Etiket: Psikolojisi

  • Aldatılan Kadın Ve Erkek Psikolojisi

    Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, AAldatılmanın kişinin egosuna bir saldırı, değersizlik, önemsizlik hislerini ifade eden bir süreç oluşturduğunu söyledi. Tokaç, “Aldatılan kişinin ilk olarak verdiği tepki travma ardından verilen tepkilerle benzerdir. İlk olarak “şok” olan kişi geçen zaman zarfında reddetme, depresyon gibi aşamalara geçilir. Aldatma kişinin benlik saygısına, kendisine olan güvenine bir saldırıdır” dedi.

    “Aldatılan kişiler ilk olarak olumsuz tepki verir, ancak kadın ve erkeğin verdiği tepkiler değişkenlik gösterir” diyen Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, şöyle konuştu: “Erkeğin aldatılmayı zihninde algılama şekli ile kadının algılayışı farklılık gösterir. Kadınların ilk tepkisi karşısındakine yönelik öfke olsa da içte hissedilen duygu; bunu neden yaptığı ve bunu yapması için kendisinin ne eksiğinin olduğu sorusudur. Kadın aldatılma sonrasına ilk olarak kendisini suçlar. “Benim ne eksiğim var dı?” Bu sorunun ardından yoğun bir öfke gelse de çoğunlukla kendisini suçlama başlar. Karşı cins ile ilişki kadın için sadece cinsellik amaçlı olmadığı, kadının daha çok birliktelikten haz aldığı, önemsendiğini hissettiği, değer verip değer gördüğü, daha doyum sağlamak amaçlı olduğundan dolayı aldatma sonucunda da karmaşık duygular hisseder. Aldatılmayı oldukça fazla yönlü değerlendirir. Başka bir kadının kendisine tercih edilmesi oldukça fazla üzerken; kendisinin değersizleştirilmesi bir diğer olumsuz durumdur. Kadınlar aldatma karşısında ne yapacağını bilemediği durumlarda görmezden gelmeyi tercih edebilir ve yaşamına devam edebilirler. Ancak böyle bir durumda durumla yüzleşmeyen ve reddeden kadın ilerleyen zamanlarda partnerine herhangi bir nedenle sinirlendiği zamanlarda yüzüne vurur ve partnerini incitmeye çalışır. Kadın aldatılma sonucunda ilişkisine/evliliğine daha çok devam etmektedir. Ancak aldatılmanın sürekliliğine bağlı olarak ayrılma/boşanma durumu gerçekleştirilebilir.”

    Aldatılan erkeklerin kadınlardan biraz daha farkı hissetmekte olduklarını ifade eden Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Erkek aldatıldığında bu affedilemeyecek bir suçtur (!). Hissettiği duygu budur. Aldatılma sonrası kadının kendisini sorgulamasının aksine erkek kendisinde suçluluk hissetmeyecek aksine partnerini suçlayacaktır. Tabi ki; bazı durumları dışarıda tutmak gerekir. Aldatma her ne sebeple olursa olsun erkeğin sorumluluk almadığını, bunu yapan kadını suçladığını görmekteyiz. Sonunda ise erkeğin ayrılma/boşanma eğiliminin daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Her ne sebeple olursa olsun, kadın veya erkek için aldatılma örseleyici, onur, gurur zedeleyici ve kişinin benlik saygısına yönelik bir saldırıdır. Böyle bir durumda ancak olay kabul edilerek duygular paylaşıldığında iyileşme başlayabilir.” diye konuştu.

  • Özgecan’ın Katilinin Annesinin Psikolojisi Bozuldu

    Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın Adana’da cezaevinde öldürülen katili Ahmet Suphi Altındöken’in annesinin oğlunun cenazesini toprağa verememesi yüzünden psikolojisinin bozulduğu, “Vicdanların rahatlaması için meydanlarda kendimi mi yakayım” dediği öğrenildi.

    Cezaevinde babasıyla uğradıkları saldırı sonrası kaldırıldığı Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybeden Ahmet Suphi Altındöken’in cenazesi, Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından gece toprağa verilmek üzere Mersin’in Tarsus ilçesine götürüldü. Ancak burada mezarlıkta yer verilmeyince aile Altındöken’in cenazesini tekrar Adana’ya getirmek zorunda kaldı. Adana Devlet Hastanesi morguna konulan Altındöken’in cenazesi, yapılan görüşmelere rağmen ne Adana’da ne de anneannesinin köyü olan Tarsus’un Kocaköy Mahallesi’nde defnedilemedi. Ailenin avukatının cenazenin ilçede toprağa verilmesi için Tarsus Belediyesi’ne başvurduğu, belediyenin de Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin konuyla ilgili kararı vermesini beklediği öğrenildi.

