Etiket: Pili

  • Parkinson hastalığına beyin pili tedavisi

    Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Akkaya, parkinson hastalığının tedavisine çözüm olarak, halk arasında “beyin pili” adı verilen “derin beyin stimülasyonu” uygulamasını önerdi.

    Parkinson hastalığı ile ilgili bilgi veren Samsun Medical Park Hastanesi Nöroloji Kliniği’nden Uzmanı Dr. Akkaya, “Parkinson; hareketlerde yavaşlama, özellikle istirahat döneminde kol ve bacaklarda titreme, gövdede katılaşma yaparak, vücut hareketlerinde zorlanmaya yol açan ilerleyici beyin hastalığıdır. Neden olarak; beyinde, hareketlerimizin kontrolünü sağlayan hareket şebekesinde, aktif ana maddesi dopamin adı verilen maddenin salınım azalması ya da kullanılmasındaki bozulmadır. Tedavisinde, dışarıdan beyin dopamin düzeyini ve kullanımın arttıran ilaçlar kullanılmaktadır. Hastalığın başlangıcında bu ilaçlar hastalık yakınmalarını düzeltirken, ilerleyen dönemlerde (yaklaşık hastalığın 6-7. yıllarında ), hastalığın ilerlemesi ve kullanılan ilaçlara bağlı istenmeyen bulgular gelişmeye başlar. Bunlar; vücudun tam hareketsiz kalması, harekete başlama zorluğu, başladıktan sonra durma, kontrol edilemeyen baş- boyun, kol ve bacak hareketleri, ağrılı kas krampları şeklinde izlenebilir” dedi.

    İlerleyen hastalık dönemlerinde diğer tedavi alternatiflerinin kullanılacağından bahseden Yrd. Akkaya, “Bu tedaviler; aralıklı ya da sürekli cilt altı ilaç (apomorfın)uygulaması, ya cerrahi ile bağırsağa açılan bir kanalla sıvı dopaminin verilmesi ya da halk arasında beyin pili adı da verilen derin beyin stimülasyonu işlemleridir. Derin beyin stimülasyonu (DBS), Parkinson hastalığı dışında, bu hastalığa benzer bulguları olan diğer hastalıklar dışlandıktan sonra, erken başlamış, kullanılan dopamin içeren ilaçları iyi yanıt alınabilmiş, uygulanan tedaviye rağmen tüm günün en az 2 saati hareketsiz kalan, katılaşma nedenli ayakta durma, yürüme, günlük işlerini tek başına yapmakta zorlanan ya da aşırı istemsiz hareketleri uygulanan tedavi rejimlerine rağmen kontrol edilemeyen hastalara önerilir. Hasta seçiminde, genelde 75 yaş altı yaşlarda, yaşam beklentisini kısaltan ağır hastalık ya da hastalıkları olmayan, ağır unutkanlık, depresyon, ailesinde ağır psikiyatrik hastalık öyküsü olmayan, travma veya başka nedenli beyin hasarı gelişmemiş hastalar seçilir. Bu işleme öncelikle tedavi planlamasını yapan ve izleyen nöroloji uzmanı, cerrahisini gerçekleştirecek beyin cerrahi uzmanı ile psikiyatrik değerlendirmesini yapan psikiyatri uzman hekimleri, birlikte uygulanmasına karar verir. DBS (Beyin pili) işlemi, ameliyathane ortamında, uyutulmadan bilincin tamamen açık, kafatasında işlem yapılacak bölgenin anestezi uzman hekimi tarafından uyuşturulmasıyla başlar. Öncesinde beyin MR ve BT çekimi sonucunda, beyin bölgesine ulaşımı sağlamak için kafatasına iki küçük delik açılır. Saç teli kalınlığında teller hedeflenen bölgeye bu deliklerden indirilir. Hedef tespiti yapıldıktan sonra uyarı verilerek, işlem sırasında tedavi yanıtı, nörolojik muayenesi yapılarak değerlendirilir. Pil sisteme bağlanır ve vücuda pilin yerleştirme işlemi gerçekleştirildikten sonra işlem bitirilir. Pil işlemi sonrası, beşinci ya da yedinci gününde, pil açılarak, uygun pil ayarları yapılır. İlaçları düzenlenir. Üç ya da dört hafta sonra ilaç ve pil ayarlarını tekrar değerlendirmek üzere tekrar muayeneye çağrılır. İlerleyen hastalık dönemlerinde uygulanan tüm bu yöntemler ne yazık ki parkinson hastalığını tamamen düzelten işlemler değildir. Yine ilaç kullanılır fakat kullanılan ilaçların hem dozu hem sayısı tekrar düzenlenir. Daha da önemlisi günlük yaşam konforunu yükseltir, hastalığa bağlı kötüleşme süresini uzatır” diye konuştu.

