Etiket: Rekabet

  • 2020 yılı Sektörel Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Altyapı Programı ilan edildi

    2020 yılı Sektörel Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Altyapı Programı ilan edildi

    Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı Sektörel Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Altyapı Programı ilan edildi.

    Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinin tamamında uygulanacak olan programın toplam bütçesi 30 milyon TL olarak açıklandı. Sektörel Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Altyapı Programına bölgede faaliyet gösteren kar amacı gütmeyen kurum ve kuruluşlar başvuru yapabilecek.

    Program çerçevesinde her bir proje için verilecek mali destek 200 bin TL ile 2 milyon 500 bin TL tutarlar arasında olacak.

    Proje başvurularının 28 Aralık 2020 saat 23:59’a kadar Kalkınma Ajansları Yönetim Sistemi (KAYS) üzerinden hazırlanması ve onaylanması gerektiği belirtildi. 28 Aralık 2020 saat 23:59 itibarıyla sistemin otomatik olarak kapanacağı ve sonrasında destekleyici belge ekleme ve projenin nihai halini onaylama da dâhil olmak üzere sistem üzerinden projeye dair hiçbir işlem yapılamayacağı bildirildi. Proje başvurularının tamamlanması için KAYS üzerinden alınan taahhütnamenin 04 Ocak 2021 saat 18.00’a kadar e-imza ile imzalanmasının esas olacağı kaydedildi.

    Taahhütnamenin e-imza ile imzalanmadığı hallerde, taahhütname başvuru sahibi tarafından ıslak imzalı olarak elden veya posta yolu ile 04 Ocak 2021 saat 18.00’a kadar Ajansa teslim edilmesi gerektiği belirtilerek, “Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. Zamanında KAYS üzerinden başvuru sahibi tarafından onaylanmadığı için taslak olarak kalan ve/veya taahhütnamesi KUDAKA’ya zamanında teslim edilmeyen proje başvuruları değerlendirmeye alınmayacaktır” denildi.

    Sektörel Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Altyapı Programının detaylarına http://pyb.kudaka.org.tr/Home/rb20 linkinden ulaşılabileceği bildirildi.

  • Zirai bilimlerde dünya ile rekabet ediyorlar

    Zirai bilimlerde dünya ile rekabet ediyorlar

    National Taiwan University Ranking listesinde Zirai Bilimler alanında 267. olan Atatürk Üniversitesi, hayata geçirdiği projeler ışığında; bölgenin tarım ve hayvancılık sektöründeki potansiyeli ile küresel üretim ve ticaretteki payını artırması için teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeye ve bilimsel çalışmalar üretmeye devam ediyor.

    Önümüzdeki eğitim dönemi itibarıyla 63. kuruluş yılını kutlayacak olan Atatürk Üniversitesi başta; Ziraat, Veteriner ve Su Ürünleri Fakülteleri olmak üzere Bitkisel Üretim, Gıda ve Hayvancılık ile Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezleri öncülüğünde mevcut akademik-idari-araştırma gücünü, doğacak ihtiyaçlar neticesinde kuracağı yeni birimler ile daha da güçlendirerek ve sektör aktörlerini-paydaşlarını da dâhil ederek, Üniversite-Sanayi iş birliği çerçevesinde faaliyetlerini arttırmayı planlıyor. Bu sayede, örgütlü hayvansal üretimle sağlıklı gıda üretilmesinde anahtar rol oynayan, rekabet gücü yüksek, üreticisinin refah düzeyini artırabilen, ulusal ekonomiye katkı sağlayan, sürdürülebilir bir hayvancılık sektörünün oluşmasına önemli ölçüde destek veriyor.

    Tarım ve Hayvancılıkta Yeni Modeller Üzerinde Çalışılıyor

    Bu kapsamda ilgili birimlere ziyaretlerini sıklaştıran Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, hafta sonlarını bu merkezlerin gelişimine ayırıyor. Eksiklikleri yerinde görmek ve takibini yapmak üzere; Bitkisel Üretim, Gıda ve Hayvancılık Merkezlerini, Yarı Olimpik Yüzme Havuzunuzu, Süt ve Ekmek Fabrikası ile Manej Alanını (At Çiftliği) ziyaret eden Rektör Çomaklı, birim yöneticileri ve personeli ile bir araya gelerek talep ve önerileri dinliyor. Bu incelemeler neticesinde ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesi adına atılan adımları hızlandırdıklarını ifade eden Rektör Çomaklı, konuyla ilgili birtakım değerlendirmelerde bulundu.

