Etiket: sadece

  • TBMM Başkanı Şentop: “Böyle bir ayrımcı yaklaşım sadece ahlaken ve siyaseten değil hukuken de yanlış”

    TBMM Başkanı Şentop: “Böyle bir ayrımcı yaklaşım sadece ahlaken ve siyaseten değil hukuken de yanlış”

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP’li Fikri Sağlar’ın “Türbanlı hâkim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var” sözlerine ilişkin, “Türkiye bunları aşmaya çalışıyor, toplumsal hayatımızda bunları aştık. Bunu herkes kınadı, kınıyor. Artık böyle bir ayrımcı yaklaşımın sadece ahlaken ve siyaseten değil hukuken de yanlış olduğunu, suç olduğunu, aynı zamanda hukuken de korunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

    Kırklareli’de yapımına başlanan Millet Bahçesi’nde inlemelerde bulunan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, restoresi devam eden Gar Binası’nı da ziyaret etti. Şentop, incelemelerinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP’li Fikri Sağlar’ın “Türbanlı hâkim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var” sözlerine ilişkin Şentop, “Türkiye bunları aşmaya çalışıyor, toplumsal hayatımızda bunları aştık. Gerek üniversitede, gerek diğer okullarımızda, gerek kamu hayatında, gerekse toplumsal alanda artık başı açık başörtülü ayrımı ve buna yönelik ayrımcı fikirler ortadan kalktı. Ben zamanı geçmiş bir düşünce olarak değerlendiriyorum. Ama bir taraftan da sayıları az olsa da bazı kesimlerin Türkiye’de bütün vatandaşlarımızın kılığına, kıyafetine bakılmaksızın başörtülü başı açık toplumun tüm faaliyetlerinde tüm alanlarında yer almasından bir rahatsızlık duydukları kanaatindeyim. Bunu herkes kınadı, kınıyor. Artık böyle bir ayrımcı yaklaşımın sadece ahlaken, siyaseten değil hukuken de yanlış olduğunu, suç olduğunu, hukuken korunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

    “Herkes gibi kayıtsız şartsız mazeretsiz olarak doğrudan darbecileri suçlayan bir yaklaşım içerisinde olması gerekiyor”

    Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un darbelere ilişkin açıklamalarını da eleştiren Şentop, “Artık Türkiye’de darbelerle ilgili değerlendirme yapılırken şunlar şunlar olmasaydı darbe olmazdı gibi hırsızın suçu var ama ev sahibinin de var anlamına gelecek yaklaşımlardan kaçınmak lazım. Herkes hangi kesimden, hangi siyasi güçten olursa olsun başta emekli askerler, emekli generaller olmak üzere herkes gibi kayıtsız şartsız mazeretsiz olarak doğrudan darbecileri suçlayan bir yaklaşım içerisinde olması lazım” diye konuştu.

    “Seçimle iktidar olamayacak bir siyasi kesim, darbe ile iktidar olmak istiyor”

    Başbuğ’un 27 Mayıs 1960 darbesiyle ilgili açıklamasını değerlendiren TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “27 Mayıs 1960’ta darbe yapanlar, 1954 seçimlerinden sonra Menderes ve Demokrat Parti’nin kazanması üzerine teşkilatlanmaya başlayan Silahlı Kuvvetler içerinde bir çete. 1954’ten sonra kararlı bir şekilde darbe yapmak için bir araya gelmiş çetedir. Seçim kararı olmasa da bu darbe yapılacak, çünkü Türkiye’de seçimle bir daha iktidar olamayacak bir siyasi kesim var. Bunlar seçim dışı iktidara gelmek istiyorlar. Ben Başbuğ olmak üzere darbe konusunda bu tür değerlendirmelerin kesin olarak, net bir şekilde darbecileri suçlayan bir değerlendirmede olmaları gerekmekte olduğunu düşünüyorum. Türkiye, bir daha vatandaşlarımız, milletimiz, böyle bir yaklaşıma veya harekete izin vermeyeceğini 15 Temmuz’da çok net bir şekilde hayatı pahasına göstermiştir” dedi.

