Etiket: ruh

  • Hamilelik döneminde ruh sağlığına dikkat

    Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, hamilelik döneminde ruh sağlığına dikkat edilmesi konusunda uyardı.

    Hamilelik döneminin aileye yeni bir bireyin katılım heyecanı ile yaşanan bir 280 günlük özel bir süreç olduğunu belirten Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Bu dönemde kadının bedeninde ve iç organlarında değişiklikler olur. Bu değişiklikler; rahim içinde büyüyen minik varlığın ihtiyaçlarını karşılamak üzere olmaktadır. Çok kısa bir dönemde oluşan bu hızlı bedensel değişiklikler ve dünyaya gelecek bebekle ilgili düşünceler kadını etkileyebilecektir. Ancak bir çok kadın için hamilelik güvenli, rahat ve mutlu bir şekilde geçebilir” dedi.

    İlk hamileliğin kadın için oldukça stresli olduğunu kaydeden Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Vücudunda oluşan değişikliklerin normal olup olmadığı konusunda zaman zaman kaygıya düşebilirler. Ev işlerinin hangisi ne kadar tehlikeli olduğu konusunda kuşkulu olabilmektedir. Çalışma yaşantısında, seyahatlerinde, gezerken nelere dikkat etmesi konusunu düşünebilirler. Yedikleri yiyeceklerin ya da kullandığı vitaminlerin riskini değerlendirmek isteyebilirler. Hamilelik süresince gittiği kontroller ve yapılan testlerin sonucu endişe yaratabilir. Doğum şeklinin ve yerinin seçimi sorun olabilir. Doğacak çocuğun sağlık yönünden sorunlu olup olmayacağı konusu sıkıntı oluşturabilir. Yeni görünümünün ne kadarının kalıcı olacağı konusunda stresli olabilirler. Hamilelikte oluşabilecek hastalık ya da durumlarda ilaç kullanımındaki kısıtlamalar korku yaratabilir. Gebelik döneminde cinsellik konusunda kaygılı olabilirler. Maddi kaygılar bu dönemde daha fazla ön planda olabilir” diye konuştu.

    Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, gebelikte ruh sağlığının şu durumlarda daha fazla etkilendiğini söyledi

    “Normal gebeliklerde yaşanan; bulantı, kokudan rahatsız olma, aşerme, duygusal değişkenlikler, uyku sorunları, yorgunluk; Daha önce düşük yapmış olmak; Tüp bebek deneyimleri olması; İleri yaş gebelikleri; Birden fazla çocuk yapmayı düşünmeyenler; Daha önce kürtaj yaptırmış olanlar; Gebelik döneminden önce başlayıp devam eden kronik hastalığı olanlar; Eşi ve eşinin ailesiyle sorun yaşayanlar; Evliliği kurtarmak amacıyla çocuk yapmak; Planlanmayan gebelikler; Gebelik öncesi ruhsal rahatsızlık geçirmiş olmak. Hamilelik döneminde sık rastlanan psikiyatrik sorunlar, depresyon, endişe bozukluğu ve panik bozukluğudur.”

    Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, hamilelik dönemini ruhsal olarak daha iyi geçirmenin yolları noktasında ise şunları söyledi; “Bu dönemde kaygılanılan konularda bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanından yardım alın. İnternette forum sitelerinde genellikle olumsuz hikâyeler bulunmaktadır. Bu tip bilimsellik dışında yazılanlardan uzak durun. Dinlenmenize özen gösterin. Sigaradan uzak durun. Alkol ve uyuşturucu maddeleri hayatınızdan çıkarın. Eşinizle daha fazla zaman geçirin, ondan bu sıkıntıları atlatma ile ilgili yardım isteyin. Cinsellikten uzaklaşmayın. Hamilelikte cinsellik konusunda bilgi için Doğum uzmanınıza danışın. Egzersiz yapın, bu ruh sağlınıza mutlaka olumlu yansıyacaktır. Sevdiklerinizle zaman geçirin. Ruhsal olarak zorlanmaya devam ediyorsanız psikiyatrist veya psikologdan yardım almaktan çekinmeyin.”

  • Sevdiğin Birine Sarılmak Ruh Halini Düzeltiyor

    Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, sevdiği bir kişiye sarılmanın ruh halini düzelttiğini söyledi.

