Etiket: paralel yapı

  • Kılıç: ‘Fişleme usulü listeyi attım’

    Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, paralel yapı konusunda kendisine herhangi bir liste gelip gelmediğine yönelik, “Bana da fişleme usulü bir liste geldi ve ben listeyi kaldırıp attım.” dedi.

    Adli yıl açılışı nedeniyle Meclis’te düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevaplayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, “Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın bugünkü konuşmasını nasıl buldunuz?” sorusu üzerine, “Ben Yargıtay Başkanının bugünkü konuşmasını geçen ki konuşmalarına göre çok daha beğendim. Daha önceki konuşmalarını çok soyut düzeyde algıladım. Çok fazla ilgimi çekmemişti. Ama bugün sayın başkan çok güzel konuşma yaptı bence. Söylenmesi gerekenleri, rahatsızlık duyulan konuları rahat bir şekilde hiç kimsenin kişisel haklarına bulunmadan medeni şekilde düşüncelerini ifade etti. Eleştirilecek bir taraf görmedim” karşılığını verdi.

    “YARGI ELE GEÇİRİLMESİ GEREKEN BİR KALE OLARAK ALGILANMAMALI”

    Paralel yapı hakkındaki soruları da cevaplayan Kılıç, “Daha öncede ifade etmiştim. Yargı her zaman ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görüldü. Eğer siz yargıyı böyle görürseniz yargıda bu sorunları bitiremeyiz. Yargı ele geçirmesi gereken bir kale olarak algılanmamalıdır. Ve yargıyı rahat bırakarak yargı kendi içinde yanlış ve doğruların düzeltmesine imkan verilmelidir. 2010 Anayasa değişikliğinden önce de biliyorsunuz bu sorunları biz yaşadık. Bir grubun burayı ele geçirdiğini ve bu grubun düşüncelerinin ve isteklerini yerine getirildiği ifade ediliyordu. 2010’da değişiklik yapıldı ve sonra biz bunun rahatlayacağını ve daha objektif, daha liyakat tercihlerin yapılacağını tahmin ediyorduk. Maalesef orada da başarılı olamadık. Ümit ediyorum, bu önümüzdeki Ekim ayında yapılacak olan HSYK seçimlerinin daha çoğulcu ve her şeyi kapsayıcı bir yapının oluşmasını temin etmek. Eğer bu olursa çok mutlu olacağım. Ancak hükümetin daha önce tek oy sistemi öngörülmüş idi. 2010’da bunu öngördüler. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Ancak Anayasa Mahkemesi de bunun yanlışlığını kabul etti. Daha sonraki HSYK yasasında biz tek oy sisteminin özellikle Yargıtay ve Danıştay’da yapılacak seçimlerdeki tek oy sistemine bir şey demedik. Ama diğer hakimlerin 13 bin 500 hakimin seçeceği HSYK üyelerimiz için çarşaf liste öngörmüşlerdi. Bu aynı kurul bir taraftan çarşaf liste, bir taraftan tek oy istemi. Bunun yanlışlığına işaret ettik. Bence bu imkandı, bir fırsattı. Keşke tek oy sistemini bütün seçimler için öngörselerdi. Bu kabuller meclisin takdirinde olan bir konudur. Biz saygıyla karşılıyoruz. Bizde Ekim’de yapılacak seçimin sonuçlarını bekliyoruz. Umut ediyorum ki bu yolla çoğulcu yapıya kavuşmuş bir HSYK ile karşı karşıya kalırız. Aksi halde sorunları bitiremeyiz” ifadelerini kullandı.

    “DEVLETİN DIŞINDA BİR YAPIYI KABULLENMEK MÜMKÜN DEĞİL”

    Kılıç, yine paralel yapıya ilişkin bir soru üzerine, “Bence böyle bir yapının kabul edilmesi asla mümkün değil. Devletin dışında bir yapıyı kabullenmek düşünülemez. Benim daha önceki konuşmamda söylediğim mutlaka ortaya belge ve bilginin konulması lazım. Belge ve bilgi olmadan insanlar itham edilerek çok ciddi yanlışlar yapılıyor. Bugün hem kendi kurumum için söylüyorum. İmzasız bir yığın dilekçe geliyor. ’Şu şucu, bu bucu’ diye fişlemeler yapılıyor. Kurum başkanını veya kurum amirinin bunu çözmesi isteniyor. Bu fevkalade yanlış ve kabul edilemez bir davranış. Böyle bir şey varsa bilgi ve belgesi konulur ve gerekli yerleri verilir ve gerekli yerde gereğini yerine getirir” şeklinde cevapladı.