    Açıklamasının ardından Kırklareli Valiliği’ni ziyaret eden Şentop, Vali Osman Bilgin’den kentteki çalışmalar hakkında bilgi aldı.

  • Rektör Ünal: “Sağlık sadece insanla ilgili değildir, dünyayla da ilgilidir”

    Rektör Ünal: “Sağlık sadece insanla ilgili değildir, dünyayla da ilgilidir”

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Özellikle sağlık hizmetlerini üreten alanlarımızı bir bütün olarak algılıyoruz. Bunun içine hayvan haklarını ve hayvan hastanesini de koyduğumuzu belirtmek isterim. Sağlık sadece insanla ilgili değildir, aynı zamanda dünyayla da ilgilidir” dedi.

    OMÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Dikmetaş Yardan moderatörlüğünde “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon” konferansı gerçekleşti. Çevrim içi (on-line) olarak yapılan konferansın açılış konuşmaları, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Muhammet Ertuğrul Eğin tarafından yapıldı. Konferans programında; Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kan ve Kan Ürünleri Dairesi Başkanı Dr. Abdullah Öztürk ve Sağlıkta Kalite Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanı Uz. Dr. Dilek Tarhan konuşmacı olarak yer aldı.

    “OMÜ’nün farklı alanlardaki yükselişi memnuniyet verici”

    İlk olarak söz alan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Muhammet Ertuğrul Eğin, OMÜ’nün farklı alanlarda bir sıçrama yaptığını ve bunun da dünyada üniversiteler arasındaki alan sıralamalarına yansıdığına dikkat çekerek, “Öncelikle OMÜ camiasını tebrik ediyorum. Dünyada tüm üniversiteler arasında yapılan alan sıralamaları 2020 sonuçlarında OMÜ’nün 5 farklı alandaki sıralamada önemli yerlere geldiğini ve 522. sırada yer aldığını memnuniyetle görmüş bulunuyorum. Bu gururu bize yaşattığı için başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Yavuz Ünal olmak üzere tüm Üniversite camiasını tebrik ederim” diye konuştu.

    “Sağlıkta kalite çalışmaları ve dönüşüm programı son hızla devam ediyor”

    Sağlık sistemindeki kalite ve akreditasyonun önemi ve vazgeçilmezliğine değinen Dr. Eğin, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıkta kalite çalışmaları 2003 yılında yayımlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ilk kez sağlık fakültelerinde gündeme geldi. Programın sekiz ana bileşeninden birisi kalite ve akreditasyon olarak belirlendi ve bugüne kadar istikrarlı bir şekilde ve giderek artan bir ivmeyle devam etmekte. Sağlık hizmeti bizim coğrafyamızda ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ bakış açısıyla gerçekleşmektedir. Sağlıkta kalite ve akreditasyon konferanslarının yapılması ve bu konulara odaklanılması, ülkemizin sağlık alanında kararlılıkla gösterdiği duruşunun ve başarısının bir göstergesidir. Erişilebilir, ulaşılabilir ve kaliteli sağlık hizmetini ülke çapına sunmak, temel gayemizdir. Başta Sayın Rektörümüz olmak üzere konferansta emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.”

    Pandemi koşullarında canla başla çalışan sağlık emekçilerini selamlayan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal da, “Öncelikle bu kadar kritik bir zamanda bu kadar önemli bir konuyu gündeme getiren çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Hem ülke olarak hem de uluslararası alanda Kovid-19 pandemi krizindeki bütün imkânlarını seferber eden sağlık çalışanlarımıza minnettarız. Şu an cephe hattında ön safta yer alan sağlık çalışanlarımızı dikkate aldığımızda kalite çalışmalarını bir anlamda onların emeğine saygı olarak değerlendiriyorum” ifadelerini kullandı.

