Etiket: Özdağ

  • AK Parti’li Özdağ MHP’li muhaliflere seslendi

    AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ referandumun kaderini Kürtler ile Ülkücülerin belirleyeceğini söyledi. Özdağ ülkücülere de seslenerek, “Devlet Bahçeli ile sizin bir genel başkanlık meseleniz olabilir. Bu genel başkanlık meselenizi referandumdan sonra yapın. Referandum üzerinden Devlet Bahçeli ile hesaplaşmayın” dedi.

    AK Parti Yunusemre ve Şehzadeler ilçe teşkilatları tarafından Şelale Plaza’da düzenlenen sivil toplum kuruluşları buluşmasında konuşan AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Anayasa değişikliğinin Türkiye için elzem olduğunu söyledi. Özdağ, “Sayın Bahçeli’ye teşekkür ediyorum. Ülkücülere seslenmek istiyorum. Ülkücüler, kardeşlerim; Devlet Bahçeli ile sizin bir genel başkanlık meseleniz olabilir. Bu genel başkanlık meselenizi referandumdan sonra yapın. Referandum üzerinden Devlet Bahçeli ile hesaplaşmayın. Sayın Türkeş’in, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve Sayın Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemi istediği bir dönemde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin istendiği bir anda siz kalkıp parlamenter sistemden yana olmayın. Bu parlamenter sistem darbeleri doğurdu, kaosu doğurdu, bu sistem Türkiye’de kardeşi kardeşe kırdırdı. Bu sistem doğru yürümedi. Öyle Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi de 140 yıllık bir parlamenter sistem Türkiye’de yok. Türkiye’de parlamenter sistem 1946 yılında başladı. Her 10 yılda bir darbe oldu, demokrasiyi içimize sindiremedik, tam ve kamil manada yürütemedik. Darbelerin olduğu bir Türkiye’de ekonomi dumura uğradı, demokrasi dumura uğradı, milletçe hayatımız dumura uğradı. O nedenle Ülkücüler; Seyit Ahmet Arvasi’yi iyi bilirsiniz siz. Arvasi, Ülkücülerin, Milliyetçi Hareket Partililerin ideokudur, seyittir, Abdülhakim Arvasi’nin yeğenidir, büyük mütefekkirdir. Türkiye kıymetini bilememiştir ama kitaplarıyla gelecek nesiller kıymetini bilecektir. 1979’da diyor ki; ‘Türkiye çok acil cumhurbaşkanlığı sistemini bırakmalı, parlamenter sistemi bırakmalı, başkanlık sistemine geçmelidir. İcra kolaylaşmalı, kaoslardan, koalisyonlardan kurtulmalıyız ve de aynı zamanda başkan hükümet başkanı olmalıdır. Seçim sistemi de acil değişmelidir. Nispi temsil sistemiyle beraber daraltılmış dar bölge seçim sistemine geçilmelidir. Ülkücüler, Seyit Ahmet Arvasi’yi bilenler buraya kulak verin, Alparslan Türkeş’e kulak verin, Muhsin Yazıcıoğlu’na kulak verin, Devlet Bahçeli’ye kulak verin. Hani siz diyordunuz ya ‘lider, doktrin, teşkilat tartışılmaz’ diyerek 3 tane değerli adam size başkanlık sistemi diyor. Bırakın Allah aşkına parlamenter sistemini, gelin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ‘evet’ diyelim. Meral Akşener’i sevebilirsiniz, Ümit Özdağ’ı sevebilirsiniz, Koray Aydın’ı sevebilirsiniz o parti içi meseledir veya kendi aranızdaki meselenizdir. Parlamenter sistemle bu işleri yürütemezsiniz. Gelin başkanlık sistemini karıştırmayın, bu işe bulaştırmayın, bunu yapın kardeşlerim” dedi.

