Etiket: Öztek

  • Prof. Dr İbrahim Öztek; “Petrolün bedeli 100 yıl daha kanla ödenecek”

    Prof. Dr. İbrahim Öztek, sunumunu yaptığı ’Büyük Orta Doğu Projesi’ konulu panelde, “Bölgemizde daha 100 yıl petrolün bedelinin kanla ödeneceği açıktır. Ortadoğu sahipsizdir. Bölgede Şanghay İşbirliğine benzer bir kuruluş, bölge çıkarları açısından gereklidir” dedi.

    Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek ve yönetim kurulunun katıldığı aylık değerlendirme toplantısı Erdem Medya Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Erdem’in ev sahipliğinde gerçekleşti. Genel Başkan Prof. Dr. İbrahim Öztek’in sunumunu yaptığı ’Büyük Orta Doğu Projesi’ konulu panel katılımcılar tarafından beğenildi.

    Ortadoğu bölgesine gelip yerleşen ABD’nin, Büyük Orta Doğu Projesi adı altında, kendi kıtasından on bin kilometre uzakta Dünyanın en büyük imparatorluğunu kurduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztek, “Bu proje aslında Büyük Amerikan Projesiydi. Bu proje Türk ve İslam ülkelerinin tüm varlıklarına el koymak projesi olduğunu bilmemiz gerekiyordu. Neydi bu Büyük Ortadoğu Projesi? Ekonomik işbirliği mi, Kültürel işbirliği mi, Bilimsel işbirliği mi, Siyasi işbirliği mi, Askeri işbirliği mi, hayır! Hiçbirisi değil. Bu proje; Fas’tan Pakistan’a uzanan, hatta Çin sınırlarına kadar sosyal, kültürel ve mental gelişimini tamamlayamamış Türk ve İslam ülkelerinin tüm varlıklarına el koymak ve sömürmektir. Ayrıca, günümüz kritik enerji maddesi olan petro-gazdan Çin, Japonya ve Avrupa’yı uzak tutmak ve İsrail’in emniyetini sağlamaktır” dedi .

    “Bu plan, büyük Ortadoğuyu istila planıdır”

    1’nci Dünya Savaşı’nın nedenini, hakim güçlerin Osmanlı topraklarındaki petrolü ele geçirmek olduğunu bildiren Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Bugün oyunun ikinci perdesi oynanmaktadır. Bugünün Ortadoğusu yüz sene öncesinin Osmanlı Türk toprağı idi. Emperyal güçler kana doymamıştır. Ayrıca Türkiye, dünyanın en büyük uranyum, toryum ve bor yataklarına sahiptir. Karadeniz hidrojen sülfür deposudur. Dicle ve Fırat’ın suları onlardan da kıymetlidir. Bu nedenle BOP’nin hedefindeki en önemli ülke Türkiye’dir. Bölgenin güçlü ülkesi Türkiye ve kardeş Azerbaycan zengin enerji depoları ve enerji yolları nedeni ile ayrıca projenin hedefindedir. Üçüncü perde İran’ın nükleerini bahane ederek, önce Avrupa’ya giden petrolünü engellemek, daha sonra Hindistan’a ve Çin’e giden enerji yollarını kesmektir. Dördüncü perde Orta Asya zenginlikleridir. Beşinci perde Çin’i kıtasına hapsetmektir. Bunun için büyük Amerikan projesi, büyük Amerikan imparatorluğuna dönüşmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Kore savaşından bu yana Türkiye’yi daima aldatmış”

