Etiket: Patentini

  • Midye baklavanın patentini Antepsan baklava aldı

    Yaptığı inovasyonlarla tüm dikkatleri üzerine çeken Antepsan Baklava, en büyük projelerinden biri olan Midye baklavanın patentini aldı.

    Adını doğduğu şehirden alan ve kısa sürede başarılı bir çıkış yapan firma , Türkiye’nin dört bir yanına satış yapıyor. Firma yetkilileri, önümüzdeki dönemlerde yapacakları yeni inovasyonların da müjdesini verdi. Firma yetkilileri, “Midye baklava inovasyonuyla çok büyük yol kat ettik. Sektörde büyük bir yenilik yaptığımızı düşünüyoruz. Marka Şehir Gaziantep’ten almış olduğumuz güç ile çalışma tempomuzu her geçen gün arttırıyoruz. Midye Baklava bizim en önemli projelerimizden biriydi ve bunu tescilletmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hayli kalabalık bir ekibimiz var, önümüzdeki günlerde farklı yeniliklerle sektöre hareketlilik kazandırmayı planlıyoruz” dedi. Avrupa standartlarında ürün üreten Antepsan Baklava, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde kurdukları yeni tesisle daha geniş bir kitleye hitap etmeyi hedefliyor.

    Gaziantep’in geleneksel lezzeti baklava ile girişimciliği buluşturan firma, şuan en çok satış yapan firmalar arasında üst sırada yer alıyor.

  • Bakan Demircan: “KKKA hastalığının aşı patentini dünyada ilk biz aldık”

    AK Parti Samsun Çarşamba 6. Olağan İlçe Kongresi’ne katılan Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında ilk aşı patentini Türkiye’nin aldığını söyledi.

    Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Çarşamba Belediyesi Cemil Şensoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Çarşamba 6. Olağan İlçe Kongresi’ne katıldı. Burada önemli açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığında dünyada ilk aşı patentini Türkiye’nin aldığını belirtti.

    “Türkiye’nin sağlık alanında üretici olmasını istiyoruz”

    Çok önemli vizyon projelerini hayata geçirmek için çalıştıklarını söyleyen Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, “Bunlardan bir tanesi ’sağlıkta yerlileşme’. Sağlıkta kullandığımız malzemeleri Türkiye’de üretmek; dışa bağımlılıktan kurtulmak istiyoruz. Çünkü sağlık stratejik bir alandır. Sağlık başkalarının elinde teslim edilemeyecek bir konudur. Türkiye’nin sağlık alanında üretici olmasını istiyoruz. Sağlıkta elde ettiğimiz yönetim tecrübesi, Genel Sağlık Sigortası gibi bir işi başarmış bir devlet olarak finansmanıyla ilgili tecrübeyi, şimdi sağlığın mekanlarıyla ilgili geliştirdiğimiz kamu özel iş birliği modelini ’nasıl yaptınız, nasıl başardınız’ diye ülkeler bizden şu an randevu istiyor. Bu devirde en önemli sermayelerden biri bilgi sermayesidir. O sermayeyi geliştiriyor Türkiye. Türkiye ürün ihraç ettiği gibi bilgi ihracını da yapacak” diye konuştu.

    “Ülkesini dışarıya şikayet eden bir muhalefet anlayışı ile karşı karşıyayız”

    Türkiye’de muhalefet sorunu olduğunu belirten Demircan, “Yerli, milli muhalefet yapmayan bir ana muhalefetle karşı karşıyayız. Ülkesini dışarıya şikayet eden bir muhalefet anlayışı ile karşı karşıyayız. Demokrasilerde muhalefet gereklidir. Milletimiz bunları çok iyi görüyor, değerlendiriyor, bunların gereğini de yapıyor” şeklinde konuştu.

