Etiket: Pay

  • Tütün üreticileri dövizdeki artıştan pay istiyor

    Tütün Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri Birliği Genel Başkanı Şeyhmus Solgun, kurdaki artışın tütün üreticilerine de yansıtılmasını istedi.

    Yazılı bir açıklama yapan Şeyhmus Solgun, Türkiye’nin yıllık 62 bin ton üretim miktarıyla dünya oryantal tütün pazarında lider konumda olduğunu belirtti. Tütün üretiminin yüzde 86 gibi büyük bir bölümünün yurt dışına ihraç edildiğini dile getiren Solgun, bunun karşılığında 400 milyon dolarlık döviz girdisi sağlandığını ifade etti. Tütünün, ülkemiz için önemli tarımsal ihraç ürünlerinin başında geldiğini vurgulayan Solgun, “Tütün üretiminde dünyada marka ülke olmamıza rağmen, özellikle tekel özelleşmesi ve devlet desteğinin kaldırılmasından sonraki 8 yıllık süreçte sigara firmalarının ve onların tedarikçileri konumundaki tütün şirketlerinin uygulamakta oldukları tek taraflı menfaate dayalı, kısa vadeli stratejiler nedeniyle Türk tütüncülüğünün sürdürülebilirliği büyük risk altındadır” dedi.

    Döviz kurundaki artışın da tütün fiyatlarına yansıtılması gerektiğinin altını çizen Solgun, şöyle devam etti:

    “Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum; üretimindeki mazot, gübre gibi birçok önemli girdi maliyetlerini olumsuz yönde etkilemiş ve 54 bin tütün üreticisini çok zor durumda bırakmıştır. Bu söz konusu ekonomik durum, kontrat dönemi olan Ocak 2016’da 2,90 olan dolar döviz kurunun bugün 3,85 seviyelerine yükselmiş olmasından dolayı, sektörün diğer paydaşları olan sigara firmaları ve tedarikçileri açısından kısa vadeli yüksek karlılık avantajı haline dönüşmüştür. Kur farkından dolayı ortaya çıkan yüzde 32,8 gibi ihracat maliyet avantajının tütün sektörün ana paydaşları olan üretici, tedarikçi ve sigara firmaları arasında paylaşılarak zor durumdaki tütün üreticisinin rahatlatılması ve önümüzdeki yıllar için motive edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Ocak 2016 tarihinde 2,90 TL/Dolar kurunda açıklanan 17 TL/Kilogram tütün fiyatının bugün için olması gereken fiyat 22,5 TL/Kilogram iken, aradaki 5,5 TL’lik farkın paydaşlar arasında bölünerek tütün fiyatının en az 19 TL/Kilogram olması gerekmektedir.”

    2015-2016 üretim yılında benzer bir durum olduğunu da hatırlatan Solgun, “2015-2016 üretim yılında yine buna benzer bir durumla karşı karşıya kalınmış olup, Ocak 2015 döneminde 2,30 olan dolar kuru Ocak 2016 döneminde 2,90 seviyelerine yükselmişti. Yüzde 27’lik kur farkından kaynaklanan maliyet avantajı, sektörün en önemli paydaşı üretici düşünülmeksizin sigara firmaları ve tedarikçileri arasında paylaşılmıştır. Bu nedenle her koşulda sürdürülebilir tütün tarımından bahseden sigara firmalarını ve tedarikçi firmalarını sorumlu ve adil olmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Zafer Alkaya: “Turizmde Rakip Ülkeler, Bizim Payımızdan Pay Almaya Başladılar”

    Cornelia Diamond Golf Resort Spa Genel Müdürü Zafer Alkaya, Türk turizminin son dönemde yaşanan sıkıntılara kadar büyük bir ivme yakalayarak dünya altıncılığına kadar yükseldiğini fakat bugün için bunun söylenemeyeceğini belirtti. Alkaya, “Rusya ve Almanya çok önemli pazarlar fakat son yaşanılanlardan sonra sektörün iki pazara bağlı olmasının sıkıntıları görüldü. Umudun olmadığı yerde turizm olmaz kendimizi daha iyi anlatıp yine güzel zamanlar göreceğiz” dedi.

