Etiket: Polipropilen

  • MTSO Meclisi: “Polipropilen tesisine karşı değiliz, ancak yer seçimi yanlış”

    MTSO Meclisi: “Polipropilen tesisine karşı değiliz, ancak yer seçimi yanlış”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Toplantısında, Mersin’de yapılması planlanan polipropilen tesisi masaya yatırıldı. Yatırımı değerlendiren meclis üyeleri, böyle bir yatırıma karşı olmadıkları, ancak yatırım yeri seçiminin yanlış olduğu görüşünde birleşti.

    MTSO Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Hamit İzol başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda Mersin’de yapılması planlanan polipropilen tesisi yatırımını değerlendirdi. Yapılan görüşmelerde “Mersin, polipropilen tesisi yatırımına karşı değildir. Yatırım için seçilen yerin Mersin Yeni Konteyner Limanı ve Serbest Bölge genişleme alanı olarak planlanmış olması nedeniyle yer seçimi yanlıştır” görüşü oy birliği ile kabul edildi.

    Polipropilen yatırım yeri olarak seçilen ve özel endüstri bölgesi olarak ilan edilen alanın, daha önceki planlarda Mersin Serbest Bölge Gelişme Alanı, Sanayi Depolama Alanı, Mersin Ana Konteyner Limanını da kapsayıp kent merkezine yürüme mesafesinde olmasından dolayı MTSO Meclisi yatırım yerinin doğru yer olmadığını savundu. Kararda, Mersin’in yatırımlara karşı olmayıp kentin kapısının yatırımcılara her zaman açık olduğu vurgulandı. Bu yatırımın ise yerini onaylamayıp böylesi önemli yatırımlarda kent dinamiklerinin de görüşüne başvurulması gerektiği tüm meclis üyelerince kabul edildi. Meclis üyeleri, bu bölgenin 10. ve 11. Kalkınma Planında belirtildiği gibi Mersin Konteyner Limanı olarak değerlendirilmesi halinde kentin lojistik gücünü artırarak hem ekonomik gelişimine hem istihdama daha fazla katkı sunacağını vurguladı. Aynı zamanda tesisin şehir merkezine ve yerleşim yerlerine çok yakın bir mesafede yapılacak olmasının kent için büyük bir tehlike olduğunu belirten meclis üyeleri, böylesi bir sanayi tesisi yatırımının yerleşim yerlerinden uzakta yapılmasıyla kentin gerek çevresel gerekse fiziksel tehditlere karşı korunmuş olacağını dile getirdi.

    Mecliste, Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesinde (MTOSB), MTSO ve MTOSB işbirliğinde yapımı tamamlanan Yenilik ve Dijital Dönüşüm Merkezini (Model Fabrika) işletmek üzere şirket kurulması kararı da alındı.

    “Kent sorunlarına karşı ortak kararlar alacağız”

    Meclis Başkanı Hamit İzol, yaptığı açılış konuşmasında, önümüzdeki süreçte MTSO Meclisi olarak her ay kent ile ilgili bir konu üzerinde değerlendirme yaparak konuyla ilgili oluşan görüşlerini kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getirdi. Bu konuların meclis olarak takipçisi olacaklarını da vurgulayan İzol, ilk olarak Mersin’de yapılması planlanan polipropilen yatırımını ele alacaklarını söyledi. Sonraki aylarda Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsünün durumu, Mersin’de öncü ve örnek bir turizm yatırımıyla ilgili yürütülen çalışmaları ve diğer konuları da ele alarak devam edeceklerini kaydeden İzol, konunun uzmanlarıyla görüşüp, kentin ihtiyaçlarını gözeterek gerekli tavsiye kararlarını bilimsel veriler doğrultusunda alacaklarını bildirdi.

    “Yatırım kararları alınırken yerel dinamikler karar süreçlerine dahil edilmeli”

    MTSO’nun gücünü meclisinden aldığını vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise “Her ne kadar başkan olarak ben ya da yönetim kurulu üyeleri Mersin’i ilgilendiren konularda görüşlerimizi açıklasak da meclis iradesi olmazsa bu görüşler şahsi görüşlerimiz olarak kalır. Bu nedenle ortak karar almamız önemli” değerlendirmesini yaptı.

