Etiket: Psikolojisine

  • Tatil döneminde çocuk psikolojisine dikkat

    Uzmanlar, tatil döneminde ebeveynlerin çocuklarının sosyal ve ruhsal gelişimlerini destekleyici bir yaz dönemi programı hazırlamaları gerektiğini söyledi.

    Okulların kapanmasıyla birlikte öğrencilerin büyük bir hevesle yaz tatilini beklediklerini söyleyen Medicana Konya Hastanesinden Uzman Psikolog Fatma Işıl Yenikaynak, ”Okulların kapanmasıyla birlikte öğrenciler tarafından büyük bir hevesle beklenen yaz tatili, özellikle çalışan ebeveynler için aynı hevesle karşılanmayabiliyor. Tüm yılın yorgunluğunu tatil, aktivite ya da oyunla geçirmek isteyen çocuklar ise ebeveynlerinin kendilerine yeterli zaman ayıramamalarından dolayı verimsiz bir süreç geçirebiliyor. Bu nedenle anne babalar çocuklarının sosyal ve ruhsal gelişimlerini destekleyici bir yaz dönemi programı hazırlamalı ve sürece kendi yoğun iş tempolarına rağmen fırsat buldukça dahil olmaya çalışmaları önemlidir” dedi.

    “Çocuğun kendi potansiyeline uygun etkinliği seçmesine imkan sağlanmalı”

    Yaz tatili programı planlanırken çocuğun yaşı ve ilgi alanlarının ön planda olması gerektiğini söyleyen Yenikaynak, “Örneğin arkadaşlarının çoğu bale kursuna gidiyor diye bu aktiviteye yönlendirilen çocuk için bu durum keyif alınmayan, mecburi bir duruma dönüşür ve olumsuz bir şekilde sonuçlanır. Ayrıca sosyal aktiviteler kişiyi rahatlatan ve mutlu hissettiren etkinlikler olduğu için çocuğun kendi potansiyeline uygun etkinliği seçmesine de imkan tanınması gereklidir. Yaz tatilinin daha verimli geçmesi için çocuğun yönlendirildiği aktivitenin çocuğun sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayacak boyutta olması da önem taşır. Örneğin öz güven problemi yaşayan, sosyal etkileşimde çekingenliği olan ya da disipline ihtiyacı olan çocuklar için takım sporları (futbol, basketbol, voleybol vb.) ya da konsantrasyon güçlüğü çeken ve bu nedenle akademik başarısızlıklar yaşayan çocuklar için okçuluk, masa tenisi gibi odaklanmayı arttıracak sporlar oldukça uygundur. Ayrıca çocuğun ilgi alanına göre yönlendirilebileceği yüzme, binicilik, savunma sporları, mental aritmetik, dil kursu, resim veya müzik gibi faaliyetler çocukların hem eğlenmesine hem de zamanlarını kaliteli bir biçimde geçirmelerine yardımcı olacaktır. Bunlara ek olarak özellikle çalışan ebeveynler için çevre değişikliğine yönelik çocuğun yaşı ve ruhsal yapısı göz önünde bulundurularak, yazlığa ya da memlekete göndermek de iyi bir yaz tatili alternatifi olarak sayılabilir” şeklinde konuştu.

    “Yaz tatilinde bir sonraki eğitim yılına hazırlanılmalı”

    Yaz tatili devam ederken çocukların eğlenceli zaman geçirmelerinin dışında bir sonraki öğrenim dönemine yönelik hazırlık yapmaları gerektiğini de söyleyen Uzman Psikolog Fatma Işıl Yenikaynak, “Zayıf karnesi olan çocukların hafif bir çalışma temposuyla zorlandıkları alanda desteklenmesi, bir sonraki yıla hazırlanan çocukların ise geçmiş bilgilerini tazelemesi önemlidir. Çünkü yaz tatilini sadece sosyal aktivite ile geçiren çocuklarda, okul döneminin açılmasıyla, akademik uyumsuzluk ve isteksizlik görülmektedir. Fakat buna ek olarak, yaz tatilini yoğun bir biçimde ders çalışmakla geçiren çocuklarda da, okul döneminde bıkkınlık ve yorgunluk gözlenmektedir. Bu nedenle çocuğun akademik dönemi göz önüne alınarak hazırlanacak tatil programı, dinlenmeyi, eğlenmeyi ve sosyal aktiviteyi ön planda tutarak, gerekli akademik donanımı da kapsayacak biçimde olmalıdır” diye konuştu.