    Son dönemlerde insanlarda mutluluk ve güvenle ilgili yapılan tıbbi araştırmaların yoğunlaştığını belirten Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Yalnızlığın, bireyselliğin ön planda olduğu günümüzde neden mutlu değiliz ve neyi eksik yapıyoruzu açıklamak gerekliliği doğmuştur. Bilim, bu duyguları sağlayan hormon olarak oksitosini işaret etmiştir. Peki, nedir bu oksitosin? Bu hormon esasen beyinde üretilen bir hormondur. En çok üremeyle ilişkilidir. Doğum ve doğum sonrasında yüksek miktarda salınır. Ancak diğer dönemlerde de kadın ve erkekte beyinden salgılanmaktadır. Doğumdan sonra annelik davranışını sağlayan bir hormondur. Diğer zamanlarda ise güven, eşler arasında bağlılık, aşk, sosyalleşme, karşı tarafı anlama ve endişelerin yatışmasını sağlamaktadır. Eksikliğinde kendini beğenme, güvensizlik, toplumdan uzaklaşma, psikolojik rahatsızlıklar, yalan eğilimi artmaktadır” dedi.

    Günlük hayatta oksitosin salgılanmasını artıran en kolay yöntemin sarılmak olduğunu ifade eden Üney, “Yorgunluk, yoğunluk, günlük stresler, yalnızlık, güvensizlik, kavgalar, çatışmalar, birbirine zaman ayırmama, ekonomik sorunlar gibi nedenlerle sarılmayı unutmuşuz gibi görünüyor” diye konuştu.

    “Sarılırsak, kucaklaşırsak ve birbirimize dokunursak oksitosin hormonu salgılanır” diyen Üney, bu denli kolay bir yöntemle oksitosinin bize 20 ilginç fayda sağladığını söyledi. Üney, 20 faydayı şöyle sıraladı:

    “- En kolay mutluluk sağlama yoludur.

    – Güvende hissederiz. Hayatla daha kolay baş ederiz.

    – Güven veririz. Arkadaşımızın, eşimizin, çocuğumuzun kendisini daha güvende hissetmesini sağlarız. Onların kendine güvenlerini artırırız.

    – İletişimimiz daha iyi olur, karşımızdakini anlamak ya da anlaşılmamız kolaylaşır.

    – Endişelerimiz azalır. Karşımızdakinin endişelerini yatıştırırız.

    – Daha sosyal oluruz. Toplum içinde kendimizi daha rahat hissederiz.

    – Daha az gergin oluruz. Stresle daha rahat baş ederiz.

    – Rahat uyuruz ve daha iyi hislerle uyanırız. Yeni güne daha hazır başlarız.

    – Yakınlarımızı karşı daha koruyucu oluruz.

    – Daha şefkatli oluruz.

    – Rahat hissederiz.

    – Arkadaşımıza, eşimize, çocuğumuza bağlılığımız artar. Sadakati artırır.

    – İlişkilerimizi daha samimi ve yalandan uzak yaşamamızı sağlar.

    – Hamileliğin daha rahat geçmesini sağlar.

    – Annenin doğum sonu depresyonunu engeller, lohusalık dönemini rahat geçirmesini sağlar. Süt gelişini kolaylaştırır.

    – Eşimizle yaşadığımız cinsellik daha kaliteli olur.

    – Eşimizi daha çekici bulmamızı sağlar.

    – İlişkilerimizde bizi kavga, çatışma ve tartışmalardan korur.

    – Âşık olmanızı, aşkı korumanızı sağlar. Aşk acısını hafifletir.

    – Belki de çağımızın en büyük sorunu depresyona karşı koruyucudur. En basit, en kalıcı ve en kolay şekilde günlük yaşam stresleriyle baş etmemizi sağlar. Uzun, yorucu psikolojik/psikiyatrik tedavi sürelerini kısaltır.”

  • Doç. Dr. Yaşar: “Her Beş Anneden Biri Doğum Sonrası Ruh Sağlığı Problemi Yaşıyor”

    Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 4 Mayıs Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü nedeniyle Türkiye’de ilk kez çalıştay düzenlendi. Kamu Hastaneleri Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Kadriye Kart Yaşar, Türkiye’den her beş anneden birinin doğum sonrası ruhsal sorunlar yaşadığını vurguladı.

    Dünyada bazı ülkelerde kutlanan 2 Mayıs Anne Ruh Sağlığı Farkındalık günü, ilk kez Türkiye’de düzenlenen çalıştayla kutlanmaya başlandı. Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “4 Mayıs Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü” çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya Kamu Hastaneleri Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Kadriye Kart Yaşar, Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt, Bakırköy Kadın Ruh Sağlığı Merkezi Koordinatörü Prof Dr. Nazan Aydın ve çok sayıda sağlıkçı katıldı.

