Etiket: Orada

  • ASİMED Başkanı Eğilmez: “Osmanlı Devleti’nin Libya’ya gitme sebepleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada bulunma nedenleri örtüşür durumda”

    ASİMED Başkanı Eğilmez: “Osmanlı Devleti’nin Libya’ya gitme sebepleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada bulunma nedenleri örtüşür durumda”

    ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, Osmanlı Devleti’nin zamanında Libya’ya gitme sebepleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada bulunma nedenlerinin neredeyse örtüşür durumda olduğunu söyledi.

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Libya’daki süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu. Libya’nın kapladığı alan bakımından Afrika’nın dördüncü büyük ülkesi olduğunu belirten ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Libya’nın son dönemde ekonomisi ham petrol ve petrol ürünleri ihracatına döndü. Libya’da petrol yanında doğal gaz üretimi de yapılmaya başlandı. Hem stratejik konumu, hem sahip olduğu yer altı kaynakları Libya’yı tarih boyunca bir hedef haline getirmiştir. 19. yüzyılla birlikte Avrupalı devletler sömürü bölgesi olarak görmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nin Libya’ya gitme sebepleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada bulunma nedenleri neredeyse örtüşür durumda. Türklerin bu bölgeye olan ilgisi 16. Yüzyıldan itibaren Mağrib denilen Kuzey Afrika bölgesi Osmanlı Devleti’nin daha çok ilgisini çekmeye başlıyor. Bu tarihten itibaren bölgede Türk nüfusu artmaya başlıyor. 1551 yılında Turgut Reis, Libya’nın merkezi olan Trablusgarp’ı ele geçiriyor. Orada Türk yerleşimlerinin arttığını görüyoruz. Türk yerleşimlerinin ilk etabı askeri amaçlı oluyor. Osmanlı Devleti, bölgeye aralıklarla asker göndermeye başlıyor ve bu askerler Batı Anadolu diyebileceğimiz bölgeden. Askerler buradaki kadınlarla evleniyorlar ve böylelikle nüfus artışı oluyor. Zamanla bu nüfus çoğalınca Libya bölgesindeki ‘Kuloğulları’ adı veriliyor. Libya aşiret bölgesi ve bugün bile 13 aşiret kendilerini Kuloğlu olarak tanımlıyorlar. Bunlarla beraber bölgeye Türk İslam kültürü çerçevesindeki değerler girince bölge halkı kısa bir süre içerisinde özgür ve adaletli bir yapıya kavuşuyor. Dolayısıyla çok memnun bir hayat yaşamaya başlıyorlar buda Türklere olan sempatinin artmasına neden oluyor. 1550’den itibaren Türkler artık bölgede ciddi anlamda söz sahibi oluyorlar” dedi.

    “Türkiye Cumhuriyeti, Müslüman halkın çıkarlarını korumak için Libya’da”

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Libya’da olması için birçok nedenin olduğunu vurgulayan Eğilmez, “Birleşmiş Milletlerin meşru olarak kabul etmiş olduğu bir Ulusal Mutabakat Hükümeti var. Küresel güçlerin paralı askerlerle oradaki insanları katledip ki son zamanlar da gördük çıkan toplu mezarları. Onları lehine çalışacak bir sitemi engellemek için orada. Osmanlı gibi mazlum insanların, Müslüman halkın çıkarlarını korumak için orada. Çok ciddi bir Türk nüfusu da bulunuyor o bölgede. 1947’de Libya’nın bağımsızlığında da Türkler çok önemli rol oynamıştır. Kuloğulları bir parti kuruyorlar 1947 yılında ve Trablusgarp’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasını teklif ediyorlar. 1951 yılında Libya bağımsızlığını kazanınca başa gelen Kral İdris, Başbakanı ve çok önemli adamlarını Türkler arasından seçiyor. Bugün Libya Vakıflar ve Diyanet İşleri Bakanının 2014 yılında yaptığı açıklamada Libya toplam nüfusunun yüzde 15’ini Türklerin oluşturduğunu söylüyor. 2019 yılındaki araştırmalarda Libya nüfusunun yüzde 25’inin Türk olduğu bu sayınında yaklaşık 1.5 milyona dayandığını görüyoruz. Günümüze baktığımız zamanda Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlar Konseyi başındaki Fayiz es-Serrac’ın Manisa asıllı bir aileden geldiğini görüyoruz. Baba Serrac’ın 1954 yılında Manisa’daki ailesini ziyaret ettiğini görüyoruz. İçişleri Bakanı da Türk asıllı” diye konuştu.

