Etiket: Rekabetçi

  • SAÜ’de “Ufuk 2020 Programında Rekabetçi Proje Hazırlama” konferansı

    Sakarya Üniversitesi’nde (SAÜ) “Ufuk 2020 Programında Rekabetçi Proje Hazırlama” konulu konferans düzenlendi.

    SAÜ Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleşen konferansa SAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hatem Akbulut ve TÜBİTAK’tan Bilimsel Programlar Uzmanı Hasan Burak Tiftik konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. Hatem Akbulut, konuşmasında enerji depolama grubu projelerinden, proje dahil olma süreçlerinden, bu konulardaki tavsiye, tecrübe ve kazanımlar konularına değindi.

    Bu projelerdeki temel amacın, enerji depolama alanında Avrupa düzeyinde oluşturulan ağa dahil olunması ve 2020 projelerinde paydaş olunacak daha ileri ölçekli projelere katılma fırsatının hazırlanması olduğunu belirten Prof. Dr. Akbulut, “TÜBİTAK projelerine destek olmaya çalışıyoruz. Bir ekip kurmak çok meşakkatli bir iştir. Bizim ekibimiz çok büyük bir kadroya sahiptir. Bilgi projelerini almak çok zorlaştı. Avrupa Birliği projelerini almamızda tüm proje teşebbüslerimizin katkısı çok fazladır. Biz bu projeyi oluşturduk ve muhtemelen ortakların arasında en fazla üreten biz olduk. Bu projede toplam bütçemiz 2 milyon 500 bin Avro idi. Eğer kurumunuzun, ekibinizin ileride güçlenmesini istiyorsanız, yaptığınız projelerle, özellikle de Avrupa Birliği projelerinde bu kişilerin tabanını yükseltmeniz lazım. Markamızı belirli bir noktaya getirmemiz gerekiyor” dedi.

    TÜBİTAK Bilimsel Programlar Uzmanı Hasan Burak Tiftik de konuşmasında Avrupa Birliği çerçeve programlarından, AB çerçeve programları ile Türkiye’den ve Ufuk 2020’den getirilen yeniliklerden, KOBİ Aracı’ndan, ileri teknoloji için uluslararası işbirliklerinden bahsetti. Tiftik, “Ufuk 2020 projesi kapsamında belirli bir bütçe tanımlanmış durumda. Avrupa çapındaki ve 8’incisi yapılan projeye ‘Horizon 2020’ de eklendi. Türkiye bu projeye neden katılıyor? Yeni ve ileri teknolojiler, iyi pazarlama, gelecekteki teknolojiler, iş birlikleri standartları ve iletişim kollarına yetki sağlama konularında bu projeyi kullanıyoruz” diye konuştu.

  • Şan: “Dış ticarette güçlenmek için rekabetçi fiyatlar önemli”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, dış ticarette rekabetçi yapının güçlenmesi için maliyetlerin aşağı indirilebilmesinin önemine dikkat çekti. Şan, “Dış ticarette güçlenmek için rekabetçi fiyatlar önemli” dedi.

    Sektöre ilişkin değerlendirmeler yapan Komite Başkanı Zeki Şan, Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara değindi. Ticaret Bakanlığı’nın geçtiğimiz haftalarda Türkiye genelindeki gümrük bölge müdürlükleri aracılığıyla toplantılar düzenlediğini aktaran Şan, “Ticaret Bakanlığı gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması adına bölge müdürlüklerine talimat verdi. Bu talimat sonrasında taraflar davet edilerek konuyla ilgili öneri ve görüşleri alındı. Biz de sektör temsilcileri olarak Mersin’de düzenlenen toplantıya katıldık. Taleplerimiz not tutuldu ve bizlere dış ticarete yön verecek firmaların tümünün yanında oldukları mesajı verildi. Doğabilecek tüm aksaklıkların giderilmesiyle ilgili önerilerimiz toplandı, çözümü noktasında görüş birliğine varıldı. Dış ticaretin önünü açmak adına yürütülen bu çalışma sektör temsilcileri tarafından memnuniyet verici olarak değerlendiriliyor. Bu yöndeki çalışmaların devam etmesi en büyük dileğimiz. Yapılan görüşmede özellikle işlemlerin kolaylaştırılması ve maliyetlerin asgariye indirilmesi talebinde bulunduklarını anlatan Şan, taleplere olumlu yaklaştıklarını ve konunun ivedilikle çözümleneceğini dile getirdiklerini söyledi. Gerek Ticaret Bakanlığı gerekse yerel yönetimlerle kurulacak temaslarla sonuç odaklı çalışma sözü almanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Şan, bu çalışmanın Türkiye genelinde yapılmış olmasının ise sonuç getirmesi adına daha etkili olacağına inandığını söyledi.