    Tarım ve hayvancılıkta yeni modeller üzerine çalıştıklarını ve bu anlayışa uygun teknoloji hamleleri yaptıklarını ifade ederek sözlerine başlayan Rektör Çomaklı, üniversitemiz öncülüğünde Erzurum’da yerli hayvan ırklarının geliştirilmesi, genetik ıslah ile nitelikli ırkların kazandırılması, hayvan sağlığının korunması ve et-süt veriminin arttırılması, hayvansal sanayiye dayalı katma değer yaratılması amaçları ile uyumlu olarak; çiftçi eğitimi ve çiftlik yönetimi, hayvan yetiştiriciliği ve hayvancılığa dayalı sanayi alanları üzerine yoğun bir mesai harcandığını söyledi.

    “Tarımsal Eğitimin Niteliği ve Kurumsal Kültürü Büyük Önem Taşıyor”

    Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli ekonominin temeli ziraattır” sözü ile tarım sektörünün ülke ekonomisindeki önemine ve katkısına vurgu yapan Rektör Çomaklı, günümüzde de istihdam ve ihracat olanağı sağlama, üretim değeri oluşturma, gelir kaynağı ve endüstriye ham madde sağlama ve ulusal beslenmeye destek olma gibi pek çok temel konuda çözüm üretmeye devam edeceklerini belirtti.

    “Bu noktada tarım sektörünün ’bilimsel bilgi temeline dayalı’ olması önem kazanmıştır” tespitinde bulunan Çomaklı: “Bilimsel araştırmalar ortaya koymuştur ki; teknolojinin gelişmesi ile bitkisel üretim çeşitlenirken verimde de kayda değer artışlar gözlenmiştir. Biz bir taraftan tarımsal üretimimizi büyütürken, bir taraftan da tarımsal sanayimizi katma değeri yüksek üretim yapan bir içeriğe kavuşturmalıyız. Bu anlamda, tarımsal eğitimin niteliği ve kurumsal kültürü büyük önem taşımaktadır. Amaç, üretimi kaliteli kılmak ve daha az alanda büyük üretim gücü yakalayabilmektir. Tarım ve hayvancılık üzerine yoğunlaşan fakülte ve birimlerimizin yapmış oldukları çalışmaları bu nedenle oldukça önemsiyorum. Erzurum ve bölgemizin sektördeki potansiyeline tekrar kavuşması için projeler geliştirmeye, tasarlanan bu projeleri de hayata geçirmeye azami gayret gösteriyoruz” şeklinde konuştu.

    Bu nedenle küreselleşen dünyada, gelişimini sürdüren tarım sektörünün dikkatle izlenmesi, desteklenmesi ve taşıdığı önem nedeniyle rekabet edebilirliğinin sağlanması gerektiğine işaret eden Rektör Çomaklı, bu noktada tarım ve hayvancılık sektörünün ’bilimsel bilgi temeline dayalı’ olmasının önem kazandığını, teknolojinin gelişmesi ile sektörel bazda üretimin çeşitlendiğini, verimde de kayda değer artışların gözlendiğini sözlerine ekledi.

    Sektörün Önemli Aktörleri ile İş Birlikleri Kuruluyor

    Yeni nesil üniversite kapsamında planlanan birçok çalışmayı hayata geçirdikleri bilgisini paylaşan Bitkisel Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Adem Aksoy, Alvar Mahallesi KUDAKA Teknik Destek Projesi Eğitim Programı (2019) kapsamında 60 kadın ve 60 erkek olmak üzere 120 çiftçinin uygulamalı olarak mahallerinde eğitildiğini, müdürlük arazilerinde yürütülecek araştırmalarda ise öğretim üyelerine en uygun çalışma iklimini oluşturmak için bütün imkânların seferber edildiğini söyledi.

    Deneme alanında tam otomasyon sulama sistemi kurularak öğretim üyelerinin imkânlarına sunulduğunu aktaran Merkez Müdürü Aksoy, bölge tarımında önemli aktörler ile iş birliklerine gidilmeye başlandığını, bu kapsamda Albayrak Grup ile imzalanan protokolle (2018-2023) bölgeye uygun şeker pancarı çeşit denemesinin ve üretim periyodunu kısaltacak Ar-Ge çalışmalarının yapılmaya başlandığını vurguladı.

