Etiket: Rahatlattı

  • Prof. Dr. Ramazan Ayvallı: “’Kutlu Doğum’ kararı vicdanları rahatlattı”

    FETÖ’nün hoşgörü tezgahıyla Nisan ayı içerisine kaydırılan ve Kutlu Doğum Haftası adı altında düzenlenen Mevlid Kandili, artık eskisi gibi Rebiyülevvel ayında Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlanıyor. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, “Kutlu Doğum Haftası FETÖ projesiydi, Mevlid-i Nebi olarak kutlanması Müslümanları mutlu etti” dedi.

    Geçtiğimiz yıl yapılan Diyanet İşleri Başkanlığının yönetmelik değişikliği ile “Kutlu Doğum Haftası”nın adı “Mevlid-i Nebi” olarak değişmiş, haftanın başlangıcının ise hicri takvime göre Rebiyülevvel ayının 12’nci günü olmasına karar verilmişti. Yapılan değişiklikle bu sene 19 Kasım Pazartesi günü kutlanacak olan Mevlid-i Nebi Haftası’yla ilgili Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Ayvallı açıklamalarda bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığının “Kutlu Doğum Haftası” kararının insanların vicdanını rahatlattığını söyleyen Prof. Dr. Ayvallı, “Müslümanlar bütün dini gün ve geceleri hicri takvime göre kutlanmıştır. 1989 yılından itibaren alınan bu karar, vicdani olarak biz Müslümanları rahatsız etmişti. Bu alınan kararların arkasında dini boşaltmak, FETÖ elebaşının doğum gününü olan aya denk getirmek ve birçok gizli planlar mevcuttu. 14-15 asırdır hiçbir İslam devleti Nisan ayında kutlamazken, Diyanet İşleri Bakanlığına sızan bazı FETÖ’cüler yüzünden Hz. Muhammed (S.A.V) doğum günü kutlaması amacından saptırılmaya çalışılmıştır” diye konuştu.

    “Türkiye Gazetesi ve TGRT Haber sayesinde bu yanlışlığın üzerine gidilmiştir”

    Uzun süredir tartışmaya konu olan “Kutlu Doğum Haftası”nın iptali için Türkiye Gazetesi’ndeki yazıların ve TGRT Haber’deki programların etkili olduğunu söyleyen Ayvallı, ”Vatandaşlarımızın huzursuzluğu ve bu durumdan memnuniyetsiz oluşlarından dolayı gerekli yerlere müracaatlar olmuş ve Diyanet İşlerinde bu konu tartışılmıştır. Diyanet İşleri Başkanının da değişmesiyle bu konu gün yüzüne çıkmıştır. Türkiye Gazetesi ve TGRT Haber sayesinde bu yanlışlığın üzerine gidilmiş ve gündeme getirilmiştir. Cumhurbaşkanımız ve yeni Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bu çağrılara kulak vermiş ve yanlıştan dönülmüştür. Vatandaşlarımızı bu FETÖ projesi olan ’Kutlu Doğum Haftası’ndan vazgeçilmesi ve Mevlid-i Nebi olarak tekrardan hicri takvime göre kutlanması mutlu etmiştir” diye konuştu.

    “Diyanet İşlerinde gerekli temizlik yapılmadı”

    Devletin önemli birimlerine sızan FETÖ’cülerin hala Diyanet’in içinde olduğunu söyleyen Ayvallı, “Mahkemelere, orduya, polis teşkilatına, istihbarata ve devletin tüm kademelerine sızan teşkilatın Türkiye’nin en önemli birimlerinden olan Diyanet’e sızmamış olması düşünülemez. Zaten bu terör örgütünün amacı İslamiyet’in içini boşaltmak, İslamiyet’i bozmaktı. Yahudiliği ve Hristiyanlığı hak dini olarak göstermeye başladılar. Dinler arası diyalog diye bir şeyler uydurdular. Tarih boyunca Yahudilere, Hristiyanlara biz zülm etmedik. Diğer teşkilatlarda temizlik yapıldı ancak Diyanet İşlerinde gerekli temizliğin yapıldığını düşünmüyorum. Kendini gizlemiş hala terör örgütü adına çalışanların olduğunu biliyorum. Umarım kısa zamanda güzide kurumumuzun içindeki hainlerden temizlendiğini görürüz” dedi.