  • Biten evlilikler sonrası çocuk psikolojisine dikkat

    Aile çocuğun hayata ilk adım attığı, beslenme, korunma gibi temel ihtiyaçlarının karşılandığı, güven ve sevgiyi ilk hissettiği ve toplumsal kuralları öğrendiği, bu sebeple de çocuğun duygusal gelişimini en çok etkileyen toplumsal birim olduğunu belirten Psikolog Merve Demir, ailede meydana gelen ayrılık, boşanma gibi değişimlerden çocuklarında etkilendiğini söyledi.

    Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Çocuk-Ergen Psikoterapisti Uzman Klinik Psikolog Merve Demir, “Ailede ki ayrılıklarda çocuklar çok etkilenmekte. Bu sebeple aileler bu dönemde çocukları ile kurdukları ilişkide daha özenli olmalıdır” dedi.

    Boşanan çiftin çocuklarıyla ilgili dikkat etmesi gereken hususların olduğunu belirten Psikolog Merve Demir, bunların ilki çocuğa dürüst bir açıklama yapmak olduğunu söyledi. Demir, “Anne-babalar boşanma ile ilgili kesin bir karar verdiklerinde, çocuğa boşanma ile ilgili basit bir açıklama yapmalıdır. Bu konuşma sırasında çocuğu hiçbir şekilde kandırmamaya, gereksiz detaylardan bahsetmemeye dikkat edilmelidir. Boşanma ile ilgili konuşmayı, eğer mümkünse anne baba beraber yapmalıdır. Fakat anne ve babanın ayrı ayrı konuşması gerekiyorsa, benzer şekilde konuşmaları önemlidir. Anne babalar sadece eş ilişkisinin bittiğini ama anne babalık rollerinin değişmediğini ve boşanmanın onun suçu olmadığını çocuğa açıklamalıdır” diye konuştu.

    İkinci olarak ailelerin değişimlerden bahsetmeleri gerektiğini belirten Demir, “Çocuklar boşanmayı öğrendiklerinde hayatlarında nelerin değişeceğini merak ederler. Gelecek yaşamları ile ilgili belirsizlik, çocuğun kaygılanmasına sebep olabilir. Bu sebeple anne babalar çocuğa boşanma ile yaşamında nelerin değişeceğini açıklamalıdır. Ancak bu dönemde; çocuğun yaşamındaki değişimleri mümkün olduğunca aza indirmek, mümkünse okulunu, günlük aktivitelerini değiştirmemek faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.

    Bir diğer hususun çocuğun duygularını ve düşüncelerini dinlemeye hazır olmak olduğunu vurgulayan Demir, “Anne babalar bu durumun çocuklar için zor olduğunu, çocuğun üzüntü, öfke, suçluluk, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamasının normal olduğunu bilmelidirler. Çocuklarını duygularını anlatmaya cesaretlendirmelidirler. Anne babalar çocuğun anlattıklarını, düşüncelerini ve duygularını kabul edici bir tutumla, sonuna kadar dinlenmelidir” dedi.

