Etiket: Riski

  • Gazipaşa’da Taşkın Riski Azalıyor

    Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından , 2003-2015 yılları arasında idari imkânlarla 26 projede yapılan makinalı çalışmalar ile 24 bin 630 dekar zirai arazi ve yerleşim yerleri taşkınlardan korunduğunu, 1 milyon 082 bin 255 metreküp yatak ıslahı ve 43 bin 230 metre dere ıslahı yapıldığı bildirildi.

    DSİ’nin Gazipaşa’da taşkınları önlemeye yönelik çalışmaları devam ediyor. Çalışmalar kapsamında, Gazipaşa Korubaşı Çayı sedde yapımı ile bin 500 dekar zirai arazi ve yerleşim yerleri taşkın riski azaltıldığı, iş kapsamında 18 bin 720 metreküp kazı ve 200 metre Sedde yapıldı.

    TAŞKIN RİSKİ AZALTILACAK

    Diğer taraftan 15 Aralık 2015 tarihinde başlayan ve 15 Nisan 2016 tarihinde tamamlanacak olan Kış Makinalı toplu çalışmaları kapsamında Gazipaşa Delice-1 Çayı yatak tanzimi ve taş tahkimatı çalışmaları devam ettiği bildirildi. Yapılan çalışmalar ile 32 bin metreküp kazı, 6 bin metreküp taş tahkimatı, 6 bin metreküp yükleme ve 60 bin metreküp taşıma yapılacağı, 7 bin dekar tarım alanı ve 4 bin nüfuslu yerleşim yerinin taşkın riskinin azaltacağı kaydedildi.

    Projede gerçekleşen iş miktarı ise 132 bin 552 metreküp kazı, 2 bin 815 metreküp taş tahkimatı, 3 bin 895 metreküp yükleme ve 58 bin 900 metreküp taşıma yapıldığı bilgisi paylaşıldı

  • Türkiye’de 8 Kadından 1’inin Meme Kanserine Yakalanma Riski Var

    Türkiye’de 8 kadından 1’inin meme kanserine yakalanma riski taşıdığını bildiren Prof. Dr. İskender Sayek, bunun en önemli nedeninin insan yaşının giderek uzaması olduğunu söyledi.

    Hatay’ın İskenderun İlçesinde Şehir Kulübü’nün davetlisi olarak kadınlara ‘Meme Kanseri’ konusunda brifing veren Prof. Dr. İskender Sayek, Türkiye’de hem erkeklerde hem kadınlarda her tür kanserin giderek artan bir eğilim gösterdiğini kaydetti.

    Prof. Dr. Sayek, şöyle konuştu:

    “Meme kanseri yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Meme kanseri bugün birçok tedavi yönetimi olan bir hastalıktır. İşimiz gittikçe kolaylaşıyor. Görünme sıklığı özellikle son 5 – 10 yıla kadar giderek artan bir hastalıktı ama azalma eğilimine girmiş durumda. Evrensel rakamlardan bahsetmek gerekirse Türkiye’de bu rakam daha düşük. 8 kadından 1’inin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski var. Bunun en önemli nedenlerinden biri insan yaşamının giderek uzaması. Bugün ortalama yaşam süresine baktığınız zaman 80 yıla dayanmış durumda. Dolayısıyla 80 yaşına gelinceye kadar kadınların meme kanserine yakalanma riski maalesef artıyor. Meme kanseri hastalığının durumu şu anda korkulacak bir durum değil. Türkiye’de her tür kanser düşünüldüğünde hem erkekte hem kadında giderek artan bir eğilimde kanserler. Kadınlar açısından baktığımız zaman meme kanseri en sık görülen kanser türü. Akciğer kanserinden sonrada ölüm nedenleri arasında da ikinci sırada. Akciğer kanseri çok kötü bir kanser türü. Bunun için sigarayı bırakmanızı kesinlikle öneriyorum. Sigarayı ne kadar erken bırakırsanız o kadar iyi olur. Batı Avrupa’da meme kanserinin görünme oranı Türkiye’den daha yüksek. 100 binde 90 civarında görülüyor. Türkiye’de ve gelişmiş ülkelerde bu oran 100 binde 40 olarak görülüyor. Yani Avrupa’ya göre Türkiye’de yüzde 50 oranında daha düşük”.

  • (Özel Haber) Efor Testinde Ortaya Çıkmayan Kalp Krizi Riski Yüzde 70’e Kadar Düşüyor

    Efor testlerinde saptanamayan kalp damar hastalıklarını en düşük radyasyon miktarıyla tespit eden ve özellikle ani kalp krizleri riskini yüzde 70 oranında önleyen yöntem İstanbul’da uygulanmaya başlandı. Yöntem 250 kilo ağırlığındaki obezite hastalara da uygulanacak.