    “Referandumu iki grup belirleyecek”

    Bugün Türkiye’de referandumu belirleyecek iki grup olduğunu, bunların da Kürtler ve Ülkücüler olduğunu belirten Özdağ şunları söyledi:

    “Kürtler 7 Haziran’da HDP’ye oy verdiler. Yüzde 13 civarında oy. AK Parti iktidardan düştü. Ben inanıyorum ki bugün bu Kürt kardeşlerimiz ‘evet’çilerle beraber olacaklar. Ben buna inanıyorum. Ülkücüler de referandumu belirleyecek. Bir yandan MHP’ye oy veren Ülkücüler bir diğer yandan AK Parti içindeki Ülkücüler belirleyecekler. Diyorlar ki; ‘Bu Ülkücülerin üçte biri anca evet diyor geri kalanı vermiyor. Nereden biliyorsunuz? Anket mi yaptınız? Var mı bir anket elinizde? Ben inanıyorum Ülkücülerin üçte ikisi evet verecek üçte biri belki hayır verecek. Ben buna inanıyorum. Ben Ülkücüleri tanıyorum. Ben onları biliyorum ve onlar şunu iyi bilsinler ki bundan sonra Türkiye’de çok partili hayat devam edecek. Çok partili hayatla beraber de güçlü liderler çıkacak inşallah. Güçlü insanlar, yüzde 51’le cumhurbaşkanı olacaksınız. Öyle yüzde 22 ile başbakan, yüzde 18 ile başbakan yardımcısı, 7, 8, 10’la gelip de Türkiye’de başbakan yardımcısı olmayacaksınız. Millet iradesi ile geleceksiniz. Millet iradesi ne diyorsa onu yapacağız.”

    “Manisa bu sefer Türkiye ortalamasının üzerine çıkacak”

    Türkiye’de yapılan son 3 referandumda Manisa’da hep geride kalındığını belirten Özdağ bu sefer Manisa’nın Türkiye ortalamasının üzerine çıkacağına olan inancını belirterek, “Manisa’da inşallah Türkiye’deki oyların 54-58 arası çıkacağını tahmin ediyorum. Bu benim tahminim. Gönlüm 58’den yana, 54’te iyi ama 58 daha iyi. İnşallah daha üstüne çıkarız. Manisa, iki-üç referandumda geride kaldık. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan daha az oy aldık. 2010 referandumunda birazcık farkla düşük oy almıştık. Siyasi yasakların kalkmasında da aynı şekilde. Manisa çok büyük yatırımlar alıyor, almaya da devam edecek inşallah. Otoban, hızlı tren, göletler, organize sanayiler, belediye başkanları harıl harıl çalışıyorlar. 11 belediye başkanımız var. daha büyük yatırımlar. İnşallah Manisa bizi mahcup etmeyecek. Türkiye 58’mi aldı Manisa 60 alacak inşallah. Türkiye 60’mı aldı Manisa 62 alacak inşallah” şeklinde konuştu.

  • Özdağ: “İç savaşı çıkarmak isteyenlerin adı belli”

    AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, “Türkiye’de iç savaş çıkarmak isteyenler belli. Türkiye’de iç savaş olmaz. Bizim ülkemizde demokrasi yaşayacak, cumhuriyet yaşayacak” dedi.

    AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ , Eğitim Bir-Sen Manisa Şubesi tarafından öğretmenevinde gerçekleştirilen ‘Çeyrek Asırlık Mücadele, Vefa Buluşması’ programına katıldı.

    Konuşmasına öğretmenlerin çok önemli bir görevi yerine getirdiğini belirterek başlayan Özdağ, Türkiye’nin 93 yılda yetişen 5 neslinden 3’ünün yitip gittiğini, güçlü bir Türkiye için yetişmiş insanlara ihtiyaç olduğunu söyledi.

