Etiket: Problem:

  • Sebahattin Devecioğlu: “En önemli problem futbolcular ve teknik heyeti tutmak”

    Elazığspor’un önemli kaynaklara ihtiyacı olduğunu ve bu kaynakların en kısa sürede bulunması gerektiğini söyleyen TY Elazığspor’a kayyum olarak atanan heyetin başkanı Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu, “Problemleri tespit etmiş durumdayız. En önemli problemimiz Elazığspor’un futbolcu ve teknik heyetini tutmak” dedi.

    Elazığ 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce Elazığspor Kayyum Başkanı olarak atanan Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu, yaptıkları çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Fırat Üniversitesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen toplantıda Devecioğlu, önceliklerinin futbolcuları ve teknik heyeti tutmak olduğunu söyledi.

    Elazığspor için yeni bir kampanya başlattıklarını kaydeden Doç. Dr. Devecioğlu, “Elazığ Valiliği koordinesinde başlatılan kampanya devam ediyor. Yine bir SMS kampanyası çalışmamız var. Tekkart Alışveriş kartıyla ilgili bir çalışmamız oldu. Bunlar bizim kısa sürede yaptığımız çalışmalar. Bu süreçte Elazığspor’a katkı sağlamak amacıyla yaptığımız işler. Elazığ Valiliği hazırlık kampı için gerekli görüşmeleri yaptı. Hemşehrimiz Nihat Özbağı’ın Antalya’daki otelinden söz alındı. Bu süreç de bugün yarın sonuçlanacak. Elazığ Ticaret Odası Başkanı ile iş çevresiyle bir araya gelineceğini ve kendisinin de destek olacağının sözünü aldık. Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, Elazığ TSO ve milletvekilleriyle bir koordinasyon toplantısı yapmak için çalışmalar başlattık. Bunu da gerçekleştirmeyi düşünüyoruz” diye konuştu.

    “Elazığspor’un hukuksuzluktan kurtulması için çabalıyoruz”

    Kayyum heyetiyle ilgili olarak kamuoyundaki bilgi kirliliğine de açıklık getiren Devecioğlu, “Biliyorsunuz Elazığspor bir kulüp. Genel kurul üyelerinden oluşmakta. Elazığspor en son genel kurulda yönetimsiz kalmıştır. Sulh Mahkemesi’ne başvurularak kayyum ataması yapıldı. Bizler de Elazığspor’un hukuksuzluk düzeninden kurtulması için çaba göstereceğiz. Elazığ kamuoyunun bize destek olmasını rica ediyoruz. Biraz ateşin düşürülmesi gerekiyor. Problemleri tespit etmiş durumdayız. En önemli problemimiz Elazığspor’un futbolcu ve teknik heyetini tutmak. Önemli kaynaklara ihtiyaç var. Bu kaynakların en kısa zamanda sağlanması gerekiyor. Bu sezonu hep birlikte kapatacağız inşallah. En kısa sürede genel kurul şartlarını oluşturmalıyız. Önümüzde 21 günlük bir süre var. İkinci yarı 18 Ocak itibariyle başlıyor. Bize en yakın tarih 19 Ocak görünüyor. İlkinde çoğunluk sağlanamazsa, ikincide mutlaka yapmamız gerekiyor. Bizim transfer yasağımız var. Önceliğimiz bunu kaldırabilmek” ifadelerini kullandı.

    “Kayyum’un yapabilecekleri sınırlı”

    Elazığspor’un gelecek yıldan hak edişleri olduğunu dile getiren Sebahattin Devecioğlu, “11 Ocak’ta federasyonun Antalya’da toplantısı var. Nasip olursa ben de orada olacağım. Oradaki yetkililerle görüşmeye çalışacağım. Mevcut problemleri taşımış olacağım. Stadyumla ilgili problemler de var. Sivas’ta son maçımızı oynadık. Sağ olsunlar bize yardımcı oldular ama Sivas uzak. Bize yakın olan Malatya, Diyarbakır, Erzurum ve Fırat Üniversitesi Sahası var. Bu sahalar için görüşmeler yapacağız. Bir diğer husus da Olağanüstü Genel Kurul kararı alınması. Kayyum’un yapabileceği sınırlıdır. En kısa zamanda elimizdeki imkanlar dahilinde sonuçlandırmamız gerekli. Bulunduğumuz durumla ilgili bilince sahibiz” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Erkan Zengin’in kontratında problem çıktı

    Eskişehirspor’dan İsveç İsveç 1. Ligi Hammbarby’e transfer olan Erkan Zengin, kontratında bulunan bir pürüz nedeniyle ilk maçta kadroya alınmadı.

