Etiket: Onu

  • Polis ve Jandarmadan Huzurlu Parklar ve Okul önü uygulaması

    Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı birimleri tarafından başta asayiş ve narkotik olayları olmak üzere suçisleme amacındaki şahısların caydırılması, aranan şahısların yakalanması, varsa suç delillerinin ele gecirilmesi icin ülke genelinde es zamanlı olarak ’Huzurlu parklar ve Okul önü’ uygulaması gerçekleştirildi.

    Çocukların her türlü zararlı faktörden uzak tutulması, eğitim ve öğretimin güvenli bir ortamda sürdürülebilmesi, okul önleri ile parklarda önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınması amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı birimleri tarafından basta asayiş ve narkotik olayları olmak üzere suç isleme amacındaki şahısların caydırılması, aranan şahısların yakalanması, varsa suç delillerinin ele geçirilmesi için ülke genelinde eş zamanlı olarak 07.00-09.00, 13.00-16.00 ve 18.30-20.30 saatleri arasında okul önleri ile çevresindeki elektronik oyun salonlarında, internet kafelerde ve halkın yoğun olarak bulunduğu, ailelerin çocukları ile vakit geçirdiği park, bahçe, sahil kenarı isletmeleri vb. yerlerde 20 bin 937 emniyet ve 27 bin 840 jandarma personeli olmak üzere toplam 48 bin 777 personel, 190 dedektör köpek ve 11 bin 336 ekibin katılımı ile 16 bin 500 okul çevresinde ve 10 bin 157 parkta Huzurlu Parklar ve Okul Önleri Uygulaması yapıldı.

    İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, uygulama sonucunda; 392 bin 371 şahıs sorgulandı, 17 bin 75’i okul servis aracı olmak üzere toplam 152 bin 127 araç denetlendi ve 12 bin 954 umuma açık is yeri kontrol edildi.

    Uygulamada, 3 adam öldürme, 4 yağma, 66 yaralama, 39 hırsızlık, 28 dolandırıcılık, 1 cinsel taciz, 3 çocuğun cinsel istismarı, 3 uyuşturucu madde ticareti yapmak,

    26 kaçakçılık, 1 FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak, 3 silahlı terör örgütüne üye olmak ve 960 diğer suçlardan olmak üzere toplam bin 137 aranan şahıs yakalandı.

    Ayrıca uygulama sonucunda; 8 adet ruhsatsız tabanca, 11 adet ruhsatsız av tüfeği, 3 adet kuru sıkı tabanca, 59 adet mermi, 10 adet kesici/delici alet, 970 gr esrar, 8 gr eroin, 5,4 gr bonzai, 29 gr metanfetamin, 2.199 litre kaçak içki, 14 bin 699 paket kaçak sigara elde edilmiş, 11’i çocuk olmak üzere 29 kayıp şahıs bulundu, 650 sahsa adli-idari işlem yapılmış, yapılan işlemler sonucu 68 şahıs gözaltına alındı, 5 adet iş yeri kapatıldı, 206 adet aranan araç yakalandı, 120’si okul servis aracı olmak üzere 931 adet araç trafikten men edildi, idari ve trafik yönünden toplam 1.655.927 TL cezai işlem uygulandı.

  • Başkan Yüksel, “Vatandaşımız ne istiyorsa onu yapıyoruz”

    Tekirdağ Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel, “Vatandaşımızın neye ihtiyacı varsa bizlerden ne isteniyorsa bizler de vatandaşımıza onu yapıyoruz. Sizlere hizmet etmek benim en birinci vazifem” dedi.

    Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel, mahalle ziyaretlerinde bulunarak vatandaşların istek ve taleplerini dinleyerek çalışmalarını sürdürüyor. Önceki gün Misinli Mahallesi sakinleriyle bir araya gelen Başkan Yüksel, “Ergene’de vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yürütüyoruz. Hiçbir mahallemizi bir diğerinden ayırt etmiyoruz. Ergene’de 17 mahallemize de farklı hizmetler yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz” dedi.

