Etiket: Piyasanın

  • İkinci el otoda piyasanın ateşi düşmüyor

    İkinci el otoda piyasanın ateşi düşmüyor

    Gaziantep’te her pazar günü kurulan ikinci el oto pazarında ne alıcının ne de satıcının yüzü gülüyor. Yüzlerce satılık araçtan oluşan uzunca kuyruğu gezen vatandaşlar sadece bakmakla yetiniyor.

    Son yılların en yüksek ikinci el araç piyasasında fiyatlar gerileme eğilimi göstermezken, alıcılar bakmakla yetiniyor. Fiyatların çok yüksek olduğundan şikayet eden vatandaşlar, umutla piyasanın normale dönmesini bekliyor.

    1999 model 89 bindeki otomobilin 35 bin liradan, 2010 model 130 bindeki otomobilin 140 bin liradan alıcısını beklediği oto pazarında bütçesine göre araç arayan Adem Yıldırım, “Piyasada iki haftadır araştırma yapıyorum ve maalesef piyasa uçmuş durumda. Bir orta halli ailenin alabileceği bir araba yok, bütçeyi aşırı aşıyor. Bu şekilde bir ailenin buradan araba alması imkansız bir şey. Satıcı da piyasa neyse ona göre yazmak zorunda, onlar da yüksek fiyat vermek istemiyor. Burada satan da memnun değil, alıcı da memnun değil” dedi.

    Arabasını satmak için oto pazarına getiren Abdullah Yaş ise, sadece aracı pazara getirdiklerini ifade etti. Alıcının olmadığını kaydeden Yaş, “Fiyatlar yüksek, bunun da başlıca nedeni günümüzde dolar yükseliyor, dışarıdan gelen arabalarda kur bazında olduğu için bu da etkiliyor. Pandemi de olunca zorlaştı. Ben fiyatların düşeceğini zannetmiyorum, daha da yükseleceğini düşünüyorum. 2021’in sonuna kadar böyle devam eder diye düşünüyorum” ifadelerin kullandı.

  • Asa: “Piyasanın üzerinde fiyat kurumu batırır”

    Bugüne kadar 42 bin ton rekolte beyanı alındığını bildiren Asa, yüksek fiyat beklentisinin uzun vadede üreticiye zarar vereceğini söyledi. Bir önceki yıl fiyatlarının üzerinde, en az enflasyon oranında artış yapılacağını açıklayan Asa, “Hedefimiz üreticiyi mağdur etmeden Marmarabirlik’i korumaktır. Marmarabirlik ayakta kalırsa üretici kazanır” dedi.

    Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, 20 Eylül’de başlayan rekolte beyan alımları kapsamında bugüne kadar 42 bin ton beyan alındığını söyledi. Beyan döneminin 20 Ekim’de sona ereceğini belirten Asa, 2017-2018 ürün alım kampanyası kapsamında 50 bin ton ürün almayı hedeflediklerini kaydetti. Hidamet Asa, “Kampanya döneminde bir önceki yıl fiyatlarının üzerinde, en az enflasyon oranında artış yapılacaktır. Fiyatlar, yönetim kurulu ve Marmarabirlik birim müdürlerinden oluşan komisyonca piyasa şartları göz önüne alınarak belirlenecektir. Öncelikli hedefimiz, üreticiyi mağdur etmeden Marmarabirlik’i korumaktır. Marmarabirlik ayakta kalırsa üretici her zaman kazanır” diye konuştu.

    Asa, üreticilerin afetlerden doğan girdi maliyetleri sebebiyle sektörde zor yıllar geçirdiğine işaret ederek, “Günümüzde üreticinin tek bir tarım ürününden hayatını idame ettirmesi, yıl boyunca bütün tarım ürünlerinin tamamına yapmış olduğu masrafları zeytinden karşılaması mümkün değildir. Dolayısıyla tek bir üründen hayatını idame ettirecek fiyat beklentisinin oluşmaması gerekir” dedi.

    Zeytin üreticisinin her zaman ayrıcalıklı olduğunu dile getiren Asa, “Hangi tarım ürünün alım satımında bir önceki yılın fiyat garantisi var? Üretimde yaşanan sıkıntılara rağmen zeytin üreticisi fiyatlar konusunda her zaman ayrıcalıklıdır. Marmarabirlik üreticilerimizin sigortasıdır. Üreticinin Marmarabirlik’e sahip çıkması, sadece bugünü değil yarını da düşünmesi gerekir” şeklinde konuştu.

    Marmarabirlik’in bugün itibariyle ayaklarının üzerinde durduğunu ifade eden Asa, “Bugün 50 bin ton zeytini neredeyse peşin alacak duruma gelinmiş olup, 2010 yılından bu yana kampanya dönemlerinde hiçbir şekilde kredi kullanmıyoruz. Geçmişte Marmarabirlik’in öz kaynaklarının kredi faizlerine gittiğini, halen 2007 yılında çekilen 60 milyon TL kredinin taksitlerini ödediğimizi unutmayalım. Bugün ilk kez kendi öz kaynaklarımızla kâr payı dağıttık, Entegre Tesislere ve kooperatiflerimize yaklaşık 65 milyon TL’lik yatırım yaptık. Ürün alım fiyatlarımızı açıklarken, bütün bu dengeleri gözetmek zorundayız. Bunların hepsi ortaklarımızın gelecek garantisidir. Aksi takdirde kâr payı dağıtamayız, yatırım yapamayız. Bütün bunları düşünmeden fiyat açıklamak, kâr payı alan üreticiye yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Marmarabirlik’i zarara uğratacak, bizi eski yıllara döndürecektir. Dolayısıyla ortaklarımızda Marmarabirlik’in geleceğini riske atacak fiyat beklentisinin oluşmaması gerekir. Hiç kimse piyasa şartlarının üzerinde yüksek fiyat beklemesin. Aynı zamanda piyasanın altında da fiyat açıklanmayacaktır. Üreticimiz bugüne kadar olduğu gibi bu yıl da mağdur edilmeyecektir. Ortaklarımız bize güvensin. Marmarabirlik’i hep birlikte koruyalım” değerlendirmesinde bulundu.