    Dünya petrol ve gazının yüzde 70’inin Ortadoğu ve Hazar havzasında olduğunu söyleyen Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Yüzyıl daha bölge, dünyanın petro-gaz ihtiyacına cevap verecektir. Dünün ipek yolu, bugün enerji yolu haline gelmiştir. Bu yolun önemli bir kısmı Rus petro-gazı, BTC, BTE, TANAP, NABUK, Trans Hazar gaz boru hattı olarak Türkiye ve Azerbaycan’ı ilgilendirmektedir. Bunlar Türkiyenin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu gibi Avrupa için de önemlidir. ABD’nin bu masum enerji yollarına yönelik hain planları bulunmaktadır. Bu hain plan, gizliden gizliye Irak ve Suriye yaptırımları ile NATO’nun da desteğini görmektedir. Amerika, Kore Savaşı’ndan bu yana Türkiye’yi daima aldatmış, bugün de sahte iltifatlarla Türkiye’nin gözünü boyayarak, Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de resmen silahlı güçleri ile şantaj ve tehdit oluşturmaktadır” diye konuştu.

    “S400 ve Boeing uçakları Rusya ile ABD’yi engellememize yetmemektedir”

    Amerikan-PKK-PYD-İŞİD oyunu ile Rojova adı altında Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan ve ABD’nin gelecekte petrol-gaz sevkiyatı için hazırladığı koridorda, Kobani ile başlayan aldatmacanın ayrı bir sonucu olduğunu söyleyen Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Rusya’dan alınacak S400 füzeleri ile Amerika’dan alınacak Boeing uçakları, Rusya ve ABD’yi engellememize yetmemektedir. Çin de artık bu ekonomiyi oluşturmak için petrol-gaz bağımlısı haline gelmiştir. 2020 yılında, yani iki yıl sonra dünyanın en büyük ekonomik gücü olma yolundaki Çin de artık bu ekonomiyi oluşturmak için petrol-gaz bağımlısı haline gelmiştir. Orta Doğu ve Hazar enerji yollarını kendisine çevirme gayreti içindedir. Bunun için Tel Aviv’den Kızıl Denize, Hazar Denizinden de Basra körfezine kanallar açarak, daha kısa ve daha emniyetli yollardan bu enerji maddelerine kavuşma çalışmalarını sürdürmektedir. Bunun yanı sıra Türkmenistan, Kazakistan ve Rusya’dan ülkesine değişik yollarla petrol-gaz sevkiyatına başlamıştır. 8 bin kilometreye varan boru hatları bitmek üzeredir” dedi.

    “2 milyon insan hayatını kayıp etti. Petrolün bedeli 100 yıl daha kanla ödenecek”

    Prof. Dr. Öztek, “Şanghay İş Birliği Örgütü; ekonomik, siyasi ve askeri işbirliği kapsamında ABD’ye karşı kurulmuştur. ABD; 22 adet uçak gemisi, Şanghay Birliği’nin hemen hemen iki mislinden fazlasına sahip olduğu 16 bin kadar savaş uçağı ve diğer kuvvetleri ile halen dünyadaki en büyük güçtür. Küresel sermayaye hükmedenler, bu sermaye ile ülke yönetimlerinde pembe veya yeşil devrimlerle yeni ortaklar veya işbirlikçiler edinmektedirler. Buna terör örgütleri de dahildir. Bu sermayenin en büyük ortağı ABD, BOP kapsamında sözde etkinlik alanına giren Irak ve Suriye’nin petrol-gazına sahip olma amacı ile yaptığı eylemler sonucu bölgede iki milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş, yedi sekiz milyon insan da yerinden yurdundan edilmiştir” şeklinde konuştu.

    “Bir damla petrol, bir damla kandan kıymetlidir”

    Winston Churchill’in, “Bir damla petrol, bir damla kandan kıymetlidir” sözünün boş olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Öztek, “Churchill, bu ifadesi ile bölge insanına da kıymet biçmiş olmaktadır. Bölgemizde daha 100 yıl petrolün bedelinin kanla ödeneceği açıktır. Ortadoğu sahipsizdir. Bölgede Şanghay İşbirliğine benzer bir kuruluş, bölge çıkarları açısından gereklidir. Bugün için son derece kıymetli olan bu stratejik maddenin büyük bir kısmı halen Türk topraklarından elde edilmektedir. Ya Türk Birliği için ne zaman harekete geçilecek?” diyerek sözlerini sonlandırdı.