    Teorik ile Pratik Eğitim Bir Arada Yürütülüyor

    Gıda ve Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi (GHUAM) ziyaretinde Rektör Prof. Dr. Çomaklı ile bilgi paylaşımında bulunan Merkez Müdürü Prof. Dr. Mustafa Yaprak, mevcut durumda 176 baş sığır varlığına sahip olduklarını, 2 tane sağmal ahır, bir genç hayvan ahırı, bir besi ve bir de buzağı ahırının hizmet verdiğini aktardı. Otomatik sağım sistemiyle çalışmalarını yürüttüklerini, sistemin aynı anda 24 hayvanın sağımını otomatik olarak yapabildiğini söyleyen Prof. Dr. Yaprak, bilimsel araştırmaların yanında, hâlihazırda 46 sağmal inek ile süt üretiminin yapıldığına dikkat çekti.

  • Turkcell Genel Müdürü Terzioğlu: “Altyapıda değil, serviste rekabet edelim”

    Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Türkiye’nin dijitalleşmesi konusunda en önemli gündem maddesinin altyapı eksikliği olduğunu belirterek, “Biz yaklaşık dört yıldır ortak altyapı konusunu her fırsatta dile getiriyoruz. Türkiye’nin çok ciddi bir dijital altyapı eksikliği var. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon hane var ve şu anda fiberin ulaştığı hane sayısı ise yaklaşık 5 milyon. Altyapıda değil, serviste rekabet edelim” dedi.

    Turkcell’in 2018 değerlendirme toplantısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapıldı. Dünyanın ilk dijital operatörü Turkcell, 25’inci yılını kutlayacağı 2019’a büyük hedeflerle giriyor. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu yıllık değerlendirme toplantısında, Türkiye’nin dijitalleşmesi konusunda en önemli gündem maddesinin altyapı eksikliği olduğuna dikkat çekerek “15 milyon haneye daha fiber ulaştırmamız gerekiyor. Türkiye’nin dijital ekosistemde dünya liderliğine çıkmasının yolu ortak altyapı konusunda bir an önce harekete geçmemize bağlı” dedi.

    “Altyapıda değil, serviste rekabet edelim”

    Terzioğlu, Türkiye’deki tüm fiber şirketlerinin tek bir çatı altında birleştiği, devletin de elindeki varlıklarını koyarak katılacağı, hatta yüzde 51 hissesine sahip olabileceği bir yapı önerdi: “Bu şirkete Türkiye’nin tüm fiber altyapısını kurma görevi verelim. Bu şirket bono da çıkarabilir, halka da açılabilir. Çok kârlı olabilir, hatta Türkiye’nin başlı başına bir değeri haline gelebilir. Yani doğrusunu isterseniz bence Türkiye’nin önünde başka bir opsiyon da kalmadı. Şu anda bunu yaparsak yaparız yoksa bir daha hiç yapılamaz. Bu durumun bu kadar uzaması bütün Türkiye’nin problemi haline gelmiş durumda.”

    Altyapıları, şirketlerin tek tek aynı anda yapmalarını İstanbul’dan Ankara’ya dört otoyol inşa etmeye benzeten Terzioğlu, Türkiye’nin böyle bir lüksü olmadığını söyledi. 15 milyar dolara ulaşacak maliyetin bu modelle 2 milyar dolar seviyesine ineceğine ve altyapıda rekabet etmemenin doğal olarak vatandaşın interneti daha ucuza kullanmasının da önünü açacağına işaret eden Terzioğlu, “Bu noktada herhangi bir şirketin problemlerini düşünmekten vazgeçip Türkiye’nin problemlerine odaklanmalıyız” şeklinde konuştu.

    “Belli ki bir şeyleri yanlış yaptık”

    Kamu yönetiminde de bu yönde bir niyet gözlemlediğini anlatan Terzioğlu, yurtdışından da örnekler verdi: “Stockholm, Yeni Zelanda, Avustralya gibi örnekler var. Dünyada artık telekom şirketleri altyapı ve servis olarak ayrılıyor. Türkiye’de de aynı şekilde ayıralım, altyapıyı da tekilleştirelim. Bu bizi çok hızlandıracak. Zaten gecikmiş durumdayız. Ortaklık dört senedir konuşuluyor. O zaman konu paylaşmaktı ama artık söylem ‘Altyapıyı bütünleştirelim’ olmalı. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, telekom sektöründeki şirketlerin değeri 8 milyar doların altına indi. Oysa Almanya’da Deutsche Telekom 80 milyar dolar değerinde. Belli ki biz bir şeyi yanlış yaptık, telekom sektörünün özelleşmesinde istediğimiz sonucu alamadık.”

