Etiket: Sağlanmalı”

  • Hacısalihoğlu : “Bıçak sırtındaki firmalara kredi desteği sağlanmalı”

    Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nı (TTSO) ziyaret ederek Başkan M. Suat Hacısalihoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle görüştü.

    Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve beraberindeki heyet, Trabzon’daki temasları kapsamında TTSO’yu ziyaret etti. Başkan M. Suat Hacısalihoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle görüşen Arslan, başta Nefes Kredisi olmak üzere birçok konuda iş dünyasına destek olmaya çalıştıklarını vurguladı.

    Başkan Hacısalihoğlu, bankaların krediler ve diğer konularda içinde bulunulan piyasa koşullarında bıçak sırtındaki firmalara mutlaka destek olması gerektiğini vurgulayarak, “Zor koşullardaki firmaların üretime devam etmesi ülke ekonomisinin ilerlemesi için hayati önemdedir. Potansiyeli olan, ihracat yapan, üretime ve istihdama katkıda bulunan firmalarımıza bankaların da mutlaka destek olması gerekmektedir. Kredileri kullandırırken bankaların firmalarımıza danışmanlık hizmeti de vermesi önemli bir konu. Özellikle kredilerin vadelerini ve ödeme koşullarını belirlerken, bankaların firmalar lehine yönlendirici tutum takınmalarını istiyoruz. Bu firmaların ayakta kalması ekonomimiz için hayati önemdedir. Bu firmaları kaybedersek bir daha kazanamayız” dedi.

    Genel Müdür Arslan ve Başkan Hacısalihoğlu, ziyaretin anasına birbirlerine plaket takdim etti.

  • “Teknoloji-günlük hayat dengesi sağlanmalı”

    Günlük hayatta aile baskına maruz kalan çocukların sorumsuzca bir serbestlik alanı olarak gördükleri internete bağımlı olduklarını ifade eden Ümit Sanlav, teknoloji ile günlük hayatın dengelenmesi gerektiğinin altını çizdi.

    Hayatın her alanına olumlu katkıları kadar olumsuz yönleri ile de damga vuran Sosyal Medya; bağımlılık oluşturması ile her gün daha fazla konuşulan bir konu olmaya başladı. Milyonları etkisi altına alan sosyal medya bağımlılığının çok fazla türü olması nedeniyle tam bir tanı konulamıyor. Peki “Sosyal Medya” bağımlılığının çeşitleri neler, ne gibi sakıncaları var ve tedavisi mümkün mü? Sosyal Medya Savaşları Kitabının Yazarı Ümit Sanlav, sosyal medya bağımlılığının zararlarına ve türlerine değindi.

    Bilgiyi üretmek yerine tüketmek, düşünme ve araştırmaya engel

    Hızlı ve hazır bilginin kolaylıkla bulunabildiği bir ortam olan internetin bilgiyi üretmek değil tüketmesi itibariyle; üretkenliği ve düşünme kabiliyetini körelttiğini ifade eden Ümit Sanlav; “Artık daha önce öğrenilen bir bilgiyi hatırlamaya çalışmak yerine internetten araştırmayı tercih ediyoruz. Dolayısıyla bunun akıldaki tembelliğe yol açması kaçınılmaz oluyor” dedi.

    Sosyal medya bağımlılığının her geçen gün artarak, sosyal ağları insanların hayatında kolay kolay vazgeçemedikleri bir noktaya taşıdığı günümüzde, sürekli sosyal medya ve e-posta hesaplarını kontrol etme ihtiyacı duyan insanların, bunun bir sendroma dönüştüğünün farkında olmadığını söyleyen Sanlav; “Sosyal ağların ana haber kaynağı haline gelmesi, daha da bağımlı bir hayat yaşayacağımızın göstergelerinden biri” dedi.

    Sanlav, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

    “Her gün daha fazla konuşulan bir konu olan sosyal medya bağımlılığı, milyonlarca sosyal medya kullanıcısını ilgilendiren bir konu olsa da; kimisi durumun ciddiyetinin farkında değil, kimisi de ne çeşit bir bağımlı olduğunun farkında değil.

    Uyarı bağımlısı: Her tweet, paylaşım veya yorumda telefonuna bakamadan yapamama ve yaptığı işi bırakıp bunlarla ilgilenmeden yapamayan kişiler, sosyal medyada olan biteni anı anına takip etme dürtüsü ile odaklanılması gereken konudan uzaklaşıyor.

    Kontrol bağımlısı: İşte çalışırken, yolculuk ederken, yürürken, otururken, kısacası nerede ve ne zaman olursa olsun sosyal medyada paylaşımlarının etkileşimini kontrol etmeden duramayanlar. Aile içinde ya da arkadaş ortamında dahi karşısındakinin yüzüne bakıp sohbet etmek yerine, kafaları önlerinde, sosyal medya ile haşır neşir olma durumu.

