Etiket: referanduma

  • DSP’nin 2010 yılı adayı referanduma ‘evet’ için yollara düştü

    16 Nisan’da yapılacak olan ’yeni anayasa ve Başkanlık Sistemi’ referandumuna destek vermek için yollara düşerek Türkiye’yi gezmeye başlayan 2010 yılı DSP genel başkan adayı Erol Özavcı, referanduma Türkçe ve Kürtçe verdiği mesaj ile ‘evet’ oyu verilmesini istedi.

    Evli ve dört çocuk babası Erol Özavcı’nın, referanduma destek için çıktığı Türkiye turunda 36. durağı Afyonkarahisar oldu. Referanduma ‘evet’ için yaklaşık 1 ay önce Kocaeli’den yola çıkan Özavcı, geldiği Afyonkarahisar’da yolculuğu ile ilgili gazetecileri açıklamalarda bulundu. Aslen Vanlı olduğunu ifade eden Özavcı, gittiği yerlerde referandumda neden ‘evet’ denilmesi gerektiğini vatandaşlara anlattığını söyleyerek, “2010 yılında Demokratik Sol Parti’nin (DSP) Genel Başkan adayıydım. Referanduma ‘evet’ demek için Türkiye’yi karış karış geziyorum. Dava devlet, vatan ve millet davası. Bu siyasi bir dava değildir. Bayrağımızı, vatanımızı, milletimizi seviyorsak ‘evet’ dememiz gerekir. Artık kokuşmuş anayasanın değişmesini istiyoruz. İnsanlara zorla bir şeyler yaptırmanın manası yoktur, dayatmanın bir anlamı yoktur. Halk kendi anayasasını kendisi seçmelidir ve kendisi yapmalıdır. O yüzden ben de bu davaya, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, vatanımıza, milletimize ve bayrağımıza olan sevgimizden dolayı Türkiye turuna çıkmış durumdayım. Bugün Cumhurbaşkanımız ülkemizin başımda olmasaydı inanın halimiz Suriye’den, Mısır’dan, Irak’tan farklı olmazdı. Cumhurbaşkanımızın bize Allah’ın bir lütfu, bir gerçek liderdir. Zira bir liderde olması gereken tüm vasıflar onda mevcut olduğu için ben de Türkiye yolundayım. Bir Kürt kardeşinizi olarak ben evet diyorum, siz de evet diyin” şeklinde konuştu.

    Özavcı, referandumda ‘evet’ denilmesi konusunda Türkçe ve Kürtçe olarak mesaj da verdi.

  • Osmanlı Ocakları’ndan “Referanduma Doğru” Programı

    Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde Osmanlı Ocak’ları tarafından muhtarlar, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, siyasi parti temsilcileri ve onlarca kişiye Nisan ayında yapılacak referandum süreci anlatıldı.

    Açılış konuşmasını yapan Osmanlı Ocakları Başkanı Mehmet Kesmez, Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiğini söyledi. Türkiye’nin önünde geleceğini tayin edecek bir referandumun bulunduğunu hatırlatan Başkan Kesmez, referandum neticesinin Türkiye’yi ya daha ileriye taşıyacağını, ya da kendi yerinde saymaya devam ettireceğini belirtti. Bugün ’Evet’ ve ’Hayır’ şeklinde iki farklı görüşün olduğunu vurgulayan Kesmez, “Bizler bugün referandumda ’Evet’ mi yoksa ’Hayır’ mı demeliyiz sorusuna cevap aramak için bir araya geldik. Ben ve mensubu olduğum teşkilatım bu konularda ülkenin ve ümmetin selametini düşünmekteyiz. Peki, referandumda evet dersek ne olacak? Eğer evet dersek, ’Tanrı uludur’ şeklinde ezanı Türkçeye çevirenlerin karşısında dik duran Adnan Menderes’in ruhu şad olacak. Türkiye’nin ufkunu yedi cihana tanıtan rahmetli Turgut Özal’ın ruhu şad olacak. Alpaslan Türkeş’in ruhu şad olacak. Bununla beraber 15 Temmuz’da canını tankların önüne siper eden ve şehit düşen kardeşlerimizin ruhları şad olacak” dedi.

