Etiket: Performansı

  • Bakan Albayrak: “Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz” (1)

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBMM Genel Kurulu’nda 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifinin sunuş konuşmasını yaptı. 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 yılı Kesin Hesap Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinin yoğun bir çalışma temposu sonunda tamamlandığını belirten Albayrak, konuşmasının makro ekonomik gelişmeler, 2017 yılı merkezi yönetim kesin hesabı, 2018 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri, 2019 yılı merkezi yönetim bütçesi, kamu finansmanı, gelir politikaları ve uygulamaları bölümlerinden oluşacağını ifade etti.

    Albayrak, 2017 yılında küresel ekonominin üretim, yatırım ve uluslar arası ticarette güçlü bir performans gerçekleştirdiğini, ekonomik aktivitenin 2018 yılına da güçlü bir başlangıç yaptığını ancak kısa vadeli risklerin belirginleşmesi ve yılın ortalarından itibaren göreceli bir ivme kaybı yaşadığını aktararak, “Bu ivme kaybı özellikle gelişmekte olan ülkelerde farklılaşan büyüme performanslarından kaynaklanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ekonomileri olumlu bir yorum sergilerken, İtalya’daki bütçe açığı ve kamu stoğuna dair endişeler Brexit kaynaklı belirsizlikler ve ABD kaynaklı gümrük tarifeleri uygulamalarıyla Avro bölgesindeki ekonomik büyümenin yavaşlayabileceğine dair endişeler bu noktada etkin hususlar olmuştur. Jeopolitik riskler ve sıkılaşan finansal koşullarda değerlendirildiğinde IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar 2019 yılı küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmişlerdir” şeklinde konuştu.

    Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Artan korumacılık söylemlerinin etkisiyle uluslararası ticaret hız kaybetmektedir. 2017 yılında yüzde 5.2 büyüyen küresel ticaret hacminin 2018 yılında yüzde 4.2, 2019 yılında ise yüzde 4 oranında genişlemesi beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde artan istihdam ABD’deki vergi indirimleri ve halen destekleyici olan finansal koşullar ekonomik aktiviteyi olumlu etkilemektedir. Gelişmiş ekonomilerin 2018 yılında yüzde 2.4, 2019 yılında ise yüzde 2.1 büyümesi beklenmektedir. ABD ekonomisi büyüme performansıyla gelişmiş ülkeler arasında pozitif ayrışmaktadır. ABD ekonomisinin 2018 yılında yüzde 2.9, 2019 yılında ise yüzde 2.5 oranında büyümesi beklenmektedir. Avro bölgesinde ise 2017 yılında yüzde 2.4 bir oranla son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ekonomik büyümenin 2018 yılında yüzde 2, 2019 yılında yüzde 1.9 büyümesi beklenmektedir. Küresel ticaretteki sınırlamalar ve faizlerdeki yükselişe bağlı olarak sıkılaşan finansal koşullar gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemesi beklenmektedir. Bu nedenle 2018 yılında gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansı finansal kırılganlıklarına bağlı olarak ayrışmalar göstermektedir.”

    “Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir”

    “Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Albayrak, “2017 yılında yüzde 4.7 büyüyen gelişmekte olan ülkelerin aşağı yönlü risklerin dengeleyen güçlü iç ve dış talebin etkisiyle 2018 ve 2019 yıllarında da aynı oranda büyümesi beklenmektedir. Çin iç talepteki zayıflama, ABD ile yaşadığı ticari gerilim ve ekonomideki yapısal dönüşüm sürecine bağlı olarak daha ılımlı bir büyüme performansı sergilemesi beklenmektedir. Çin ekonomisinin 2018 yılında yüzde yüzde 6.6, 2019 yılında ise yüzde 6.2 büyümesi beklenmektedir. 2016 yılından bu yana petrol fiyatları, artan talep, jeopolitik riskler, üretim kısıtlamaları ve bazı petrol ihracatçısı ülkelere yönelik yaptırımlar nedeniyle yıl içerisinde 85 dolarlık varil brent seviyesine kadar yükselmiştir. Son dönemde ise küresel petrol talebindeki yavaşlama ve ABD’nin İran’ın petrol ihracatına ilişkin yaptırımlar konusunda içinde Türkiye’nin de olduğu 8 ülkeye geçici muafiyetler vermesi brent petrolün 60 dolar seviyesine gerilemesinde etkili olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

