Etiket: Onu

  • Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu: “Elbirliği ile üzerimize düşen neyse onu yapacağız”

    Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Bursa’da geçtiğimiz günlerde yağan dolu sebebiyle sebze ile meyveleri zarar gören çiftçileri ziyaret ederek, el birliğiyle üzerlerine düşenin yapılacağını söyledi.

    Bakırköy Mahallesi’nde askere gidecek olan gençler tarafından karşılanan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, köy kahvesinde afetzede çiftçilerle bir araya geldi. Çavuşoğlu, “Aynı 18’inde sabah erken saatlerde Bakırköyümüzü de içine alan dolu felaketiyle karşı karşıya kaldık. Bununla ilgili bilgiler aldık. Sonuç olarak üreticilerimizin tam da hasat zamanında büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığını gördük. Bu felaketle karşı karşıya kalan çiftçilerimize geçmiş olsun. Bizim siyaset anlayışımız ve yönetim anlayışımız vatandaş odaklı. Vatandaşın dertleriyle, talepleriyle ilgilenmek, onların nabzını tutmak ve gerekeni yapmak. Buraya gelerek bu felaketi yerinde görmek, sizlerin ifadelerinizle kavramak ve nihayetinde Başbakanımıza, hükümetimize ve Cumhurbaşkanımıza buradaki fotoğrafı tam olarak yansıtabilmek” dedi.

    “Yaşanan bu felaketi çıplak gözlerle çok iyi bir şekilde gördük” diyen Çavuşoğlu, şunları söyledi:

    “Tarlalarımızın içine kadar girdik ve numunelerimizi aldık. Pazartesi günü yapılacak olan Bakanlar Kurulumuzda bu numuneleri götüreceğiz. Bununla ilgili ne yapılabilecekse yapacağız. Üreticilerimizin TARSİM’den faydalanmaları gerekiyor. Ama burada öğrendiğim kadarıyla mülkiyet problemi var. Mirasçılardan intikal eden ve halen mirasçıların adına kayıtlı olduğu için bugün üreticinin adının yansımadığı nedenden dolayı TARSİM’in yapılmasının imkanı olmadığından bir mağduriyet söz konusu. Mülkiyeti olanlar için TARSİM’in ne kadar elzem olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Çünkü sonuçta bu bir afettir. Öngörülen bir durum değildi. Ne zaman geleceğini bilemeyiz. Onun için hükümetimizin ve devletimizin sağlamış olduğu bu imkanlardan mutlaka yararlanın. Bu durumu gördüm, müşahede ettim ve fotoğrafı çektim. Bu fotoğrafı arz edeceğim. Mağduriyeti anlatacağım. Elbirliğiyle üzerimize düşen neyse onu yapacağız.”

    Bakırköy Mahallesi Muhtarı Kazım Önen köylünün mağdur olduğunu söylerken, Karacabey Ziraat Odası Başkanı Erhan Erdem de ziyaretten dolayı memnuniyet duyduklarını ifade etti.

  • Mahkeme Başkanından FETÖ sanığına “Sen onu benim külahıma anlat” çıkışı

    Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Ümit, şifreli haberleşme programı ByLock’u kullanışsız olduğu için telefonundan sildiğini iddia eden FETÖ sanığına “Sen onu benim külahıma anlat” diye çıkıştı.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianamesi kabul edilen örgütün Nazilli ilçesindeki kamu yapılanması ilk kez hakim karşısına çıktı. Aydın Gençlik Merkezi Şehit Fethi Sekin Tiyatro ve Konferans Salonunda görülen 24’ü tutuklu, 17’si tutuksuz, 41 sanıklı davanın ilk duruşmasına tutuklu ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan sanıklar, sanıkların avukatları ve aileleri katıldı. Sanıkların mahkemede kimlik teşhisinin yapılmasının ardından ifadelere geçildi.

    Balıkesir L Tipi Kapalı Cezaevinden SEGBİS ile ifadesi alınan tutuklu olarak yargılanan Adnan V., hakkındaki FETÖ/PYD terör örgütü üyeliği ve ByLock kullandığı iddialarına üzerine, “ByLock’u herkese açık bir internet sitesinden yükledim” diye yanıt verdi. Adnan V., “Bu yaşıma kadar kavgaya karışmış değilim. 33 yaşında terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorum. Bunu reddediyorum. Bylock’u 2014 yılında herkese açık bir internet sitesinden yükledim. Tehlikeli bir program ise devlet neden uyarmadı. Şu an Whatsapp kullananlar terör örgütü üyesi olarak suçlanacaklar mı?” dedi.