    İsveç 1. Ligi (Allsvenskan) maçları bu hafta başladı. Erkan Zengin’in Eskişehirspor’dan transfer olduğu Hammbarby, sahasında IK Sirius takımını 3-1 yendi. Kontratında pürüz çıkan Erkan Zengin, maçı 40 bin Hammbarby taraftarı ile birlikte tribünden izledi. Yeşil-beyazlı taraftarlar, Zengin’e büyük sevgi gösterisinde bulundu.

    Öte yandan Hammbarby kulübünden yapılan yazılı açıklamada, Eskişehirspor’un Erkan Zengin’in, Hammbarby kulübü ile yaptığı anlaşmayı kabul etmediği için ilk maçta oynatamadıkları belirtildi. Konunun yakından takip edildiği ve problem giderilince Erkan Zengin’in takımda yer alacağı bildirildi.

  • Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca: “Omuz ağrısı sıklıkla görülen üçüncü problem”

    Konya Hospital Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, omuz ağrısının bel ve boyundan sonra üçüncü sırada olduğunu söyledi.

    Omuz ağrıları hakkında bilgi veren Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, “Omuz ağrısı; bel ve boyun ağrılarından sonra üçüncü sıklıkta görülen problemdir. Özellikle ağır işlerde, tarla ve bahçe işleri gibi kolunu kullanarak çalışan kişilerde doktora başvurma nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır. Omuz eklemi insanın en hareketli ve karmaşık eklemidir. Omuz eklemini köprücük, kürek ve kol kemiği ile bu kemikleri saran sağlam bir yumuşak doku oluşturmaktadır. Bu yumuşak dokular kapsül, bağ, lif, bursa ve kaslardan oluşmaktadır” dedi.

    Tendon yırtıklarının günümüzde sıklıkla karşılaşılan omuz hastalıklarından biri olduğunu söyleyen Op. Dr. Karaca, “Omuz eklemine kapsül denilen kılıf çevreler kapsülde yapışıklık yapan durumlarda donuk omuz hastalığı görülür. Kapsülün üzerinde ligaman denilen kemikleri birbirine bağlayan bağlar vardır. Aşırı zorlanma veya gevşeklik sonucu omuzda yarı çıkık ya da çıkıklar görülebilir. Bağların üzerinde de kolumuzu hareket ettiren kasların lifleri bulunur. Kasların kemiğe tutunmasını sağlayan kirişler omzun döndürücü manşeti olarak bilinir ve bu 4 önemli tendonun yırtıkları günümüzde sıklıkla karşılaştığımız önemli omuz hastalıklarındandır. Omuz ağrılarının en sık sebebi omuz tendonlarının sıkışması ile ortaya çıkan sıkışma sendromu diye tanımlanan patolojidir. Donuk omuz, liflere kireç birikimi ile oluşan tendinitler, omuz gevşekliği ya da yarı çıkıkları ve miyofasyal ağrı sendromu diğer omuz ağrısı yapan patolojilerdendir. Daha az karşılaşılan omuz dışı sebepler olarak boyun fıtıkları, romatizmal hastalıklar, akciğer üst bölgesi kanserleri, safra kesesi hastalıkları gibi rahatsızlıkları sayabiliriz” diye konuştu.

    “Gerekli tedavi yapılmaz ve önlemler alınmazsa cerrahi tedavi gerekebilir”

    Fizik tedavinin önemine vurgu yapan Op. Dr. Karaca, “Omuz eklemi yük taşıyan eklem olmadığı için kireçlenme diz eklemi kadar fazla görülmez. Eklem kıkırdağının aşınması ile oluşan bu hastalıkta fizik tedavi uygulamaları önemlidir. Hastalığın ileri evrelerinde protez uygulanabilir. Sıkışma sendromu kolumuzu kaldırmamızı sağlayan kasların tendonlarının ve bu bölgedeki bursanın (kesenin) omuzu oluşturan kemikle arasında sıkışması sonucunda görülür. Elini yukarıda kullanan işlerde, ev kadınlarında, voleybol gibi spor yapanlarda sık görülür. Bu problem omzu kötü veya aşırı kullanma hastalığıdır. Gerekli tedavi yapılmaz ve önlemler alınmazsa tendonların tamamen yırtılması ile sonuçlanabilir ve cerrahi tedavi gerekebilir. Tedavisinde kolun istirahate alınması, zorlayıcı hareketlerden kaçınılması en önemli konudur. Buz tedavisi ve ilaç tedavisi uygulanabilir. Kortizon enjeksiyonları faydalı olabilir. Ağrı kontrol altına alındığında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları önem arz eder. 6 aylık tedavi programına rağmen sonuç alınamayan hastalarda cerrahi girişim söz konusudur” şeklinde konuştu.