    Cornelia De Luxe Resort Genel Müdürü Ali Şahin ve Cornelia Diamond Golf Resort Spa Genel Müdürü Zafer Alkaya, Rusya ile yaşanan sıkıntılar ve bölgesel gelişmeler neticesinde en çok etkilenen Antalya turizminin genel değerlendirmesini ve otellerinin 2015 yılı değerlendirmesi 2016 ve 2017 için beklentileri ve hedefleri açıkladı.

    Toplantıda, Cornelia otellerinin 2015 yılını bölge ortalamasının yüzde 16 üzerinde kapatarak yıllık yüzde 80 doluluk oranına ulaştığı, İsrail, İran ve Çin’de önemli gelişmeler gelişmeler kaydedildiği, 2016-2017 sezonu için 54 ülkede tanıtım faaliyeti yapıldığı, 2015 yılında 45 ülkeden turist hedefin ise 50 ülke olduğu ağırladığı açıklandı.

    Cornelia De Luxe Resort Genel Müdürü Ali Şahin, iç turizmde erken rezervasyonların bu yıl yüzde 25 – 30 üzerinde seyretmesi yüzleri güldürdüğünü söyledi. 2015 yılında Avrupa pazarında paylarını arttırdıklarının altını çizen Ali Şahin; “Cornelia grubu olarak biz Avrupa pazarında bu sezon yüzde 5 oranında pazarımızı arttırdık. İngiliz ve Hollanda Pazarlarında hem bölgede hem Cornelia otellerinde artış var. Ekonomisi düzelen Çin, dünyadaki tatil destinasyonları için yeni ve büyük bir Pazar olmaya başladı. Çin, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olmasına rağmen tatil turizmi içinde etkin bir ülke değildi. Çin’in ekonomisinin büyümeye başlaması ve Çin’lilerin refah seviyelerinin yükselmesi ile birlikte tüm dünyada tatil destinasyonlarının iştahını kabartmaya başladı. Biz de Cornelia Otelleri olarak son 4-5 yıldır Golf ve Tatil Turizmi için Çin, Japonya ve Güney Afrika gibi ülkelerde tanıtım faaliyetlerine başlamıştık. Bu yıl, bu ülkelerden tatil turizmi için de rezervasyonlar almaya başladık. Alım gücü yükselen Çin’liler de lüks tatili keşfetti.” şeklinde konuştu.

    Cornelia Diamond Golf Resort Spa Genel Müdürü Zafer Alkaya yaptığı açıklamada;

    “2015 yılında Rusya’da giderek kuvvetlenen Ekonomik Kriz nedeniyle Antalya ve Belek Bölgesi Rus Pazarında yüzde 10-20 arasında değişen kayıplar yaşadı. Avrupa Pazarında ise beklediğimiz ivmeyi 2015 yılında yakalayabildiğimizi söyleyemeyiz. Ancak bütün bunlara rağmen Cornelia Grubu ; Golf, Kongre, Spor ve Spa & Wellness Turizminde yıllardır sergilediği istikrarın karşılığı olarak 2015 yılını bölgenin yaklaşık yüzde 15 üzerinde kapatma başarısı göstermiştir. Yıllardır ısrarla varmak istediğimiz nokta turizm faaliyetlerini yılın 12 ayına yayma düşüncesidir ve bu yönde gösterdiğimiz başarı turizmi tüm yıla yayabilmenin ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir.”

    Zafer Alkaya; 2016 yılı için uluslararası turist sayısındaki büyüme tahminlerini ise Asya ve Pasifik için yüzde 5 ile 6 arası, Afrika için yüzde 4 ile 6 arası, Avrupa ve Amerika için yüzde 3 ile 4 arası, Orta Doğu için yüzde 0 ile 5 arası bir artış olarak açıkladı.

