Etiket: Protein

  • Bakan Pakdemirli: “Türkiye’nin toplam protein üretimi açısından bir eksiği yok”

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Türkiye’nin toplam protein üretimi açısından bir eksiği yok. Yani et yerine biraz tavuk yesek, et yerine biraz balık yesek, et yerine biraz hindi yesek bu iş çözülecek. Biz biraz daha agresif bir stratejiyle Türkiye’yi dünyanın balık üssü haline getirebiliriz” dedi.

    Dünya Balık Haftası vesilesiyle Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde Su Ürünleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (ASAUM) bünyesinde düzenlenen etkinlik, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin katılımıyla gerçekleşti. Etkinlikte konuşan Bakan Pakdemirli, balığın ve deniz ürünlerinin en kalitelisinin Ankara’ya geldiğini belirtti. Türkiye’de geçmişten bu yana senelik 60 ila 100 bin ton civarında et ithalatı yapıldığını kaydeden Pakdemirli, “Bu dönemde çok ihtiyacımız yok gibi görünse de hayvan sayımızda miktar eksiğimiz var. Türkiye’nin toplam protein üretimi açısından bir eksiği yok. Yani et yerine biraz tavuk yesek, et yerine biraz balık yesek, et yerine biraz hindi yesek bu iş çözülecek. Ama tabi ki vatandaşın tercihi bu yönde. 2002’de bu ülkenin bir vatandaşı ortalama 6 kilo et yiyormuş, şu anda ortalama 15 kilo et yiyor. Ama işin bir de sağlık tarafı da var, ben diyetle de ilgilenmek durumundayım, o yüzden diyorum ki eti biraz daha az yiyelim. Diğer taraflara doğru gidelim. Çok değerli bir ağabeyimin bana bir söylediği bir laf var ’kırkına kadar kuzu yiyeceksin, kırkından sonra kuzunun yediğini yiyeceksin’ diyor yani kırkından sona sağlıklı gıdalara yönelmek zorundayız” mesajını verdi.

    “Türkiye’yi dünyanın balık üssü haline getirebiliriz”

    Kanatlı sektörde 400 milyon dolar ihracat varken, balıkta 1 milyar dolar ihracat olduğunu dile getiren Pakdemirli, “2023 hedeflerinin 4-5 sene öncesinden tutan herhalde yegane 2023 hedefidir balıkçılık sektörü. Üç tarafımız denizlerle çevrili bir milyar dolar ihracat var ama ben gelir gelmez dedim ki bu bir milyar dolar ihracat olmaz, bunu 2 milyar dolara çıkarmamız lazım. Bu işin yapılabilirliği var ve biz biraz daha agresif bir stratejiyle Türkiye’yi dünyanın balık üssü haline getirebiliriz. Zaten 600 bin tona çıkması ile ilgili talimat vermiştim. Eğer bu hızla gidersek bana göre 2023’e gelmeden de 600 bin tona çıkabiliriz gibi gözüküyor” şeklinde konuştu.

    Küçük balık avlamaya da değinen Pakdemirli, “Küçük balığı avlamak bana göre hem günah hem de doğru değil. Denizler bizim değil yarınlardaki evlatlarımıza emanet” çağrısında bulundu.

    “Balık cenneti değiliz, politikalar ortaya koymalıyız”

    Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Erkan İbiş ise dünyada gıda, su ve enerji gibi çok önemli parametreler olduğunu özellikle gıdanın gelecekte geçmişe göre çok daha önemli olacağını kaydetti. Gündemde sağlıklı beslenme, toplumsal refah ve dengeli beslenmenin önemli bir yer tuttuğunu dile getiren İbiş, “Kendi kendine yetebilen yüzde yüz bir tarım ülkesi değiliz. Şu anda hayvancılık ülkesi bakımından da bazı parametrelerde geride kaldık. Üç tarafımız deniz, bu kadar zengin denizlerimiz var, balık cennetiyiz diyoruz ancak balık üretimine baktığımız zaman, balık fiyatları bakımından baktığımız zaman hiç de balık cenneti değiliz. Bu gerçeklere göre politikalarımızı ortaya koymak durumundayız. Elimizden gelen katkıyı vermemiz gerekiyor. Tüm başlıklarda daha öne çıkmamız gerekiyor. Balık, diyabetten alzheimera kadar pek çok insan hastalıklarına kadar bir çok bilinen faydası var. Bu kapsamda üretimi arttırmalıyız. Bunu yaparken de çevreyi, doğayı korumak en önemli parametre olmalı. Çevreyi yüzde yüz koruyacağız diye de bu üretimleri ortadan kaldırmamak gerekiyor. Hedefimiz daha çok üretim, doğayı, çevreyi, tabiatı koruyarak ara formüller üreterek, elbette üreticiyi de koruyarak, teşvik ederek daha çok üretim” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından Bakan Pakdemirli, öğrencilere ve basın mensuplarına ekmek arası balık ikram etti. Önlüğünü giyip ocak başına geçen Pakdemirli, tuzlu balık tarifi verdi.

  • Dünya Yumurta Günü ’yaşam için protein’ teması ile kutlandı

    Tüm dünyada 23 yıldan beri Ekim ayının ikinci Cuma günü kutlanan Dünya Yumurta Günü, Türkiye’de Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) öncülüğünde kutlandı. Törende konuşan YUM-BİR Başkanı İbrahim Afyon, “Anne sütünden sonra en değerli besin olan yumurtayı 365 gün 24 saat esasına göre çalışarak üretmekten onur duyuyoruz. Dünya Yumurta Günü’nün bu yılki teması ile yumurtanın, insan yaşamının tüm evrelerinde tüketilebilecek değerli bir protein kaynağı olduğunu anlatmak istiyoruz” dedi. Kutlamada Ayhan Sicimoğlu, dünyanın dört bir yanında tattığı yumurtalı yemeklerden örnekler vererek izleyicilere keyifli dakikalar yaşattı. Ünlü Şef Hazer Amani, özel yumurtalı tarifleri canlı olarak pişirdi ve izleyicilere tattırdı. Ender Saraç, dünyayı protein toplumları yönettiğini kaydetti. Son olarak kendi adıyla anılan hazerlemeyi yaptı.

    Tüm dünyada 23 yıldan beri Ekim ayının ikinci Cuma günü kutlanan ’Dünya Yumurta Günü’, Türkiye’de Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) öncülüğünde kutlandı. Yumurtanın besleyici değerine dikkat çekmek ve tüketimi yeterli seviyeye getirmek amacını taşıyan kutlama birbirinden değerli konuşmacıları ve şefleri yaşam için protein teması etrafında buluşturdu. Kutlamaya Ayhan Sicimoğlu, Ayşe Tolga, Ender Saraç ve Hazer Amani katıldı.

    Kutlamanın açılış konuşmasını yapan YUM-BİR Başkanı İbrahim Afyon, “Yumurta üreticileri olarak bizler anne sütünden sonra en değerli besin olan yumurtayı 365 gün 24 saat esasına göre çalışarak üretmekten onur duyuyoruz. Yumurta sektörü 22 milyar adet üretimi ile dünyada dokuzuncu, 400 milyon doları aşan ihracatı ile üçüncü sırada yer almaktadır. Her yıl üretim, tüketim ve ihracatımız artmaktadır. Son 10 yılda kişi başına yumurta tüketimimiz YUM-BİR’in de yaptığı tanıtım çalışmaları ile yüzde 100 artarak 215 adede ulaşmıştır” diye konuştu.

    “Yumurta da hayat var, hayatınızda yumurta olsun”

    Dünya Yumurta Günü’nün bu sene ’yaşam için protein’ temasıyla kutlandığını belirten Afyon, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya Yumurta Günü’nün bu yılki teması ile yumurtanın, insan yaşamının tüm evrelerinde tüketilebilecek değerli bir protein kaynağı olduğunu ve yumurtanın farklı yaşam evrelerinde yani, doğum öncesi, ilk gelişim yılları, yetişkinlik dönemi ve yaşlılık dönemleri gibi dönemlerde sağladığı yararları topluma anlatmak istiyoruz. Yumurta da hayat var, hayatınızda yumurta olsun” şeklinde konuştu.

