Etiket: Referans

  • Sosyal medyada yapılanlar işverenlere referans oluyor

    İşe alım sürecinde şirketlerin yüzde 66’sı Facebook’u, yüzde 54’ü ise Twitter’ı kullanıyor. Ayrıca, sosyal medyada tutarlı profil, uygun görsel, sektörel gruplara katılım, samimiyet işverenleri etkiliyor.

    Sosyal medya sayesinde artık sadece ünlüler değil, herkes mercek altında. Dijital dünya, bugün hiç olmadığı kadar önemli ve dünyanın birbiri ile konuşabildiği, ilk izlenimlerin edinildiği bir platform. Sosyal medya, iş piyasasında büyük bir rol oynadığı gibi, kariyer adımlarında da önemli bir mecra haline geldi. Uluslararası işe alım ve danışmanlık şirketi PageGroup’in işe alım yetkilileri, kişilerin sosyal medyadaki ayak izlerinin iş verenlere referans olduğunu ifade ediyor. İstatistiklere göre şirketlerin işe alım süreçlerinde kullandıkları sosyal medya hesabı olarak, LinkedIn ilk sırada yer alırken, şirketlerin yüzde 66’sı Facebook’u, yüzde 54’ü ise Twitter’ı kullanıyor. Üstelik şirketlerin yüzde 73’ü sosyal medya üzerinden başarılı işe alımlar gerçekleştirdiğini belirtiyor.

    Sosyal medyanın manzarasında yaşanan değişime paralel olarak, işe alım eğilimleri de değişiyor. PageGroup işe alım yetkililerinin gözlemlerine göre; her 4 işe alım müdüründen 3’ü adayların sosyal medya profilini kontrol ediyor. Dünyada 14,4 milyonu aşkın insan, sosyal medya platformları üzerinden iş arıyor. Araştırmalar gösteriyor ki, sosyal medyanın doğru kullanımı, işe alım yetkililerinin yanlış adayı işe almasının önüne geçebiliyor. Adayın iş dışında nasıl biri olduğunu anlamayı kolaylaştırıyor.

    Sosyal medya profiline bakılıyor

    İşe alım yetkilileri CV’nin ötesini görebilmek için sosyal medya hesaplarını inceleyerek adayı daha hızlı tanıma şansını yakalıyor. Facebook ve Twitter hesapları sayesinde, başvuran adayın kişiliği, ne tür etkinliklere katıldığı, kimleri takip ettiği incelenerek, şirkete uygunluğu kolayca anlaşılıyor. Makaleler ve bilgi paylaşımları, etkili isimler ile tartışmalar, sosyal medyada profilleri dikkat çekici hale getiriyor. Facebook’ta ayda 1,65 milyar kullanıcı şirketler hakkındaki en son gelişmeleri izleyebiliyor. Twitter ayda 332 milyon aktif kullanıcısı ile dünyanın önde gelen mikroblog platformu. Son dönemlerin en popüler mecrası Instagram’da ise 400 milyon aktif kullanıcı yer alıyor. Kreatif kişiler için bir hedef kitle bulup fark edilmek için ideal platform olma özelliği taşıyor. İş ve istihdama yönelik sosyal ağ özellikleri ile öne çıkan Linkedin’de ise 400 milyon üye yer alıyor.

    Gitgide daha fazla kişi markalardan çok insanlara güveniyor. Kişisel bir marka oluşturmak, hedef kitleleri tüm yapmacık reklam ve satışlardan kurtarabiliyor. Kişisel markalaşma, kişisel ağı genişletmek, yeni fırsatlar yakalayabilmek, etkili ses olabilmek, tanınırlık elde edebilmek için ortam oluşturuyor. Sosyal medyadaki kişilerin yüzde 58’i, çalışmak istediği şirketi sosyal medya üzerinde takip ediyor. Y kuşağının yüzde 66’sı ise, çevrimiçi bilgilerin itibarları üzerinde olumsuz etkisi olabileceğinden endişeleniyor.

    PageGroup işe alım yetkilileri, sosyal medya hesaplarında dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle özetliyor: Özellikle yapılması gerekenler; tutarlı bir profil, uygun görsel malzeme, sektörel gruplara katılım, samimiyet. Yapılmaması gerekenler ise uygunsuz içerik, işverenden yakınma mesajları paylaşmak, başkalarını taciz, rencide edici veya yalan ifadeler kullanmak.