    “TÜRKİYE’YE GELMEK İSTİYORLAR”

    Alkaya, “Ruslar’da, Avrupalılar’da, Türkiye’yi seven ve beğenen turist kesinlikle Türkiye’yi istiyor. Hizmeti ile kalitesi ile otelleri ile sahilleri ile tarih kokan köşeleri ile her anlamda Türkiye’ye sıcak bakıyorlar. Tek tereddüt, sıkıntılı bir durum yaşar mıyız düşüncesi. Bu tereddütleri ortadan kaldırmalıyız” dedi.

    Ali Şahin ise yaptığı açıklamada; “Zaman zaman turizmcilerin kontrolü dışında yaşanan sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Önemli olan, her türlü kriz dönemine hazırlıklı olmak. Biz, Cornelia Otelleri olarak yıllardır Antalya turizminin Rusya’ya bağımlılığının riskli olduğunu ve alternatif pazarlara açılmanın gerekliliğini hep vurguladık. Cornelia De Luxe Resort ve Cornelia Diamond Golf Resort Spa olarak, tek pazara bağımlı olmadan özellikle son 5 yıldır 40’ın üzerinde ülkede Turizm fuarlarına katılarak, bizzat önemli acentelerini ziyaret ederek, reklam ve pazarlama çalışmaları yaparak misafir yelpazemizi geniş tuttuk. 2015 yılında 45 farklı ülkeden misafir ağırlayarak doğru bir strateji üzerinde yürüdüğümüzü ispatlamış olduk. Antalya’nın ve özellikle Belek bölgesinde yılın 12 ayı hizmet veren otellerin, lüks turizm hedefleyen yatırımların en büyük handikapı “Marka Şehir”, “Marka Tatil Bölgesi” olamamak. Sorunu biz sadece dönemsel Rusya krizi ya da güvenlik sorunu olarak değerlendirmiyoruz. Asıl sorun “Marka” olamamakta” dedi.

    Zaman zaman turizmde belli aralıklarla sıkıntılar olabileceğini söyleyen Zafer Alkaya, “Kendi hatalarımızdan kaynaklanan veyahut bizim dışımızda gelişen olumsuzluklardan dolayı sıkıntılar her zaman olur. Ama bu olumsuzlukları biraz hasarlı da olsa hep atlattık. Hatta bir sene sonrasında daha iyi tablolar ile karşı karşıya kalabiliyorduk. Bu durum hem ülkemizin genel şartları hem de turizmcilerin özel çabaları ile böyle gelişmiştir. Şartlar ne olursa olsun ülkemizi seviyoruz. Ülkemizin turizmini yükselterek daha iyi noktalara getirmek istiyoruz. Ülkemiz sevilen beğenilen ve tercih edilen bir ülke. Bunu çok iyi biliyoruz. Sıkıntıları da görmemezlikten gelemeyiz. Ülkemizin imajla ilgili bazı sıkıntıları olduğunu söylemek zorundayız. Bunu söylemezsek kendimize iyilik değil kötülük yaparız. Bunlarla yüzleşmek zorundayız. Dinamik bir turizm ordumuz var. Dünyada altıncısı olmuş bir Türk Turizmini konuşuyoruz. Kendisinden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı önü tıkanmış bir sektörden bahsediyoruz. Bu tıkanıklığın sürekli olmadığının ve açılacağının umudunu taşıyoruz. Bizler inatla Türkiye’de bu başarılı turizm hareketini sürdürmeye kararlıyız. Devletimizin desteği ile meseleyi daha farklı görerek ve bu anlamda adımlar atarak daha iyi noktalara getireceğimize inanıyoruz. Bu sıkıntılarla ilgili çok radikal kararlar almalıyız. Yoksa bu noktadan düzlüğe çıkmamız zorlaşır. Teşhis bellidir, tedaviyi ise birlikte yapmalıyız. “