    “BANA DA FİŞLEME USULÜ BİR LİSTE GELDİ”

    Kılıç, paralel yapıya ilişkin Yargıtay’ın hatta Anayasa Mahkemesi’nin içine de girildiği yönündeki soruya şöyle cevap verdi:

    “Bana da fişleme usulü bir liste geldi ve ben listeyi kaldırıp attım. Bütün kuruma ilişkin bir listeydi. Ne imza var, bir şey yok. Kendine göre bir fişleme yapılmış. Bizim kurumumuzda bir arkadaşımızı bu tür faaliyete katıldığı ve girdiği mahkemedeki irade dışında bir başka iradeden direktif geldiğine dair bilgi belge gelirse gereği yerine getirilir. Ama maalesef bugün insanlar birbirlerinin hatta makamlarını yok etme. Kendilerini oraya gelebilmeleri için imzasız dilekçelerle kurumlar işlemez hale geliyor. Somut bilgi belge varsa benim kurumumda da varsa bana da iletilmelidir ve bende gereğini yaparım. Şuana kadar bilgi belge gelmedi. Devletin iradesinin dışında bir iradeyi kabullenmek mümkün değil. Bunu gerekçe göstererek de hakimleri huzursuz etmenin, rahatsız etmenin bir anlamı yok. Gerçekten hakimlerimiz arasında ciddi kamplaşmalar var. Duygusal olarak da bir kopuş var. Ben bunları gördükçe çok üzülüyorum. İmzasız bilgilerle değil, ancak somut bilgi ve belgelerle önümüze konulursa şüphesiz gerekeni yaparız.”

    25 ARALIK DAVASINA VERİLEN TAKİPSİZLİK KARARI

    25 Aralık operasyonuna verilen takipsizliğin sorulması üzerine ise Kılıç, “Bu konuda çok fazla değerlendirme yapmaktan imtina ediyorum. Çünkü bu konularla ilgili meseleler önümüze geliyor. Geçen gün sayın Bahçeli bir konuşmasında ’Sayın başkan niye konuşmuyor’ dedi. Biz konuşmuş olsaydık, bu davalar önümüze geldi. Konuşsaydık zor durumda olurduk. Hassas konulara çok fazla girmemenin sebebi kurumumu korumaktan kaynaklı” cevabını verdi.

  • Erdoğan: ‘Bunların sadece ’Allah bir’ dediğine inanın’

    Erdoğan: ‘Bunların sadece ’Allah bir’ dediğine inanın’

     

    Paralel yapıya yüklenen Başbakan Erdoğan, “Bunların sadece ’Allah bir’ dediğine inanın, bunun dışında söyledikleri her şey yalan” dedi.

     

     

    İzmir’de halka seslenen Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan, “Bunların sadece ‘Allah bir’ dediğine inanın çünkü Allah bir. Bunun dışında her şey bunlarda maalesef yalan.” dedi. 

    Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir Güdoğdu Meydanı’nda halka seslendi. Saatler öncesinden alanı dolduran İzmirliler ellerindeki bayraklarla Erdoğan’a destek verdi. Alanda Türk bayraklarının yanı sıra Filistin bayraklarının yer alması da dikkat çekti. Vatandaşlar İsrail’n Gazze saldırısını protesto etmek amacıyla “İsrail kahrolsun” diye sloganlar attı. Erdoğan’ın İzmir mitinginde vatandaşlara Erdoğan’ın seçim logosunun basılı bulunduğu şapka ve soğuk çay dağıtılırken sıcakta saatlerce bekleyen vatandaşların serinlemesi için gül suyu esanslı sular püskürtüldü. Alanın dört bir yanına ise Erdoğan’nın fotoğrafının bulunduğu bayraklar asıldı, denize yanaştırılan vapurlara da Başbakan Erdoğan’ın fotoğrafları ve pankartların asıldığı görüldü. Erdoğan’ın konuşması öncesi çalınan seçim şarkılarının yanı sıra geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden sanatçı Murat Göğebakan’ın Uzun Adam adlı şarkısı da sık sık halka dinletildi. 

    Başbakan Erdoğan, miting alanına eşi Emine Erdoğan ile birlikte geldi.Mitinge Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi Hamza Dağ ve milletvekilleri de katıldı.

    “AHLAK DIŞI SALDIRININ VASITASI OLDULAR”
    30 Mart yerel seçimlerini Yeni Türkiye’nin istiklal mücadelesi olarak gördüklerini kaydeden Erdoğan, “Paralel ihanet şebekesini hatırlayın. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri yaparak hukuka, demokrasiye, milli iradeye ahlak dışı saldırı başlatılmıştır. CHP bu ahlak dışı saldırının vasıtası oldu. MHP bu ahlak dışı saldırının aracı oldu. Pensilvanya Türkiye’nin milli kurumlarına değerlerine saldırırken CHP ve MHP buna çanak tuttu. Bizim paralel yapı ile mücadele sebebimiz ulusal güvenliği tehdit eden tüm unsurlarla mücadeledir. Bu can bu tende oldukça bu mücadeleyi yapacağız. Çünkü biz bu milleti parçalatmayız. Bu ümmeti parçalatmayız. Bu bayrağa gölge düşürtmeyiz. Bu topraklar üzerinde operasyon yaptırmayız. Devlet içinde paralel devlet kurmak isteyenlere gereken dersi hukuk içinde veririz. ‘İnlerine gireceğiz’ dedik mi? Şu anda girdik mi? Şimdi şovmenler ecel terleri döküyor. Daha çok şeyler çıkacak. Daha işin başındayız. Şimdi siz seyredin. Diyor ki, ‘Üstlerimiz başbakana bilgi veriyorlardı’ Eğer sen dürüstsen, eğer namusluysan, hangi üstlerin bana nerede bilgi vermiş onu açıkla. Bunlarda takiye var. Bunlarda yalan var. Bunlarda iftira var. Bunların sadece ‘Allah bir’ dediğine inanın çünkü Allah bir. Bunun dışında her şey bunlarda maalesef yalan. Alçakça saldırılarına rağmen Türkiye yüzde 45.5 oy oranı ile milletin partisine oy verdi. Sözümüzü tutuyor ve inlerine girdik, giriyoruz” diye konuştu.

