Etiket: PSİKOLOJİ

  • Psikoloji ve spor arasındaki ilişki anlatıldı

    Düzce Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Topluluğu tarafından “Psikoloji ve Spor” başlıklı bir konferans düzenlendi.

    Cumhuriyet Konferans Salonunda düzenlenen programda; Türkiye Basketbol Federasyonu Milli Takımlar Psikoloğu Uzman Psikolog Esra Karagöz, Milli Takım ve mesleğinde yaşadığı deneyimlerini öğrencilerle paylaştı.

    Nasıl spor psikoloğu olmaya karar verdiğini ve bu sürecin nasıl şekillendiğini anlatarak konferansına başlayan Esra Karagöz, her kişinin motive olma şeklinin farklı olduğunu belirtti. Bazı sporcuların başarı odaklı, bazılarının ise farklı şekillerde motive olabileceğini ifade eden Karagöz, zamanla kişilerin değer yargılarını ele alarak çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Spor psikoloğu olarak yaşadığı sorunlara değinen Esra Karagöz, çalışma alanlarının geniş olmasına rağmen, Türkiye’de mesleğin tam olarak tanımlanmamış olmasından kaynaklı problemler yaşandığını sözlerine ekledi.

    Bu alanı seçecek öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Uzman Psikolog Esra Karagöz, öğrencilerin eksikliklerini gidermeleri için alanla ilgili mutlaka staj yapmalarını ve güçlü olmalarını önerdi. Konferansın sonunda öğrencilerin merak ettikleri soruları cevaplayan Uzman Psikolog Esra Karagöz’e, Düzce Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Topluluğu Akademik Danışmanı Arş. Gör. Muhammed Bahtiyar tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

  • Psikoloji Düzelten Göz Tedavisi, Göz Protezi

    Göz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Barış Yeniad, protez göz cerrahisinde temel olarak 2 yöntemin uygulandığını belirtti.

    Görmeyen bir gözün yerine protez göz yapılması fikrinin, nedeni ne olursa olsun hastalar için duygusal olarak zorlayıcı bir karar olduğunu ifade eden Doç.Dr. Barış Yeniad, “Ancak çok iyi bir cerrahi ve birinci sınıf bir protez işçiliği ile hastaların çoğunda yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Görmeyen bir gözde tedavi seçenekleri nelerdir ? Görmeyen bir gözde, bazı durumlarda cerrahi uygulanmadan renkli kontakt lensler veya göz üzeri yerleştirilen protezler ile simetrik sonuçlar elde edilebilir. Ancak bunun yapılabilmesi için öncelikle görmeyen gözün buna uygun olması gerekmektedir. Özel cerrahiler ile bu tür gözler protez takılır hale getirilebilmektedir. Tüm uğraşılara rağmen göz üzerine protez takılamıyorsa, ayrıca gözde ağrı, kızarıklık, sulanma gibi kişiyi rahatsız eden, günlük hayatını yaşanmaz hale getiren şikayetler mevcutsa görmeyen gözün alınarak protez takılmasına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Birçok hasta şikayetleri olmamasına rağmen alınan mükemmele yakın sonuçlar nedeni ile kozmetik amaçlı da protez gözü seçmektedir” diye konuştu.

    Protez göz cerrahisinde en sık kullanılan yöntemin sadece göz içeriğinin boşaltıldığı “Evisserasyon“ yöntemi olduğunu kaydeden Doç.Dr. Barış Yeniad, “Bu yöntemde göz kaslarına hiçbir şekilde dokunulmaz. Görmeyen gözün içeriği boşaltıldıktan sonra bu boşluğu doldurmak amacı ile yerine bir orbital implant takılır. Uygulanan cerrahi yaklaşık 30 dakika sürmektedir ve lokal veya genel anestezi altında yapılabilir. İkinci kullanılan yöntem ise gözün tamamının alındığı “enükleasyon” dediğimiz yöntemdir. Bu cerrahide göz kasları ayrılarak göz bütün halinde alınmakta ve kaslar konulan orbital implant üzerine yerleştirilmektedir. Göz tümörleri veya mikroftalmi gibi gözün hiç gelişmediği durumlarda enükleasyon yapılması zorunluluk haline gelebilir. Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın enükleasyon veya eviserasyon, mükemmel bir sonuç için çok iyi bir cerrahi ve protez işçiliği gerekmektedir. Orbital implantlar protez cerrahisi yapıldıktan sonra kaybolan boşluğun yerinin doldurulması amacı ile kullanılan yapay veya doğal olabilen yuvarlak şekilli özel materyallerdir. Günümüzde çok farklı tipte orbital implant mevcuttur. En sık kullanılanlar silikon, akrilik, polietilen ve hidroksiapatit materyalden yapılan implantlardır. Her implantın kendine özgü eksi ve artı özellikleri mevcuttur. Temelde hepsi aynı görevi yapmaktadır ancak implant seçiminde görmeyen gözün özellikleri, doktorun bu konudaki tecrübesi ve hasta tercihleri önem kazanmaktadır. Orbital implantlar farklı büyüklükte yapılırlar. Boyutları 14 mm den 22 mmye kadar değişmektedir. Kullanılacak orbital implantın büyüklüğü kişiden kişiye değişmekle beraber erişkinlerde sıklıkla 20 mm ve daha büyük implantın kullanılması daha sonra yapılacak protezin hareketinde kritik öneme sahiptir. Çocuk ve bebeklerde ise daha ufak çaplı implantlar kullanılabilir.” şeklinde konuştu.

