Etiket: Prp

  • Prp Uygulamasında Hijyene Dikkat

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Fulya Tezel, PRP uygulamasında hijyene dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

    PRP uygulamasında amacın uygulama yapılan bölgelere yoğunlaştırılmış bir şekilde bu özel hücrelerin zerkini sağlamak olduğunu anlatan Dr. Fulya Tezel, “Özel kitlerle elde edilen plazmada platelet yoğunluğu kanımızdan 3-4 kat daha fazladır. Böylece etkinlik daha fazla, daha güçlü ve daha çabuk oluşmaktadır.” diye konuştu.

    PRP HANGİ AMAÇLARLA UYGULANIR?

    PRP uygulamasının Kozmetik dermatoloji, ortopedi, göz hastalıkları, diş tedavisi gibi tıpta birçok kullanım alanı mevcut olduğunu söyleyen Dr. Fulya Tezel, “Her geçen günde plateletlerin işlevleri anlaşıldıkça kullanım alanları artmaktadır. PRP uygulaması ile deri gençleşmesi arasındaki ilişki nasıldır? Derimiz yaşlanırken birçok biyolojik fonksiyonunu kaybeder. Çoğu yaşlanma karşıtı uygulamalarda amacımız yara iyleştirme mekanizmasını devreye sokmak böylece sıkınıtılı bölgelere bu özel hücrelerin göçünü sağlayıp, büyüme faktörlerinin etkisiyle iyleştirme sürecini başlatmaktır. Kan yoluyla yoğunlaştırılmış bir şekilde elde ettiğimiz bu hücreler uygulalanan bölgelerde güçlü ve çabuk etki göstermektedir. Derideki bir hasarı en etkili, en hızlı ve en doğal biçimde onarabilecek olan yapı, yine derinin ait olduğu bütünün bir parçasıdır, bu nedenle plazma uygulaması damarlarımızda dolaşan bu sihirli gücü harekete geçiren bir yöntem olarak gelişmiştir.” diye konuştu.

    KOZMETİK DERMATOLOJİDE KULLANIM ALANLARI NELERDİR?

    Dr. Fulya Tezel, açıklamasını şöyle sürdürdü; Cilt gençleştirme; ciltte yaşlanma ile azalan kolajenin yeniden yapılanmasını sağlar. Böylece ince kırışıklıkların azalması, cilt tonusunun artması ve daha genç daha parlak bir cilde kavuşmanızı hızlandırır.

    Saç dökülmesi; genetik ve genetik olmayan saç dökülmelerinde tek başına kullanılabileceği gibi diğer tedavilerle birleştirilerek kullanılabilir. Özellikle saç ekimi öncesinde ve sonrasında saçlı deriyi ekime hazırlamak ve ekilen saçların güçlenmesini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Sivilce ve yara izlerinin tedavisindetek başına veya lazerle birlikte kullanılabilir.

    BU TEDAVİ NASIL UYGULANIR?

    Uygulamanın yapılacağı kişiden yaklaşık 10cc kan alınır. Özel kitlere konulan kan santrifüj cihazında plateletlerine ayrıştırılır. Böylece plateletler kitteki tüpün içersinde yoğunlaşıp birikir ve PRP denilen bir kan ürünü ortaya çıkar. Bu ürün dolgu veya mezoterapi gibi yollarla deri altına uygulanır ve deriyi gençleştirici özelliği uygulamanın hemen sonrasında parlak ve canlı bir görünümle belirgin hale gelir.

    PRP UYGULAMASINDA MUTLAKA KİT KULLANILMALI MI?

    PRP uygulamasında kit kullanmamızın amacı kanımızda bulunan plateletleri yoğunlaştırabilmek; kanın tek kullanımlık enjektörler ve tüplerle hazırlanmasını sağlayıp enfeksiyon riskini ortadan kaldırmaktır. Elde ettiğimiz plazmada platelet yoğunluğu en az 1,2 milyon olmalıdır. Aksi halde PRP tedavisiyle amaçladığımız iyilik halini elde edemeyiz.

    PRP İŞLEMİ AĞRILIMIDIR?

    İşlemden 30 dakika önce uygulama bölgesine sürülen anestezik krem sayesinde uygulama konforu arttırılarak işlem kısa sürede tamamlanır.

    PRP HANGİ TEKNİKLERLE UYGULANIR?