  • “Her yüz çocuktan birinin kalbinde problem var”

    Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nuri Cömert, kalp hastalıklarının bebeklik döneminde de görülebildiğini belirterek, yaklaşık her yüz çocuktan birinin kalbiyle ilgili problem yaşadığını söyledi. Cömert ayrıca, doğumsal kalp hastalığı olan bir bebeğin dünyaya gelme olasılığının binde 8-10 olduğunu belirtti.

    Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Uzm. Dr. Nuri Cömert, çocukluk çağındaki kalp hastalıkları ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi. Çocukların çoğunun sağlıklı bir kalbe sahip olsa da, yaklaşık her yüz çocuktan biri kalbiyle ilgili problem yaşadığını kaydeden Cömert, “Erken tanı ve tedaviyle önlem alındığı takdirde kalp hastalığı olan çocukların sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam etmesi mümkün olabiliyor. Çocukluk çağında kazanılan sağlıklı beslenme ve düzenli spor alışkanlığı, hayatın sonraki dönemlerini etkileyerek ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek sorunları önlemede önemli rol oynuyor” dedi.

    “Kalp hastalıkları bebeklik döneminde de görülebiliyor”

    Çocukluk dönemindeki kalp hastalıklarının iki kategoride değerlendirildiğini aktaran Cömert, “Doğumsal ve sonradan kazanılmış kalp hastalıkları olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğumsal hastalıklar; kalp kusurları denilen kalbin odacıkları ve büyük damarları arasında delik veya bağlantı olmasıdır. Sonradan kazanılanlar ise akut romatizmal ateşe bağlı kalp kapak hastalıkları ve çeşitli bulaşıcı hastalıklara bağlı kalbi tutan hastalıklardır. Yine çocukluk çağında kalp ritim problemleri, kalp duvar kalınlaşması veya incelmesi nadir de olsa görülebilir” diye konuştu.

    Bebeğinizin ağız çevresi ve tırnak dipleri morarıyorsa dikkat

    Bebeklerdeki kalp hastalığı belirtileri hakkında bilgiler paylaşan Cömert, “Bir anne adayının doğumsal kalp hastalığı olan bir bebek dünyaya getirme olasılığı binde 8-10’dur. Ülkemizde yılda yaklaşık 15 bin çocuk, doğumsal kalp hastalığı ile doğmaktadır. Çocuklarda kalp hastalıklarının belirtileri, hastalığın tipine göre önemli farklılıklar gösterebilmektedir. Önemli doğumsal kalp hastalığı olan çocuklar genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç ay içerisinde tanı alır. Bazen bebeklik döneminde ağız çevresinde veya tırnak diplerinde morarma ilk belirti olabilir. Ayrıca sık nefes alma, nefes alma zorluğu, beslenme bozukluğu, kilo alamama ya da kilo kaybı, aşırı terleme yine belirtiler arasında yer almaktadır” dedi.

    “Çocuklarda aşırı kilo kalp sağlığı için en büyük tehlike”

    Aşırı kilonun kalp sağlığı için büyük bir tehlike olduğunu vurgulayan Cömert, sözlerini söyle sürdürdü:

    “Dünya üzerinde okula giden her on çocuktan biri aşırı kiloludur. Dünyada yaklaşık 45 milyon üzerinde aşırı kilolu çocuk olduğu varsayılmaktadır. Çocukluk çağını aşırı kilolu geçiren bireylerde kalp hastalığı riski oldukça fazladır. Çocukluk çağı obezitesi, genel kalp sağlığı açısından toplumun geleceğe yönelik en büyük risktir. Çocuklara kalp sağlığını koruyacak düzenli spor yapmak, kilo kontrolü, sağlıklı beslenme gibi davranışları öğretmek alınabilecek en büyük önlemdir. Ayrıca sağlıklı beslenme alışkanlığı; çocuğun bedensel, sosyal ve duygusal gelişimi üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.”