    “NİCE PİSLİKLERİ ORTAYA DÖKÜLDÜ”
    “Nice pislikleri ortaya döküldü daha da dökülecek” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Herkesi dinlemişler. Gazetecileri, sanatçıları, akademisyenleri, sendikaları dinlemiş ve kaydetmişler. CHP ve MHP’yi, onların milletvekillerini, il başkalarını dinlemişler. Bakanları, genelkurmay başkanlarını kuvvet komutanları ile birlikte, devletin en mahrem görüşmelerini kaydetmişler. Şimdi çıkmışlar utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan ‘haram yemedik’ diyorlar. Paralel yargıdakiler ‘Senin şu işini çözerim ancak şunu vereceksin, şuraya şunu yapacaksın’ iş bu şekilde yürüyor. İş adamlarının hepsi korku kumpası içine girdi. Daha ne yiyeceksiniz en büyük haramı yemişsiniz. Kul hakkı yemişsin. Ülkenize, milletinize ihanet etmişsiniz. İnsanların yatak odalarına kadar girmişsiniz. Şantaj yapmışsınız. Şantajlar sebebiyle konuşamayanları deşifre ettik.”

    “BAYKAL BAŞKA YERLERDE DOLAŞMA”
    Kılıçdaroğlu’nun şantaj ve montaj neticesinde CHP’nin başına geldiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasında Baykal’a şöyle seslendi: “Kaset genel başkanıydı ya böyle oldu işte. Sayın Baykal’ın başına olaylar geldi. Baykal başka yerlerde dolaşma bu işin üstadı bunlar. Ya sana bu kumpası kurdular, sonra ziyarete geldi, sonra ‘Aday olmayacağım’ dedi, 24 saat geçmeden aday oldu. Bunda yalan çok. Bunda dürüstlük yok. İzmirli kardeşlerime sesleniyorum; bunların peşinden gitmeyi artık bırakın. Düzgün siyasete sahip çıkalım. Ne kadar muhalif varsa inancına, fikrine, zikrine bakmadan dosyaya doldurmuş hapse atmak için hazırlık yapmışlar. Beni dinlemişler. Böcekler yerleştirdiler. Rabbim düşmanın bile ahlaklısını versin. Bunlarda ahlak yok. Bunlarda edep yok. Bunlarda vatan millet bayrak sevgisi yok. 30 Mart’ta sandıkta milletten cevaplarını aldılar ama uslanmadılar.”

    “BU İTHAL ADAY YERLİ DEĞİLDİR”
    10 Ağustos seçimi için bir kez daha Pensilvanya adayı çıkardıklarını dile getiren Erdoğan, ‘çatı aday’ Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İstiklal Marşı şiirini Çanakkale Şiiri ile karıştırması ile ilgili görüntüyü halka izlettirdikten sonra şöyle konuştu: “Bu monşer aday CHP ve MHP’nin değil Prensilvanya’nın ipini tutan uluslararası adayıdır. Bu ithal aday yerli değildir. Ülkesine milletine yabancı adaydır. Siyaset bilmez, Türkiye’yi de sorunlarını da bilmez. En azından İstiklal Marşı’nı bilseydi. Ah kardeşlerim ah. Kardeşlerim şu anda 3 yaşında yavrular 10 kıtasını evelallah gümbür gümbür okuyor. Dedim ya yabancı. Şimdi ben CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; böyle bir insanın peşinden nasıl gideceksiniz? MHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; böyle bir adamın peşinden nasıl gideceksiniz? Büyük Birlik Partisi’ne, Saadet Partisi’ne gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; değerlerine bu kadar uzak insana nasıl oy vereceksiniz? 10 Ağustos’ta inanıyorum ki aklı selim galip gelecek. Daha ülkenin milli marşını dahi tanımıyor. O kadar monşer ki İstiklal Marşımıza o kadar Fransız ki halkına o kadar yabancı ki birilerine yaranmak adına her yola başvuruyor. Bunun amiri de tıpkı bunun gibiydi. Kim bunun amiri? CHP Genel Müdürü. O da Ankara caddelerinde bozkurt işareti yapıyordu. Sonuç 30 Mart’ta sandıkta hezimeti gördü. Ben burada ne dedim ‘Eğer Ak Parti 1. parti olmazsa ben genel başkanlıktan çekileceğim dedim ama Kılıçdaroğlu 1. parti olamazsa çekilecek mi?’ dedim cevap yok. Bahçeli’den cevap yok. Çünkü bunların iktidar olmak gibi derdi yok. Tek derdi o koltuğa oturmak ve korumak. Bunların hizmet diye derdi de yok. Hizmet bizim işimiz. Biz bu millete aşığız be sevdalıyız sevdalı. Bizim derdimiz var. Efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik.”