    “Yerli aşı çalışmalarını başlattık”

    Türkiye’nin dünyada sağlık üslerinden biri olmak için mücadele ettiğini söyleyen Demircan, şunları söyledi:

    “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı konusunda dünyadaki aşı çalışmalarında ilk patenti biz aldık. Dün İstanbul’da bir toplantımız vardı. Aşıyı başaran arkadaşlarımızla konuştuk. Patent alındı. Dünya bizim 2-3 yıl gerimizde. Bazı ülkeler de üretmek için çalışıyor. Bürokratik işlemlere takılmamak için sivil toplum kuruluşlarını ve hayırsever vatandaşlarımızı harekete geçirme yönünde karar aldık. Çünkü Türkiye’nin en büyük sıkıntılarından biri de ağır işleyen bürokrasi. Çünkü biz bürokratik işlerle uğraşana kadar bir bakarsınız ki patentini aldığınız aşının başkaları üretimine başlamış. Bunun önüne geçmek için daha esnek, daha fonksiyonel yöntemlerden biri olan hayırsever vatandaşlarımızın önüne bu konuyu getiriyoruz. Bununla birlikte Türkiye’de uygulanan virüs aşıları, halkımıza uyguladığımız aşıların yerli üretimi ile ilgili çalışmayı hemen başlattık. Biz plazma ve plazma ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Başkalarının verdiği kanlardan plazma ürünü satın alıyoruz. Biz 80 milyonluk ülkeyiz. Kendi insanımızın vereceği kanlardan, kendi fabrikamızda plazmaları üretelim dedik. Onun da ihalesi yapıldı, onayı çıktı. Türkiye kendi ilacını üretme noktasında ciddi ilerlemeler kaydediyor.”

    Karaaslan: “Şehit ailemize dava açan bir ana muhalefet partisi liderinden bahsediyoruz. Yazıklar olsun”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, bir ülkenin gelişmesi için güçlü muhalefetin şart olduğunu belirterek, “İktidarı daha fazla çalışmaya zorlayan bir muhalefet şarttır. Maalesef Türkiye’de terör örgütlerinin ağzıyla konuşan bir muhalefet var karşımızda. Olağanüstü halden kim rahatsız? Terör örgütleri rahatsız öyle değil mi! Peki, ana muhalefet partisi! Her açıklamasından anlıyoruz ki o da rahatsız. İnsansız hava araçlarından terör örgütleri rahatsız. Peki, ana muhalefet… Çok acı o da rahatsız. Esnafımız kepenkleri açıp çalışıp alın teriyle para kazanayım derken; ’bu ülkeye gelmeyin bu ülke güvenli değil’ diyen kim? Ana muhalefet partisi lideri. Türkiye’nin milli meseleleri söz konusu olduğunda günlük siyasete alet edilemez. Şehit ailemize dava açan bir ana muhalefet partisi liderinden bahsediyoruz. Yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.

    AK Parti ilçe teşkilatlarının geride kalan süre içerisinde birçok hizmete imza attığını belirten AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel ise “Değerli ilçe başkanıma teşekkür ediyorum. Hedefimiz belli, istikamet belli, yürüyecek kişiler de belli. Bizim amacımız Türkiye’yi eski durumundan kurtarıp dünyada söz sahibi bir ülke olması için çalışmaktır” dedi.

    Kongreye ayrıca; AK Parti Samsun Milletvekilleri Fuat Köktaş, Orhan Kırcalı ve Hasan Basri Kurt, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar ve parti üyeleri katıldı.

  • Fırat Üniversitesi, KKKA Hastalığına Karşı Geliştirilen Aşının Patentini Aldı

    Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Münir Aktaş’ın yürütücülüğünde devam eden proje kapsamında Kırım-Kongo Kanalamı Ateşi hastalığı ile ilgili geliştirilen aşının patenti üniversite adına tescillendi.

    Fırat Üniversitesi koordinatörlüğünde 2010 yılında başlatılan TÜBİTAK destekli proje kapsamında Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına karşı geliştirilen aşının Faz I çalışmalarında sona gelindi. Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Parazitoloji Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Münir Aktaş, geliştirilen aşının immunojenitesi ve etkinliği deney farelerinde, doz ve toksisite deneyleri ise tavşanlarda başarılı bir şekilde sonuçlandırıldığını ve aşının koruyucu olduğunun belirlendiğini söyledi.