    Rektör Ünal: “Akreditasyon çalışmaları bizim navigasyonumuz olmalı”

    Akreditasyon ve kalite çalışmalarının her zaman önemli olduğuna ama özellikle pandemi sürecinde bu sistemin değerinin daha da öne çıktığına değinen Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Sağlık alanındaki kalite çalışmalarının önemi her geçen gün daha da artmakta. Oluşturulacak standartlar, ülkemizin uluslararası alandaki itibarına önemli anlamda katkılar sağlayacaktır. Üniversite olarak eğitim, araştırma geliştirme (AR-GE) ve hizmet konusunda bütüncül bir yaklaşımla revizyona girdik. Özellikle sağlık hizmetlerini üreten alanlarımızı bir bütün olarak algılıyoruz. Bunun içine hayvan haklarını ve hayvan hastanesini de koyduğumuzu belirtmek isterim. Sağlık sadece insanla ilgili değildir, aynı zamanda dünyayla da ilgilidir. Dolayısıyla bu duruma bütüncül olarak bakmalıyız. Bu nedenle akreditasyon çalışmaları bizim navigasyonumuz olmalı ve öncelikle kaliteyi merkeze kaynak alarak yolumuza devam etmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.

    Çevrim içi olarak düzenlenen konferansın ilerleyen bölümlerinde ise Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kan ve Kan Ürünleri Dairesi Başkanı Dr. Abdullah Öztürk, “Uluslararası Gelişmeler Işığında Türkiye Sağlık Hizmetlerinde Kalite ve Akreditasyon”; Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Çalışan Hakları Dairesi Başkanı Uz. Dr. Dilek Tarhan da “Sağlıkta Kalite Standartlarında Hasta-Çalışan Odaklı Hizmetler” konuları hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

  • Salman: “Ayasofya sadece Ayasofya değildir”

    Salman: “Ayasofya sadece Ayasofya değildir”

    Ayasofya’nın ibadete açılma kararının ardından AK Parti Bursa teşkilatı tarafından Osman Gazi ve Orhan Gazi türbeleri ziyaret edildi. Ayasofya’nın sadece Ayasofya olmadığını dile getiren İl Başkanı Ayhan Salman, “Hamd olsun 86 yıllık hasretimiz sona erdi. Bu kararın milletimize, İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum” dedi.

    AK Parti Bursa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen faaliyete, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Bursa Milletvekilleri Hakan Çavuşoğlu, Vildan Yılmaz Gürel, Mustafa Esgin, Refik Özen ve Ahmet Kılınç, AK Parti İlçe Belediye Başkanları Mustafa Dündar, Oktay Yılmaz ve Önder Tanır, AK Parti İlçe Başkanı Ufuk Cömez ve teşkilat üyeleri katıldı. Mehterhan gösterisinin ardından katılımcılar, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret ederek dua etti. AK Parti Bursa İl Teşkilatı adına konuşan İl Başkanı Ayhan Salman, “1453’te İslamla şereflenen şehr-i İstanbul’da Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet Han’ın emriyle camiye dönüştürülmüş ve 24 Kasım 1934’e kadar 481 yıl aralıksız camii olarak hizmet vermiştir. 1934 yılında her nedense Bakanlar Kurulu kararı ile ibadete kapatılarak müzeye dönüştürülen ve o tarihten bu yana Müslümanlar tarafından tekrar cami olacağı gün hasretle beklenen Ayasofya, nihayet Fatih Sultan Mehmet Han’ın da vakfiyesine uygun olarak yeniden cami statüsüne kavuştu. Hamd olsun 86 yıllık hasretimiz de böylece sona ermiş oldu. Bu kararın milletimize, İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cuma akşamı yaptığı ve tüylerimizi diken diken eden millete sesleniş konuşmasında da belirttiği gibi, Ayasofya’nın dirilişi, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisidir. Ayasofya’nın dirilişi, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir. Ayasofya’nın dirilişi, sadece Müslümanların değil, onlarla birlikte tüm mazlumların, mağdurların, ezilmişlerin, sömürülmüşlerin umut ateşinin yeninden alevlenişidir. İşte tüm bu sebeplerden dolayı Ayasofya sadece ‘Ayasofya’ değildir, bizler için anlamı çok daha derindir” dedi.