    Terzioğlu fiber altyapı döşemek için harcanan her 2 TL’nin 1 TL’sinin ‘geçiş hakkı’ adı altında vergiye gittiğini belirterek telekom sektöründe yatırıma teşvik verilmediğini vurguladı. Devletin “5G ihalesi yapayım, spektrum parası alayım” anlayışından uzaklaşıp sektöre “Bana en iyi altyapıyı kur” demesi gerektiğinin altını çizen Turkcell Genel Müdürü “Aklımızı kullanıp tek bir altyapı şirketine geçmeli ve ardından BiP gibi, fizy gibi, TV+ gibi servisler geliştirerek gerçek dijital ekonomiyi hayata geçirmeliyiz. Bu, Türkiye’deki telekom sektörünün sağlığını ve başarısını temelden belirleyecek bir konu” diye konuştu.

    “En hızlı büyümeye devam”

    Turkcell’in üçüncü çeyrek rakamlarına göre dünyanın en hızlı büyüyen telekom şirketi olmaya devam ettiğini hatırlatan Terzioğlu, bu büyümenin 1 liralık ürünü 2 liraya satarak değil, yeni ürünleri kullanıma sunarak gerçekleştiğinin de altını çizdi: “Çıkardığımız her şey Türk mühendislerin geliştirdiği yeni teknolojiler. Neden 1000 mühendis çalışsın ki? 2 bin, 3 bin mühendis çalışabilir. WhatsApp’ın binlerce kişiyle yaptığı şeyi BiP’te 200 mühendisle yapıyoruz. Türkiye yazılım geliştirme anlamında büyük bir kapasiteye sahip, önümüzde çok fırsat var.”

    Turkcell’in yerli milli dijital uygulamalarında çok güzel gelişmeler olduğunu açıklayan Terzioğlu yurtiçi pazar payı olarak fizy’nin yüzde 60, BiP’in yüzde 30, Yaani’nin de yüzde 8 seviyelerine ulaştığını açıkladı ve Türkiye’nin en çok takip edilen dijital yayın platformu Dergilik’le ilgili çarpıcı rakamlar verdi: “Pazar payı neredeyse yüzde 100. Geçen ay 14 milyon dergi, 1 milyon gazete okundu. Şırnak’ta, Hakkari’de Cosmopolitan, Popular Science, Atlas gibi dergiler okunuyor. Belki de bugüne kadar o dergiler fiziki olarak gitmedi bile.”

    “Bin 440 stratejisi işe yaradı, müşteriyle geçirilen zamanı artırdı”

    Turkcell’in dijital uygulamalarıyla yürüttüğü ‘1440’ stratejisi, bir günde bulunan 1440 dakikanın her birinde müşterilerin hayatında olabilme fikrinden hareket ediyor. Bugün ortalama olarak Turkcell kullanıcıları BiP’te 40 dakikanın üzerinde zaman geçiriyor, 48 dakika fizy ile müzik dinliyor, 30 dakika Hadi’de yarışıyor. Fizy’nin yurtiçi pazarda Spotify’ın dört katı büyüklüğe geldiğini belirten Terzioğlu, TV+ uygulamasının 2,5 milyon abonesi bulunduğunu ve günde ortalama 80 dakika izlemeye ulaştığını açıkladı.

    Arama motoru teknolojisinin ileride suni zekayla güçlendirilmiş, kişisel asistanlara dönüşeceğini öngören Terzioğlu, Yaani’nin önemine dikkat çekti ve bu teknolojiye yatırımların devam edeceğini söyledi. Bu nedenle 2019 Teknoloji Zirvesi, yapay zekanın sıkça konuşulacağı bir organizasyon olacak.