    Geliştirilen aşının Erciyes Üniversitesi İyi Klinik Uygulamaları Merkezi’nde 10 gönüllü insanda denendiğini ve ümit verici sonuçlar alındığını kaydeden Prof. Dr. Aktaş, “Faz I çalışmalarının 2016 yılında bitirilmesi planlanmaktadır. Geliştirilen aşı ile ilgili Türk Patent Enstitüsü (TPE) ve Avrupa Patent Ofisine (EPO) patent başvurusu yapılmış ve 2015 yılında her iki başvuru Fırat Üniversitesi adına tescil edildi” dedi.

    “2015 YILINDA 440 KİŞİ BU HASTALIKTAN ÖLDÜ”

    Faz I çalışmalarının 2016 yılında bitirilmesini planladıklarını kaydeden Aktaş, “Faz I çalışmaları tamamlandıktan sonra, Faz II ve III çalışmalarının hastalığın görüldüğü bölgelerden olan Tokat, Yozgat, Çorum gibi yerlerde yapılması gerekiyor. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı aşı çalışma ekibimiz, alacağı yeni proje destekleri ile bu çalışmaların önümüzdeki süreçte gerçekleştirecektir. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ülkemizde 2000’lı yılların başında görülmeye başlamış ve 2003 yılında hastalığın kesin teşhisi yapılmıştır. 2003 yılından günümüze gelindiğinde hastalık coğrafik olarak her geçen yıl genişleyerek devam etmiştir” diye konuştu.

    Aralık 2015 tarihi itibari ile hastalığın endemik seyir gösterdiği bölgede 9 binden fazla insanın bu hastalığa yakalandığını aktaran Aktaş, “Maalesef bu hastalarımızın 440’ı bu hastalıktan ölmüştür. Ülkemizde önemli halk sağlığı sorunu halini alan bu hastalığa karşı koruyucu bir aşı geliştirilmesi ve bu probleme çözüm olması, aşı çalışma grubumuzun temel hedeflerinden biridir” ifadelerinde bulundu.

  • Patentini Aldığı Tatlıyı Dünya Pazarına Servis Edecek

    Eskişehir’in Sarıcakaya ilçesinde lokanta işleten Zafer Karakaya, kadayıfa sardığı kızarmış dondurmanın patentini aldıktan sonra nefis tatlıyı dünya pazarına servis edebilmek için fabrika açmaya hazırlanıyor.

    Yurt dışında çalışırken kızarmış dondurma ile kadayıfı birleştirme fikrinin aklına geldiğini anlatan lokanta işletmecisi Zafer Karakaya, Sarıcakaya halkının da vazgeçemediği dondurmayı ihraç edebilmek için gün sayıyor. Kadayıflı kızarmış dondurmanın patentini de alan Karakaya, Sarıcakaya’ya şimdilerde bir fabrika kuruyor. Fabrika ise bir ay sonra üretime geçecek ve yılda tahminen 4-5 milyon civarında kadayıflı kızarmış dondurmayı hem Türkiye’ye hem de yurt dışına gönderecek. Kadayıfın içerisine isteğe göre farklı dondurma çeşitleri konulabilecek. Paketlerde satılacak olan tatlı için 220 derecelik bir kızgın yağ gerekiyor. Tatlı, kızgın yağın içerisinde 10 saniye bekletildikten sonra servis ediliyor.

    “TABİ HEMEN BİR KEREDE OLMADI; PATLADI, ELİMİZ AYAĞIMIZ YANDI”

    Kadayıflı kızarmış dondurma fikrinin nereden geldiğini anlatan Zafer Karakaya, meslek hayatından da bilgiler verdi. 35 yıldır aşçı olduğunu belirten Karakaya, “15 yılım yurt dışında geçti. Gemilerde ve turizm bölgelerinde çalıştım. Farklı yemekler gördüm. Aslında en büyük esinlendiğim şey, içine sarılıp bir şey kızartılır mı oldu. Daha sonra kadayıfın içine dondurmayı koydum. Tabii hemen bir kerede olmadı; patladı, elimiz ayağımız yandı. Daha sonra formülü buldum ve bu şekilde çıkardım. 2007 senesinden beri de Sarıcakaya’dayım. 2012 senesinde Türk Patent Enstitüsü’ne başvurdum. Oradan da kadayıf kaplı kızarmış dondurmanın patentini aldım. Sonrasında da fuarlara gitmeye başladık. 2013 yılında Türk Patent Enstitüsü bizi İstanbul’da fuar merkezine davet etti. ’Bütün mucitler ürünlerini sergiliyor, sizde katılır mısınız?’ dediler. Biz de katıldık, orada çok büyük rağbet gördük. Bütün şehirlerden hatta yurt dışından gelenler ürünü alıp götürmek istediler. Biz de fabrikalaşalım dedik. Şu anda yeni bir oluşum içerisindeyiz ” dedi.