    Yaşamaktansa göstermeyi tercih edenler: Hayatın ve o anın tadını çıkartmak yerine paylaşmayı tercih ederek, yaşam kalitesini düşürenlerin bulunduğu bir durum. Bu bağımlılık türüne yakalananlar, yediklerinin, gezdiklerinin, gördüklerinin, sevinçlerinin, hüzünlerinin duygularını yaşamaktansa, diğer insanlara göstermeyi tercih ederler.

    Check-in bağımlısı: Önünde geçtiği yerlerde bile check-in yaparak onlarca yerin mayor’ı olan kişiler, gösterdikleri bu disiplin ve azmi başka alanlarda kullansalar kuşkusuz hayatta çok daha iyi yerlere gelebilirler.

    Gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor

    Son araştırmalara göre gençler güne akıllı telefonlarıyla başlıyor. 18 ülkeden 18-30 yaş arası çalışanları kapsayan kişiler üzerinde yapılan araştırmaya göre her 10 katılımcının 9’u sabah yatağından kalkmadan önce başucunda bulunan akıllı telefonlarından etkileşimlerini kontrol ediyor.”

    Özellikle çocuklarda görülen sosyal medya ve internet bağımlılığının altında, çocuğun günlük hayatta maruz kaldığı baskının, internet ortamında ortadan kalkmasının yatığını belirten Sosyal Medya Savaşları Kitabı Yazarı Ümit Sanlav; “İnternette, sosyal medyada, oyunlarda kimse çocuğa ‘yap yada yapma, elleme, yürüme, konuş yada konuşma’ demiyor. Dolayısıyla bu alanı istediği şekilde ve özgürce kullanan çocuk, günlük hayatta maruz kaldığı baskıdan bu alanda kurtulduğu için bu alanı tercih ediyor. Bu ise beraberinde daha büyük sorunlar getiriyor. İnternetin olumlu yönleri kadar, sınırsız ve sorumsuz da olabilecek suç alanı çocuğa gerçek hayatt olduğundan çok daha büyük zararlar verebilmekte. Mavi Balina örneğindeki intihar eden çocuklarda bunu çok net gördük” dedi.

    Sanlav, internet ve sosyal medya bağımlılığıyla mücadele konusundaki çalışmalarla ilgili şunları söyledi: “Özellikle gençler arasında artmakta olan internet bağımlılığının önüne geçilmesi ve güvenli internet kullanımının yaygınlaştırılması için, Türkiye Yeşilay Cemiyeti, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) bilinçlendirme çalışmaları yapmakta. ABD’deki Bradford Regional Medical Center’da hastalar fiziki ve akıl hastalıklarında olduğu gibi yatılı tedavi ediliyor. İnternet bağımlılığının aynı uyuşturucu ve alkol bağımlılığında olduğu gibi gözetim altında tedavi edilmesini savunan hastane doktorları, amaçlarının bağımlıların hastaneden tamamen internet kullanımının bilincine erişmiş ve teknoloji-günlük hayat dengesinin farkına varmış bir durumda ayrılması olduğunu söylüyor. Amerika’da açılan klinik, bağımlılık türlerine internet bağımlılığını da ekleyerek, sosyal medya bağımlılığı ile mücadele kapsamında yataklı tedavi uygulamakta. Bağımlılık derecesine göre 3 günden 15 güne kadar yataklı tedavi yapılıyor”.

  • “İlaç Araştırmalarında Eşit Temsil Sağlanmalı”

    İlaç araştırmalarında her iki cinsin eşit yer alması gerektiği yaklaşık 25 yıldır vurgulanıyor. Prof. Dr. Gülaçtı Topçu, ilaçların etkisinin anlaşılmasının ilaç şirketlerinin kozmopolit bir araştırma yürütmesiyle mümkün olabileceğini ifade etti.

    İlaçların piyasaya çıkmadan önce geçirdiği aşamaları aktaran Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülaçtı Topçu, cinsiyet, beslenme biçimi, iklim gibi etkilerin de ilaç araştırmalarında önem arz ettiğini ifade etti. Topçu, ilacın piyasaya çıkmadan önce çok çeşitlilikte araştırma imkânına ilaç firmasının kozmopolit bir yerde araştırmalarını yürütmesiyle erişebileceğini ekledi.