    Yüksel, “Misinli Mahallemizde meydan ve park düzenlemesinde bulunduk. Camimizin bakım ve tamiratını yaptık. Düğün salonumuzun yolunu ve içini yeniledik. Sağlık ocağının bakım ve onarımını gerçekleştirdik. Okullarımıza destekte bulunduk. Daha bunlar gibi birçok hizmet çalışması yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Vatandaşımızın neye ihtiyacı varsa bizlerden ne isteniyorsa bizler de vatandaşımıza onu yapıyoruz. Sizlere hizmet etmek benim en birinci vazifem” ifadelerini kaydetti.

    Başkan Yüksel’in ziyaretinden dolayı memnun olduklarını belirten vatandaşlar, Ergene Belediyesinin Misinli Mahallesi’ne yapmış olduğu hizmetlerden dolayı da teşekkürlerini iletti.

  • Hakan Keleş: “Başkanımız ne derse biz onu yapıyoruz”

    Çaykur Rizespor maçı hazırlıklarına başlayan Demir Grup Sivasspor’da teknik sorumlu Hakan Keleş, “Başkanımız ne derse biz onu yapıyoruz, ne görev verirse yapmaya çalışıyoruz. İnşallah hayırlısı en uygun en güzel bir şekilde teknik heyet kadromuzu da oluştururuz. Yönetim bize bu konuda bir düşünce içerisinde. Onu oluşturduktan sonra Sivasspor’u hak ettiği yere getiririz” dedi.

    Ligin 12. haftasında kazandığı Beşiktaş maçının ardından milli maç arası nedeniyle 3 gün izin yapan Demir Grup Sivasspor, ligin 13. haftasında karşılaşacağı Çaykur Rizespor maçının hazırlıklarına başladı. Kulüp tesislerinde teknik sorumlu Hakan Keleş yönetiminde yapılan antrenman düz koşu ile başladı. Isınma hareketleri ile devam eden antrenman çift kale maçla sona erdi. Antrenmana izinli olan Medjani katılmazken, Ziya, Tolga ve Mert Hakan takımdan ayrı salonda çalıştı. Antrenman öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulunan teknik sorumlu Hakan Keleş, Tamer Tuna’nın takımdan ayrılmasının ardından takımın psikolojisini düzelttiklerini ve kötü gidişten dolayı bozuk olan moralleri yüksek tuttuklarını söyledi.

    “11 haftanın telafisini yapmış olduk”

    Tamer Tuna’nın görevden ayrılmasının ardından başkanın takımı maça hazırlama görevini kendilerine verdiğini belirten Keleş, “Biz de hazırladık. Güzel bir hazırlık dönemi geçirdik. Oyuncularımızın psikolojisini düzelttik. Kötü gidişatımız vardı onu düzeltmek için morallerini yüksek tuttuk. İyi hazırlandık, Beşiktaş’ı iyi analiz ettik. 50 haftada bir defa yenilmiş takım onları orada yenmek kolay değil tabii ki. Çocukların hepsi çok özveriliydi, oyun disiplinine çok sadık kaldılar. Duran toptan gol atmamıştık, onu yaptık, birçok ekstra şey yaptık. Mücadeleyi ön plana çıkardık. Bizim takımımız zaten iyi bir takım. Mücadeleyi de biraz ön plana çıkarınca iyi bir sonuç aldık. 11 haftanın telafisini yapmış olduk. Şimdi biraz daha yukarılara çıkmak için önümüzde Rize maçı var. Onu aldıktan sonra geçen seneki hedefimizin bir üstüne çıkmak için uğraşacağız. Hazırlıklarımız bu yönde devam ediyor” dedi.

    “Hak ettiğimiz bir galibiyet aldık”

    Beşiktaş maçında hak ettikleri bir galibiyet aldıklarını ifade eden Keleş, “Pozitif havayı oluşturmaya çalıştık. Sadece futbolcularda değil, başkanımızdan malzemecimize kadar herkes galibiyete inandı. Başkanımız ilk defa bu maçta soyunma odasına geldi. Davet ettik ‘Bizimle beraber olun enerji katalım’ diye bunu sağladık. Çocuklardaki neşeyi gördükleri zaman bütün çalışanlarımızla, personelimizle galibiyete herkes inanmıştı. Çünkü geçen sene biz zaten Beşiktaş’ı burada yenmiştik ama orada yenmek zordu. Yenmemiz için bazı şartların ortaya çıkması gerekiyordu, onları sağladık. Oyun disiplinini sağladık, mücadele ruhlarını geliştirdik, duran toptan gol attık onu sağladık. Sonuçta kamuoyunun da takdir ettiği hak ettiğimiz bir galibiyet aldık. Çocuklar yapılması gereken her şeyi yaptılar” şeklinde konuştu.