    Karaciğer yağlanmasından nörolojik vakalara, böbrek taşlarının sertlik durumundan kalp krizi riski hesaplamalarına uzanan riskli durumlar teknolojideki son gelişmeler sayesinde alınan önlemlerle en aza indiriliyor. Yetişkinlerde ani ölümün başlıca nedenlerinden biri olan kalp krizleri ise dünyada en başta gelen ölüm sebepleri arasında yer alıyor. Vücudun tüm kan ihtiyacını karşılayan kalp damarlarında meydana gelen dolaşım bozukluğu zamanla krize dönüşüyor. Kalp krizi öncesi alınacak tedbirlerin başında ise kalp -damar muayenelerinin zamanında yapılması alıyor.

    Teşhisten önce bir tür zemin yoklaması olarak kabul edilen efor testlerinin kalp krizini teşhis etmede etkin bir yöntem olmadığına dikkat çeken Kardiyolog Prof. Dr. Murat Gençbay, “. Yüksek riskli kişilerde efor testi ile yapılıyordu. Ama efor testinin şöyle bir sıkıntısı var kalp krizi geçirecek üçte birisini fark edebilir. Toplumda kalp krizlerinin üçte ikisi efor testinin saptayamayacağı hafi yağlanmalardan dolayı olur. Dolayısı ile üçte ikilik grubu saptamak bizim için çok önemli” dedi.

    RADYASYON ORANINA GÜNEŞLENME BENZETMESİ

    Tomografi ve MR çekimlerinde radyasyon oranına dikkat çeken Prof. Gençbay, yeni nesil görüntüleme cihazlarının tıp dünyasında hekimin, sağlıklı yaşam sürdürmede ise hastanın bir adım önde olmasına imkan tanıdığını söyledi. Prof. Gençbay, Japonya’nın da aralarında bulunduğu Dünyanın altı ülkesinden sonra Türkiye’de sadece İstanbul’da Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde bulunan yeni nesil görüntüleme cihazları olarak kabul edilen bilgisayarlı tomografi ve MR cihazlarının artık kalp damar hastalıklarından nörolojik vakalara uzanan tüm hastalıkların tanı-teşhis ve tedavi alanında önemli rol oynadığını belirtti. Özellikle çekim esanasında alınan radyasyon miktarına yaptığı benzetme ile dikkat çeken Gençbay şunları söyledi: “Bir çekimde alınacak radyasyon Bodrum’da bir hafta güneşin altına yatmakla güneşten alacağınız radyon kadardır. Kolesterol düzeyini çok daha düşük seviyelere düşürüyoruz. Bu da kalp krizi risklerini yüzde 60 – 70 oranında azaltabiliyor.”

    OBEZLER DE YARARLANABİLECEK

    Oezitenin, kalp ve damar hastalığı ile ilişkili ölümlerin önemli bir habercisi olduğuna dikkat çeken Radyolog Doç. Dr. Adil Öztürk ise söz konusu cihazların obezite alanında önemli kolaylık sağladığını söyledi. Türkiye’de obez hastaların tomografi ve MR çekimlerinde kilo sınırı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Öztürk 70 cm geniş hasta tünel açıklığı ile 250 kiloya kadar varan obezite hastalarının da muayenesinin yapılabildiğini söyledi. Doç. Dr. Öztürk; “Obezite, dünyada ve ülkemizde günden güne hızla artan sağlık sorunlarının başında geliyor. Tomografi ve MR çekimlerinde de soruna neden olan obezitede ancak 250 kiloya varan obez hastalarının çekimi yapılabiliyor. Cihazın çıkardığı gürültü, çekim esnasında uyutulan çocukların uyanmasına neden oluyordu. Son teknoloji cihazlar sayesinde beyin çekimleri sessiz yapılabiliyor. İncelemeler daha detaylı şekilde yapılabiliyor. Kas iskeleti sisteminde tendom ve bağ yırtıklarını ayrıntılı olarak görmek mümkün. İç kulak anatomik bölgeleri, dinamik özellikleri sayesinde ise meme tümörlerinin teşhisi, karaciğer kitlelerinin ayırıcı tanılarında görüntülenme imkanı sunuyor” dedi.

  • Çocuk Ameliyatlarında Kışın Enfeksiyon Riski Daha Az

    Uzmanlar, kışın enfeksiyon riskinin daha az olduğunu belirterek, çocukların ‘aciliyeti olmayan’ ameliyatlarının bu dönemde yapılmasını öneriyor.

    Medical Park Tarsus Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cemal Parlakgümüş, sömestr tatilinde ameliyat olan çocukların 2-7 gün içinde günlük hayatına dönebileceğini belirtti.

