Etiket: Prof. Dr

  • Prof.Dr. Mustafa Karataş “Her çocuğun bir ailesi olmalı. Koruyucu aile hizmetinin İslam’daki yeri” konulu konferansta konuştu

    Prof. Dr. Mustafa Karataş “Her çocuğun bir ailesi olmalı. Koruyucu aile hizmetinin İslam’daki yeri” konulu konferansta “Evlat edinmeyi her ne kadar biz ciddi bir şekilde kendi evladımız gibi düşünsek de aslında o da hukuken bir anlamda koruyucu ailedir”dedi.

    Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezinde düzenlenen konferansa vatandaşlar ilgi gösterirken Prof. Dr. Karataş, yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu.

    Karataş, yetimin başının okşanmasının emredildiğine dikkat çekerek “Evlat edinmeyi her ne kadar biz ciddi bir şekilde kendi evladımız gibi düşünsek de aslında o da hukuken bir anlamda koruyu ailedir. Ancak Kur’an-ı Kerim’de tespitlerime göre şunu söyleyebilirim. 17 civarında ayet var. Yetim ve öksüz değildir. Yetime bakmakla koruyup gözetlemekle ilgili ve bunların özü şudur. Allah’ın rızası oradadır. Peygamberimize emredilmiştir. Yetimin başının okşanması emredilmiştir. Azarlanmaması onu gücendirmemesi emredilmiştir. Yetimi azarlayanlar yerilmiştir. Bu konuda hayır yapmak isteyenlere mani olanlar da Kur’an-ı Kerim’de azarlanmıştır”dedi.

    İslamda evlatlık ya da korucu aile olmanın şartları açık olarak belirlendiğini kaydeden Karataş “İslam’da evlatlık almak ya da koruyucu aile olmanın üç şartı tespit edilmiştir. Bir, gerçek anne ve babası varsa onlar unutturulmayacak. Annesi babası kimse ona öğretilecek. İmkan varsa söylenecek. Soyu unutturulmayacak. Çünkü dinimizde 5 şeyin korunması esastır. Beş şeyden biri de nesli korumaktır. Neslin muhafazası için de soyun bilinmesi lazım. Bir insanın soyu ne ise onu söylemek zorundasınız. Saklayamazsınız, gizleyemezsiniz. Soyunu rehber eşliğinde pedagog eşliğinde zamanı gelince alıştırarak söylemek durumundasınız” diye konuştu.

    Allah’ın rızasını almanın önemine vurgu yapan Karataş, “En güzel iş, bir başkasının ’Allah razı olsun, beni büyüttü, beni okuttu, beni adam etti. Beni insan olarak cemiyete kazandırdı elimden tuttu’ diye hayır duası bir ömür boyu almaktan daha iyi güzel bir hizmet yoktur. Bu anlamda koruyucu aile olmak için imkanı olanlar fırsat kollamalı, seferber olmalı, yapanlara yardımcı olarak teşvik etmeliyiz. Çoğalması, tanınması, duyulması için elimizden geleni yapmalıyız. Bunu da en güzel medeni şekilde elimize yüzümüze bulaştırmadan o çocukların duasını alarak sevgisini saygısını kazanarak huzur içerisinde yapmaktır. Cenabı Hak hepimize bu anlamda güzellikler versin. Hayırlı hizmetler versin. Rabbim yetimlerimize öksüzlerimize ihtiyaç sahibi yavrularımıza uzanan bir el şefkat, bir kalkan, bir hizmetkar olmayı imkanı olan tüm kardeşlerimize nasip etsin” ifadelerini kullandı.

  • Prof.Dr. İlber Ortaylı, “Bölgedeki tek iktisadi ortağımız İsrail”

    ESİAD’ın 32. Yüksek İstişare Toplantısına katılan ünlü tarihçi Prof.Dr. İlber Ortaylı, Ortadoğu’da tartışmasız İsrail ile iktisadi partner ülkenin sadece Türkiye olduğunu anlattı. Ortaylı, Suriye’yi birkaç yıl içinde küçük zümrelerin bazı dış devletlerin desteği ile ülkeyi mahvettiğini söyleyen Ortaylı, “Bir daha o koca Suriye olmayacak” dedi.

    Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) 32. Yüksek İstişare Toplantısı ünlü tarihçi Prof.Dr. İlber Ortaylı’nın katılımlarıyla İzmir’de bir otelde gerçekleşti. Toplantıya, eski Turizm Bakanı Işılay Saygın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ve Musa Çam, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, sanayici ve iş adamları da katıldı.

    ESİAD’ın 32. İstişare Konseyi toplantısında “Tarihsel Perspektif İçerisinde Türkiye Ortadoğu İlişkileri” konulu seminere konuşmacı olarak katılan ünlü tarihçi Ortaylı, sanayici ve iş adamlarına Ortadoğu’nun tarihsel geçmişi hakkında bilgi verdi. İnsanların Ortadoğu’ya baktığında bazı olayları göz ardı ettiğini söyleyen Ortaylı, “İnsanlar evlerinde oturdukları kendi kapalı dünyalarında konuştuklarında farklı ritüel kullanırlar. Hepsi boş neticedir. Birkaç yıl içinde küçük zümreler bazı dış devletlerin desteği ile koca ülkeyi mahvetti. Bir daha o koca Suriye olmayacak. Arap dünyasında her şey harita üstünde” diye konuştu.

    “Rusların denizcilikle alakası yok”

    Birçok Arap ülkesinin daha da fakirleştiğini söyleyen Ortaylı, “Dünya’da petrol üreten ülkeler iki kademedir. Norveç gibi Rusya gibi ürettiğini işleyen öte ki ise ürettiğini işleyemeyen başkasının ağzına bakan ülkelerdir. İran’ın çok iyi mühendisleri var ama un ve şekeri bir araya getirip bir helva yapamıyorlar. Ortadoğu dünyası siyasi stratejin sorumlulukların kavrandığı bir dünya bütünü değildir. Biz Suriye’de Rusya istemeyiz. Ama Rusya orada ve bunu kabul etmek zorundasınız. Rusya tepede. Rusların denizcilikle alakası yok. Gemileri nehirlerde yüzer. Ancak biz Ortadoğu’da Rusya ile uzlaşmacı olacaktık. Rusya Suriye’yi de bırakamaz. Herkes kendi üssünü kurma peşinde. Biz ise ’Kıbrıs’ta halkların kardeşliği olsun’ diyoruz. Hayal peşinde koşuyoruz” dedi.

    “Ortadoğu’da kanun yok”

    Suriye’nin bir zamanlar turizmde öncü bir ülke olduğunu hatırlatan Ortaylı, “O zamanlar insanlar mutluydu; bizde mutluyduk. O şansı kaçırdık. Şimdi ise benzer ilişki Kuzey Irak ile var. Türkiye’yi çok seviyorlar. Buradaki tüketim hayatı onlara çok cazip geliyor. Bu gibi şeyleri değerlendirmek zorundayız. Bu gibi Ortadoğu ülkelerinde demokratizasyon, hukuk ve kanun yok. İnsanların kanunu yok. İşte Suriye’de böyle bir ülkeydi. Bu kanunsuzluk Monarşilerde var. Suudi Arabistan’da polis bir ev aramaya giremiyor. Çok zor ve uzun bir süreç. Evlerde aklınıza gelmeyen şeyler var. Valizde içki yakalar ama evin içi içki dolu gelip bakamaz. Bu Ürdün’de de Katar’da da Arabistan’da da böyle. Ama kimse ben solcuyum, çoğulcu parlamentoyum diyemiyor. Bunu cumhuriyet rejimlerinde bulamazsınız. Bunlar bizim anladığımız Cumhuriyet de değil. Hiçbir demokraside işine gelmeyen adamı fazla konuşturmazlar. İsrail toplumunda insanlar Filistin hakları için konuşan, çarpışan insanlar vardır. Ama bu insanların bir sabah arabası yanmış olarak bulunur” diyerek Ortadoğu’daki gelişmelerin bölgelere göre farklılık gösterdiğini söyledi.

