Etiket: sadece

  • Bu sokakta sadece İngilizce var

    Bu sokakta sadece İngilizce var

    Erzurum Cumhuriyet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğrenciler oluşturdukları sokakla İngilizceyi uygulamalı öğreniyor.

    Erzurum’un Yakutiye ilçesine Bağlı Cumhuriyet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri İngilizce Öğretmeni Dönser Uzunget’in önderliğinde kurdukları İngilizce sokağında sadece İngilizce konuşuyor. Öğrenciler, temsili olarak kurulan lokanta, havaalanı, banka ve otelde drama yöntemiyle İngilizce canlandırmalar yapıyor.

    Sadece kız öğrencilerin bulunduğu okulda projeyle birlikte yaklaşık 20 öğrenci İngilizceyi akıcı şekilde konuşmayı öğrendi.

    Avrupa’daki okullar için oluşturulmuş bir topluluk olan eTwinning projesi kapsamında “Englısh In Street” ve “Creatıvıty In Teachıng Englısh” projelerini uygulayan İngilizce öğretmeni Uzunget, öğrencileriyle proje çalışmalarını devam ettiriyor.

    “English in Street” Mehmet Necati Vidinli MTAL İngilizce öğretmeni Samet Aydın’ın; MEB 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde yabancı dil eğitimi konusunda belirlenen hedeflerden yola çıkarak ,”İngilizce öğretirken ve öğrenirken neden zorlanıyoruz ?” sorusuna cevap arandığı projede Türkiye’den 50, Avrupa’dan ise 5 okul yer alıyor.

    Amaçlarının özgün ve örnek teşkil edecek güzel çalışmalar ortaya koymak olduğunu ifade eden İngilizce Öğretmeni Uzunget, “Öğrencilerimiz başlangıçta İngilizceye ve canlandırmaya önyargılıydılar ama zamanla öğrencilerimiz İngilizceyi çok sevdi. Biz meslek lisesi olmamıza rağmen güzel bir projeyi gerçekleştirdik. Proje sahibinin de bir meslek lisesi öğretmeni olması çok önemli oldu bizim için. İlerleyen haftalarda eksik olan temsili mekanlarımızı genişleterek daha fazla öğrenciye İngilizce öğreteceğiz” dedi.

  • Türkiye hindiyi sadece yılbaşında hatırlıyor

    Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) ve Bahar Tavukçuluk Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, hindi eti tüketiminin sadece yılbaşında gündeme geldiğinden yakınarak, “Aslında bu durumla hiç alakası yok. Hindi eti daha çok sosla yenen bir ürün ve Türkiye’de sos kültürü geride kaldığı için hindi eti beğeni konusunda birazcık şanssızlık yaşıyor” dedi.

    Türkiye’nin en büyük 5 hindi üretim tesisinden birinin sahibi olan Ali Bahar, 6 yıldır entregre tesis olarak Türkiye’nin hindi ihtiyacına yönelik üretim yaptıklarını söyledi.

    Her sene yüzde 10-15 arasında bir büyüme gerçekleştirdiklerinin altını çizen Bahar, Türkiye’de sektörün yavaş yavaş beklenen ilgiyi görmeye başladığını dile getirdi. Türkiye’de kişi başı hindi eti tüketim miktarının 600 gram gibi düşük seviyelerde olduğundan yakınan Ali Bahar, “Bu Avrupa ülkelerinde kişi başı 8, ABD’de 12 kilogram civarındadır. Hindi eti Türkiye’de şu an çok geride. Hindi bu kadar geride olmayı hak eden bir et değildir. Tam tersi balık etine en yakın ettir. Protein olarak kırmızı etten yüksek, balığa en yakın et hindi etidir” dedi.

    Yılbaşı eleştirisi

    Hindi etinin sadece yılbaşı dönemlerinde gündeme geldiğini eleştiren Bahar, “Hindi eti genelde yılbaşı günü yenen bir et olarak değerlendiriliyor. Aslında bu durumla hiç alakası yok. Hindi eti daha çok sosla yenen bir ürün ve Türkiye’de de sos kültürü geride kaldığı için hindi etki beğeni konusunda birazcık şanssızlık yaşıyor. Sos kültürümüz geliştikçe hindi eti tüketimi artacaktır” diye konuştu.