    “Türk soydaşların olduğu yerde Türkiye olmalı”

    Hem stratejik açıdan, hem bölge insanının bölgedeki Müslümanların muhafaza edilmesi açısından, bölgedeki mazlumların korunması açısından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin orada bulunması çok önemli olduğunu ifade eden Eğilmez, “Bununla birlikte bölgenin yüzde 25’inin Türk olduğu bir yerde de Rusya, Fransa, İtalya, Orta Doğu’nun bir kanser tümörü olarak nitelendirdiğimiz Birleşik Arap Emirlikleri olmamalı. Türkiye olmalı, tarih geçmişi anlatıyor ama tarihin çok önemli bir faktörü de ileriye ayna tutmasıdır. Bizde bu aynaya bakınca bölgede çok sevildiğimizi, bölgede soydaşlarımızın olduğunu ve bu başarılı siyasetin devam etmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Büyükşehir nerede, dezenfeksiyon orada

    Büyükşehir nerede, dezenfeksiyon orada

    Büyükşehir Belediyesi, Erzurum’daki cami, çeşme, şadırvan ve lavabolar dezenfektasyon ve sıvı sabun üniteleriyle donattı. Toplu ulaşım araçlarına bile dezenfektan sıvı aparatları yerleştiren Büyükşehir Belediyesi, şehir merkezindeki billboard ve raket gibi mecraları ise, vatandaşları COVID-19’a karşı bilgilendirmek için kullanmaya başladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Koronavirüs salgınla başa çıkabilmenin yolunun farkındalık ve alınan tedbirlerden geçtiğini belirterek, “Salgın tehdidine karşı aldığımız tedbirlere her gün yenilerini ekliyoruz. Aynı zamanda bu mücadelenin en önemli parçasının farkındalık geliştirmek olduğundan hareketle halkımızı ve kamuoyunu sürekli bilgilendirmeyi de ihmal etmiyoruz” dedi.

    CAMİ, ÇEŞME VE ŞADIRVANLARA ÖZEL ÜNİTE

    Salgına karşı aldıkları yeni bir tedbirin ise, otobüsler, camiler, çeşme ve şadırvanların yanı sıra umuma açık yerleri de kapsadığını anlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Camilerimizi, halkın yoğun olarak kullandığı çeşme ve şadırvanlarımızı sayıları bini bulan dezenfektasyon üniteleriyle donattık. Yanı sıra buralara sıvı sabun aparatları da yerleştirdik. Bu tedbir kapsamına şehir içi ulaşım hizmeti veren otobüslerimizi de dahil ederek, tedbirlerimizi maksimum düzeye çıkarttık” diye konuştu.

    HALKIMIZIN HASSASİYETİ DE ÖNEMLİ

    Başkan Sekmen, COVID-19’a karşı mücadelede Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkânlarını seferber ettiğini vurgulayarak, “Biz halkımız için yoğun bir çalışma yürütüyor, 7/24 mesai yapıyoruz. Bu salgına karşı verdiğimiz mücadeleyi inşallah başarıyla sonuçlandıracak ve bu günleri inşallah hep birlikte geride bırakacağız. Ama şunun da bilinmesinde fayda var ki; bizim aldığımız bu tedbirler kadar, halkımızın sergileyeceği hassasiyet de önemlidir. Bu bakımdan gerekmedikçe ve mecbur kalmadıkça evlerimizden çıkmayalım, hayati öneme sahip 14 kurala uyalım” çağrısında bulundu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “CHP Fransa’da, PKK orada. Bunların hazırlığı içindeler, boşuna bekliyorsunuz”

    Denizli (İHA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “CHP Fransa’da, PKK orada. Bunların hazırlığı içindeler, boşuna bekliyorsunuz. Bu yollara tenezzül ettiğimiz zaman, bu ülkede bunun bedelini sizlere çok ağır ödetiriz” dedi.