    “AVRUPA ÜLKELERİNDEN BİRİNDE ÜRETİM YAPARAK, SORUNU AŞMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”

    Türkiye’nin 62 iline ürünlerinin ulaştığını dile getiren Karakaya, Şırnak’a kadar ürün gönderdiklerini anlattı. Fabrikanın yaklaşık bir ay sonra üretime geçeceğinden de bahseden Karakaya, “Zaten şu anda talepler var. Onları değerlendiriyoruz. Fabrika kurulduktan sonra da ihracata başlayacağımızı düşünüyorum. Fabrika olarak yarı mamul şeklinde gönderiyoruz. Yarı mamul olarak gönderdiğimiz için bize gerekli olan sadece bir derin dondurucu, eksi 18 derecede saklanıyor. Kullanacağımız zaman 220 derecedeki kızgın yağın içerisine atarak 10 saniye bekliyoruz. İsteğe göre bal, çikolata sos ile servis edilebilir. Geçen seneki satışımız yaklaşık 1 milyon adetti. Bu sene daha fazlasını bekliyoruz. Geçen sene İstanbul’da fuara gittiğimizde ben 35 ülkeden ihracat teklifi aldım. Amerika’dan, Çin’e kadar. Fakat Türkiye’nin ve Dünya’nın mevzuatları çok sıkıntılı. Yani Amerika’nın gıda kodeksi ile Almanya’nın gıda kodeksi birbirine uymuyor. Özellikle de Avrupa Birliği, Türkiye’den süt ve hayvan ürünleri almıyor. Maalesef bu konuda biraz sıkıntılıyız. Onun için ilk önce yapabileceğimiz ihracatlara bakıyoruz. Bizim için Arap Yarımadası var, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi yerlerle başlayacağız. Gerekirse Avrupa ülkelerinden birinde üretim yaparak, bu sorunu da böyle çözmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Kastamonu Üniversitesi, 3. Patentini Aldı

    Kastamonu Üniversitesi’nin (KÜ), 3. patenti için müracaatta bulunduğu “Balıklarda Bağışıklık Güçlendirici ve Ortam Dezanfektanı” adlı projesi onaylandı. KÜ, bu patentle birlikte üç tane patent almış oldu.

    Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın, patentin onaylanmasının ardından Mevlüt Beyribey Konukevi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, patenti alınan “Balıklarda Bağışıklık Güçlendirici ve Ortam Dezanfektanı” ile ilgili bilgilendirmede bulunan Rektör Aydın, “Dünyada su ürünleri üretimi giderek artmaktadır. Ülkemizde de 2000 yılında 79 bin ton olan kültür üretimi, 2014 yılında 235 bin tona ulaşmıştır. Bununla birlikte su ürünleri üretiminde en önemli kısıtlayıcı faktör balık hastalıkları olarak göze çarpmaktadır. Hastalıkların tedavisinde antibiyotik ve birtakım kimyasallar kullanılmaktadır. Bakteriler tarafından antibiyotiklere karşı oluşturulan direnç, kimyasalların çevreye olan olumsuz etkileri gibi sebeplerle bu yöntemlere alternatif uygulamalar araştırılmaktadır. Aşı en uygun yöntem olarak göze çarpmakla birlikte, kullanılan türe özgü olması, uygulama zorluğu gibi nedenlerle başka alternatiflere yönelinmesine sebep olmuştur. Bu durumda en önemli çözüm aracı olarak immunostimulantlar (Bağışıklık uyarıcılar) ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar bakteriyel türevler, polisakkaritler, hayvansal ve bitkisel içerikler, besinsel faktörler ve hormonlar bu maksatla denenmiştir” dedi.