    “YABANCI MONŞER ADAY”
    İzmir’in “ithal, memleketine yabancı, monşer adaya” destek vermeyeceğini söyleyen Erdoğan, “İstiklal Marşı ile Çanakkale şiirini birbirinden ayıramayan bu adaya inşallah aldanmayacak. Ne diyor, ‘Tıpış tıpış gidecek adaya oyunuzu vereceksiniz’ diyor. Ey CHP Genel Müdürü sana aday dayattılar ama sen monşer adayı millete dayatamazsın. Ey Bahçeli boynunu büktün kabullendin ama MHP’li kardeşlere bu adayı dayatamazsın. Bünyeleri böyle bir adayı kaldırmaz. Kaldırır mı? İzmir dayatmayı kabul eder mi, İstiklal mücadelesinin şehri, ülkesine yabancı olanlara oy verir mi? İzmir tıpış tıpış değil gönüllü olarak sandığa gidip oyunu kullanacak” dedi. 
    İzmir’in bugün yine çok farklı olduğunu, kabına sığmadığını söyleyen Erdoğan, “İzmir maşallah 16 Mart’taki o tarihi mitingimizi aratmıyor. 16 Mart’ta bütün dünyanın gıpta ile izlediği mitingi yaptık. Ardından yüzde 36 ile yerel seçimlerdeki en yüksek oyumuzu aldık. Adım adım hizmet siyasetine, proje siyasetine eser siyasetine koşuyoruz. Hatta daha çok çalışacağız. Kendimizi daha çok anlatacağız. Farkımızı ortaya koyacak, inşallah gelecek seçimde İzmir’i AK Parti belediyeciliği ile tanıştıracağız” ifadelerini kullandı.

    “YENİ TÜRKİYE İLE ESKİ TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ”
    Başbakan Erdoğan’ın konuşması öncesi halka seslenen AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım da şöyle konuştu: “10 Ağustos’ta Türkiye’de yeni bir gün doğacak. Doğacak yeni Tükiye’nin bugününün habercisi bugün Gündoğdu Meydanı’nda sizlerin katılımı ile o güne hazırlanıyor, o günün müjdesini veriyor. İzmir, ilklerin şehri, İzmir istikbalin şehri, İzmir demokrasinin şehri, işte İzmir şimdi yeni bir ilke imza atmak için gün sayıyor. 10 Ağustos’ta yeni Türkiye’nin seçilmiş ilk cumhurbaşkanını, Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmeye İzmir hazır mı? İzmir’de güzel bir yerel seçim kampanyası yaptık. İzmir’in dertlerini çözmek için, kör ideolojiden kurtarıp hizmetle buluşturmak için var gücümüzle çalıştık. Allah’a şükür 1 milyona yakın İzmirli seçmenimiz bize destek verdi. Artık hiçbir şey İzmir’de eskisi gibi olmayacak. Hizmet siyasetinin temellerini attık. İzmir attık bundan böyle bu şehre hizmet etmeyenlere daha fazla kredi tanımayacak. İzmir inşallah önümüzdeki ilk seçimde yerel yönetimlerde de AK Parti diyecek, hizmet diyecek. Önümüzde çok önemli bir seçimimiz var. Cumhurbaşkanlığı seçimini inşallah en güzel şekilde yapacağız. İlk turda Türkiye sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’nin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı yapacağız. 10 Ağustos’ta sadece cumhurbaşkanı seçimi yapmıyoruz. Türkiye’de bir seçim daha yapıyoruz. Yeni Türkiye ile eski Türkiye’nin seçimidir. Bir şeye karar verecek ya vesayet ya dayatma ya krizler Ya darbeler devam edecek ya da milletin iradesi tecelli edecek. Özgür iradeye evet demeye hazır mısınız?”

  • Faik Işık’tan şike davasıyla ilgili şok açıklamalar

    Faik Işık’tan şike davasıyla ilgili şok açıklamalar

     

     

     

    faik-isiktan-sike-davasiyla-ilgili-sok-aciklamalar-509743-664x354

     

     

    Şike davasında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın avukatlığını yapan Faik Işık, davayla ilgili ilk kez duyulan çok önemli açıklamalar yaptı. Işık’ın hedefinde ise ‘cemaat’ vardı.

     