    Sevgi, şefkat göstermek, özel vakit ayırmak ve tutarlı davranmak, düzenli görüşmeler ayarlamak, ortak kurallar oluşturmanın da çocuklar üzerinde dikkat edilmesi gereken hususlardan olduğunu kaydeden Demir, “Çocuklar boşanma sürecinde anne ve babaları ile birlikte olmaya, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Bu dönemde çocuklar anne babalarının sevgisini kaybetmekten korkarlar. Bu sebeple anne-babalar çocuğa; onu sevdiklerini sık sık söylemeli, çocukla birebir vakit geçirmelidir. Çocuklar bu dönemde kaygılı olabilirler ve bebek gibi konuşma, yatak ıslatma, parmak emme gibi bebeksi davranışlarda bulunabilirler. Anne babalar bu davranışların geçici olduğunu ve çocuklarının daha fazla şefkat ve rahatlatılmaya ihtiyaç duyduğunu unutmamalıdır. Boşanan anne babalar çocukları ile düzenli bir görüşme takvimi oluşturmalıdır. Çocuklar ne zaman ve ne sıklıkta ziyaretler olacağını bilirlerse, kendilerini daha güvende hissederler. Ancak çocukla beraber yaşamayan ebeveynin her görüşme için özel oyuncaklar, kıyafetler vb. almasına gerek yoktur. Çünkü çocuklar yeni oyuncaklardan çok ebeveynleri ile geçirecekleri zamana ihtiyaç duyarlar. Boşanmadan sonra anne ya da babanın çocuktan uzakta yaşaması gerekiyorsa telefon, görüntülü konuşma aracılığıyla çocukla düzenli bağlantı kurması; çocuğun kendisini değerli hissetmesi açısından önemlidir. Çocuğa koyulan kurallar boşanmadan sonra değişmemelidir. Anne ve baba bu kuralları tutarlı bir şekilde devam ettirmelidir. Tutarsız davranışlar, çocuğun bu süreçte daha kaygılı olmasına sebep olabilmektedir” diye konuştu.

    Son hususun anne-baba arasındaki çatışmayı çocuğa yansıtmamak olduğunu ifade eden Demir, “Bu süreçte anne babalar birbirlerine karşı öfke duyabilirler. Ancak çocuğun önünde yaşanan tartışmalar çocukların boşanma ile baş edebilmelerini zorlaştırmaktadır. Bu sebeple anne babalar çocuğun önünde tartışmamaya, nafaka, mal paylaşımı vb. konuları onun yanında konuşmamaya, eski eşi çocuğun önünde eleştirmemeye dikkat etmelidir. Anne babalar çocuğu diğer ebeveynle iletişim kurmak veya diğer ebeveynin ne yaptığını öğrenmek için kullanmamalıdır. Ayrıca eski eşine kızgınlığı nedeniyle, çocukla görüşmesini engellememelidir. Çocuk diğer ebeveynle ilgili şikâyetlerde bulunduğunda, çocuğun anlattıklarını tarafsız bir şekilde dinlemek, aralarındaki ilişkiye müdahale etmemek gerekmektedir. Çocuklar, hem annelerini hem de babalarını çok severler. Herhangi bir anlaşmazlıkta, taraf seçmek durumunda kalmak çocuk için çok yıpratıcıdır. Bu sebeple çocuk taraf seçmesi için zorlanmamalıdır” şeklinde konuştu.

  • (Özel Haber) Borçluluk Psikolojisine Dikkat

    Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, borçluluk psikolojisinin kumar başta olmak üzere, madde ve alkol bağımlılığı geliştirebileceğini söyledi.

    Kayseri Özel Memorial Hastanesi Psikiyatri Doktoru ve Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, kredi kartlı borçlu sayısının artmasına bağlı olarak gelişen borçluluk psikolojisine dair değerlendirmelerde bulundu. Borçlu olan kişinin borç batağından kurtulmak için başka arayışlara girmesi sonucunda, kişide birtakım bağımlılıkların gelişebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, danışanlarının doğrudan borçluluk psikolojisinden değil de, borçluluğun neden olduğu bağımlılıktan kurtulmak için kendilerine başvurduğunu ifade etti.

