Etiket: Riski

  • (Özel Haber) Annede folik asit eksikliği bebekte ölüm riski

    Tokat’ta tedavi olamadığı için Kayseri Özel Dünyam Hastanesine gelen ve annedeki folik asit eksikliğinden dolayı boynunda oluşan yumrudan kurtulan Miraç Bebek’in sağlığına kavuştu. Bebeğin durumunun iyi olduğunu belirten Beyin Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Özkan Durmaz, annelerdeki folik asit eksikliğinin bebeklerde ölümle sonuçlanabilecek doğumsal anomalilere neden olabileceğini söyledi.

    Tokatlı Söğütlü ailesi ultrason sonuçlarına göre bebeklerinde Nöral Tüp Defekti (NTD) adı verilen bir gelişimsel anomali olduğunu öğrendi. Memleketlerinde soruna çözüm bulamayan aile önce Samsun’a oradan da Kayseri’ye geldi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirilen doğumda Miraç Bebek’in boynunun arka kısmında, kafatasının yaklaşık 4’te 1’i kadar, içi su dolu bir kese olduğu görüldü. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde boş küvez olmadığı için Kayseri Özel Dünyam Hastanesine sevk edilen Miraç Bebek, Beyin Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Özkan Durmaz’ın yaptığı ameliyatla, boynundaki kese ve ortaya çıkaracağı risklerden kurtuldu. Op. Dr. Özkan Durmaz, yaptıkları incelemelerde, Miraç Bebek’in yaşadığı sorunun annedeki folik asit eksikliği ve obeziteden kaynaklandığını ifade etti.

    “Görülme sıklığı binde 1 ila 2”

    Yeni doğan bebeklerde görülen NTD’yi beyinden kuyruk sokumuna kadar giden ve omuriliği de içine alan kısmın anormal gelişimi olarak tanımlayan Op. Dr. Özkan Durmaz, “NTD’de nöral tüpün kapanması sırasında bir yerde kapanma hatalı oluyor veya hiç olmuyor, bu da omuriliğin üzerinin kemik ve deri ile normal şekilde örtülmemesi ile sonuçlanıyor ve hatalı gelişen bölgede bir yumru oluşması ile sonuçlanabiliyor. NTD genel olarak bin doğumda 1 ila 2 oranında görülüyor. Fakat eğer ailede daha önce bir bebekte NTD varsa sonraki bebekte görülebilme oranı yüzde 2 ila 3’e çıkıyor, yani oran 100 kat artıyor” dedi.

    “Ekonomik kriz ve savaş dönemlerinde çok görülüyor”

    Nedeni belirlenemeyen biçimde NTD’nin ekonomik kriz ve savaş dönemlerinde daha yaygın görüldüğünü belirten Op. Dr. Özkan Durmaz, riski ortaya çıkaran en önemli faktörün annedeki folik asit eksikliği olduğuna işaret etti. Op. Dr. Özkan Durmaz, risk faktörlerine dair şunları söyledi:

    “Folik asit eksikliği ve hamilelik döneminde eksikliğe rağmen folik asit kullanmamak ciddi bir risk faktörü. O nedenle otoriteler, bir kadının doğurma dönemine girdiğinde düzenli olarak folik asit alması gerektiğini ifade ediyor, bunun oranı da günlük 0.4 miligram. Folik asitin gebe olduktan sonra alınması yeterli olmayabiliyor, mutlaka gebelikten en az 1 ay önce başlanması ve gebeliğin ilk 3 ayında kullanılması gerekiyor. Gebeliğin planlı olması önemli. Eğer planlı gebelik yoksa evlenen kadınların ne zaman gebe kalacağı belli olmadığı için folik asiti düzenli olarak kullanmaları gerekir. Madde bağımlılığı (özellikle kokain) riski artıran bir faktör olduğu için uzak durulmalı. Bazı antiepileptik (karbamazepin, valproik asit) ve antibiyotiklerden (trimetoprim) de uzak durulmalı. Ama B12 vitamini de çok önemli. Eğer annede B12 vitamini düşükse folik asit verdiğinizde istenilen sonuç elde edilemeyebiliyor; çünkü B12 vitamini folik asitin aktif formuna dönüşmesinde etkili bir vitamin. İkincisi de gebelik öncesi ve gebelik esnasında obezite. Mesela Miraç’ın annesi gebelik esnasında 75 kiloymuş, gebelik sırasında 99’a çıkmış. Gebelik döneminde annenin sıcağa maruz kalması da bir diğer risk faktörü. Elektrikli battaniye ile yatabilir ama ateşe çok yakından maruz kaldığında, karnına sıcak su torbası koyması ya da saunaya girmesi riski artırıyor. NTD riskini artıran bir diğer önemli etken de özellikle anne tarafında olmak üzere ebeveyn akrabalarında NTD veya hidrosefali (beyinde beyin-omurilik sıvısının artması) olması.”

