Etiket: Sadık

  • SAMÜ yazar Sadık Yalsızuçanlar’ı ağırladı

    SAMÜ yazar Sadık Yalsızuçanlar’ı ağırladı

    Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Öteki Buluşmalar kapsamın da yazar Sadık Yalsızuçanlar’ı ağırladı

    Samsun Üniversitesi DÜSAM , Öteki Buluşmalar 2020 Güz Dönemi kapsamında SAMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Salih Kesgin’in moderatörlüğünde yazar Sadık Yalsızuçanlar’ı ağırladı. Online bir platform üzerinden gerçekleştirilen programda “Bir Memleket Sevdalısı: Tevfik İleri” başlığı altında Yalsızuçanlar, Tevfik İleri’nin memlekete adanmış hayatını ve Türkiye için yaptığı çalışmaları izleyenlerin dikkatine sundu.

    “Tevfik Bey, köylerde imam kalmadığı bir ortamda imam-hatip mektepleri açtı”

    Tevfik İleri’yi özellikle Samsun Üniversitesi’ndeki dostlarla konuşmanın apayrı bir heyecan vesilesi olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Sadık Yalsızuçanlar, “Tevfik İleri 1950 ila 27 Mayıs 1960 kanlı darbesi arasında Samsun milletvekilliği yapmış dört dönem. İlk Nafia Vekilliği (Bayındırlık Bakanlığı) ilk kabinede, 1950 yılında kısa bir süre dört ay kadar yapmış. Daha sonra Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) olmuş. 1950-51 aralığında 7 tane imam hatip okulu açmış. İstanbul, Ankara, Adana, Konya, Isparta, Kayseri gibi. 1950 yılına kadar Türkiye’nin hiçbir köyünde ilkokulu yok. Ortaokulu zaten yok. 1950’den itibaren yani Maarif Vekili olduktan sonra 1960’a kadar hem köylerde okullar açmış hem de ilçelerde o zaman için YI·BO adı verilen Yatılı Bölge Okulları adıyla Yatılı Bölge Mektepleri adıyla okullar açmış. Oraya köylerden çocukları yurtlarda barındırarak getirip okutmuş. Mesela Süleyman Demirel merhum Ispartalı idi. Süleyman Demirel merhumun okuduğu Afyon Lisesi, Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından açılan Türkiye’deki 42 liseden birisi. Tevfik İleri’nin farkı burada biraz daha belirginleşiyor. Çünkü 1951 yılında o ilk dört aylık Bayındırlık Bakanlığı’ndan sonra Maarif Vekili olunca hızla kolları sıvıyor. İlk olarak Demokrat Parti’nin 1950 seçimleri sürecinde millete verdiği sözlerden biri olarak İmam Hatip kursları açmışlar. Daha sonra imam hatip mektepleri açılmış fakat bunların bir ara sayıları biraz yükselmiş ama 1940’ların ikinci yarısında bu okullar kapatılmıştır. Dolayısıyla neredeyse 7-8 yıl kadar imam hatip kursları ve mektepleri yok. O yüzden imam yetiştiren okullar, hatip, imam, vaiz yetiştiren okullar da yok. Mesela merhum Kamil Aydoğan, Ankara Milli Eğitim Müdürümüz, yazar ve şair bir roman yazmıştı. Kısık Vadisi diye, amcası ölüyor romanda bunu anlatıyor. Tabutunu omuzluyorlar. Köyün ileri gelenleri dört saat tabutu omuzlarda taşımak suretiyle imamın olduğu ilçeye götürüyorlar. Yani köyden pek çoğunda maalesef cenaze namazı kıldıracak imam yoktu” dedi.