    RAKİP ÜLKELER, BİZİM PAYIMIZDAN PAY ALMAYA BAŞLADILAR…

    Rakip ülkelerle önceki yıllarda rekabetin “Türkiye’ye pay kaptırmamak” şeklinde olduğu bir süreçten, rakip ülkelerin Türkiye’nin payından pay almaya başladığı bir sürece girdik diyen Ali Şahin; “Antalya ve Belek bölgesi, Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi tatil markası ülkelerden çok daha kaliteli, çok daha zengin hizmet sunan, turiste en yüksek mutlulukla tatil hizmeti veren bir bölge. Özellikle, öncülüğünü Cornelia Otellerinin yaptığı Golf Turizmi bölgede harcama oranı yüksek, kaliteli misafir sayısını arttırmıştır. Bir golf turisti, normal turistin iki katı kadar para bırakır. Geçtiğmiz yıl 550 binin üzerinde yabancı misafir Türkiye’de spor turizmi içerisinde yer aldı ve 1 Milyar dolar civarında harcama yaptı. Türkiye’nin spor turizminden aldığı pay maalesef yüzde 1,5 seviyelerinde. Bu pastadan en fazla Belek bölgesi ile gelişen golf ve futbol turizmi pay alıyor. Küresel turizmin büyümesi yüzde 4-5 seviyelerinde olurken spor turizminde bu rakam yüzde 14’lere kadar çıkıyor” şeklinde konuştu.

    Rakip ülkeler bizim payımızdan ne kadar çok pay alırlarsa bizim sıkıntılarımız o kadar derinleşir diyen Zafer Alkaya ise; “Ülkemizi yıllardır terk etmeyen, yıllardır gelen, aldıkları servis itibari ile yıllardır bizi tercih eden bir kitle var. Her yerde söylüyorum Türkiye dünyanın hizmet kalitesinde bir numarasıdır. Bunu ben söylüyorum ama yıllardır Türkiye’ye gelen misafirlerimiz de bu durumu iyi biliyor. Bu servisi, kaliteyi başka bir ülkede bulamayacaklarını özellikle bu makul fiyatlarla bulamayacaklarını biliyorlar ve söylüyorlar. ’Biz Türkiye’ye gelmek için hazırız ama daha barışçıl mesaj ve resim görmek istiyoruz’ diyorlar. Kesinlikle Türkiye’yi istiyorlar. Hizmeti ile kalitesi ile otelleri ile sahilleri ile tarih kokan köşeleri ile her anlamda Türkiye’ye sıcak bakıyorlar. Hiçbir tereddütleri yok ama tek tereddüt sıkıntılı bir durum yaşar mıyız düşüncesi. Bu tereddütleri ortadan kaldırmalıyız. Onlara şunu göstermeliyiz: Bugüne kadar Antalya’da bir turistin dahi burnu kanamamıştır. Antalyamız en iyi şartlarda en kaliteli hizmetini özellikle Almanya başta olmak üzere bütün Avrupalı dostlarımıza verdi, vermeye de devam ediyor. Ama tabi bizim dışımızda gelişen olayların sektörü bağladığı noktadan ülke olarak bir an önce sıyrılmamız gerekiyor”dedi.

    “OYUNU ÇOK İYİ OYNAYACAĞIZ VE HAKEMİ DE YENECEĞİZ”..

    Avrupa’lı acentelerin Türkiye’yi satmaktan vazgeçmediğini vurgulayan Zafer Alkaya; “Bekleme sürecindeler. En sevindirici en pozitif taraf; uçakların yönünü başka yere çevirmemeleri oldu. İnatla Türkiye’yi satmak için gayret içindeler. Bize kesinlikle sıcak bakıyorlar. O anlamda bir sıkıntı yok. Çünkü Türkiye mutlu tatiller ülkesidir” dedi.