    Mecliste yapılan anayasa görüşmeleri sırasında CHP’nin takındığı tavra dikkat çekerek konuşmasına devam eden Özdağ, “Cumhuriyet Halk Partililer nedense geliyorlar görüşmeleri yapıyoruz, 60 maddede anlaşıyoruz. Meclise geliyoruz ‘İstemezük’ diyorlar. Elazığ’da bir fıkra vardır. Ana ile kızı çamaşır yıkıyorlarmış. Kız anasına demiş ki ‘Ana, komşumuz Ayşe’nin kızının düğünü olacak. Ne yapalım?’ ‘Davetiye gönderirlerse gitmeyek, göndermezlerse de küsek’ demiş. Cumhuriyet Halk Partililer de böyle. Oturuyoruz, konuşuyoruz, anlaşıyoruz sonra istemezük. Mantık bu” dedi.

    “Bu ne kadar ayıplı bir ifade”

    “Türkiye’de birileri kamplaşma noktasında, kutuplaşma noktasında çok ağır laflar ettiler” diyen Özdağ şunları söyledi:

    “CHP Antalya Milletvekili Sayın Deniz Baykal şöyle söylemişti: ‘Anayasayı değiştiremezsiniz. Anayasayı iki şey değiştirebilir. Ya kurucu irade değiştirir yahut darbeciler değiştirir’ dedi. Bu ne kadar talihsiz bir ifade. Bu ne kadar ayıplı bir ifade. Ne kadar özürlü bir ifade. Neresini düzelteceğiz Deniz Baykal? Ne demek yani siviller yapamaz mı? Parlamento bu darbeci anayasayı 18 defa değiştirdi. En son 2010 yılında değiştirdik biz. Şimdi yine değiştireceğiz. Ne demek kurucu irade ve darbeciler değiştirebilir. Kurucu irade yapar, anayasa yapar. Darbecilerin yaptığı anayasayı bir gün siviller gelir başlarına geçirir ve değiştirir. 16 Nisan’da yapacağımız gibi, 12 Eylül 2010 yılında yaptığımız gibi. Yine yapacağız inşallah.”

    “İç savaş çıkarmak isteyenler belli”

    Son günlerde ’iç savaş’ söylemleri üzerine de açıklamalarda bulunan Özdağ, “CHP’nin milletvekilleri, Grup Başkanvekilleri Parlamentoda ‘Kan akmadan bu anayasayı değiştiremezsiniz’ diyor. Kan akmadan diyorlar. Ardından yine bir milletvekilleri çıkıyor maalesef Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer hanımefendi, Türkiye’de 5 Kasım 2016 tarihinde 3 ay önce Manisa’da konuşma yapıyor ve diyor ki, ‘İçim kan ağlayarak söylüyorum. Korkarım Türkiye’de bir iç savaş çıkacak’ bu sözler 2016’nın 5 Kasım’ına ait. Ekonomi güzel, enflasyon yüzde 8’lerde, dolar 2,95, faizler yüzde 12 belki daha da aşağıda, böyle bir ortamda ne iç savaşından bahsediyorsun. Kim iç savaş çıkaracak? İç savaşı çıkarmak isteyenlerin adı belliydi. Adı gezicilerdi, adları Kobani eylemlerini yapan insanlardı, ırkçılardı, faşistlerdi, Marksistlerdi, Türkiye’de Kürt kardeşlerimizi veya Güneydoğu’da yaşayan insanlarımızı istismar etmek isteyen kendilerine Kürtüz diyen ama Kürtlükle hiçbir alakaları olmayan başka güçlerin maşalarıydı ve 15 Temmuz gecesini yaşatan insanlardı iç savaş çıkarmak isteyenler. Kim iç savaş çıkaracak Tur Yıldız söyler misin Allah aşkına? Ozan Erdem’in bir cümlesini alıp maksadını aşan cümleyi gündeme getirenler, Tur Yıldız’la ilgili niye bir şey yapmıyorsunuz? Kılıçdaroğlu bir şey söylesene, Özgür Özel bir şey söylesene, Deniz Baykal bir şey söylesene. Niye söylemiyorsunuz? İç savaşmış, ne iç savaşı? Türkiye’de iç savaş olmaz. Bizim ülkemizde demokrasi yaşayacak, cumhuriyet yaşayacak, liyakat ve ehliyeti esas alacağız, hukuk ve adalet bizim vazgeçilmezimiz olacak. Bunları yapacağız.”