    Çalıştayda konuşan Kamu Hastaneleri Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Kadriye Kart Yaşar ülkemizde beş anneden birinde ruh sağlığına yönelik sorunların olduğunu belirterek, “Biz Genel Sekreterlik olarak Hastane yönetimiyle birlikte bu farkındalık günüyle Türkiye’de bir ilki başlatmak Anneler Gününden önceki hafta içinde ’4 Mayıs’ı Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü’ olarak gerek toplumda gerekse sağlık otoriteleri arasında yerleştirmek adına böyle bir etkinlik başlattık”dedi.

    Bakırköy Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt ise doğum sonrası yaşanan ruhsal rahatsızlıkların sayısının azımsanmayacak düzeyde olduğunu belirterek, “Her kültürden her milletten her yaştan her ırktan kadınlarda gebelik ve doğum sonrası ruhsal rahatsızlık görülebiliyor. Bunlar hiç de azımsanmayacak sayılarda. Yüzde 20’lik bir oran telaffuz edebiliriz. Her beş kadından bir tanesi gebelik ya da gebelik sonrası dönemde bir ruhsa rahatsızlık yaşayabiliyor. Ama maalesef bu kadar farkındalık oluştuğu ve üzerinde durulduğunu söyleyemeyiz” diye konuştu.

    Bakırköy Kadın Ruh Sağlığı Merkezi Koordinatörü Prof Dr. Nazan Aydın ise Dünya’da 4 Mayıs’ın artık “Dünya Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü” olarak kutlanacağını vurgulayarak, “Biz bulunduğumuz coğrafyayı temsilen o görev grubunun içerisinde yer alıyoruz. Bundan önce birkaç ülkede Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü kutlanıyordu ama ilk defa bu yıl bu görev grubuyla birlikte bizler dünya da bir hareket başlattık. 4 Mayıs Dünya Anne Ruh Sağlığı Farkındalık günü olarak artık bütün dünya da kutlanmaya başlanacak. Bu anneler gününün olduğu haftanın Çarşamba günü olarak belirlendi. Amaç, anne ruh sağlığına dikkat çekmek, fark edilmeyen hastalıkların fark edilmesini sağlamak ve annelerimizin tedaviye ulaşmasını sağlamak. Burada amaç sadece annelerin ruh sağlığını düzeltmek değil. Çünkü annelerle bağlantılı olarak tüm toplumun gelecek nesillerin tüm ailenin de ruh sağlığı söz konusu” şeklinde konuştu.

  • Anne Sevgisi Çocuğun Ruh Sağlığını Etkiliyor

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Haluk Aksu, ’’Doğumdan sonraki ilk 10 gün içerisinde ortaya çıkan psikolojik durum iki haftada ortadan kalkıyor. Anne, çocuğa bakamayacağını, ona yetmeyeceğini düşünerek ağlama nöbetlerine giriyor. İştahta azalma ve uykusuzluk yaşanıyor. Eğer ilk doğum ise ve anne çok genç ise eş ve ailenin desteği ve sevgisiyle bu sorunu aşıyor’’ dedi.

    Bebek sahibi olmak, aileler için mutluluk verse de eve yeni bir bireyin katılışı kadınların önemli bir kısmında zihinsel ve duygusal değişikliklere yol açabiliyor. Birçok kadın anne olduktan sonra hüzün, kaygı ve ruh halinde değişiklikle karşılaşıyor. Bu belirtiler iki hafta içerisinde herhangi bir tedavi yöntemi kullanılmadan düzeliyor. Ancak az görülen depresyon ve psikozlar doğumdan 1 ay sonra ortaya çıkarak kalıcı etki bırakabiliyor. Tedavi edilmediği taktirde iyileşme süresi 1 yıla uzuyor.

    KADININ ROLÜ DEĞİŞİYOR

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Haluk Aksu, annelerde doğum sonrası 3 psikolojik durumla karşılaşıldığını belirterek şunları söyledi: ’’Doğum sonrası annede hüzün, depresyon ve psikoz durumları yaşanabiliyor. Çünkü aileye yeni birey katılmasıyla birlikte kadının rolü değişiyor. Beden ve ruh imajındaki farklılık ruhsal problemler ortaya çıkarıyor. Bazı durumlar kendiliğinden atlatılsa da, ileri safhada anne kendine ve çocuğa zarar verebiliyor. Böyle durumlarda anneye hastane ortamında ilaç tedavisi uygulamak zorunda kalıyoruz. Aileler çekinmeden bir psikiyatri uzmanına danışmalı.’’

