Etiket: Robot

  • Başkan Altay Dünya Robot Yarışması’nda ödül alan öğrencilerle buluştu

    Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Büyükşehir Belediyesi Medeniyet Okulu Projesi kapsamında Robotik Yazılım Sınıfında eğitim gören ve Çin’de düzenlenen Dünya Robot Yarışması’nda “En Çok İlgi Çeken Takım” ödülünü alan Kur’an Kursu öğrencileriyle buluştu.

    Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Çin’de düzenlenen 2018 Dünya Robot Yarışması’nda büyük ilgi gören ve ödül alan Karatay Bedir Kız Kur’an Kursu öğrencileri ile buluştu. Öğrencileri bu önemli başarı dolayısıyla tebrik eden Başkan Altay, bayrağımızı Çin’de dalgalandıran öğrencilerin kendilerini gururlandırdığını kaydetti. Kur’an Kursunda hafızlık eğitimi gören, aynı zamanda Medeniyet Okulu Projesi kapsamında açılan Robotik Yazılım Sınıfında eğitim alan öğrencilerin Çin’de 7 bin yarışmacı arasından “En Çok İlgi Çeken Takım” ödülünü aldığını kaydeden Altay, “Geleceğimize ve eğitime verdiğimiz önemin ve desteğin meyvelerini alıyor olmaktan büyük memnuniyet duyduk. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak çocuklarımızın geleceklerine dair ufuk açacak eğitimlere ve projelere destek vermeyi sürdüreceğiz. Öğrencilerimiz ile onları yetiştiren öğretmenlerimizi ve velilerimizi tebrik ediyorum” dedi.

    Bedir Kız Kur’an Kursu’nda Konya Büyükşehir Belediyesi ile İl Müftülüğü tarafından Medeniyet Okulu Projesi kapsamında açılan Robotik Yazılım Sınıfında eğitim gören 11 hafızlık öğrencisi, Çin Şangay’da yapılan “World Educational Robot Contest WER” robotik yazılım yarışmasına katıldı. Türkiye’nin ilk defa temsil edildiği yarışmaya 50 ülkeden 500 bin kişi elenerek geldi. Konyalı öğrenciler, 7 bin yarışmacının katıldığı şampiyonada ’En Çok İlgi Çeken Takım’ ödülünü aldı.

  • Sahneden düşerek parçalanan robot onarıldı

    Akdeniz Bilişim Zirvesinde sahneden düşen insansı robot onarıldı. Düşme ve çarpma sensörleri aktif edilmeyen robotun salondaki elektronik sinyallerin yoğunluğundan dolayı düştüğü ileri sürüldü.

    Konya’da yazılım firması Akınsoft – Akınrobotics tarafından üretilen insansı robot Mini Ada, Antalya’da düzenlenen 4. Akdeniz Bilişim Zirvesinde dans etmesi beklenirken sahneden düştü. Konya’ya getirilen robot mühendisler tarafından onarıldı.

    Yapılan açıklamada, robotun salondaki elektronik sinyallerin yoğunluğundan dolayı kontrolden çıkarak düştüğü belirtilerek, dış kaplamasında ufak çaplı çatlaklar oluştuğu, düşme ve çarpma sensörlerinin aktif edilmemesi neticesinde kazanın gerçekleştiği bildirildi. Açıklamada, “Bundan sonraki süreçte böyle bir olayın yaşanmaması adına tüm önlemler alınmış durumdadır. Aynı zamanda yeni geçmiş olduğumuz ‘plastik enjeksiyon’ sistemi ile de bundan sonra üretilecek robotlarımızın dış kaplaması herhangi bir düşme ya da çarpmaya karşı daha dayanıklı olacaktır” denildi.

    Robot mizah yaptı

    Açıklamada, insansı robotun tedavisi ve devamındaki süreç mizah kullanılarak anlatıldı. Paylaşılan video ve fotoğraflarda robotun diğer robotlar tarafından hasta yatağında ziyaret edildiği görülerek, “İlk uygulanan tedavi sürecinden sonra diğer robot arkadaşları tarafından ziyarette bulunulan robotumuza, Konyamızın yerli ürünleri çikolata, süt, mevlana şekeri, etli ekmek, çiçekler, akü ve işlemciler hediye edildi. Robotlar ile koyu bir sohbette bulunan Mini Ada’nın kendine gelir gelmez sorduğu ilk soru ise Konyaspor’un durumu ile Şeb-i Arus Törenleri oldu. Geçmiş olsun dileklerini kabul eden ve kendisine sunulan hediyelere kahkahalarla gülerek çok memnun olduğunu belirten Mini Ada’nın durumu her geçen gün iyiye giderken tedavisine de devam ediliyor” denildi.