    “Sen onu benim külahıma anlat”

    Adnan V. ifadesinde terör örgütünün şifreli haberleşme sistemi ByLock’u kullanışsız olduğu için telefonundan sildiğini beyan etmesi üzerine sinirlenen Mahkeme Başkanı Mustafa Ümit, “Kullanışlı değil madem niye kullanıyorsun. Ne yaptın bu Bylock’la. 5 farklı cep telefonunda kullanmışsın, benimle dalga mı geçiyorsun, sen onu benim külahıma anlat” diyerek sanık Adnan V.’yi azarladı. Tutuklu sanık Adnan V. ise bunun üzerine Mahkeme Başkanına “Ben sadece bir telefonda kullandığımı hatırlıyorum” diye cevap verdi.

    Çocuğuna cezaevinde öğretmenlik yaptığını söylemiş

    FETÖ/PDY terör örgütü üyeliği ve ByLock kullandığı iddiası ile tutuklu olarak yargılanan Bahriye D. ise, 6 yaşında çocuğu olduğunu ve çocuğunun kendisi ile konuşmadığını söyledi. Çocuğuna cezaevinde öğretmenlik yaptığını söylediğini ifade eden Bahriye D., savunmasında şu ifadeleri kullandı:

    “Kocamla boşandım. Çocuğuma bakabilmek için çalışmak zorundaydım. 2012 yılında Körfez Dershanesinde öğretmen olarak çalışmaya başladım. 2016 Şubat ayına dershaneler kapanıncaya kadar burada çalıştım. Tutuklanınca, çocuğum kendisini terk ettiğimi sanarak benimle küstü. Ona cezaevinde öğretmenlik yaptığımı, okullar tatil olunca eve geleceğimi söyledim. Benimle hala konuşmuyor. Tahliyemi istiyorum.”

    Mahkeme Başkanı Mustafa Ümit’in sosyal medyadan yaptığı paylaşımları sorduğu Bahriye D., “Sosyal medyadan yaptığım paylaşımlardan dolayı pişmanım” diye cevap verdi.

  • Başına yavru karga kondu, karga ailesi onu rahat bırakmadı

    Bursa’da yolda yürürken omzuna konan yavru karga ile dost olan vatandaş yavru karganın ailesi hücum edince zor anlar yaşadı.

    Edinilen bilgiye göre, merkez Yıldırım ilçesi Sinandede Mahallesi’nde nalburluk yapan 35 yaşındaki Berati Aktaş markete alışverişe giderken çocuk parkının olduğu bölümde omzuna bir karga kondu. Aktaş ne yaptıysa omzuna konan yavru kargayı indiremedi. Omzundaki karga ile dolaşan genç adam alışverişe bile omzundaki yavru kargayla gitti. Ancak yavru kargayı ailesinin farketmesiyle hareketli anlar yaşandı. Berati Aktaş’ın omzunda gezdirdiği yavru kargayı farkeden diğer kargalar Aktaş’ın yürüdüğü sırada üzerine sorti yapmaya başladı. Aktaş’ı gideceği yere kadar takip eden karga ailesi bir türlü rahat vermedi.

    Karganın yürüdüğü sırada omzuna konduğunu anlatan Berati Aktaş, “Beni bırakmak istemiyor dedi.

    Daha önce böyle bir olayla karşılaşmadığını anlatan Aktaş, “Hiç bilmiyorum ne olacak. Anne babası üzerimde geziyor. Bu da gitmek istemiyor. Ne yapacağım bilmiyorum” dedi. Yavru kargayı “tatlı kuş, kızım benim” diyerek öpen Aktaş ile yavru karganın kısa sürede kurduğu dostluk dikkat çekti. Çevredeki vatandaşlar ise karganın hasta olduğunu iddia edip “sen buna evde ıhlamur ver” diye seslendi.

    Aktaş daha sonra Yıldırım Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünü arayarak gelen ekibe yavru kargayı teslim etti.