  • AK Partili Özdağ: “Fethullahçı Terör Örgütü’nün belli bir dönem içerisinde palazlandığı yalan”

    AK Parti Manisa Milletvekili ve TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, “Bu Fethullahçı Terör Örgütü’nün belli bir dönem içerisinde palazlandığı yalan. Doğru değil. 50 yıldır yola çıkmış bir yapı. Hain bir yapı” dedi.

    AK Parti Manisa Milletvekili ve TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, kendisinin Manisa Şube Başkanlığını yaptığı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Manisa Şubesinin açılışına katıldı. Aynı zamanda EnPolitik adlı haber sitesinin de irtibat bürosunun açılışının yapıldığı törene AK Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur, şarkıcı İzzet Yıldızhan, Trabzonspor eski teknik direktörü ve spor yorumcusu Giray Budak ve davetliler katıldı. Derneğin kurdelesinin kesilmesinin ardından açıklamalarda bulunan AK Parti Manisa Milletvekili ve TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, komisyondaki çalışmalarla ilgili bilgi vererek, “Komisyonda 5-6 dilekçe vererek, bu Fetullah Gülen’in ilişkilerini ortaya çıkarmak adına faaliyetlerde bulundum. Birincisi Hacettepe Üniversitesinden bir rapor alarak yurt dışına gitti biliyorsunuz. Daha önce yurt dışına gidip gelen bir kişi neden Hacettepe Üniversitesinden rapor aldı? Çünkü o zaman da takiye yaptı. O zaman da yalan söyledi müntesiplerine. ’Bakın tedavim Türkiye’de mümkün değil, onun için ABD’ye gidiyorum’ ifadesini kullanmak adına, onları kandırmak, onlara takiye yapmak adına böyle bir yola girişti. Onu istiyoruz. İki, yurt dışına giderken kendisine bir koruma polisi verildiği iddia ediliyor ve bu koruma polisinin görevinin de ABD’de uzatıldığını söylüyorlar. Bunun araştırılması için bir dilekçe verdim İçişleri Bakanlığına ve Dışişleri Bakanlığına. Fetullah Gülen hangi uçakla gittiyse o uçaktaki yolcuların listesini istedim. Dördüncü olarak Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık’tan bir hafta önce CHP Genel Başkanı Amerika’ya gitti. Amerika’da da Fetullah Gülen’e ait bir enstitüde Fethullahçılarla birlikte oldu. Beraberce orada bir sohbet yaptı. Acaba Dışişleri Bakanlığının yetkilileri kendilerine eşlik ettiler mi? Orada ne konuşuldu, ne sohbeti yapıldı? Farukluoğlu bunu teyit etmişti, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı. Beşinci olarak bunu sordum. Altıncı olarak Papa-Fetullah Gülen görüşmesine atıfta bulundum. Papa-Fetullah Gülen’i mi davet etti Vatikan’a? Yoksa Fetullah Gülen mi Papa’yla görüşmek istedi? Bunu öğrenmek istiyoruz. Aynı zamanda aracı kimdi? Aracıyla ilgili de Vatikan’a Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yazı yazılmasını, bu aracının Vatikan’dan öğrenilmesini talep ettim. Dün de Fehmi Koru bir yazı yazarak bu aracıyı bildiğini söyledi. Biliyorsunuz beni teyit etti” dedi.