  • Türkiye Sağlıkta Referans Merkezi Oluyor

    Fujifilm ve Liv Hospital iş birliği ile kurulan “Endoskopi Eğitim Merkezi”nde (GI Training Center) yurt dışından gelen doktorlara eğitim veriliyor.

    Liv Hospital konferans salonunda yapılan tanıtıma Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi, Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Cengiz Metin, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata ve Prof. Dr. Filiz Akyüz ve çok sayıda yurtdışından gelen doktor katıldı.

    DÜNYANIN HER YERİNDEN HEKİMLERE EĞİTİM

    Liv Hospital’ın İstanbul Ulus’ta bulunan hastanesinde bir süre önce kurulan “Endoskopi Eğitim Merkezi”nde (GI Training Center) Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata ve Prof. Dr. Filiz Akyüz tarafından ikişer günlük programlar dahilinde eğitimler verilmeye başlandı. Liv Hospital doktorlarının deneyim ve tecrübesi ile Fujifilm’in teknolojik alt yapı desteğinin bir araya geldiği eğitim merkezinde, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya bölgelerinden gelecek yaklaşık 100 doktor, endoskopi uygulamaları konusunda eğitim alacak. Bu eğitimlerle, bölge ülkelerinin yüzde 90’ında önüne geçilemeyen hayati risklerin en aza indirilmesi hedefleniyor. Sindirim sistemi hastalıkları üzerine animasyon, hayvan modelleri üzerinde teorik ve pratik olmak üzere verilen eğitim sonunda katılımcılar sertifika sahibi oluyor.

    Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Cengiz Metin proje hakkında şu bilgileri verdi: ’’Medikal alan yaptığımız bu projede amacımız, Liv Hospital genelinde uluslararası bir eğitim merkezi oluşturmak. Bu merkezde daha çok bölgemizde yer alan komşu ülkelere servis ve hizmet vermekteyiz. Özellikle iki alanda geniş ve üst düzey eğitimlerimiz oluyor. Bunlar endoskopik ultrasonografi ve double balon endoskopisi. Şu ana kadar 20 civarında doktorumuzun katılımı gerçekleşti. Farklı dönemlerde doktorların ihtiyaçlarına göre bu eğitimleri devam ettirme gayreti içinde olacağız. Teknolojimizi sağlık alanında geliştirerek şimdiye kadar sır olan pek çok hastalığın teşhis ve tedavisinde büyük kolaylıklar sağlıyoruz. Gerek alt yapılarını modernize eden kamu hastaneleri, gerekse gelişen özel sağlık sektörü medikal teknolojiyi yakından takip ediyor. Bu da bizlere cesaret veriyor.”

    SAĞLIK TURİZMİNİN ARTMASI BEKLENİYOR

    Doktorların eğitiminde ağırlığı yurtdışına verdiklerini belirten Genel Müdür Metin, ’’Uluslararası bir merkez olarak düşündük. Yurtiçinden de isteklere göre dönem dönem katılımlar olacak. Sınırlamamız yok. Ağırlığımızın yurtdışı olarak gerçekleşmesinin en büyük sebebi ise Ülkemizde genel sağlık turizmi ile ilgili ciddi çalışmalar ve yatırımların olmasıdır. Bunları desteleyecek şekilde bölge doktorlarını çağırarak burada üst eğitimler vermeye çalışıyoruz. Beklentilerimiz bu doktorların ülkelerine döndüklerinde buradaki sağlık yapısıyla ilgili geri dönüşler vermesidir. Sağlık turizmine önümüzdeki dönemlerde bu çalışmaların destek sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.

  • Konuk: “Hedefimiz Gıdada Referans Şehir Karaman”

    AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Karaman’ın 13 yılda ticaret hacmini ve üretimini arttıran illerden biri olduğunu söyledi.

    Ulusal bir derginin Karaman özel ekine konuşan, AK Parti Karaman Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, Son 13 yılda Türkiye’nin en büyük başarısının Anadolu’yu harekete geçirmek olduğunu ifade etti. Konuk,“Daha önce ekonomi dar bir coğrafyaya sıkışmıştı. Anadolu’da sınırlı sayıda yatırım yapılabiliyor, ticarette bir adım ileri gidilemiyor, girişimci damar gelişemiyor dolayısıyla da ekonominin canlı olduğu bölgeler ile Anadolu iki farklı Türkiye manzarası arz ediyordu. Birinde canlı dinamik bir sosyo-ekonomik hayat yaşanırken diğeri onu geriden takip ediyor bu durumda birinden ötekine hem sermaye göçüne hem de insan kaynağı dahil kaynak transferine sebep oluyor, iki Türkiye arasında uçurum gittikçe açılıyor, kalkınmanın nimetleri tüm ülkeye eşit oranda yayılamıyordu” dedi.