    ANNELİK HÜZNÜNÜ SEVGİYLE AŞIN

    Psikiyatri Uzmanı Haluk Aksu, doğum yapan kadınların yarısından fazlasında ‘annelik hüznü’ görülebildiğini anlatarak, “Doğumdan sonraki ilk 10 gün içerisinde ortaya çıkan bu psikolojik durum iki haftada ortadan kalkıyor. Anne, çocuğa bakamayacağını, ona yetmeyeceğini düşünerek ağlama nöbetlerine giriyor. İştahta azalma ve uykusuzluk durumları yaşanıyor. Eğer ilk doğum ise ve anne çok gençse eş ve ailenin desteği ve sevgisiyle bu sorunu aşıyor. Bu dönemde çocuğa yönelik düşünce ve davranışlarda sorun olmuyor. Sadece şaşkınlık kaygı, üzüntü durumları oluşuyor. İlaç tedavisi uygulamıyoruz” dedi.

    GENÇ ANNELER DEPRESYON YAŞAYABİLİYOR

    Doğum sonrası depresyonun ilk dört hafta içerisinde yaşandığını dile getiren Psikiyatri Uzmanı Haluk Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Annenin geçmişinde psikiyatrik bir sorun varsa veya gebelik sorunlu geçmişse doğum sonrası depresyon gelişebiliyor. Üzüntü, uyku düzeninde değişme, iştahta azalma, kendine zarar verme düşünceleri, mutsuzluk ve değersizlik hissi olabiliyor. Tedavide sosyal çevre ve aile desteği çok önemli. Bazı durumlarda ilaç tedavisi önerebiliyoruz. Anne ile çocuğun bağının zayıflamaması için destek veriyoruz. Çünkü çocuğa ilginin yeterli olmaması, ileri dönemde ruhsal ve fiziksel sorunlar ortaya çıkarabiliyor.”

    DOĞUM SONRASI PSİKOZ

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Haluk Aksu, yaşanabilen en büyük sorunun ‘doğum sonrası psikoz’ olduğunu belirterek ’’Psikoz, çok nadir görülüyor. Anne, gerçeği doğru şekilde değerlendiremiyor. Duygularda iniş ve çıkışlar, çocuğu kabullenmeme, çocukla ilgili düşünce bozuklukları ve zarar verme isteği görülebilir. Anne gerçek dışı duyusal ve işitsel sanıya kapılabilir. Böyle bir durumda istemesek de anne ve çocuğu bir süre ayırıyoruz. Anneyi hastaneye yatırarak gereken tedaviyi uyguluyoruz. Psikoz bin doğumdan 1’inde ortaya çıksa bile çok tehlikeli. Doğumdan sonraki 2 veya 3 hafta sonra kendini gösteriyor ve 2-3 ay sürebiliyor. Ancak tedavi edilmediği durumlarda iyileşme süresi 1 yıla uzuyor’’ dedi.

  • Ruh Sağlığı Hastalarından Kermes

    Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’nde tedavi gören hastaların el emeği, göz nuru ürünlerinin satışa sunulduğu kermes açıldı.

    M1 Adana AVM’de düzenlenen kermesin açılışına; Vali Yardımcısı İsmail Hakkı Ertaş, Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Kürşat Arıkan, sağlık yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda hasta ve hasta yakını katıldı.

    Kermesin açılışında konuşan Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Sinan Özler, kermeste satışa sunulan ürünlerin, hastalar için tedavilerinin bir parçası olduğunu günlük yaşam aktivitelerini sürdürme de etkili olduğunu belirtti. Özler, hastaların, bu el işi ürünlerini yaparken çok mutlu olduğunu söyledi.

    Adana halkının da yoğun katılım gösterdiği kermesin açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından, Vali Yardımcısı İsmail Hakkı Ertaş, beraberindekilerle kermesi gezdi. Ruh sağlığı hastalarının el emeği, göz nuru ürünlerinin satışa sunulduğu kermes, 1 Mayıs Pazar gününe kadar açık kalacak. Kermesten elde edilecek gelirle, hastalar için yeni el işi malzemeleri satın alınacak.