    ‘Sarsıcı yenilik’in arifesinde

    Terzioğlu, telekomünikasyon sektöründe uzun süredir kullanılan ‘disruptive innovation’ (sarsıcı yenilik) kavramını hatırlattı. Her sektördeki global dev şirketlerin zayıf olduğu alanlarla ilgili yeni ve üretici fikirler, yöntemler geliştirerek onları yerlerinden etme süreci için üretilmiş bu kavramı, Terzioğlu datanın önemini anlatmak için şunları kaydetti: “Datayı doğru işlemek, önümüzdeki dönemin sarsıcı yeniliği olacak gibi görünüyor. Datanın önemini anlayabilen şirketler daha ucuz, daha hızlı ürün ve hizmetler sunabiliyor, kullanıcı deneyimini zenginleştirebiliyor. Dünyada aynı zamanda veri işlemenin merkezileşmesi tehlikesi var. Yani birkaç global büyük merkezin tüm dünyanın datasını elinde tutması. Bu bizim hep karşı çıktığımız ‘dijital emperyalizm’in bir tehlikesi. O nedenle ısrarla Türkiye’nin datası Türkiye’de kalsın diyoruz. Nitekim bu yatırımlarımız sayesinde, Türkiye’nin datasının dışarıda saklanma oranı yüzde 96’dan yüzde 90’a düştü. Yani yurtiçinde sakladığımız datanın oranı ikiye katlandı.” ‘Sarsıcı yenilik’ aynı zamanda 2019 şubat ayında düzenlenen ve dünyanın en büyük mobil teknoloji zirvesi olan Mobile World Congress’te Turkcell’in oturum başlığı olma özelliğini taşıyor.”

    Lifecell’in büyümedeki rolü

    Yeni nesil dijital operatör markası Lifecell bir yıl gibi kısa zamanda 1 milyon 600 bin aboneye ulaşarak 2018’de Turkcell Grup’un büyümesindeki en önemli etkenlerden biri oldu. Yüzde 2 pazar payına ulaşarak en çok tercih edilen dördüncü operatör konumuna gelen Lifecell’de kullanıcılar, sadece ekim ayında 11 bin 600 terabayt internet tüketti. Lifecell’de en aktif kullanılan uygulamalar BiP, TV+ ve fizy oldu. Lifecell müşterileri bugüne kadar BiP’ten 4.5 milyon saatten fazla konuşurken, fizy’den ortalama günlük kişi başı 130 şarkı dinledi ve TV+’da günde 136 dakika televizyon izledi.

    Salla Kazan’la 280 milyon GB

    Cep telefonlarını ve tabletlerini salladıkça ödüller kazandıran Salla Kazan kampanyasıyla bugüne kadar 20 milyon Turkcell’liye 550 milyon adet hediye verildi. Şimdiye kadar kazanılan hediyelerin toplamı 280 milyon GB ve 48 milyar dakikaya ulaştı. Ayrıca şimdiye kadar 69 milyar BiP dakikası ve 157 milyon adet dijital servis hediyesi dağıtıldı. Salla Kazan’ın yanı sıra BiP üzerinden Sürpriz Nokta ile konum bazlı interaktif oyun oynayan 6,5 milyon kullanıcı, Türkiye’nin dört bir yanına saklanmış hediyeleri bularak 40 milyon adet hediye kazandı. Hediyelerin toplamı, 57 milyon GB ve 2,5 milyar BiP dakikasına ulaştı.

    Tatilini Fulltrip ile planla, Financell ile kolayca öde

    Uçtan uca tatil planlama hizmetiyle dijital seyahat deneyimine yeni bir anlayış getiren Fulltrip ve Financell işbirliğiyle avantaj sunuyor. Financell, Fulltrip.com’dan yapılan dijital tatil alışverişlerinde 24 aya varan taksit imkânı ve erken rezervasyon dönemine özel yüzde 50’ye varan indirim sunuyor. Dijital seyahat satın alırken yaşanan tatsız sürprizlerin önüne geçmek için güvenli e-ticaret hizmeti sunduklarını belirten Terzioğlu “Müşterilerimizin teknoloji ihtiyaçlarını finanse etmek üzere 2016 yılında kurulan genç bir şirket olarak bugüne kadar yaklaşık 7 milyon adetten ve 11 milyar TL’den fazla finansman sağladık. Müşterilerimizi daha fazla teknoloji ile buluşturmaya, hayatlarını kolaylaştırmaya ve Türkiye’nin dijital yolculuğuna katkıda bulunmaya devam edeceğiz” dedi.

  • TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya: “Dünya ile rekabet edeceğimiz en güçlü alan turizm”

    ‘Türkiye’nin Turizm Potansiyeli’ başlıklı Batı Platformu’na konuk olan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği(TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Dünya ile rekabet edeceğimiz en güçlü alan turizm” dedi.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Araştırmaları Merkezi bünyesindeki düşünce kuruluşu Batı Platformu’na konuk olan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, her alandan farklı olarak turizm alanının ayrı bir gücü olduğunu ve kültürel çeşitlilik nedeniyle o kadar fazla ürünümüz var ki bu Türkiye için çok önemli. Gerekli, tanıtımlar yapıldığı takdirde turizmimiz daha da güçlenecek.

    “Türkiye’de her mevsim turizm yapılıyor”

    Türkiye’de her mevsim, her çeşit turizmin yapılabileceğini vurgulayan Bağlıkaya, Kültür turizmi, sağlık turizmi, yaz-kış turizmi, golf turizmi, gibi geniş kapsamlı destinasyon seçeneklerimiz var. Ülkemiz sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel anlamda da büyük bir donanıma sahip. O kadar fazla tamamlanmamış envanterimiz mevcut ki onlarla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Turizm alanındaki gelişme çabalarımızın karşılığını da almaya başladık” ifadelerinde bulundu.

    “Ülkemizin tanıtımı daha iyi yapılmalı”

    Turizmin dünyada en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğunu belirten Bağlıkaya, “Ülke ekonomisine turizm sayesinde yapılan katkılar çok fazla. Ama yürütülen tanıtım kampanyalarında eksiklikler var bunların hepsi gözden geçirilmeli. Göbeklitepe’de tarih yeniden yazılıyor, kazılar devam ediyor. Urfa’ya kadar gidilebilir ama tanıtım eksikliği var. 2019‘da 1 milyona yakın turist bekliyoruz bu nedenle bölgede otel yapımları başladı” dedi.

    Ülkemizin üzerine kara bulut gibi çöken karalama kampanyalarına değinen Bağlıkaya, “Türkiye’de büyük yankı uyandıran terör saldırıları ya da başka karalama kampanyaları genellikle yaz mevsiminde, turistlerin ülkemize gelmeye başladığı sıralarda meydana geliyor. Dünya ile rekabette en büyük gücün turizm olduğunu söylemiştim. Doğuda hala karalama kampanyaları sürüyor. Elimizde şanlı bir tarihimiz, çeşitli kültürel değerlerimiz var. Bunlarla ilgili güçlü tanıtım kampanyaları yapılarak ülkemize gelecek turist sayısını arttırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirilmelidir” diye konuştu.

    “Bölgesel rehberlere ihtiyacımız var”

    Cumhurbaşkanımızın sürekli turizmi dile getirmesi bakanımızın sektörden gelmesi sayesinde turizme verilen önemin arttığını vurgulayan Bağlıkaya, “Turist rehberleri, standart eğitim sonrasında belge alıyorlar. Bölgesel rehberlere ihtiyacımız var. Anlattığı yerlerde yetişmiş, çok iyi bilen insanlar lazım. Bakanlık tanıtma fonu oluşturdu. Kamu ve özel sektörün yanında THY’nin de dahil olduğu bir fon oluşturuluyor. Önceden tanıtım ve pazarlama ayrı yapılıyordu. Yeni planlama neticesinde tanıtım ve pazarlama tek elden yapılacak.

    Türkiye, Avrupa’da rekabette en hazır ülkedir. Ülkeye döviz girmelidir. Sivil toplum örgütü olarak, taksici sorunu ile ilgili toplantı yaptık ortak yol bulamaya çalıştık, Rusya ile ilişkileri düzeltme anlamında çalışmaları yürüttük.”

    Egemen Bağış: “Şehir merkezlerinde turist sayısı arttı”

    Toplantıda, Avrupa Birliği Eski Bakanı ve İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Başkanı Egemen Bağış, Türkiye’ye klasik “deniz, kum, güneş” turistlerinin yanı sıra, kültürel turistlerin de gelmeye başladığını ve şehir merkezlerinde olan turist sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekti.

    Dr. Mustafa Aydın : “Turizmde seferberlik ilan edilmeli”

    İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın : “ Turizm; eğitimcinin, sağlıkçının, taksicinin ve perakendecilerinde sorunu olmalı. Turizmde bir seferberlik ilan edilmelidir ve herkes bilinçlenmelidir.