    Denizli Delikliçınar Şehitler Meydanı’nda vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Çıkmışlar bize parlamentoda akıl veriyorlar. ‘Arkadaşlarımızı vurdular’ diyorlar. Sizin arkadaşlarınız değil mi vatandaşları birbirine kırdıran. Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökenler bunlar değil mi? Şimdi bir tanesi içeride yatıyor. ‘Çıkması lazım diyorlar’ Adaletin bedeli neyse onu ödeyecek. Terör örgütünün başıyla ilgili yaptıkları ortada. Hale bak. PKK-PYD-YPG-FETÖ hepsi aynı. Bütün bunlarla beraber bunlar halkımızı böldüler, parçaladılar. Milletimize göğüslerini gererek ifade edecekleri hiçbir planları, projeleri, hayalleri olmadıkları için işi yüzsüzlüğe vurdular. CHP’nin başındaki zat, hepsi yalan olan bir sürü zırvayı peş peşe sıraladı. Yalancı. Ben bu şahsı muhatap almayacağım ama halkım bazı gerçekleri bilsin istiyorum. ‘Hastanelerde tedavi yapılmıyor’ diyor. Bay Kemal senin genel müdürlüğün dönemindeki hastaneler artık mazi oldu. Artık benim halkım gerçekleri biliyor. Rahatlıkla hastaneye gidiyor. Senin dönemindeki gibi kuyruklarda ölenler yok. Morgda rehin kalanlar yok. Onlar senin dönemindeydi. Artık vatandaş istediği eczaneden ilacını alıyor” diye konuştu.

    “Bu zat Türkiye’de yargıya olan güvenin düştüğünü söylüyor” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu neye göre ifade ettiği meçhul. Avrupa Komisyonu başta olmak üzere uluslararası kuruluşların araştırmalarında, ülkemizde yargıya olan güvenin diğerlerine göre oldukça yüksek seviyede seyrettiği görülüyor. Geçmişte önce vesayet güçleri, sonra FETÖ tarafından yıpratılan adalet sistemimiz her şeye rağmen milletimizin gönlündeki yerini korumaya devam ediyor. Ülkemiz ve yargımız böylesine bir virüsten temizlenmişken, çıkıp yargının güvenirliliği sorgulamak terör örgütlerinin değirmenin su taşımaktır. Bunların gönlündeki yargı 12 Eylül’ün, ‘Bir sağdan, bir soldan’ diyerek gençleri dar ağacına gönderen, 28 Şubat’ın cuntacılarından brifing alan hakim, savcılarının yargısıdır. Bay kemal o dönem kapandı. Ülkemizde yargı sistemi sadece milleti adına hizmet yapacaktır” dedi.

    “31 Mart’a da yine terör örgütüyle koyun koyuna gidiyorlar”

    15 Temmuz’u hatırlatan Erdoğan, “O gece Bay Kemal Atatürk Havalimanına indi, tanklara sığındı Bakırköy Belediyesine gitti. 2 saat sonrada ben geldim. ‘Bana haber verseydiler, ben de beklerdim’ diyor. Biz çağrımızı yaptık. 10 binler meydanlara döküldü. Bay Kemal senin kulağın vardı ama işine gelmediği için duymuyordun. Ser korkaksın, korkak. Ben vatansever değilsin. Sende milliyetperverlik yok. 20 Temmuz’da ne olmuş onu da söyleyeyim. TBMM, 20 Temmuz’da toplanıp, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, hükümetin olağan üstü hal kararını onaylamıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Bu karara millet meclisi aldı, sana mı soracaktı. Sana da sorduk. Kararı veren TBMM. İş bitmiştir. Bu zat kendisinin de içinde yer aldığı TBMM iradesini darbe olarak niteliyor. Bunların demokrasiye, milletin temsilcilerinin tercihlerine saygısı işte bu kadardır. Tek parti döneminin faşist uygulamalarını, askeri darbeleri her fırsatta özlemle yad edenlerin, meclis kararına ‘darbe’ demesi kadar tabii bir şey olamaz. Çünkü demokrasinin üstünlüğü bunların fıtratına tersti FETÖ’ye terör örgütü diyemeyenler, terör örgütünün güdümündeki parti ile koyun koyuna seçime gidenler, elbette meclis kararına darbe diyecek. 31 Mart’a da yine terör örgütüyle koyun koyuna gidiyorlar. Biz MHP ile bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve birlikte seçime gidiyoruz. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. İnşallah 31 Mart’ta Cumhur İttifakının zaferini hep birlikte yaşayacağız” şeklinde konuştu.

