ile ihracatımız arasında 60 küsur milyar dolar fark var. Bu farkı kapatmanın tek yolu teknoloji üretmektir. Bunun için de İzmir büyük bir potansiyel taşıyor. İklimi, insan yapısı ve dünyaya açıklığını değerlendirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “Mevcut sistemde siyasi istikrar sağlanmaz”

    16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasına da değinen Bakan Özlü, “Yenilenmeden büyüme olmaz, gelişme olmaz. Bir sistem var Türkiye’de ve bizim hedefimiz 16 Nisan’da bunu yenilemektir. Mevcut sistemde siyasi istikrarın sağlanması zor ve insanların önünü görebileceği bir siyasi yapıya ihtiyaç var. Siyasi istikrarın ekonomik istikrara dönebileceği bir sistemin 16 Nisan’dan sonra hayata geçeceğini ifade etmek istiyorum. İstikrarı kişiler değil, sistemin bizatihi kendisi sağlamalı. Sistem kriz üretmemeli. Sistem ülkenin kalkınmasının ve üretmesinin önünde bir engel olmamalı” dedi.

    İzmir Valisi Erol Ayyıldız ise İzmir’in Türkiye’nin en güzel ve önemli illerinden biri olduğuna değinerek, “Bu ana kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak yatırımlarla birlikte İzmir’in en güzel ilçelerinden biri olan Aliağa, ekonomi ve ticaret merkezi olarak çok daha iyi yerlere gelecek inşallah” dedi.

    AK Parti İzmir Milletvekili Necip Kalkan da, “Türkiye sınırları içinde 50 milyon ton yük kapasiteli başka liman yok. Bir tek Aliağa var. Tek başına 3500 mw enerji üreten bir ilçedeyiz. Çeşitli bakanlar görmüşsünüzdür ama, ben de sayın bakanımızla birlikte çok sıkı çalışma içindeyim. Burada Aliağa’nın sorunlarının çözümü için anahtar noktasında sayın bakanımız duruyor” şeklinde konuştu.

    ALTO Başkanı Adnan Saka da, Aliağa’nın çok özel bir yer olduğunu dile getirerek, bölgedeki yatırımlara ve sıkıntılarına belirtti.

    Programın ardından Bakan Özlü, İzmir Caddesi’ndeki esnafı ziyaret etti. Sorunlarını dinleyen Özlü, Merkez Camii’nde kılınan bir cenaze namazına da katılarak ziyaretini sonlandırdı.

  • Öfke kontrolünün sağlanması

    Cuma sabahı yaşanan metrobüs kazası ile gündeme gelen öfke kontrol sorunlarını değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Melis Seray Özden Yıldırım, öfke kontrolünün nasıl sağlanacağı konusunda tavsiyelerde bulundu.

    Özellikle son zamanlarda çok fazla şiddet olayı ile karşılaşıldığını ifade eden Yıldırım, ‘’Bu şiddetin kökenine baktığınız zaman aslında bunun bir saldırganlık olduğunu ve temelinde öfke duygusu var olduğunu görebiliriz. Öfke duygusu da tıpkı mutluluk, kıskançlık gibi insanda olması gereken bir duygu. Ama önemli olan bunu nasıl yaşadığımız ve kontrol ettiğimiz’’ dedi.

    Kişilerin doğdukları andan itibaren bütün bu duygulara sahip olduklarını belirten Yıldırım, ‘’Bu duyguları nasıl yaşayacağımızı biraz da aile içindeki yaşantımızdan öğreniyoruz. Model alma durumu söz konusu’’ diyerek konuşmasını sürdürdü.

    ‘’Kişi öfke anında kendisiyle baş başa kalmalı’’

    Kişilerin bazı durumlarda çok sinirli ve öfkeli olabildiğini dile getiren Yıldırım, ‘’Ama bu noktada eğer etkili iletişim yolunu kullanmazsak istemediğimiz ifadelerde bulunabiliyoruz. Böyle durumlarda kişinin biraz kendine vakit ayırması, ortamdan uzaklaşma şansı varsa bir süre oradan uzaklaşması faydalı olabilir. Karşı tarafın da gerçekten kendisini bu kadar sinirlendirecek bir şey yapıp yapmadığını düşünmesi gerekir’’ diye konuştu.

    ‘’Etkili bir iletişim dili kullanmak çok önemli’’

    Yıldırım sözlerini şu şekilde noktaladı:

    ‘’İletişim dilini etkili kullanabilme becerisini geliştirmek, kendi düşüncelerini tanımlayabilmek, karşı tarafa da kendini ifade edebilmek için vakit ayırmak ve öfkelenilen durumlarda kişinin kendine biraz vakit ayırması öfke kontrolünü önlemeye yardımcı olabilir. Bu şekilde davranıldığı durumlarda bu kontrol dışı şiddet olayları engellenebilir diye düşünüyorum. ‘’