    Başkan Salman konuşmasını şöyle sürdürdü;

    “İnanıyorum ki Ayasofya’nın yeniden açılması sebebiyle Bursa’da medfun bulunan Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve bizlerin dedeleri Osman Gazi, Orhan Gazi, Sultan 1. Murad, Yıldırım Bayezid, Sultan 1. Mehmed ve Babası Sultan 2. Murad’ın ruhları da şâd olmuştur. Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in emaneti ve tüm İslam aleminin en önemli sembol değerlerinden biridir. Danıştay’ın aldığı karar sonrasında, gereğini bekletmeden yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve her daim desteklerini eksik etmeyen Cumhur İttifakı’na şükranlarımızı sunuyoruz. Bu davanın bir neferi olmanın da onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.”

  • Bu helva sadece kış mevsiminde yapılıyor

    Bu helva sadece kış mevsiminde yapılıyor

    Erzurum’da uzun kış gecelerinin vazgeçilmezi olan tel helvası geleneği sürdürülüyor. Sadece kar yağınca yapılan helva Erzurumlular tarafından kış mevsiminde en çok tercih edilen ürün oluyor.

    Erzurum’da özellikle kış mevsiminde köy odaları ve köy konaklarında pişirilen yöreye özgü ’tel helvası’ geleneği yaşatılıyor. Şeker, su, irmik ve limon kullanılarak hazırlanan ve kar yüzeyine bırakılıp soğutulan tel helva, yörede kış aylarının vazgeçilmez tatlıları arasında yer alıyor.

    Tarihi binlerce eşyanın sergilendiği Erzurum evlerinde Erzurum Büyükşehir Dadaşlar Fasıl Ekibi tel helvası dağıtarak, vatandaşlara fasıl gecesi yaşattı. Kış gecelerinin vazgeçilmez tadı olan tel helvası eşliğinde yöresel türküleri dinleyen vatandaşlar, türkülere doydu. Fasıl ekibinden Fikret Şimşek ve Celil Kalkan’ın yapmış olduğu bir tepsi tel helvası davetlilere dağıtıldı. Geleneklerin yaşatılması amacıyla gerçekleştirilen fasıl programında vatandaşlar gönüllerince eğlendi.

  • Aydemir: ‘Bizim, sadece milleti düşünen liderimiz var’

    Aydemir: ‘Bizim, sadece milleti düşünen liderimiz var’

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘Bizim millî anlayışı ifade eden, dirayeti temsil eden yüksek bir liderimiz var. Sadece ve sadece milleti düşünen, sadece ve sadece ülkesini düşünen, yarın adına, milletin yarını adına gaile çeken bir liderimiz var. ‘ dedi.

    AYDEMİR MSB BÜTÇESİNDE KONUŞTU

    Milli Savunma Bakanlığı 2020 Bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu etabı görüşmelerinde öngörü ve tespitlerini paylaşan Milletvekili Aydemir, Bakan Hulusi Akar’ın Bayrak bir şahsiyet, görevde bulunduğu Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının da Türkiye için bir şeref levhası kurumlar olduğunu kaydetti.

    AYDEMİR’DEN MÜDARA VE MÜDAHANE TARİFİ

    Milletvekili Aydemir, sunumunda ‘Müdara ve ‘Müdahane’ kelimelerini tarif ederek, Bakanlıkların çalışmaları ve onları yöneten şahsiyetlere yönelik takdir ve övgü sözlerine yorum getirdi ve ‘Hak Teslimi’ne vurgu yaptı.