    2018 yılın ilk çeyreğinden sonra artan küresel ticari gerilim, Amerika Merkez Bankası FED’in sıkılaştırıcı para politikası ve doların güçlenmesi ile gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ivme kaybettiğini bildiren Albayrak, “Önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin hız kesmesi ticari gelirin azalması ve Avrupa Merkez Bankası ile Japonya Merkez Bankası’nın parasal normalleşmeyi zamana yayması beklenmektedir. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının devam edeceği ancak son yılların altında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin olarak ticari gerilim finansal oynaklıklardaki artış ve yükselen borçlanma maliyetleri küresel ekonomik görünüm üzerinde baskı oluşturacak risk unsurlardır. Finansal piyasalarda artan risk algısı ile elverişli finansal koşullar kademeli olarak sıkılaşmaya devam edecektir. Orta vadede küresel ekonomi açısından aşağı yönde risk faktörleri ağırlığını korumaktadır” ifadelerini kullandı.

    Bakan Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Son birkaç yılda yaşadığımız iç ve dış şoklar makroekonomik istikrarımızı olumsuz etkilemiştir. Bu şokları bertaraf etmek amacıyla ekonomiyi canlandırmaya yönelik uygulamaya koyduğumuz mali tedbirler destekleyici makro ihtiyadi politikalar KGF aracılığıyla sağlanan krediler ve olumlu dış konjektörün etkisiyle 2017 yılında yüzde 7.4 güçlü bir büyüme performansı elde ettik. Bu büyüme performansı ile Türkiye G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur. 2018 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 6.2 büyüyerek küresel ve yerel ölçekte ki birçok belirsizliğe rağmen güçlü seyrini sürdürmüştür. Yılın ilk yarısında büyüme tarafındaki pozitif görünümün devam etmesinde tüketim ve yatırım kanalından gelen güçlü katkılar belirleyici olmuştur. 2018 yılın 2. çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulması ve FED’in faiz artışları ile uluslararası sermaye akımları yavaşlamıştır. Bu süreçte dış finansman ihtiyacımızın yanında Türkiye ekonomisine ve Türk Lirası’na yönelik spekülatif saldırılar neticesinde ülke risk primimiz yükselmiş ve Türk Lirası değer kaybetmiştir. Finansal piyasalarda gözlenen bu dalgalanmaları azaltmak, likidite sıkışıklığının gidermek finansal istikrar desteklemek ve piyasaların etkin işleyişini sağlamak amaçlarıyla Türk lirası ve dövizi kitlesine yönelik gerekli tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda bankaların swap işlemlerinde yüzde 25 özkaynak sınırı getirilmesi mevduat hesaplarında stopaj oranlarının ayarlanması ihracat bedellerinin yurt içine getirilmesi döviz olarak yapılan sözleşmelerin TL cinsinden hazırlanması gibi birçok önemli adımlar atılmıştır. Bu tedbirlerin finansal piyasalar üzerindeki etkileri olumlu şekilde görülmeye başlamıştır.”

    “Büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruzr”