    Sedat Erdem’e teşekkür plaketi takdim edildi

    Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı İbrahim Öztek tarafından ev sahipliğinden ve aynı zamanda Anadolu Aydınlar Ocağı yeni üyesi olan Sedat Erdem’e plaket takdim edildi. Teşekkür konuşmaları ve karşılıklı soru ve cevapların verildiği programlar çekilen hatıra fotoğrafları ile ilerleyen saatlere kadar devam etti.

  • Prof. Dr. Öztek, “Kanser ve Korunma Yolları” konferansı verdi

    Patoloji ve Sitoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, 18 Ocak Çarşamba günü Kadıköy Belediyesi Koşuyolu Gönüllüler Evi’nde ’Kanser ve Korunma Yolları’ konulu bir konferans verdi.

    Prof. Dr. İbrahim Öztek’in Koşuyolu Gönüllüler Evi’nde verdiği konferansta; Koşuyolu Gönüllüler Evi Başkanı Birgül Tetik, yardımcıları Kadriye Dursun, Olcay Akçer ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.

    Prof. Öztek, kanseri, “İnsan organizmasındaki bir tek hücrenin organizmada mevcut düzene isyanla, bağımsızlığını ilan ederek kendine uydurduğu diğer hücrelerle düzeni yok etmeye yönelik anarşik bir hareket” olarak tarif etti.

    “Bu anarşik çoğalmaya neden olan faktörler ortadan kalksa bile bu çoğalma sürecektir. İsyanın zamanında ve erken fark edilmesi, isyana karşı tıbbi, cerrahi, onkolojik, immünolojik (bağışıklık sistemi) ve psikolojik savaş araçları ile müdahale isyanı bastıracaktır” diyen Öztek, organlara göre kanser oluşumundaki bulguları şöyle sıraladı:

    “Ciltte geçmeyen kızarıklık veya yaralar

    Baş ağrısı ve baş dönmesi ile birlikte dengesizlik hali

    Uzun süren ses kısıklığı

    Öksürük, kanlı balgam, göğüs ağrısı, nefes darlığı, yan ağrısı

    Boğazda yanma, yutkunma zorluğu, hazımsızlık

    Makattan kan gelmesi, dışkılama şeklinde ve alışkanlıklarında değişiklik, karında şişlik, ağrı

    Sarılık, kan değerlerinde değişiklikler, karaciğerin büyümesi, ağrı

    Hazımsızlık, iştahsızlık, karın ağrısı, sulu ishal, sarılık

    Yumurtalıkta/testislerde herhangi bir şişlik veya kitle, boyutlarının değişmesi, asimetri, kanama

    Gece idrara kalkma, sık işeme, kanlı işeme, kasık alt karın ve bel altında ağrı

    Meme ucundan kanlı akıntı gelmesi, memede sertlik, memede kitle, meme cildinde büzüşme ve çekilmeler

    Anormal kanamalar ve akıntılar (rahim)

    Karında şişlik, ağrı, kanama, hormonal değişiklikler

    Belde ağrı, kanlı işeme, erken kemik metastazları

    Kanlı işeme, ateşlenme”

    Prof. Dr. Öztek, kanserin organizmaya etkileri ve ölüm nedenlerini ise, beyinde yüksek basınç, yine beyinde ve diğer yerlerde kanama, nekroz, ağır iltihap, organlarda beslenme bozukluğu, bağırsak tıkanıklığı, kansızlık, geniş apseler, solunum yollarının tıkanması ve damar tıkanıklığı olarak belirtti.

    Öztek, 200 kadar slayt eşliğinde konuşmasına şöyle devam etti:

    “Günümüzde kanser, halen en önemli hastalık özelliğini sürdürdüğü gibi hastaları yıllarca etkisi altında tutan, çevresine hüzün ve elem veren, maddi ve manevi yıkıma neden olan, aile ve ülke ekonomisini ilgilendiren, ölümü de yürekler acısı sahneler oluşturan bir sağlık sorunudur.