    “İnşallah Sivasspor’u hak ettiği yere getiririz”

    Demir Grup Sivasspor’un hak ettiği yere gelmesi için çalışacaklarını aktaran Keleş, “Samet hocayla birlikte geldim. 4’üncü haftaydı, oyuncu izledim ve birçok oyuncunun gelmesinde benim katkım var zaten buraya. Ben geldikten sonra hepsinde katkım var. Tamer hocamızla birlikte ekiple beraberdik zaten. Fakat bir ayrılık olduktan sonra başkanımız bize görev verdi sadece. Başkanımız ne derse biz onu yapıyoruz, ne görev verirse yapmaya çalışıyoruz. İnşallah hayırlısı en uygun en güzel bir şekilde teknik heyet kadromuzu da oluştururuz. Yönetim bize bu konuda bir düşünce içerisinde. Onu oluşturduktan sonra Sivasspor’u hak ettiği yere getiririz. Çalışmalarımız var yönetim kurulu gerekli açıklamayı da yapacaktır.” diye konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkçe ezan dediğimiz zaman onu sadece biz anlarız ama Arapça dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkçe ezan tartışmalarına değinerek, “Bugün hala tek parti dönemiyle adeta sembolleşmiş zulümlerden biri olan Türkçe ezanın kamuoyu önünde savunulabiliyor olması işte bu özlemin milletin değerlerine yönelik bitmek bilmeyen bu husumetin bir işaretidir. Türkçe ezan dediğimiz zaman onu sadece biz anlarız ama Arapça dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir. Bunu değiştirmek bizi değerlerimizden uzaklaştırmanın adımlarıdır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 80. yılı sebebiyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen Atatürk’ü Anma Programına katıldı. Programda yaptığı konuşmada Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar ülkemizin gelişmesi, kalkınması, büyümesi, refahının yükselmesi için emek veren mücadele eden katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Yıl dönümleri bize anma yanında geçmişten bu güne kapsamlı muhasebeler yapma fırsatı da verir. Mesela Pazar günü Paris’te 1. Dünya Savaşının sona ermesinin 100. yılı törenlerine katılacağız. Bugün de Gazi’nin vefatının 80. yıl dönümünü geride bırakıyoruz. Bu süreçte ülkemizin yaşadıklarını şöyle bir gözümüzün önüne getirdiğimizde Türkiye’nin nereden nereye geldiğini çok daha iyi görebiliriz” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, şöyle konuştu:

    “1. Dünya Savaşının ardından ülkemizi paylaşma girişimlerine şahit olduk. Çanakkale’de Kut’ül Amare’de ve daha nice cephelerde yüreğimiz ve bileğimizle savaşarak kazandığımız zaferlere rağmen ülkemizi böyle bir tehdidin altına girmekten kurtaramadık. Müstevlilere karşı önce şehir şehir ardından topyekun bir kurtuluş mücadelesi başlattık. Mücadelemizin zaferle sonuçlanmasının ardından yeni devletimizle tarih sahnesindeki yerimizi tekrar aldık. 600 yıllık bir çınarın devrilip epeyce küçülmüş olsa da özü itibariyle aynı coğrafya üzerinde taze bir fidanın boy vermesi bu bir süreçtir, elbette sıkıntısız yaşanması mümkün değildi. Nitekim ülke ve millet olarak bu sıkıntıları her alanda çektik. Doğrularıyla yanlışlarıyla eksikleri ile fazlaları ile bu dönemin tartışmasını milletimizin hafızası ve tarih yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Mesela Gazi Mustafa Kemal’in kendi iradesiyle başlattığı ama provokasyonlar yüzünden vazgeçmek zorunda kaldığı çok partili hayata geçiş denemesini vaktinde başarmış olsaydık acaba ülkemiz nereye giderdi? Mesela o dönemde kendi uçağımızı, otomobilimizi üretmiş, sanayimizi geliştirmiş, ihracatımızı büyütmüş olsaydık bugün nerede olurduk? Mesela gençlerimizin zihinlerini formatlamaya çalışmak yerine onları medeniyeti ile barışık özgür fertler halinde yetiştirecek bir eğitim sistemi kursaydık acaba nasıl bir gelişme gösterirdik? Bunun gibi pek çok soru zihinlerimizi meşgul ediyor olmakla birlikte önümüzdeki vaka da ortadadır. Özellikle Gazi’nin vefatına yakın yıllardan başlayıp 1950’ye kadar süren tek parti istibdadı döneminde milletimizin değerlerinin, inancımızın, kültürümüzün ecdat mirasının nasıl hoyratça savrulduğunu gayet iyi biliyoruz.”