    Mersin Liman İşletmesi (MIP) ile yürütülen çalışmalara değinen Şan, özellikle konteyner elleçlemelerinde ilgili birimler tarafından gösterilen hassasiyetle işlemlerinin hızlı sonuçlandırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyanname yazılım sistemine değinen Şan, “Gümrük müşavirliği şirketlerinde kullanılan beyanname yazılım sistemleri tamamen bağımsız şirketler tarafından yıllık ücret karşılığı kurulmakta. Bu sistemleri ister kiralıyor isterseniz satın alabiliyorsunuz. Ancak bu sistemlerde zaman zaman aksaklıklar yaşanıp Ticaret Bakanlığı güncellemeleriyle eş zamanlı güncellemelere ulaşamayabiliyorsunuz. Örnek vermem gerekirse Ticaret Bakanlığı bazı vergi oranlarında ya da yönetmeliklerde güncelleme yapıyor bizler sistem üzerinden bir gün sonrasında görüyoruz. Bu da bazı firmalarımızın gerek vergisel gerekse mali açıdan sıkıntı yaşamasına yol açıyor. Ticaret Bakanlığı’mızın dijital dönüşüm konusundaki hassasiyetini ve güzel çalışmalarını biliyoruz. Bu nedenle beklentimiz Ticaret Bakanlığı’ndaki yazılımın, gümrük müdürlüklerindeki mükellef odalarında kullanılan bilgi işlem programının direk gümrük müşavirliği bürolarına da aktarılması. Bu sayede daha hızlı ve etkin bir çalışma yürütülecektir” dedi.

    Yerel yönetimden bekledikleri bir diğer konunun çevre planları olduğuna vurgu yapan Şan, “Türkiye’nin en büyük gümrük laboratuvarı yatırımının gerçekleşmesi için de yine belediyeden çevre planlarının tamamlanmasını bekliyoruz. Laboratuvar yeri alındı ancak 1/binlik plan olmadığı için inşaata başlanamıyor” ifadelerini kullandı.

  • Nesnelerin interneti, rekabetçi bir farklılaşma oluşturabilir

    HPE Aruba Ülke Müdürü Ersin Uyar, “Teknoloji, müşterileri mağazalara çekmeye ve perakendecilerin karşı karşıya kaldığı büyüme açıklarını kapatmalarına kesinlikle yardımcı olabilir. Perakende açısından bozucu bir teknoloji olan Nesnelerin İnterneti (IoT), doğru şekilde kullanılırsa rekabetçi bir farklılaşma oluşturabilir” dedi.

    Müşteriler alışveriş tercihleri konusunda daha akıllı oluyorlar ve perakende deneyimine yönelik beklentileri de hızla artıyor. HPE Aruba Ülke Müdürü Ersin Uyar, “online perakendecilik işinin patlaması gerçek, yani ana caddelerde eller taşın altına konuyor ve müşterilerin mağazalara geri dönüşü için özel bir şeyler gerekiyor. Alışveriş şenliklerinde elde edilen en son rakamlar, ana caddelerdeki perakende mağazalarının çoğunun beş yıldır en kötü satış büyümesi ile karşı karşıya kaldığını ve bu kayıpları telafi etmek için yapacak çok şey olduğunu gösteriyor” dedi.

    Teknolojinin, müşterileri mağazalara çekmeye ve perakendecilerin karşı karşıya kaldığı büyüme açıklarını kapatmalarına yardımcı olabileceğinin altını çizen uyar, “Perakende açısından bozucu bir teknoloji olan Nesnelerin İnterneti (IoT), doğru şekilde kullanılırsa rekabetçi bir farklılaşma yaratabilir. Araştırmaya göre, IoT’nin ilk kullanıcıları zaten, iyileştirilmiş müşteri deneyimi (yüzde 81); organizasyon çapında daha iyi görünürlük (yüzde 78) ve artan karlılığı (yüzde 74) içeren kazançlardan yararlanıyorlar” diye konuştu.