    İLAÇLARIN CİNSİYETE BAĞLI ETKİLERİ

    Pek çok ilaçta kadın ve erkeğe göre farklılık gösteren durumlar oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Gülaçtı Topçu, bu nedenle araştırmaların her iki cinste yapılması şart olduğunu ancak bazen ihmal edilen durumlar olabildiğini ekledi:

    “1990 yılında ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün (National Institutes of Health-NIH) ikincil cinsiyet olarak görülen kadınların ilaç deneylerinde eşit olarak yer almasına dikkat etmeye başladı. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü bu konuda çeşitli çalışmalar yaptırdı. Bütün dünyada buna daha imtina gösterilmeye çalışılıyor. Bunun uygulanmamasında bir diğer faktör de kadınların buna sıcak bakmaması olabilir”.

    KADINLAR KALP RAHATSIZLIĞINDA RİSK ALTINDA

    İlaçların cinsiyete bağlı farklı etkilerinin görüldüğü rahatsızlardan biri olarak kalp rahatsızlıklarından söz eden Prof. Dr. Topçu, erkeklerin daha çok kalp rahatsızlığı geçirdiği iddialarına ilişkin kadınların da aynı şekilde risk altında olduğunu söyledi. Topçu, stres çağı yaşandığını söyledi ve kadınların bu ortamdaki stres yükünü vurguladı:

    “Kadınlar bir çok rolü aynı anda gerçekleştirmeye çalışıyor, hem başarılı bir iş kadını hem de iyi bir anne olmaya çalışıyor, bir de büyük şehirde yaşıyorsa büyük bir stres altında kalıyor. Kalp rahatsızlıklarında genetik faktörlerin ve beslenme biçimlerinin etkisiyle birlikte risk almak ve stres yaşamak da önemli bir faktör. Bu yaşam koşullarında kadınlar kalp rahatsızlığında risk altındalar, bu nedenle erkekler kadar araştırılmaları, denek olarak kullanılmaları gerekir”.

    BİR İLAÇ PİYASAYA ÇIKARKEN HANGİ AŞAMALARDAN GEÇİYOR?

    Klinik araştırmaları kapsayan ilk aşama faz 1’i anlatan Prof. Dr. Gülaçtı Topçu,

    “İlaç sektöründe sentetik bir ilaç piyasaya sürülmeden önce faz 1 araştırmaları yapılır. ADME (Absorbsiyon, dağılım, metabolizma, eliminasyon) olarak kısaltılan aşamalardan geçer. Ayrıca dışarı atılma ve toksikolojik araştırmalardan oluşur. Bu araştırmalar hayvanlar üzerinde hatta hayvanlar üzerindeki deneylerden önce de in vitro yani hücre kültürü ortamında ve steril şartlarda yapılıyor” dedi.

    Diğer aşamalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Topçu, “Preklinik araştırmalar dediğimiz hayvanları da kapsayan bu araştırmalardan sonra Faz 2’ye geçiliyor. Faz 2’de belli sayıda 100-300 kadar sağlıklı ve gönüllü insanlar üzerinde deneniyor. Piyasaya çıkan ilaç sağlıklı insana zarar veriyor mu, buna bakılıyor. Faz 3’te ise gerçekten hasta üzerinde deneniyor, örneğin ülseri olan hasta anti ülser bir ilacı kullanıyor. Faz 3’te denek sayısı daha fazla oluyor ve bu aşamadan sonra ilaç piyasaya çıkıyor.

    Piyasaya çıktıktan sonra yapılan araştırmalar ise Faz 4’ü kapsıyor. Farklı büyük kitlelere erişiyor, ilacın toksik ve ya yan tesirleri daha çok anlaşılıyor” diye konuştu.

    Topçu, araştırmaların etik boyuta değindi: “Araştırmaların hepsinde kişilerin rızası alınmalı, belli protokoller çerçevesinde bu yapılmalı” ifadelerini kullandı.

    ARAŞTIRMALARDA ÇEŞİTLİLİK

    Bir ilacın etkisinin araştırılırken sağlıklı gönüllülerden başlandığı Faz 2’den itibaren araştırmaların çeşitli ve farklı bireyler üzerinde denenmesinin olumlu sonuçlar oluşturacağını belirten Gülaçtı Topçu, “Örneğin, yetişkinler için çıkmış ilaçlarda özellikle yetişkinlerde denenmeli ve özellikle de her iki cins üzerinde de araştırma yapılmalı, hatta farklı ırk insanları üzerinde de yapılmalı. Farklı iklimlerde yaşayan, farklı beslenme biçimlerine sahip olan insanları kapsasa daha iyi olur. Ancak bunu ilk aşamalarda Faz 2 ve Faz 3’te gerçekleştirmek için araştırmaların kozmopolit bir yapıya sahip bir ülkede yürütülmesi gerekir” dedi.