    “Bize yalan söyleyen bir tarih anlatıldı, öğretildi”

    “2. Dünya Savaşının ayak seslerinin duyulmaya başladığı bir dönemde zirveye çıkan tek parti yönetimine ilişkin acı hatıraları her birimiz kendi çocukluğumuzda babalarımızdan, dedelerimizden, yakınlarımızdan dinledik” diyen Erdoğan, “Bugünkü gençler tek parti dönemini ancak tarih kitaplarından o da varsa, gazete dergi arşivlerinden öğrenme imkanına sahiptir. Çünkü bize yalan söyleyen bir tarih anlatıldı, öğretildi. Biz ise o yılların zulümlerine bizzat yaşayanların ağzından şahit olduk. Türkiye 2. Dünya Savaşı’na girmemiştir ama savaşın tüm yükünü sefaletini sıkıntısını yaşamıştır. Osmanlı’nın son yılları ve İstiklal harbi sırasında nesiller boyu süren seferberlik döneminin cefasını çeken Anadolu insanı yeni bir yükü daha sırtlanmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde ülkemizi yönetenler milletimizi sadece büyük bir maddi külfetin altında ezmekle kalmamış, değerlerinin üzerinde kurduğu baskıyla da iyice bunaltmıştır. 2. Dünya Savaşı bitip de dünyada yeni bir demokrasi ve ekonomi düzeni kurulmaya başlandığında Türkiye’nin de birtakım adımları atması artık zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde belirli bir kesim tek parti devrinden çok partili hayata dönemin CHP yöneticilerinin iradesiyle geçtiğimizi iddia ederler. Oysa ki bu değişim iradi değil mecburi bir değişimdir. Tek parti ekibi elinden gelse Türkiye’yi Alman Nazizmi, İtalyan faşizmi veya Sovyet Sosyalizminden birine sürükleyecek bir zihin yapısına sahiptir. Önce Nuri Demirağ’ın kurduğu Milli Kalkınma Partisi sonra da Adnan Menderes ve arkadaşlarının öncülük ettiği Demokrat Parti CHP’ye karşı milletimizin sesi olarak siyaset sahnesine çıktılar. Çok partili hayata geçişten hemen sonra yapılan 1946 seçimlerinde uygulanan açık oy gizli tasnif, sayıyı da ona göre kendileri belirleyecek. Bu yöntem aslında CHP yönetiminin demokrasi anlayışı konusunda bir fikir vermeye yeterlidir. Dünyadaki eğilimler ve milletimizin iradesine sahip çıkma konusundaki kararlılığı gizli oy açık tasnif usulüne geçilmesiyle 1950 seçimlerinin adil bir seçim şekilde sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu seçimin sonucunda ‘Yeter söz milletindir’ diyen Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türk milleti darbelere, cuntalara vesayet güçlerinin türlü oyunlarına rağmen hep iradesine sahip çıkmış sözünde kararında kendisine ait olduğunu ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.