    Uyar, “Bu, özellikle normal mağazaları IoT gibi yeniliklerle dijitalleştirmeyi hedefleyen işletmeler için gerçektir. Amazon, tamamen kasasız olan ve müşterilerin satın aldıkları hangi ürünleri sepetlerine koyduklarını algılayan bir kamera ve sensör ağına sahip olan Amazon Go mağazalarıyla bilinmeyene doğru ilk adımını attı” ifadelerini kullandı.

    Uyar IoT teknolojisinin mağaza içi deneyimi ilgi çekici ve etkileyici kılarken, perakendecilerin mağaza içi sunumlarını sürekli olarak yenilemelerine olanak tanıdığının altını çizerek “İnovasyon çeşitli sonuçlar doğurur ve büyük ve küçük normal mağazalarda kopyalanabilir. Büyük depoları ile tanınan Home Depot, müşterilerin büyük mekanlarda gezinmesine yardımcı olmak için lokasyon temelli servisleri kullanıyor. Müşterilerin uygulamaya erişmesini önererek, belirli ürünlerin konumlarını sorgulamak için telefonlarını kullandırtmak ve satış elemanlarının mal satmaya odaklanmasını sağlamak da mümkündür. Özel olarak oluşturulmuş uygulamalar ve beacon teknolojisi, müşterileri daha sonra ürünlerin bulunduğu yere yönlendirmek için mağaza içi bağlantıyı kullanabilirler” şeklinde konuştu.

    Ana caddedeki mağazaların müşterilerini ve sonraki karlarını artırmak için atabilecekleri birkaç pratik adım bulunduğunu aktaran Uyar, bunları şu şekilde sıraladı:

    “Lokasyon temelli servislerle müşteri sayısını artırma

    Perakendecilerin online perakendecilerle rekabet edebilmeleri için mağaza içi dijital deneyim hayati önem taşıyor, ancak üstesinden gelinmesi gereken ilk engel müşterilere içeriye adım attırmaktır. Çoğu müşterinin ellerinde genellikle veri ve konum bilgileri açık olan akıllı telefonların bulunduğu açıktır. Öyleyse, neden onlar için cazip kişiselleştirilmiş canlı teklifler göndererek bunu mağazanın avantajına kullanmıyoruz? Bu, müşterileri mağazanın Wi-Fi ağında oturum açmaya, uygulamayı indirmeye teşvik ederek ve konumlarını tanıyan beacon’ların menzilinde olduklarında onlara bildirim göndererek başarılabilir.

    Dijitale geçerek mağaza işinde derinleşme

    Normal mağazalar, müşterilere özel işbirlikleri, teklifler ve deneyimler önererek, online ve ana caddedeki rakipleriyle rekabet edebilirler.

    Tüketiciler bir kere mağazaya girdiğinde, avantaj, perakendecilerin onların dikkatini yeni ve heyecan verici tekliflerle çekmeleridir. Diğer bir yöntem ise, çalışanların istenen boyutta ürünün ya da malların stokta olup olmadığı bulmak için müşterilere yardımcı olmaları açısından tabletler ile donanmasıdır. Daha büyük mağazalar için bu, çalışanların daha verimli bir şekilde stokları tamamlamasına yardımcı olabilir.

    Bu cihazların satış noktası olarak kullanılması, çalışanların satın alma yolculuğu boyunca müşterileri ile birlikte olmalarına olanak tanıyarak, onları kablolu kasalara bağlı kalmaktan da kurtarabilir.

    İnovasyon için müşteri anlayışının toplanması

    Müşterilerin mağazadaki davranışlarını öğrenmek, tekliflerin ve mağaza düzenlerinin etkinliğinin artırılmasında anahtar rol oynar. Müşteriyi tanımanın bir yolu, perakendecinin mağaza içi uygulamasına erişiyorsa veya bilgi için dokunmatik ekranları kullanıyorsa, oluşturdukları verileri elde etmektir. Bu veriler bir kere analiz edildiğinde, müşterinin ve ilgilendiklerinin bir resmi ortaya çıkar, böylece satış asistanlarının bireysel ihtiyaçlara daha iyi cevap vermeleri sağlanabilir.