    “Bölgedeki tek iktisadi ortağımız İsrail”

    Ortadoğu’da tartışmasız İsrail ile iktisadi partner ülkenin sadece Türkiye olduğunu anlatan Ortaylı, “Orada başka bir ülke yok. Onların teknolojik gelişmeleri ile ancak bizim ülkemiz ortaklık sağlayabilir. ABD’nin koyduğu kotadan istifade eden sadece İsrail ve Mısır vardı. Orada 400’e aşkın yer açtık” dedi.

    Donald Trump’ın seçimleri kazanması ile hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleyen Ortaylı, “Yüzde 40’ı kendini zengin zanneden gelir dağılımı fevkalade kötü memlekette farklı tarzlar aranıyor. Bunlar aynı kulüpten adamlar. O kulüpten olmayan tek Obama idi. İdealizmiyle, fikriyle farklıydı. Gerisi hep aynı karakterler” diye konuştu.

    Ekonomik performansın belli olmasında büyüme hızına işaret eden ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güçlü, Endüstri 4.0 ve 7 sanayi gerçeğini yakalamak için yatırım yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik sorunlara rağmen derin bir krize girmediğini hatırlatan Güçlü, “Bunun iki nedeni var. Birincisi kamu maliye disiplininin muhafaza edilmesi. İkincisi ise 2001 krizinden sonra alınan tedbirlerle bankacılık sisteminin güvenli hale gelmiş olmasıdır” şeklinde konuştu.

    Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Enis Özsaruhan ise ABD ile olan ilişkilerin iş politikalarında önemli rol oynadığını söyleyerek, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD’nin rolünü hatırlatarak Türkiye’nin tarafını doğru seçmesi gerektiğini aksi takdirde sorunların Türkiye’ye de sıçrama ihtimali olduğunu belirtti.

    ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güçlü toplantının sonunda katılımlarından ötürü Prof.Dr. İlber Ortaylı’ya teşekkür ederek, kendisine İzmir’in tarihini anlatan ESİAD’ın derlediği bir kitap hediye etti. Prof.Dr. İlber Ortaylı ise toplantının bitiminden sonra üyelerin getirdiği kendi kitabı Seyahatname’yi imzalayarak sevenleri ile fotoğraf çektirdi.

  • Prof.Dr. Owen: “Sinop Efes gibi bir açık hava müzesine sahip olabilir”

    Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Owen Doonan, Sinop’un Efes gibi Side gibi açık hava müzesine sahip olabileceğini söyledi.

    Sinop’ta uzun zamandır kazı çalışmaları yapan Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Owen Doonan ve ekibi Tarihi Cezaevi’nde Sinop Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından düzenlenen basın açıklamasında yaptıkları faaliyetlerden bahsetti.

    Kazı yaptıkları dönemi ve elde ettikleri bilgileri toplantıda Prof.Dr. Owen Doonan aktardı. Sinop’un gerçekten hem tarihsel hem de kültürel alan da oldukça zengin olduğunu vurgulayan Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli Prof.Dr. Owen Doonan, “Sinop arkeoloji tarihinde çok önemli, bir model olacak. Başka önemli bir nokta da Sinop’ta hep iyonların yaşadığını biliriz. Ancak biz kazı esnasında İyonlardan önce Kimerler’inde burada yaşadığını gözlemledik. Sinop’tan çok ilginç hikayeler öğrendim. Bunlardan bir tanesi de Sinop’ta eski zamanlarda asker sayısı oldukça az olduğu için bayanlara asker kıyafeti giydirilerek surların üzerine çıkartılırmış ve böylelikle düşman korkutulurmuş. Bunların haricinde 10 tane mancınık toplar, oklar, seramik ve kiremit parçaları bulduk. Burada eskiden yaşamış olan insanlar Sinop’u muhafaza etmek için etrafını surlarla çevirmiştir. Ve görüyoruz ki surlar şehir merkezine kadar gitmekte. Ve ben inanıyorum ki Sinop da Efes gibi Side gibi açık hava müzesine sahip olabilir. Side’de olan her türlü imkanlar bugün Sinop’ta da var. Ve benim amacım da Sinop’ta bulunan bu zenginlikleri ortaya çıkarmak. Bir 20 yıl daha burada kazı yapmayı planlıyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim” dedi.