    Twitter hesabından yaptığı açıklamada, şike davasıyla ilgili cemaati suçlayan Avukat Faik Işık, “Şike dosyasından önce Aziz Yıldırım, birilerince (hem de ordunun içinde birilerince) askeri sırları açığa vurmak suçlaması yapıldı. Yani askeri casusluk davası önce Aziz Yıldırım üzerinde icra edildi. Aziz Yıldırım, zoraki sanık haline getirildi. Özel yetkiliye havale. İşte benim Aziz Yıldırım’a yardımcı olmak istediğim an, o andır. Haberleştik ve Trabzonspor – Fenerbahçe maçını birlikte statta izledik. Av. Şekip Mosturoğlu ayarladı bu görüşmeyi. Yoksa birbirimizle Siirt Jetpaspor yüzünden olayı yüzünden tartışmalı idik. V.B.Y tanıktır. Aziz Yıldırım’ın Ankara Özel Yetkili Mahkemede görülen, üstelik ordu içindeki birilerince başlatılan davaya ben ve arkadaşlar dahil olduk. ‘Bu dava çok haksız ve sen mutlaka tahliye olursun başkan’, dedim. Duruşmalar ilginçleşmeye başladı birden. Serkennnn hop, al sana 3 Temmuz. Yine şokkk edici bir operasyon ve ortalığa bir anda yayılan sarsıcı polis-savcı- hakim belgeleri. Bu davaya girmeyi istemedim. Evde oturdum ve televizyondan, gazetelerden takibe başladım. Medya savcıları, medya yargıçları, polis ibibikleri şakır şakır şakıyordu. Ankara’daki dava aklıma geldi. O Özel Yetkili Mahkemedeki davadan mutlaka beraat edecek konumdaydı. Askeri ihalelerden yasaklayamayacaklardı. Ama bunca polis, savcı, hakim dokümanları neyin nesiydi? Gizli soruşturma dosyası daha sanıkların ifadesi alınmadan havalarda uçuştu. Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin tabutuna çiviler sağlam çakılmıştı. Hem de operasyon başlar başlamaz yeri bile belliydi: Metris mezarlığı” ifadelerini kullandı.

    “SAVCI DEĞİL, POLİSLER DOSYALARI KARIŞTIRIP TAPELERİ ÇIKARTIYORLARDI”

    Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin “ya kurtulursa” ihtimalini değerlendiren kişilerin belgeleri UEFA’ya gönderdiğini anlatan Faik Işık, “Dakika 1, gol 2: Hemen TFF bu belgeler ile iğfal edildi. Ya kurtulursa diye bu dosya maalesef Frankofonlarca hemen UEFA’ya iletildi. Bu şu demekti: Aziz Yıldırım’ın sadece tabutu değil, mezar yeri ve makul görülecek ölüm sebebi raporu, gömü belgesi hazırdı. Beraber çalışan avukat arkadaşlarımı gönderdim, ‘insani bir ihtiyacı var mı’ diye. Bu sırada ilk alınanlar fırtına hızında tutuklandı. Ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gitmedim. Çünkü kafam allak bullak olmuştu. Ya anlatılanların yarısı doğruysa diye içim kaldırmadı. Sıralarını bırakıp, geçmiş olsun diye girdiklerinde Aziz başkan, ‘Faik yanımda olsun’ demiş. Arkadaşlara ‘gereksiz, bunca meslektaş var’ dedim. Ben ve arkadaşlarıma ihtiyaç olmayacak diye sevindim. Arkadaşlara sıralarını ısrarla ‘vekaleti olduğunu söyleyenlere bırakın’ dedim. Bu davaya girmeme isteğimi güçlendiren ikinci konu, Emniyet müdürlüğünde onlarca avukatın, Yıldırım’ın avukatı olarak sıra beklemesi idi. Aziz Bey sonunda Beşiktaş’taki DGM binasına getirildiğinde ben halen evde kafamda tartışmakta idim. Neler oluyordu? Allak bulak ruh hali. Aziz Beyin Emniyette kaldığı süre 2 günü geçti. 3, 4 derken süre bitti. Yakınları, ‘Başkan senin avukat olmanı istiyor’ dedi. Zor durumdu. İçeri girdiğimde sorgu başlamıştı. Odanın içi klasör klasör dosya doluydu. ‘Başka davalarındır, hepsi bir davanın değildir’ diye düşündüm. Aziz Bey DGM savcısının yanına girerken, arkadaşlarıma ‘Faik gelsin’ demiş. Sorgu zaptına ismimi avukatı olarak yazdırmış. kalktım gittim. Savcı değil, polisler dosyaları karıştırıp tapeleri çıkartıyorlardı. Sorular bilgisayarda bir şablon da hazırdı. Demek, arkası da hazırdı. Aziz başkan itiraz ettikçe Savcı neyin nerede olduğunu bilen polisleri içeri çağırıyordu, dosyalara bakılıyordu. Demek ki, iş başkaydı” dedi.

    “BU DOSYANIN KARARI BELLİYDİ”

    Aziz Yıldırım tapelere itirazlar edince asıllarının bulunması gerektiğini anlatan Faik Işık, “Dosyaları hazırlayan polisler hangi tapenin nerede olduğunu biliyordu. O kadar uzun süreli sorguydu ki, su içmek, tuvalet ihtiyaçları için ara istedik. o zaman, ‘teslim olmayalım, sonuna kadar direnelim’ dedim. Örümceğin ağları sağlam örülmüştü. Dehşete düştüm manzara karşısında. Kafam attı, bu dosyanın kararı belliydi. Biz de birkaç soru sorduk. Polisler bir tapeye bulamayınca ben de yardımcı olayım diye dosyaları karıştırırken hızlıca 4 klasörün içeriğini taramış oldum. HSYK’nın tutumunu görünce artık özel yetkili hakim ve savcılar, polisteki hükümeti istediği şekle sokan malum yapılanma, kurgu netleşti. Uyduruk silahlar ve örgüt yapısı kurularak, çok failli bir suçlama silahlı çeteye dönüştürülmüştü. HSYK’ya detaylı şikayet hazırladım. Sonrası Fenerbahçe’nin adalet için isyanına dönüştü. Yasa yeniydi, spor mahkemesinde değil özel yetkili mahkemeye sokulmak için zorlanmıştı. Eğer TC hakim ve savcıları; işbirliği içerisinde yargıyı kuşatmak değil de adaleti yetkinleştirmek isteselerdi; iktidarlar etkisiz kalırdı. Hakim ve savcıların birbirlerini kayırdıkları yargıdaki YARSAV-Cemaat ve onların kandırdığı bakanlık; başka bir iktidar kavgasındalar. Başından beri olayın içinde hakimler, davaya bakıyordu. yani kendileri pişirmiş, kendileri yiyorlardı. Yüreği yeten ve sadece Türkiye Cumhuriyeti savcısı, cumhuriyetin polisi ve milletin hakimleri olmak isteyenler, susmayın artık, ayıptır. Şike dosyası seçmece karpuzların sergilendiği dosya olmakla, onu hazırlayan polis, savcı ve yargıçların da cezalandırılmasını gerektirir” açıklamasını yaptı.