    “Dünyayı protein toplumları yönetiyor”

    Kutlamaya katılan Ender Saraç, dünyayı protein toplumları yönettiğini belirterek, yumurta tüketiminin yüksek olduğu ülkelerin aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ülkeleri olduğunu söyledi.

    “Yumurtanın fiyatını belirleyen arz talep dengesi olduğu gibi talebi belirleyen şeyde yumurtanın fiyatı”

    YUM-BİR Halkla İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Derya Pala da yaptığı konuşmasında, “Bizim amacımız Türkiye’de yumurta tüketimini arttırmak. Yumurtanın faydalarını tüketiciye anlatmak. Bugün konuklarımız harikaydı. Ayhan Sicimoğlu, Ayşe Tolga, Ender Saraç ve Hazer Amani. Yumurtayla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki onlarda çok eğlence ve canlı bir şekilde anlattılar. Son derece güzel bir etkinlikti. Yumurta gerçekten hayatın kaynağı, son derece besleyici bir protein kaynağı. Yumurta fiyat ve fayda karşılaştırması yaptığımızda son derece ucuz bir gıda. Son zamanlarda yumurta fiyatlarında ki artış gündeme geldi. Arz talep dengesidir yumurtada fiyatı belirleyen. Eylül, Ekim, Kasım ayı talebin arttığı aylardır. Üretici çıkış fiyatı var, bir de tüketiciye ulaşan fiyatlar var. Tabi üreticilerin satış fiyatı, maliyetin biraz üstünde. Biz 40 kuruş civarında yumurtayı satarken, marketlerde 70 kuruş ile bir lira arası değişiyor. Pazarlarda biraz daha ucuz 60 kuruş civarında. Ambalaj fiyatı etkili oluyor, ne pahalılıkta bir ambalaj malzemesi kullanıldığı etkili oluyor yumurtanın fiyatında. Marketlerin kar marjı etkili oluyor. Tüketiciye gelene kadar yumurta kaç kere el değiştirmiş o etkili oluyor. Tüccardan mı markete gidiyor yoksa üreticiden mi markete gidiyor o önemli. Yani pazarlama alanının önemi var. Marketin, pazarın, bakkalın hangi sosyoekonomik çevrede olduğu ile alakası var. Bu makas açıldıkça biz üreticiler olarak bundan hoşnutsuzluk duyuyoruz, çünkü yumurtanın fiyatını belirleyen arz talep dengesi olduğu gibi talebi belirleyen şey de yumurtanın fiyatıdır. Fiyat yüksek olunca bu sefer talep düşüyor. Bu yüzden biz marketlerde yüksek kar marjları ile satılmasından, araya çok fazla aracının girmesinden hoşnutsuzuz. Üreticiden 40 kuruşa çıkıyorsa bir yumurta, bunun tüketiciye ulaştığında 60-65 kuruşu geçmemesi lazım” diye konuştu.

    Kalp kırmayın, yumurta kırın

    Etkinliğin sonunda Ayhan Sicimoğlu, Ayşe Tolga, Ender Saraç ve Hazer Amani birlikte yumurta pişirdiler ve hep bir ağızdan “Kalp kırmayın, yumurta kırın” mesajını verdiler.

    Yapılan bilgilendirmede yumurtanın faydaları şöyle sıralandı;

    “Yumurta, anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran tek besin kaynağıdır.

    A, D, E ve B grubu vitaminleri önemli oranda içeren yumurta, içinde bulunan kolin sayesinde beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli rol oynar.

    Hayvansal kaynaklı bir besin olmasına rağmen yumurtanın yağ içeriği düşüktür. Yani yumurtada kalp damar hastalıkları için risk faktörü olan doymuş yağ asitleri ve toplam yağ miktarı azdır.

    Yumurta sarısı, D vitamini sağlayan birkaç besinden biridir ve güneş ışınlarından da yeterince faydalanıldığı takdirde yumurta özellikle çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı kemik bozukluğu oluşmasını engeller.