    Mersin’de bugün herkesin kente yatırım yapılması için büyük istek duyduğunu kaydeden Kızıltan şunları söyledi:

    “Ancak yatırım kararları alınırken yerel dinamikler karar süreçlerine dahil edilmeli. Böyle olursa şehrin hazmedeceği, şehre daha büyük katma değer sağlayacak yatırımlar yapılabilir. Çünkü bu kenti en iyi bilen bizleriz. Konjonktürel ya da jeopolitik olarak bakıp bizim bilgimiz dışında kararlar alınırsa böyle tartışmalar çıkıyor. Polipropilen yatırımını yapacak holdingin Adana Yumurtalık’ta işlettiği serbest bölgesi ve limanı var. Hatta o bölgede bir de kimya endüstri merkezi var. Oralar değerlendirilebilir. Mersin’deki seçilen alan Mersin Konteyner Limanı yatırımını engeller. Bu alana konteyner limanı yapılması için devlet söz verdi ve sözünü yerine getirmesini istiyoruz. Başka şehirlerin, şirketlerin bu konuda lobi yapıp Mersin’in yatırımlarını başka yerlere kaydırmasına izin vermeyeceğiz. Bunu kabul etmeyiz. Polipropilen yatırımının yeri Kimya Endüstri Bölgesidir.”

    “Petrokimya tesislerinin altyapısı da özel olmalı”

    1970’lerde aynı bölgede yapılan Akdeniz Gübre yatırımının tarihçesi hakkında bilgi veren Meclis Üyesi Ahmet Akın da “Burası doğrudan yabancı sermaye yatırımıydı. 50 yıl önce çevre bilinci olmadığından karşı çıkılmadı ve yıllarca asitli, kirli duman başta Karaduvar ve Kazanlı mahalleleri olmak üzere Mersin’i perişan etti. Zehir soluduk. Bugün de yine aynı bölgeye bir petrokimya tesisi yatırımı düşünülüyor. Oysaki petrokimya tesisleri altyapısı ona göre hazırlanmış özel ekonomik bölgeler ilan edilmiş alanlarda inşa edilir. Evet, ülkemiz bugün polipropilen ihtiyacının yüzde 95’ini ithalatla karşılıyor. İthalatın önüne geçmek adına önemli bir yatırımdır. Yatırıma kesinlikle karşı değiliz ama bu devasa tesisi, şehir merkezine çok yakın, serbest bölge genişleme alanı ve ana konteyner limanı alanının başucuna yapmak doğru değildir” dedi.

    “Yatırım yaparken teknik konulara dikkat edilmeli”

    Geçmiş yıllarda mevcut bölgenin Mersin Serbest Bölgesinin genişleme alanı olarak işaretlenmesine yönelik çok mücadele verdiklerini hatırlatan Meclis Üyesi Ekrem Sağlam da yaptıkları çalışmaları özetledi. Verdikleri uzun ve zorlu mücadele sonunda 330 dönümlük alanı planlarda “Serbest Bölge Genişleme Alanı” olarak işaretlettirdiklerini kaydeden Sağlam, “Mersin Serbest Bölgesi bugün yüzde 100 dolulukla, yani tam kapasiteyle çalışıyor. Oysa yatırım talebi de bir o kadar fazla. Serbest Bölgenin genişleyebilmesi de teknik olarak sınır bütünlüğü varsa mümkün. Yani bölgenin genişleyebilmesi için başka bir alternatifi yok. Eğer o alan Serbest Bölge Genişleme Alanı olarak kalmazsa yeni yatırım talepleri karşılanamayacak. Bu da en az 5 bin kişinin istihdam şansını kaybetmesi anlamına geliyor. Polipropilen üretmek ülke için önemli ama gelip de serbest bölge genişleme alanına yapmak, şehrin göbeğine oturtmak doğru değil. Bir yatırım yaparken teknik konulara bakarak hareket edilmeli” değerlendirmesini yaptı.

    “Konteyner limanı ihalesi yapılsın”

    Polipropilen tesisi konusunu zaman zaman dile getirdiklerini, her ortamda anlattıklarını ifade eden Hasan Engin, bu bölgede yapılması planlanan yatırımın tarihçesi hakkında bilgi verdi. Engin, “Petrokimya ürünlerini ithal eden bir ülkeyiz. Böyle bir tesise karşı değiliz. Mersin’de başka bir yerde yapılabilir ya da götürüp aynı tesisi Yumurtalık’ta yapabilirler. Yer konusu ciddi sorun. Çevre faktörü olarak da şehrin ortasında böyle bir yatırıma sıcak bakmıyoruz. Geçen aylarda Beyrut’ta bir patlama yaşandı. Patlamaya sebep olan ürünler Ak Gübrenin ürettiği ürünler. Güvenlik önlemleri alınması gerekirken Akgübre’nin mevcut yatırımına ek olarak ikinci ve daha büyük bir tesisin kurulmak istenmesi akıllara zarar. Bizim ikinci limana da ihtiyacımız var. Mevcut limanın işlem hacmi 2 milyon TEU’yu geçti. Her geçen gün artmakta olan işlem hacmini karşılayabilmek için ikinci limana ihtiyacımız büyük. Bu limanın ihale edilip kentimize kazandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