    Toplanan veriler, müşterilerin uygulama kullanmaları yoluyla sağlanan bağlamsal bilgileri kullanarak mağazaların fiziksel düzenlerini iyileştirmek için de kullanılabilir. Yüksek trafikli alanlar, satış fiyatı teklifleri ve mevcut yeni mallar hakkında bilgileri yaymak için kullanılabilir. Mağazaların ne kadar meşgul olduğuna dair gerçek zamanlı bilgiler – özellikle alışveriş sezonu boyunca – mağazaların en uygun personel kapasitesine sahip olmasını garantilemek için personel rotasının daha iyi planlanmasını sağlayarak, mağazaların paralarını uzun vadede tasarruf etmesini sağlar.

    2018’de, perakende sektörü yıkıcı olmaya ve tüketicilere benzersiz bir mağaza deneyimi sunmaya odaklanacak. Bu yıllarca konuşuldu ancak mevcut teknoloji bunu şimdi gerçeğe dönüştürebilir.”

  • Lucescu: “Rekabetçi bir ekip kuracağız”

    A Mili Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu, “5-6 yıllık geleceğini görebileceğimiz, rekabetçi bir ekip kuracağız” dedi.

    A Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu ve oyunculardan Oğuzhan Özyakup, İsveç ile oynanacak UEFA Uluslar B Ligi 2’nci Grup müsabakası öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Yeni ekip kurmaya çalıştıklarını söyleyen Lucescu, “Geçmişteki değerli futbolcuların getirdiği seviyeyi daha ileriye çekebileceğimiz, daha güzel günler göreceğimiz yeni bir ekip kuruyoruz diye söyledim. İlk hedefimiz bu. İkinci hedefimiz ise Türk oyuncuların tekniklerini, süratlerini kullanabileceklerini, oyunun kontrolünü ellerinde bulundurabilecekleri bir takım oluşturmak. Emre’yle, Hakan’la Yunus’la, süratli oyuncularla yapabileceğimiz, kendi oyun karakterlerini sahaya yansıtabilecekleri bir oyun sistemi kurmak. Üçüncüsü de sonuç elde edebilmek” diye konuştu.

    “Birçok oyuncu iyi takımlara gitti”

    Birçok Türk oyuncunun iyi takımlara gittiğini ve beğenildiğini söyleyen Rumen Teknik adam, “Ama daha oynamıyorlar. Yapacakları ikinci adım, kendi takımlarında oynamak. Cengiz’in Roma’da her maçta oynayabilmesi, Hakan’ın da Milan’da, Berkay’ın, Tarkan’ın oynaması. 7-8 oyuncumuz daha iyi takımlara gittiler. Zeki ilk 11’de oynuyor, orada kalmasını istiyorum. Bunların hepsi zaman istiyor. Kazanmak istiyoruz, ama 5-6 yıldır aynı ekiple oynayan, ön elemeleri rahat geçmiş bir ekibe karşı kazanmak kolay değil. Bizde 2-3 oyuncu var üst seviyede oynayan. Niye onu almıyorsunuz diye soruyorsunuz, çok fazla seçeneğim yok” ifadelerini kullandı.

    “Rekabetçi bir ekip kuracağız”

    Lucescu, rekabetçi bir takım kuracaklarını da vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Uluslararası maçlarda 2-3 gün içinde toplanıyor bu ekip. Herkes kendi takımından, farklı liglerden geliyor. Ama bizim burada oluşturmaya çalıştığımız, uzun süre birlikte oynayan bir takım yapmak. Bu yüzden ikinci yarıda Rusya’ya karşı oynadığımız oyundan dolayı oyuncularımı tebrik ediyorum. Büyük hatalar yaptık. Konfeti oyuncularımızı etkiledi. Bu yüzden kaydı oyuncular. İkinci golde bir anlaşmazlık oldu. Birkaç tane gol pozisyonu ürettik. Bunlar genç, bunlara inanmak, güven aşılamak lazım. İyi bir oyuncu grubuyla sahadayım. Değişik ülkelerden, farklı futbol kültürlerinden geliyorlar. Bir antrenör için çok basit 2-3 tane oyuncudan kurulu bir takım oluşturmak. 15-16 yaşından itibaren her kategoride beraber oynayan, 20-21 yaşlarına geldiğinde, İzlanda gibi, İsviçre gibi oluyor. Böyle olmalı. İspanya gibi büyük futbol ülkesi, milli takım Real Madrid ve Barcelona’dan kurulu. Kazanmaya alışmış bir takım. Hepsi aynı stilde oynuyor. Arnavutluk’a bakarsanız, tüm oyuncuları İtalya’da oynuyor. Bu oyuncuları o seviyeye çıkartmak lazım. Ben inanıyorum, onlar bu seviyeye çıkacak.”