    Kanser oluşumunda dış ve insan bünyesinde oluşun iç etkenler rol oynar. Dış etkenler; fiziksel, kimyasal ve bakteri virüs parazit gibi canlı etkenlerdir. İç etkenler ise hormonal, kalıtımla veya bağışık sistemi ile ilgili etkenlerdir. Bu etkenler hücrenin DNA’sını değiştirerek harekete geçirir. Engelleyebileceğimiz dış etkenleri engellemek yerine özellikle kendimiz üretiyoruz ve Dünyamızı kendi elimizle yok ediyoruz.

    Örneğin sigara ve alkol, insanda her çeşit hastalığın nedenidir. Yalnız yurdumuzda sigaranın sebep olduğu kanser, damar sertliği ve kalp hastalıklarından yılda tam 200 bin insanımız hayatını kaybetmektedir. İleri teknoloji ve sanayinin yol açtığı atmosfer ve doğa kirliliği bizi kanserojen bir ortamda yaşamaya mahkum etmektedir. Denizlerimize, göllerimize ulaşan fabrika atıkları buradaki ekolojik dengeleri bozmuş, hayat bırakmamıştır. Çernobil felaketi yurdumuzda da binlerce sakat doğuma neden olmuştur. Biz istediğimiz kadar nükleer santrale karşı olalım, ilkel teknoloji ile halen çalışmakta olan burnumuzun dibindeki Ermenistan Metzamor ve Bulgaristan Kozloduy nükleer santrallerinin nükleer sızıntısı ülkemiz atmosferini oluşturmaktadır. Karışan kimyasal, kanserojen atıklarla Menderes Nehri kırmızı, Ergene Nehri siyah akmaktadır. Peki bunların suladığı verimliliği tükenmiş ovalarımızdaki ürünlerin insan organizmasında yapacağı tahribatın korkunçluğunu düşünebiliyor musunuz? 1991 ve sonrası Irak Körfez savaşında bombalanan petrol kuyuları ile 2010 yılında Meksika körfezinde patlayan petrol kuyularından atmosfere yayılan zehirli gazlar, yine 2010 yılında Macaristan’da Tuna kenarında patlayan boksit atık depoları hep kendi elimizle hazırladığımız felaketimiz değil mi?

    O hale geldik ki içtiğimiz sular ve topraklar sürekli kanserojen maddelerle kirletilmekte olduğundan yediğimiz ve içtiğimiz her şey kanser etkisi göstermektedir. Türkiye’nin toprağı çöl olmakla kalmıyor, aynı zamanda zehirleniyor, genetiği değiştiriliyor. Diğer yandan atmosferi ise fiziksel, madensel ve kimyasal ağır kanserojen atmosfere dönüşüyor. Sanayileşelim, nükleer enerjiden yararlanalım fakat kanserleşmeyelim. Ağır sanayi ve nükleeri çevreyi kirletmeyecek, çevreye ve insana zarar vermeyecek önlemler çerçevesinde,modern teknolojik usullerle kullanalım. Tohumlarımızın ve ürünlerimizin genetiğini değiştirirsek insanımızın da genetiğini değiştirmiş, insanımızı insan olmaktan çıkarmış oluruz.”

  • Sadece Tıbbın Değil Aynı Zamanda Sporun Da Profesörü İbrahim Öztek

    Prof. Dr. İbrahim Öztek… Sporun içinde olanlar bilirler, Prof. Dr. İbrahim Öztek hocanın hep sportif tarafını en önde bildik…

    Müsabıklığını, yirmiye yakın Türkiye şampiyonluğunu, Balkan ve Avrupa turnuvalarında aldığı dereceleri yeni kuşak hatırlamayabilir…

    Ama teknik adamlığını, federasyon başkanlıklarını spora sevdasını yakın kuşak ta iyi bilir…

    Aslında bir koltukta iki karpuzu uzun yıllar taşımış ve halen de taşımaya devam ediyor.