    “Spora başlayacak çocukların kalp kontrolünün yapılması gerekiyor”

    Spora başlayan çocukların ilk etapta kalp kontrolü yaptırması gerektiğini belirten Cömert, “Şikayeti olmayan çocuklar için risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Ailede kalp hastalığı erken yaşta başlıyorsa, çocuk kilolu ve hareketsiz bir yaşam sürüyorsa çocukların sağlık kontrolü de okul döneminde başlatılarak gereken önlemler alınmalıdır. Spor yapan çocuklar için, spor sırasında aşırı efor sarf edildiğinden, bu durum sağlıklı bir kalpte problem yaratmazken altta yatan hastalık varlığında sıkıntı oluşturabilir. Çocukların yapacağı sporun zorluk derecesine göre; kalp hastalığı açısından detaylı bir kardiyoloji muayenesi, elektrokardiyografi ve kalp yapısını kontrol etmek içi ekokardiyografi denilen testler uygulanabilir” ifadelerini kaydetti.

    “Kalp sağlığı için stres faktörlerini azaltmak şart”

    Ergenlik geçiş döneminin kendine özgü stres oluşturacak etmenlerin arttığı bir zaman dilimi olduğunu söyleyen Cömert, bunun bazı çarpıntılara yol açtığını söyledi. Bazı çarpıntılarda ilaç tedavisinin gerektiğini belirten Cömert, stresör faktörlerini azaltmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını devam ettirmek için ebeveynlere sorumluluk düştüğünü kaydetti. Cömert, “Çocukların bu dönemde düzenli olarak yaptığı spor etkinliklerine yönlendirmek, sağlıklı bir fizik yapının gelişmesini sağlarken; ileriki dönemde, sağlıklı beslenme ile birlikte birçok kronik hastalığın oluşma riskini de azaltmaktadır. Yetişkinlik döneminde kalp hastalığının önlenmesinin temeli ise çocukluk çağında olduğu gibi günlük düzenli yürüyüşler yapmak, sağlıklı beslenme alışkanlığını yaşam tarzı haline getirmektir. Risk faktörlerine yönelik yaşam tarzı değişimi ve ilaç tedavisi, hedeflenen değerlere ulaşıldığında kalp hastalığı riskini minimuma indirmektedir” dedi.

  • IndustriALL Küresel Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Özkan: “Türkiye’de madenciliğin ekonomisinde çok ciddi problem var”

    143 ülkede 50 milyondan fazla üyesi bulunan IndustriALL Küresel Sendikasının Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, “Türkiye’de madenciliğin ekonomisinde çok ciddi problem var” dedi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Almanya IG BCE Sendikası, IndustriALL Küresel Sendikası ve Soma Belediyesinin katkılarıyla yapımına başlanan modern Soma Maden İş Halk Eğitimi Merkezi tamamlandı. Merkezin yapımı için yaklaşık 1 milyon liraya tekabül eden 232 bin euro bağışlayan Alman sendikacılar, yatırımı yerinde inceledi. Programa Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ve yönetimi, Ege Bölgesi 1 Nolu, 2 Nolu ve Soma Şubesi yöneticileri, Kaymakam Ahmet Altıntaş, Belediye Başkanı Hasan Ergene, IG BCE Sendikası Genel Başkanı Michael Vassiliadis, IndustriALL Küresel Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, Milli Eğitim Müdürü Mustafa Dikici, Emniyet Müdürü Rıza Akın katıldı.

    Maden şehitliğinde şehit madencilerin kabirlerine karanfil bırakan Alman Sendikası yöneticileri, acının hala ilk günkü gibi olduğuna dikkat çekti. Ardından yapımı tamamlanan modern Halk Eğitim binasında incelemelerde bulunularak, konferans salonunda bir program düzenlendi.