    “HER ŞEYİ ANLATMAYACAĞIM ÇÜNKÜ…

    “Ey Türk Cumhuriyetinin evlatları; TC yargısı kendine hakim olmak isteyen grupların hakimiyet mücadelesi alanı olmuştur. Uyanın, dur deyin” diyen Işık şöyle devam etti:

    “Dürüstlük mü istiyor bu ülke? İnanmıyorum, yalan. Eğer dürüstlük isteseydik millet olarak hepimiz: önce yargıdaki örgütleri temizlerdik. O dosyada birileri mahkum olacak şekilde, birileri kurtulacak şekilde, birileri hiç olmayacak şekilde ayarlanmıştır. uyutulan uyutuldu. Bir millet ne kadar dürüstse, polisi, savcısı, hakimi, bürokratı, politikacısı, hocaefendisi, cemaatı, yurttaşları o kadar dürüsttür. Ve sonra Fenerbahçe’nin adalet isyanı başladı. Her şeyi anlatmayacağım çünkü yargıdaki suçlular, bu yüzden beni yargılarken seyredersiniz. Politik partilerine göre gruplaşmayan ve hocaefendisine bağlılığı ölümüne olanlara dur artık diyebilecek yargı/polis var mı, görün artık. Bütün seçimlerden daha önemlidir dürüst, mert, cemaat bağlısı ve işbirlikçileri olmayan, yürekli, tek başına adam olabilen yargıçlar. Eşeğini dövemeyen şikesini döver. Bu süreçte barom dahil, başıma bela olmakla kahraman olacak çok saygın tip tanıdım. saygı duyamam.”

  • Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’

    Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’

     

     

     

    Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’
    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, paralel yapı sorgulamasında bazı çevrelerin, bazı medya kuruluşlarının algı operasyonu yürüttüğünü söyledi.

    Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’

     

    Yozgat’ın Aydıncık ilçesinde halk ile bayramlaşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Paralel yapı ve yasa dışı dinlemeler konusunda 11 kişinin tutuklanması kararının dosyalar üzerinden verilmesini değerlendiren Adalet Bakanı Bozdağ, “Daha önce de ifade ettim, bazı suç isnatları nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar var. Bu soruşturmalar kapsamında gözaltılar oldu ve bazı tutuklama kararları çıktı, bazı şüphelilerin de serbest yargılanmasına karar verildi. Soruşturmaların nasıl olacağı bizim hukukumuzda açıktır. Usul yasamız bunun usulünü ortaya koymaktadır. Tabii bunun usul yasaları çerçevesinde yürütülmesi de her daim esastır ancak Türkiye’de maalesef medya çevreleri soruşturma üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor. Bunu hep beraber görüyoruz. Gerçek olmayan bazı hususları gerçek gibi göstererek, farklı olan bazı konuları çarpıtarak kamuoyunun gündemine getiriyorlar. Soruşturmanın usulsüz ve kanunsuz olduğu iddialarını güçlendirmek için bilerek ve isteyerek yanlı bir algı yönetimi yapıldığını bütün Türkiye gibi biz de takip ediyoruz. Tabii yargı süreçlerinde yapılan bütün işlemlerin denetimi vardır. İtiraz yolları vardır, temyiz yolları vardır, yargının kendi içerisinde bunları denetleme ve karar verme mekanizmaları vardır. Bunlar zaten bu mekanizmalardan geçecektir. Baktığımız zaman bu olayda bir algı operasyonu olduğunu çok yakınen görüyoruz. Geçmişte de bazı dava ve soruşturmalarla ilgili başka çevreler tarafından benzer algı operasyonu yapıldığını biliyoruz” dedi.