    İyilik hali elde etmek istediğimiz bölgelere göre değişiklik göstermekle birlikte mezoterapi tekniği (küçük iğnelerle deri altına enjeksiyon), dolgu tekniği yada maskeyle uygulama gibi birçok teknik kullanılabilir.

    Uygulamanın alerji riski veya herhangi bir başka yan etkisi var mıdır?

    Hastanın kendi kanının kullanıldığı bu uygulamada herhangi bir alerjik reaksiyon riski yoktur. Ancak uygulamanın doğru ve uygun şekilde yapılması için sağlık bakanlığı ruhsatlı onaylı steril ortamlarda hazırlanmış özel çalışma tüpleri kullanılmalıdır. Cilt sterilizasyonunun uygun yapılmadığı ve sterilizayonu iyi olmayan tüplerin kullanıldığı uygulamalarda derin cilt enfeksiyonları meydana gelebilir.

    BU TEDAVİ KİMLERE UYGULANMAZ?

    Kanser hikayesi olan, platelet sayısı yetersiz olan, aktif otoimmün hastalığı olan ve uygulama bölgesinde aktif enfeksiyonu olan hastalara uygulanmamalıdır.

    Kaç seans tedavi yeterlidir? Ne kadar sıklıkla tekrarlanmalıdır?

    15 gün aralarla yapılan 3-4 seanslık tedavi 1 kür olarak adlanmaktadır. 12 aylık periyodlarla 1 kür tedavi almak gençlik halini en iyi şekilde korumamızı sağlar.

    İŞLEM SONRASI NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

    Uygulama sonrası günlük yaşantınıza hemen geri dönebilirsiniz. Uygulama iğnelerle yapıldığı zaman uygulama bölgesinde küçük iğne izleri görülebilir. Uygulama sonrası 24 saat uygulama bölgesine su temasından kaçınılmalıdır.”

  • Diz Ağrıları Prp İle Tarih Oluyor

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, diz ağrılarının PRP tedavisi ile tarih olduğunu söyledi.

    Kireçlenmenin yani artrozun basitçe eklem kıkırdaklarının yıpranmasına bağlı olarak ortaya çıkan eklem rahatsızlığı olarak tanımlanabileceğini anlatan Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Yıpranan kıkırdaklar dökülerek incelir ve sert kemik yüzeyleri darbelere karşı korunmasız kalır. Zamanla eriyen ve incelen kıkırdak kemiklere aşırı yük gelmesine sebep olur. Bu aşırı yüklenme eklem kemiklerinde halk arasında kireçlenme, tıp dilinde osteofit denilen sivri kemik çıkıntılara neden olur. Bu yeni kemik çıkıntılar dizi oluşturan anatomik yapılar üzerinde basınç oluşturarak ağrıya neden olur” dedi.

    PRP’nin (platelet rich plasma) Türkçe adıyla trombositten zengin plazma tedavisinin son birkaç yıldır giderek artan biçimde kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “PRP hastadan alınan kanın içinde bulunan trombosit hücrelerinin özel bir sistem ile ayrılarak hastanın problemli vücut bölümüne enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Bu hücrelerin sahip olduğu bir çok hormon ve benzeri maddelerin vücut dokuları üzerinde iyileştirici etkisi olmaktadır. PRP özellikle eklem kireçlenmelerinde, tendinit gibi yumuşak doku problemlerinde, spor yaralanmalarında geniş bir kullanım alanı bulmuştur. PRP’nin kas iskelet sistemi hastalıklarında kullanımının etkin olduğuna dair çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Her ne kadar yeterli bilimsel desteği olmasa da PRP kozmetik sektöründe de anti-aging amaçlı olarak yoğun bir şekilde kullanılmaktadır” diye konuştu.

    PRP tedavisinin birincil kullanım alanının eklem kireçlenmeleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Kireçlenme denince de akla en sık olarak diz kireçlenmesi gelmektedir. PRP tedavisi diz kireçlenmesinde genel olarak ayda bir kez 3 defa uygulanmaktadır. PRP yine göreceli sık karşılaşılan kalça kireçlenmesinde de kullanılmaktadır. Bu tedavi uygun şekilde yapıldığında son derece iyi sonuçlar vermektedir.