    Ceylanpınar Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Hidayet Dik, ise geçmişte yaşanan darbeleri hatırlatarak, “Eğer güçlü bir iktidar, güçlü bir hükümet başta yoksa, koalisyonlar varsa bu koalisyonların neticesinde ekonomik istikrarsızlık varsa bunun soncu darbedir” diye konuştu.

    Türkiye’de ciddi bir sistem meselesi olduğunu vurgulayan Dik, şunları söyledi:

    “Bugün birçok başbakan ve Cumhurbaşkanının zikrettiği başkanlık sistemi önümüze geldi. Bu neden önemli? Bu güçlü bir iktidarın ülkeyi yönetmesi dünyaya karşı dik duruşumuzu sağlayacaktır. Ekonomide istikrar sağlayacaktır. Artık o koalisyon dönemlerinde çektiğimiz ekonomik krizlerin bitmesini sağlayacaktır”.

    Programda bazı muhtar ve STK yetkilileri de konuşma yaptı.

  • YSK Başkanı Güven’den referanduma ilişkin açıklama

    Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, “Yurtdışında kurulan temsilcilikte oy verme işlemleri 27 Mart-9 Nisan 2017 tarihleri arasında, gümrük kapılarında ise 27 Mart-16 Nisan 2017 tarihleri arasında yapılacaktır” dedi.

    YSK Başkanı Güven, referandum sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Güven, “Yurtdışında kurulan temsilcilikte oy verme işlemleri 27 Mart-9 Nisan 2017 tarihleri arasında, gümrük kapılarında ise 27 Mart-16 Nisan 2017 tarihleri arasında yapılacaktır. Halk oylamasında beyaz renk üzerine ‘Evet’, kahverengi üzerinde ‘Hayır’ ibareleri bulunan birleşik oy pusulası kullanılacaktır. Seçim takvimi 16 Şubat 2017 tarihinde itibaren uygulanmaya başlanacaktır. Hazırlanan seçim takvimine göre muhtarlık bölgesi askı listeleri 18 Şubat 2017 tarihinde askıya çıkarılacak, 26 Şubat 2017 Pazar günü askıdan indirilecektir. Halk oylamasının başlangıç tarihi itibariyle seçmen kütüğümüzü Mernisten ayıracağız. Halkımız askı dönemi ile itiraz döneminde Merniste mağdur olmadan adres değiştirme işlemini yapabilecektir” diye konuştu.

    Referandumda 10 parti sandık kurullarına üye verebilecek

    Güven, 16 Nisan 2017’de yapılacak olan referandumda, Adalet ve Kalkınma Partisi, Anavatan partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Saadet Partisi ve Vatan Partisi’nin seçimde sandık kurullarına üye verebilecek siyasi partiler olduğunu bildirdi.

    “Yurtiçi ve yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenlere yönelik bilgilendirme hizmetlerinde YSK’nın secmen.ysk.gov.tr internet adresinden ve e-Devlet kapısı aracılığıyla ulaşılabilecektir” diyen Güven şunları kaydetti:

    “Yurtiçi seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler kurulumuzun internet sayfasından veya e-Devlet kapısı üzerinden kendisinin ve kendisiyle aynı hanede bulunan seçmenlerin seçmen kütüğünde kaydı olup olmadığını, kaydı bulmayan, kaydında düzeltmek yapmak veya yerleşim adresini değiştirmek isteyen seçmenlerin başvuru adımlarıyla ilgili açıklamalar, seçim dönemi içinde kendisinin ve aynı hanede oturan seçmenlerin oy kullanacağı sandık bilgileri, seçmen bilgi kağıdı, seçim günü oy verme ile ilgili bilgiler, engelli olduğu için seçmen kütüğünde engelli kaydı bulunmayan seçmenlerin başvuru için yapması gereken adımlara ulaşabileceklerdir. Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler kurulumuzun internet sayfasından veya e-Devlet kapısı üzerinden kendisinin yurtdışı seçmen kütüğünde kayıtlı olup olmadığı, bağlı bulunduğu dış temsilcilik bilgisi, askı döneminde bilgilerinde eksiklik veya yanlışlık bulunması durumunda yapması gereken adımlara ilişkin açıklamalar, seçim dönemi içerisinde sandık kurulacak dış temsilcilikler ve adres bilgileri ile gümrük kapılarına ait bilgiler, yurtdışında oy verme tarih aralıkları, seçim günü oy vermeyle ilgili bilgilere ulaşabileceklerdir. Engelli vatandaşlarımızın seçim süreçlerinden daha etkin bir şekilde haberdar olmaları ve katılımlarının sağlanması amacıyla web ve mobil ortamdaki hizmetlerimiz iyileştirilmiş ve engelli erişimine en uygun hale getirilmiştir. Web sitemizin yurtiçi seçmen sorgulama ve yurtdışı seçmen sorgulama sonucu gelen sayfasına seçmenlerin e-posta adresi veya cep telefonu bilgilerini girmesi durumunda YSK olarak seçim dönemlerinde seçmenlerin, seçmen kütüğüne kayıtlı olup olmadıkları, seçmen listesinin askıya çıkarılma ve askıdan indirilme tarihi, seçmen listesinin kesinleşmesi ve oy kullanılacak sandıkların belirlenmesi gibi süreçler hakkında sistemimize kayıtlı e-posta adreslerine veya cep telefonlarına bilgilendirme mesajları gönderilecektir.”

  • Kılıçdaroğlu: “Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu seçim hepimizin ortak seçimidir. Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız. Ya demokrasi ya tek adam rejimi” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşmasına başlamadan önce partisinden istifa ederek CHP’ye katılan Tokat Ataköy Belediye Başkanı Servet Durmuş’a ve 4 belediye meclis üyesine rozetlerini taktı. Daha sonra konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, Çanakkale’de devam eden depremlere değinerek, yaralılara acil şifalar diledi.

    Cumhuriyet gazetesinden hapiste olanların eşlerinin grup toplantısında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Onlar şunu gayet iyi bilsinler onların şuanda cezaevinde bulunmaları hepimiz açısından üzüntü verici ama biz onlar onurlarıyla ve dik duruşlarıyla kimseye ödün vermedikleri için oradalar. Onlarla hepimiz onur gurur duyuyoruz. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör 100 gündür tutuklu, aynı zamanda 39 gündür onlarla beraber Ahmet Şık’ta hapiste. Şu sorunun cevabını almış değiliz. Gözaltına aldınız, tutukladınız 100 gündür iddianame yok. Nasıl bir adalet bu? Belli ki bir yerden olur bekliyorlar. İddianameyi geciktirerek gözdağı vermeye çalışıyorlar. O savcılara şunu söylüyorum, eğer siz cumhuriyetin savcısıysanız Cumhuriyetin gereklerini yapın. Birilerinin kölesi ve kulu olmayın. Birilerinin iktidar sopası olmayın. Geç gelen adalet en büyük adaletsizliktir. Sadece Cumhuriyet gazetesi yazarları değil, hiçbir gazetecinin hapiste olmasını istemeyiz. Bütün gazeteler gazeteciler özgür olmalı. Atilla Taş, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Altan Kardeşler niye hapiste? 100 gündür Cumhuriyetin yazarları tutuklu hapisler onların bir an önce kapalı cezaevinden yarı açık cezaevine dönmelerini bekliyoruz. Çünkü Türkiye şuanda yarı açık cezaevi konumunda” ifadelerini kullandı.

    “15 yıldır parlamentoda çıkaramadığınız bir kanun oldu mu?”