    “SON 13 YILLIK SÜREÇTE TÜRKİYE’NİN İHRACATI 4 KAT ARTTI, KARAMAN’IN 10 KAT ARTTI”

    Konuk, “Anadolu sadece Türkiye ile değil dünya ile de entegrasyonda önemli mesafeler kat etti. Mesela 13 sene öncesine göre Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında Anadolu’dan daha çok şirket var. Anadolu’nun bu 13 yılda hem ihracattaki payı artmış hem de istihdamdaki payı artmış. Yani Anadolu şehirleri ekonominin figüranlığından başrol oyunculuğuna yükselmiş. Ekonomideki bu hamlenin sonucu olarak sosyal hayat canlanmış, eğitim, sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşmış, eğitimli iş gücünün kariyer tercihleri arasına Anadolu şehirlerindeki şirketler ve iş sahaları da dahil olmuştur” şeklinde konuştu.

    “KARAMAN BU 13 YILLIK SÜREÇTE DEĞİŞİMDEN ETKİLENEN DEĞİL, BU DEĞİŞİMİN MİMARLIĞINI YAPAN İLLERDEN BİRİDİR”

    Karaman’ın bu 13 yıllık süreçteki değişimden etkilenen değil, bu değişimin bizzat mimarlığını yapan, akışını hızlandıran illerden biri olduğunu ifade eden Konuk şunları söyledi:

    “Karaman, bu 13 yılda ticaret hacmini de üretimini de Türkiye ortalamasının üzerinde arttırmayı başaran ender illerden biridir. Kaldı ki, Karaman’ın gerçekleştirdiği bu hamle ilk sıçrama hamlesi de değildir. 80’li yıllarda başlayan ve 90’lı yıllarda tüm Türkiye’ye damga vuran ilk kalkınma hamlesini unlu ve şekerli mamuller üretiminde büyük bir yatırım hamlesine imza atarak gerçekleştiren Karaman belki de o tecrübe ve birikimden de aldığı güçle 2000’li yıllardaki değişimde ülkemizin en önde koşan illerinden biri olmuştur. Bu değişimi işaret eden çok sayıda veri mevcuttur. Mesela, Karaman son 10 yılda İllerin Sosyo-ekonomik Gelişmişlik Endeksinde 8 basamak birden ilerlemiş. Türkiye son 12 yılda ihracatını 4 kat arttırmış, Karaman 10 kat arttırarak 2002 yılında 36 Milyon dolar olan ihracatını 2014 yılında 358 Milyon dolara çıkarmış. 2003 yılında Karaman’da 20 kişiye bir otomobil düşerken 2013 yılında bu rakam 8 kişiye bir otomobil olmuş. 10 bin kişiye düşen hekim sayısı 10 yılda yüzde 33 artmış. Karaman’daki hastane sayısı da artmış, hastanelerindeki yatak sayısı katlanarak artmış. 140’ın üzerinde ülkeye ihracat yapan bir Karaman var bugün. Yani dünyanın her tarafı ile bir ticaret networkuna sahip bir Karaman var artık. Karaman’ın kazandığı bu ivme Karaman’ın geleceği açısından son derece önemlidir. Karaman bu ivmeyi daha yukarıya taşıyabilecek potansiyele sahip bir il.”

    “KARAMAN HEDEFİ OLAN, VİZYONU OLAN BİR ŞEHİR”