  • “Kriz Beklentisi Piyasanın İşleyişini Bozuyor”

    2015 yılını değerlendiren ve 2016 öngörülerini açıklayan İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İlker Önel, piyasada olumsuz beklentilere umut bağlayanların reel ekonomiye ciddi zararlar verdiğini söyledi. Tüccarın 2016 yılından umutlu olduğunu belirten Önel, Avrupa Birliği sürecinin piyasalara olumlu yansıyacağını söyledi.

    2015 yılını zorluklarla geride bırakmak üzere olan tüccarların, 2016 yılına umutlu girdiğini ve 2015 yılında dünya genelinde özellikle de gelişmekte olan ülkelerin piyasaları için zor olacağının baştan belli olduğunu hatırlatan İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İlker Önel, Türkiye’nin de içinde bulunduğu kırılgan ekonomilerin zor bir dönem geçirdiğini söyledi.

    Önel “Amerika Merkez Bankası’nın (FED) genişletici para politikasından vazgeçeceği ve euro bölgesinde yaşanan durgunluk emtia piyasalarında yaşanmaya başlayan aşağı yönlü ivmeden belliydi. Dünya genelinde yaşanan buhran özellikle bazı ülkeler için risk oluşturuyordu. Kırılgan beşli diye tabir edilen, ülkemizin de içinde bulunduğu ekonomiler zor dönemlerden geçti.

    Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’de büyüme rakamlarının aşağı yönlü gelmesi ve talebin azalması, dış ticareti genel anlamda olumsuz etkiledi. Yunanistan krizi ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler de piyasanın tuzu biberi oldu. Yaşanan bu olumsuz gelişmeler tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de reel anlamda etkiledi” dedi.

    Özellikle jeopolitik olarak komşularla yaşanan gelişmelerin dış ticareti ve temelde ihracatı vurduğuna dikkat çeken İlker Önel, seçim belirsizliği ve kriz senaryosu yazanların olumsuz beklentilerinin piyasada zaman zaman dalgalanmalar yaşanmasına neden olduğunu ifade etti.

    “TÜRK EKONOMİSİNİN GÜCÜNÜ GÖRDÜK”

    Gelinen noktada bazı makroekonomik gelişmelerin negatif yansımış olabileceğini belirten Önel, “Diğer ülkeler ile karşılaştırıldığımızda ekonomimiz, iki seçim yaşamamıza rağmen sıkı maliye ve para politikaları sayesinde güçlü ve beklenenden daha iyi olduğu ortaya çıktı. İlk üç çeyrekte büyüme rakamlarımız hep beklentilerin üzerinde geldi. Sanayi ve imalat sektöründeki belirsizlikler ortadan kalkınca piyasa gelişmeleri olumlu algıladı, cari açığımız düştü ve bütçemiz fazla vermeye başladı. Her şeye rağmen ihracatımız 150 milyar dolara yaklaşacak. Ar-Ge harcamalarımızın artması ve yerli otomobil üretimi olumlu gelişmeler olarak karşımızda duruyor.

    Dolayısıyla şunu unutmamlayız, piyasada olumsuz beklentilere umut bağlayanlar bizim gibi gerçekten piyasanın bütün zorluklarını yaşayan reel ekonomiye bilerek veya bilmeyerek ciddi zararlar veriyor” diye konuştu.

    İyi niyetli olmayan kişiler de ‘kriz var’ söylemlerinin arkasına saklanarak piyasanın işleyişini bozduğunu ve aynı zamanda piyasayı oluşturan bankaların yersiz paniklemesine neden olduğunu vurgulayan Önel, bunun sonucunda da gerçekten iyi niyetli esnaf ve tüccar piyasanın sanal dalgalanmasından olumsuz etkilendiğini söyledi.

    2016 yılının özellikle Fed’in faizleri arttıracağı ve paranın da gelişmekte olan ülkelerden güvenli limanlara kaçacağı bir yıl olabileceğini söyleyen İlker Önel, 2016 yılından umutlu olduklarını ifade etti. 2016 yılı beklentileriyle ilgili de konuşan Önel “Emtia piyasalarında özellikle de petrolde hafif de olsa yukarı yönlü bir çıkış beklentimiz var. Diğer taraftan; tarım ürünleri ve metal piyasasında özellikle de Çin’de gelecek talebe bağlı olarak bugünkü seviyelerden daha yukarı yönlü bir hareket olabilir.

    Bir yandan tek parti iktidarının rahatlığının piyasalara güven ve moral verecek olması, diğer yandan Avrupa Birliği’nde yeni fasılların açılması piyasalara olumlu yansıyacaktır” dedi.