Etiket: Parti

  • Eşiyle ilgili ilginç çıkış

    Başbakan Erdoğan, NTV-Star yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Derin devletin hala temizlenmediğini açıklayan Başbakan, yardımcısı Arınç’la farklı düşündüğünü de söyledi

     

    Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi: “Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’nın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Benim Silahlı Kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. (…) Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi iddiasında olmadık. O kadar büyük iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik.”

    Başbakan, Hozat’daki fişlemeler konusunda ise şu açıklamalarda bulundu: “Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı.”

    Lafım sağa sola çekilmesin

    Başbakan kuvvetler ayrılığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye’de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanına da müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti. Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport’un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor.”

    Sadece yargı ile alakalı değil

    Erdoğan, “Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunu mu söylüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. Ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, bu kişi orada 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız. Bu sadece yargı için değil. Konya’daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum.

    Eşimden önce öleyim

     

    Başbakan Erdoğan, ”Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?” sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi. ”Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı. Erdoğan, ”Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım’a mı?” sorusuna cevaben de ”O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb’imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?” dedi.

    Gündemi ben oluştururum

    ERDOĞAN, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, ”Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” dedi.

    Uludere olayı kullanılıyor

    “BİZ AK Parti olarak yaşatmanın gayretindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 gerçek var: Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum.”

    Fotoğraf değil 1 milyon ilmekli halı

    Vanlı işadamı Mustafa Acar, Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’nla çekilen bir fotoğrafını internetten indirip, ipek duvar halısı yaptı. Acar, Başbakan Erdoğan’ın anneler gününü kutlamak için annesini ziyaret ettiği sırada annesinin elini öptükten sonra, “Kaldır ayaklarının altını öpeyim” demesinin kendisini çok duygulandırdığını; ülkenin 10 yılına damgasını vurmuş güçlü bir kişiliğin, bu anlamda tevazu gösterip bu sözü söylemesinin de kendisini etkilediğini, bu nedenle böyle bir halı yapmaya karar verdiğini ifade etti.

    Acar, ebatları 1 metreye 70 santimetre olan ipek halının yapımının da oldukça zorlu geçtiğini belirtti. 6 kişilik ekiple 13 ayda tamamlanan ipek duvar halısında 200 farklı ton kullanıldığını, yüzleri ipekte düzgün görünmediği için Yeni Zelanda’dan getirilen yünleri kullandıklarını söyledi. Acar, fotoğrafı kare kare motiflendirdiklerini, milyona varan dokuma düzeneğine getirdiklerdikten sonra halının dokunmaya başlandığını ve her santimetrekarede 140 ilmek bulunduğunu da anlattı.

    “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz”

    “Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı” denmesinin üzerine Erdoğan, “Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı” şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi.

    “Adalet sistemi hız kazandı”

    ’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır” dedi.

    Arınç’ın anlayışı yanlış

    Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, “Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim değerlerimizde anlatmak, konuşmak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adımı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.”

  • ‘Başbuğ’un ‘9 Işık’ı MHP’ye karşı koz oldu

    ‘Başbuğ’un ‘9 Işık’ı MHP’ye karşı koz oldu

    Ak Parti, MHP’nin başkanlık sistemine muhalefetini Alparslan Türkeş’in ‘9 Işık’ kitabında sistemi savunduğu sözleriyle bastırmak için broşür hazırlıyor.

     

    AK Parti yönetimi, MHP’nin eski Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in, 9 Işık kitabındaki başkanlık sistemi ile ilgili sözleriyle bir broşür hazırlayarak, MHP’nın başkanlık sistemine karşı muhalefetini bastırmaya hazırlanıyor. Broşur MHP tabanına dağıtılacak.

     

    ‘Liderlerini anlamamışlar’
    AK Parti öncelikle başkanlık sistemine karşı çıkan MHP yönetimini MHP tabanına şikayet edecek. Ak Parti, Türkeş’in başta “9 Işık” isimli kitabında olmak üzere başkanlık sistemini savunan yazıları ile sözlerini toplamaya başladı. Bu sözleri bir broşürde toplamayı planlayan AK Parti, MHP tabanından yönetime baskı yapmasını isteyecek.
    Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemi ile ilgili “Başbakan Erdoğan, seçilmiş sultan olmasını beklemekte ve bunun için gayret göstermektedir” sözlerine sert tepki gösterdi.
    Bozdağ, “Devlet Bahçeli, merhum Alparslan Türkeş’in yolundan, izinden gittiğini söylüyor. MHP’liler de öyle söylüyor. Ama belli ki 9 ışığı gerektiği gibi okumamış. MHP’nin ve MHP’li olan herkesin tartışmadığı ve tartışmaktan kaçındığı, merhum Alparslan Türkeş de kendi Türk milleti için Türkiye için en doğru sistemin, tek icranın olduğu, tek meclisin olduğu başkanlık sistemi olduğunu kendi ifade etmiş” dedi. Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Merhum Alparslan Türkeş sultanlık mı istiyordu? Türkiye’yi bölecek başkanlık sistemini mi istiyordu? 9 ışıkta yazan bu bilgiler, merhum Alparslan Türkeş’in kaleminden çıktığına inandıkları bu bilgiler doğru mu değil mi? Türkeş de mi Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını istiyordu. Türkeş de mi Türkiye’nin sultanlıkla yönetilmesini istiyordu. Ama maalesef bugünkü MHP’nin 9 ışıktan ışık almadığı, başka yerlerden ışık aldığı çok açık bir şekilde gözüküyor.”