    Yılın 3. çeyreğinde kur ve faiz de yaşanan dalgalanmalarla birlikte dış finansman imkanlarının azalması neticesinde iç talebin ivme kaybettiğini kaydeden Albayrak, “Ancak aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalarla ekonomideki olumsuzlukları en aza indirdik. İç talepteki daralmayı mal ihracatı ve turizmdeki güçlü performansla dengeledik. Yeni ekonomi programımıza göre sıkı para ve maliye politikaları uygulanarak ekonomideki dengelenme süreci etkin bir şekilde yönetilecek enflasyon cari işlemler ve dış finansman ihtiyacı kaynaklı risklerimizi minimize eden sürdürülebilir bir büyüme patikası izlenecektir. Bu doğrultuda büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Ekonomimizdeki güçlü büyümenin yanı sıra destekleyici iş gücü politikalarının etkisiyle istihdamda oldukça iyi bir performans elde ettik. 2018 yılı Ocak-Ağustos döneminde ortalama yıllık istihdam artışı 836 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle 2018 Ağustos dönemi itibariyle istihdam edilenlerin sayısı 29 milyona ulaşmıştır. Bu dönemde işgücü piyasasına yönelik uyguladığımız teşvikli politikalar istihdam artışlarına katkı sağlamaya devam etmiştir. Ancak buna karşılık iş gücünün artması ile işsizlik oranları da bir miktar yükseliş göstermiştir. 2018 yılı Ağustos dönemi itibarıyla manşet işsizlik oranı yüzde 11.1 olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılı genelinde işgücü arzının artmaya devam etmesi, ekonomik dengelenmenin belirginleşmesi ve yavaşlayan iç talep nedeniyle işsizlik oranının bir miktar artarak yüzde 11.3 olarak gerçekleşmesini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomik yavaşlamaya rağmen işgücünün tekniklerinde ve iş olanakların da sağlanacak iyileşmeler ve uyguladığımız politikalar işgücü piyasasını ve ekonomiyi desteklemeye devam edecektir” açıklamasında bulundu.

    “Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz”

    2016 yılından bu yana enflasyona dair gelişmelerde temel olarak döviz kurundaki artış başta olmak üzere enerji ve ithalat fiyatları işlenmemiş gıda fiyatlarıyla güçlü talep artışının belirleyici olduğunu söyleyen Albayrak, “Özellikle 2018 yılının 2.çeyreğinde tüketici ve üretici enflasyonu hızlı bir artış kaydetmiştir. Son enflasyon rakamları ise yüksek enflasyona karşı atılan adımların ve enflasyonda topyekun mücadele programının başarısını ortaya koymuştur. Yeni ekonomi programı sonrasındaki dengelenme süreci kur ve faizlerden sonra enflasyon göstergelerinde de etkisini göstermeye başlamıştır. Kasım ayı itibariyle tüketici enflasyonu bir önceki aya göre yıllık bazda 3,62 puan gerileyerek yüzde 21,62 olarak gerçekleşmiştir. Bu sürecin para ve maliye politikalarımızdaki güçlü duruşla desteklemeye devam edeceğiz. Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz. Buna ilave olarak kurun daha istikrarlı patikaya oturması ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Böylece YEP’teki 2018 hedefimizi yakalayacağımızı öngörüyoruz” dedi.

    “Ekonomideki dengelenme süreci dış talep yönünden beklentilerimizden çok daha olumlu yönde seyretmektedir” ifadesini kullanan Albayrak, “2017 yılında 157 milyar dolara yükselen yıllık ihracatımız dış ticarette artan korumacılık ve jeopolitik risklere rağmen 2018 yılında bu artışı sürdürerek Kasım ayında yıllık bazda 168,1 milyar dolarla bugüne kadar ki en yüksek değerine ulaşmıştır. İnşallah yıl sonu itibariyle 170 milyar dolarlık hedefi de yakalayacaktır. 2018 yılının ilk 10 ayı itibariyle en büyük ihracat pazarımız olan AB ekonomisine yönelik ihracatımız yüzde 15,5 artarak toplam ihracatımızın yüzde 50,3’ünü oluşturmaktadır. Turizmde yaşanan toparlanma cari açığın düşmesinde etkili olmuştur. Artan turist sayısına bağlı olarak turizm gelirlerinde de önemli artışlar yaşamıştır. Ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı 2018 yılı Ekim ayında yıllık bazda 38.9 milyon kişi ile rekor seviyelere ulaşmıştır ve turizm gelirlerimiz de Eylül ayında yıllık bazda bakıldığında 24.9 milyar dolara ulaşmıştır. Bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelen ülkemizin önümüzdeki dönemde bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyoruz” diye konuştu.