    “İNSANLAR OTURURKEN ARTIK TELEFONLARINI YANINA KOYMAKTAN İMTİNA EDİYOR”
    “Bu dinlemeler hukuku kullanarak, hukukun dışına çıkmalar bizim anayasamız ve hukukumuz tarafından himaye edilmez, himaye edilmesi de mümkün değildir” diyen Adalet Bakanı Bozdağ, “Bir ülke düşünün ki başbakanı dinleniyor, cumhurbaşkanı dinleniyor, meclis başkanı dinleniyor ve başbakanın çalışma ofisine, ikametine dinleme cihazları konuluyor, kripto telefonlar dinleniyor, dışişleri bakanlığının ülke güvenliği ile ilgili yaptığı toplantılar dinleniyor ve pek çok insanımızda kendilerinin de dinlendiğine dair şüpheler var. İnsanlar otururken telefonlarını yanlarına koymaktan imtina ediyor. Böylesi iddialar, çok ciddi şeyler var. Böyle bir noktada adam kim dinliyorsa dinlesin, neden dinliyorsa dinlesin diyebilir mi bir hukuk devleti elbette demez. Vatandaşının hukuksal güvenliğini temin edecek hukuk mekanizmalarını işletir, işlemesi de gerekir. Şu anda İstanbul’da devam eden soruşturmalar bu noktada ortaya atılan ciddi iddiaların aslının olup olmadığının araştırılması eğer deliller olur ve bunlara dair güçlü şeyler ortaya çıkarsa tabii hukukun emrettiği şekilde bunun gereğinin yapılması için yürütülen bir soruşturmadır. Sonuçta bunun mahkeme aşaması var ve orada kararlar çıkacaktır, ne yönde olacağını kararların hep beraber göreceğiz. Geçen de ifade ettim bu güne kadar paralel yapı bu dinlemelerle bizim irtibatımız yok. Hukuksuzluğu yapan kamu görevlileriyle bizim hiç irtibatımız yok, hukuku çiğneyenlerle bizim hiç irtibatımız yok. Bizi bunu yan yana koymak bize yapılmış büyük bir iftiradır, haksızlıktır diye defalarca paralel yapı ile irtibatlı olan veya olduğu bilinen kişilerden açıklamalar geldi ama şimdi bu soruşturmalar sürecinde ortaya çıkan fotoğrafa baktığınızda bu değerlendirmelerin asılsız olduğu da ortaya çıkıyor. Madem sizlerle bir alakası yok o zaman neden bu olayları çarpıtmak için büyük bir gayretin içerisine giriliyor? Olayları doğru bir biçimde haberleştirmek ve kamuoyuna ulaştırmak varken, her olayda bir cümlenin düzgün kurulmamasını bile istismar edecek şekilde her hadiseyi çarpıtma gayreti içerisine giriyorlar. Bütün bu olaylar karşısında bazı medya organlarının bazı kesimlerin bazı çevrelerin ortaya takındığı tutum esasında bu hadiseleri yapanlarla olan yakınlık ve uzaklıkları bakımından çok önemli ip uçları vermektedir. Bütün bunları milletimiz yakından takip etmektedir” ifadelerini kullandı.

    “HUKUKUN GEREĞİ NE İSE HUKUK İÇİNDE YAPILACAKTIR”
    İfadeler uzatılarak mahkemenin engellenmesinin istenip istenmediğinin sorulması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Şu anda devam eden soruşturmalar üzerindeki kim ne hesap yapıyor bunu bilememem, ifadeleri uzatarak veya orada hukuksuz haksız görüntüler oluşturmak için gayretler çabalar sarf ederek uğraşanlar olabilir, ona dair kati bir bilgim yok ama sonuçta hukuk işleyecektir. Hukukun gereği ne ise hukuk içinde bu olacaktır. Herkes Türkiye’de bunun bilmesi lazım çünkü bu güne kadar ülkemizde başlatılmış herhangi bir soruşturma adli bir karar olmadan sonuçlanmamıştır, şu anda devam eden soruşturmalarda ancak adli kararlarla soruşturulabilir. Adli kararlar ne zaman çıkacak, nasıl olacak bunun usulünde hukukumuzda mevcuttur. Algı operasyonlarıyla ayak oyunlarıyla veya gerçekleri çarpıtarak, iftira atarak, mahkemenin kararlarının değişmesi veya soruşturma süreçlerinin hukukun dışına taşması söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.

  • Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’

    Bozdağ: ‘Bazı çevreler algı operasyonu yürütüyor’

     

     

     

     

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, paralel yapı sorgulamasında bazı çevrelerin, bazı medya kuruluşlarının algı operasyonu yürüttüğünü söyledi.

     

     

    paralel yapı 2

     

     

    Yozgat’ın Aydıncık ilçesinde halk ile bayramlaşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Paralel yapı ve yasa dışı dinlemeler konusunda 11 kişinin tutuklanması kararının dosyalar üzerinden verilmesini değerlendiren Adalet Bakanı Bozdağ, “Daha önce de ifade ettim, bazı suç isnatları nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar var. Bu soruşturmalar kapsamında gözaltılar oldu ve bazı tutuklama kararları çıktı, bazı şüphelilerin de serbest yargılanmasına karar verildi. Soruşturmaların nasıl olacağı bizim hukukumuzda açıktır. Usul yasamız bunun usulünü ortaya koymaktadır. Tabii bunun usul yasaları çerçevesinde yürütülmesi de her daim esastır ancak Türkiye’de maalesef medya çevreleri soruşturma üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor. Bunu hep beraber görüyoruz. Gerçek olmayan bazı hususları gerçek gibi göstererek, farklı olan bazı konuları çarpıtarak kamuoyunun gündemine getiriyorlar. Soruşturmanın usulsüz ve kanunsuz olduğu iddialarını güçlendirmek için bilerek ve isteyerek yanlı bir algı yönetimi yapıldığını bütün Türkiye gibi biz de takip ediyoruz. Tabii yargı süreçlerinde yapılan bütün işlemlerin denetimi vardır. İtiraz yolları vardır, temyiz yolları vardır, yargının kendi içerisinde bunları denetleme ve karar verme mekanizmaları vardır. Bunlar zaten bu mekanizmalardan geçecektir. Baktığımız zaman bu olayda bir algı operasyonu olduğunu çok yakınen görüyoruz. Geçmişte de bazı dava ve soruşturmalarla ilgili başka çevreler tarafından benzer algı operasyonu yapıldığını biliyoruz” dedi.