    Hatta her koltuğunun altında iki karpuz taşımış ama biz onu bile fark edememişiz.

    Askeri bir hekim olan Öztek’in, tıptaki alanı olan patoloji dalında meslektaşlarının en iyilerinden birisi olduğunu öğrendik. İbrahim Hocayı, Dünya Uyuşturucu İle Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Gelen Başkanı Muzaffer Ilıcak ile birlikte bulduk.

    Hocanın odasına girdiğimizde gördük ki; oda hem tıbbı, hem de sportif madalyalar şiltler, diplomalar, çeşitli ödüller ve kitaplarla dolu.

    Hoca biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

    “Uzun yıllar askeri doktor olarak orduda görev yaptım.

    Tabip Kıdemli Albaylığa kadar yükseldim.

    GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi kurucu öğretim üyeliği, Patoloji Anabilim Dalı Başkanlığı ve Başhekim Yardımcılığı yaptım. 1996 yılında emekli oldum” diyerek kısaca özetledi.

    Hoca oldukça aktif bir hekim ve spor adamı…

    Hoca çok iyi bir kanser tanı uzmanı, patolog ve Sitolog.…

    Amerikan Anjioloji Koleji Bilimsel Konsey Üyesi…

    Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı…

    Türkiye Olimpian Derneği Başkanı…

    Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Altın rozetli Üyesi…

    Dünya Uyuşturucu ile Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Onursal Başkanı.. Benim de (Mustafa Karagöl) yönetim kurulu üyesi olduğum Dünya Aba Güreşi Federasyonu Başkanı…

    TEMA eğitmeni

    Bu arada 21 adet kitabı yayımlanmış.

    Yıllarca Türk Patoloji Cemiyeti Yönetim Kurulunda görev yapmış, Türkiye’nin ilk uluslar arası Patoloji kongrelerinin düzenlenmesini sağlamış, sayısız sağlık, bilim, kültür ve sportif kongre, sempozyum, kurs ve seminerler düzenlemiş, halen de düzenlemekte olan bir bilim, kültür ve spor adamı…

    Göğüs kanseri ve akciğer kanseri üzerine çok önemli araştırma ve çalışmaları var. Dünyanın en büyük akciğer kanseri serisi 4500 vaka ile kendisine ait. Arkadaşları ile birlikte hazırlamış olduğu bilimsel çalışmalardan bazıları Dünya birinciliği, ikinciliği veya en başarılı çalışma ödülleri kazanmış, Amerika’da ve Türkiye’de birçok tıbbi kitaplarda bölüm yazmış, Türkiye’de pek çok bilimsel dereceleri olduğu gibi on adet de TÜBİTAK ödülü sahibi…

    Kadıköy Koşuyolu’nda Moleküler Morfolojik Patoloji (MMP) Merkezinde hastalarına hizmet vermeye devam etmektedir.

    Bizimle konuşurken bile hastalarını da ihmal etmiyor…

    İbrahim Hocanın yazıhanesine gittiğimizde gördüğümüz manzaraya şaşırmadık desek yalan olur…

    Odanın her yeri sportif madalyalar…

    Plaketler…

    Tıp ödülleri…

    Başarı belgeleri…

    Katıldığı tıbbi ve sportif seminerler ve bitirdiği kurslar…

    Tıpta Profesör olmuşta sporda olmamış mı sanıyorsunuz…

    Judoda 8. Dan kuşağa sahip… Türkiye’de aynı kuşağa sahip bir başka sporcu yok. Bu kuşağa da 15 yıl önce sahip olmuş, hatta 2000 Sidney Olimpiyat oyunlarında Sporcusu Hüseyin Özkan’ın Olimpiyat şampiyonu, bir diğer sporcusu Selim Tataroğlu’nun ise Olimpiyat beşincisi olması ile Türkiye’nin en başarılı federasyon başkanı seçilmiş, yine başkanlığı döneminde her yıl sporcuları Türkiye’ye en çok madalya kazandırmış sporcular olmuş…