    Cemal Kaşıkçı cinayeti

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda akla ziyan ifadelerde bulunduğunu belirten Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, cinayeti işleyenlerin ellerini kollarını sallaya sallaya kaçmasına göz yummuş. Azıcık aklı olan insan bu sözleri söylemeye utanır. Olayın en başından sonuna kadar nasıl gerçekleştiğini anlattık. 3 dilde yayın yaptık, Dünya duysun diye. Kulağı var duymuyor. Gözü var görmüyor. Kalp mühürlenmiş. Yargı, emniyet, istihbarat birimlerimiz belgeleri iğneyle kuyu kazar gibi, çok büyük emek sarf ederek ortaya çıkardı. Herkese dinlettik. İstedikleri bilgiyi isteyenlere verdik. ABD senatosu, ‘Bunun arkasında filanca var’ diye kararını verdi. 22 kişiyi gözaltına aldılar, ama hala takip ediyoruz. Dünyanın tamamının gördüğü ve takdir ettiği bir hususu Bay Kemal görmüyorsa bu da kendi meselesidir. Bu şahsa milletimiz cevabı bir kez daha 31 Mart’ta sandıkta verecektir” diye konuştu.

    “Bunların adı gazeteci”

    Erdoğan, “Sıcak mesajlar gönderiyor. Bütün bunlar karşısında biz terör örgütleri ile mücadelemizi Gabar’da, Cudi’de aralık vermeksizin devam ettiriyoruz. Kılıçdaroğlu’nun bir başka yalanı da sürekli önümüze getirilen bilmem kaç gazetecinin hapiste olduğu yalanıdır. Bunların adı gazeteci. Bunlar gazetecilik faaliyeti sebebiyle cezaevinde değil. Bunlar gazeteciliği bırakıp terör örgütleriyle beraber olanlar. Ülkemizdeki savcılıklarda takibi yapılan milyonlarca dosyayı mesleklerine göre ayırt etmek bizim aklımıza hiç gelmedi. Mesleğini gazeteci olarak belirtenlerin bir kısmının terör örgütleriyle ilişkileri, bir kısmının adi suçlar sebebiyle cezaevinde bulunduğunu görüyoruz. İşsizlik bir başka yalan. Türkiye’de iş güç arzının sadece son 10 yılına baktığımızda, 23 milyondan 33 milyona çıktığını görüyoruz. İstihdamı 20 milyondan 29 milyonun üzerine çıkarmayı başardık. Üstelik bu başarıyı 2008 küresel finans krizine, özellikle geçtiğimiz aylarda maruz kaldığımız ekonomik saldırıya rağmen ortaya koyduk. İşsizlik yok mu? Elbette var. Bunlar mevsimliktir. Zaman zaman azalır, zaman zaman tırmanır. Bunun için yatırım yapmak lazım. Yatırım yapıyoruz. Dünyayı kovalıyoruz. İstikrar lazım, güven lazım. Teşvik uygulamaları lazım. Bunları da yapıyoruz. CHP’nin muhalefet tarzında böyle bir şey yok. Milli ve yerli olmak yok. Nerede milletimizin aleyhine bir iş varsa CHP orada, bir saldırı varsa CHP orada. Nerede Türkiye’yi karalamaya yönelik kampanya varsa CHP orada” ifadelerini kaydetti.