  • Türkiye robot kurulumunda dünyada 20’inci

    Robotik teknoloji alanında faaliyetlerini sürdüren Universal Robots’un Türkiye Satış Geliştirme Yöneticisi Kandan Özgür Gök, Türkiye’de yüzde 11’lik artışla 2017’de 2 bin 50 yeni robot kurulumu yapıldığını ve Türkiye’nin robot kurulumuyla dünya sıralamasında 20’inci olduğunu belirtti.

    İnsanla iş birliğine dayalı kolaboratif robotları (cobot) ile 50’den fazla ülkede yüzde 60’lık pazar payıyla faaliyetlerini sürdüren Universal Robots’un Türkiye Satış Geliştirme Yöneticisi Kandan Özgür Gök, Türkiye’de robot teknolojisine dair yıl sonu değerlendirmeleri yaptı. Gök, IFR (Uluslararası Robot Federasyonu) 2018 Raporu verilerine dayanarak yaptığı değerlendirmede, yeni robot kurulumlarının yüzde 54’ünün taşıma uygulamaları, yüzde 28’inin kaynak, yüzde 39’nun otomotiv, yüzde 14’ünün metal, yüzde 14’ünün plastik ve kimya sektöründe gerçekleştiğini açıkladı.

    “Türkiye’de robot yoğunluğundaki en yüksek artış otomotiv sektöründe”

    Oldukça genç bir nüfusa sahip Türkiye’nin robot teknolojisinde her geçen gün umut vadeden bir konumu olduğunu belirten Gök, “Uluslararası Robot Federasyonu’nun (IFR) 2018 Raporu verilerine göre; Türkiye’deki robot kullanım yoğunluğuna bakıldığında, imalat sektöründe 10 bin işçiye 27 robot, otomotiv sektöründe 10 bin işçiye 194 robot, diğer sektörlerde ise 10 bin işçiye 17 robot düşüyor. Bu oranın küresel ortalamasında ise 10 bin işçiye 85 robot karşılık geliyor. Raporda, robot yoğunluğundaki en yüksek artışın otomotiv sektöründe olduğu dikkat çekiyor. Otomotivin ardından gıda endüstrisi öne çıkıyor. Otomotiv sektöründeki bu artış, 2017 yılında yaklaşık 1,7 milyon otomobil ve ticari araç üreten Türkiye’nin, otomotiv sektöründeki en önemli üretim üslerinden biri olduğunu bir kez daha açıklıyor. Türkiye olarak rekabetçi bir yerli sanayi oluşturmak ve geliştirmek amacıyla son dönemde atılan güzel adımların, robot yoğunluğunun gelecek yıllarda daha da artmasına olumlu katkıda bulunacağı kanısındayım” dedi.

    “2025’e kadar endüstriyel robot satışlarının yüzde 34’ü kolaboratif robotlar olacak”

    Robotik Endüstriler Birliği’ne (RIA) göre cobot’ların endüstriyel otomasyonun en hızlı büyüyen segmenti olduğunu ve 2025 yılına kadar tüm endüstriyel robot satışlarının yüzde 34’ünü karşılayacağını belirten Gök, kolaboratif robotlarda yüzde 60’lık pazar payıyla dünya liderliğine ve geliştirdiği ileri teknolojiye 2019’da da devam edeceğini ifade etti.

  • Eski Başbakan Davutoğlu: “Sapkın bir ideoloji, 15 Temmuz’u yapanları kendi milletine saldırmaktan çekinmeyen bir robot haline getirdi”

    Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, sapkın bir ideolojinin 15 Temmuz gecesini yapanları kendi milletine saldırmaktan çekinmeyen bir robot haline getirdiğini söyledi.

    İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şubesi tarafından Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte eski Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu tarafından “Duruş Konuşmaları, Bilgi, Bilinç ve Ahlak” konulu konferans verildi. Davutoğlu, “Kastamonu’da yaşama şerefine nail olmuş bu milletim, burada eğitim alan öğrencilerim oldu. Bu şehrin kıymetini bilmelisiniz. Kastamonu’ya her geldiğimde bir şehir geleneği görmüyorum; huzuru, dinginliği de hissediyorum. Kastamonu dediğimizde benim zihnimde canlanan ilk şey Anadolu’da bir görünen başkentlerimiz var. Mesela Konya, mesela Bursa, mesela İstanbul ve tabi Ankara. Bir de bu başkentler sıkıntıya düştüğünde bir de sığındığımız şehirler var. Onlar hemen fark edilmez. Ama onlar olmadan bir milletin tarihi var. Onlar kendilerini bir propaganda yaparcasına gündeme getirmeyecek kadar vakumdurlar. Ve mütevazıdırlar. Kastamonu bir sığınak şehrimizdir, hami şehrimizdir. Dönüp de tarihe baktığınızda son olarak ta İstiklal harbimizde millet diğer şehirlerde sıkıntıya düşmüşken bir şehir yeni başkentin kapısı olur. İnebolu’dan Kastamonu’ya, Ankara’ya İstiklal Yolu diye yol kuran Kastamonulular öldü zannedilen bir milletin lojistik koridorunu kurdular. Allah onlardan razı olsun” dedi.