    “BORÇLULUK SUÇLULUK DUYGUSUNU DERİNLEŞTİRİYOR”

    Borçlu olan kişinin, suçluluk duygusunun dayanılmaz hale gelmesinden dolayı kendisini uyuşturmak istediğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, “Uygun olmayan biçimde farklı borçlanmalar, düşük bir ihtimal olsa bile kumarda para kazanabilirim düşüncesine ya da durumun vahametinden anlık olarak kurtulma isteği, madde ve alkol gibi bağımlılıklara yol açabiliyor. Kumar bağımlılığı dışında alkol ve madde bağımlılığı gelişebiliyor. Çünkü kişinin içinde bulunduğu açmaz dayanılmaz ve ızdırap verici hale geliyor, hem kendisi hem de çevresindeki insanlar için. bunun sonucunda da kişi kendisini uyuşturma eğilimi içerisinde oluyor, bir şekilde zihnini kapatmaya çalışıyor. Bu da bağımlılığı artırıyor” diye konuştu.

    DEPRESYON VE KAYGI BOZUKLUĞU NEDENİ

    Borçluluk psikolojisinin kişide depresyon ve kaygı bozukluğunu artırdığına dikkat çeken Karayağız, “Borçlu olan kişide suçluluk hissi, işe yaramazlık duygusu gibi depresyonu tetikleyen düşünceler çokça görülüyor. Bir süre sonra da depresyon da giderek derinleşiyor” dedi.

    BORÇLANMAK DA BİR KAÇIŞ

    Kadınlarda daha küçük kalemlerde alışverişe bağlı borçların, erkeklerde ise tek kalemde yüklü miktarda borçların yaygın görüldüğünü kaydeden Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, borçlanmanın da kaçış olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, “Kişiler özellikle mutsuz oldukları zaman, kendileri için gerekli olmayan şeyleri alarak kısa süreli mutluluk yaşıyorlar. Bu mutluluk da anlık tatminler sağlıyor ve bu da büyük borçlanmalar getirebiliyor” ifadelerini kullandı.

  • Çocuklardaki Kepçe Kulak Psikolojisine Dikkat

    Kepçe kulak sorununun toplumda en sık görülen şekil bozukluklarından biri olduğunu ifade eden uzmanlar, arkadaşlar arasındaki sataşmalar ile espri konusu haline gelen kepçe kulak probleminin, göz ardı edilirse çocuğun psikolojik gelişiminde ciddi sorunlar ortaya çıkarabileceğini söyledi.

    Çocukluk çağında gerek aile gerekse okul arkadaşları arasındaki sataşmalar ile espri konusu haline gelen kepçe kulak probleminin önemine değinen Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mesut Özcan, göz ardı edilirse bu problemin çocuğun psikolojik gelişimine etki edeceğini söyledi. Özcan, “Kepçe kulak deformitesinin çocuk psikolojisini olumsuz etkileyen şekil bozukluklarından biridir. Kepçe kulak problemi, okul çağındayken arkadaşlarının yaptığı kötü şakalarla ilerleyen dönemde sosyal bir fobi haline dönüşebilir. Bu sorun çocukların sadece görünümlerini değil, ilerleyen süreçte toplumdaki sosyal statülerini, karakterlerini ve ruh hallerini de olumsuz yönde etkilemektedir” diye konuştu.

    Konunun çocuk ve çocukluk psikolojisi olunca daha da hassasiyet kazandığının altını çizen Özcan, “Çünkü bu süreçte yaşanan psikolojik yıkımı çocuk dile getiremez ve her açıdan gelişim çağındaki çocuk yetişkine nazaran çok daha derinden etkilenir. Bu konuda anne ve babalara ciddi iş düşmektedir. Kepçe kulak problemi çocuğun psikolojisini olumsuz etkileyecek raddeye gelmeden anne ve baba çocuğun tedavisi için gerekli önlemleri alması gerekmektedir” dedi.

    Kepçe kulak estetiği için en uygun zaman okul öncesi çağlar olduğunu da belirten Özcan, “Zaten kulak gelişiminin yüzde 90’ı 6-7 yaş aralığında tamamlanmaktadır. Bu yaşlardan itibaren her yaş döneminde kepçe kulak estetiği uygulanabilir. Bahsettiğimiz süreçlerde uygulanması halinde, çocuklarda psikolojik sorunlara sebep olmadan tedavisi sağlanmış olur” şeklinde konuştu.