    “Elimizdeki şansı kaybetmeyelim”

    Meclis Katip Üyesi Orhan Kemal Yüksel de istihdamın önemine dikkat çekti. İlgili alanda liman yatırımı gerçekleştirilmesi halinde gerek çevrenin korunacağı gerekse istihdama ciddi katkı sunulacağını vurgulayan Yüksel, “Polipropilen yatırımına izin verilirse ikinci liman şansını tamamen kaybetmiş oluruz. Oysa limandan birçok sektör faydalanıyor. Lojistik sektörü olarak liman sayesinde büyüdük. Bu Kentte önemli bir lojistik altyapısı gelişti. İkinci limanın yapılmasıyla bu altyapı çok daha fazla gelişecek, paralelinde iş hacmi ve istihdam da artacak. Bu şansı kaybetmeyelim” ifadelerini kullandı.

  • 1,4 milyar dolarlık Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi’nin imzaları atıldı

    1,4 milyar dolarlık Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi’nin imzaları atıldı

    Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin ilk yatırımı yılda 450 bin ton Polipropilen Üretim Tesisi Teknoloji Lisansör ve Ortaklık Anlaşmaları imza töreni gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 1,4 milyar dolarlık maliyetle 2023 yılında faaliyete geçirilecek tesisin petrokimya alanındaki cari açığın kapanmasında önemli bir endüstriyel yatırım olduğuna dikkat çekerek, “Yıllık 450 bin tonluk üretim kapasitesiyle petrokimya alanındaki dışa bağımlılığımızın azalmasında önemli bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.

    Türkiye’yi petrokimyada global üretim merkezi olarak konumlandıracak, bölgenin stratejik konumunu güçlendirecek ve ihracatın geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyacak ‘Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde çalışmalar başladı. Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin ilk yatırımı yılda 450 bin ton Polipropilen Üretim Tesisi Teknoloji Lisansör ve Ortaklık Anlaşmaları İmza Töreni; Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak ev sahipliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Cezayir Enerji Bakanı Mohamed Arkab’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez törende yaptığı konuşmada, “Yenilebilirenerjiden madenciliğe nükleerden yerli kömüre kadar Türkiye’nin enerji bağımsızlığını ilmek ilmek dokuyoruz. 2023 Türkiye’nin hikayesi enerji, ekonomik ve teknolojik bağımsızlıkla yazılacak. BU alanda gücümüz, kabiliyetimiz geleceğe yön verecek. ‘Bağımsız enerji, güçlü Türkiye’ diyerek çıktığımız bu yolda bütün ezberleri bozarak Türkiye’ye ayak bağı olacak meseleleri bir bir çözüme kavuşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

    1,4 milyar dolarlık maliyetle 2023 yılında faaliyete geçirilecek tesisin petrokimya alanındaki cari açığın kapanmasında önemli bir endüstriyel yatırım olduğuna dikkat çeken Bakan Dönmez, “Yıllık 450 bin tonluk üretim kapasitesiyle petrokimya alanındaki dışa bağımlılığımızın azalmasında önemli bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.

    Geçen yıl petrokimya, hammadde ve plastik ürünler sektöründeki dış ticaret açığının yaklaşık 13 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatan Dönmez, bu dönemde en çok ithal edilen petrokimya ürünlerinin başında polipropilenin yer aldığını kaydetti. Türkiye’nin otomotiv başta olmak üzere, ambalaj ve etiketleme, tekstil, kırtasiye, laboratuvar ekipmanları, inşaat gibi sektörlerin ana hammaddesi olan polipropilen ihtiyacının yaklaşık yüzde 90’ının ithalat yoluyla karşılandığını vurgulayan Bakan Dönmez, yüzde 100 geri dönüştürülebilen bir ürün olması nedeniyle polipropilenin çevresel sürdürebilirlik hedefleriyle uyuşan önemli yatırım olacağını belirtti.

    “Türkiye’nin polipropilen ithalatının 5’te birini üretecek”

    Tesis devreye girdiği yıl itibariyle Türkiye’nin polipropilen ithalatının” 5’te biri üreterek cari açığın kapanmasına da 250 milyon dolarlık bir katkıda bulunacağını söyledi.

    Bakan Dönmez, tesis üretiminin büyük bir kısmının iç pazarda kullanılacağını, belli bir kısmının ise Avrupa’ya ihraç edileceği bilgisini vererek, tesis faaliyete geçtiğinde kurulacak yan sanayi ve diğer tesislerle bölgede nitelikli istihdam sağlanacağını kaydetti.