  • Bir sürpriz onu “mutlu“ etti

    Elazığ’da geçtiğimiz yıl trafik kazasında boynu kırılıp omuriliği zedelendiği için yatağa bağımlı kalan 15 yaşındaki Mehmet Sert, Vali Murat Zorluoğlu’nun beklenmedik ziyareti ile mutlu oldu. Vali Zorluoğlu’nun ziyaretinin kendisine iyi geldiğini ifade eden Mehmet, ”Yalnız olmadığımızı hissettim” dedi.

    Cevdet ve Gül Sert çiftinin 5 çocuğundan en küçüğü olan 15 yaşındaki Mehmet, 12 Mayıs 2016 tarihinde ailesiyle birlikte geçirdiği trafik kazasında boynu kırılarak omuriliği zedelenmesi sonucu yatağa bağımlı kaldı. Hastanede tedavi sürecinin ilk kısmı biten Mehmet, imkansızlıklar nedeniyle ailesiyle birlikte Kovancılar’daki evlerinden Elazığ’a yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta bulunan Palu ilçesine bağlı Taştek Köyü Karacabağ mezrasındaki evlerine yerleşti.

    Elazığ Valisi Murat Zorluoğlu, beraberinde eşi Sevcan Zorluoğlu, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan’la birlikte Palu ilçesi ve ilçeye bağlı Andılar ile Taştek köyünü ziyaret etti. Ziyaret sırasında yatağa bağımlı yaşayan Mehmet Sert’in durumundan haberdar olan Vali Zorluoğlu beraberindekilerle aileye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi.

    Vali Zorluoğlu, baba Cevdet Sert’e iş ayarlayarak, ailesiyle birlikte Mehmet’in okulu bulunan Kovancılar ilçesine taşınması ve tedavisinin daha rahat yapılması için talimat verdi. Kaza öncesinden okulda çok başarılı olduğu öğrenilen Mehmet’in, teknolojiden uzak kalmaması için Elazığ TSO Başkanı İdris Alan’da ona tablet hediye etti.

    “Her zaman Mehmet’in yanında olacağız”

    Mehmet’i evinde ziyaret ettiğini belirten Vali Murat Zorluoğlu, ”Mehmet büyük bir kaza geçirmiş, maalesef yatağa mahkum kalmış. Ekonomik olarak mağdur durumda olan ailemizle devlet olarak ilgileneceğiz. Gencimizin tedavisini Ankara’da GATA’da devam ettireceğiz. Eğitimine de devam edebilmesi için babasına, Mehmet’in okula gittiği Kovancılar ilçesinde iş ayarlayacağız. Mehmet için bundan sonra hayat daha kolay olacak. Ben Mehmet’in eninde sonunda yürüyeceğine inanıyorum, onunda inanması gerekiyor. Tıbbın yardımıyla, devletin desteği ile Mehmet hayatını kendi başına sürdürebilecek bir noktaya gelir, bizde sürekli yanında olmaya gayret göstereceğiz” dedi.

    Valinin gelişinin kendileri için sürpriz olduğunu ifade eden baba Cevdet Sert , valinin hem kendisine bir iş imkanı sağlanacağını, hem de oğlunun daha iyi şartlarda tedavisinin yapılacağını ve okula gidebileceğini söylediğini aktardı.

    “Yalnız olmadığımızı hissettim”

    Yaşadığı kazayı anlatan 15 yaşındaki Mehmet ise boynunun kırılması sonucu bacaklarının tutmadığını aktardı.

    Ocak ayına kadar ilk tedavisinin yapıldığını dile getiren Mehmet Sert, ”Tedavi için tekrar Ankara’ya gideceğim. Doktorlar iyi bir fizik tedavi olduğum zaman iyileşebileceğimi söyledi” diye konuştu.

    Valinin kendisini ziyareti ile ilgili nereden haberi olduğunu bilmediğini ifade eden Mehmet, ”Bize gelişi sürpriz oldu. Geldi bize her konuda yardımcı oldu. Babama iş verdi, bana tedavim ve okulumla ilgili yardımcı oldu. Yalnız olmadığımızı hissettim” şeklinde konuştu.