    Doç.Dr. Barış Yeniad, ameliyattan sonra hastanede ne kadar kalırım?, protez göz ilk ne zaman uygulanır ? sorularının cevabı hakkında şöyle konuştu:

    “Protez göz cerrahisi lokal veya genel anestezi altında uygulanabilir. Bu tamamen gözün, ve hastanın genel durumu ile ilgilidir. Ameliyat sonrasında hastalar kendilerini iyi hissederlerse evlerine gidebilir ancak sıklıkla hastalarımızın bir gece hastanede misafir edilmesi ameliyat sonrası ağrı kontrolünün daha rahat sağlanması için tercihimiz olmaktadır. Ameliyattan hemen sonra göz kapatılmakta ve ertesi günü açılmaktadır. Ertesi günü pansuman yapıldıktan sonra damlalar ve antibiyotik tedavisi verilmektedir. Ameliyat sonrasında hastalar birkaç gün ağrı hissedebilir tabiki bu hastadan hastaya değişmektedir. Ağrının en önemli sebebi ise sağlam gözün hareketiyle ameliyatlı gözün de hareket etmesidir. Hastalarımızın unutmaması gereken şey ise protez yapılana kadar iç tarafta “konformer” dediğimiz plastik bir koruyucunun konulacağıdır. Ameliyat olan hastalar yaklaşık 1 hafta içinde işlerine dönebilir. Hastalarımızın protez yapılana kadar dışarı çıktığında göz pedlerinden takmasını gözün mikrop kapmaması açısından önermekteyiz. Protez en erken ameliyattan sonra 1. Ayda yapılabilir. Bu süre ameliyat sahasının iyileşmesi için gerekli olan minimum süredir. 1.aydan sonra eğer iyileşme yeterli ise protez gözün yapılması için hastalar protez merkezine yönlendirilir. Protez merkezinde hastaya kişiye özel protez yapılmaktadır ve bu süre yaklaşık 3-4 gün sürebilmektedir.

    Protez göz yapıldıktan sonra hastalarımız kısa sürede protezlerine alışırlar ve protez vücutlarının bir parçası haline gelir. Hastalarımızın protez gözü devamlı takıp çıkarmalarına gerek yoktur. Protezin temizliği ve kontrolü belli aralar ile göz doktorları ve protez merkezlerinde okülaristler tarafından yapılmalıdır. Protez göz çok iyi bir cerrahi ve protez işçiliğinden sonra sağlam göze yakın bir oranda hareket edebilir. Hastalar protez göz ile her türlü aktiviteyi yapabilirler. Denize girebilirler ve spor yapabilirler. Bunun yanında protez gözün daha canlı görünmesi ve kayganlığının sağlanması amacı ile hastalarımıza mutlaka suni gözyaşı ilaçlarını kullanmalarını önermekteyiz. Ancak tüm uygulamalara rağmen zamanla protez eskiyip parlaklığını kaybeder, ayrıca protezin durduğu ve “soket” dediğimiz yuva değişikliklere uğrar bu nedenle protezin 3-4 yılda bir değiştirilmesi protez uygunluğu açısından çok önemlidir.