    Geçtiğimiz pazar günü 81 il ve ilçe başkanı ile toplantı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Referandumda nasıl bir strateji izleyeceğimizi oturduk, konuştuk, tartıştık. Neden hayır diyeceğimizi, hayırın ne kadar önemli olduğunu bunun bir parti meselesi değil, memleket meselesi olduğunu dolayısıyla siyasi görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun birlikte yaşama irademizin bir sembolü olarak ‘hayır’ dememizin ne kadar değerli olduğunu hep birlikte tartıştık. Arkadaşlarıma şunu söyledim; Şu soruyu her gittiğiniz yerde sorun. 15 yıldır iktidarsınız.15 yıldır koalisyon yok, 15 yıldır parlamentoda çıkaramadığınız bir kanun oldu mu? O zaman bu anayasa değişikliğinin sebebi ne? Neden parlamento yetkisini bir kişiye devrediyor? Bu sorunun cevabını her vatandaşa sorun. Şimdi tek adam rejimi getiriyorlar. 2010’da ne diyorlardı. Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacağız, yargının bağımsızlığını sağlayacağız diyorlardı. Her vatandaşa devlet eşit yaklaşacaktır diyorlardı. Ne oldu? Yargıyı kime teslim ettiler, FETÖ terör örgütüne. Devleti teslim aldılar ve paralel bir devlet kurdular. Şimdi bütün yetkiler bir kişide. 15 yıldır iktidarlar. Başbakan, bakanların tamamı kendilerinden. Arzu edip de alamadıkları bir karar var mı? Şimdi Başbakanlığı kapatıyorlar. Ne olacak başkan ve yardımcıları olacak” açıklamasında bulundu.

    “Bu kadar yetkiyi bir kişiye verirseniz yarın Türkiye’yi bir maceranın içine sürüklemiş olursunuz”

    Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Bu değişikliği niye getiriyoruz? Bu sorunun cevabı yok. Bu iki soru en temel sorun. Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Bahçeli’ye soruyorum, cevap yok. ‘Ben Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veriyorum, o partinin üyesiyim’ diyen vatandaşıma da soruyorum ondan da cevap yok. O zaman bu milletin önüne niye bunu getirdiniz, hangi gerekçeyle getirdiniz? Hatta şu teklifte de bulundum. Arzu ettikleri bir televizyon kanalında, siyasi partilerin liderleri biraraya gelsinler birlikte medeni bir şekilde tartışalım. Onlar niye getirdiklerini ve hangi gerekçeyle getirdiklerini anlatsınlar. Biz de neden bununla olmaz ya da olamaz olduğunu bizde anlatalım. Vatandaşımız evinde televizyonunu seyrederken, yemeğini yerken bizi dinlesin, bilgi sahibi olsun. Bir demokraside olması gereken şeyleri söylüyorum. Diyorlar ki ‘Bu değişikliği istikrar için yapıyoruz.’ Bu ne demektir? 15 yıldır biz bu memleketi yönetiyoruz, 15 yıldır istikrar getiremedik, yani Türkiye’yi yönetemedik. Neyin istikrarı? Diyorlar ki ‘Çift başlılığı önleyeceğiz.’ Aslında yaptıkları, çift başlığı anayasaya uyumlu hale getirmek. Devletin sigortası yok oluyor. Cumhurbaşkanlığı yok edilmiş oluyor. İllerde kavga çıkacak, yönetimde kavga çıkacak. Parlamento ile başkanlık arasında kavga çıkacak. Başkana diyorlar ki ‘sen devletin yapısını ve işleyişini tek başına değiştirebilirsin.’ Bir kararname yazacak bütün bakanlıkları kapatabilir. Muhtarlıkları kapatabilecek. Yetkisi var. Böyle bir yetki devlette bir kişiye verilir mi? Verilemez. Bu kadar yetkiyi bir kişiye verirseniz yarın Türkiye’yi bir maceranın içine sürüklemiş olursunuz. Bu yetkiler yoktur diyemiyorlar. Bu böyle kullanılmaz. Birisi gelir kullanır. Niye bütün yetkileri veriyoruz. Bir kişi devletin işleyişini yapısını sıfırdan yeniden belirleyecek. Meclis malulen emekli oluyor, hiçbir görevi yok meclisin. Maaş alacaklar oturacaklar. Yargı bağımsızlığı bitiyor. Bu felaketin boyutlarını herkesin öğrenmesi lazım. Türkiye ucu açık bir maceraya sürüklenmemelidir. Neyin ne olacağını kimse bilmiyor.”