  • Beyin pili ile parkinson hastalığının saatini geri almak mümkün

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh, beyin pili ile parkinson hastalığının saatini geri almanın mümkün olduğunu söyledi.

    Zırh, parkinson hastalığının genellikle vücudun bir tarafında ön planda olmak üzere ellerde ve ayaklarda titreme, hareketlerde yavaşlama, yüz hatlarında donukluk, kaslarda sertlik ve küçük adımlarla öne doğru eğik olarak yürüme güçlüğü ile ortaya çıktığını söyledi.

    Parkinson hastalığının tanısının klinik bulgularla konulduğunu belirten Zırh, “Özellikle yaşı ilerlemiş hastalarda vücudun bir tarafında daha ön planda olmak üzere ellere “para sayar” tarzda titreme, hareketlerde yavaşlama, kolların vücut salınımına iştirak etmemesi ve vücuda yapışık olarak yürünmesi; bakışlarda donuklaşma ve yüz mimiklerinde azalma ile birlikte “maske yüz” diye ifade edilebilen yüz hali, küçük adımlarla ve öne eğilerek yürüme bu hastalığın başlangıç safhasında olunabileceğini düşündürmeli ve hastalar bir nöroloji uzmanına başvurmalıdırlar” dedi.

    Parkinson hastalığında başlangıç tedavisinin ilaç tedavisi olduğunu kaydeden Zırh, “Parkinson hastalarının önemli bir kısmının medikal tedaviye iyi cevap verdiğini dile getirdi. Parkinson’da hastaların yüzde 80-85’i başlangıçta tedaviye iyi cevap vermişler ise ilaç tedavisiyle uzun süre hayatını sorunsuz sürdürebiliyorlar. Bu hastalarda tedavide daha fazla doz ve daha sık ilaca rağmen hasta açılıp rahatlayamazsa, ilaç tedavisinin sağladığı iyilik saatleri giderek azalıp, hastalar günün önemli bir kısmını tutuk olarak geçirirlerse veya ilaçların yerinde duramama, çırpınma ve dans eder gibi istem dışı hareketlere yol açan yan etkileri artarsa, bir başka deyişle artık ilaç tedavisi bir yerde tıkanırsa, işte o zaman ameliyat seçeneğini düşünüyoruz ve hastalara beyin pili ameliyatını uyguluyoruz. Beyin pili ameliyatı tıp dilinde “nöromodülasyon” dediğimiz, beyin içerisine yerleştirdiğimiz ince elektrotlar ile hastalıktan sorumlu bölgelere elektrik akımı vererek hastalık bulgularını düzeltmeye çalıştığımız bir tedavi yöntemi. Bu yöntem ile beyindeki hedef bölgelerdeki hücrelerin aktivitelerini baskılayabiliyor, ya da uyarabiliyoruz. Verdiğimiz akımı bilgisayar aracılığı ile kontrol edip programlayabildiğimiz için de tamamen geri dönüşümü olan, kontrol edilebilir ve ayarlanabilir bir tedavi yöntemi olma özelliği taşıyor. Beyin pillerinin hastalara sağladığı katkıyı “hastalığın saatini geri almak” diye tanımlayabiliriz. Yaklaşık 10 yıllık bir Parkinson hastasını ameliyat ettiğimizde hastayı hastalığının birinci ikinci senesine geriye getirebiliyoruz. Bu değişim ayakkabısını bağlayamayan, çatalını tutamayan, gömleklerini ilikleyemeyen, sosyal hayattan kopan, işini gücünü artık yapamayan, başkalarının yardımıyla yaşantısını sürdürmek zorunda olan çoğu hastanın günlük yaşantısına geri dönebilmesi, kendi başına yaşayabilmesi; önemli bir kısmının mesleklerine geri dönüp onu tekrar icra edebilmesi anlamına gelmekte. Beyin pili ameliyatı hastaların titreme, yürüme güçlüğü, tutukluk, katılık, yavaşlık gibi yakınmalarının hemen tamamına yarar sağlayabilmekte. Sanılanın aksine titremesi olmayan, sadece katılığı ve hareket yavaşlaması olan hastalar da beyin pili tedavisinden yarar görmekte. İlaç tedavisine yeterli yanıt vermeyen, şiddetli titreme nöbetleri geçiren veya şiddetli ilaç yan etkileri nedeni ile ilaçtan eskisi gibi yarar göremeyen Parkinson hastalarında beyin pili, başarılı sonuçlar veriyor. Tedavinin sağlayabileceği yarar genelde hastaların yüksek doz ilaç tedavisinden ilaç yan etkileri olmaksızın kazanabilecekleri yarar ile paralellik göstermekte. Bu ameliyatları hasta uyanık iken, konuşa konuşa ve hasta ile karşılıklı yardımlaşarak yapıyoruz. Ameliyat masasında hastaların başında lokal anestezi ile iki taraflı birer küçük delik delerek buradan ilerlettiğimiz elektrotlar vasıtası ile “Mikroelektrot Kayıt ve Stimülasyon Tekniği” denilen yöntem ile beyindeki hedeflerimizi hata payı olmaksızın buluyoruz ve bu noktalara iki taraflı ince birer beyin pili elektrotu yerleştiriyoruz. Bu elektrotları da birer uzatma kablosu ile cilt altından geçirip göğüste kalp pili gibi cilt altına yerleştirdiğimiz bir pil kısmına bağlıyoruz. Tabii ki bütün sistem beyin içerisinde ve cilt altında bulunuyor ve dışarıdan bir şey görülmüyor. Hastalar ameliyat sırasında birkaç adet uyuşturucu iğnenin ağrısından başka ağrı ya da sızı duymuyor; ameliyat sırasında fıkra anlatıp şarkı söyleyebiliyorlar” dedi.