    Protez göz cerrahisi iyi yapıldığı sürece ikinci bir ameliyat gerekmemektedir. Yapılan cerrahi ile yerleştirilen orbital implant ömür boyu problemsiz şekilde yerinde durmaktadır. Ancak iyi yapılmayan cerrahiler ve uygun olmayan orbital implantların yerleştirilmesi nedeni ile maalesef istenmeyen yan etkiler görülebilmektedir. Zaman içinde protezin yerinden çıkması, yüzeyinin açılması, hastada devamlı çapaklanma olması istenmeyen yan etkilerdir. Hastalarda devamlı çapaklanma ve rahtsızlık hissi protezin soket ile uygun olmadığını göstermektedir.Bu durum protezin tekrardan gözden geçirilmesini gerektirir. Maalesef en istemediğimiz durum vücutlarının bir parçası haline gelir. Hastalarımızın protez gözü devamlı takıp çıkarmalarına gerek yoktur. Protezin temizliği ve kontrolü belli aralar ile göz doktorları ve protez merkezlerinde okülaristler tarafından yapılmalıdır. Protez göz çok iyi bir cerrahi ve protez işçiliğinden sonra sağlam göze yakın bir oranda hareket edebilir. Hastalar protez göz ile her türlü aktiviteyi yapabilirler. Denize girebilirler ve spor yapabilirler. Bunun yanında protez gözün daha canlı görünmesi ve kayganlığının sağlanması amacı ile hastalarımıza mutlaka suni gözyaşı ilaçlarını kullanmalarını önermekteyiz. Ancak tüm uygulamalara rağmen zamanla protez eskiyip parlaklığını kaybeder, ayrıca protezin durduğu ve “soket” dediğimiz yuva değişikliklere uğrar bu nedenle protezin 3-4 yılda bir değiştirilmesi protez uygunluğu açısından çok önemlidir.”

    Doç.Dr. Barış Yeniad, protez göz ile ilgili ne gibi problemler olabileceği konusunda şöyle konuştu:

    “Protez göz cerrahisi iyi yapıldığı sürece ikinci bir ameliyat gerekmemektedir. Yapılan cerrahi ile yerleştirilen orbital implant ömür boyu problemsiz şekilde yerinde durmaktadır. Ancak iyi yapılmayan cerrahiler ve uygun olmayan orbital implantların yerleştirilmesi nedeni ile maalesef istenmeyen yan etkiler görülebilmektedir. Zaman içinde protezin yerinden çıkması, yüzeyinin açılması, hastada devamlı çapaklanma olması istenmeyen yan etkilerdir. Hastalarda devamlı çapaklanma ve rahtsızlık hissi protezin soket ile uygun olmadığını göstermektedir. Bu durum protezin tekrardan gözden geçirilmesini gerektirir. Maalesef en istemediğimiz durum konulan orbital implantın açılması veya yerinden çıkmasıdır. Böyle bir durumda yeni bir implant yerleştirilmesi veya açılma küçükse bu bölgeye yama yapılması gerekmektedir. Bu cerrahiler gerçekten özellikli olup bu işte uzmanlaşmış oküloplastik cerrahlar tarafından yapılmalıdır. Yıllar içinde protez kullanan hastalarda üst göz kapağında düşüklük, alt göz kapağında sarkma ve orbitada çukurlaşma görülebilir. Bu durumlar meydana geldiğinde lokal anestezi ile göz kapağı düzeltme ve orbitaya yönelik dolgunlaştırma işlemleri yapılmalıdır.”

  • Psikoloji Gündemi Gaziantep’te Masaya Yatırıldı

    Hasan Kalyoncu Üniversitesinin (HKÜ) ev sahipliğini yaptığı Türkiye’nin en proaktif, ’Psikoloji Bölümünün organize ettiği ve artık marka haline gelen “Psikoloji Gündeminin” yedincisi Kongre ve Kültür Merkezinde (KKM) gerçekleştirildi.