    “Kaliteli ürün ve hizmet yağdırıyoruz adeta” “Fiyat baskısı kurmak isteyen zihniyetler mutlaka olacaktır” diye konuşan Alkaya, “İşe tamamen objektif bakmaya çalışan dostlarımız bize Türkiye’nin sorununun fiyat olmadığını Türkiye’nin sorununun güvenlik meselesi olduğunu söylüyorlar” dedi.

    Makul fiyatlarla çok önemli ve kaliteli tesisler satan bir ülke olduğumuzu söyleyen Cornelia Diamond Golf Resort Spa Genel Müdürü Zafer Alkaya, “Şunu unutmamalıyız: terör dünyanın her yerinde olabilir. Bu kolay bir durum değil. Başka ülkelerde de terör sıkıntıları oluyor ama bize göre en büyük avantajları yaralarını çabuk sarıyorlar. Onlara gösterilen hoşgörü onların bu yaraları çabuk sarması açısından yardımcı oluyor. Bize aynı hoşgörü ve yaklaşım gösterilmiyor. Bu çok üzücü. Katkı verelim, yardımcı olalım tarzında bir anlayışları yok. Bizi anlamakta zorlanıyorlar. Sıkıntı da burada. Kendimizi anlatma konusunu bir adım öne götürebilirsek bunu da çözebiliriz. Yani oyunu çok iyi oynayacağız ve hakemi de yeneceğiz” diye konuştu.

  • İzmir Ticaret Borsası 75 Milyar Dolarlık Gıda İthalatından Pay Almak İçin Japonya’da

    İzmir Ticaret Borsası, 75 milyar dolarlık gıda ithalatından pay almak için Japonya’da İzmir Ticaret Borsası (İTB) dünyanın en büyük gıda ithalatçılarından biri olan Japonya pazarından daha fazla pay almak için, yönetimden oluşan bir heyetle, bu ülkenin en büyük gıda fuarı olan FOODEX 2016’ya katıldı.

    İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Meclis Başkanı Barış Kocagöz, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, Meclis Başkan Yardımcıları Ömer Gökhan Tuncer, Moiz Hemsi, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Bülent Arman, Yönetim Kurulu üyeleri Tayfur Akın, Özhan Şen, İlhan Zincircioğlu, Şeref İyiuyarlar, Genel Sekreter Dr. Erçin Güdücü ve Başkanlık Danışmanı Dilara Sürgü’den oluşan heyet, Japonya’nın en büyük gıda fuarı olan FOODEX 2016’ya katıldı, ziyaret süresince iki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek üzere önemli temaslarda bulundu. İlk gün ziyareti kapsamında Türkiye Tokyo Büyükelçisi Ahmet Bülent Meriç ziyaret edildi. Ziyarette İTB heyetine Tokyo Ticaret Başmüşaviri Musa Demir de eşlik etti. Büyükelçi Ahmet Bülent Meriç, Borsa heyetini Tokyo’da ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, her biri farklı tarım sektörü temsilcisi Borsa üyeleri ile karşılıklı görüş alışverişinde bulundu.

    Japonya’da güçlü Türk markalarının bulunmamasının eksiklik olduğunu ifade eden Büyükelçi Meriç, “Japonlar, hediye almayı ve vermeyi seven bir millet. Gıda ürünleri burada çok değerli. Özellikle, incir gibi güçlü olduğumuz ürünlerde bu ülkede büyük potansiyel var. Japonlar ambalajın gösterişli olmasını seviyor. Bu nedenle, iyi tasarlanmış ürünler ve iyi bir tanıtım kampanyası ile bu ülkede güçlü bir yer edinebiliriz” dedi.

    İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, İzmir Ticaret Borsasının Türkiye’nin ilk borsası olduğunu belirterek şöyle konuştu:

    “Bu yıl 125’inci yaşımızı kutluyoruz. İki bine yakın üyemiz, 109 tarımsal üründe 9 milyar lirayı aşkın işlem hacmimiz var. Türkiye’de pek çok ilke imza atmış önemli bir kurumuz. Bizim temel hedeflerimizden biri, üyelerimizin küresel tarım ticaretindeki payını artırmak. İzmir, bu anlamda potansiyeli çok yüksek bir kent.’’ Görüşmede, Japonya’nın, 75 milyar dolarlık gıda ithalatı ile dünyanın en büyük alıcılarından biri olduğu vurgulandı. Ticaret Başmüşaviri Musa Demir, ülkenin en büyük gıda ithalatçılarının Osaka ve Kobe’de kümelendiği bilgisini paylaştı.

    JAPONYA’DAN HEYET İZMİR’E GÖNDERİLECEK

    Toplantıda, Tokyo Büyükelçiliğinin, büyük gıda ithalatçılarından oluşan bir Japon heyetini organize edip İzmir Ticaret Borsası ev sahipliğinde İzmir’e göndermesi konusunda çalışmalara başlanması kararlaştırıldı. İzmir Ticaret Borsası heyeti olarak Tokyo’da bulunma nedenlerinin dünyanın en büyük gıda fuarlarından biri olan FOODEX’e katılıp küresel gıda trendlerini görmek ve Borsa üyeleri için olası fırsatları değerlendirmek olduğunu dile getiren Kestelli, ziyaret esnasında İzmir Ticaret Borsası üyelerine yönelik olarak geçen yıl açılışı yapılan elektronik pazaryeri projesi ’E-Commodity Bazaar’ isimli emtia portalı hakkında da bilgi aktardı ve Japon iş dünyasından platforma üyelik konusunda Büyükelçi’den destek talep ederek, ’Bu proje ile başta üyelerimiz olmak üzere sisteme üye olan kişi ve firmaların tarım ve gıda ürünleri ticaretinde alternatif bir pazaryeri oluşturmayı amaçladık. Bugüne kadar pek çok ülke ile işbirliği anlaşması imzaladık. Japonya ile de bu yönde çalışma yaparak iki ülke arasındaki işbirliklerini arttırmayı hedefliyoruz’ diye konuştu. Büyükelçi Meriç ise platformun iki ülke arasındaki ticaretin arttırılmasına yönelik olarak oldukça fayda sağlayacağına inandığını belirterek, konuyla ilgili destek vermekten memnuniyet duyacaklarını belirtti.

    ÜLKELERLE TEMAS KURULDU

    Ziyaretin sonunda Işınsu Kestelli, Ahmet Bülent Meriç’e günün anısına yöresel ürünlerden oluşan hediye ve Borsa tarihçesi sundu. Hediye takdiminin ardından Borsa heyeti ve Ahmet Bülent Meriç anı fotoğrafında bir araya geldi. Büyükelçilik ziyaretinin ardından İzmir Ticaret Borsası Yönetimi FOODEX 2016 Japonya Gıda Fuarına katıldı. Fuar süresince farklı günlerde katılım sağlanarak İspanya ve Fransa gibi ülkelere E-Commodity Bazaar platformu tanıtılarak olası işbirlikleri hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, İTB heyeti, fuarda Borsa üyesi kuruluşlar ve Ege İhracatçı Birlikleri standını da ziyaret etti.

  • CERN’de Türk Sanayicileri De Pay Alabilecek

    Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN)’nün bilimsel araştırmalar için yılda yaptığı 550 milyon İsviçre frangı büyüklüğündeki alımlardan artık Türk firmaları da pay alabilecek.

    Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmirli sanayicileri katma değeri yüksek ürün üretmeye yönlendirmek ve yeni ihracat olanakları oluşturma amacıyla sürdürdüğü çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Türkiye’nin 2015 Mayıs ayından itibaren ortak üye olduğu Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN)’ne alımlarında artık Türk firmalarına da yer veriyor.