    “Hindi eti soframıza girmeyi hak ediyor”

    Avrupa’da kuzu, dana, hindi, balık bir de domuz eti tüketimi olduğunu aktaran Ali Bahar, “Bizde domuz eti olmadığı için burada bir protein kaynağını dışarı çıkarıyoruz. Hindi eti de kişi başı 600 gram olduğu için oda dışarıda kalıyor. Böylelikle dana, kuzu ve balık etine kalıyoruz. Balıkta düşük. O zaman ülkemizde dana ve kuzu eti üzerinde baskı oluşuyor. Dana ve kuzu eti bu baskıyı kaldıramıyor, hem de fiyat anlamında sorunlar yaşıyoruz. Burada hindi eti önemli bir protein kaynağı olarak sofralarımıza girmesi gerekiyor. Girmeyi de gerek sağlık, gerekse fiyat olarak hak eden bir üründür” dedi.

    “Türkiye’de 600 gram, Avrupa’da 6 kilogram”

    Sos kültürünün gelişmesinin hindi eti tüketiminin artışında katkısı olacağını vurgulayan Bahar, “Hindi eti içermiş olduğu lifle, proteinle, düşük kalori oranlarıyla, balık etine en yakın üründür. Halkımızın güvenle tüketebileceği, ülkemizde şu an bulunduğu yeri hak etmeyen 600 gram değil, 6 kilogram olarak çıkması gereken bir üründür” dedi.

    Türkiye’de sektörün her yıl yüzde 5 ile 10 arasında bir büyüme gerçekleştirdiğini kaydeden Ali Bahar, “Bunun çok daha fazla hızlı bir artışa geçebilecek kapasitesi var. Bunun için kümes de var. Ülkemizde hindi alanında çalışan 5 firma var. Bunların iki, üç katına çıkabilecek üretim kapasiteleri mevcut” ifadelerine yer verdi.

    “60-70 bin hindi kesim hazır”

    Yılbaşında 60-70 bin civarında hindi keseceklerini kaydeden Ali Bahar, “Hindi etinin yoğun şekilde gündeme gelmesi için yılbaşı bir şans ama bir yandan da şansızlık. Çünkü yılbaşında 5-6 kilogramlık özel üretim hindiler oluyor. Bu ürünleri kişiler soslayarak tüketirlerse yıl boyunca hindi yemeye devam edecek, çok sevecekler. Eğer hindiyi doğal halde pişirip yerlerse ‘biraz sert miydi’ gibi haksız eleştiriler olacak. Yılbaşı o nedenle hindi için hem şans, hem şanssızlık” ifadelerine yer verdi.

    “500-600 bin kesim”

    Yılbaşında ülke geneli 500-600 bin civarında hindi kesimi olacağını kaydeden Bahar, yurt dışına ihraç da edileceğini belirtti. Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler ve bazı Afrika ülkelerine ihracat yaptıklarını ifade eden Bahar, “Ana hedefimiz soslanmış kültürü kendi fabrikalarımızda imal ederek tüketicinin beğenisine sunmak. Fleto üst butunu doğal olarak sunmaktansa, vatandaşın hemen alıp, soslu şekilde pişirebileceği ortamı hazırlamak hedefimiz” diye konuştu.

    Bahar, hindi etinin tavuktan biraz pahalı ama dana etinden iki kat ucuz olduğunu sözlerine ekledi.

  • Yüksek topuk sadece ayağı değil vücudu da olumsuz etkiliyor

    Medicana Bursa Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Özlem Mehmetoğlu, yüksek topuklu ayakkabıların sadece ayaklara değil, vücuda da zararı olduğunu söyledi.

    Yüksek topuklu ayakkabıların zarif ve şık bir görünüm sağladığı kadar sakıncalarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Özlem Mehmetoğlu, “Topuk yüksekliği 4,5 santimetreden daha fazla olduğunda normal anatomik yürüyüşü sağlayan sistemler olumsuz yönde etkilenir. Ağırlık ve basınç öne doğru daha fazla kayar. Yapılan çalışmalar 9 santimlik topuklu ayakkabıların 3 santimlik topuklulara nazaran ayak eklemlerine 7 kat daha fazla stres yüklediğini gösteriyor. Özellikle sivri burunlu ve topuklu ayakkabı giyen kadınlarda hallux valgus diye adlandırdığımız başparmakta şekil bozukluğu ve iç yanında ağrılı kemik çıkıntısı oluşumu, çekiç parmak deformitesi, parmak üstünde yine dar ayakkabı giymeye bağlı olarak nasır meydana gelir. Bu sorunların tedavisinde gece atelleri, silikon makaralar, ayakkabıyı değişikliği veya ameliyat gerekebilir” dedi.