    “Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz”

    Bakan Albayrak şöyle konuştu:

    “2018 yılının Mayıs ayından itibaren cari dengede çok ciddi bir iyileşme yaşandığını görüyoruz. Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz. Çekirdek cari denge olarak nitelendirilen altın ve enerji hariç dengede 2018 yılı Haziran ayı itibarıyla bugüne kadar bu eğilimde fazla vermeye devam etmiş, Eylül ayında bu rakam 5.1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2018 yıl sonunda cari açığın yeni ekonomik program ile öngördüğümüz 36 milyar doların altına inmesini bekliyoruz. Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalara karşı bankacılık sektörü sağlıklı ve güçlü yapısını korumuş finansal istikrarı ve reel ekonomiyi desteklemeye devam etmiştir. Ayrıca yeni ekonomi programında belirlediğimiz çerçevede bankaların mali yapıları ve aktif kaliteleri yakından izlemekte ve sektörün mali yapısını güçlendirecek kapsamlı bir politika seti uygulanmaktadır. Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olan ve sektörün kredi riskini gösteren kredilerin takibe dönüşüm oranı 2018 Ekim ayı itibariyle yüzde 3.5’tir. Sermaye yeterlilik oranı ise aynı dönemde yüzde 18.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran hedef oran olan yüzde 12’nin oldukça üzerinde yasal sınır olan yüzde 8’in 2 katından daha fazladır. Küresel ekonomideki riskler ve yavaşlayan büyüme ortamı göz önüne alındığında Türkiye ekonomisinin sermaye akımlarındaki hızlı değişimlere ve jeopolitik risklere karşı zayıf kalmasının önüne geçilmesi bütün bu çerçeve güçlü duruş çok büyük bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede içinde bulunduğumuz ekonomik dengelenme sürecinde yüksek borçlanma maliyetlerini azaltacak yatırımcı ve tüketici güvenini artıracak ve döviz kuru istikrarını sağlayacak adımları attık ve atmaya devam ediyoruz. Bu süreçte uygulayacağınız maliye politikaları bütçe disiplini ve kamu tasarrufların artırılması makro ekonomik temellerin güçlendirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye 2002 yılından bu yana uyguladığı mali disiplin ve ihtiyatlı makroekonomik politikalarla kamu maliyesinde küresel ölçekte örnek gösterilen bir ülke haline gelmiştir. Kamu maliyesinde 2002 yılından bu yana yaptığımız reformlar sayesinde bütçe açıklarını ve borç stoklarını çok düşük seviyelere indirdik. Küresel krizin yaşandığı 2009 yılı hariç son 14 yıldır genel devlet açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 3’Ün altında gerçekleşmiştir.”

  • EPDK Başkanı Yılmaz: “Doğalgaz borsamızın ilk bir aylık performansı da cesaret verici”

    EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, doğalgaz borsasının ilk bir aylık performansının cesaret verici olduğunu söyledi. “Ülkemizin enerji ticaret merkezi olması yolunda önemli bir aşamayı ifade eden Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasamız 1 Eylül itibariyle açıldı” diyen Yılmaz, “Böylece Türkiye kendi bölgesinde bir ilki gerçekleştirdi. Organize piyasada günlük olarak doğal gaz ticaretine başlayan ilk ülke oldu” ifadelerini kaydetti.

    Zirve’in açılış konuşmasını gerçekleştiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, EPDK olarak üçüncü kez ERRA Enerji Yatırım ve Düzenleme Konferansı’na ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını ifade etti. Yılmaz, ERRA Enerji Yatırım ve Düzenleme Konferansı’nın, bölgesel enerji birlikleri tarafından düzenlenen konferansların en uzun soluklusu, en çok bilineni, tüm sektörel paydaşların katılımına açık, tam anlamıyla kapsamlı, bölgesel bir konferans olduğunu söyledi. 17’nci ERRA Enerji Yatırım ve Düzenleme Konferansı’nın, bu yıl 9’uncusunun Türkiye Enerji Zirvesi ile işbirliği içerisinde ve eş zamanlı düzenlendiğini anımsatan Yılmaz, “Bölgesel enerjiyi küresel sinerjiye çevirmenin basamağı olarak gördüğüm bu zirvenin başarılı sonuçlar vermesini diliyorum. Biz de bu yıl EPDK olarak 17’nci yaşımızı kutluyoruz. 17’nci yaşımızda 17’nci ERRA konferansına ev sahipliğini yapmak da ayrıca bir mutluluk” diye konuştu.