    2019 yılında CERN’in alımlarını artıracak olması üzerine CERN Türkiye Sanayi İrtibat Ofisi, Türkiye’deki sanayicinin CERN’in firma veri tabanına kayıt olmasını sağlamak için tanıtım toplantıları düzenliyor. Aralık 2015’te Ankara’da düzenlenen konferanstan sonra Konya ve Erzurum’da sanayi ve ticaret odaları aracılığıyla sanayicileri bilgilendiren CERN Türkiye İrtifat Ofisi, Ege Bölgesi Sanayi Odası işbirliğinde İzmirli sanayicilere de bilgi verdi.

    550 MİLYON İSVİÇRE FRANGI ALIM YAPIYOR

    EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdoğan Çiçekçi’nin yönetimindeki toplantıda TOBB Başkanlık Özel Müşaviri ve CERN Türkiye Sanayi İrtibat Görevlisi Hakan Kızıltoprak, Ankara Üniversitesi Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü Türk Hızlandırıcı Merkezi Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Ömer Yavaş iş adamlarını bilgilendirdi. EBSO Meclis Salonunda düzenlenen toplantıda konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanlık Özel Müşaviri ve CERN Türkiye İrtibat Görevlisi Hakan Kızıltoprak, bilimsel araştırmalarla sınırları zorlayan CERN’in büyük patlamanın similasyonu ve diğer bilimsel araştırmaları için yıllık 550 milyon İsviçre Frangı tutarında alım yaptığını, bunun yanında geleceğin bilim insanlarını ve araştırmacılarını yetiştirdiğini belirterek, CERN’in geliştirdiği teknolojinin ticarileşmesinde de sanayicilerle işbirliğini artırdığını ifade etti.

    TÜRKLERE CERN’DE KADROLU ÇALIŞMA İMKANI

    Türkiye’nin Haziran 2015’te ortak üye statüsüne geçerek CERN’in ortak ülkelere tanıdığı birçok imkanından yararlanma imkanına kavuştuğu bilgisini veren Kızıltoprak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık Türkiye’deki sanayiciler CERN’in açtığı ihaleye katılabiliyor. Türk bilim insanları CERN’de kadrolu çalışma imkanına kavuştu, üniversite öğrencileri ve araştırmacıları da projelerde yer alabiliyor. CERN proton çarpıştırıcısını inşa sürecinde ciddi alımlar yaptı ve yıllık 700 milyon İsviçre Frangı tutarında yıllık harcama gerçekleştirdi. Araştırmalarında ışık hızına ulaştıktan sonra çarpışmaları daha da hızlandırmak için yeni programa başlıyor. Bu kapsamda 2019 yılına kadar alımlarını artıracak ve 2019 yılında yeni çalışmalara başlayacak. Bu alımlardan Türk firmalarının da pay almasını istiyoruz.”

    CERN’in il toplantıları önümüzdeki günlerde İstanbul, Bursa, Kocaeli, Eskişehir ve Kayseri’de gerçekleştirilecek.

  • Prof. Dr . İhsan Bakır: “Türkiye 1 Trilyon Dolarlık Dünya İlaç Pazarından Pay Alacak”

    Prof. Dr. İhsan Bakır, “Türkiye, klinik araştırmalarına yapılan yatırımlarla 1 trilyon dolarlık dünya ilaç pazarından hak ettiği payı alacak. Dünyanın saygın üniversiteleri olan Oxford ve Cambridge ile ortaklaşa klinik araştırmaları başlatacağız” dedi.

    İlaç ve klinik araştırmalarda dışa bağımlılığın önüne geçmek için harekete geçen Sağlık Bakanlığı, ülkemizin kendi ilacını üretmesi ve klinik testleri yapmasına imkan veren Faz 1 uygulamasını başlattı.

    Kamu Hastaneleri Birliği Çekmece Genel Sekreterliği bünyesinde yer alan Mehmet Akif Ersoy Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi bir ilke imza atarak, Sağlık Bakanlığı’ndan Faz 1 uygunluk belgesi aldı. Bu belge ile birlikte hastane bünyesinde kurulan özel klinikte ilaç ve tedavi araştırmaları yapılabilecek.