    Otopsinin ardından Tarsus’a götürdüğü oğlunun cenazesini getirdiği Adana’da da toprağa veremeyince, “Cenazesini defnedemiyorum. Çöpe mi atayım?” diyerek feryat eden annesi Naciye T.’nin psikolojisinin bozulduğu belirtildi. Anne Naciye T’nin “Vicdanların rahatlaması için meydanlarda kendimi mi yakayım” dediği öğrenildi.

    Öte yandan, olayda karnından yaralanan ve ameliyata alınan baba Necmettin Altındöken’in sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

  • Sur’da Psikolojisi Bozulan Papağan İyileşiyor

    Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bir süre çatışmaların yaşandığı bölgede kalan ve “bomm” diye ses çıkarmaya başladığı gerekçesiyle tedavi altına alınan papağan iyileşiyor. Sahibi, papağana Türk Halk Müziği dinleterek, bomba ve silah seslerini unutturmaya çalışıyor.

    Sokağa çıkma yasağının sürdüğü Sur ilçesindeki çatışma ve patlamalardan, ilçede yaşayan hayvanlar da zarar görmüştü. Diyarbakır Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği’nin girişimiyle Sur’dan 100 kedi ve 20 köpek İstanbul’a götürülerek tedavi altına alınmıştı. Kentte kalan bazı hayvanların ise psikolojilerinin bozulduğu belirtilmişti. Bunlardan biri olan ve bakımını Alaaddin Kılıç’ın üstlendiği “Heval” isimli papağan ise, Sur’da 10 gün mahsur kaldıktan sonra, ilçedeki yasağı 11 Aralık’ta 17 saat ara verilmesiyle kurtarılmıştı. Tüylerini yolan ve daha önce söylediği “Merhaba” ve “Rojbaş” gibi ifadeleri artık kullanmayıp, sadece “bomm” diyen papağan, götürüldüğü veterinerde tedavi altına alınmıştı. Anti depresan ilaçları ile sakinleştirici şurup verilen ve silah ile patlama seslerini unutması için Türk Halk Müziği dinletilen papağanın iyileşmeye başladığı belirtildi.

    “ŞUAN HAFİF BİR TİTREME VAR”

    Papağanın bakımıyla ilgilenen Alaaddin Kılıç, gıda sektörüyle uğraştıkları için hayvanlarla pek uğraşamadıklarını ancak sokak hayvanlarının gördüğü şiddet ve acımasız avcılara tepki olarak 2 yıl önce papağanı aldığını söyledi. Kılıç, “Türkçe biliyordu ancak Kürtçe ve Zazaca öğrensin diye Sur ilçesine bir petshopçuya bıraktım. 1 yıl orada kaldı. Bu süre zarfında hendekler ve çatışma süreçleri başladı. Ara koridor açıldığında almaya gittik. O zaman alabildik. Orda kalan güvercinler telef olmuştu. Onu getirdiğimizde perişan durumdaydı. Tüylerini çekiyordu. Kanama başlamıştı. Arkadaşlara danıştık ve veterinere götürdük. Anti depresan ilaçları ile sakinleştirici şurup verdi. Bomm sesleri, kedi ve köpek sesleri çıkarıyordu. Tedaviden sonra şuan hafif bir titreme var” dedi.

    “İSMİNE ALIŞMAYA BAŞLADI”

    Papağanın şuan kendini toparlamaya çalıştığını aktaran Kılıç, “Birçok şeyi unuttu. İsmine tekrar alışmaya başladı. ‘Heval’ diye seslenince bakıyor. 15 gün daha bir ilaç tedavisi var. Umarım eski haline döner. Sur’dan geldiği zaman bizden kaçıyordu. Ses geldiği zaman ‘bomm’ sesi çıkarıyordu. O bizim dikkatimizi çekmişti. Sonra tüylerini çekmeye başladı. Öyle bir süreç yaşadı. Kafesi kırılmıştı. Tekrar bir kafes aldıktan sonra ilaç tedavisi gördükten sonra yeni yeni toparlanıyor. Artık tüylerini çekmiyor” diye konuştu.

  • Samsunlu Öğrencilere ‘Madde Bağımlılığı Ve Ergen Psikolojisi’ Semineri

    Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlerin uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklardan korunması mücadelesi kapsamında Samsun Atakum Gençlik Merkezi’nde ‘Madde Bağımlılığı ve Ergen Psikolojisi’ konularında bir seminer düzenlendi.

    Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da paydaşı olduğu Uyuşturucuyla Mücadele Eylem Planı kapsamında gerçekleştirilecek olan Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programları devam ediyor. Bakanlık bünyesindeki Samsun Atakum Gençlik Merkezi, Gençlik Merkezleri Akademisi Değerler Atölyesi kapsamında ilçeye bağlı Sarayköy Ortaokulu’nda ‘Madde Bağımlılığı ve Ergen Psikolojisi’ konularında seminer

    düzenledi. Atakum Gençlik Merkezi’nde görev yapan kurum psikologu Ayşe Atlı Köse tarafından verilen semineri öğrenciler büyük bir dikkatle takip etti. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın büyük bir önem verdiği proje kapsamında ilçede bulunan diğer okullarda seminerler devam edecek.