    Yüksek topuklu ayakkabı giyen kadınlarda ayak bileği stabilitesinin bozulduğunu ifade eden Dr. Özlem Mehmetoğlu, zemini iyi kavrayamadığı için ise ayak bileği burkulmasının çok sık görüldüğünü söyledi. Mehmetoğlu, “Ayrıca aşil tendonunda aşırı yüklenme ve zamanla tendonda kısalma meydana gelir. Uzun süreli kullanıma bağlı aşırı yüklenme ve ayak tabanındaki yağ dokusunun incelmesine bağlı olarak ayak tarak kemiklerinde ve ayak tabanında ağrı oluşur. Topuklu ayakkabı giyen kadınların en sık karşılaştıkları durumlardan birisi de tırnak batmalarıdır. Bazen ciddi enfeksiyonlar gelişebilir. Tedavisi için düzgün tırnak kesimi, geniş ve düz ayakkabı giyilmesi, ilerlemiş durumlarda cerrahi uygulamalar tavsiye edilir. Yüksek topuk giymeye bağlı olarak ayakların ön kısmında oluşan ekstra ağırlık ve basınç stres kırıklarına yol açabilir. Ayakta şişlik ve ağrı oluşturan bu durumda ayağı alçıya almak ve istirahat gerekir” diye konuştu.

    Yüksek topuklu ayakkabı giymek ağırlık merkezini öne kaydıracağı için, diz ve kalçayı öne doğru itmek zorunda kalındığını belirten Mehmetoğlu, “Bu durum diz kapağına ve kalçaya aşırı yük binmesine yol açar. Ön diz ağrısı ve kireçlenmeye sebep olarak zamanla merdiven inip çıkmak zorlaşır. Aynı şekilde bel bölgesinin kavisi artacağı için bel kaslarında gerginlik ve ağrı meydana gelir. Sık sık yüksek topuklu ayakkabı giyildiğinde ayak, diz ve bel omurgasına ait eklemlerde sürekli zorlanmalara bağlı olarak kireçlenmeler daha erken yaşlarda başlar. Ayağın anatomik yapısı sebebiyle 3. ve 4. parmak arasından geçen sinir, baskı altında kalmaya en yakın bölgedir. Topuklu ve sivri uçlu ayakkabı kullanımında 3. ve 4. parmağın arasındaki sinirin üstünde meydana gelen basınç sinir kalınlaşmasına ve yanlış uyarılar vererek ayağın ön tarafında ağrı, yanma, elektriklenme gibi çeşitli şikayetlere yol açar. Tedavisinde ayakkabı seçiminde değişiklik, antieflamatuvar ilaçlar ve metatarsal ped kullanılır. Düzelme olmazsa cerrahi müdahale düşünülür” dedi.

    Topuklu ayakkabıları daha sağlıklı kullanabilmek için hafta boyunca topuk yüksekliklerinin değiştirilmesi gerektiğini belirten Mehmetoğlu, “Ark desteği ve şok emilimi olan ayakkabılar giyilmeli, gün sonunda ayaklarınıza masaj ve ayak tabanıyla şişe çevirme egzersizleri yapmayı ihmal etmemeli” şeklinde konuştu.

  • Sadece 30 dakikada dişleriniz bembeyaz olacak

    Global Diş Hekimleri Derneği Başkanı Diş Hekimi Zafer Kazak, değişen diş rengi problemlerine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu. Diş Hekimi Zafer Kazak, “Diş renginin göz rengi ve saç rengi gibi kişiye özgüdür. Dişin içerdiği elementlerin birbirine göre oranı dişin rengini belirler. Mine yüzeyi porlu (gözle görülemeyen küçük delikli) bir yapıya sahiptir. Bu nedenle dişin doğal rengi zaman içerisinde dış etkenlerden etkilenerek değişebilir” dedi.