    Adnan Menderes’in Ezan-ı Muhammedi aslına çevirmek ve imam hatip mekteplerini açmak için verdiği mücadeleden söz eden Yalsızuçanlar, “Siyaset hizmet üretmek için yapılır biliyorsunuz. Toplumsal talepleri dile getirir, yansıtır ve hizmet eder. O taleplere uygun hizmetler üretirler politikacılar. Adnan Menderes’in ilk verdiği söz, yani eğer iktidar olursak Ezan-ı Muhammedi’yi aslına çevireceğizdir. Demokrat Parti hükümetinin Meclis’te çıkardığı ilk kanun Ezan-ı Muhammedi ile ilgili kanundur. Maalesef o zamanki Reis-i Cumhur Celal Bayar merhum, imzalamak istememiş, öteleyelim bunu, daha sonra çıkaralım demiş. Adnan Bey ’Ben meydanlarda milletime söz verdim. Ben sözümde durmak isterim. Dolayısıyla bu kanunu çıkarmamız lazım’ demiş. Aralarında bir gerilim de olmuş. Hatta tabiri caizse restleşmişler ve önce Celal Bayar blöf yaptığını zannediyor. İstifa etmiş edeceğim, ya bu kanun çıkacak ya da istifamı kabul ediniz, Başvekil olarak diyor. Hasılı kanun çıkıyor. İkinci olarak da imam hatip mektepleri açılmaya başlanıyor. 1950 ila 51 aralığında arz ettiğim gibi yedi tane imam hatip mektebi açılmıştır. Birincisi İstanbul’da, Vefa’da çok bağışlayın beni mütevazı, kâgir. Böyle bir ahır gibi bir binada tabiri caizse, daha sonra Fatih’te daha kâmil bir binaya taşınmış. Şimdi üçüncü yerinde. Şu an İstanbul İmam Hatip Lisesi, Fatih Anadolu İmam Hatip Lisesi. İşte Tevfik Bey’in açtığı ilk imam hatip mektebidir” diye konuştu.

    “Merhum Celalettin Ökten son mohikanlardandır”

    Tevfik İleri’nin Celalettin Ökten ile olan ilişkisinden söz ederek sözlerini sürdüren Yalsızuçanlar, “Merhum Celalettin Ökten hoca Tevfik Bey’in hocasıdır. Tevfik Bey Hemşinlidir. Fakat babası emekli nahiye müdürü. 3 yaşında İstanbul’a taşınırlar ve Fatih’te yaşarlar. Fatih’te Gelenbevi okulunda okur. Şu an orası ortaokul ve lise bölümüyle üniversiteye çok öğrenci veren, iyi üniversitelere öğrenci veren başarılı bir lisedir, kendisi oranın ilk bölümünde okur ilk ve ortaokulunda . O ilkokulda okurken bir yandan Celal Hoca’dan da dini dersler almıştır. Tabiri caizse kendisi son mohikanlardan diyebiliriz. Kendi oğlu Profesör Doktor Sadettin Ökten hocamızın ifadesiyle son Osmanlı kuşağından ve gerçekten de Sadettin hoca şöyle demişti babasıyla ilgili olarak: ‘Yani ben biraz birazcık babamı anlayabiliyorum. Ama bizim kuşakların babam ve babamın kuşağından insanları anlaması çok zor. Kendi kuşakları arasında bile, kendi muhitinde bile babam yeterince anlaşılmış bir şahsiyet değil’ dedi maalesef. Tevfik İleri ve babası ile ilgili bir dizi projesi vardı, onun için görüşmeye gitmiştim. Orada bahsetti. O yüzden ‘Mümkünse babamı diziye koymayın. Doğru yansıtılabileceğini zannetmiyorum’ dedi. Hocam ben de aynı kanaatteyim dedim” şeklinde konuştu.

    “Tevfik İleri ’kim bize taş atar ise, güller nisar olsun ana’ diyor”