  • Muş Devlet Hastanesi’nde ’kalp pili’ devri

    Muş Devlet Hastanesi, kardiyoloji ve kalp-damar alanında gerçekleştirilen başarılı operasyonlar nedeni ile hastalar tarafından tercih edilen sağlık kuruluşları arasına girmeyi başardı.

    Kardiyoloji ve kalp-damar hastalıkları branşında kat ettiği mesafe ile çevre illerden de hasta sevki almaya başlayan Muş Devlet Hastanesinde geçmiş yıllarda yapılmaya başlanan anjiyo ve stent işlemlerinden sonra, şimdi de birçok merkezde yapılmayan kalp pili epilasyonu ile periferik arterlere müdahale işlemi başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor.

    Rahatsızlığı sebebiyle Muş Devlet Hastanesi’ne gelen 75 yaşındaki Nafiye Tavus’un kalbinde tespit edilen elektrik problemi, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Adem Atıcı tarafından cildinin altına pil takılarak, giderildi. İlk olarak Tavus’u anjiyo eden ve damarlarında herhangi bir problemle karşılaşmayan Dr. Atıcı, kalpteki elektrik problemini gidermek için bir saatlik başarılı bir operasyonla cildin altından pil taktı. Muş Devlet Hastanesi’nde kalp pili takılması işlemlerinin gün geçtikçe artan operasyonlardan biri haline geldiğini ve bu işlemin birçok merkezde halen yapılmadığını ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Adem Atıcı, “Hastamızda bir elektriksel problem vardı, kalpteki elektrik problemi. Bu genelde kalp damar rahatsızlığından olur. Onun için hastaya önce bir anjiyo yaptık. Eğer anjiyoda damar problemi çıksaydı damarını açtığımız zaman bu kalbin elektrik problemi de düzelecekti. Damarlarına baktığımızda herhangi bir sıkıntı yoktu, damarlar gayet iyi gözüküyordu. Bu problem bir de yaşla beraber olur. Yaş ilerledikçe kalbin elektrik sistemi de yıpranmaya başlar ve görevini yerine getiremez. Böyle durumlarda biz kalp pili takıyoruz. Hastanın o görevini yerine getirecek yapay bir cihazdır. Bu cihazı cilt altına yerleştirdikten sonra belli bir hızla kalbin çalışmasını sağlıyor. Hastanın hayati fonksiyonlarını en optimum düzeye sağlayacak bir hıza ayarlıyoruz bu değerlendirmeyi. Cildi kapattıktan sonra hastayı yoğun bakıma alıyoruz 24 saat orada takip ediyoruz. Hiç hareket etmemesi lazım çünkü o kabloların oraya yapışması lazım. Hareket ettiği takdirde o kablolar yerinden oynar ve yaptığımız işlem hepsi boşa gider. Daha sonra tekrar 24 saat yoğun bakımda kaldıktan sonra kalkabiliyor, yürüyebiliyor, yemeğini yiyebiliyor. Bu işlemlerden sonra akciğer filmi çekiyoruz. Bu filimde kabloların yerinde olduğunu görürsek hastayı taburcu ediyoruz, bir ay sonra kontrole çağırıyoruz. Bir ay sonraki kontrolünde herhangi bir sıkıntı yoksa altı ay sonra kontrollü bir şekilde takip ediyoruz” dedi.