    “Arapça ezan dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Milletimizin demokrasiye bağlılığı ne kadar güçlüyse ülkemizdeki bir kesimin Türkiye’yi tek parti döneminin karanlık günlerine tekrar döndürme çabası da o derece ısrarla devam etmiştir. Bugün hala tek parti dönemiyle adeta sembolleşmiş zulümlerden biri olan Türkçe ezanın kamuoyu önünde savunulabiliyor olması işte bu özlemin milletin değerlerine yönelik bitmek bilmeyen bu husumetin bir işaretidir. Ezanın Arapça okunması bir şeyin ifadesidir; Türkçe ezan dediğimiz zaman onu sadece biz anlarız ama Arapça dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir. Nereye gidersen git ezan ‘Allahu ekber’ dendiği zaman Endonezya’da da, Malezya’da da ezan okunuyor diye anlarsın. Ama Türkçe olduğu zaman anlayabilir misin? İşte şimdi bunu değiştirmek bizi değerlerimizden uzaklaştırmanın adımlarıdır. Aşık Veysel’i kılığı kıyafeti sebebiyle Ankara’nın merkezine almadılar. Bu örnekte ki o kibirli yaklaşım daha sonra başörtüsü başta olmak üzere pek konuda kendini göstermiştir. Aşık Veysel saf bir Anadolu insanı bir aşık oradaki kıyafeti ile Ankara’ya gelmiş, beğenmediler Ankara’ya sokmak istemediler Aşık Veysel’i. Bu ülke bunları da yaşadı. Kendilerini milletten üstün görenler ‘göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir olamaz, makarnacı, kömürcü’ diyerek hala milli iradeyi aşağılamayı sürdürüyorlar. Bu milletin hepsinin de kim olursa olsun oyu birdir. Bunları aşağıyamazsın. Zaten demokrasinin güzelliği burada. Ayırt etmek yok, ayrımcılık yok. Demokrasiye hazmedememiş olan bu kesim her seçimin ardından ortalığı karıştırmaya halkın sandığa yansıttığı iradeyi önemsiz hale getirmeye hep gayret etmişlerdir. Darbeyi cuntayı vesayeti yücelten yaklaşımları sergileyenlerin ideal örneğinin hep tek parti dönemi olması boşuna değildir.”

    “Tek parti zihniyeti ve darbeci kafa aynı madalyonun iki yüzü gibidir”

    Tek parti zihniyeti ve darbeci kafanın aynı madalyonun iki yüzü gibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ülkemiz siyasetinin en önemli sorunu milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle kavgalı anlayışın hala etkinliğini devam ettirebiliyor olmasıdır. Oysa dünyanın ve Türkiye’nin yürüdüğü istikamette bu tür faşizan eğilimlere asla yer yoktur. Geleceğin dünyasında sadece demokrasinin, özgürlüklerin, güvenlik ve refah arayışlarının bulunduğuna inanıyor biz de bu istikamette çalışıyoruz. 2023 hedeflerimiz sadece ekonomide değil, demokraside de dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline gelme kararlılığımızı ifade ediyor. İnşallah gençlerimize emanet ettiğimiz 2053 ve 2071 vizyonları üzerinde yükselecek geleceğin Türkiye’si bu tür tartışmaları tümüyle geride bırakacaktır. Bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada kesintisiz bir mücadele içinde olduk. Ecdat yüzünü batıya çevirmişti ama her fırsatta doğuya da dönmesi oraları da güvenliğe ve huzura kavuşturması gerekiyordu. Bugün de aynı işi yapıyoruz. Bizim demokraside de ekonomide de hak ve özgürlüklerde de insani değerlerin korunması hususunda da asıl mücadele alanımız Batıdır. Bunun için ‘Dünya beşten büyüktür’ diyoruz. Bunun için ‘One minute’ diyoruz. Bunun için ‘tüm insanlık güvende değilse kimse güvende olamaz’ diyoruz. Bunun için üç buçuk milyon Suriyeliyi ülkemizde barındırıyoruz. Bunun için insani yardımlarda dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Amerika bizim önümüzde değil. Milli gelire göre dünyanın bir numarası biziz. Bizim bu çabamıza nasıl karşılık veriliyor diye sorarsanız, sınırlarımız içinde terör örgütleri eliyle bombalar patlatılarak sınırlarımız boyunca da terör koridorları kurularak bu mücadelemizden vazgeçirilmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.