    Bu tedavinin başarılı olması birkaç faktöre bağlıdır. Bunlardan ilki, kullanılan malzemenin PRP için gerekli ayrıştırma işlemini sağıklı bir şekilde yapabilecek kalitede olmasıdır. Maalesef basit labaratuar tüplerinde kanı santrifuj ederek ilkel yöntemlerle PRP hazırlandığına ve tedavi kullanıldığına şahit oluyoruz. PRP için gerekli trombosit ayrıştırma işlemi bu iş için geliştirilmiş ve optimize edilmiş özel kitler ve santrifuj cihazları ile yapılmalıdır. Aksi takdirde elde edilen sıvıdaki trombosit miktarı iyileşme için gerekli sayıda olmayacak ve tedavi başarısız olacaktır.

    İkinci önemli faktör ise uygulama tekniğidir. Araştırmalar gösteriyor ki yardımcı bir görüntülemenin rehberliğinde yapılmayan yani el yordamı ile yapılan enjekisyonlarda ilacın eklem içine ulaşma şansı yüzde 50’lerde kalmaktadır. Bu oran diz gibi eklemlerde biraz daha yüksek kalça, omuz gibi zor eklemlerde daha düşüktür. Bu tip enjeksiyonlarda pratik ve güvenilir olan yöntem, ultrason görüntüleme yardımı ile enjeksiyonun gerçekleştirilmesidir. Aksi takdirse enjeksiyon doğru yere yapılamayabilir ve pahalı bir tedavi boşa gidebilir. Son önemli nokta ise sadece PRP yapmakla diz kireçlenmesinin tedavi edilemeyeceğinin akılda tutulmasıdır. Diz kireçlenmesinin tedavisinde PRP ile beraber mutlaka yapılması gerek “olmazsa olmazlarımız” vardır. Bunlardan ilki hastanın dizini korumasıdır. Yani hasta merdiven inip çıkmak, diz katlamak, çömelmek gibi zorlayıcı diz aktivitelerinden kaçınmalıdır. İkinci olmazsa olmazımız egzersizdir. Hastalara mutlaka diz koruyucu egzersiz programı verilmeli ve hasta buna en az 3 ay devam etmelidir. Son olmazsa olmazımız ise kilo kontrolüdür. Bu konu diz kireçlenmes için hayati önem taşımakta olup hasta kesinlikle kilo almamalı, obez ise fazla kilosunu vermek için gerekli çabayı sarfetmelidir” dedi.

    Prof. Dr. Cengiz Bahadır, Diz kireçlenme tedavisinde “PRP uyguladık, tamam hasta iyileşecek” mantığının çok yanlış olduğunu dile getiren Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Öncelikle PRP doğru kitle hazırlanacak, doğru teknikle ultrason rehberliğinde yapılacak ve sonrasında hasta dizini koruyacak , egzersiz yapacak ve kilo kontrolünü gerçekleştirecektir. Bu saydıklarımızdan herhangi birinin eksikliği diz kireçlenme tedavisinin başarılı olmasını engelleyecek yada başarısını azaltacaktır” şeklinde konuştu.

  • Diz Kireçlenmesinde Prp Tedavisinde Bunlara Dikkat

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, diz kireçlenmesinde uygulanan PRP tedavisinde başarılı sonuç almak için dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda uyardı.

    Kireçlenmenin yani artrozun basitçe eklem kıkırdaklarının yıpranmasına bağlı olarak ortaya çıkan eklem rahatsızlığı olarak tanımlanabildiğini söyleyen Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Yıpranan kıkırdaklar dökülerek incelir ve sert kemik yüzeyleri darbelere karşı korunmasız kalır. Zamanla eriyen ve incelen kıkırdak kemiklere aşırı yük gelmesine sebep olur. Bu aşırı yüklenme eklem kemiklerinde halk arasında kireçlenme, tıp dilinde osteofit denilen sivri kemik çıkıntılara neden olur. Bu yeni kemik çıkıntılar dizi oluşturan anatomik yapılar üzerinde basınç oluşturarak ağrıya neden olur” dedi.