    Cildin altından pil takma işlemini Muş’ta başarılı bir şekilde gerçekleştirdiklerini kaydeden Dr. Atıcı, “Bu işlem ortalama bir saat sürer. Ama hastanın yaşı, damar yapısı bu işlemi geciktirebilir. Yine kalbin yapısı kalpteki kaçak olması bunlar işlemin süresini değiştirebilir. Ama deneyimli bir operatör bu işlemi bir saatte yapar. İleri yaşlardaki insanlarda bu elektrik problemi ile sık karşılaşılıyor ve genelde pil ihtiyacı oluyor. Bizde bu hastamıza ihtiyacı olduğu için pil taktık, gayette güzel oldu, inşallah ilerde bu süreci daha iyi yakalayacaktır. Bu pillerin de ömrü yaklaşık 10 yıldır” diye konuştu.

    Son yıllarda Muş Devlet Hastanesinde kardiyoloji ve kalp damar konusunda başarılı çalışmaların yapıldığını da sözlerine ekleyen Dr. Atıcı, özellikle Bitlis ve Bingöl’den hastaların Muş’a geldiğini bununda başarılı çalışmaların yapıldığını gösterdiği olduğunu ifade edere, “Son 2-3 yıldır stent zaten yapılan bir işlem, kalp krizine acil müdahale zaten yapılan bir işlem. Aynı zamanda bir çok merkezde yapılmayan kalp pili epilasyonu periferik arterlere müdahale bunlarda son bir yıldır yavaş yavaş Muş Devlet Hastanesi’nde yapılmaya başlandı. İnsanlarda bunun için artık sevk talebinde bulunmuyorlar. Yapılan işlemlerde başarılı ve güzel olduğu için genelde burayı tercih etmeye başladılar. Genelde Bitlis ve Bingöl’den hastanemize gelenler var. Bingöl’deki hastalar eskiden Elazığ’a gidiyorlardı. Ama artık yavaş yavaş Muş’u tercih etmeye başladılar. Bu da bizi memnun ediyor. Başarımızın dolaylı bir göstergesidir” dedi.

  • Parkinson Hastalarına Uyanıkken Beyin Pili Takılıyor

    Doç. Dr. Sabri Aydın, ilaç tedavisine cevap vermeyen parkinson hastalarında, beyin pili sonrası yüzde 70’e varan düzelmeler görüldüğünü söyledi.

    Erken teşhis ile beraber tedavinin erken başlamasının hastalığın seyrini olumlu yönde etkilediğini belirten Florence Nightingale Hastanesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Sabri Aydın, derin beyin stimülasyonunun (DBS) Parkinson gibi hareket bozukluklarının tedavisinde kullanılmasının hastalar için dönüm noktası olduğunu vurguladı.

    Aydın, “Hareket bozuklukları konusunda tecrübeli bir nörolog tarafından yönlendirilen başka bir tedavi seçeneği olmayan hastalar genelde iyi cevap verirler. Bir oran vermek istersek hastaların yüzde 70’e kadar fayda gördüğünü söyleyebiliriz. Ameliyatın başarısı için hasta seçimi özellikle önemlidir. Pil yerleştirilen hastaların çoğu daha az ilaç kullanıyor, ilaca bağlı yan etkiler daha az görülüyor” dedi. Aydın, ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalara uyanıkken beyin pili yerleştirildiğini belirterek, “İki aşamalı bir ameliyattır. Ameliyatın 1 gün öncesinde hasta hastaneye yatar, gerekli tetkikler yapılır ve özel bir MR çekilir. Ertesi gün hastaya streotaktik başlık takılır ve BT çektirilir. BT ve MR’ın görüntüleri üst üste bindirilerek daha güvenilir bir hedefleme yapılır. Hasta uyanık olarak ameliyata alınır. Sakinleşmesi ve ağrısının olmaması için birtakım ilaçlar verilir. Başın ön tarafına yakın, iki taraflı delikler açılır. Beyin içerisine gönderilen ince kanüller ile beynin haritalaması yapılır ve hücre elektrik aktivitesinin en iyi olduğu bölgeye ucunda metal iletkenler ve içerisinde ince teller olan silikon kablolar yerleştirilir. Aynı işlem diğer tarafa da yapılır ve yaralar kapatılır. İkinci aşama aynı gün yapılır. Başlık çıkarılır ve hasta genel anestezi alır. Kafaya yerleştirilen kablolar bir ara bağlantı yardımı ile sistemin hepsi cilt altında kalacak şekilde sağ köprücük kemiğinin hemen altına açılana bir cebe yerleştirilir ve ameliyat sonlandırılır” dedi.