     

     

    TEK BAŞKANI SAVUNMUŞTU

    AK Parti’nin broşür yaparak kamuoyuyla paylaşmak için derlemeye başladığı Alparslan Türkeş’in ‘9 Işık’ kitabındaki sözlerinden bazıları şöyle: “Güçlü kuvvetli devlet, şahsiyetli, dirayetli devlet başkanlarıyla kaimdir. Bunun için biz başkanlık sistemini getireceğiz.Avrupa krallık rejimlerinin bir kalıntısı olan senato kaldırılacaktır. Tek yapılı bir milli meclis, sadece milli olmakla kalmayacak, her sosyal dilimin meselelerini çözebilecek, bir sosyal dilimin diğerine hakim olmadığı bir meclise doğacaktır. Milliyetçi Hareket tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdırÖ Bunun için Türk tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. İcrayı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Milliyetçi Türkiye’de demokratik milli cumhuriyet ilkesi içinde ‘başkan’, Türk milletinin yürütme organının tek başı olacaktır.”

  • Eşinin nasıl kapandığını anlattı

    Eşinin nasıl kapandığını anlattı

    Hakan Şükür, eşi Beyda Şükür’ün başını örtmesi süreciyle ilgili olarak, ”15 senelik evliyiz. Benim böyle bir hakkım (baskı) yok. Biz öyle yaşadık, öyle tanıştık, öyle birbirimizi sevdik ve evlendik. Bana ’ben böyle bir şey yapmak istiyorum’ dedi. Ben de ’eğer böyle bir niyetin varsa Hacca gideceğiz, Allah’ın huzurunda, Allah’ın rızası bu netice itibariyle de, onu taçlandıracağız. Ondan sonra bunu yapabilirsin’ dedim. O da çok mutlu oldu. Hac farizasını yerine getirdikten sonra kapandı” diye konuştu.

     

    Şükür, bir aile saadeti, huzur olduktan sonra insanın mutlu olduğunu, yediğinden de keyif aldığını ifade ederek, şöyle konuştu: ”Şu ortamımız, eşimiz, dostumuz… Eşimin arkadaşları kapalı değil. Onların da ona böyle baktıklarını hiç görmedik. Bu toplumsal kaynaşma bence çok önemli. Böyle bir kararı var. Bizim inancımız bu, inancımızın karşılığında da böyle bir karar aldı, ben de saygı duydum. Bize başka bir şey düşmez. Nasıl evlenirken, bu şekilde evlendik, 15 yıldır böyleyiz. 3 tane çocuğumuz var.

     

    Böyle bir talepte bulununca açıkçası ben de mutlu oldum. Hiçbir gün olsun, Allah da şahidimdir, böyle bir talebim (kapan diye) olmadı. Bu bir Hac farizası, farz olsa da ben böyle bir şey söyleme hakkını kendimde görmem. Kendi kararıdır, farklı düşünenler mutlaka olabilir ama bizim düşündüğümüz… Eğer inanıyorsak Allah’ın emrini yerine getirdiği için rahat ve huzurluyuz.”

     

     

    -”(Kız istemeye gidelim) diyenler de geliyor”-

    Hakan Şükür, CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kendisine gelen ve Meclis bahçesinde ağaca çıkan bir vatandaşa 700 TL vermesi konusuna da değindi.

     

    O gün Meclis’e geldiğinde, Öğüt’ün yanına gelerek olayı anlattığını, ”700 lira borçlusun” diye espri yaptığını belirten Şükür, ”Ben (parayı) vermek istedim ama o da ’bana nasip oldu’ diyerekkabul etmedi” dedi.

     

    Şükür, Meclis’teki odasının her zaman tıklım tıklım dolu olduğunu vurgulayarak, ”Yüzlerce, binlerce vatandaş maddi talepte bulunuyor, iş talebinde bulunuyor. KPSS’den yeterli puan almasa da ’sen bunu halledersin’ deyip gelen insan bile var. Hakikaten ihtiyacı olanlar oluyor, onları araştırıp yerine getirmeye çalışıyoruz. Dünyada ve Türkiye’de, olması gereken her hayırda madden ve manen olmaya çalışıyorum. Bu benim insanlık görevim diye düşünüyorum. O arkadaşımız benim bölgemde çöplerden bir şeyler toplayan bir arkadaştı. Ona çöp toplama arabası almıştım ve o zaman da milletvekili değildim” diye konuştu.