    “Bu örgütün belli bir dönem içerisinde palazlandığı yalan”

    Fetullahçı Terör Örgütü’nün belli bir dönem içerisinde etkinliğini arttırdığı yönündeki söylemlerin yalan olduğunu söyleyen Özdağ, “Bu Fetullahçı Terör Örgütü’nün belli bir dönem içerisinde palazlandığı yalan. Doğru değil. 50 yıldır yola çıkmış bir yapı. Hain bir yapı. Önce ibadet, sonra hizmet, sonra ticaret, sonra istismar ettiği bir ticaret, ardından bu istismar ettiği ticareti zimmete dönüştüren, zimmeti de ihanete dönüştüren bir yapıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

    “İhraç dosyasını görmemiz gerekiyor”

    CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevindeyken Fetullahçı Terör Örgütü’yle ilgili söylemleri nedeniyle partisinden ihraç edilen Birgül Ayman Güler’le ilgili de açıklamalarda bulunan Özdağ, “Bir önemli konu da Birgül Ayman Güler, CHP eski genel başkan yardımcısı, İzmir Milletvekili. Kendisini komisyona davet ettik, benim talebimdi. Küçük siyasi münazaralarla gelemeyeceğini belirtti ve 6 sayfalık bir mektup yazarak bu terör örgütüyle ilgili düşüncelerini belirtti. Kendisine hiç olmazsa sorularımızı yazılı olarak soralım, yazılı olarak cevap verin dediğim zaman o da kabul edilmedi. Şimdi Birgül Ayman Güler’in dosyasını istiyoruz. Birgül Ayman ne demişti, ’30 Mart seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi paralelle yani bu Fetullahçı Terör Örgütü ile işbirliği yaptık’ demişti. Ege’de Kurtuluş Savaşı öncesi 40 bin Rum’u öldürdük ve soykırım yaptık diyen CHP’li milletvekiline küçük bir disiplin soruşturması ama ihraç yok. Ama ’Paralelle işbirliği yaptık’ diyen, ben yerli olduğuna inandığım bir milletvekili o zamanki Genel Başkan Yardımcısı da partiden ihraç edilmişti. Bu ihraç dosyasının tamamını görmemiz gerekiyor. Ben elimden geldiği kadar komisyon olarak bu yapının 50 yıllık bir yapı olduğunu, bugünkü durumun geçmişin toplamı olduğunu belirtmek adına yola çıkmamız gerekiyor. Hem 15 temmuz’u aydınlatacağız hem de 50 yıllık bu yapının yapmış olduğu kirli işleri dünyanın her yerindeki kirli işleri, Hrant Dink cinayeti yeniden incelenmelidir. Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti yeniden incelenmelidir. Rahip Sandora cinayeti yeniden incelenmelidir. Bir de Uludere’deki uçakların oradaki 34 kaçakçı vatandaşı öldürmesini yeniden incelemeliyiz. Oslo’yu sızdıranlar da bunlardı biliyorsunuz. Türkiye kanı durdurmak istiyordu. Barış içinde, huzur içinde yaşamak, emperyalist güçlerin oyununu bozmak istiyordu. Türkiye’de ameliyat yapmak istiyorlardı. Şimdi de aynı şekilde bir ameliyat yapmak istiyorlar. Bu seferde ekonomi ameliyatı. Veya suikast ameliyatları veyahut da canlı bomba ameliyatları yaparak Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğüne halel getirmek istiyorlar. Türkiye’nin ekonomisine darbe vurmak istiyorlar. Burada sağcı-solcu, Alevi-Kürt-Türk demeden şu görüş bu görüş demeden, dinli dinsiz demeden Türkiye’ye sahip çıkma zamanıdır” dedi.

  • MHP’li vekil Özdağ: “FETÖ operasyonlarında suçlu ile suçsuz ayırt edilmelidir”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, FETÖ ile mücadele ederken suçlu ve suçsuz ayrımı konusunda hassas davranılması gerektiğini vurguladı.