    Yumurta, demir ve çinko gibi sağlığımız açısından önem taşıyan mineralleri içerir.

    Yumurtanın kandaki zararlı kolesterolü düşürücü, faydalı kolesterolü artırıcı etkisi vardır.

    Yumurtadaki protein tüm besinler içinde en kalitelisidir. Yumurtada proteinin biyolojik yararlılığı yüzde 100 iken bu değer sütte yüzde 85, balıkta yüzde 76, sığır etinde yüzde 74’te kalmaktadır.

    Yumurta, ambalajı hayvan tarafından yapılan tek gıda maddesidir. Bu nedenle ticari hileye tamamen kapalıdır”.

    Rakamlarla yumurta sektörü

    Yapılan açıklamada yumurta sektörü ile ilgili şu bilgiler kaydedildi:

    “Yumurta sektörü 22 milyar adet üretimi ile dünyada dokuzuncu, 400 milyon doları aşan ihracatı ile üçüncü sırada yer alıyor.

    Yumurta sektörü yaklaşık 7 milyar TL ciroya sahip.

    150 bin kişiye doğrudan ve dolaylı olarak istihdam sağlıyor.

    Yumurta sektörü 2017 yılı itibariyle bin ticari işletme ve 3 bin 100 kümeste üretimini sürdürmektedir”.

  • Bakan Fakıbaba: “80 milyon tüketicinin protein oranını arttırmamız lazım”

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine, “Fakir halkı koruyacaksın, üreticiyi koruyacaksın” dediğini belirterek, 80 milyon tüketicinin aldığı protein oranını artırmak için çalıştıklarını söyledi.

    Bakan Fakıbaba, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal ile birlikte Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Hayvan Borsası’nın açılışına katıldı.

    Törende konuşan Bakan Fakıbaba, “Her zaman üreticinin de, tüketicinin de yani tüketiciyle üretici arasında bulunan sanayicinin de, ihracatçıya da, ithalatçıya da örnek olacağız. Biz her zaman onların yanında olacağız. Niye 80 milyon tüketicim var benim, 80 milyon kardeşim var benim. Onların mutlaka ve mutlaka aldığı protein oranını arttırmamız lazım. Bizim torunlarımızın et yemesi lazım, bizim torunlarımızın daha fazla süt alması lazım, daha fazla protein alması lazım, bunu hep beraber fedakarlık yapacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine, “Fakir halkı koruyacaksın, üreticiyi koruyacaksın” dediğini hatırlatan Bakan Fakıbaba, “Ben de emrin olur sayın cumhurbaşkanım” dedim. Onun için rahat olun biz hep sizin emrindeyiz, düveyle ilgili destek istiyorsunuz aldık, Kahramanmaraş için destek aldık. Tarımı sanayi ile buluşturan ilk şehirlerden birisidir Kahramanmaraş, ben Kahramanmaraşlıları takdir ediyor ve seviyorum, bağrıma basıyorum. İnşallah daha güzel günler olacak. Biz biraz sonra çalıştaya gideceğiz. Notlarımızı alacağız. Bakın emin olun, Şanlıurfa neyse Kahramanmaraş’ta odur. Gaziantep’te, Şırnak’ta, Ordu’da odur. Biz Kürdü, Lazı, Arabı, Çerkezi ile Sünnisi, Alevisiyle kardeşiz” dedi.

  • Diyetisyen Serkan Tutar: “Protein Tüketin”

    Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, kabus olan son beş kiloyu vermek için önerilerde bulundu. Fazla su içilmesini öneren Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, “Proteinli besin tüketirken genel olarak sindirim sistemi yavaşlar. Sindirim sisteminin yavaşlaması ve kabızlık olması durumunda kilonuz gitmeyecek aksine kabızlık nedeni ile sürekli olarak şişkinlik hissedeceksiniz. Suyun emildiği yer kalın barsağın son kısmıdır bu nedenle proteinli besin tüketip suyu yeteri kadar içiyorsanız son 5 kilonuzdan kurtulabilirsiniz” dedi.