    PRP’nin (platelet rich plasma) Türkçe adıyla trombositten zengin plazma tedavisinin son birkaç yıldır giderek artan biçimde kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Bahadır, “PRP hastadan alınan kanın içinde bulunan trombosit hücrelerinin özel bir sistemle ayrılarak hastanın problemli vücut bölümüne enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Bu hücrelerin sahip olduğu birçok hormon ve benzeri maddelerin vücut dokuları üzerinde iyileştirici etkisi olmaktadır. PRP özellikle eklem kireçlenmelerinde, tendinit gibi yumuşak doku problemlerinde, spor yaralanmalarında geniş bir kullanım alanı bulmuştur. PRP’nin kas iskelet sistemi hastalıklarında kullanımının etkin olduğuna dair çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Her ne kadar yeterli bilimsel desteği olmasa da PRP kozmetik sektöründe de anti-aging amaçlı olarak yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. PRP tedavisinin birincil kullanım alanı eklem kireçlenmeleridir. Kireçlenme denince de akla en sık olarak diz kireçlenmesi gelmektedir. PRP tedavisi diz kireçlenmesinde genel olarak ayda bir kez 3 defa uygulanmaktadır. PRP yine göreceli sık karşılaşılan kalça kireçlenmesinde de kullanılmaktadır. Bu tedavi uygun şekilde yapıldığında son derece iyi sonuçlar vermektedir” diye konuştu.

    PRP TEDAVİSİNİN BAŞARISI NELERE BAĞLIDIR?

    Prof. Dr. Bahadır, tedavinin başarılı olmasının birkaç faktöre bağlı olduğunu ifade ederek, “Bunlardan ilki, kullanılan malzemenin PRP için gerekli ayrıştırma işlemini sağıklı bir şekilde yapabilecek kalitede olmasıdır. Maalesef basit laboratuar tüplerinde kanı santrifuj ederek ilkel yöntemlerle PRP hazırlandığına ve tedavide kullanıldığına şahit oluyoruz. PRP için gerekli trombosit ayrıştırma işlemi bu iş için geliştirilmiş ve optimize edilmiş özel kitler ve santrifuj cihazları ile yapılmalıdır. Aksi takdirde elde edilen sıvıdaki trombosit miktarı iyileşme için gerekli sayıda olmayacak ve tedavi başarısız olacaktır. İkinci önemli faktör ise uygulama tekniğidir. Araştırmalar gösteriyor ki yardımcı bir görüntülemenin rehberliğinde yapılmayan yani el yordamı ile yapılan enjekisyonlarda ilacın eklem içine ulaşma şansı yüzde 50’lerde kalmaktadır. Bu oran diz gibi eklemlerde biraz daha yüksek, kalça, omuz gibi zor eklemlerde daha düşüktür. Bu tip enjeksiyonlarda pratik ve güvenilir olan yöntem, ultrason görüntüleme yardımı ile enjeksiyonun gerçekleştirilmesidir. Aksi takdirde enjeksiyon doğru yere yapılamayabilir ve pahalı bir tedavi boşa gidebilir. Son önemli nokta ise sadece PRP yapmakla diz kireçlenmesinin tedavi edilemeyeceğinin akılda tutulmasıdır. Diz kireçlenmesinin tedavisinde PRP ile beraber mutlaka yapılması gerek olmazsa olmazlarımız vardır. Bunlardan ilki hastanın dizini korumasıdır. Yani hasta merdiven inip çıkmak, diz katlamak, çömelmek gibi zorlayıcı diz aktivitelerinden kaçınmalıdır. İkinci olmazsa olmazımız egzersizdir. Hastalara mutlaka diz koruyucu egzersiz programı verilmeli ve hasta buna en az 3 ay devam etmelidir. Son olmazsa olmazımız ise kilo kontrolüdür. Bu konu diz kireçlenmesi için hayati önem taşımakta olup, hasta kesinlikle kilo almamalı, obez ise fazla kilosunu vermek için gerekli çabayı sarfetmelidir” dedi.

    Prof. Dr. Bahadır, diz kireçlenme tedavisinde “PRP uyguladık, tamam hasta iyileşecek” mantığının çok yanlış olduğunu belirterek, “Öncelikle PRP doğru kitle hazırlanacak, doğru teknikle ultrason rehberliğinde yapılacak ve sonrasında hasta dizini koruyacak, egzersiz yapacak ve kilo kontrolünü gerçekleştirecektir. Bu saydıklarımızdan herhangi birinin eksikliği diz kireçlenme tedavisinin başarılı olmasını engelleyecek ya da başarısını azaltacaktır” dedi.

  • Prp Destekli Saç Ekimi İle Daha Canlı Saçlar

    Hairestetik Saç Ekim Merkezi Kurucusu Engin Sönmez, PRD destekli saç ekimi ile daha canlı saçlara kavuşulduğunu belirtti.