    Psikoloji Gündemi 7 sempozyumunda ’Okul Psikolojisinde Güncel Konular’ konusu ele alındı. Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Psikoloji Gündemi 7 Sempozyumuna ev sahipliği yaptı. Gaziantep ve çevre illerden psikologların, psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin katıldığı sempozyumda “Okul Psikolojisinde Güncel Konular” konusu tüm detaylarıyla ele alındı. Açılış konuşmasını yapan HKÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, “Katılımcı profili, yoğun katılımcı sayısı ve doyurucu bilimsel içeriği ile ’Okul Psikolojisinde Güncel Konular’ temalı bu etkinliğin şehrimize ve bölgemize hayırlı olmasını diliyorum. Okul öncesi ve okul çocuklarında depresyon ve hiperaktivite ve diğer psikolojik problemler sıklıkla görülmeye başlanmıştır. Bu sorunlar çocuk ve ergenin yaşam kalitesini pek çok alanda olumsuz yönde etkilemekte, okula ve hayata uyum sürecini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojik sorunlarına önlem almak için erken girişimde bulunulması oldukça önemlidir. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak okul psikolojisine dikkat çekmek için düzenlediğimiz bu sempozyum da çok değerli bilim adamlarının sunumlarının katılımcılarımıza fayda sağlayacağına ve bu sempozyumun verimli olacağına tüm kalbimizle inanıyoruz. Hasan Kalyoncu Üniversitesinin bir mensubu olarak imkanlarımız elverdiği sürece bu tür çalışmaları desteklemeyi görevimizin gereği sayıyorum” dedi.

    Sempozyum’da konuşma yapan Marmara Üniversitesi Ölçme ve Değerlendirme ABD Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar, “Sosyal Öğrenme Kuramı Açısından Değerlerin Kazanılması ve Değerlerin Ölçümü Sorunu” konusunu ele aldı. Otrar konuşmasında, “Gelişimi anne karnında başlayan insan ilk kez aile sosyal ortamı içinde gözünü açar, yeni geldiği bu dünyada gelişimini sürdürür. Bu gelişim sürecinde pek çok özellik kazanılacak; kazanılan bu özellikler de çocuğun hem kendine yeter olmasına hem de içinde bulunacağı sosyal ortama uyum sağlamasına yarayacaktır. Birçok kuramsal açıklama, çocuğun gelişim sürecinde en önemli sosyal etkenin aile olduğunu vurgulamaktadır” dedi.

    Eğitimde psikolojik açıdan normale duyulan ihtiyaç, normalin ölçüsü ve çeşitleri hakkında bilgi veren Marmara Ünv. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Sezgin ise, “Psikoloji bilimi ilerleyen zaman dilimi içerisinde normalin ölçüsü ve paranormal kelimesini kullanmanın önemini daha sağlam zemine oturtacak bir kavram çeşitliliğine ve ölçüsüne kavuşacaktır. Zira bir bilim için çok kısa bir süre olarak kabul edilecek geçmişine rağmen davranışcılıktan bilişselciliğe ve oradan da insani psikolojiye kadar çalışma sahasını çeşitlendiren psikoloji bilimi bu konuyu da daha sağlam bir zemine oturtacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Postmodern Terapiler ve Psikolojik Danışman” konusuna değinen Marmara Ünv. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Nilgün Canel ise “Psikolojik danışmanlar seans esnasında kendilerini yetkin ve beceri sahibi hissetmeye ihtiyaç duymaktadır. Yapılan araştırmalar, psikolojik danışman adaylarının, bazı psikolojik danışma becerilerinin işlevlerini kavramakta veya bu becerileri kullanma konusunda zorluk yaşadıklarını ve beceri geliştirici uygulama ve eğitimlere ihtiyaç duyduklarını göstermektedir” diye konuştu.

    MÜDAHALE YAKLAŞIMLARI

    Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müge Yüksel, “Altı yaşına gelen bütün sağlıklı çocuklar, okuma-yazma öğrenecek bilişsel gelişim düzeyine erişirler. Bu beceriyi kazanma adeta başarı ile eşdeğer tutulur. Oysa bireysel farklılıklar nedeniyle bütün çocuklar okuma-yazmayı aynı anda öğrenemezler. Öğrenmeye engel olabilecek çeşitli nedenler vardır. Bunlardan birisi de öğrenme güçlüğüdür. Öğrenme güçlüğü adı verilen sorunu yaşayan çocuklarda bilişsel yapı altı yaşa kadar tamamlanmamıştır. Öğrenmeye yardım eden zihinsel organizasyon bazı okula başlayan bir çocuktan beklenen, okula uyum sağlamasıyla beraber okuma-yazma becerisini kazanmasıdır. Bakımlardan yeterli değildir. Okuyamazlar, yazamazlar, matematikte zorluklar yaşayabilirler; ancak zeka düzeylerinde bir sorun yoktur. Okuyamadıkları ya da yazamadıkları için zeka düzeylerinden kuşku duyulur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında aileler paniğe kapılabilir, öğretmenler de öğretememenin sıkıntısını yaşayabilirler. Sonuçta giderek büyüyen sorunlar yumağıyla etrafındakiler çocuğa yüklenebilir” ifadelerine yer verdi.