    “Yatırımcının yatırdığını belirli bir sürede geri alabilmesi de gerekli”

    Küresel meydan okumaların ve politik tartışmaların alevlendiği bir dönemden geçildiğini kaydeden Yılmaz, “Ezberler sorgulanıyor, hemen herkes, durum değerlendirmesi yapıyor. Aslında hepimiz yarınların alışık olduğumuzdan başka neler getireceğini öngörmeye çalışıyoruz. Teknolojiler değişiyor, yeni iş modelleri geliştiriliyor, tüketiciler artık daha etkin bir rol üstleniyor, bir sosyal medya mesajı, ticari dengeleri etkileyebiliyor. Ama bu süreçte değişmeyen bir şey varsa, o da enerjiye olan talep, yani yatırım ihtiyacı. Enerji talebinin güvenilir ve ekonomik olarak karşılanması için yatırım yapılması gerekiyor. Yatırımın yapılmasıyla da iş bitmiyor.

    Yatırımcının yatırdığını belirli bir sürede geri alabilmesi de gerekli. Piyasa oyuncularının makul bir getiriye sahip olması lazım. Diğer taraftan, tüketicilerin katlanılabilir fiyatlardan enerjiye erişebilmeleri de olmazsa olmaz nitelikte. Bütün dileklerin ve beklentilerin aynı anda karşılandığını görmek belki masallarda mümkün. Bir masal dünyasında yaşamıyoruz. Ama düzenleyici kurumlar olarak paydaşların çıkarlarını ortak bir zeminde örtüştürmek için çok çalışıyoruz. Enerji piyasalarının işleyişi her geçen gün karmaşıklaşıyor. Bu durum, piyasaları izleyen ve yönlendiren düzenleme kurumlarının görev ve sorumluluklarını da artırıyor. Bu çerçevede EPDK olarak biz de kendimizi sürekli gözden geçiriyoruz. Uzmanlığımızı, yetkinliğimizi, tarafsız ve bağımsız karar alabilme yetimizi güçlendirmek için çalışıyoruz. Bu tür çalışmaların beklenen sonuçları üretmesi için paydaşlarla sağlıklı iletişim ve etkileşim önemlidir. Zira bu tür çalışmalar, düzenleyici kurumların bağımsız karar alabilme imkan ve kabiliyetlerinin korunması ve geliştirilmesine bağlıdır” ifadesini kullandı.

    “Doğalgaz borsamızın ilk bir aylık performansı da cesaret verici”

    Değişim ve dönüşümler yaşanırken gelişmenin de sürdürüldüğünü kaydeden Yılmaz, Türkiye enerji piyasasının gelişiminde tarihi nitelikte bir adımın atıldığını anımsatarak, “Ülkemizin enerji ticaret merkezi olması yolunda önemli bir aşamayı ifade eden Organize Toptan Doğal Gaz Satış Piyasamız 1 Eylül itibariyle açıldı. Böylece Türkiye kendi bölgesinde bir ilki gerçekleştirdi. Organize piyasada günlük olarak doğal gaz ticaretine başlayan ilk ülke oldu. Doğalgaz borsamızın ilk bir aylık performansı da cesaret verici. Borsaya kayıt yaptıran toplam 43 lisans sahibinin 23’ü piyasada aktif olarak işlem yapmış. İşlem hacmi 115 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

    Toplamda 73 milyon metreküp doğalgazın ticareti söz konusu olmuş. Bu miktarın 45 milyon metreküp ise BOTAŞ tarafından yapılan dengeleme amaçlı işlemler oluşturmuştur. Bu temel verilere göre Organize Toptan Satış Piyasasının ilk ayında piyasaya yüksek bir ilgi olduğunu, piyasamızın tasarımına uygun şekilde işlemeye başladığını, bir yandan dengeleme ihtiyacına cevap verdiğini bir yandansa lisans sahiplerimizin birbiri ile ticaret yapmasını sağladığını görüyoruz. Bu noktada, Organize Toptan Satış Piyasasının mevzuat alt yapısının oluşturulmasında büyük gayret sarf eden çalışma arkadaşlarıma, bize güçlü bir destek veren Bakanımıza, ayrıca sürece büyük katkı sağlayan EPİAŞ, BOTAŞ ve sektör paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Önümüzdeki süreçte fiziksel ve finansal teslimatlı vadeli doğalgaz piyasası işlemlerinin de organize piyasamıza entegre edilmesi için çalışacağız. Zaman içerisinde piyasaya olan ilginin artması ve ticaretin derinleştiğini göreceğiz. Piyasa derinleştikçe, fiyatlar daha da rekabetçi bir yapıda oluşmaya başlayacak ve bundan herkes fayda sağlayacak. Sadece ülkemizdeki piyasa oyuncuları değil. Bölgemizdeki diğer ülkeler de bu piyasadan fayda sağlayacak. Türkiye doğalgaz borsasında oluşan Günlük Referans Fiyat bölgemizdeki ülkeler arasındaki doğal gaz ticaretinde de fiyat oluşumuna katkı sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı.