    Kamu kurumları içinde ilk defa Mehmet Akif Ersoy Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kurulan Klinik Araştırma Merkezi hakkında bilgi veren Çekmece Bölgesi Genel Sekreteri ve İstanbul Mehmet Akif Ersoy Kalp Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. İhsan Bakır, “Gönüllü hastalar üzerinde yeni ilaçların testleri yapılabilecek. Dünyada ölüm sebeplerinde ilk sırada yer alan kalp krizi, kanser ve inme gibi hastalıkları önleme adına yeni ilaç ve tedavi yöntemleri araştırılacak. Türkiye, klinik araştırmalarına yapılan yatırımlarla 1 trilyon dolarlık dünya ilaç pazarından hak ettiği payı alacak. Dünyanın saygın üniversiteleri olan Oxford ve Cambridge ile ortaklaşa klinik araştırmaları başlatacağız” diye konuştu.

    İstanbul Mehmet Akif Ersoy Kalp Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. İhsan Bakır, “Kalp cerrahisinde elde ettiğimiz başarıyı klinik araştırmalar alanına taşımayı hedefliyoruz. Gönüllüler aracılığıyla pek çok hastalığın tedavisinde yeni teknikler ortaya konulacak. İlaç ve klinik araştırmalar alanında yurt dışına ödenen milyonlarca dolar para Türkiye’de kalacak. Hastanemiz bünyesinde 12 yataklı olarak dizayn edilmiş hekim, hemşire, laborant, farmakolog vb. meslek mensuplarından oluşan geniş bir ekiple Türkiye’nin en büyük Faz I Kliniği’ni kurduk. Sağlık sektörüne ilaç, biomedikal cihaz üretimi için bilimsel bakış açısı kazandıracak ortam sunmayı amaçlıyoruz. Bu klinik özellikle ülkemizde üretilmesi planlanan ilaç potansiyeline sahip araştırma ürünlerinin test edilerek geliştirilmesine olanak sağlayacaktır. Ayrıca kliniğimiz hastanemizde eğitim alan asistanlarımızın klinik araştırmalarda yer almasını sağlayarak tecrübeli uzman araştırmacı altyapısı kurmada ve klinik araştırma tecrübesi olan hemşire ve yardımcı personel yetiştirme imkanı sağlayacaktır. Bu sayede ülkemizde yapılacak moleküler düzeyde araştırmaların önünü açacaktır” diye konuştu.

    “KLİNİK ARAŞTIRMALARINDA ÖNCÜ ÜLKE OLACAĞIZ”

    İMAEH Faz I kliniğinin uluslararası Faz I klinik araştırmalar ağına dahil olabilmesi için ön görüşmelere başladıklarını ifade eden Prof. Dr. İhsan Bakır, “Dünyanın önde gelen Oxford ve Cambridge gibi klinikleriyle ortak araştırmalar yürütmek ve tecrübe paylaşımında bulunmak istiyoruz. Bu anlamda yakın zamanda Avrupa ve ABD’den kliniklerle işbirliği çalışmaları başlatacağız. Dünyada her 4 saniye bir kişi kanserden, 6 saniyede bir kişi de inmeden ölmekte. Bu alanda kullanılan ilaçların tamamına yakını yurt dışından ithal ediliyor. Yüksek araştırma geliştirme potansiyeline sahip çalışmaların yapılmasına olanak tanıyan bir merkez açtık. Dünyada her yıl ilaç endüstrisi dünyadaki klinik araştırmalara 70 milyar dolar harcamaktadır. Klinik araştırma yatırımlarının artmasıyla ülkemiz bu pastadan yaklaşık 900 milyon dolar pay alabilecek durumdadır. Ülkemizde klinik araştırma çalışmaları kapsamında 2006 yılı yatırımının 7 milyon dolar olduğu, 2015 yılında 87 milyon dolara ulaşması, 2023 yılında ise 218 milyon dolar olması öngörülmektedir” dedi.