    Tevfik İleri’nin sadece bir bürokrat, politikacı, mühendis olmadığını kendisinin bir derya olduğunu anlatan Yalsızuçanlar, “Mesela bir kültür insanı, mesela irfan sahibi bir insan, aşk sahibi bir insan. Yani bugün böyle insanlar çok değil. Bu topraklar çok bereketli. Tevfik Bey Osmanlı kuşağındandır. Kuzeni Murat Karayalçın’dan da kendisini ve ailesini dinledim. ‘Onlar bambaşka insanlar. Siyasi görüşleri farklı olsa bile çok enteresan insanlardı onlar. Yani bir edep hali vardı. Bambaşka bir gramer kullanırlardı. Konuşmaları farklıydı, kelimeleri farklıydı’ dedi. Karayalçın bana bir fotoğraf göstermişti. O fotoğraftaki herkes bir şekilde Türkiye’nin 40’lı, 50’li, 60’lı yıllarda kaderinde pay sahibi olan insanlardı. Tevfik İleri’nin büyük kızı Cahide Abla bana ‘Adnan Menderes babamı ne zaman görse ceketini ilikler, eğilerek selam verirdi. Babama çok saygısı vardı’ derdi. Tevfik İleri Ortadoğu Teknik, Karadeniz Teknik ve Atatürk olmak üzere Türkiye’ye üç üniversite armağan etti. Kendisi o zaman adı İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi olan şimdi İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bildiğimiz Yüksek İnşaat Mühendisliği bölümüne giriyor. Oradan parlak bir dereceyle mezun oluyor. Milli Türk Talebe Birliği’nin üniversite başkanlığını yapıyor, Milli Türk Talebe Birliği Genel Başkanlığı’na kadar yükseliyor. Doğu Türkistan meselesiyle ilgileniyor. Kıbrıs meselesi ile ilgileniyor. Razgrad hadisesi var. Müslüman Türk mezarlarına hakaret ediyorlar. Bulgar fanatikler taşlarla, taşlarla kitabelerini kırıyorlar, insan dışkısı bırakıyorlar. Tevfik Bey hemen Milli Türk Talebe Birliği’ni harekete geçirerek bir miting tertip ediyor, basın açıklaması yapıyor ve İstanbul’daki Bulgar Mezarlığı’na giderek karanfil bırakıyorlar. Yani Tevfik İleri ‘kim bize taş atar ise, güller nisar olsun ana’ diyor” ifadelerini kullandı.

  • Sadık Çiftpınar, Fenerbahçe ile anlaştı

    Fenerbahçe, E.Yeni Malatyaspor’un savunma oyuncusu Sadık Çiftpınar ile 2,5 yıllık anlaşmaya vardı.

    Fenerbahçe Kulübü’nün 1 milyon 500 bin Euro ve Barış Alıcı ile Yiğithan Güveliyi de E.Yeni Malatyaspor’a verdiği bildirildi. Yeni Malatyaspor Başkanı Adil Gevrek anlaşmayı doğrularken, Sadık Çiftpınar ile yapılan görüşme sonunda da oyuncuyla 2,5 yıllık sözleşme imzalanacağı kaydedildi.

    Çiftpınar, İHA’ya yaptığı açıklamada ise mutlu ve heyecanlı olduğunu ifade etti. Sadık Çiftpınar, takımın devre arası kampından da ayrıldı.

    Resmi sözleşmenin ardından gerekli açıklamayı yapacağını söyleyen Sadık, “Ben Malatya’nın evladı gibi hissediyorum kendimi. Buraya emek verdim, burası da bana çok şey kazandırdı. Umarın transferim hayırlı olur” diye konuştu.

  • Soğuk ve karlı havalarda sadık dostlarını unutmadılar

    Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri kış günlerinde sokak hayvanlarını unutmadı.

    Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri, kendi imkânlarıyla aldıkları mama ve sütle sokak hayvanlarını besliyor. Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi olan Gamzenur Yılmaz, Havin Baran ve Şeyma İnce’nin başlatmış olduğu sokak hayvanlarına süt ve mama dağıtımı etkinliği kapsamında okullarındaki arkadaşlarından topladıkları yardımlar ile Bandırma Belediyesi Hayvan Barınağında tedavi edilen kediler için süt ve kedi kumu aldılar ve barınaktaki yetkililere teslim ettiler. Sokak hayvanlarına duyarsız kalmamak için öğrenciler kendi aralarında para toplayarak sokak hayvanlarını da unutmadı.

  • Soğuk ve karlı havalarda sadık dostlarını unutmadılar

    Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri kış günlerinde sokak hayvanlarını unutmadı.

    Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri, kendi imkânlarıyla aldıkları mama ve sütle sokak hayvanlarını besliyor. Bandırma İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi olan Gamzenur Yılmaz, Havin Baran ve Şeyma İnce’nin başlatmış olduğu sokak hayvanlarına süt ve mama dağıtımı etkinliği kapsamında okullarındaki arkadaşlarından topladıkları yardımlar ile Bandırma Belediyesi Hayvan Barınağında tedavi edilen kediler için süt ve kedi kumu aldılar ve barınaktaki yetkililere teslim ettiler. Sokak hayvanlarına duyarsız kalmamak için öğrenciler kendi aralarında para toplayarak sokak hayvanlarını da unutmadı.

  • Sadık Çiftpınar: “Bir şey söyleyip yapamazsak mahcubiyeti büyük olur”

    Evkur Yeni Malatyaspor’un defans oyuncusu Sadık Çiftpınar, takımın hedefiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Çıtayı yüksek tutup, bir şey söyleyip onu yapamazsak mahcubiyeti büyük olur. Taraftarlarımızı üzmek istemiyoruz” dedi.

    Orduzu Pınarbaşı Tesisleri’nde gazetecilere açıklamada bulunan Çiftpınar, BB Erzurumspor maçını değerlendirerek, “Çok zor bir deplasman olduğunu biliyorduk. Büyükşehir Belediye Erzurumspor, sahasında seyircisiyle birlikte çok iyi bir performans sergiliyordu. Aldığı sonuçlar ortada, çok zor mağlup oluyorlar. Biz bunun bilinciyle gittik. Tabi ki eksiklerimiz de vardı. Ama bu eksiklerin yokluğunu en az şekilde hissettirerek, sahada oynayan arkadaşlarımızla birlikte iyi bir mücadele sergileyerek, puan ya da puanlar almayı hedeflemiştik. Erzurumspor’un maça baskılı başlayacağını da biliyorduk, nitekim öyle de oldu. Bir süre baskı yedik, sağlı sollu geldiler. Aslında gol yiyeceğimiz yerde yemedik. Tam oyun lehimize döndü, topa hakim olmaya başladık, istediğimiz şekilde oyuna hükmederken, son haftalarda olduğu gibi kendi ayağımızdaki topu rakibe vererek geriye düştük. Tabi böyle üst üste geldiği zaman ister istemez bir yıkım oluşuyor. Ben soyunma odasına girdiğimde gerçekten çok üzüldüm. Sinirlendim. Tabi sinirim arkadaşımıza değildi, biz de hata yapıyoruz. Aslında ben üzerimizdeki şansızlığa biraz sinirlendim. Ama bir 45 dakikamız daha olduğunu biliyorduk. Soyunma odasında kenetlendik, gereken konuşmaları yaptık. Hocamız da bize direktiflerini verdi. İkinci yarıya gerçekten çok iyi başladık. Deplasmanda oynamamıza rağmen baskı kurduk. Risk almazsak gol atamayacaktık. Nitekim böyle de oldu. Golü bulduk. Baskımız devam etti, Eren kardeşimiz güzel bir golle bizi öne geçirdi. Son dakikalarda da rakibin öne çıkmasıyla beraber onların hatasını değerlendirerek, üçüncü golü bulduk. Net bir skorla taraftarlarımızı mutlu ettik. İnşallah Antalyaspor’a karşı da iyi bir oyunla, güzel bir skor alır ve deplasmanda aldığımız galibiyeti taçlandırırız. Galip geldiğimiz takdirde ikinci olma şansımız da var” diye konuştu.

    “Yapamazsak mahcubiyeti büyük olur”