    “Akaryakıt sektörümüz hızlı büyümesini sürdürmekte”

    Enerji ticaret merkezi hedefinin bir ayağının doğalgaz diğerinin ise elektrik olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:

    “Elektrik piyasamız, kurgusu ve işleyişiyle tekemmül etmiş bir piyasa. Hedefimiz, bu piyasada ticaretin daha da artırılması. Ülkemiz elektrikte kurulu gücü 90 bin megawat sınırına dayanmış durumda. Yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın elektrik üretimindeki payı her geçen gün artıyor. Bakanlığımızın öncülüğünde gerçekleştirilecek YEKA ihaleleri ile artmaya da devam edecektir. Zira rüzgarımız kuvvetli esiyor, güneşimiz güçlü parlıyor. EPDK olarak gerek yerel yönetimlerin gerekse tüketicilerimizin kendi enerjilerini üretmeleri konusuna da büyük önem veriyoruz. Vatandaşlarımızın çatı ve cephe uygulamaları ile güneş enerjisinden faydalanarak üreten tüketici olmalarını istiyoruz. Bunun için gerekli adımları attık. Düzenlemelerimizi çıkardık, iş süreçlerini belirledik. Biz oyun sahasını ve oyun kurallarını belirledik. Topu oyunculara bıraktık. Yeni iş imkanlarının yanı sıra, enerjinin üretildiği yerde tüketilmesi ve tüketicinin ihtiyaç fazlası enerjiyi sisteme satabilmesi gibi faydalar sağlayan çatı uygulamalarının sektörümüze önümüzdeki süreçte büyük katkı vereceğine inanıyorum. Bu vesileyle ifade etmek isterim ki enerji depolamaya yönelik mevzuat çalışmamızın da sonuna geldik. İnşallah kısa süre içinde hem sistemsel kesintilere çare olacak hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının yerinde tüketimini temin eden enerji depolama sistemlerinin de devreye alınmasını sağlayacağız.”

    “Akaryakıt sektörümüz hızlı büyümesini sürdürmekte” diyen Yılmaz şunları söyledi:

    “Özellikle rafinaj ve dağıtım faaliyetlerine ilişkin yatırımlar devam etmektedir. Bu faaliyetlere ilişkin olarak yabancı yatırımcının da ilgisini görüyoruz.

    2017 yılı verileri itibariyle akaryakıtın dağıtımına ilişkin olarak faaliyet gösteren en büyük 10 şirketten 4’ünü yabancı şirketler oluşturmaktadır. Dağıtım faaliyetinde yabancı şirketlerin pazar payı da yüzde 48 seviyelerinde bulunmaktadır. Akaryakıt sektörü özelinde ham petrolün akaryakıta dönüştürülmesi ve dünya pazarlarına sunulması aşamasında ülkemiz önemli bir yatırım potansiyeline sahiptir. Biz de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak şeffaf, tutarlı, etkili düzenlemelerle rekabet ortamını daha da iyileştirmek ve yatırım cazibesi yüksek bir akaryakıt piyasası oluşturmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. EPDK olarak kırmızı çizgimiz; 4 piyasanın da adil, rekabetçi ve öngörülebilir yapısını korumak ve bu yapıyı daha da ileri bir düzeye taşımaktır. Piyasalara yönelik en ufak bir adaletsizliğin bütün sektörümüzün işleyişi için tehdit oluşturabileceğini çok iyi biliyoruz. Akaryakıt dağıtım işi ürünün niteliği gereği birçok sektörü doğrudan ilgilendirmekte ayrıca vergi gelirlerinin önemli bir miktarının bu faaliyetlerden elde edilmesi nedeni ile kamu maliyesini yakından ilgilendirmektedir. EPDK olarak piyasanın yapısını bozucu faaliyetlerde bulunan, bu sektörde faaliyet göstermek için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyen, kamu maliyesine zarar veren her firmaya karşı gereken tavrı göstereceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”