    Karaman’ın bir başşehir olduğunu ifade eden Konuk, “Bir başşehir her zaman baş şehirdir. Karaman’ın bu vasfı hiçbir zaman değişmedi, değişmeyecek de. Bu vasfın Karaman ve Karamanlı açısından en önemli sonucu şudur, Karaman ve Karamanlı hiçbir zaman mevcut durumu ile iktifa etmez, daha iyisini ister. Öne çıkmak, büyümek ister. Yani Karaman hedefi olan, vizyonu olan bir şehir. Bu öyle bir günde, bir çırpıda kazanılacak, konjonktürün kazandırabileceği bir vasıf değildir, bu vasıf tarihten devralınır ve geleceğe miras bırakılır. O açıdan Karaman yıldız bir şehirdir. Malum yıldızlar her zaman yıldızdır. Görünmedikleri dönemde bile parlamaya devam ederler. Onların parlaklığının herkes tarafından görülmesi için gereken tek şey zamanlarının gelmesinden ibarettir. Karaman’da parlayacağı zamanı bekliyor ve o zaman geldiğinde daha çok parlamak için hummalı bir hazırlık süreci geçiriyor. Mesela ne yapıyor Karaman, daha çok üretmek için alt yapısını güçlendiriyor. Serbest Bölge için harekete geçiyor, markalaşma adımlarını atıyor. Ürettiğini iç ve dış pazarlarla buluşturmak için lojistik imkanlarını genişletiyor. Hızlı tren yatırımı, duble yolları, limanlarla Karaman’ı buluşturan hem kara hem demiryolu yatırımları, havaalanı projesiyle dünyaya açılıyor, pazarlara erişimini kolaylaştırıyor, pazarlara ve pazarların aktörlerine Karaman kendini açıyor” diye konuştu.

    “HEDEFİMİZ GIDA SEKTÖRÜNÜN REFERANS ŞEHRİ KARAMAN”

    Karaman’ı gıda sektöründe referans şehir yapmak istediklerini söyleyen Konuk, “Karaman daha çok üretecek. Daha nitelikli ve daha çeşitli üretecek. Karaman hem kültürel hem de ticari olarak iç ve dış pazarlarla entegrasyonunu daha da güçlendirecek. Ancak en önemlisi Karaman marka şehir olacak. Karaman özellikle genel anlamda gıda sektöründe özel olarak gıdanın bazı alt guruplarında referans şehir haline gelecek. Sadece Türkiye’de değil, dünyada gıda sektörünün referans merkezi olacak. Asıl hedefimiz budur. Karaman’ın hedefi bu olmalıdır. Mesela dünyada otomotiv denilince akla gelen ülkeler ve o ülkeler içinde şehirler var. Benzer husus tekstil için geçerlidir. Mesela peynir de referans ülkeler ve şehirler vardır, pazar trendlerine onlar yön verir fiyatta onlar öncüdür, diğerleri onlara göre parite belirler. Hemen hemen aklınıza gelen her üretim gurubunda benzer bir durum söz konusudur. Biz de Karaman’ın gıda sektörünün, Karaman için avantaj teşkil edecek ve Karaman’ın birikim sahibi olduğu gıda alt guruplarının bazılarında önce Türkiye’nin sonra da dünyanın referans merkezi olmasını hedefliyoruz. Bunun için birinci öncelik elbette üretim hacminin bunu taşıyacak seviyede olması lazım ki, mevcut üretim altyapısını daha da geliştirecek adımlar zaten atılıyor, ikincisi üretimde nitelik sıçraması ki bu bir ileri aşamadır ve mutlaka markalaşma ile birlikte bir planlama ve teşvik sistemi ile birlikte geçilebilecek bir aşamadır. Üçüncü ve en öneli aşama ise sektörü peşinden sürükleyecek, pazar dinamiklerini belirleyecek inovatif, yenilikçi üretimdir. Bu, hem teknoloji hem de bilgi üretiminin de Karaman’da yapılacağı bir aşamadır ki, kimse bunun Karaman için hayal olduğunu uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu düşünmesin. Dünyada kısa sürede belli bir üretim kolunda referans merkezi haline gelen çok sayıda örnek mevcut. Karaman’da bunu başarabilecek potansiyele ve birikime sahip bir il ve inşallah Karaman özellikle atıştırmalıkta sadece ülkemizin değil dünyanın referans merkezleri arasın adını yazdırmayı başaracak. Hem bizim, hem Karaman Sanayicisinin, hem belediyemizin, hem yerel bürokrasinin, hem sivil toplum kuruluşlarımızın kısaca Karaman’daki bütün bileşenlerin gayreti bunun içindir” ifadelerine yer verdi.

  • Öğrencilere Dağıtılan Kitapta Fethullah Gülen’in Referans Alındığı İddiası

    Zonguldak’ta lise öğrencilerine yarıyıl tatilinde dağıtılan kitapta Fethullah Gülen’in referans alındığı iddiası tepkilere neden oldu.