    Op. Dr. Parlakgümüş, çocuklarda sünnet, hipospadias (yarım sünnet), bademcik, fıtık, geniz eti, dil bağı gibi ameliyatların sömestr tatilinde yapılmasının birçok yönden avantajlı olduğunu vurguladı. Op. Dr. Parlakgümüş, “Sömestr tatilinde hava soğuk olduğu için ameliyattan sonra enfeksiyon kapma riski en alt düzeye iniyor. Öte yandan çocuk ameliyat olduğunda, operasyonun türüne ve bünyeye göre 2-7 gün arasında günlük hayatına gidebilmeye başlıyor. Dolayısıyla bu dönem yapılan ameliyatlardan sonra çocuklar yeni eğitim döneminde okulunu hiç aksatmıyor” dedi.

    Sünnet konusuna vurgu yapan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cemal Parlakgümüş, psikolojik olarak etkilenmeyecek ve kendini hazır hisseden çocukların operasyonunun lokal anesteziyle, diğerlerinin ise genel anestezi altında gerçekleşmesini önerdi. Başka bir ameliyat yapılırken çocuğun aynı zamanda sünnet işleminin de yapılabileceğini kaydeden Op. Dr. Parlakgümüş, şu uyarılarda bulundu:

    “2-5 yaş arası, cinsel kimliğin kazanıldığı yaş olduğu için lokal anestezi önermiyoruz. Ayrıca sünneti kesinlikle hekim yapmalı. İşin ehli olmayan kişilerin yaptığı sünnet operasyonları, geri dönüşü olmayan sıkıntılara yol açabiliyor.”

  • Tüp Mide Ameliyatı Olanın Kalp Krizi Riski Azalıyor

    Kardiyoloji Uzmanı Dr. Abdullah Uluçay, tüp mide operasyonu geçirmiş kişilerin uyku apnesi, hipertansiyon, diyabet ve kalp krizi riskinin azaldığını söyledi.

    Hatay’ın İskenderun ilçesindeki Gelişim Hastanesi’nde görev yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Abdullah Uluçay, sağlıklı olmak ve kalmak için spora başlamadan önce hekim görüşü almanın önemine dikkat çekerek, “Geçtiğimiz hafta içerisinde ülkemizin önde gelen iş adamlarından biri spor yaparken kalp krizi geçirdi ve yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Yaşanan üzüntü verici bu olay sonrasında iş ve günlük yaşantımızda ‘Tüp mide operasyonu geçirmek veya spor yapmak kalp krizini tetikler mi?’ sorusu soruluyor ve bu soruya bilinen kalp sorunu olanlar ve olmayanlar yanıt arıyor. İlk olarak tüp mide operasyonu geçirmiş olmanın kalp krizi için tetikleyici bir faktör olmadığını söylemekte fayda var. Aksine bu operasyonu geçirenlerde uyku apnesi, hipertansiyon, diyabet ve kalp krizi riski azalıyor” dedi.

    Sağlıklı olmak ve kalmak için spora başlamadan önce hekim görüşü almak gerektiğini belirten Dr. Uluçay, “Profesyonel sporcuların belirli aralıklarla sağlık kontrolünden geçtiğini hepimiz biliyoruz. Özellikle orta-ileri yaşlarda kontrolsüz bir şekilde spora başlamak sorun yaratabilir. Koroner kalp hastalarında kalp sağlığı için tempolu yürüyüş yapılmasını öneriyoruz. Ev veya iş hayatındaki günlük koşuşturmaya ek olarak yürüyüş yapılmasını öneriyoruz. Yeni başlayacaklar için giderek artan mesafelerde olmak üzere günlük en az 30 dakika kadar yürüyüş öneriyoruz. Haftada 5 gün kadar yürüyüş yapılmalıdır. Yemekten hemen sonra tempolu yürünmesi doğru değil, öğün üzerinden 2-3 saat kadar geçmeli. Çok soğuk havalarda rüzgâra karşı yürüyüş yapılmamalı. Yürünecek bölgenin eğimi düz olmalı, dik bölgelerde tempolu yürüyüş kalbin iş yükünü gereğinden fazla artırabilir. Kişinin egzersiz kapasitesi iyi ise hafif tempoda koşu da yapılabilir” diye konuştu.

    Egzersizin faydaları hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Abdullah Uluçay, şunları kaydetti:

    “Düzenli egzersiz yapanlarda bazı kanser türlerinin, şeker hastalığının, hipertansiyonun, inmenin, kemik erimesinin, obezitenin daha az görüldüğünü biliyoruz. Düzenli egzersiz yapanlarda depresyona da daha az rastlanıyor. Özetlemek gerekirse orta ve ileri yaşlarda hekim görüşü alınmadan yapılacak patlayıcı güç gerektiren egzersizleri önermiyoruz. Örnek vermek gerekirse 50 yaşında düzenli egzersiz alışkanlığı olmayan bir erkek bireyin kalp sağlığını korumak için haftada 2 gün halı saha maçı yapması doğru değildir.”