  • Erzurum şirketleşme performansı ile rekor kırdı

    Türkiye ekonomisindeki istikrarı bozmak, güven ortamını yok etmek isteyen dış ve iç ihanet mihraklarına rağmen, Türkiye, Doğu Anadolu Bölgesi ve Erzurum şirketleşmede bir önceki yıla göre rekor düzeyde artış kaydederek, tüm ihanet senaryolarını bozdu.

    REKOR..REKOR..REKOR

    Erzurum yüzde 177’lik artış oranıyla şirketleşme performansı yüksekliği ile rekor kırdı. Türkiye ortalamasını da geçen Erzurum, Doğu Anadolu, Kuzeydoğu Anadolu ve KUDAKA istatistik bölgeleri artış oranını da geçti. Erzurum’da 2017 yılına göre kurulan şirket sayısı yüzde 177 oranında artarken, Türkiye ortalaması yüzde 22.94 oldu.

    ERZURUM ORTALAMALARI ALTÜST ETTİ

    2018 yılı mart döneminde, bir önceki yılın aynı ayına göre kurulan şirket sayısı Türkiye toplamında yüzde 22.9, Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 35.13, Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesi illerinde yüzde 56.6, KUDAKA istatistik Bölgesi illeri toplamında yüzde 100, Erzurum’da ise yüzde 177 olarak hesaplandı.

    ERZURUM MART AYI

    TOBB verilerine göre mart ayı bazında Erzurum’da 25 şirket, 10 gerçek kişi ticari işletmesi faaliyete geçti. Dönemde 4 şirket ve 3 de gerçek kişi ticari işletmesi tasfiye edildi. 3 şirket ve 5 de gerçek kişi ticari işletmesi faaliyetini noktaladı. İlde 2017 yılının mart ayında 9 şirket ve 12 de gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu kaydedilmişti.

    KUDAKA BÖLGESİ

    Mart ayı ölçeğinde KUDAKA bölgesinde bulunan Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta toplam olarak 34 şirket, 1 kooperatif ve 25 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu kaydedildi. Mart ayında bölgede 4 şirket ve 3 kooperatif tasfiye işlemi gördü. Ay içinde 6 şirket ve 22 gerçek kişi ticari işletmesi faaliyetine son verdi. KUDAKA Bölgesinde geçen yıl 17 şirket kurulmuştu.

    KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

    Dönemde Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde toplam olarak 103 şirket, 1 kooperatif ve 88 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu belirlendi. Mart ayında bölgede 12 şirket ve 3 kooperatif tasfiye işlemi gördü. Martta 11 şirket ve 33 gerçek kişi ticari işletmesi kapandı. Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesinde 2017 yılı mart döneminde 66 şirket kurulmuştu.

    DOĞU ANADOLU BÖLGESİ

    14 ilin bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesinde toplam olarak 200 şirket, 5 kooperatif ve 156 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu gerçekleşti. Martta bölgede 13 şirket ve 3 kooperatif tasfiye edildi. Ay içinde 16 şirket ve 58 gerçek kişi ticari işletmesi kapandı. Doğu Anadolu Bölgesinde 2017 yılı mart döneminde 148 şirket kurulumu gerçekleşmişti.

    İLLER DAĞILIMI

    TOBB iller mart ayı kurulan ve kapanan şirket verilerine göre, Mart ayında Doğu Anadolu Bölgesi illeri olan Ağrı’da 8, Bingöl’de 18, Bitlis’te 5, Elazığ’da 25, Erzurum’da 25, Erzincan’da 8, Hakkari’de 7, Kars’ta 3, Malatya7da 34, Muş’ta 7, Tunceli’de 2, Van’da 51, Ardahan’da 2, Iğdır’da ise 5 yeni şirket kurulumu gerçekleştirildi.