    “Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız”

    “Bu anayasa değişikliği milletin hangi sorununu çözecek?” diyen Kılıçdaroğlu, “Terör sorununu çözüyor mu? Hayır. İşsizlik sorununu çözecek mi? Hayır. Türk parasının değerini koruyor mu? Hayır. Kuzey Kore gibi olacak. Komşularımızla bozulan ilişkilerimizi düzeltecek mi? Gıda fiyatları düşecek mi? Hayır. Ekonomik istikrar sağlanacak mı? Hayır. Bozulan eğitim sistemi mi düzeltilecek mi? Hayır. O zaman biz bu referandumda ne yapmalıyız? Hayırlarımızı çoğaltmalıyız. Bu referandum bir parti meselesi değildir, bu referandum memleket, demokrasi meselesidir. Bu karar bir siyasi partinin olayı kararı değildir. Bu karar bir propaganda kararı da değildir. Eskiden sandığa giderken herkes kendi partisine oy verirdi. Ama bu referandum bir seçim referandumu değildir. Bu referandumda biz iktidar belirlemiyoruz. O nedenle bu referandumda sandığa giderken hepimizin düşünmesi lazım. Bu seçimin sağı solu, sosyal demokratı, muhafazakarı, ülkücüsü, milliyetçisi yoktur. Bu seçim hepimizin ortak seçimidir. Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız. Ya demokrasi ya tek adam rejimi. Ben bunları attığım zaman diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu, söyleyince milletin kafası karışıyor.’ Bunu söyleyenlere şunu söylüyorum, hiçkimse edişe etmesin. Kılıçdaroğlu söylerse doğruyu söyleyecek. Çünkü sorun Kılıçdaroğlu’nun sorunu değil, hepimizin sorunudur. Bu ülkede yaşayan herkesin sorunudur. Ben anlatıyorum, onlar da desinler ki Kılıçdaroğlu’nun şu cümlesi yanlış. Diyemiyorlar. Ne diyorlar sakın onu dinlemeyin diyorlar. Niye korkuyorsunuz? Allah akıl vermiş, hayatı sorgulayacağız ne doğrudur ne yanlıştır öğreneceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

  • 2 bin 290 rakımda referanduma “Evet”

    Elazığ’da,-16 derecede Hazarbaba Gölü’nde “Son Nefesimize kadar Evet” pankartı açan grup, 2 bin 290 rakımlı Hazar Dağı’nda pankart açtı.

    Sivrici Belediyesi ev sahipliğinde AK Parti Elazığ Milletvekili Metin Bulut’un girişimleriyle referandum sürecine start ilk önce -16 derecede Hazar Gölü’nde verildi. Daha sonra Milletvekili Bulut ile birlikte dünyaca ünlü su altı fotoğrafçısı Bedri Sincar, Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak ve eğitmen dalgıç Suat Toksun’un da içinde bulunduğu grup 2 bin 290 rakımlı Hazarbaba Dağı’na çıktı.

    Hazarbaba kayak merkezinde Milletvekili Bulut ve beraberindekiler “Son Nefesimize kadar evet” pankartını açarak referandum sürecinde “Evet” için çalışmaların startını verirken “Güçlü bir Türkiye için Hazarbaba Kayak merkezi olarak biz varız. Erciyes sizde var mısınız” diyerek gönderme yaptı.

    Referandum sürecine suyun altında start verdiklerini belirten AK Parti Elazığ Milletvekili Metin Bulut, “Suyun altında ‘ Son nefesimize kadar evet’ dedik. Dağın tepesinde de ‘Son nefesimize kadar evet’ dedik. Çünkü bunun sadece bir anayasa oylaması olmadığını düşünüyoruz. Aynı zamanda bu ülkenin kadar oylaması olduğunu, ülkenin geleceğinin oylanması olduğunu ve bugüne kadar kazanılanların hepsini teminat altına alınmasının oylanması olduğunu düşünüyoruz. Bunu da burada başlatmış olduk” dedi.

    CHP ve HDP’nin mantık olarak savunup ortaya koyabilecekleri hiçbir argümanlarının olmadığını ifade eden Bulut, “O yüzden sadece görüntü kirliliği şeklinde algılanabilecek bir kampanya yürütüyorlar. Tek söyledikleri şey diktatörlük. Bundan emin olsunlar bu millet hiçbir zaman bu ülkeyi hiçbir diktatöre teslim etmez. Halkın kendi kendisi yöneteceğini bir sistemdir. Tam bir cumhuriyet rejimdir” diye konuştu.