    HAK TESLİMİ

    Milletvekili Aydemir, “Şimdi, bir defa bir müdara yaparak başlayacağım, bu kavramı özellikle kullanıyorum, “müdara yapmak” müdara, muhatabınıza hakkını teslim etmek, muhatabınıza teşekkür etmek, muhatabınızı taltif etmek, çok mühimdir bu. Selamlamadan önce onu yapacağım çünkü arka planda başka bir ifade gelecek. “Müdara”yı şunu için söyledim, efendim, birinin yüzüne karşı methiye ifadesi müdahane içeriyorsa, bu da bize ait bir kavramdır. Yani yaltaklanmak, ondan bir çıkar elde etmek gayesiyle yapılıyorsa müdahanedir ve onun yüzüne toprak saçacağız biz, bunu yapanın. Ama müdara öyle değil, tam tersi, hak teslimidir. Hakkını teslim etmezseniz size kimse hak vermez, bu bağlamda özellikle yapıyoruz’ dedi.

    BAKAN AKAR’A TEŞEKKÜR

    Milletvekili Aydemir, Bakan Hulusi Akar’ın örnek bir devlet adamı olduğuna işaret ederek, ‘Bir başka hak teslimi, burada, bir bayrak şahsiyet, ben özellikle bu kavramları kullanıyorum, Değerli Bakanımız ve onun bulunduğu, başında bulunduğu Bakanlık, onun daha önce vazife yaptığı kurumlar bizim şeref levhalarımız. Bunları burada kayda geçmek benim zaten, millet adına pozisyon almışsam, vazifem, bunu yapmak durumundayım, teşekkür etmek durumundayım. Sayın Bakanımıza, kadrosuna teşekkür ediyorum. Yaptığınız işlerle iftihar ediyoruz. Bu milletin bir parçası olarak söylüyorum bunu. ‘ ifadelerini kullandı.

    TÜRK MİLLETİNİN ÜÇ ORDUSU

    Türk Milletinin üç orduya sahip olduğunu, bunun Türk Milletine ait bir farkı ortaya koyduğunu belirten Milletvekili Aydemir, Türk Milletinin Ordu – Millet olduğuna atıfta bulunarak, ‘Daha önce de burada bir vesile söylemiştim, “Bizim üç ordumuz var.” diyor bir mütefekkirimiz. ‘Millî ordumuz’, işte, burada ordumuzu ifade eden isimler var, o kadar mühim ki milletin bizatihi kendisi, ordu-milletiz çünkü biz. Bir başka ordumuz ‘irfan ordumuz’, münevverlerimiz, aydınlarımız, öğretmenlerimiz, öğretenlerimiz o kadar mühim. Bir diğeri ‘ruh ordumuz’. Bunu özellikle söylüyorum. ‘ diye konuştu.

    AYDEMİR: ‘EFENDİLER EFENDİSİNİ ÖRNEK ALIYORUZ’

    İyi, doğru ve güzel işlerin taklit edilmesi, mükemmel şahsiyetlerin ise örnek alınması gerektiğini belirten Milletvekili Aydemir, ‘Dün burada, bir “taklit” kavramı geçti ve ondan önce şöyle bir şey söyledim İçişleri Bakanlığı bütçesinde: “Biz bulunduğumuz her mahalde ruhumuza özel bir yüklenme yapıyoruz, bunun için gidip şehitlikleri ziyaret ediyoruz, şehitlerimizin ruhaniyetinden enerji devşiriyoruz, bunu taklit etmek lazım.” dedim. Kaldı ki bizim kültürümüzde “örnek almak” diye bir kavram var. Onun içindir ki efendiler efendisini örnek alıyoruz. Ama bilmeyenler, işin nadanı olanlar, sathi bakanlar başka türlü değerlendiriyorlar, özellikle haktan, adaletten bihaber olanlar.’ dedi.