    Patente konu olan bitkinin özelliklerinden bahseden Rektör Aydın, “Patente konu olan, bilimsel adıyla Cotinus coggygria yerli adıyla Tetra, Peruka Çalısı, Duman Ağacı, ülkemizde alt Akdeniz iklimi olan bölgelerde ve özellikle Karadeniz’in batı sahil kıyılarında bol olarak yetişmektedir. Sadece ülkemizde değil Balkanlar’da da ilaç olarak kullanılan Tetra, özellikle yara iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Patent kapsamında bu bitki ile ilgili olarak yaptığımız çalışmalarda, bitkinin kurutularak toz haline getirilip belli oranlarda balık yemine katılması sonucu alabalıkların bağışıklık sistemini önemli derecede uyardığı ve hastalıklara karşı direnci arttırdığı tespit edilmiş ve bu kullanım yöntemi koruma altına alınmıştır. Bu bitkinin diğer önemli özelliği sulu özütünün çıkarıldıktan sonra yine balık havuzlarında dezenfekten olarak kullanılabilmesidir. Bu sayede kimyasal kullanılmadan yetiştiricilik ortamının dezenfeksiyonu sağlanabilecektir. Her iki unsur patent kapsamında koruma altına alınmıştır” diye konuştu.

    Kastamonu Üniversitesi olarak bundan sonraki amaçlarının bitkinin sanayi ürünü haline gelmesi yönde olacağını söyleyen Rektör Aydın, şöyle konuştu: “Üniversite olarak amacımız, patenti alınmış olunan bu bitkinin, sanayi ürünü haline getirilmesi için gereken işlemlerin tamamlanması ve ülkemiz su ürünleri sektörüne kazandırılarak, antibiyotik kullanımının en aza indirilmesi, balık kayıplarının azaltılması ve ülkemize yurtdışından ithal edilen bağışıklık uyarıcı ürünlerin yerini almasıdır.”

    Patenti alınan ürünün tamamen tabii ve organik bir madde olduğunu belirten Rektör Aydın, amaçlarının bu bitkinin üretimini sağlamak ve bunun için gerekli girişimleri yapmak istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “Balık zayiatlarının önüne geçilmesi noktasında çok önemli bir buluştur. Benim kendi talebem olan patent sahibi hocamızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Ayrıca bu patentin Kastamonu Üniversitesi’ne, Kastamonu’ya ve ülkemize çok faydalı olmasını temenni ediyor, bizi bu mutlu günümüzde yalnız bırakmadığınız için siz basın mensuplarına teşekkür ediyorum.”

    Balık konusunda en büyük sorunlardan birinin balık hastalıkları olduğunu aktaran Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen ise, şunları söyledi: “Biz bunu nasıl ortadan kaldırırız diye düşündük. Bu yüzden balıklarda bağışıklığı kuvvetlendirme yoluna gittik. Amacımız balıkların hastalanmayacağı bir çözüm bulmaktı. Yerli adıyla Tetra bitkisi en yoğun antibiyotikle aynı tesiri gösteren, üstelik antibiyotik gibi zarar vermeden tesir eden bir bitki. Kullanım olarak kolay bir uygulama, yemlere karıştırılarak veriliyor ancak miktarını iyi ayarlamak gerekiyor. Ayrıca dezenfekte özelliği var, suyun içinde denediğimizde ortamı dezenfekte ettiğini gördük. Amacımız bu ürünün su ürünleri sektöründe bir değer bulması. Böyle çalışmaların artarak devam etmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu tarz ürünlerin patentinin alınması ve kendi ülkemizde üretilmeye başlanmasıyla yurt dışına olan bağımlılığımızın da azalacağını düşünüyorum.”

    Toplantıya, Rektör Aydın, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Elp, Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Adem Yavuz Sönmez, Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Bilen, Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. S. Tunay Kamer ile ulusal ve yerel basın temsilcileri katıldı.