    Genç stoper, bir gazetecinin ’Hedefle ilgili artık bir şeyler söylenmesi gerekmiyor mu’ sorusuna, “Evet söylemek gerek de şimdi çok da büyük konuşmamak lazım. Sonuçta Malatyaspor olarak bizim ligdeki ikinci senemiz. İki senedir gerçekten çok güzel işlere imza atıyoruz. Ama şimdi çıtayı yüksek tutup, bir şey söyleyip onu yapamazsak mahcubiyeti büyük olur. Taraftarlarımızı üzmek istemiyoruz. Biz her maça kazanmak için çıkıyoruz. Önümüzdeki Antalyaspor maçı da bu şekilde olacak. Zaten fikstüre baktığınızda çok ekstra puanlar aldık ama bir o kadar kazanacağımızı düşündüğümüz maçlarda da puan kayıpları yaşadık. İnşallah bu maç, öyle bir maç olmaz. İyi mücadele edip, iyi bir futbol sergileyip, taraftarlarımızın desteğiyle kazanmak istiyoruz. Artık ligin beşinci sırasında olan bir Malatyaspor var. Galatasaray, Trabzonspor, Beşiktaş ile aynı puanda olan takım var, biz artık iç sahada seyircilerimizin desteğini çok daha fazla hissetmek istiyoruz. Belki Akhisar maçında o golü yemesek şu an ligin ikincisiydik. Tabi bu stadın dolmasıyla ilgili de bir durum. Taraftarımız bizim için gerçekten itici bir güç oluyor. Bizler futbolcular olarak sahada elimizden geleni yaparak, iyi performans sergileyerek, taraftarlarımızın da desteğiyle bütün şehir olarak elimizi, gövdemizi taşın altına koyarsak çok güzel günler bizi bekliyor. Bir hedef göstermeye gerek yok. Hocamız gerekeni sezon başından beri söyledi. Hem puan hem de sıralama olarak geçen sezonun üzerinde bir performans sergilemek istiyoruz. Daha yukarısını yapacak kapasitemiz de var. İnşallah daha iyilerini yaparız ve taraftarlarımızı mutlu ederiz” cevabını verdi.

    “Rakipten çok bizim ne yaptığımız önemli”

    Pazar günü sahalarında Antalyaspor ile karşılaşacaklarını hatırlatan Çiftpınar, “Antalyaspor takımı da gerçekten birçok sıkıntıyla boğuşuyor. Onlardan da böyle bir performans beklenmiyordu. Bülent Korkmaz ile beraber iyi bir çıkış yakaladılar. İyi ve kaliteli de bir kadroları var. Ama sahaya çıktığımızda rakipten çok bizim ne yaptığımız önemli. Bizim de çok iyi bir takımımız, iyi bir arkadaşlığımız var. İnşallah bunu pazar günü sahaya yansıtarak, taraftarlarımızın da desteğiyle güzel bir galibiyet alırsak puanımızı da 28 yaparsak ne mutlu bize” diye konuştu.

    Donald: “Beşincilikten biraz daha yükseği hak ediyoruz”

    Orta saha oyuncusu Mitchell Donald ise takım olarak daha sıkı çalışıp, daha yukarıya çıkmak istediklerini söyledi.

    Donald, Büyükşehir Belediye Erzurumspor deplasmanında aldıkları galibiyetten dolayı mutlu olduklarını ifade ederek, “Öncelikle takım olduğumuz için çok mutluyum. Takım olarak bu galibiyeti kazandık. İyi çalıştık. Belki beşincilikten biraz daha yükseği hak ediyoruz ama olmadı. Şimdi çok sıkı çalışıp, pozisyonumuzu koruyup, daha yukarıya çıkmak istiyoruz. Tabloda daha yüksekte olmamız gerektiğini söyledim çünkü bazı maçlara çok iyi konsantre olamadık. Çok basit hatalarla puanlar kaybettik. Bunun için hala canımız yanıyor” diye konuştu.

    “Ben Messi değilim”

    Görev aldığı maçlarda yüzde yüzünü sahaya yansıtmak için çalıştığını dile getiren Donald, “Tabi ki ben Messi değilim, çok çalışmalıyım ve sahaya çıktığım zaman her şeyimi vermeliyim. Bütün takım arkadaşlarım gibi. Onlar da aynısını yapıyorlar, bu şekilde devam edeceğiz” dedi.

    “Bu pozisyonda oynayan tek futbolcu ben değilim”

    Antalyaspor maçında cezası nedeniyle forma giyemeyeceğini anımsatan Donald, “Öncelikle çok üzgünüm ama bu pozisyonda oynayan tek futbolcu ben değilim. Benim gibi iyi arkadaşlarım var. Onlar da sahaya çıkıp ellerinden gelenin en iyisini yapacaktır” ifadelerini kullandı.