    “Her türlü iş birliğine hazırız”

    Dünyada son dönemde artan belirsizlik ortamına rağmen Türkiye’nin yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam ettiğini belirten Dönmez, “Türkiye enerji piyasası sağlam ve dinamik ekonomik altyapımız ve güçlü siyasi istikrarımız sayesinde yabancı yatırımcıların her zaman gözdesi oldu. Yatırımcı dostu ve öngörülebilir bir enerji piyasası ile her zaman serbest piyasa kuralları içerisinde işleyen güçlü ve güven veren bir alt yapı inşa ettik. İnanıyorum ki yatırımlarımızın bu güveni Türkiye enerji piyasasına girmek veya operasyonel ağlarını genişletmek isteyen diğer yatırımcılar için de önemli bir referans kaynağı olacak. Türkiye’de büyümek, Türkiye’den dünyaya açılmak isteyen bütün firmalara açığız. Her türlü iş birliğine hazırız. Özellikle petrokimya ve rafineri sektöründe Türkiye yatırımcılara gerek iç Pazar büyüklüğü gerekse uygun rekabet uygunluğu gelişmiş ulaşım ağı, kalifiye işgücü, hammaddeye kolay erişim imkanı gibi pek çok avantajlı cazip fırsatlar sunuyor” dedi.

    “Bir yıllık rafineri üretimi 32,7 milyon ton”

    Bu yılın Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık rafineri üretiminin toplam 32,7 milyon tona ulaştığını kaydeden Bakan Dönmez, “Böylece 2,7 milyar dolar katma değer üreterek bu kaynağın ülkemizde kalmasını sağlamış olduk” dedi.

    Ilıcak: “Türkiye’nin bir yıllık cari açığını 250 milyon dolar azaltacak”

    Törende konuşan Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans’ın uluslararası müteahhitlik projelerinin yanı sıra petrokimya alanında global bir üretici olmaya hazırlandıklarını ve süreçte Türkiye ekonomisinin en fazla dış ticaret açığı verdiği alanlardan birine odaklandıklarını açıkladı.

    Ilıcak, yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye katma değerli üretim sağlayacak bir projeye başlıyoruz. Son 10 yıldır ulusal ve uluslararası birçok enerji ve petrokimya şirketi için önemli endüstri tesisleri inşa ettik. Yıllar içinde bu alanda kazandığımız bilgi ve tecrübe birikimini, ülkemizin en büyük dış ticaret açığı verdiği alanların başında gelen petrokimya sektörüne yapacağımız yatırımda kullanacağız” dedi.

    Dr. Erman Ilıcak, yüksek polipropilen ithalatı ve artan tüketim talebi nedeniyle Rönesans Holding’in hedefini, Türkiye’nin petrokimya alanındaki dışa bağımlılığını en aza indirmek ve ihracata odaklanmak olarak belirlediklerini ifade etti ve ekledi: “Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi, Türkiye’nin polipropilen ithalatının beşte birini ikame edecek ve cari açığa 250 milyon dolar pozitif katkı sağlayacak.”

    Ilıcak konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Aynı zamanda işletmesini üstlendiğimiz Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde 1,4 milyar dolar yatırımla hayata geçireceğimiz projemizi bir başlangıç olarak görüyoruz. Alanında dünya lideri ortaklarımızla birlikte bölgenin ilk yatırımcısı olmakla kalmayacağız. Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük endüstriyel bölgesinin işletmecisi olan Hollandalı Port of Rotterdam ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde bölgeye yaklaşık 15 milyar dolarlık yerli ve yabancı yatırım çekmek için çalışacağız. Rönesans olarak biz de bölgedeki petrokimya ve endüstri yatırımlarımızı sürdüreceğiz.”

    450 bin ton kapasiteli tesis 2023 yılının sonunda tamamlanacak

    Türkiye halihazırda petrokimya hammaddesi ve plastik ürünler alanında yılda 13 milyar dolarlık dış ticaret açığı veriyor. Bu rakam ülkemizin cari açığının yüzde 20’sinden fazlasına denk geliyor. Petrokimya ithalatında polipropilen önemli bir paya sahip. Sonatrach ve GS E&C ile ortaklaşa inşa edilecek olan Polipropilen Üretim Tesisi’nin, Türkiye’nin polipropilen ithalatının beşte birini tek başına karşılaması bekleniyor. Polipropilen alanında halen Türkiye’nin toplam üretiminin 3 katını tek başına gerçekleştirecek olan 450 bin ton kapasiteli tesisin inşaatının 2023 yılının sonunda tamamlanması hedefleniyor. 1,4 milyar dolarlık projenin ortakları arasında Cezayirli Sonatrach ve Güney Koreli GS E&C bulunuyor. Türkiye’nin cari açığını 250 milyon dolar azaltması beklenen projenin teknoloji altyapısının lisansörleri ise ABD kökenli UOP Honeywell ve Hollanda kökenli LyondellBasell olacak.