    “NTD ameliyatı masrafları devlet tarafından karşılanıyor”

    NTD’de görülen yumrular ya da açıklıkların ameliyat edilmemesi durumunda enfeksiyona bağlı menenjitler ve ölümler gerçekleşebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Özkan Durmaz, enfeksiyonun gelişmemesi için ameliyatın doğumdan sonraki ilk 24 saate yapılması gerektiğini vurguladı. NTD’nin anne karnında ultrasonda belli olduğunun altını çizen Op. Dr. Özkan Durmaz, “Aile doğuma karar verince ve doğum gerçekleşince ailenin yeni doğan yoğun bakımı olan ve bu ameliyatın yapılabildiği bir yerde doğumu planlaması gerekiyor. Aileler bunu bilmiyor, özel hastane olduğu için ücretli olduğunu sanıyorlar ama doğum hariç bebeğin takip, tedavi ve ameliyat masraflarının tümünü devlet karşılıyor” diye konuştu.

    “Ameliyat olmazsa ölüm riski yüzde 70-85”

    Op. Dr. Özkan Durmaz, son olarak NTD olan bebeklerin mutlaka ameliyat olması gerektiğini, olmayanlarda ölüm oranının yüzde 70-85 olduğunu, ameliyat olanlarda ise bu oranın yüzde 15’e düştüğünün altını çizdi.

    Anne Söğütlü: “Anneler folik asit kullanımına dikkat etsin”

    Çocuğunun sağlığına kavuşmasından dolayı mutlu olduğunu dile getiren anne Betül Söğütlü ise, “Tokat’tan önce Samsun’a geldik ama oradan Kayseri’ye gönderdiler. Erciyes Üniversitesi Hastanesinde boş yer olmayınca da buraya geldik. Allah’a şükür bebeğim şu anda çok iyi. Buraya gelince bende folik asit eksikliği olduğu için böyle bir şey olduğunu öğrendim. Gebeliğimin ilk haftalarında bana folik asit içeren ilaç reçete edildi, ancak düzenli kullanamadım. O nedenle annelere kendi sağlıklarına dikkat etmelerini ve bu ilacı düzenli kullanmalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı.

  • Büyük göğüste yaz aylarında enfeksiyon riski

    Normalinden büyük ve sarkık göğüslerin özellikle yaz aylarında göğüs altında pişik, kaşıntı ve mantar enfeksiyonlarına davetiye çıkardığını belirten uzmanlar, bu problemlerden kurtulabilmenin estetik cerrahi ile mümkün olduğunu söyledi.

    Sıcaklar sebebiyle göğüs altında oluşan kaşıntı ve pişiklerin iltihaplanmaya kadar gidebileceğini belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mesut Özcan, “Meme büyüklüğü ileri derecede olan kadınlarda omurga deformasyonları yaşanabilir. Sutyen askıları deri kesintisi ve iz yapar. Sutyen askılarının kol sinirlerine baskı yapmasına bağlı elde, kolda ve omuzlarda uyuşma yaşanabilir. Özellikle meme ile göğüs derisinin devamlı birbirine sürtünmesi sebebiyle yaz aylarında meme altı oluğunda pişikler olabilir ve yaralar açılabilir. Yaralar uzman dermatoglarca tedavi edilse de göğüsler büyük kaldığı sürece rahatsızlığın tekrarlaması söz konusudur“ dedi.

