Etiket: Örgüt

  • “Örgüt Psikolojisi” eğitimi

    “Örgüt Psikolojisi” eğitimi

    Sunar Şirketler Grubu, pandemi sürecinde çalışanlarına ‘Örgüt Psikolojisi’ eğitimi verildi. ‘Davranış Bilimleri’ alanının Türkiye’deki en etkin eğitim kurumu Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Asil Özdoğru tarafından verilen eğitim Sunar Grup Şirketleri çalışan ve yöneticilerine online olarak eşzamanlı verildi.

    Sunar Şirketler Grubu CEO’su Hasan A. Özkan, çalışan memnuniyetini sağlayamayan şirketlerin müşteri memnuniyeti başarısı elde edemeyeceğini belirterek, “İş ve yaşam dengesini önemsiyoruz. Kurumlar çalışanlarına bu dengeyi kurması konusunda destek vermelidir. İş yaşamı aile hayatını, aile hayatı ise iş yaşamını etkiliyor. Tüketici memnuniyetimizde çalışanlarımızın memnuniyetinin temel olduğuna inanıyoruz. Bu yöndeki eğitim ve faaliyetlerimize aralıksız devam edeceğiz” dedi.

    Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji (İngilizce) Bölüm Başkanı Doç. Asil Dr. Özdoğru da, 2011 yılında kurulan Üsküdar Üniversitesi’nin davranış bilimleri ve sağlık alanında tematik olarak uzmanlaşmış ilk ve tek üniversite konumunda olduğunu belirterek, “Kızılay başta olmak üzere pek çok kurum ile ortak çalışmalar yapıyoruz. Sunar Şirketler Grubu İK departmanında bir psikoloğun istihdam edilmesini değerli buluyorum” dedi.

    Sunar’ın farklı tesislerindeki çalışanlarının online olarak takip ettiği eğitim, psikoloji biliminin tanımı ve tarihi gelişiminin sunumuyla başladı. Psikoloji ile ilgili birçok kişinin popüler bilgiye sahip olduğunu ancak konu hakkındaki her bilginin doğruluk payı içermediğini belirten Doç. Dr. Özdoğru, psikolojinin sadece klinik psikolojiden ibaret olmadığını, esas adı ‘Endüstri ve Örgüt Psikolojisi’ olan bu bilimin son dönemde öne çıkan bir alt bilim olduğunu vurguladı.

    İnsan makine değil

    Örgüt psikologlarının fakülte eğitimlerine ilaveten enstitülerde yaptıkları master ile alanında uzmanlaşmış kişilerden oluştuğunu belirten Doç. Dr. Özdoğru, “Aidiyet, iş memnuniyeti, iş yerinde şiddet gibi konuları kapsayan bu bilim ilk kez 1900’lerin başlarında gündeme gelmeye başlamıştır. İnsanın bir makine veya robot olmadığı için belirli parametrelerin değiştirilerek salt verim alınabilecek bir yapısı olmadığı bilinciyle hareket eden bu bilim, her seviye ve pozisyondan insanın beklenti ve yaklaşımlarını dikkate almayı önerir. Kurumsal narsisizm, mikro saldırganlık da bu bilimin konuları arasında yer alır” diye konuştu.

    Araştırmaların, çalışanlara verilen yan hakların, maaştan daha fazla aidiyet sağlayacağını ortaya koyduğunu belirten Doç. Dr. Özdoğru, “Bir çalışan, işinin anlam ve önemine haiz olduğunda, çalıştığı kuruma aidiyeti daha fazla artar. Çalıştığı iş ve alana bir anlam veremeyen, önemini kavrayamayan bir çalışan için o iş zulüm gibi gelmeye başlayacaktır. İşletmelerde liderlik çok önemlidir. Araştırmalar liderliğin doğuştan gelmekten ziyade, psikolojik özellikler ve çevresel faktörler ile şekillendiğini ortaya koymaktadır. İyi liderlerin kurumları ileriye taşımada oldukça önemli etkileri olduğunu görüyoruz. Liderlik türleri arasında örnek verilecek olursa ‘Babacan Liderlik’ öne çıkmaktadır. Resmi ama soğuk olmayan, bir baba figürü içeren liderlik türüdür. Babacan liderlik her şirket kültüründe işlemeyebilir. Yapılan araştırmalar şirketlerin farklı örgütsel kültürlere sahip olduğunu göstermektedir. Bütün sorumluluk lidere ait anlayışı kolaya kaçmaktır, herkes taşın altına elini koymalıdır. Güç kültürü, rol kültürü, görev kültürü, insan kültürü 4 temel örgüt kültürüdür. Tek doğru veya en uygun diye tanımlanacak bir örgüt kültürü bulunmamaktadır” diye konuştu.