    PRP’nin kişinin kendi kanından elde edilen platelet yönünden zenginleştirilmiş plazmanın, trombositlerin yine aynı kişiye saç köklerinin bulunduğu cildin orta tabakasına enjekte edilmesi işlemi olduğunu ifade eden Sönmez, “İlk seans arası 15 gün daha sonra ayda bir 5 seans tamamlanarak yapılması uygun görülür. Amaç saç dökülmesini önlemek ve cansız olan saç köklerinin kalınlaşmasını sağlamaktır. Saç mezoterapisi ile birlikte uygulandığında etkisi çok daha iyi olur. Saç nakli yapılacak bölgedeki kan akışını hızlandırmak ve alınan saç köklerinin bekleme süresinde daha iyi beslenmesini sağlamaktır. Merkezimizde prpli saç nakli uygulanmaktadır. Saç ekim sonrasında da seanslara düzenli olarak devam edilmekte ve saç çıkışları hızlandırılmaktadır.” dedi.

    Hairestetik Saç Ekim Merkezi Kurucusu Engin Sönmez, PRP tedavisi hakkında şu bilgileri verdi:

    İdame yani koruyucu tedavilerde amaç hücum tedavisi ile elde edilen olumlu etkinin korunmasıdır. PRP tedavisindeki temel, organizmanın doğal yollarla sağladığı bu mekanizmayı provake etmek ve bu hücreleri yoğun olarak hasarlı bölgeye vererek olayı hızlandırmaktır. Doğal olarak Koruyucu Tedavinin tercih edilmesi için aktif saç dökülmesinin durmuş olması gerekir. Uygulanan Koruyucu Tedavi adımları aşağıdaki gibidir:

    1. Adım: Ayda bir seans halinde uygulanır. Mevsim Geçiş Mezoterapisi olarak bilinir. İlkbahar, yaz, sonbahar ve kışa girerken birer seans yapılmalıdır.

    2. Adım: 3 ayda bir seans halinde yapılır. Risk grubu içinde yer almayan kişilere yapılır. Daha az tercih edilen bir adımdır.

    PRP Saç Tedavisi

    PRP ile saç dökülmesi tedavisi; saç dökülmesini durdurmada ve zayıflamış, cansızlaşmış saç köklerinin canlandırılmasında kullanılan bir yöntemdir.

    PRP Saç Tedavisi uygulanmanın amacı:

    Zayıflamış, cansızlaşmış ve hatta tüy haline gelmeye başlayan saç telleriyle, ölmeye yüz tutan saç köklerini canlandırıp dirilterek saçların eski sağlığına kavuşmasına yardımcı olmaktadır.

    Kişinin kendi kanının özel bir işleme tabi tutularak, akyuvarların ve trombositlerin ayrılması sonucunda elde edilen plazma, saçsız veya seyrelmiş bölgeye enjekte edilir.

    PRP Saç Tedavisi şu şekilde uygulanır:

    Hastanın kendi kanı alındıktan sonra (10 cc, bir kaşık kadar), 10 dakika boyunca 3000 devir/dakika santrifüj (ayrıştırma) edilir. Santrifüj sonucu, kırmızı kan hücrelerinden ayrışan plazma kısmı, mezoterapi veya dolgu yöntemi ilesaçlı deri ve cilde uygulanır.

    PRP tedavisinde elde edilen bu plazma yoğun trombosit (pıhtı hücreleri) ve lökositler (beyaz kan hücreleri) içermektedir. Aktive olmuş trombositler ve lökositler, büyüme faktörleri salgılar. PRP Saç Tedavisi, büyüme faktörleri kök hücrelerin yenilenmesini ve çoğalmasını tetikler. Böylece dokuda ciddi bir yenilenme meydana gelmektedir.

    PRP Saç Tedavisi uygulama süresi:

    Ortalama 15 gün ara ile daha sonra ayda bir 30 dakika uygulanır ve genellikle 3-4 ay sürer. Sonrasında her yıl bir defa uygulanması yeterli olacaktır. Bu yöntemin en önemli avantajı, özel plazmanın hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır”.

  • Doğal Gençleşmenin Yolu Prp

    Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.

    Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.

    Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”

    KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN

    Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.

    Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”

    Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.

    DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN

    Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.

    Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20-30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.

    Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3-4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta-20 gün aralarla 3-4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”