    Zonguldak Valiliği ve bir enerji firması arasında gerçekleştirilen protokol kapsamında alınan kitaplar yarıyıl tatili nedeniyle 11. ve 12. sınıf öğrencilerine dağıtıldı. Lise öğrencilerine okuma alışkanlığı ve insan sevgisi temelli davranış eğitimi kazandırmak amacıyla imzalanan protokol kapsamında alınan kitaplar öğrencilere ücretsiz verildi. Yazar Mehmet Ali Bulut’a ait “Ruhun Deşifresi” isimli kitabın bir sayfasında Fethullah Gülen’in referans alındığı iddiası tepkilere neden oldu.

    Kitabın 125. sayfasında yer alan, “Mamafih ruhun mahiyeti ile ilgili meseleleri kaleme alırken ben de bu konuda en doyurucu izahları yapmış Bediüzzaman ve Fethullah Hoca’dan yararlandım. Çünkü gerçekten ruh, mahiyeti itibarıyla ancak ilahi mevhibelerle anlaşılacak bir konu” cümlesi üzerine eğitim sendikaları da tepkilerini dile getirdi.

    “SORUŞTURMA AÇILMASINI DOĞRU BULMUYORUM”

    Eğitim Bir-Sen Zonguldak Şube Başkanı Saadettin Dede ise, “Malum kitabı inceleme fırsatım oldu. Dolayısıyla kitaba genel açıdan baktığınız zaman Mehmet Ali Bulut tarafından yazılmış Ruhun Deşifresi isimli kitap eğitimle alakalı insanın kendini daha iyi yetiştirmesi ile alakalı ruhi yönden kendini zenginleştirmesi ile alakalı eğitim açısından güzel bir kitaba benziyor. 2012 yılında ilk baskısı yapılmış. Daha sonra Milli Eğitim, Valilik bir protokol imzalanmış. Okullara da dağıtılmasına karar verilmiş. Kitaba ilk sözü Zonguldak Valisi Ali Kaban beyin bir açıklaması konulmuş. Bu açıklamada kitabı övücü gençlere model olarak tavsiye edilen bir ifadesi var. Bunun yanında yine maalesef kitabın içeriğinde ruhi konularda Fethullah Hoca’dan yararlanıldığı ifade ediliyor. Yani kitabın genel anlamda içeriği açısından bir sıkıntı bulmuyorum. Ama ülkede en üst makamların terör örgütü lideri olarak ifade edilmiş birisinin görüş ve düşüncelerinden yararlanılarak hazırlanmış bir kitabın reklamı ve dağıtımının yapılmasını şu aşamada doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim. Gerçi tabii burada Vali beyin Milli Eğitim çalışanı arkadaşlarına sanki bir soruşturma açılmış gibi bir haber okudum. Bunu da çok doğru bulmuyorum. Kitabın basılmasını ve dağıtılmasını isteyen Valiliktir. Vali beyin ilk sayfada önsözü var. Bunlar dururken Milli Eğitim’deki arkadaşlara kitaptan dolayı soruşturma açılmasını da çok doğru bulmuyorum” diye konuştu.

    ÖNSÖZ VALİ KABAN’DAN

    Öte yandan, ücretsiz dağıtılan kitabın ön sözünün ise Vali Ali Kaban tarafından yazıldığı ortaya çıktı. Ön sözde, “Sevgili gençler, medeniyetimiz yaşadığımız tüm kültür katliamlarına, soykırım girişimlerine, aldığı yaralara rağmen varlığını sürdürmeyi başardı. Bu medeniyeti bilgi çağında yeniden inşa etmek, insanın yeniden inşa edilmesiyle başlayacaktır. Elinizdeki kitap, yeni bir medeniyet inşa edebilecek insan tipinin yeniden tanımlanması denemesidir. Bu çalışma, kamil insanı oluşturan şartların neler olduğunu ve hangi argümanları kullanarak başarılı kamil insanlar yaratıldığını anlama ve anlatma egzersizidir aynı zamanda. Medeniyetimizin yeniden inşasında, özellikle siz gençlerin üzerinize düşen sorumluluğu alması halinde bu hedefe daha kolay ulaşacağımızı düşünüyorum. Yazarımız Sayın Mehmet Ali Bulut da herhalde böyle düşünürdü” ifadelerini yer alıyor.