    Türkiye Gazetesi yazarı ve eski müftü Hasan Yavaş ise, Peygamberimizin doğduğu geceye sevinmenin bir ibadet olduğunu vurgulayarak, “Bu gece Peygamber Efendimizin Mevlid Gecesi, doğum gecesi, doğum günü olması sebebiyle Müslümanlar arasında asırlardan beri kutlanmaktadır. Peygamberimizin doğduğu geceye sevinmek bir ibadettir. Hatta İslam alimleri buyuruyor ki en kıymetli gece Kadir Gecesi’dir. Kadir Gecesi’nden sonra da en kıymetli gece Peygamberimizin doğum gecesi olan Mevlid Gecesi dediğimiz bu kandildir. Hatta bazı alimlere göre en üstün gece, en kıymetli gece Mevlid Kandilidir diye de rivayet edilmiştir. Dolayısıyla Müslümanlar arasında Peygamberinin doğduğu günü kutlamak, doğduğu gün için ayrıca bir takım törenler yapmak, onun doğduğunu insanlara müjdelemek, haber vermek, onun doğum günü sebebiyle sevinmek asırlardan beri yapılagelen İslami bir uygulama olmuştur” şeklinde konuştu.

    “Kutlu Doğum Haftası’nın başka bir maksatla uygulanması istenmiş olabilir”

    “Kutlu Doğum Haftası” uygulamasının yanlış olduğunu belirten Yavaş, “İslam dininde mübarek geceler, günler vardır. Bu gecelerin birisi de Peygamber Efendimizin doğum gecesi dediğimiz Mevlit Kandili’dir. Ondan sonraki geceler Kadir Gecesi gibi, Berat Gecesi gibi, Regaip Gecesi gibi gecelerdir. Bunların hepsi hicri takvime göre düzenlenmiş ve haber verilmiş günler ve zamanlardır. Yani İslami ibadetler İslami takvim, hicri takvim esas alınarak tertip edilmiştir. İslam dinindeki bütün kurallar, kaideler hep bu takvime göre düzenlenmiştir. O bakımdan miladi sene içerisinde bu bizim kullandığımız Avrupa’dan aldığımız miladi takvimde hiç mübarek gün, gece yoktur. Dolayısıyla mübarek gün ve gecelerin esas kutlanma zamanı ve yeri her zaman hicri takvimdir. Nitekim biz, bendeniz Diyanet Teşkilatında 1971 yılında hizmete başlamış ve 25 senelik yaptığım hizmet esnasında gerek imamlık, gerek müftülük, gerekse öğretmenlik hayatımda ve çevremde gördüğüm insanların arasında hiçbir zaman miladi takvime göre Mevlid Kandili ve diğer kandil geceleri kutlanmamıştır. Dolayısıyla 1990’lı yıllarda başlayan bu ‘Kutlu Doğum Haftası’ ismi verilen bu gecenin insanlara belki de başka bir maksatla öğretilmesi, yapılması, uygulanması istenmiş olabilir. Çünkü Mevlid Kandili sevgili Peygamberimizin doğduğu gecedir. Ondan sonraki zamana biz ‘kutlu doğum’ diyemeyiz. Ondan sonraki zamanı ona benzetemeyiz. Ama Peygamberimizi anmak, hatırlamak, Peygamberimizden bahsetmek bir yıl boyu, bir ömür boyu yapılacak güzel bir iştir. Yapılmasında bir mahsur yoktur. Ancak bugünü Peygamberimizin doğum günüdür şeklinde ifade etmek ve bunu İslami bir kural haline getirmek yanlış bir uygulamadır. Nitekim bu yanlış uygulamadan geçen sene itibariyle vazgeçildiği bildirilmişti. Bu seneden itibaren Mevlid Kandili zamanında Peygamberimizin doğduğu gece olan Rebiyülevvel ayının 12’nci gecesi hicri takvime göre düzenlenmiş, yeniden bu işe resmi makamlar da başlamıştır” ifadelerini kullandı.