    “Bundan sonra bu ülkede bu olaylara girişenler bunun bedelini öderler”

    Fransa’da Sarı Yeleklilerin olduğunu hatırlatan Erdoğan, “CHP Fransa’da, PKK orada. Bunların hazırlığı içindeler, boşuna bekliyorsunuz. Bu yollara tenezzül ettiğimiz zaman, bu ülkede bunun bedelini sizlere çok ağır ödetiriz. Çıkmışlar sokağa davet ediyorlar, bu ne terbiyesizlik. Bir tanesi tv ekranından, kendini bilmez, haddini bilmez, edep yoksunu bir tanesi sokağa davet ediyor. Ahlaksıza bak. Bunlara yargı gereken cevabı verecektir. Ben buna inanıyorum. Burası Paris mi? Gezi olaylarında, 15 Temmuz’da herkes dersini aldı. Bundan sonra bu ülkede bu olaylara girişenler bunun bedelini öderler. Biz Türkiye’yi bugünlere, terör örgütlerine rağmen, CHP’ye rağmen getirdik. Kılıçdaroğlu’nun tahrik etmeye çalıştığı bir başka kesimde emeklilerimiz. Türkiye’de emeklilerimizi düşünen, hayat seviyelerini yükselten AK Parti kadar bir hükümet olmamıştır. Biz iktidara geldiğimizde 66 lira alan emekli vardı, son düzenleme ile bin liranın altında emekli maaşı bırakmadık. 66 lira nere, bin lira nere. Bu yıl başlattığımız bir uygulama ile Ramazan ve Kurban Bayramlarında emeklilerimize biner lira ikramiye veriyoruz” dedi.

    Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Niyat Zeybekçi, belediye başkanları, milletvekilleri ve binlerce vatandaş katıldı.

  • Karın ağrısı ile acile gitti, gerçeği orada öğrendi

    Balıkesir’de karın ağrısı ile acile gelen hastanın durumu doktorları şaşkına çevirdi. Dünya literatüründe çok az görülen bir durumla karşılaşan doktorlar uyguladıkları operasyonla hastayı sağlığına kavuşturdu.

    Karın ağrısı şikayeti ile Bandırma Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne başvuran Nevin Durak’ın (43)yapılan muayene ve tetkiklerinde durumunun dünya tıp literatüründe çok az rastlanan bir özelliğe sahip olduğu ortaya çıktı. Ultrasonografisi çekilen Durak’ın vücudundaki bütün organların yerinin ters olduğu saptandı. Hastanedeki doktorları oldukça şaşırtan ve nadir görülen bir duruma sahip olan Durak’a safra yolundaki taş nedeniyle sarılık ve safra kesesi iltihabı teşhisi kondu.

    Devlet Hastanesinde ilk kez üçlü tedavi yöntemi uygulandı

    Bandırma Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Muzaffer Şenveli, hastaya teşhisin konulması ardından yapılan işlemleri anlattı. Şenveli “Hastamıza ilk önce 45 dakikalık bir sürede Endoskopik Retrograd Kolanjiyo Pankreatografi (ERCP) adı verilen yöntemle safra kanalının temizlenmesi işlemi yapıldı. Ertesi gün hastaya stent takıldıktan sonra yine 45 dakikalık bir sürede laparoskopik yani kapalı yöntemle safra kesesi ameliyatı yaptık. Her iki işlemde anatomik farklılıklar nedeniyle yüksek deneyim gerektirmekteydi. Güney Marmara bölgesinde ERCP ve laparoskopik cerrahi işlemleri hastanemizde başarıyla yapılıyor. Kapalı cerrahi yöntemle şu anda hastanemizde mide fıtığı, kasık fıtığı, kalın bağırsak kanseri cerrahisi gibi birçok ameliyat başarıyla gerçekleştiriliyor. ERCP işlemleri aktif halde Balıkesir genelinde sadece hastanemizde yapılıyor. Hastamızı başarıyla ameliyatlarını tamamlayarak taburcu edilebilecek seviyeye getirdik” dedi.