    “Üzerimizden adeta bir silindir geçti”

    Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, İGBCE Sendikasının Almanya’da bulunan kardeş sendikaları olduğunu belirterek, “Avrupa’da bu sendikamızın 6 milyonun üzerinde üyesi bulunuyor. Zor zamanımızda hep yanımızda oldular. İGBCE Başkanımız maden faciasını yaşadığımızda ilk arayanlardan birisidir. Her zaman bizim yanımızda oldular. 13 Mayıs’ta dünyayı ayağa kaldıran bir facia yaşandı. 301 canımızı kaybettik. Üzerimizden adeta silindir geçti. Soma, Kınık, Kırkağaç’ın üzerinden geçti. O süreçte dostlarımızı gördük. Fırsatçıları da gördük. Arkadaşlarımızın sağduyusu ile bu süreci atlattık. Görülmeyen kahramanlar da vardı. Hakkı Bey, Belediye Başkanımız, Kaymakamımız facianın zararlarının en aza indirilmesi için ellerinden geleni yaptılar. Bugünlere böyle gelindi. 13 Mayıs sonrası IG BCE Sendikamız kampanya düzenledi. Toplanan para ile kardeşlerimiz buraya gönlünü bıraktı. Şehit ailelerinin yakınlarına katkı sunmak ve madenci kardeşlerimize eğitim amaçlı bir yatırım yapıldı” dedi.

    “Önemli bir yatırımı birlikte gerçekleştirdik”

    Almanya IGBCE Genel Başkanı Michael Vassiliadis ise, “Almanya ve tüm dünyada madencilerin çok önemli gelenekleri vardır, o da birlikte olmak. Madencilik sektöründe bir maden işçisine zarar gelmişse bu hepimize yapılmış bir harekettir. Bugün burada çok önemli bir durum için buradayız. 301 madencimizi kaybettik. Bu bizim için çok büyük bir acı. Başta aileleri olmak üzere herkese başsağlığı diliyorum. Maden İş Sendikası ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği ile tüm devlet yetkilileri ile yapılan bir çalışma ile gelecekteki tüm maden işçilerinin hayatını güvence altına almak için önemli bir yatırımı hep beraber gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Başımıza gelen kaza son derece acı verici bir felaket. Ancak bizim açımızdan başlangıç noktası ile geleceği hep birlikte inşa ediyoruz. IGBCE Sendikası olarak buranın yaşamasını çok arzu ediyoruz. Buradaki programların yürütülmesine bizzat katkı koymak ve bunun için her türlü yardımı yapmaya devam edeceğimizi bilmenizi istiyorum” dedi.

    “Sorumlular hala cezalandırılmadı”

    IndustriALL Küresel Sendikasının Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan da, “143 ülkede 50 milyondan fazla üyeyi temsil eden sendikamız adına selamlıyorum. 13 Mayıs bir milat oldu. Soma, 13 Mayıs’tan sonra dünyanın vicdanı oldu. Herkesin yüreği Soma ile birlikte attı. Şehitlerimizin kabirlerini ziyaret ederek onlarla ağladık. Zorluk hala geçmiş değil. Hepimizi çok önemli görevler bekliyor. Onların aileleri ve yakınlarının geleceklerini belli bir ölçüde rahatlatmak için çalışmamız gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti burada çok büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Önümüzde önemli bir iş cinayeti vardı. Sorumluların yargı önüne çıkarılmasını talep ettik. Hala somut bir adım atılamaması içimizi buruk tutuyor. Yargı sürecinin bir an önce hızlandırılması ve bizlerin ızdırabının en aza indirilmesi için sorumluların cezalandırılmasını görmek istiyoruz. İnsan hayatından değerli hiçbir şey yok. Sayısı bir bile olsa bizim için çok önemli. Türkiye’de madenciliğin ekonomisinde çok ciddi problem var. Kar hırsı insan hayatının ve sağlığının önüne geçiyor. Bu kabul edilemez. Her madenci evinden çıktıktan sonra aynı güvenlikle geriye dönebilmeli. Taşeronluk ve rödevans sistemleri Türkiye’de madencilik sektörünün hala sıkıntısı olmaya devam ediyor. Madencilik alanında bilimsel olarak bakıldığında her iş kazası önlenebilir. Türkiye bunu yapabilir. Dünyada 10 bin madenci kardeşimizi her yıl kaybediyoruz. Madencilerin hayatı, güvencesi, sağlığı bir numaralı öncelik taşıyor. Bu eser son derece önemli. Dışarıdan görünce son derece gurur duydum. Madende çalışmaya başlayacaklara madende nasıl hakları olduğunu anlatabilecek alt yapıyı verebilmemiz lazım. Biz burada her türlü deneyimi ve bilgimizi sizlerle paylaşmaya hazırız. Binanın yapımına emek veren herkese teşekkür ediyorum. Gelecek kuşakların sorumluluğu üzerimizde bu nedenle birlikte çalışmaya devam etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

    Programın sonunda Soma faciasında yakınlarını yitiren bir aileye çeşitli hediyeler verildi.