     

    Haberin yansıtılış biçimini eleştiren Şükür, ”Haberi yapanlar olayın özüne bakmayıp, sadece’Hakan Şükür’ü burada bulamadı’ dediler. Bu doğru değil. Ben talep gören, her yerde olması istenen biriyim. Haliyle her yere giriyorum. Her zaman Meclis’te olmak zorundaymışım gibi bir algı var. Benim de ailem var, çocuklarım var, beni görmek istiyorlar. Onlara da zaman ayırmak zorunda olduğum zamanlar oluyor. Tabii ki millet için milletvekili olduk, görevimizi yapacağız ama haberleri yaparken biraz daha hassas olmak lazım” dedi.
    -İlginç talepler-

    Kendisine gelen ilginç taleplerden birisinin, ”kız istemek” olduğunu belirten Şükür, ”Kendisinin mali durumu kötü ama birbirlerini seviyorlar. Aile kızlarını o çocuğa vermek istemiyor. Belki biz gidersek verecekler ama derinindeki şeyi bilmediğimiz için, bunları çok kibar bir dille reddediyoruz. Bu çok oluyor” şeklinde konuştu.

  • CHP’li Vekil Meclis’te biber gazı sıktı

    CHP’li Vekil Meclis’te biber gazı sıktı

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, CHP’li milletvekilleri, İçişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmesi başlaman önce, biber gazlı protestoda bulundu. CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Başkanlık Divanı kürsüsüne doğru biber gazı sıktı. Gazdan, milletvekilleri ve gazeteciler etkilendi.

     

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı’nın 2013 yılı bütçesinin görüşmeleri, biber gazlı protestoyla başladı.

    CHP’li milletvekilleri, komisyon toplantısı başlamadan önce beraberlerinde getirdikleri biber gazları, gaz maskeleri, acı biber ve limonlarla yerlerini aldılar.

     

    CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ”Öğrencinin, öğretmenin, işçinin, memurun, emekçinin, emeklinin resmi içeceği: biber gazı. Limonlu tüketiniz” yazılı dövizler açtılar.

     

    Bu sırada bazı CHP’li milletvekilleri, gaz maskesi takan diğer milletvekillerine doğru ellerindeki biber gazlarını sıktı. Gazdan, maske takmayan milletvekilleri ve gazeteciler etkilendi.

     

    Salonun camları açılırken, içerde bulunanların öksürmesi devam etti.

    CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu da Başkanlık Divanı kürsüsüne doğru biber gazı sıktı.

    Bazı AK Parti’li milletvekilleri de CHP’ye ”Çocuğu geçtiniz” diyerek, tepki gösterdi. AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ulus’ta meydana gelen olaylarda, burnu kırılan Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı’nın fotoğrafını göstererek, ”Burada bütçe görüşülüyor, biber gazının yeri değil” dedi.

     

    Bütçe görüşmeleri için daha sonra İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, komisyona geldi. Şahin, salonda tek tek milletvekilleriyle tokalaştı. Bu sırada, CHP İstanbul Milletvekili Çelebi, kendisiyle tokalaşan Şahin’e, ”Sizin gazınızdan etkilenmemek için tedbirimizi aldık” diye karşılık verdi.

     

    AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, rahatsız olduğunu belirterek, ”Sıkmayın, alerjim var” diye tepki gösterdi. Aslanoğlu, elindeki gazı ayağa kalkarak yeniden sıktı.

    Şahin, daha sonra bütçesinin sunumuna başladı.

  • Bursa Karıştı

    Bursa Karıştı

    BURSA’nın BDP’nin cezaevlerinde açlık grevi yapan PKK’lılara destek için yaptığı yürüyüşte olay çıktı. BDP’lileri protesto edenlerin de karıştığı olaylar sırasında polis göstericilere biber gazı kullandı.

     

    BDP Yıldırım İlçe teşkilatı önünde toplanan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 300 kişilik grup, Ak Parti ilçe binasına siyah çelenk koyacaklarını söyleyerek yürüyüşe geçti. Ulus Mahallesi Aslan Caddesi’nden yürüyen grup, terör örgütü elebaşı lehine sloganlar atarak, Yüksek İhtisas Kavşağı’na kadar geldi. Burada önlem alan polis ekipleri yürüyüşün izinsiz olduğunu belirterek grubun geçmesine izin vermedi. Çevrede toplanan vatandaşlar da BDP’lilere tepki gösterdi.

     

    BDP’lilerle onlara tepki gösteren vatandaşları bir araya getirmemek için çaba sarf eden polisle göstericiler arasında arbede çıktı. Atılan taşlardan 10’a yakın işyeri ve aracın camları kırıldı. Polis grubu dağıtmak için biber gazı da kullanırken, Cihan Haber Ajansı Muhabiri Fatih Karakılıç da başına isabet eden taşla yaralandı. Karakılıç, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Ara sokaklara kaçan göstericiler polislere taş atmayı sürdürdü.