    “Ben, kitapsız bir odada huzurlu uyuyamam” diyen Davutoğlu, “Odada bir kitap kokusu olacak. Başbakan iken bile zorlu günlerin ardından eve geldiğimde kitap okumadan yatamazdım. Bir kitap kokusu, bir de çocuk kokusu, Allah hiçbir evi bu ikisinden mahrum bırakmasın” diye konuştu.

    “Sapkın bir ideoloji, 15 Temmuz’u yapanları kendi milletine saldırmaktan çekinmeyen bir robot haline getirdi”

    “Duruş” kitabını 15 Temmuz gecesi yazmaya nasıl karar verdiğini anlatan Davutoğlu, daha sonra kitabında yer alan konu ve prensiplerini anlattı.

    Eski Başbakan Davutoğlu, “2016 yılında Başbakanlık görevinden ayrıldıktan sonra geriye dönük yazdığım kitaplarımı kontrol ettim. Önce Medeniyetler ve Şehirler kitabını yayınladım. Sonra 15 Temmuz söz konusu oldu. Bir milletin karşı karşıya kalabileceği en büyük felaketlerden en büyük acılardan bir tanesidir. Kendi ordusunu içine sızmış bir grup hainin, o ordunun imkanlarını, uçaklarını, tanklarını, tüfeklerini kullanarak kendi milletine karşı saldırıya geçtiği mefhum bir gecede bir taraftan yerel kanallara, ulusal kanallara bağlanıp bütün bir milletin ayağa kalkışına destek olarak direniş çağrısı yaparken diğer taraftan uluslararası kanallara hemen hemen birçok kanala doğrudan bağlanıp, o gece Türkiye’de darbe olsa neredeyse şen şakrak düğün ilan edecek bir yayın yapan uluslararası kanallara bağlanarak bu gece bazıları için karanlık bir gece senaryosu olabilir. Ama bu milletin şanlı direnişi yarın sabah aydınlık bir Türkiye’yi başlatacaktır, aydınlık bir güne uyanacağız diye çağrılar yaparken emin olan sadece bir Başbakan olarak değil bir hoca olarak, yeni bir nesil yetiştiren biri olarak büyük bir hüzün içindeydim. Bugün o kendi meclisini bombalayan hainler, bir dönem bu milletin okullarında ve bu topraklarda yaşayan çocuklardı. Bir sapkın ideoloji onları aldı ve bir robot haline dönüştürdü. Kendi milletine saldırmaktan çekinmeyen bir robot yaptı. Öbür tarafta ise daha Cumhurbaşkanımızın çağrısı, bizlerin konuşması olmadan dahi sokaklara çıkmış kahramanlık destanı yazan gençlerimiz var. Şöyle düşündüm bir daha birinci grubun çıkmaması yani bu vatanın içinden hain bir topluluğu çıkartmaması, ikinci grup içinde o şanlı gece hayatlarını feda eden, şehitlerimize hitap eden bir kitap yazacağım diye düşündüm. Duruş kitabının fikri o gece beynime bir tohum gibi ekildi ve sonra üzerinde çalışmaya başladım. Önce 150 sayfalık bir kitap düşünürken başladıktan sonra 625’inci sayfada durabildik. Bu kitabı gelecek nesillere bir miras gibi bırakmak istedim, bu yüzden yazdım” şeklinde konuştu.

    “Bu yıl içerisinde 300’den fazla kültürel mirası ayağa kaldırdık”

    Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ise, yerel bazda yürüttükleri çalışmalar kapsamında bu yıl içerisinde 300’den fazla kültürel mirası ayağa kaldıklarını belirterek, “Kastamonu kökleri M.Ö. 50’li yıllara dayanan geçmişe sahip, biz de bu uygarlığın tarihini korumaya çalışıyoruz. Kastamonu’nun hem manevi hem kültürel hem de fiziki değerlerini korumak için ciddi bir çaba içerisine girdik. 2018 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti vesilesiyle hem Türk dünyasıyla hem de ilimizdeki manevi atmosferde çok ciddi çalışmalar yaptık. Kazakistan’ın Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin ortamından Kastamonu’daki Şeyh Şab’an-ı Veli’nin manevi atmosferine bir köprü kurma gayreti gösterdik. Elimizden gelen gayreti gösteriyor ve bu uğurda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kadim bir şehir olan Kastamonu’muzun manevi değerlerini hem de fiziki değerlerini korumak için gerçekten ciddi bir çaba içine girdiğimizi söyleyebilirim. Manevi değerlerimizin başında önümüzdeki yıl vuslatının 450. yılını anacağımız Şeyh Şab’an-ı Veli gelmektedir. Yine Kastamonu’da meftun bir sürü evliyanın bu toprakları nasıl aydınlattığını nasıl ışıttığını hem bilmekte hem de gelecek nesillere aktarma çabası içerisindeyiz. Vizyon meselesi haline getirdik. Misyonumuz kültürel mirasın korunması, onarılması gelecek nesillere aktarılması bunlardan sapmamız veya dönmemiz yok. Bütün çabamız ona yönelik onun içinde yerel bazda bu yıl içerisinde 300’ün üzerinde kültürel mirası ayağa kaldırdık. Bu arada bakanlıklarımızın, hükümetimizin yardımlarını da ciddi manada katkı sağlıyor. Yine sivil toplumlarımızla, halkımızla bu işin içine girdik. Özellikle üniversitemizde bu konuda ciddi manada destekler veriyor. Bundan sonrada elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanı Fatih Köse de, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendilerini kırmayarak öğrencilerle bir araya gelmesinden ötürü teşekkür etti.

    Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ise, konferansın çok faydalı olacağını kaydetti.

    Programın ardından Davutoğlu’na çeşitli hediyeler takdim edildi.

  • Robot kıyafetli canlı mankenler

    Denizli Ticaret Odası (DTO), Fütürist Ekonomist Yazar Ufuk Tarhan ile Gazeteci Yazar Ozan Onat’ı, Denizlililer ile buluşturdu. Robot kıyafetleri giymiş canlı mankenlerin yer aldığı etkinlikte, robot kıyafetli fotoğrafların çektirilebildiği fuaye alanında renkli görüntüler oluştu.

    Merkezefendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe, DTO Başkan Yardımcısı Melek Sözkesen’in yanı sıra Denizli Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Sarıkaya, Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeleri, Meclis Üyeleri, Denizli Platformu’ndaki STK’ların başkanları, iş adamları, üniversite öğrencileri ile çok sayıda davetli katıldı. Etkinliğin başlangıcında konuşan DTO Başkan Yardımcısı Melek Sözkesen, Denizli’nin girişimciliğine dikkat çekti. Binlerce yıllık tekstil ve turizm geçmişi ve birikimiyle, tüm dünyada tanınan Denizli’nin, 80’li yıllarda ihracatla uzak mesafelere açıldığını ve bugün Türkiye’nin ilk 10 ekonomisi arasında yer aldığını ifaden Sözkesen, “Denizli, her zaman değişim ve dönüşümün peşinde oldu. Hem ticaretteki hem de sanayideki yenilikleri, yakından takip ettiği gibi, birçok ilkin de sahibi. Her zaman, örnek teşkil edecek işlerde liste başında” dedi.

    Onat: “Farkında olacağımız çok şey var”

    Gelecekle ilgili uzun süredir farkındalık oluşturmaya çalıştığını ifade eden Gazeteci Yazar Ozan Onat ise “Farkında olacağımız çok şey var. Çünkü, teknoloji çok hızlı değişiyor. Gelecek ile ilgili birtakım korkular var. Ama ben, gelecekle ilgili heyecan duymamız gerektiğini düşünüyorum. ‘Gelecek’ deyince aklımıza teknoloji geliyor ama aslında geleceği etkileyen tek şey teknoloji değil. Siyasi kararlar, ekonomik iniş çıkışlar, sosyal olaylar, çevresel etkiler gibi pek çok sebep, geleceği etkileyen ana etkenlerdir. Fakat, teknolojinin ayrı bir noktası, ayrı bir gücü var” diye konuştu.

    Tarhan: “Dijital medeniyetler çağına geçtik”

    Fütürist Ekonomist Yazar Ufuk Tarhan da, gelecek ile ilgili hep kaygıdan bahsedildiğini ancak korkunun sebebinin bilmemekten kaynaklandığını belirterek, “Farkındalığımızın az olması sebebiyle, gelecekten korktuğumuzu düşünüyorum. Gelecekçilik, hepimizin bilinçli ve amaçlı kullanması; yararlanması zorunluluk olan bir alan. Bunun için de ne istiyorsak onları belirleyip, hareket etmeliyiz. Teknoloji çok önemli; her şeyin temel belirleyicisi. Buna adapte olamayan kişi ve kurumlar, oyundan çıkıyor; adapte olanlar ise oyunda kalıyor. Kişi ve kurumlar, gelecek için bugünü kurtarmalı, geleceğe hazırlanmalı; bunun için de hibrid çalışması gerekiyor. Dijital medeniyetler çağına geçtik ve biyolojimiz dahi dijitalleşiyor. Yani soyut, somut her şeyin, dijitale dönüştürüldüğü yıldayız. Buna göre kendimizi hazırlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.