    Göğüslere, mevcut büyüklükleri ve sarkıklık derecesi ve kişinin vücut ölçülerine göre yeniden şekillendirme yapılabildiğini aktaran Özcan, “Meme küçültme ve gerekli ise dikleştirme de bir çözümdür. Bazı genç kızlarda memeler aşırı büyük olabilir. Estetik cerrahideki gelişmeler sayesinde bu kişilere erken yaşlarda bile meme küçültme ameliyatları yapılabilir. Emzirmeyi düşünen genç yaştaki kadınların bu konuda rahat olabilmeleri için birçok ameliyat yöntemi geliştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar genellikle uzun süreli ve kalıcıdır. Böylece hasta sadece güzel ve vücut yapısına uygun göğüslere sahip olmakla kalmaz, büyük ve sarkık memelerin oluşturduğu fiziksel ve psikolojik problemlerden de kurtulmuş olur” diye söyledi.

  • Silivri’de enfeksiyon riski

    Sel felaketinin yaşandığı Silivri’de selden geriye çamur ve balçık kaldı. Evlerine dolan çamur ve balçığı temizlemeye çalışan vatandaşlar, enfeksiyon riskiyle karşı karşıya.

    İstanbul’da yağan kuvvetli sağanak sonrası çeşitli ilçelerde sel ve su baskınları yaşanmıştı. Yağmurdan en çok etkilenen bölgelerin başında gelen, sel felaketinin yaşandığı Silivri ‘de sel sularının büyük oranda çekilmesiyle geriye çamur ve balçık kaldı. Ev ve eşyaları kullanılamaz hale gelen Silivri halkı evlerinde biriken çamur ve balçık nedeniyle enfeksiyon riskiyle karşı karşıya kaldı.

    Evleri balçıkla doldu

    Evlerine dolan çamur ve balçığı temizlemeye çalışan Aydoğmuş ailesi evlerinin yarım metre su ve bir karış balçıkla dolu dolduğunu anlattı. Yetkililerin kendilerini çamaşır suyu ile dezenfekte etmeleri gerektiğini söylediğini belirten Canan Aydoğmuş , “Birden bire su bastı içerisi yarım metre su ve bir karış balçıkla doldu. Kanalizasyon balçığı bu dendi. Bütün evlerde balçıktan dolayı enfeksiyon riski var. Benim eşim zaten bağışıklık sistemi zayıf bir insan. Ben onu bu şekilde içeriye almadım. Evde çocukla ikimiz temizlik yapıyoruz.Bunu ikinci yaşıyoruz. Eşyaları attık çöpe. Talebim bu ikinci kez yaşanıyor üçüncüyü yaşamamak. Buradaki insanlar mağdur olarak evlerini yok pahasına satacak. Bıkkınlık geldi insanlardan kaç milyarlık evi 20-30 milyara satacaklar” diye konuştu.

    Ümran Karaman isimli bir başka vatandaş ise ,”Bu ikinci olayımız. Yollar yükseltildi. Su geliyor çarpıyor bütün evlere basıyor. Suyun gideri yok burada çünkü. Yeni geldik bu manzara ile karşılaştık. Silivri belediyesi sırayla çamurları dışarı atacakmış bizde bekliyoruz” dedi.

    Sel felaketinden etkilenen vatandaşlar yetkililerden bir daha sel felaketi yaşanmaması için önlem alınmasını ve zararlarının da karşılanmasını bekliyor.

  • (Özel haber) Sıcak havalarda sigara içenlerde kalp krizi riski 3 kat artıyor

    Sıcak havalarda sigara içmek, kalp krizi riskini 3 kat arttırıyor.

    Sigara tiryakilerine bir kötü haber de son günlerde artan hava sıcaklıkları sonrası geldi. Sigaranın sağlığa verdiği zararlar saymakla bitmiyor fakat sıcak havalarda içilen sigara ile kalp krizi geçirme riskinin 3 kat arttırıyor. Özel Ümit Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Serdar Akyüz, sadece sıcak havaların bile kalp krizi riskini önemli derecede arttırdığını anlattı. Sıvı alımının önemine dikkat çeken Akyüz, “Sıcak havalarda kalp krizi riski daha yüksek. Çünkü sıcak havalarla birlikte kaybedilen su miktarı daha fazla oluyor. Terlemeyle hastalarımız su kaybediyor. Yeterli sıvı almadıklarında kanın sıvı kısmı azalıyor. Bu da kanda koyulaşmaya, içindeki şekilli elemanların göreceli olarak daha fazla olmasına ve akışkanlığın azalmasına sebep oluyor. Kandaki akışkanlığın azalması da pıhtılaşmaya sebep oluyor. Bu nedenle kalp krizi meydana geliyor” dedi.