    Doç Dr. Sabri Aydın, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun pilin ve tüm sistemin parasını ödediğini ayrıca bunun yapılacak yenileme ve pil değişimi ameliyatları için de geçerli olduğunu vurguladı.

    Florence Nightingale Hastanesi, Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Barış Topçular da, beyinde “dopamin” adını verilen bir maddenin eksikliği ile ortaya çıkan parkinson rahatsızlığının, katılık, titreme, tutukluk, yavaşlık, yüz hatlarında donukluk, küçük adımlarla öne eğik olarak yürüme gibi bir takım bulgu ya da bulguların ortaya çıkabildiğini söyledi

    Topçular, hastalığın yaşlılarda daha sık görüldüğünü vurgulayarak, “Hastalık çok sık olmasa da genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Hastalık hareketlerde ağırlaşma/yavaşlama ya da ellerde titreme ile kendini gösterebilir. Erken yaşlarda kabızlık, koku almada bozulma ve REM uykusu davranış bozukluğu (kabuslar ve kabuslara çırpınma, yumruk sallama gibi tepkiler verme ile karakterize uyku bozukluğu) bir arada olan bireylerde ileri yaşlarda Parkinson hastalığı görülme olasılığı yüksektir. İleri yaşlar ve erkek cinsiyeti önemli risk faktörleridir” dedi.

    Doç. Dr. Barış Topçular, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme (özellikle Akdeniz tipi diyet) ile hastalık riskinin anlamlı bir şekilde azaldığını vurguladı.

  • Dünyanın En Küçük Kalp Pili

    Kalp pilinde en son teknoloji, iri bir vitamin hapı büyüklüğünde olan dünyanın en küçük kalp pili.

    Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sabri Demircan, kablosuz ve harici bataryasız kalp pilinin boyutunun çok küçük olduğunu belirterek, “Pil, kasık yoluyla kalbin karıncık bölgesine sabitleniyor. Ayrı bir kablo veya başka bir bölgeye yerleştirilen harici bataryası yok. İri bir vitamin büyüklüğünde ve oldukça hafif. İlk kalp pillerinin boyutunu düşünecek olursak, çok önemli bir gelişme olduğunu söyleyebilirim” dedi.

    Prof. Dr. Demircan, minyatür kalp pilinin önemli avantajları olduğunu belirterek, “Kalp pili yerleştirme işlemi ufak bir cerrahi işlemdir. Genellikle sol köprücük kemiğin alt tarafında, omuza yakın bölgede cep açılarak damara giriş yapılır, kullanılan kablolar kalbin iç bölgesine yerleştirilerek bataryaya bağlanır ve batarya cebe konulur. Pil ile ilgili hastaların ve doktorun kaygı yaşadığı en önemli sorunlardan birkaçı; işleme ait damarsal yapının uygun olup olmaması, işlem sırasında karşılaşılabilecek akciğerde delinme ve kalpte yaralanma olasılığı, işlem sonrası kabloların oynamaması için hareket kısıtlılığının gerekmesi ve hem kısa hem de uzun vadede enfeksiyon olasılığıdır. Yine hastalar sıklıkla, cep telefonu, kumanda, elektronik cihazların kullanımı, güvenlik kontrolünden geçme, seyahat, uçağa binme ve bazı özel tedaviler (diş, fizik tedavi vs) ile ilgili sorunlar ve sorular ile karşılaşmaktadır. Pil hastaların genel yaşadığı sorunlardan en önemlilerinden biri de, yeni dönem bazı kalp pili modelleri haricinde magnetik rezonans (MR) görüntüleme yapılamamasıdır. Dünyanın en küçük kalp pilinin en önemli avantajları, klasik yöntemde yerleştirirken karşılaşılan risklerin (akciğer zedelenmesi, enfeksiyon) olmaması. Üstelik işlem sonrası ve uzun dönemde hastanın pil yerleştirilen taraftaki kol hareketlerinde kısıtlama, pil cebine ait yara izi de olmuyor. Ayrıca minyatür kalp pili MR uyumlu’’ dedi.

    Prof. Dr. Sabri Demircan, yeni kalp pilinin özellikle 70 yaşın üzerindeki hastalar için uygun olduğunu vurgulayarak, “Pilin özellikle uygun olduğu hastalar, kalbin tek odasından uyarı gereken, atriyal fibrilasyon adlı ritim bozukluğu ve nabız düşüklüğü olan belli yaş üzerindeki hastalardır” dedi.