    “Aile yanında konaklamaya ihtiyaç var”

    Türkiye’nin turizm potansiyeline katkı sağlamak için yapılacaklar arasına bir öneride bulunan İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Maalesef aile yanında konaklama hiçbir yerde yok. Yurt dışında bu sistem uygulanıyor. Peki, neden biz yapmıyoruz? Yurt dışına çocuğumuz gönderiyoruz. Ya da kendimiz gidiyoruz. Ayrı bir sektör oluşmuş durumda. Ama maalesef biz bu kültürü aşamadık” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

  • Negmar’dan ‘haksız rekabet’ iddiasına cevap geldi

    Negmar Denizcilik Sirkeci-Harem hattı hariç iç hat seferlerine son vereceğini duyuran İDO’ya yanıt geldi.

    Negmar Denizcilik Yatırım A.Ş’den, kredi yapılandırma görüşmeleri yapılan bankaların tavsiyesi ve yabancı ortak Souter’in talebi doğrultusunda 1 Aralık itibariyle Sirkeci-Harem hattı hariç iç hat seferlerine son vereceği duyurusunda 7 maddelik gerekçeleri arasında ’haksız rekabet’ iddiasına da yer veren İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş’ye (İDO) cevap geldi.

    Yapılan yazılı açıklamada “Konunun tarafı olmamakla beraber kamuoyunu doğru bilgilendirmek maksadıyla açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur” ifadelerinin yanı sıra “Şirketimiz hiçbir zaman hukuka aykırı olan bir davranış içinde bulunmamıştır” denildi.

    Negmar’ın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

    “İstanbul halkının da yakından takip ettiği gibi, geçtiğimiz hafta İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. tarafından iç hatlardaki deniz otobüsü seferlerinin durdurulmasına karar verilmiş ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Ardından ilgili şirket iç hat seferlerini neden durdurduğunu kamuoyuna açıklamak zorunluluğu hissetmiş ve önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, sonrasında da aralarında şirketimizin de bulunduğu birçok kurum ve kuruluşa karşı suçlamalar yöneltmiştir.

    Konunun tarafı olmamakla beraber kamuoyunu doğru bilgilendirmek maksadıyla açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. Şirketimiz hiçbir zaman hukuka aykırı olan bir davranış içinde bulunmamıştır. Ülkemizde deniz taşımacılığı yapmanın yasalar ve alt mevzuatla belirlenmiş kuralları mevcuttur. Şirketimiz de gerekli tüm hukuki süreçleri bihakkın tamamlayarak gerekli izin ve ruhsatları alarak faaliyetlerini yürütmektedir.

    İlgili şirketin basın açıklamasında ve onu takip eden haber ve köşe yazılarında şirketimize yöneltilen iddiaların hiçbirisi gerçeği yansıtmamaktadır. Hiçbir belediyeden iskele tahsisi yapılmadığı gibi, bahse konu iskelelerin izinleri İDO A.Ş.’nin özelleştirilmesinden çok önce, gündemde dahi yokken alınmış ve yapılmıştır.

    Ayrıca 2011 yılında yapılan özelleştirme kapsamında satışı yapılan İDO A.Ş.’nin taşımacılık yaptığı Marmara Denizi’ndeki hatlarda tekel veya monopol hakkı yoktur. Alıcı ortaklar, 19 Aralık 2011 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptıkları açıklamada “İstanbul içerisindeki ve Marmara bölgesindeki deniz taşımacılığına yeni oyuncular eklenebilir ve rekabet söz konusu olabilir” ifadeleriyle bu durumu beyan etmiştir. Kaldı ki rekabetin ortadan kaldırılmasına zemin hazırlayacak bir durumun oluşmasına izin verilmesini beklemek basiretli bir tacirden beklenecek bir tutum değildir. Aksi bir durum zaten hem yasalarımıza hem de vatandaşlarımızın konforlu ve ucuz ulaşımının garantörü olan rekabet ilkesine aykırı olacaktır.

    Söz konusu şirketin basın açıklamasını ve onu takip eden köşe yazıları ve haberlerde yapılan haksız ve asılsız ithamları üzülerek izlediğimizi, haksız ve asılsız ithamlara karşı gerekli hukuki girişimlerde bulunacağımızı belirtmek isteriz. Negmar olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da Marmara Denizi’nde daha kaliteli ve daha ucuz taşımacılık hizmeti vermeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.”