    “İNSANLAR OTURURKEN ARTIK TELEFONLARINI YANINA KOYMAKTAN İMTİNA EDİYOR”
    “Bu dinlemeler hukuku kullanarak, hukukun dışına çıkmalar bizim anayasamız ve hukukumuz tarafından himaye edilmez, himaye edilmesi de mümkün değildir” diyen Adalet Bakanı Bozdağ, “Bir ülke düşünün ki başbakanı dinleniyor, cumhurbaşkanı dinleniyor, meclis başkanı dinleniyor ve başbakanın çalışma ofisine, ikametine dinleme cihazları konuluyor, kripto telefonlar dinleniyor, dışişleri bakanlığının ülke güvenliği ile ilgili yaptığı toplantılar dinleniyor ve pek çok insanımızda kendilerinin de dinlendiğine dair şüpheler var. İnsanlar otururken telefonlarını yanlarına koymaktan imtina ediyor. Böylesi iddialar, çok ciddi şeyler var. Böyle bir noktada adam kim dinliyorsa dinlesin, neden dinliyorsa dinlesin diyebilir mi bir hukuk devleti elbette demez. Vatandaşının hukuksal güvenliğini temin edecek hukuk mekanizmalarını işletir, işlemesi de gerekir. Şu anda İstanbul’da devam eden soruşturmalar bu noktada ortaya atılan ciddi iddiaların aslının olup olmadığının araştırılması eğer deliller olur ve bunlara dair güçlü şeyler ortaya çıkarsa tabii hukukun emrettiği şekilde bunun gereğinin yapılması için yürütülen bir soruşturmadır. Sonuçta bunun mahkeme aşaması var ve orada kararlar çıkacaktır, ne yönde olacağını kararların hep beraber göreceğiz. Geçen de ifade ettim bu güne kadar paralel yapı bu dinlemelerle bizim irtibatımız yok. Hukuksuzluğu yapan kamu görevlileriyle bizim hiç irtibatımız yok, hukuku çiğneyenlerle bizim hiç irtibatımız yok. Bizi bunu yan yana koymak bize yapılmış büyük bir iftiradır, haksızlıktır diye defalarca paralel yapı ile irtibatlı olan veya olduğu bilinen kişilerden açıklamalar geldi ama şimdi bu soruşturmalar sürecinde ortaya çıkan fotoğrafa baktığınızda bu değerlendirmelerin asılsız olduğu da ortaya çıkıyor. Madem sizlerle bir alakası yok o zaman neden bu olayları çarpıtmak için büyük bir gayretin içerisine giriliyor? Olayları doğru bir biçimde haberleştirmek ve kamuoyuna ulaştırmak varken, her olayda bir cümlenin düzgün kurulmamasını bile istismar edecek şekilde her hadiseyi çarpıtma gayreti içerisine giriyorlar. Bütün bu olaylar karşısında bazı medya organlarının bazı kesimlerin bazı çevrelerin ortaya takındığı tutum esasında bu hadiseleri yapanlarla olan yakınlık ve uzaklıkları bakımından çok önemli ip uçları vermektedir. Bütün bunları milletimiz yakından takip etmektedir” ifadelerini kullandı.

    “HUKUKUN GEREĞİ NE İSE HUKUK İÇİNDE YAPILACAKTIR”
    İfadeler uzatılarak mahkemenin engellenmesinin istenip istenmediğinin sorulması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Şu anda devam eden soruşturmalar üzerindeki kim ne hesap yapıyor bunu bilememem, ifadeleri uzatarak veya orada hukuksuz haksız görüntüler oluşturmak için gayretler çabalar sarf ederek uğraşanlar olabilir, ona dair kati bir bilgim yok ama sonuçta hukuk işleyecektir. Hukukun gereği ne ise hukuk içinde bu olacaktır. Herkes Türkiye’de bunun bilmesi lazım çünkü bu güne kadar ülkemizde başlatılmış herhangi bir soruşturma adli bir karar olmadan sonuçlanmamıştır, şu anda devam eden soruşturmalarda ancak adli kararlarla soruşturulabilir. Adli kararlar ne zaman çıkacak, nasıl olacak bunun usulünde hukukumuzda mevcuttur. Algı operasyonlarıyla ayak oyunlarıyla veya gerçekleri çarpıtarak, iftira atarak, mahkemenin kararlarının değişmesi veya soruşturma süreçlerinin hukukun dışına taşması söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.