    ERCP ekibi Türkiye’nin sayılı hastanelerinde eğitim aldı

    Bandırma Devlet Hastanesindeki başarılı ameliyatı gerçekleştiren ekibin doktorlarından Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Alparslan Fedai Çalta, tıp literatüründe oldukça nadir görülen bu vakayı şu sözlerle anlattı:

    “Hastamızın mevcut durumu nadir rastlanıyor. Organların hepsi olması gereken yerlerinin tersinde. Yapılan tetkiklerde hastanın safra kanalında taş olduğunu tespit ettik. ERCP işlemi yapılması gerekiyordu. Normalde ERCP teknik olarak zor bir işlem. Biz bu işlemi başarıyla gerçekleştirdik. Safra kesesine stent yerleştirdik. Bu işlemler rutinde yapılmayan işlemler. Daha sonra Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdem Sarı, hastamızın ameliyatını gerçekleştirdi. Hastanın tüm organları terste olduğu için tüm işlemleri tersten yapmak zorunda kaldık.”

    Durak: “Ameliyattan korkmuştum, ama korktuğum kadar değilmiş!”

    Karın ağrısı ile acil servise müracaat edince hem organlarının ters yerlerde olduğunu öğrenen fakat başarılı operasyonlarla sağlığına kavuşan 43 yaşındaki hasta Nevin Durak ise ” Doktorlarımıza teşekkür ediyorum. Çok ilgilendiler benimle. Ameliyattan çok korkmuştum ama korktuğum kadar değilmiş” şeklinde konuştu.

  • Bakan Özlü: “Türkiye’nin tek açığı var orada teknoloji açığıdır”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Biz ne zaman teknoloji açığımızı kapatırsak Türkiye cari açığını, dış ticaret açığında otomatik olarak kapatır” dedi.

    Seçim çalışmaları için Sakarya’ya gelen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Orman Park’ta bir iftar programına katıldı. İftar programına Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, AK Parti İl Başkanı Fevzi Kılıç, milletvekili adayları, belediye başkanları ve davetliler katıldı.

    “Teknoloji ve sanayi atılım programı hazırladık”

    İftar programı sonrasında bir konuşma yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Türkiye’nin sanayi potansiyeli sanayi kapasitesi geçen seneki yaklaşık rakam 147 milyar dolardır. İmalat sanayimizin payı bu rakamdadır. Son bir buçuk yılda yaptığımız çalışmalarla güzel bir program hazırladık. Türkiye bir teknoloji ve sanayi atılım programı hazırladık. Buda bizim seçim beyannamemizde yer aldı. İnşallah önümüzdeki dönemde 5+5 yani yıllık bir süreçte Türk sanayisini ikiye katlayacağız. Türkiye’nin bir potansiyeli var, sanayisi var, bunun bir kapasitesi var. Bunu sadece 10 yıllık süreçte iki katına çıkaracak bir program hazırladık. Bakın 7,4 oranla büyüyoruz ama cari açığımızda büyüyor. Cari açığımızı kapatmanın tek yolu teknoloji üretmekten geçiyor” dedi.

    “Türkiye’nin tek açığı teknoloji açığıdır”

    Türkiye’nin tek açığının teknoloji açığı olduğunu belirten Bakan Özlü, “Türkiye’nin tek açığı var orada teknoloji açığıdır. Biz ne zaman teknoloji açığımızı kapatırsak Türkiye cari açığını, dış ticaret açığında otomatik olarak kapatır. Çünkü biz düşük teknolojili ürünler satıyoruz. Katma değeri düşük ürünler satıyoruz. İhracatımızın kilogram başına bedeli 1 dolar 60 sent. Yani 1, 5 dolarlar seviyesinde. Bunun en az 4 dolar civarında olması lazım. Ne zaman biz yükte hafif pahada ağır ürünler satarsak o zaman Türkiye’nin dış ticaret açığı, Türkiye’nin cari açığı kapanacak” diye konuştu.