  • (Özel Haber) 6 yaşında başlayan dramı onu yıldırmadı

    6 yaşında yüksek gerilim direğine çıkması sonucu iki kolunu kaybeden Yusuf Akgün, Türk sinema tarihinin unutulmaz isimlerini çizimleriyle yaşatıyor. Oluşturduğu koleksiyonu Türkiye’nin farklı bölgelerindeki sanatsal etkinliklerde ve festivallerde sergileyerek kültürel bir miras oluşturmayı amaçlayan Akgün’ün başarısının ardındaki hayat hikayesi ise duygulandırıyor.

    Yusuf Akgün, Türk sinema tarihinde 1960-1990 dönemini kapsayan süreçte çekilmiş filmler arasından seçtiği yaklaşık 50 oyuncunun canlandırdığı Yeşilçam karakterlerini çizgileriyle buluşturuyor. Filmlerde yakın çekimlerin olduğu bölümlerde videoyu durdurup, fotoğraf makinesi ile kareleri çeken Akgün, ardından bu kareleri photoshop ve destek programları kullanarak restore ettikten sonra çıktısını alıp, çizime döküyor. Hazırlanan koleksiyonu Türkiye’nin farklı bölgelerindeki sanatsal etkinliklerde ve festivallerde sergileyerek kültürel bir miras oluşturmayı amaçlayan Yusuf Akgün, çalışmasının detaylarını ve hayat hikayesini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.

    Iğdır’da doğan ve 6 yaşında yüksek gerilim direğine çıkması sonucu iki kolunu kaybeden Akgün, daha sonra ailevi nedenlerden dolayı Ankara’daki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna bırakıldığı söyledi. 18 yıl Çocuk Esirgeme Kurumunda kalan Akgün, “Kollarımı kaybettiğim için doğru düzgün bir işimi yapamazken kendi kendimle kalıp mücadele ettim. İhtiyaçlarımı kendim görebilme, sosyal ortamlarda kendimi ifade edebilme, faaliyetlerde bulunma gibi uğraşlarım oldu. Sporla ilgilendim, yüzme, kick-box, judo ve atletizm gibi branşlarda Türkiye’yi yer yer temsil ettim. Üniversitede ise burslu olarak güzel sanatlar okudum” şeklinde konuştu.

    “Çizimlerden dolayı ön dişlerim zarar görmeye başladı”

    Çizimlerine ve engelini ön plana koymadan oluşturduğu koleksiyona değinen Akgün, fikrin Radyo ve Televizyon bölümü okuyan bir arkadaşıyla tatlı bir tartışma esnasında ortaya çıktığını belirterek, karakterleri araştırmaya başlayıp resimlerini çizmeye başladığını ve adım adım bunu koleksiyon haline dönüştürmeyi düşündüğünü dile getirdi. Şu an hedeflediği 50 tane portreden 42’sini tamamladığını söyleyen Akgün, “Yeşilçam’ın Renkleri” adı altında unutulmaya yüz tutmuş Yeşilçam’ı yeniden canlandırmak adına böyle bir koleksiyon yaptığını kaydetti. Çizim süreçlerinde sürekli Yeşilçam filmleri izlediğini dile getiren Akgün bu konuda yurtta tanışıp evlendiği eşinin de desteğine değinerek, “Eşim gerçekten bana büyük destek oldu. Bir dönem çizimlerden dolayı benim ön üst ve alt dişlerim zarar görmeye başladı, kalemlerden deforme oldu ve ağrımaya başladı. Eşimin gidip benim için dişlik alması, parçalanan kalemlerimi ben kullanmaya çalışırken bana yeni set alması gibi desteği oldu. ‘Bu kare nasıl olur, hangisini daha iyi yapabiliriz’ diye bazen kendisine sorardım. Bu süreci aslında birlikte geçirdik” ifadelerini kullandı.

    Böyle bir koleksiyon oluşturmasındaki amacını da belirten Akgün, “İnsanların verdikleri emekle hak ettikleri noktaya gelmelerini istiyorum. Böyle bir koleksiyonun gelecek nesillere aktarılması ve ilham kaynağı olmasını istiyorum” dedi. Bu anlamda ilk adımın Antalya Film Festivali olacağını ve bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığının da destek olmasını beklediğini ifade eden Akgün, koleksiyonunu yıllarca topluma gösterilebilecek en uygun yerin orası olduğuna inandığını kaydetti.