    Psikoloji Gündemi serisinin yedincisi, katılım belgelerinin verilmesiyle ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

  • Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde ‘Psikoloji Günleri’ Başlıyor

    Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde (FSMVÜ) bu yıl üçüncüsü düzenlenen Psikoloji Günleri, “Nöropsikoloji” başlığıyla 14-15 Nisan’da Kandilli Yerleşkesi’nde düzenlenecek.

    Psikoloji Kulübü tarafından düzenlenen Psikoloji Günleri; bu yıl “Nöropsikoloji” alanında dinleyicilere doyurucu ve ilginç bilgiler vermeyi amaçlıyor. Beyin fonksiyonlarının psikolojik olaylarla ilişkisini araştıran nöropsikoloji; uzman psikologlar, psikiyatrlar ve nörologlar tarafından uyku ve rüyalar, bağlanma, duygu, davranış bozukluğu gibi birçok başlıkta konuşulacak. Herkesin katılımına açık Psikoloji Günleri 14-15 Nisan, 10.00-16.00 saatleri arasında FSMVÜ Kandilli Yerleşkesi’nde takip edilebilir. Psikoloji Günleri, Psikiyatrist/Yazar Cem Mumcu Söyleşisi ile sona erecek.

  • Yeni Yıl, Yeni Psikoloji

    Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, yeni yılın psikolojik olarak yenilikler olarak düşünüldüğünü belirtti.

    Yeni yılın yeni hayallere yakınlık olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Yeni yıl geliyor. Yeni yıl aslında isminden de anlaşıldığı gibi yeni bir durum olarak değerlendirilir. Yeni ev, yeniden doğmak, yeni iş çağrışımı yapar. Bu da bizim yeni yılla birlikte hayallerimizin oluşmasına neden olur. 2016 başlarken bir kısmımız 2015 yılında neler yaptım ve bu yıl ne istiyorum ve ne istemiyorumu değerlendirir. Olumsuzlukları geçen yılla birlikte bırakmak isteriz. Yeni yıl umutlarla, yeni kararlarla gelir. Birçoğumuz yeni yıl için bir sürü yeni kararlar veririz. Örneğin: sigarayı bırakacağım. Derslerime daha fazla çalışacağım. Yeni bir ilişkiye başlayacağım. Spor yapacağım. Hobi edineceğim vesaire” diye konuştu.

    İnsanların çoğunluğunun yeni yılın yeni yaşam şekli için iyi bir başlangıç olduğunu düşündüğünün kaydeden Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, şöyle konuştu:

    “Eski yıl olumsuz alışkanlıklarımızla birlikte tarih olacaktır, böyle isteriz. Ne yazık ki birçok karar, yeni yıla rağmen eski alışkanlıklara yenik düşecektir. Bu hayalleri ve kararları geçerli kılmak için mutlaka yeni düşünme şekillerine ihtiyaç duyarız. Yeni yıldaki kararlarımızı uygulayabilmek için 10 yol: 1. Değiştirmek istediğiniz davranışın net bir tanımını yapın. 2. Gerçekçi bir hedef koyun. Mutlaka bir plan yapın. 3. Hedefinizi ve planınızı yazıya dökün. 4. Planınızı parçalara bölün, her adımı ayrıca değerlendirin. 5. Birçok değişiklik aynı anda olmaz, planınız sade ve tek bir yönde olsun. 6. Değiştirmek istediğimiz davranışımızla ilgili neler geçen yıl neler yaptım sorusunu gözden geçirin. 7. Kendimizi değerlendirirken genelde olumsuz yanlarımıza odaklanırız ancak diğer davranışlarınızı nasıl değiştirdiğinizi düşünün. 8. Kararlı olun ve olumsuzluklar olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Çoğunlukla ilk denemeler başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu sizi umutsuzluğa sevk etmesin. 9. Yakınlarınızdan yardım isteyin, bu planın işe yarayıp yaramayacağı konusunda onların eleştirilerini dikkate alın. 10. Gerçekleştirdiğiniz her adımdan sonra kendinizi ödüllendirin. Bunları dikkate aldığınızda yeni yıldaki beklentilerinizin gerçekleşmesi daha da kolaylaşacaktır.”