    Diyetisyen Tutar, günde 3 yeşil çay içilmesini tavsiye ederek şöyle konuştu: “Günümüzde birçok bitki için metabolizma hızlandırıcı denilse de asıl metabolizma hızlandıran tek çay yeşil çaydır. İçerindeki epigallo kateşin gallat (EPKG)adı verilen bileşen metabolizma hızlandırmasının yanı sıra vücuttan ödem atılmasına yardımcı olmaktadır. Yeşil çayı içerken dikkat edilmesi gereken kural düşük tansiyon sıkıntınızın olmamasıdır. Eğer düşük tansiyonunuz var ise yeşil çay içmeniz sizde sürekli olarak baş dönmesi yapacak ve yaşam kalitenizin düşmesine neden olacaktır. Yeşil çayı günün erken saatlerinde içmeye özen göstermelisiniz” diye konuştu.

    Son 5 kilo kaybı için sadece yediklerinizi azaltmanın doğru bir yol olmadığını kaydeden Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, daha sonra şunları söyledi; “Bu durumda gün içerisinde yakmış olduğunuz kalorinin miktarını arttırmak için egzersiz yapmalısınız. Özellikle ağırlık egzersizleri değil kardiyo ağırlıklı egzersiz yapmanız daha kolay kaybını sağlayacaktır. Tabi spor yaparken süresi, nabız hızı kişiye göre değişmelidir. Ama bu 5 kiloyu kaybedeceğim diye haftada 5-6 gün spor yapmanız risktir. Çünkü ilerde yaptığınız bu sporu bırakırsanız verdiğiniz 5 kilo daha fazlası ile geri gelebilir. Bu nedenle haftada 3-4 gün spor yeterli olacaktır.”

    PROTEİN TÜKETİN

    Proteinli besinlere değinen Tutar, “Proteinli besinlerin temojenik etkisi daha yüksektir. Yani siz et gurubu besin tükettiğinizde vücudunuz bunu sindirmek için daha fazla kalori harcar. Bu durumda son gitmeyen 5 kilonuzun gitmesinde size katkı sağlayacaktır. Eğer proteinli besin tüketmeyi sevmiyorsanız son 5 kilonuzun gitmesi çok zordur. Vücudunuzun iç organ gibi benimsediği son 5 kilonuzun kaybolması için sadece beslenmenize değil yaşam düzeninize de dikkat etmelisiniz. Eğer yeteri kadar uyumazsanız hem gece fazla besin tüketme riskiniz artacak hem de vücudunuz ödem yapacaktır. Bu durumda son 5 kiloyu vermeniz sadece hayal olur. Bu nedenle günde 6-8 saat uyumaya dikkat edin.” diye konuştu.

    SIFIR HATA YAPIN

    Tutar, “Bir kere bir şey olmaz” deyip tüketilen o küçücük besinlerin kilo vermenin baş düşmanı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Çünkü kalorisi çok olmasa sürekli olarak insülin salgılama ve vücudunuzun yağlanmasına neden olacaktır. Artık son 5 kilonuz için diyetinize daha fazla sadık kalmalı ve bir süre hata yapmaktan kaçınmalısınız.”

    BARSAK HIZLANDIRAN BESİN TÜKETİN

    Son 5 kilonun gitmesi için sindirim sisteminin düzenli çalışması gerektiğini anlatan Diyetisyen Tutar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık sürekli olarak kabızlık problemi yaşıyorsanız bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz anlamına geliyor. Özellikle lif içeriği yüksek sebzeyi ana yemeğiniz et olsa bile yanına eklemeyi ihmal etmeyin. Ayrıca barsak hızlandırıcı kuru meyveyi ara öğünlerde tüketmelisiniz. Buna ek olarak süt ürünlerini tüketmeyi ihmal etmemelisiniz. İşte son 5 kiloda yapılan en büyük hatalardan biri. Kilo gitmedikçe takıntı haline gelir ve siz tartıya çıktığınızda kilonuzun gitmediğini gördükçe inancınızı kaybedersiniz. Ve ’sanırım ben kiloyu veremeyeceğim’ mesajını bilinçaltına gönderirsiniz. İşte bu saatten sonra o son 5 kilo her zaman sizinle olacaktır. Tartı üstüne çıkmayın, illa çıkacağım derseniz ayda 1 defa tartılın. Unutmayın son 5 kiloyu atmak tüm diyet süresince verdiğiniz kiloyu kaybetmekten daha zordur.”