    Doç. Dr. Özüdoğru’nun eğitiminden notlar:

    – Stresin iş yerindeki yansıması asla hafife alınamaz. Stres birikimi çalışanı tükenmişlik sendromuna taşır. Bunun sonucunda çalışanın kurum ile bağlarını koparmasına sebep olabilir.

    – İş/yaşam dengesi oldukça önemlidir. Kurumlar çalışanlarının bu dengeyi kurması konusunda onları desteklemelidir. İş yaşamı aile hayatını, aile hayatı ise iş yaşamını etkiliyor. İşletmelerde döner kapı modeli, çalışan sirkülasyonunun fazlalığı istenmeyen bir durumdur.

    – Üniversite – sanayi iş birliğinin sadece üretim, Ar-Ge ve Fen Bilimleri alanını kapsamadığı, toplum bilimleri konusunun da bu iş birliğinde yeri önemlidir.

  • FETÖ’nün örgüt evlerinde yakalanan 2 kadına adli kontrol

    FETÖ’nün örgüt evlerinde yakalanan 2 kadına adli kontrol

    Samsun polisi tarafından, gizlendikleri FETÖ’nün örgüt evlerinde yakalanan 2 kadın, mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Edinilen bilgiye göre, Samsun Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü kapsamında firari olan ve örgüt evlerinde saklanan şüpheli şahısların yakalanmalarına yönelik İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerinin desteğiyle 2 ayrı eve yaptıkları operasyonda, Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliğince yakalama kararı olan örgüte müzahir kurumda SGK kaydı bulunan ve örgütün Ankara’da Çukurambar Semti İlköğretim Mesulü olduğu yönünde bilgi bulunan Fatma B. ve Sinop Cumhuriyet Başsavcılığınca yakalama kararı olan Ayser G.’yi yakalayarak gözaltına aldı.

    KOM Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlanan 2 kadın bugün Samsun Adliyesi’ne sevk edildi. Fatma B. Ankara, Ayser G. ise Sinop Adliyesi’ndeki nöbetçi mahkemeye Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile görüntülü olarak ifade verdiler. 2 kadın mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.

  • Bölücü örgüt hırsızlığa zorluyor

    Güvenlik güçlerinin sürdürdüğü kararlı operasyonlar bölücü terör örgütündeki çöküşü hızlandırırken, finansman sıkıntısı yaşayan örgütün teröristleri hırsızlığa zorladığı ortaya çıktı.

    Kirli yüzü tamamen ortaya dökülmüş olan kanlı terör örgütü eleman temin edemediği gibi finansman sıkıntısı da yaşıyor. Kaçtığı, saklandığı her delikte izlendiği, sürekli zayiat verdiği, katılımın son derece düştüğü ve kaçışların hızlandığı örgüte artık kimse destek olmuyor. Örgütün bu nedenle hırsızlık faaliyetlerini artırması, yakalanan teröristlerin ifadelerine de yansıdı. Bölücü örgütün Mardin’deki gençlik yapılanmasının sözde liderlerinden A.Y. ile M.Ş.Y. adlı teröristler, örgüte finansman sağlamak için evlere girerek çeşitli ziynet eşyası çaldıklarını itiraf etti. Bu tip hırsızlık vakaları ile sıkça karşılaşıldığı, gençlerin kanını, canını emen, namuslarına göz diken kalleşlerin insanların malına, parasına da göz diktiği ortaya çıktı.

  • “Örgüt gezi programlarıyla menfaat sağlıyordu”

    FETÖ’nün kapatılan Samanyolu televizyonundaki ’Maceracı’ isimli gezi programının sunucusu Murat Yeni, savcılıktaki ifadesinde örgütün, gezi programlarında halkla kaynaşmaya yönelik menfaat sağlandığını dile getirdiği öğrenildi.

    Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY’nin medya yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, hakkında açılan dava sonucu tutuklanan Samanyolu televizyonundaki ’Maceracı’ isimli gezi programı sunucusu Murat Yeni, savcılıktaki ifadesinde örgütün, gezi programlarında halkla kaynaşmaya yönelik bir amaç güttüğünü ve bu sayede bu etkinliklerden menfaat sağladığına ilişkin bilgiler verdiği öğrenildi.

    Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak suçundan hakkında açılan davada yargılanan ’Maceracı’ isimli gezi programı sunucusu Murat Yeni, nöbetçi sulh ceza hâkimliğince 24 Kasım 2018 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

  • FETÖ, Karlov suikasti için MİT içindeki örgüt üyesinden bilgi toplamış

    Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti için MİT’teki örgüt elemanından bilgi topladığı belirlendi. Milli İstihbarat Teşkilatında (MİT) İstihbarata Karşı Koyma (İKK) bölümünde Rusya masasında çalışan şüpheli Vehbi Kürşad Akalın, kendinden sorumlu örgüt üyesine Karlov’un kişiliği ve güvenliğine yönelik bilgiler verdiğini, bu kişinin de bilgileri örgütün tepe noktasına ulaştırdığını anlattı.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un 19 Aralık 2016’da Ankara’da katıldığı bir sergide uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. 28 şüphelinin bulunduğu yaklaşık 600 sayfalık iddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen bir numaralı şüpheli olarak yer alırken, örgütün tepe yöneticileri arasında yer alan Şerif Ali Tekalan ve Emrullah Uslu da şüpheliler arasında bulunuyor.

    Şüpheli Vehbi Kürşad Akalın, ifadesinde MİT İKK bölümünde Rusya masasında çalıştığını, FETÖ soruşturmaları kapsamında 2017’nin Haziran ayında ihraç edildiğini söyledi. Teşkilatta 3 yıl 4 ay çalıştığını ve bu süre içerisinde tamamen Rusya masasında görev yaptığını belirten Akalın, yaptığı iş ve çalıştığı bölüm nedeniyle Rusya Federasyonunun Türkiye’deki istihbari faaliyetleri ile ilgili birçok bilgiye ve bu ülkenin Türkiye’de bulunan temsilcilikleri ile ilgili bilgilere sahip olduğunu ifade etti. Örgütte kendisi ile ilk etapta Yıldıray Pala isimli şahsın ilgilendiğini, daha sonra ise “Yusuf” kod adlı soruşturmanın şüphelilerinden Hüseyin Kötüce’nin kendisiyle ilgilenmeye başladığını dile getiren Akalın, Kötüce’nin Rusya savaş uçağının düşürülmesinden sonra kendisiyle sık sık görüştüğünü anlattı.

    Karlov’a ilişkin bilgiler MİT içindeki örgüt üyelerince temin edilmiş

    Kötüce’nin görüşmelerde sürekli olarak Rusya’nın Ankara Büyükelçiliğinin güvenliğinin nasıl olduğunu ve ne şekilde sağlandığını sorduğunu aktaran Akalın, “Büyükelçi Andrey Karlov ile ilgili ve şahsın kişiliğiyle alakalı bilgiler verdim. Sadece Karlov ile alakalı değil, sorduğu diğer çalışanlarla ve güvenlikle alakalı bilgiler de verdim. Güvenlikle ilgili bir şirketin ana kapıda nöbet tuttuğunu, bazen olası eylemlere karşı polisin dışarıda sokakta güvenlik sağladığını, Büyükelçilik binası içerisinde ise güvenlikten sorumlu personelin görev aldığını söyledim. Bu hususları Yusuf kod adlı kişiye sohbet ortamında bir araya geldiğimizde sözlü olarak verdim. Herhangi bir belge veya dijital materyal şeklinde vermedim. Yusuf kod adlı kişi, Karlov’un aracına koruma aracının eşlik edip etmediğini sordu. Ben, bu durumun değişkenlik gösterdiğini, Büyükelçilik ile alakalı protesto eylemlerinde koruma aracının eşlik edebildiğini, gösteri ve protesto eylemleri olmadığında ise normal prosedürün devam ettiğini, Büyükelçinin protesto olaylarında korumalarının olduğunu, onun haricinde Türkiye’de kendisini güvende hissetmesi nedeniyle koruma talep etmediğini söyledim” diye konuştu.

    “Bu bilgiler sayesinde yol haritası hazırlanıldığını söyledi”

    Verdiği bilgilerin ne yapıldığını, nerede kullanıldığını Kötüce’ye sorduğunu belirten Akalın, şunları kaydetti:

    “Bu bilgilerin abiler tarafından incelendiğini, diğer kaynaklardan elde edilen bilgilerin bir araya getirildiğini ve elde edilen bu bilgiler sayesinde yol haritası hazırlanıldığını söyledi. Ülke içerisinde makam sahibi konumunda olan abilere bu yönde bilgiler verildiğini ve bu abilerin çizilen rota dahilinde politika ürettiklerini ve bu yönde işlemler yaptıklarını belirtti. Ayrıca sadece kendisinden bilgi almadıklarını, teşkilat içerisinde bulunan ve örgüt mensubu olan diğer arkadaşlarından da bilgi aldıklarını söyledi.”