    “Kaleci havuzu geniş değil”

    Kaleci konusunda sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Lucescu, kaleci havuzunun geniş olmadığından yakındı.

    Alınan kötü sonuçlarla ilgili bir soruya ise, “Benim için başlangıç Mart ayıydı, diğerlerini saymamanız lazım. Biz Mart ayında iyi başladık. Karadağ’ı yenebilirdik, son anda gol yedik. Tunus keza berabere bitti, Rusya’da da kazanabilirdik. Oyunumuza bakalım, nereye geldiğimize. Ben bütün oyuncularımızın, kalpleriyle milli takıma gelmelerini istiyorum ki geliyorlar” diyerek sözlerini noktaladı.

    Özyakup: “Takım olarak çok çalışıyoruz”

    Milli oyuncu Oğuzhan Özyakup ise, takım olarak iyi hareket ettiklerini ve çok çalıştıklarını belirterek, “Ama hazırlık maçları geçti, bu maçlarda iyi oyunu sonuca da bağlamamız gerekiyor. Takım olarak genç bir takımız. Herkesin birbirine olan saygısı ve sevgisi inanılmaz büyük. Bunu sahaya yansıtırsak çok güzel şeyler yaşayabiliriz. Rusya’ya karşı iyi başlayamadık ama ikinci yarı pozisyonlara girdik. Futbolda bazen ince çizgiler var. O maçın analizini yaptık, o maçtaki iyi şeyleri bu maçta sergilemek istiyor. Buraya puan almak için geldik, umarım iyi olur” diye konuştu.

    Öte yandan ay-yıldızlılar maçın oynanacağı statta yaptıkları antrenmanla İsveç hazırlıklarını tamamladı.

  • Elektrikli araçlar artık daha rekabetçi

    Otomobil Maliyet Endeksi raporuna göre elektrikli araçların pazardaki rekabetçiliğini her geçen yıl artıyor. Elektrikli araçlar Norveç ve Hollanda’da dizel veya benzinli araçlardan daha ucuz hale geldi. Belçika ve İngiltere’de elektrikli araçların makası hızla daralttığı görülürken, İtalya’nın elektrikli araç kullanmak için en pahalı Avrupa ülkesi olması dikkatleri çekti.

    Dünyanın en büyük filo kiralama şirketlerinden biri olarak beş kıtada ve 32 ülkede dev bir araç filosunu yöneten LeasePlan, Otomobil Maliyet Endeksi’ni açıkladı. 21 Avrupa ülkesinin B ve C segmenti bir araca toplam sahip olma maliyetlerinin detaylı analizini kapsayan rapor, Avrupa otomobil pazarında elektrikli araçların rekabet açısından dizel ve benzinli araçlarla arasındaki makası hızla kapattığını ortaya koydu. Buna göre, elektrikli araçların Norveç ve Hollanda’da dizel veya benzinli araçlardan daha ucuz hale geldiği görülürken, İtalya’nın elektrikli araç kullanmak için en pahalı Avrupa ülkesi olması dikkatleri çekti. Avrupa’da bir otomobile toplam sahip olma maliyetinin aylık ortalama 616 euro olarak ortaya koyulduğu raporda, elektrikli araca sahip olmanın maliyetinin ise ortalama 819 euro olduğu ifade ediliyor.