  • Saba Tümer’in tiyatro performansı göz doldurdu

    Bilecik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 12. Uluslararası Bilecik Tiyatro Festivali kapsamında sahne alan ’’Kadın Aklı Erkek Aklı’’ adlı oyun ile seyirciler keyifli anlar yaşanırken, Saba Tümer’in tiyatro performansı göz doldurdu.

    Saba Tümer, Yosi Mizrahi, Aysun Metiner, Fatih Gülnar, Pelin Turancı ve Savaş Özdural’ın sahnede bir araya geldiği tiyatro oyununda salonlar doldu. Bilecik’te güzel ve özel bir geceyi daha yaşadıklarını belirten Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, “Bu akşam gerek oyun kadrosu gerek siz değerli izleyicilerimizin katılımı ile çok güzel bir geceyi geçirdik. Ben bu akşam bizlere bu güzellikleri yaşatan sanatçılarımıza canı gönülden teşekkür ediyorum. İnşallah gelecek yıl İstanbul’dan kalkacak Tiyatro Treni ile 13. Uluslararası Bilecik Tiyatro Festivalimizi başlatmış olacağız. Sizler bizlere böyle destek verdikçe, salonlarımızı doldurdukça, sanatçılarımız da bizleri yalnız bırakmadığı sürece bizler bu organizasyonları gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Çünkü bizler sanatı, sanatçıyı ve sanatseveri seviyoruz” ifadelerine yer verdi.

    Ünlü isim Saba Tümer ise Bilecik’te olmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, “Bilecik ve Bilecik tiyatro festivaline ilk kez katılıyorum. Gerçekten Bilecik’i ve Bileciklileri kısa bir zamanda çok sevdim. İnşallah önümüzdeki yıllarda da gelirim” dedi.

    Bilecik Belediyesi Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde sahne alan oyun sonunda Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı oyunculara teşekkür plaketi takdim etti.

  • Serttaş: “Türkiye’nin büyüme performansı olumlu”

    Serttaş Bakliyat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Soner Serttaş, Türkiye ekonomisinin 2017 yılı büyüme performansının oldukça olumlu olduğunu belirterek, “Veriler, ekonomimizin ilk iki çeyrekte yüzde 5’in üzerinde büyüdüğünü gösteriyor” dedi.

    Serttaş, yazılı bir açıklama yaparak, Eylül ayı sanayi üretim endeksi verilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin büyüme performansının olumlu olduğunu vurgulayan Serttaş, “Eylül ayında sanayi endeksimiz bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10.4 arttı. Veriler, ekonomimizin ilk iki çeyrekte yüzde 5’in üzerinde büyüdüğünü gösteriyor. Hem Türkiye için hem de küresel piyasadaki sıralamamız için bu rakamlar önemli. Ekonomimizin 2017 yılı büyüme performansı oldukça olumlu” ifadelerini kullandı.

    Ekonomideki güçlü performansın gelecek yıllarda da devam edeceğinin altını çizen Serttaş, şunları kaydetti: “Sanayi büyümesi bir ülkenin ekonomik olarak büyüdüğünün en büyük göstergesidir. Ayrıca diğer sektörlerin büyümesi ve gelişmesi de sanayiye bağlıdır. Ülkemiz, sahip olduğu üretim potansiyelini iyi kullanarak ihracatı artırdı. Piyasaya duyulan güven hem dış ticarette hem de iç ticarette pazarın hareketli olmasını, böylelikle de çarkların daha hızlı dönmesini sağladı. Tablo, ekonomideki güçlü performansın önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini gösteriyor.”

    Sanayicinin ve personelin nitelikli hale gelerek sürdürülebilirliğin sağlanmasının önemli olduğuna dikkat çeken Serttaş, “Bir ülkenin sanayiyi geliştirerek büyümesi, o ülkenin üreterek dengeli büyümesi demektir ve sağlıklı olan üreterek, ihraç ederek büyümektir. Ancak, büyümedeki sürdürülebilirliği sağlamak bu aşamada çok önemli. Dolayısıyla Ar-Ge ve inovasyonu geliştirerek, sanayicimizi ve personelimizi daha da nitelikli hale getirerek büyümeyi devam ettirmemiz gerekiyor” dedi.