    Sinop’un tarihi ve kültürel zenginliklerine ışık tutan bir çalışma olduğunu ve bu çalışmanın Sinop’ta yapıldığını bilmenin gerçekten mutluluk verici olduğunu belirten Sinop Valisi Kemal Cirit, “Anladığım kadarıyla bu kazı alanında görev alan kesimin büyük bir çoğunluğu öğrencilerden, öğretim üyelerinden oluşuyor. Anladığım kadarıyla arkeolojinin ustaları var. Onun için tereciye tere satmadan birkaç kelime etmek istiyorum. Çok yakın zamanda göreve başladık ve Sinop’un bu zengin kültürünü, zengin tarihsel geçmişini değerli hocamız ve ekibinin çalışmalarıyla edindikleri bilgileri dinleme ve izleme şansı bulduk. Tabi ben bundan büyük bir memnuniyet duymaktayım. Ülkemiz olarak bütün zenginliklerin arkasında olduğumuzu özellikle ifade etmem lazım. Bütün zenginliklerimizi hem kendi milletimize hem de uluslararası alanda duyurmak istiyoruz. Ben çalışmalarından dolayı çok değerli hocama ve ekibine teşekkür ederim” diye konuştu.

    Ardından konuşma yapan Sinop Belediye Başkanı Baki Ergülise, “Zaman zaman kazı ile ilgili Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli Prof.Dr. Owen Doonan yanıma geldiğinde ben en az benim kadar Sinop’u sevdiğini hissettim. 20 sene daha kazı yapacağını söyledi bu cümlesinden de anlaşılıyor zaten. Sevda olmasa zaten böyle bir işe gönül vermek zor iş. Ben sayın hocamızı turizm elçisi olarak görüyorum. Ülkenize gittiğinizde ben inanıyorum ki Sinop’u en az bir Sinoplu gibi anlatacaksınız. Evet, burası bir tarih şehridir, kültür şehridir. Burası sevda şehridir. Ben kıymet veren emek veren herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

  • SAÜ Öğretim Üyesi Prof.dr. Musa Akoğlu’na “Yılın Hekimi” Ödülü Verildi

    Sağlık Bakanlığı tarafından “Yılın Hekimi” seçilen Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Akoğlu için bir tören düzenlendi.

    Toplum sağlığının korunması ve gelişmesi adına yapmış olduğu başarılı çalışmalar, hekimlik mesleği için göstermiş olduğu üstün gayret ve özveri dolayısıyla Sağlık Bakanlığı tarafından “Yılın Hekimi” seçilen SAÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Akoğlu için SAÜ Rektörlük binası senato toplantı odasında bir ödül töreni gerçekleşti. Törene SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas olmak üzere, YÖK üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Sakarya Vali Yardımcısı Şakir Özdikici, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Akoğlu ve öğretim üyeleri katıldı.

    SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Bugün itibariyle Tıp Fakültemizin gelmiş olduğu noktayı gururla izliyoruz. Gerek eğitim alanında yaptığı çalışmalarda, gerek araştırmada yaptığı çalışmalar, gerekse Sağlık Bakanlığıyla olmamıza karşın önemli bir değer kattığımız Sağlık Bakanlığı hastanesiyle yaptığımız çalışmalarda çok başarılı bir çalışma izliyoruz. Bu süreç zarfında zaten şehrimizde özellikle sağlık alanında 3-4 sene önce çoğu şeyin konuşulmadığı daha ileri hedeflerin konuşulduğu hedeflerin haline geldik. Bu süreç içerisinde rutin işlerin dışında iyi işlerde yapmaktayız. Bundan bir ay önce yaptığımız organ nakli oldu. Bu bizim için önemli bir aşama idi. Belki bir kişi için yapılan bir organ nakli başlangıçtı. Ama devamı gelecek olan ve kuruma çıta atlatan bir husustu. Çünkü bunun yapılıyor olması diğer alanlarda birçok şeyin yapılacağını göstergesi oldu. Burada olan uyumlu atmosfer her türlü başarı sonucu yapabilecektir. Tabi bu işlerde isimli isimsiz kahramanlar olur. Asıl sahada çalışanların görülmez işleri var. Bu görünmez kahramanlardan bir tanesi de Musa hocamızdır. Hakikatten buraya geliş açısında bizler engeller çıkarmamıza rağmen o yoluna her zaman devam etti başarılı oldu. Bu başarısından dolayı da Sağlık Bakanlığı tarafından yılın hekimi seçildi. Kendisine Sağlık Bakanlığı’nın vermiş olduğu belge dışında biz de üniversite olarak mütevazi plaket hazırladık” dedi.

    “SAÜ’NÜN YÖK’TE VE TÜRKİYE GENELİNDE PARLAK BİR ALGISI VAR”

    Sakarya Üniversitesi’nin hem YÖK’te, hem de Türkiye genelinde parlak bir algısı olduğunu söyleyen YÖK üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, “Sakarya Üniversitesi dualı bir yerdir. Bir manevi dünyanın önemli sultanlarının duası olduğunu düşünürüm ben Sakarya Üniversitesinin. SAÜ’nün sağlam zeminleri var. Hep içimizde güven taşırız. Bu üniversitede çoban yıldızının parlamasını görmek hepimize mutluluk veriyor. Temelleri sağlam atılmış bir üniversitedir. Bu gün ülkemizin en önemli prestiji olan yılın doktoru hocamız Sakarya Üniversitesi bünyesinde bulunuyor. Karaciğer nakli olmuş oldu. Bunları duyurmanın şöyle bir önemi var toplum benim üniversitem var önemli işler yapıyor diyor. Topluma da moral veriyoruz. Ayrıca teşekkür etmeyi az bilen bir toplumuz. İnsanlara teşekkür etmeliyiz. Bir başarı gösteren insanlara gözeten bir akıl olması lazımdır ve bunu topluma duyurması lazım. Böyle bir başarı ve Sakarya Üniversitesi bünyesinde bulunması hepimize mutluluk veriyor. Sakarya Üniversitesi’nin algısı da böyle. Bu algıda rektörümüz Muzaffer Elmas’ında katkısı çoktur. YÖK’te ve Türkiye genelinde SAÜ deyince çok pozitif, parlak bir algı var. YÖK’e bir başvuru gelse ve çok önemli bir durum yoksa Sakarya Üniversitesi bir şey önerdiyse hemen geçer. YÖK’te SAÜ’nün ne kadar imtiyazı olduğunu bilseniz şaşırırsınız. Orada her şeye didik didik bakılıyor. SAÜ gelince geçsin diyorlar. Hocalarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu.