    Öztek, Pek çok uluslar arası federasyonların da başkanlıklarını yapmış, örneğin; Avrupa Kuraş Konfederasyonu başkanlığı, Karadeniz ülkeleri judo federasyonu başkanlığı, Balkan judo federasyonu başkanlığı, Dünya Kuraş federasyonu ikinci başkanlığı, Avrupa Karate federasyonu asbaşkanlığı gibi…

    Bir taraftan güreş müsabakaları tertip ederken, bir diğer taraftan hastalarını da ihmal etmiyor… Kanser üzerine halkı bilinçlendirme adına paneller düzenliyor, dergilerde yazılar yazıyor ve halkı bilgilendiriyor.

    Bir taraftan da kitap yazıyor.

    İbrahim hoca ile yaptığımız röportajda, kendisine bu kadar işleri 24 saatin içine nasıl sığdırıyorsunuz diye soruyoruz. Aldığımız cevap ise çok net “ Ben geceleri daha rahat çalışıyorum. Rahatsız eden olmuyor ve bana her gece 3-4 saatlik bir uyku yetiyor. Bünye alışınca bu 3-4 saatlik uyku bünye için yeterli oluyor” diyor.

    Ordulu bir ailenin çocuğu olan Prof. Dr Tabip Kıdemli Albay İbrahim Öztek’e soruyoruz. Hocam hem subay hem de doktorsunuz. Hedefinizi küçükken mi belirlediniz ?…

    Hocanın verdiği cevap çok enteresan bir cevap…

    “Anne ve baba duasını alınca gerisi geliyor” dedi…

    Nasıl hocam bu konuyu biraz açar mısınız diye ısrar ediyoruz…

    Öztek; “Annem benim tıp doktoru olmamı isterdi… Babam da her Türk insanının genlerinde ve hayalinde yaşayan subaylık mesleğinde ısrarlı idi. Ben Kuleli Askeri Lisesinde okurken, Üniversite sınavlarına girdim ve tıp fakültesini kazandım. Askeri Tıbbiye öğrencisi oldum. Böylece hem rahmetli annemin hem de rahmetli babamın arzuları gerçekleşmiş oldu. Ben de her ikisinin arzularını yerine getirmiş bir evlat olarak sonsuz mutluluğa erdim. Siz siz olun anne ve baba duası alın” diyerek anne ve baba duasının önemine vurgu yaptı.

    Hocam siz uzun ylıllar sporun her kademesinde bulundunuz. Çocuklarınızın spor ile araları nasıl…

    “Üç çocuğumdan ikisi erkek ortanca olan kız. Sırası ile büyük oğlu Kürşad ve ve eşi Seda İTÜ mezunu restorasyon mimarı… Ortanca kız Reyhan İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi mezunu, özel bir firmada yönetici olarak çalışmakta, küçük oğlu Kağan ise İşletme Fakültesi mezunu olup, o da özel bir firmada yönetici olarak çalışmaktadır. Üç çocuğu da amatörce mücadele sporları yaptılar ve zaman zamanda yapıyorlar.

    Oğlum Kürşad Öztek halen, Caddebostan Balıkadamlar Kulübü Teknik Direktörü” diyerek çocuklarının da spor ilgilendiklerini ama müsabık olmadıklarını ifade etti. … İbrahim Hocanın her üç çocuğundan ikişer de erkek torunları var ve hepsi spor eğitimi ile birlikte yetişiyor.

    Hem benim, hem çocuklarımın, şimdi ise torunlarımın uğraş, çalış, hayat konumlarında bir gizli kahraman var ki, bunu açıklamadan geçemeyeceğim diye Öztek; “Hiç şüphem yok ki; eşim hayat arkadaşım her şeyim. O’nun fedakarlığı sayesinde çalışmalarım aksatmadan bugünlere kadar geldik. Eşime ailece minnettarız” diyerek eşinin de hakkın vermeyi ihmal etmedi.