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Gaziantep’te düzenlenen Siyaset, Strateji ve Liderlik Okulu İstihbarat ve İstihbarat Örgütleri sertifika programına katıldı. Basın mensuplarına açıklama yapan Özdağ, FETÖ ile yapılan mücadelede suçlu ve suçsuz ayrımına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    “Geç kalmış bir mücadele”

    Ümit Özdağ, devlet içerisinde FETÖ’cü yapı ile mücadelenin devam ettiğine dikkat çekerek, “Bu mücadele çok geç kalmış bir mücadeledir. İktidar bir terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerinde , Dışişleri Bakanlığında, Emniyet Genel Müdürlüğünde, İşçileri Bakanlığında ve üniversitelerde örgütlenmesine müsaade etmiştir. Hatta uzun yıllar boyunca teşvik etmiştir. Hükümet hatasını 15 Temmuz’da Türk milletine de ağır bir bedel ödetecek şekilde gördü. O günden beri yapılan etkili tasfiye hareketleri vardır. Bunlar devam etmelidir ama suçluyla suçsuz muhakkak birbirinden ayırt edilmelidir. Bu konuda daha itinalı davranılmalıdır. Ortaya suçsuz olduğu için çıkan mağdurlar var. Bu mağdurların bir an evvel göreve dönmeleri için çalışılmalıdır” dedi.

    Atatürkçü ve ülkücülere FETÖ tasfiyesi iddiası

    Özdağ, terör örgütünün mağduriyetleri bahane edilerek bir taban oluşturulması çalışmalarının da önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, “Gaziantep Üniversitesinde sözde FETÖ ile mücadele adında bazı Atatürkçü, ülkücü, Türk milliyetçisi bilim adamlarına karşı rektör tarafından bir tasfiye operasyonu başlatılmış durumdadır. Gaziantep Üniversitesinde yapılmaya çalışılan bu hukuk dışı, kanun dışı FETÖ kokan bu tasfiye operasyonun karşısında duracağım. Bu konuyu meclise ve YÖK’e taşıyacağım. Türk milliyetçileri, Atatürkçüler, tasfiye edilirken kripto FETÖ’cülerin korunup kollandığı hususunu da Türkiye’nin gündeminden düşürmeyeceğim. Kimin ne olduğunu Türkiye çok iyi biliyor. Bir zaman FETÖ’cü olanların itirafçı olduktan sonra sağda solda yine FETÖ’cüleri koruyarak ülkücülere yönelik nasıl bir tasfiye operasyonuna girdiklerini biliyoruz. Bu açık kalacak bir hesap değil bu hesabı kapatacağız” diye konuştu.

  • Özdağ, darbenin içindeki koalisyonları işaret etti

    Darbe girişiminin Türk milletinin sinesine çarparak geri bastırıldığını kaydeden AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ darbenin bir ihanet olduğunu söyledi. Özdağ, günümüz Türkiye’sinde bundan sonraki süreçte cesaret edilse dahi tüm darbe girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanacağına inandığını kaydetti. Özdağ ayrıca darbe yargılamalarında her şeyi paralel yapının arkasına saklayıp olayın içinde olması muhtemel diğer grupların aklanmasına fırsat verilmemesi gerektiğinin de altını çizdi.

    1970’li Türkiye ile günümüz Türkiye’si arasında büyük bir fark olduğunu kaydeden AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ darbenin bir ihanet olduğunu belirtti. Darbe mi değil mi tartışmalarının bile yaşanan olaylardan sonra abes olduğunu belirten Özdağ, “Kimsenin bu ülkeyi bir muz cumhuriyetine çevirmeye hakkı yok. 15 Temmuz darbesini yapanlar köprülerin altından çok sular geçtiğini göremediler. Kapalı toplumları vehimler yönetir. Birbirlerine bakarak bütün Türkiye’yi kendileri gibi zannettiler. Türk milletinin sinesine çarparak geri döndüler. Bundan sonra bu ülkede darbe olur mu, olur. Daha doğrusu deneyen olur ama başarılı olamaz. Bugünün Türkiye’si 70’lerin Türkiye’si değil. İnsanlar hukukun, demokrasinin değerini anladı. Hayatları pahasına darbelere geçit vermeyeceklerini gösterdiler. Bundan sonra da kimse hasis emellerine geçit bulamayacaktır” dedi.