    TIP FAKÜLTESİ OLARAK BİZE YAKIŞAN BUYDU

    Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bu başarının yakıştığını belirten Sakarya Kamu Hastaneler Genel Sekreteri Hasan Sağlam, “Kalite bakımından kilometre taşı olan organ nakli konusu baştan gündeme geldiği zaman kafam karışıktı. Bizler temel işlerimizi halletmemiş gözükürken, bu işi nasıl yapacak idik. Bir yandan bu organ naklini de yapalım dedik ama formalite işleri vardı. Musa hocam bitmez bir enerji ile beni ziyaret etti. Bu işi azimle takip ettik. Sonunda bayrağa göndere dikmiş olmak çok güzel ve gururluyuz. Üniversitemizin uluslar arası çapta işler yaptığını, ödüller aldığını biliyoruz ve gurur duyuyoruz. Tıp Fakültesi olarak da bize yakışan buydu. İşin öğrenci eğitimi ve diğer eğitimlerle alakalı övünecek bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. 19 hastanenin veya fakültenin içinde biz iyi iş yapan iki ilden bir tanesiyiz. Biz bu işleri yaparken en büyük destekçimiz rektör hocamızdır hiç şüphesiz. Kemik iliği yapacaz, tüp bebek çalışmalarımız var. İyi hizmetleri yapabileceğimizi düşünüyoruz. İyi bir üniversitenin iyi bir fakültesiyle sağlık bakanlığının burada çalışması ile bu kadar kısa sürede bu kadar güzel işleri yapabilmek gurur vericidir” şeklinde konuştu.

    SAĞLIK İNSANA YAPILAN YATIRIMDIR

    Gerçekleşen törende bir açıklamada yapan Vali Yardımcısı Şakir Özdikici, “Son yıllarda hükümetimizin vermiş olduğu destekle tıp fakültemiz böbrek nakilleri, karaciğer ve bir çok nakil yapabilmektedir. Bir taraftan üniversitelerimizin güçlü olması, kaliteli bir ekibi olması diğer taraftan da hastanelerimizle iş birliği yapması kaynaklanan bir ekip sayesinde olmuştur. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Sağlık dediğimiz zaman insana direk yapılan yatırımdır. Musa hocamızı ve ekibini tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Akoğlu ise yaptığı açıklamada, “Güzel bir gün ve insanın onur duyduğu bir gündür. Bana bu başarıyı veren üst akıla teşekkür ederim. Arkadaşlarımla beraber bir başarımızdır. Biz her şeyi Allah için yapıyoruz. Üst makamlar taktir etti sevinç duyduk. Bana bugün yılın hekimi ödül verildiyse üst akılın gözü Sakarya Üniversitesi’ni gördü. Bana arkadaşlarım destek verdi. Bu başarı ortak başarıdır” dedi.

    Konuşmaların ardından SAÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Akoğlu’na plaketi ve ödülü verildi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

  • Prof.dr Soner Duman, Böbrek Sağlığı Konusunda Uyarılarda Bulundu

    Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları-Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Soner Duman, böbrek hastalıklarında erken tanının önemi ve çocuklarda böbrek hastalıklarının önlenmesi için aileler tarafından dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında açıklamalarda bulundu.

    Bazı böbrek hastalıkları çocukluk çağında başladığını söyleyen Prof. Dr. Soner Duman şöyle devam etti, “Erişkin yaşta görülen bazı böbrek hastalıklarının temellerinin çocuklukta atıldığı bilinmektedir. Bu nedenle bu hastalıkların erken dönemde tanınması kronik böbrek hastalıklarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kronik böbrek hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri ile erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığı ve erken tanının istenen düzeyde olmaması birçok olguda buna olanak vermemektedir. Hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz tedavileri nedeniyle de sağlık bütçesini ciddi şekilde tehdit etmektedir” dedi.

    ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONUNA DİKKAT

    Çocuklarda kronik böbrek hastalıklarının çoğu erken tanı ile önlenebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Duman, “İdrar yolu enfeksiyonları önemli bir grup olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukların yüzde 1-2’sinde görülen idrar yolu enfeksiyonu, böbrek ve idrar yollarında doğuştan bozukluğu olan çocuklarda (hidronefroz, reflü, vb) ve tekrarlayan ateşli enfeksiyonlar şeklinde olduğunda kronik böbrek hastalığı için önemli risk faktörüdür. Bu çocuklarda erken tanı ve tedavi yapılamazsa, böbreklerde kalıcı hasar gelişir ve bu durum son dönem böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir. Bu nedenle ateşli çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu mutlaka akla getirilmeli, idrar tahlili ve idrar kültürü istenmelidir. İdrar yolu enfeksiyonu saptanan çocuklarda sadece ilaç vererek enfeksiyonu ortadan kaldırmak yeterli olmayıp, altta yatan nedenin araştırılıp tedavi edilmesi gereklidir. Günümüzde gebelikte yapılan ultrason incelemeleriyle daha anne karnındayken saptanabilen yapısal anomaliler doğum sonrası çok dikkatli izlem ve bazen müdahale ile düzeltilebilmekte ve zararları hafifletilebilmektedir. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonuna neden olan risk faktörü idrar yolları anormallikleri olabildiği gibi dışkılama ve idrar yapma bozuklukları da olabilir” diye konuştu.

    İDRAR YAPMA ALIŞKANLIĞINA DİKKAT

    Özellikle çocuklar için uyarılarına devam eden Duman, “Çocukların dışkılama ve idrar yapma alışkanlıkları dikkatle sorgulanmalı, kabızlık önlenmeli, doğru idrar yapma prensipleri (idrarlarını bekletmemeleri, çok sıkışmadan tuvalete gitmeleri) öğretilmelidir. Tuvalet eğitiminin sıkı verilmesi sonucu, çocuğun idrarını bekletmesi idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlamaktadır. Tuvalette temizlik eğitiminin de doğru verilmesi önemlidir. Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların mutlaka bir pediatri uzmanına yönlendirilmesi gerekmektedir. 6 yaşını geçmesine rağmen gece idrarını tutamayan çocukların da uzman hekim gözetiminde incelenmesi gerekmektedir. Bugün Türkiye’de kronik diyaliz gerektiren her 3 çocuk hastanın birinde, zamanında tespit edilmemiş idrar yolunda yapısal bozukluklar ve böbrek enfeksiyonlarına bağlı gelişen kronik böbrek hasarı vardır.

    Kronik böbrek hastalıklı çocuklarda ölüm oranları sağlıklı kişilere göre 10-30 kat daha yüksektir. Bu hastalarda ölümlerin yaklaşık yarısından kalp ve damar hastalıkları sorumludur. Bu nedenle, kronik böbrek hastalığının erken tanısı ve önlenmesi, kalp sağlığının korunması bakımından da son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.

    ÇOCUKLARDA OBEZİTE GİDEREK ARTIYOR

    “Çocukluk çağındaki diğer önemli bir sağlık sorunu da sıklığı hızla artan obezite oranı ve buna paralel olarak artan hipertansiyondur” diyen Duman sözlerine şu şekilde devam etti, “Kalbe, böbreklere, damarlara zararlı etkisi olan hipertansiyon, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok artış göstermiştir. Sağlıklı çocuklarda üç yaştan itibaren her muayene sırasında tansiyonun ölçülmesi ile hipertansiyonun erken tanısı ve tedavisi mümkün olabilir ve gelişecek komplikasyonlar önlenebilir. Asıl yapılması gereken doğru beslenme ve düzenli hareket etme alışkanlığının çocuklara ilk yaşlardan itibaren kazandırılması ve obeziteden korunmasıdır.”

    Duman son olarak , “Çocukları böbrek hastalıklarından korumanın bir diğer yolu da bilinçsiz ilaç kullanımının önlenmesidir. Sağlık kuruluşlarında uygulanan ilaç tedavilerinde kilo ve böbrek fonksiyonuna göre verilen ilaç doz hesabına çok dikkat edilmeli, azalmış böbrek rezervi olan veya akut böbrek hasarı gelişen çocuklarda titizlik gösterilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

    Kuzey Kıbrıs’ta yaklaşık olarak 200 civarında kronik böbrek yetmezliği hastası mevcut olup Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Hemodiyaliz Ünitesi de 8 makine ile bu hastalara hizmet vermektedir.