    “Vergi ve altyapı desteği çok önemli”

    Otomobil Maliyet Endeksi’nin ortaya koyduğu sonuçları değerlendiren LeasePlan Türkiye Genel Müdürü Türkay Oktay, “İyi haber şu ki, elektrikli araçlar şu anda farklı Avrupa ülkelerinde sürücüler için uygun maliyetli seçenekler olarak öne çıkıyor. Elektrikli araçların daha ulaşılabilir ve etkin bir alternatif olabilmesi için kanun koyucuların vereceği vergi ve şarj alt yapısı destekleri çok önemli. Unutmamalıyız ki elektrikli araçlar iklim değişikliği ile mücadele etmek için en iyi yollardan biri ve bu çevre dostu araçlara herkes ulaşabilmeli” ifadelerini kullandı.

    En uygun ülke Macaristan, en pahalı ülke İtalya

    LeasePlan Otomobil Maliyet Endeksi’ne göre, fosil yakıtlı bir araç kullanmak için en pahalı ülke konumunda Norveç bulunuyor. Norveç’te elektrikli bir otomobile sahip olmanın maliyeti aylık 670 euro iken, dizel bir araca sahip olmanın aylık gideri 722 euro, benzinli bir araca sahip olmanın maliyeti ise 731 euro. Hollanda’da ise elektrikli araçlar dizel araçlardan daha ucuz konumlanıyor. Ülkede, aylık kullanım maliyeti dizel için 861 euro iken elektrik araçlar için ayda 829 euro olarak dikkat çekiyor. Öte yandan Avrupa genelinde aylık maliyetleri 600 euro ila 900 arasında değişiklik gösteren elektrikli otomobillerin en uygun olduğu ülkelerin başında 597 euro ile Macaristan gelirken, İtalya 986 euro ile elektrikli araç kullanmak için en pahalı ülke konumunda.

    Türkiye’de dizel aracın aylık maliyeti 519 euro

    İtalya, Finlandiya ve Belçika’daki sürücüler Avrupa’daki en yüksek toplam sahip olma maliyetine sahipken; İrlanda, Polonya ve İsviçre’deki sürücüler en düşük toplam sahip olma maliyetine sahip olan ülkeler olarak ön plana çıkıyor. LeasePlan Otomobil Maliyet Endeksi’ne göre, Romanya benzinli bir otomobil kullanmak için 353 euro ile en uygun ülke konumunda yer alıyor. Raporda ayrıca, Türkiye’de benzinli bir otomobile sahip olmanın aylık maliyetinin 492 euro, dizel bir otomobile sahip olmanın aylık maliyetinin ise 519 euro olması dikkatleri çeken sonuçlar arasında bulunuyor.

    Elektrikli araçlardan daha yüksek vergi alınıyor

    Yakıt maliyetlerinin de yer aldığı raporda, Avrupalı sürücüler benzinli bir otomobil için ortalama 110 euro, dizel için ise 78 euro tutarında bir aylık harcama gerçekleştiriyorlar. Elektrikli araçlar ise ortalama 39 euro elektrik harcayarak bir kez daha yakıttan büyük tasarruf sağladığını ortaya koyuyor. Ancak elektrikli araç sürücülerinin Avrupa’da sanılanın aksine daha fazla vergi ödedikleri belirtilen Otomobil Maliyet Endeksi’nde, ortalama bir elektrikli otomobil sahibinin daha yüksek satın alma fiyatları nedeniyle yol vergisi ve KDV olmak üzere ayda 131 euro ödediği, bu rakamın benzinli araçlar için ortalama 104 euro ve dizel için ortalama 108 euro olduğu öne çıkıyor.

    Rapora göre Avrupa’da aylık otomobil maliyetleri

    Benzinli Dizel Elektrikli

    Avusturya €538 €497 €788

    Belçika €590 €561 €898

    Çekya €416 €425 €800

    Danimarka €642 €607 €914

    Finlandiya €630 €637 €955

    Fransa €472 €475 €836

    Almanya €515 €489 €788

    Yunanistan €468 €427 €953

    Macaristan €393 €405 €597

    İrlanda €506 €474 €852

    İtalya €667 €628 €986

    Hollanda €604 €686 €705

    Norveç €731 €722 €670

    Polonya €445 €359 €634

    Romanya €353 €363 €890

    Slovakya €442 €416 €955

    İspanya €477 €476 €952

    İsveç €631 €568 €770

    İsviçre €557 €516 €800

    Türkiye €492 €519 –

    İngiltere €538 €535 €719

    Ortalama €536 €523 €819