    “Adeta bir şok yaşadık”

    Türkiye’de birçok darbe ve darbe girişiminde bulunulduğunu vurgulayan Özdağ, “Birçok darbe yaşadık, hiç birinde bu ölçüde şok yaşamadık. Çünkü diğer darbelerde bu ölçüde kan dökülmemişti. Fakat bu defa öyle olmadı, asker askerin, polis polisin kanını döktü. Bu kadar ayrışma bu kadar nefret bir milleti inkıraza götürür. Belki şok yaşamamızın ikinci nedeni de dini bir cemaatin darbenin içinde olmasıydı. 15 Temmuz’a kadar hala cemaate toleransla bakanlar vardı, 15 Temmuz’da herkes acı gerçeği gördü. Bundan sonra bu suç örgütünün bu ülke sınırları içinde hiç bir meşruiyeti kalmamıştır. Yargılamalar başlayıp durum netleştikçe uluslararası meşruiyeti de kalmayacaktır” diye konuştu.

    “Darbenin içindeki koalisyonlar açığa çıkartılmalıdır”

    Darbe yargılamalarında her şeyi paralel yapının arkasına saklayıp olayın içinde olması muhtemel diğer grupların aklanmasına fırsat verilmemesi gerektiğini belirten Özdağ, “Darbeler hep koalisyonlarla yapılmıştır. Bu koalisyonun kim veya kimlerden oluştuğu mutlaka aydınlatılmalıdır. Darbecilerin bir kısmını cezalandırırken bir kısmını ihmal etmek yeni darbelere kapı aralamaktır. 15 Temmuz inşallah demokraside kurumlaşmanın miladı olacaktır. Sokaklarda demokrasi nöbeti tutan kitlelerin beklentisi de budur; darbecilerle en kesin şekilde mücadele ve demokrasiyi güçlendirir. Toplumun verdiği mesaj iyi okunmalı gerekleri gecikmeden yerine getirilmelidir” dedi.

    “Yargıya çok önemli görevler düşüyor”

    Yaşanılan sürecin konjonktürü açısından Yargıya çok önemli sorumluluklar ve görevler düştüğünü belirten Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle yargı mensuplarının işleri hiçte kolay olmayacak. At izinin it izine karıştığı ortamlarda suçlu ile masumu ayırmak zordur. Bu iş yargının ferasetine bilgi ve becerisine kalmıştır. Bu gibi durumlarda yalan, iftira, ihbar furyasının nasıl çalıştığını biliyoruz. Kimin kiminle hesabı varsa ona çamur atabiliyor. 12 Eylül’de yaşadık, birçok kişi şahsi hesabını darbecilere yalan yanlış ihbarlarla görmeye çalıştı. Bu defa da öyle olmamalı. Hesabımız darbe ve darbecilerledir. Dilerim bu son darbe teşebbüsü olur. Bu ülkenin bunca problemi varken darbe yapmaya kalkmak etrafımızdaki kuşatmaya katkıda bulunmaktır. Türkiye dikkatini içine verirse dışında cereyan eden ve kendi varlığını da yakından ilgilendiren olaylara müdahale edemez. Bu da uzun vadede devletin beka sorunu yaşaması demektir. Şimdi birlik zamanı, dünden ibret alarak safları sıklaştırma zamanı. Parti, grup ayırımı yapmadan ülke menfaatleri ve demokratik değerler etrafında birleşme zamanı. Gecikirsek hepimiz kaybederiz.”