  • Boşanmış Erkek Psikolojisine Dikkat

    Psikiyatrist Psikoterapist Yrd. Doç. Dr.Rıdvan Üney, boşanmış erkek psikolojisine dikkat edilmesini gerektiğini belirtti.

    Ülkemizde boşanmaların her yıl yüzde 5 oranında arttığını söyleyen Yrd. Doç. Dr.Rıdvan Üney, “Ekonomik sorunlar, tartışmalar boşanmanın en sık nedenleri olarak gözüküyor. Yapılan araştırmalarda boşanmaların sadece yüzde 9’unun erkeklerin istemiyle olduğunu, yüzde 30’unun her iki eş tarafından bu kararın alındığını gösteriyor. Bu şu anlama geliyor; erkekler boşanma kararı almakta kadınlara göre daha fazla zorlanıyor” dedi.

    Bilinenin aksine boşanmalardan erkeklerin kadınlara göre daha fazla etkilendiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr.Rıdvan Üney, “Belki evlilik kurumu erkeğe daha fazla konfor sağlıyor ve bunu kaybetmek onlar için daha güç. Boşanma sonucu erkeklerin sadece üçte biri kendini daha özgür hissetmiş ancak çoğunluk kendini sıkıntılı hissediyor.

    Erkekler boşandıklarında; mal paylaşımı nedeniyle, ekonomik olarak sıkıntıya girebiliyorlar. Bununla birlikte kadının ev içindeki rolü nedeniyle kendi hayatını devam etmekte erkekler için güçlükler oluyor. Eğer erkek ayrıldıktan sonra yalnız yaşıyorsa; ev düzenini kurması, yemek, temizlik, bulaşık ve ütü gibi konularda oldukça zorlanıyor.

    Boşanan erkek çevresinden de uzaklaşmak durumunda kalıyor. Kendisi gibi yalnız arkadaş bulması daha güç olduğundan, boş zamanlarını nasıl geçireceği konusunda zorluk yaşıyor. Tatile bile giderken arkadaş bulamakta zorlanıyor. Alkol ve sigara kullanımı artabiliyor” diye konuştu.

    Boşanmış erkeklerin eski eşiyle yaşayan çocuklarıyla görüşmesi de sınırlandığından duygusal olarak kendini yalnız hissettiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, yaşanan güçlüklerle baş edebilmesi için boşanmış erkeklere şu önerilerde bulundu:

    “Boşanma sonrası yeni kararlar alırken aceleci olmayın, çünkü bu kararlar sizi yaşam boyu bağlayacak olabilir.

    Eşten ayrılma kişide yas oluşturabilir. Bu nedenle ilk dönemlerin zor olacağı akılda tutulmalıdır.

    Eski eşinize ait eşyaları evinizde bulundurmayın.

    Ailenizle mutlaka görüşün, kendinizi soyutlamayın.

    Arkadaş davetlerine katılın, yalnız kalmak size iyi gelmeyecektir.

    Çocuklarınızla mutlaka görüşün ve onlarla iyi zaman geçirin. Bu durum hem size hem de çocuklarınıza duygusal açıdan iyi gelecektir.

    Evinizde bir düzen kurmaya özen gösterin. Bu sizi iyi hissettirebilir.

    Alkol, uyuşturucu ve sigaradan uzak durun. Yalnızlık bu alışkanlıklara bulaşmak için bir neden olabilir.

    Sağlığınıza mutlaka özen gösterin

    Egzersiz yapın, hem ruhsal hem de fiziksel açıdan kendinizi iyi hissedersiniz.

    Depresif hissediyorsanız mutlaka bir psikiyatrist ya da bir psikologdan yardım isteyin.

    Yeni insanlarla görüşmekten çekinmeyin. Ancak yeni bir evlilik için aceleci olmayın.

    Eski eşinizin hayatına müdahale etmeyin.

    Eski eşinizin sizle ilgili üzücü konuşmalarına ve müdahalelerine izin vermeyin.”