    “Sigara ve sıcak havaların birlikteliği kalp krizi riskini daha da fazla arttırıyor”

    Sıcak havalarda sigara içilmesinin riski daha da katladığını ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Serdar Akyüz, “Risk katlanarak artıyor. Sigara zaten kalp damar hastalıkları için ciddi bir risk faktörü. Özellikle Türkiye için en önemli risk faktörlerinden bir tanesidir. Az önce bahsettiğimiz kanın sıvı kısmının azalması ve koyulaşmasıyla zaten bir pıhtılaşma eğilimi var, sigara içerisindeki bir takım maddeler de yine kan içerisindeki pıhtılaşmayı arttırıyor. Bu nedenle sigara ve sıcak havaların birlikteliği kalp krizi riskini daha da fazla arttırıyor” diye konuştu.

    “İlk tavsiyemiz tüm hastalarımız için sigarayı bırakmaları yönündedir”

    Sigara tiryakilerinin sıcak havalarda 3 kat fazla risk altında bulunduğunu kaydeden Akyüz, tiryakilerden sigarayı bırakmalarını istedi. Başka bir çözüm yolunun bulunmadığını aktaran Serdar Akyüz, “Sıcak havalar ve sigara riski en az 3 kat arttırıyor. Çünkü zaten sigaranın kendisi bir risk faktörü, ciddi anlamda kalp damar ve kalp krizi risklerini arttırıyor. Sıcak havalar da en az onun kadar riski arttırıyor, onun için en az bir kaç kat riskin arttığını söylemek mümkün. İlk tavsiyemiz tüm hastalarımız için sigarayı bırakmaları yönündedir. Tamamen bırakmak ve kesmek gerekiyor. Bazı hastalarımız azaltarak bırakmayı düşünüyorlar. Azaltılarak genelde bırakılamıyor. Çünkü o nikotin bağımlılığı beynimizde yer etmiş. Vücut sürekli onu istiyor, o nedenle biraz iradeli ve bu konuda inatçı olmak lazım. Aslında bazı hastalarımızın sigara alışkanlığı dudak tiryakiliği. Bunun için de başka yöntemler bulmak gerekiyor. Sakız çiğnemek gibi mesela bir de sağlıklı çerezler var. Ceviz, fındık ve badem gibi, bunlardan sigara aklına geldiğinde bir kaç tane ağzına koyup, ağzını en azından meşgul etmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde bırakmaya yönelik bir takım önlemler alabiliriz. Hiç olmadı şu an Sağlık Bakanlığı’nın da desteklediği Sigara Bırakma Polikliniklerinde ücretsiz olarak sigarayı bırakma ilaçları var, bunları da yine kalp muayenesinden sonra hastalarımıza tavsiye ediyoruz ve kullanmalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu.

  • Londra’da yanan 24 katlı binanın çökme riski yok

    Londra itfaiyesi, yanan 24 katlı binanın çökme riski olmadığını ve yangının kontrol altına alındığını açıkladı. Yangında en az 6 kişi hayatını kaybetti.

    Londra itfaiyesi, Londra’da yangın çıkan binanın 24 katlı olduğunu, araştırmalar sonucunda binanın çökme riski olmadığını açıkladı. Yangında yaralanan ve dumandan zehirlenen 30 kişi hastanede tedavi altına alındı. Londra polisi, yangın nedeniyle en az 6 kişinin hayatını kaybettiğini sayının artmasından endişe ettiklerini açıkladı.

    200 kişilik itfaiye ekibi tarafından yangın söndürme çalışmaları devam ediyor. Londra itfaiyesi, yangının uzun çalışmalar sonucunda kontrol altına alındığını belirtti. Öte yandan, yangının nedeninin henüz bilinmediği araştırmaların devam ettiği bildirildi.