    Şüpheli Hüseyin Kötüce, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) 2013 ile 2017 tarihleri arasında uzman yardımcısı olarak görev yaptığını belirterek, bu sürede MİT içerisindeki bazı örgüt üyelerinin “abiliğini” yaptığını ve kod isminin “Yusuf” olduğunu anlattı. Örgüt içerisindeki abisi “Sadık” kod adlı soruşturmanın şüphelilerinden Cemal Karaata’nın kendisinden Rusya Büyükelçiliği ile ilgili bilgiler istediğini kaydeden Kötüce, bunun üzerine MİT’in İKK bölümünde Rusya Federasyonu biriminde çalışan “Vedat” kod adlı şüpheli Vehbi Kürşad Akalın’dan buna ilişkin bilgiler aldığını, bu bilgileri laptopuna işlediğini ve Karaata’ya teslim ettiğini ifade etti. Kötüce, Karaata’nın istediği bilgiler arasında Andrey Karlov’un kimler tarafından korunduğu, koruma kullanıp kullanmadığı gibi bilgiler ile genellikle Karlov ile alakalı bilgiler olduğunu anlatarak, bu bilgilerin kendisinden Rus uçağının düşürülmesi olayının ardından istendiğini söyledi.

    Karlov bilgileri örgüt elebaşı Gülen’e götürüldü

    Kötüce, söz konusu bilgilerin doğrudan doğruya “en yukarıya” götürüldüğünü, Karaata’nın bir keresinde Amerika’ya giderek örgüt elebaşı Gülen’e bu hususları kendisinin arz ettiğini söylediğini kaydetti. Gülen’e bilgiler gitmeden herhangi bir karar verilebileceğini düşünmediğini anlatan Kötüce, silsile içerisinde bilgilerin gittiğini, bu şekildeki bir karar verildiğini düşündüğünü, örgüt içerisinde Gülen’in bilgisi ve izni dışında karar alınmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

    “Kendisini örgüte adamış bir kişiydi”

    Suikasti gerçekleştiren Mevlüt Mert Altıntaş’ın örgüt içerisindeki abisi olduğu belirtilen Şahin Söğüt ise, Altıntaş ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir irtibatının bulunmadığını, FETÖ üyesi olmadığını savundu. Söğüt, söz konusu suikastten de haberinin olmadığını öne sürerken, iddianamede Söğüt’ün FETÖ ile irtibatına bir bir yer verildi. Soruşturmanın şüphelilerinden Salih Yılmaz’ın alınan ifadesinde, Ankara’ya gelen Mevlüt Mert Altıntaş’ı soruşturmanın şüphelilerinden Ramazan Yücel’in karşıladığını ve Altıntaş’ı Söğüt’e teslim ettiğini anlattığı kaydedildi. Söğüt’ün kod adının “Ahmet” olduğunu belirten Yılmaz’ın, “Şahin Söğüt, derecelendirilmede de 5/5 olarak derecelendirilmiş, kendisini örgüte adamış bir kişiydi. Örgütün ifadesiyle dava adamı olan bir kişiydi” şeklinde beyanda bulunduğu aktarıldı. İddianamede, Söğüt’ün ByLock kullanıcısı olduğunun tespit edildiği, FETÖ çatı davası sanıklarından örgütün üst düzey yöneticileri Ali Çelik ve Ziya Demirel ile HTS kaydının bulunduğunun belirlendiği ifade edildi.

    Üzerinde ele geçirilen telefonu kırarak, “Telefon içerisindeki hiçbir şeyi alamayacaksınız” demiş

    İddianamede, gözaltına alınan Şahin Söğüt’ün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü D Büro Amirliği içerisinde bulunduğu esnada masa üzerinde delil poşeti içerisinde bulunan üzerinden ele geçirilen hatsız şekildeki cep telefonunu bir anda alarak açık olan oda kapısından hızla koştuğu anlatıldı. Söğüt’ün peşinden koşan polisleri engellemek için kağıt kıyma makinesini yıktığı, boş ekran dolabını devirdiği ve tuvalet kısmına girerek kapıyı kilitledikten sonra telefonu kırdığı belirtildi. Tuvalet kapısı kırılarak etkisiz hale getirilen Söğüt’ün polislere, “Telefon içerisindeki hiçbir şeyi alamayacaksınız, hepinizin Allah belasını versin, zalimsiniz, mazlumları eziyorsunuz” dediği kaydedildi.

    Karlov suikastini azmettirdiği ve saldırgan polis memurunun maillerindeki mesajları sildiği iddia edilen Söğüt’ün suikasttan 10 gün önce Altıntaş’ın evinin yakınlarında baz kaydı tespit edildi. Altıntaş’ın bu görüşmenin ardından suikast hazırlığı yapmaya başladığı ve suikast talimatının da Söğüt tarafından getirildiği belirtildi.