    SADECE 30 DAKİKA SÜRÜYOR!

    Diş Hekimi Zafer Kazak, diş rengi tedavisi konusunda iki tip tedavi yöntemi bulunduğunu ifade ederek, “Bunlardan ilki diş hekiminizin muayenehanesinde daha hızlı sonuç alınan yöntemdir (Office bleaching), diğeri de eviniz de kendinizin uygulayacağı yöntemdir. (Home bleaching). Er:YAG lazer cihazları ile yeni geliştirilen Fotona TouchWhite el aleti ile yaklaşık 30 dakikada hassasiyet oluşturmadan beyazlatma sağlanabilir. Bu lazer dalga boyu çalışılan dokularda sadece 100 mikrometre emilim sağlar ve suda emilir. Bu sebeple beyazlatma jelinin en üst tabakasında emilerek derin tabakaya gitmeden jelin hemen aktif olmasını sağlar. Bu da işlemin hızlanmasını ve aynı zamanda dişte ısı oluşmamasını sağlar. Böylece işlem sonrası hassasiyet de alternatif yöntemlere göre en aza indirgenir” diye konuştu.

    BEYAZLATMA SONRASI BUNLARA DİKKAT!

    Sert doku lazerleri ile yapılan beyazlatma işleminde jel dentine gelmediği ve minede mikro çatlaklar olmadığı sürece ağrı oluşmayacağını anlatan Diş Hekimi Zafer Kazak, “Diğer yöntemlerde çok az bir hassasiyet duyulabilir ve genellikle bu durum 24 saat içerisinde geçer. Bunu gidermek için beyazlatma işlemi sonuna diş hekiminiz fluorid uygulaması yapabilir. Beyazlatma sonrası çay, kahve, sigara, kırmızı şarap, vişne suyu gibi dişi renklendirebilecek gıdalardan uzak durmakta fayda vardır. Genel ağız bakımına dikkat edilmesi de renklenmelerin tekrarlamasını önleyecektir” ifadelerini kullandı.

  • Vali Yazıcı “Sadece bir devlet binası olmayacak.”

    Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı, Gömeç Müftülük Hizmet Binası ile öğrenci yurdunun temel atma törenine katıldı.

    Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunmasıyla başlayan temel atma töreninin açılış konuşmasını yapan Gömeç İlçe Müftüsü İsmail Yıldız, yeni hizmet binası ile ilgili bilgiler verdi.

    Açılış konuşmasından ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Vali Ersin Yazıcı, “Bugün burada çok hayırlı bir hizmetin başlangıcını hep beraber yapacağız. Gömeç ilçemize yakışacak, din hizmetlerini en güzel şekilde yürütmesini sağlayacak ve çocuklarımız için tasarlanmış yurt binası temelini hep birlikte atacağız. Temelini atacağımız müftülük hizmet binamız, sadece bir devlet binası olmayacak. Aynı zamanda şehrimizin dini hayatına, manevi hayatına yön veren bir merkez olacak. Milletimizin geleneklerine adetlerine uygun hizmeti en kısa sürede tamamlamış ve hayata geçirmiş olacağız. İnşallah bugün temelini atacağımız bu binayı en kısa sürede hizmete açarak din hizmetlerini en güzel şekilde sunmaya devam edeceğiz. Bu tesise emek ve destek veren herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Bugün sizlerle birlikte olmaktan, hizmetlerimizi daha iyiye taşıyacak müftülük binamızın temelini sizinle birlikte atmaktan memnuniyet duydum.”dedi.

    Gelenek ve geleceğin bir arada yoğrulduğu yeni bir nesil için pek çok yatırım ve hizmet yaptıklarını ifade eden Vali Yazıcı, gençlerin eğitimine çok önem verdiklerini ifade etti.

    Konuşmaların ardından Balıkesir İl Müftüsü Ramazan Topcan’ın okuduğu dualar eşliğinde İlçe Müftülüğü Yeni Hizmet Binası’nın temeli başta Vali Ersin Yazıcı, Kaymakam Gökhan Görgülüarslan ve Gömeç Belediye Başkanı Kazım Arslan olmak üzere protokol üyelerinin hep birlikte ilk harcı koyması ile atıldı.