  • İpek Protein İle Tanışın

    FEBS Biyoteknoloji Direktörü Dr. Şebnem Küçük, ipek proteininin insan cildine sağladığı faydaların yapılan araştırmalarla detaylı olarak ortaya konulduğunu ve tüm dünyada kabul gördüğünü belirterek, “İpek proteini mucizesini mutlaka deneyin” dedi.

    FEBS Biyoteknoloji Direktörü Dr. Şebnem Küçük, her cildin mutlaka ipekle tanışması gerektiğini söyledi. Doğal ürünleri tercih eden kişilerin bu konuda yeterli bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Şebnem Küçük, “Ar-Ge şirketi olarak piyasaya sürdüğümüz ürünlerle bu konuda önderlik ediyoruz. Bu alanda Türkiye’de lider bir görev üstlendik. Doğada hiçbir müdahale olmadan ipekböceğinin ördüğü kozalardan elde edilen ve yaklaşık 18-19 aminoasit içeren “İPEK proteinini”, Japonya’daki laboratuvarlarda biyoteknoloji teknikleri ile derinin en alt tabakasına nüfuz ederek, suda çözünebilen, emilebilirliği yüksek moleküler forma getirdik. Bu sayede doğal nemlendirici özelliğe sahip ipek proteinleri “Therasilk İpek Protein Essence” ve “Therasilk ipek Protein Lotion” ürünleri adı altında kullanıma sunuldu. Bu ürünlerle cildin bazal tabakasından dermise kadar bütün katmanlarına nüfuz ederek etkin bir besleme yapabilmesi sağlanıyor” dedi.

    İPEK KOZASI PROTEİNİ CİLDİN KURUMASINI ENGELLİYOR

    Küçük, tamamen doğal olan bu ürünlerin derinin içine nüfuz ederek; nem seviyesini koruduğunu ve derinin kurumasını engellediğini kaydetti.

    “Therasilk İpek Protein Essence” ve “Therasilk ipek Protein Lotion” ürünlerinin UltraViyole ışınlar başta olmak üzere çevresel etkilere karşı koruyucu özelliği ile yaşlanmayı geciktirdiğini bildiren Küçük, “Bu ürünler ile pürüzsüz-ipeksi bir dokunuş hissediliyor. Ciltte görülen muhteşem etkiler ise ölü hücrelerin atılımını kolaylaştırılması, cildin nem oranının artırması, cilde hava aldırması, genç ve parlak bir görünüm kazandırmasıdır. İpek protein aynı şekilde deri gibi saç tarafından da kolayca emilebiliyor. Dolayısıyla ipek proteini şampuan ve saç kremi üretimi için de ideal bir üründür. İpeğin bu mucizevi etkisinden faydalanarak ürettiğimiz saç bakım ürünleri doğal ürün tercih eden tüketicilerin de gözdesi durumunda” diye konuştu.

    SAÇ BAKIMI İÇİN İPEK PROTEİNİ İDEAL ÜRÜN

    İpek proteininden üretilen şampuan ve saç kremine ilişkin ayrıntılı bilgi veren Dr. Şebnem Küçük, kullanılan bu proteinlerin gerçek anlamda saça kökünden ucuna kadar etki ettiğinin altını çizdi.

    FEBS Biyoteknoloji Direktörü Dr. Şebnem Küçük, böylece besleyici ve onarıcı etkinliğe sahip ürünlerin, saçların kırılmadan sağlıklı uzamasını sağladığını belirtti.

    Dr. Küçük, ipek proteiniyle saç diplerinin sakinleştiğini ve nem kaybının önüne geçilerek saçların elektriklenmesini önlendiğine dikkat çekerek,bu sayede arzu edilen pürüzsüz-ipeksi dokunuşun ortaya çıktığını sözlerine ekledi.