  • Tütün yasasının ertelenmesi üreticileri rahatlattı

    Adıyaman Merkez ve Köy Muhtarları Derneği Başkanı Şevket Alagöz, 1 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe girecek olan tütün yasasının 1 yıl ertelenmesinin tütün üreticilerini rahatlattığını kaydetti.

    Planlanan tütün yasasının 1 yıl ertelenmesinin herkesi oldukça çok sevindirdiğini belirten Alagöz, “Sarmalık kıyılmış tütün yönetmeliğinin çıkartılması ve kooperatifleşmeyi sağlamak ve daha sağlam bir zemine oturtulabilmesi için bizlere tanınan bu süre gerçekten çok önemlidir. Tütün yasasının 1 yıl ertelenmesi ve bunun yanı sıra tesis kurmak için maliyeti oldukça yüksek olan tam teşekküllü ve yeni teknoloji şartının kaldırılması, tesis kurulumundaki önemli engellerden birini kaldırmış bulunmaktadır. İnşallah vergi boyutunda da böylesine güzel gelişmeler yaşayacağız ve tütünümüzü serbestçe piyasaya arzını sağlayacağız. Sarmalık kıyılmış tütünümüzün önündeki engelleri bir bir aşıyoruz. İnşallah yakın süreçte vergi boyutunu da aşacağımızın inancındayım. Bu konuda bizlere hiçbir zaman desteğini esirgemeyen ve önümüzdeki engelleri aşmamızı sağlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydın’a, milletvekillerimize, Valimiz Nurullah Kalkancı ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım” diye konuştu.

  • Sarımsak kokusu bu defa rahatlattı

    Aydın’da şüpheli bir çanta bomba paniğine neden oldu. Çantadan yayılan ağır sarımsak kokusu üzerine yapılan ilk incelemede çantanın sarımsağı çok seven biri tarafından pazar dönüşü meydanda unutulduğu belirlendi.

    Aydın Kent Meydanı’nda içi dolu şüpheli bir çanta gören vatandaşlar durumdan şüphelenerek polisi aradı. Şüpheli çantanın çevresi güvenlik çemberine alınarak durum bomba imha uzmanı ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen polis ekipleri ise çantadan gelen yoğun sarımsak kokusu üzerine çantanın pazar çantası olduğunu belirledi. İçi sarımsak dolu olan çanta ağır olduğu için ekip arabası ile sahibine teslim edilmek üzere polis merkezine götürüldü.

  • Avrasya Tüneli’nin açılması trafiği rahatlattı

    Yandex Navigasyon analizine göre Avrasya Tüneli’nin açılması trafiği rahatlattı, ek şerit uygulamasının kaldırılması ise ek şerit ayrılan yolda trafiği sıfırladı.

    Yeni projelerin ve yollardaki değişimlerin trafiğe olan etkisini ölçmek için yapılan analiz sonuçlarını açıklandı. Yandex Navigasyon’un Mart 2016 ile Mart 2017 dönemlerini karşılaştıran analizine göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün olumlu etkisinin ardından Avrasya Tüneli’nin de açılması trafiği önemli ölçüde rahatlattı. Bir başka önemli değişim de köprülerdeki ek şerit uygulamasının kaldırılmasıyla yaşandı. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde Avrupa yönünde karşı yön için ek şerit açılmayınca sabah 07.00 – 10.00 saatleri arasındaki bekleme süresi 16-17 dakikadan 2 dakikaya kadar düştü. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde Avrupa-Anadolu yönünde sabah trafiği ek şerit açılmadığı için 20 dakikadan ‘sıfır’ seviyesine kadar geriledi.