    “138 PROJEYE 13 MİLYON 316 BİN TL MADDİ KAYNAK AKTARDI”

    Gençlik ve Spor Bakanlığı aralarında Samsun’un da bulunduğu 81 ilde gerçekleştirilen, bağımlılıkla mücadeleyi öngören 138 projeye son 3 yılda toplam 13 milyon 316 bin TL maddi kaynak aktardı. Sivil toplum örgütlerine verilen maddi desteklerle Türkiye’nin 7 bölgesindeki pek çok ilde gerçekleştirilen projelerle gençler, madde, alkol, sigara, teknoloji bağımlılığına ve bunun toplumsal yönden oluşturduğu yıkımlara karşı bilinçlendiriliyor. Alanında uzman konuşmacıların katılımıyla gerçekleşen seminerlerde “Madde, sigara, alkol, teknoloji bağımlılığı ve sağlıklı yaşam” konuları ile ilgili eğitimler veriliyor. Madde bağımlısı olup bu bağımlılıktan kurtulmaya çalışan gençlere danışmanlık hizmeti verilirken, onların tedavi yardımı alması sağlanıyor.

    “YEŞİLAY VE EMNİYET İLE İŞBİRLİĞİ YAPILIYOR”

    Bakanlık sivil toplum kuruluşlarına verdiği maddi desteğin yanı sıra gerçekleştirdiği kendi proje ve faaliyetlerle de uyuşturucu ile mücadele konusunda aktif bir rol oynuyor. Uyuşturucuyla mücadele konusunda Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı kamplara katılan gençler de eğitim görüyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesindeki yurtlarda bulunan üniversite öğrencilerine eğitim verilmesi planlanıyor. 81 ilde faaliyet gösteren Gençlik Merkezlerinde ise uyuşturucu ile mücadele konusunda Yeşilay ve emniyet müdürlükleriyle işbirliği içerisinde seminerler, konferanslar ve bilgilendirme toplantıları yapılıyor.

    Bakanlık ayrıca, İç Anadolu, Akdeniz, Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinde görev yapan 1316 antrenör için düzenlediği seminerlerle “Bağımlılık ile mücadele farkındalık eğitimi” verdi.

  • Savaş Ve Terörün İnsanlar Üzerindeki Psikolojisi

    Medical Park Trabzon Hastanesi Psikolog Niltem Hürfikir, savaş ve terör kavramlarının insanların ruh sağlığını etkileyen faktörlerden biri olduğunu belirterek, kadınların savaş ve terör gibi olaylarda erkeklerden daha çok etkilendiklerini söyledi.

    Erkeklerin savaş ve terör olaylarında duygularını kontrol edebildiklerini kaydeden Hürfikir, “Yapılan araştırmalarda kadınların; savaştan, terörden ve toplumda huzursuzluk oluşturan benzeri bütün olumsuz durumlardan, erkeklere oranla daha fazla etkilenmektedir. Erkeklerin duygusal tepkilerini daha iyi kontrol edebildiklerini, bu yüzden de savaş ve terör olgusuyla daha iyi başa çıkabildikleri görülmektedir” dedi.

    Savaş ve terörden dolayı travma etkeni ortadan kalksa da travma sonrasında ruhsal bozukluklar ortaya çıkabileceğini dile getiren Hürfikir, “Bu bozukluklar içinde en sık görülenler Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve depresyondur. Duygular kişiden kişiye göre değiştiği için bazen umursamaz davrananlarda olabiliyor. Travma sonrası kişide Öfke patlamaları, anksiyete, uyku sorunları, davranış bozuklukları sıklıkla yaşanmaktadır moral bozukluğu, umutsuzluk, huzursuzluk, kâbus görme, en ufak sese irkilme, sinirlilik, travmatik olaya ait anıların tekrarlaması, bu olayı hatırlatan durumlardan kolayca rahatsız olma gibi belirtiler görülebilir” ifadelerini kullandı.

    NELER YAPILABİLİR?

    Son dönemde yaşanan terör ve savaş olaylarının insan psikolojisi üzerinde yıkıcı, olumsuz duygu ve baskıyı arttırdığının gözlendiğini söyleyen Hürfikir, “Ruhen ve fiziken rahatlama sağlamak için nefes egzersizleri öğrenmek, uyku ve beslenme düzenini oturtur ve olumsuz senaryolar kurabileceğimiz düşüncelerden uzak durmaya çalışmak gerekiyor. Sağlıksız, korku, endişe, öfke oluşturan duygularla baş etmeyi güçlendirmek ve karşımıza çıkan haberlerde doğruluk payını sorgulamak lazım. Sağlıklı ve daha gerçek düşünmeyi sağlayabilmek ve baş edilemediği takdirde uzman kişiden psikolojik destek alınmalıdır” diye konuştu.