Etiket: saçla

  • Islak saçla dışarı çıkanlar dikkat

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, “Islak saç ile ya da duş sonrası saçları kurutmadan dışarı çıkmak, rüzgarlı havalarda dış ortam ısısını vücuda iletmede iletken rol oynayarak sinüzite neden olur” dedi.

    Hisar Hospital Intercontinental Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, “Tekrarlayan baş ağrısında genellikle migren ve beyin tümörleri akla gelirken sinüzit unutuluyor. Sinüsler, burun ve göz çevresinde bulunan hava boşluklarıdır. Sinüslerin iltihaplanması sonucu burun tıkanıklığı, yüz ve baş ağrısı, koku almada azalma, sarı-yeşil burun akıntısı, geniz akıntısı, öksürük ve balgam şeklinde bulgu verir. Burun tıkanıklığı her zaman olmayabilir. Bazı sinüslerin tıkanması halinde tek belirti baş ağrısı olabilir. Bazen ilk belirti gözlerde şişme, menenjit veya beyin apsesi olarak da karşımıza çıkabilir” dedi.

    Do. Dr. Yıldırım “Burun içerisindeki sonradan oluşan burun eti, var olan burun etlerinin büyük olması, burun etlerinin hava ile şişmesi, kemik ve kıkırdak eğriliği sinüzite neden olur, bunlardan başka üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik burun rahatsızlığı, uçak yolculuğuna bağlı basınç değişikliği ve geniz eti gibi nedenlere bağlı da sinüzitin gelişebilir. Sinüzit burun tıkanıklığı, baş ağrısı, yüzlerde dolgunluk ve basınç hissi, geniz akıntısı, öksürük, balgam, ağız kokusu, horlama, halsizlik ve yorgunluk yaparak hastaların yaşam kalitesini tansiyon ve şeker hastalığına oranla daha fazla bozar. Islak saç ile dışarı çıkmanın ya da duş sonrası saçları kurutmadan dışarı çıkmak, rüzgarlı havalar dış ortam ısısını vücuda iletmede iletken rol oynayarak sinüzite neden olur. Mukozadaki ödemin artması sonucu sinüslerin ağzının tıkanması ile sonuçlanır, sinüs içerisinde hapsolan hava ve sinüs sıvıları bakterilerinde etkisi ile enfekte olunca baş ağrısı, alın ve iki taraflı şakak ağrısı, dişlere, damağa ve buruna yayılan ağrı, geniz arkası ağrısı, unutkanlık ve dalgınlık görülebilir” diye konuştu.

    Akut sinüzitin medikal tedavi ile kronik sinüzitin bilgisayar destekli endoskopik sinüs cerrahisi ile güvenli ve kolay bir şekilde tedavi edildiğini kaydeden Doç. Dr. Yıldırım, “Sinüziti alternatif tedaviler ile tedavi etmeye kalkarken hayati riskler taşıyan yöntemlerden uzak durulmalı. Halk arasında sinüzite iyi geleceği düşünülen bazı yöntemler gırtlakta ödem yaparak hayati birtakım sonuçlara neden olabilir. Sinüzite iyi geldiği düşünülen, bitkisel tedaviler de yan etkileri nedeniyle çok riskli olabilir” dedi.

    Doç. Dr. Yıldırım, sinüzit olmamak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    “Akut üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında burnun deniz suyu ve spreyler ile açık tutularak burun ve sinüslerin tıkanması önlenmeli, burun alerjisi tedavisi yapılmalı, ıslak saç ile dışarı çıkılmamalı, baş rüzgardan korunmalı.”

  • Rus bilim adamları stres seviyesini saçla ölçüyor

    Rus bilim adamları stres şiddetinin seviyesini saç üzerinden belirleyebildiklerini açıkladılar.

    Rus biyologlar vücuttaki stres hormonu kortizol seviyesini saç içeriği üzerinden ölçülebildiğini açıkladılar. Son yıllarda yapılan araştırmalarda insanların endişelerini yemekle bastırdığı için stresin obezite neden olduğunu ayrıca erkeklerin kadınlardan daha az strese yatkın olduğunu gösterdi. Rus Bilimler Akademisi Yüksek Sinir Faaliyet ve Nörofizyoloji Enstitüsü’nden Natalia Gulyayeva, depresif bozuklukların gelişimi konusunda hastanın strese yeterli yanıt verememesi ile ilgili olduğunu söyleyerek, “Kronik stres ve depresyon başlangıcının temel göstergesi kortizol hormone oluyor ve genelde, seviyesi kan numunelerinden ölçülüyor. Kortizol ve diğer hormonların seviyesi gün boyunca değişebilir. Ayrıca, kan alma işlemi ilave strese yol açabilir” dedi.

    Rus araştırmacılar, saçların insan hayatı boyunca bütün yaşadıkları hakkında bilgileri biriktirdiğini belirterek, hormon molekülünde sakladığını açıkladı. Natalia Gulyaeva önderliğindeki bilim insanları, bu yaklaşımı kullanarak ağır depresyondaki yirmi kadının stres düzeylerini ölçtüler. Depresif bozukluğu olan kadınların kortizol seviyelerinin daha düşük çıktığı bildirilirken, depresyonun seviyesinin ne kadar daha ağır olursa, hormonun o kadar miktarda daha düşük olduğu bilgisine ulaştılar. Araştırma, depresyon yaşayan kadınlarda hipotalamus-hipofiz-adrenal sisteminin bastırıldığını gösterdi.

    Gulyayeva, bunların strese anormal tepkisinin temelinde yattığını vurgularken, “İlginç olan şu ki, kandaki kortizol seviyeleri paralel ölçümü zıt sonuçlar verdi. Kortizol seviyesi depresyona maruz kalan kadınlarda iki kat daha yüksek iken, sağlıklı katılımcıların ki ise daha düşüktü. Araştırmalar, her iki sonucun depresyon ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gelecekte bize gösterecek” dedi.

    Rus Bilim Vakfı Basın Biriminden yapılan açıklamada, bu yöntemin Sağlık Bakanlığı Psiko-Nörolojik Bilimsel ve Pratik Merkezinde kullanılmaya başlandığını bildirildi.