    15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde bekleme süresi azaldı

    Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası yönünde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü istikametinde 2016’ya kıyasla 2017’de sabah saatlerinde büyük bir rahatlama gözlemlendi. Avrasya Tüneli’nin 20 Aralık 2016 tarihinde açılmasının ardından trafik düzenli olarak azaldı. Öte yandan karşı yön için yapılan ek şerit uygulaması Şubat 2017’de kaldırıldıktan sonra sabah 07.00 – 10.00 saatleri arasında trafikte bekleme süresi 16-17 dakikadan 2 dakikaya kadar düştü. Sabah saatlerinde yaşanan bu durumun aksine akşam saatlerinde ise 2016’ya göre bir değişiklik olmadığı ancak ek şerit açılmadığında oluşabilecek trafik yükünü Avrasya Tüneli’nin aldığı görüldü. Anadolu-Avrupa yönünde Altunizade 15 Temmuz Şehitler Köprüsü bağlantı yolunda trafikte bekleme süresi sabah saatlerinde 25 dakika kadar artarken, akşam saatlerinde ise 20 dakika azalma gösterdi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Avrupa-Anadolu yönünde ise 2016’nın Mart ayı ile 2017’nin Mart ayı arasında büyük bir fark ortaya çıktı. Avrupa-Anadolu yönündeki trafikte bekleme süresinde sabah saatlerinde 30, akşam saatlerinde 35 dakikalık bir azalma gözlemlendi.

    Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde ‘sıfır’ trafik

    Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde ise Avrupa-Anadolu yönünde sabah trafiği ek şerit açılmadığı için 20 dakikadan ‘sıfır’ denebilecek seviyeye kadar düştü. Kamyon trafiği Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne verildiği için gün içinde de aynı azalma devam ederken, akşam trafiğinde ek şerit uygulaması kaldırılmasına rağmen daha fazla artış yaşanmadı ve geçen yıla göre bir değişiklik olmadı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde sabah saatlerinde Anadolu-Avrupa geçişlerinde ise bir yoğunluk artışı görünürken, akşam iş çıkışı saatlerine bakıldığında önemli bir rahatlama olduğu kaydedildi. 2016’da akşam saatlerinde bekleme süresi 30 dakikalarda iken 2017’de 5 dakikaya kadar düştü. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü öğle saatlerinde kullanan sürücüler ise herhangi bir trafik yoğunluğuyla karşılaşmadan rahatça rotalarında ilerledi.

    Bakırköy Kennedy Sahil Caddesi’nde yoğunluk sonlandı

    Yandex Navigasyon’un analizine göre Avrasya Tüneli’nin olumlu etkilediği bölgelerden biri de Bakırköy’deki Kennedy Sahil Caddesi oldu. Avrasya Tüneli’nin devreye girdiği 2016 sonundan itibaren Kennedy Sahil Caddesi’nde sabah 08.00 civarında trafik tamamen ortadan kalkarken, akşam saat 17.00’de de trafik yoğunluğu sürücüleri sevindirecek noktaya ulaştı. 2016’da sabah 8.00 civarında trafikte 25 dakikayı bulan ve sürücüleri bunaltan bekleme süresi, 2017’nin Mart ayında tamamen yok oldu. Kennedy Sahil Caddesi’nde sürücüler 2016’da akşam saatlerinde ise 30 dakikadan fazla trafik çilesi çekiyordu. Mart 2017’de ise Avrasya Tüneli’nden devreye girmesiyle trafik ortadan kalktı ve hayat kolaylaştı.

    Avrupa Otoyolu – TEM yönünde 3. köprü bağlantısının açılmasıyla büyük rahatlama yaşandığı gözlemlenirken, öğle trafiğinde 2016’nın Mart dönemine göre 20 dakikalık bir düşüş kaydedildi. TEM Sancaktepe – Ataşehir yönünde ise sabah saatlerinde 10, öğle saatlerinde 20 dakikalık bir rahatlama yaşandı. Bölge trafiğindeki bu rahatlama, 3. köprü bağlantı yolunun açılmasının ardından kendini gösterdi.

    Trafiğin arttığı bölgeler

    Avrasya Tüneli’nin hizmete girmesinden sonra kritik noktalarda trafik azalırken, 2017 itibarıyla Anadolu Yakası’nda saat 14.00’ten sonra yoğunluğun arttığı gözlemlendi. İş çıkış saatinde ise trafikte bekleme süresi 15 dakika kadar arttı. Anadolu-Avrupa yönünde 1. köprüye doğru E5 üzerinde bekleme süresi sabah 08.00 civarında 11 dakikadan 15 dakikaya çıktı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açılmasıyla beraber Mahmutbey Gişeler’de Avrupa-Anadolu yönündeki yoğunluk ise azalmadan devam etti. Mart 2017’de sabah saatlerinde bekleme süresi 25 dakikaya, akşam iş çıkışı saatlerinde ise 10 dakikadan 40 dakikaya çıktı.

  • Çanakkale’yi rahatlattı, Karadeniz için uyardı

    Çanakkale Ayvacık’ta meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremin artçı şok aktivitesi fay dengeye ulaşıncaya kadar devam edeceği, sayısı ve büyüklüğünün ise zaman geçtikçe azalacağı belirtildi. Bölgede yer alan fayın küçük ölçekli olduğundan çok daha büyük bir deprem beklenmesinin imkansız olduğu kaydedildi.

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Bayrak, ülkemizin aktif bir deprem kuşağında olduğundan bu tür depremleri her zaman beklemek ve bunlara karşı hazırlıklı olmak gerektiğini vurguladı. Bayrak, “Aktif bir deprem kuşağı olan Alp-Himalaya tektonik kuşağında yer alan ülkemizde sürekli olarak büyük ve yıkıcı depremler gözlenmektedir. Çok büyük ve yıkıcı depremler Kuzey Anadolu fayı, Doğu Anadolu fayı ve Batı Anadolu Graben sisteminde meydana gelmektedir. Bu büyük yapıların yanı sıra ülkemizde yer alan değişik büyüklüklerdeki aktif faylar da depremler üretebilmektedir. Oluşan depremin büyüklüğü fayın uzunluğu ile doğrudan ilişkili olduğundan, bu fayların oluşturduğu depremler genellikle 6.0’dan daha küçüktür. Son olarak 6 Şubat 2017 tarihinde Çanakkale Ayvacık’ta büyüklüğü (M) 5.3 olan bir deprem meydana gelmiş ve depremi takiben çok sayıda artçı şok oluşmuştur. Artçı şok aktivitesi fay dengeye ulaşıncaya kadar devam edecek, sayısı ve büyüklüğü zaman geçtikçe azalacaktır. Bu bölgede yer alan fay küçük ölçekli olduğundan çok daha büyük bir deprem beklemek imkansızdır. Bu deprem farklı ve bağımsız bir fay sisteminde oluştuğundan, Marmara Bölgesi’nde oluşabilecek bir depremi tetiklemesi mümkün değildir. Ülkemiz aktif bir deprem kuşağında olduğundan bu tür depremleri her zaman ve beklemek ve bunlara karşı hazırlıklı olmak gerekir” dedi.

    Karadeniz’de deprem tehlikesine dikkat çekti

    Doğu Karadeniz’de karada yer alan fayların çok büyük deprem üretme potansiyeli olmadığını ifade eden Bayrak, “Doğu Karadeniz Bölgesi’nde karada yer alan fayların çok büyük deprem üretme potansiyeli yoktur ve tarih boyunca büyük bir deprem gözlenmemiştir. Karadeniz’de geçen yüzyılda kıyıya yakın bölgelerde iki önemli büyük deprem (1959 Batum, M=6.2 ve 1968 Bartın, M=6.6) deniz içinde meydana gelmiştir. Bu depremler bindirme (ters) fay özelliği göstermektedir ve Karadeniz sahili boyunca Batum-Romanya arasında uzanan olası bir dalma-batma zonuyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, son yıllarda meydana gelen depremler (06.20.2008 tarihinde Espiye (Giresun) açıklarında (M=4.4), 26.12.2012 ve 21.09.2016 tarihlerinde Gürcistan açıklarında (M=5.5 ve 4.4)) Karadeniz içerisinde yer alan fayların aktif olduğunu ve büyük bir deprem üretme potansiyelinin olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu yüzden, Karadeniz içerisinde oluşabilecek 5.0-6.0 büyüklüğündeki depremler bile heyelan tehlikesinin yüksek, deniz dolgusunun yoğun ve kentleşmenin çarpık olduğu bölgemizde can ve mal kayıplarına neden olabilecektir. Bu yüzden, bölgemizde yer alan il ve ilçelerin jeofizik yöntemler kullanılarak mikro bölgelendirme çalışmalarının bir an önce yapılması, kentsel dönüşüm kapsamında binaların ve yapıların depreme dayanıklı olarak güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi gerekmektedir” diye konuştu.