    “Hakkari’de 4 evladımız şehit oldu, 20 civarında yaralımız var”

    “Bu gece maalesef Hakkari’de bir mühimmat depomuzdaki patlama sebebiyle şu an itibariyle 4 evladımız şehit oldu, 20 civarında yaralımız var” ifadesini kullanan Erdoğan, “Allah’tan şehitlerimize rahmet yaralılarımıza şifalar diliyoruz. Tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi bir yandan arkamızdan kurulan tuzakları bozarak, bir yandan hedeflerimize sıkı sıkıya sarılarak tarihin önümüze açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Görünürde Kandil’,deki PKK’yı terör örgütü ilan edip, elebaşları için ödül koyanların arka planda aynı teröristlerle nasıl iş tuttuklarını da çok iyi biliyoruz. Aynı örgütün namlularını ülkemize çevirmiş Suriye’deki mensuplarıyla kol kola girip devriye gezerken Irak’taki elebaşlarını hedef gösterenler kendilerince bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Hepsini gayet iyi biliyoruz. biz onlara her fırsatta bu oyunun tutmayacağını, terör örgütleriyle yol yürüyenlerin akıbetlerinin hüsran olacağını hep söyledik söylüyoruz. Tabii bu arada boşta durmuyoruz, Bir hafta içinde 15 terörist etkisiz hale getirildi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarımızın ardından İdlip’te de güvenliği ve huzuru sağlama yönünde önemli adımlar attık. Aynı şekilde Kuzey Irak’taki terör yuvalarını birer birer dağıtarak Kandil’i de Sincar’ı da teröristlerin başına yıkma yolunda ilerliyoruz. Fırat’ın doğusundaki Suriyeli kardeşlerimizin bölücü terör örgütünün pençesi altında inim inim inlediğinin farkındayız. İnşallah çok yakında bu bölgedeki mazlumları da güvene ve huzura kavuşturacağız. Bizim bu adımlarımızı da DEAŞ kuklasını ortaya sürerek kesebileceklerini sananlar yanıldıklarını görmeye başladılar. Ülkemize karşı yürütülen küresel yalan ve iftira kampanyalarının en büyük kaynağı haline gelen FETÖ ihanet çetesinin çırpınışları da artık fayda vermeyecek. Deşifre olmuş oyun başarısızlığa mahkumdur. Biz bu oyunu çözdük. İnşallah en kısa sürede bize kurulan tuzakları sahipleri ve piyonlarının başlarına geçirip yolumuza devam edeceğiz” dedi.

    “Biz Batı’nın kapısında şurada burada sıraya girmek suretiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bize göre Atatürk’ü anmak da anlamak da ancak böyle olur. Lafla değil, bu duygularla bir kez daha vefatının 80. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal’i tazimle yad ediyorum. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma lafla olmaz. İstanbul Havalimanı gibi eserleri dikmekle olur, köprüler yapmakla olur, metrolar yapmakla olur, kendi uçağınızı, insansız hava araçlarınızı yapmakla olur. Yüzde 20 idi savunma sanayindeki eserlerimiz. Şimdi bunu yüzde 65’e çıkardık işte böyle olur. Biz Batı’nın kapısında şurada burada sıraya girmek suretiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız. Biz kendi eserimizi kendimiz üreteceğiz hem inşa edeceğiz hem ihya edeceğiz. Gençler çok daha fazla çalışacağız, çok daha fazla gayret edeceğiz ve onun için de tabii inşallah gelecek hep birlikte bizim olacak. Bu toprakları bizlere vatan haline getirmek için bin yıldır canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimize tüm gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.”

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs’ün bir veda konuşması yaptığını hatırlatan Erdoğan, Örs’ün önemli bir ülkeye büyükelçi olarak gittiğini ve veda konuşmasını da bu vesileyle yaptığını ifade etti. Erdoğan, 6 yıllık hizmeti sebebiyle Örs’e teşekkür etti.

  • Çaldığı kamera kayıtları da onu kurtarmadı

    Sivas’ta polis, girdiği okulda hırsızlık yapan, yakalanmamak için de güvenlik kamerası kayıtlarını çalan hırsızı farklı güvenlik kamerası kayıtları ile yakaladı.

    Sivas’ta geçtiğimiz hafta Sivas Anadolu ve Teknik Lisesi’ne girip bir miktar para çalan hırsız, yakalanmamak için okulun güvenlik kameralarının kayıtlarının tutulduğu cihazı da çalarak kayıplara karışmıştı. Hırsızın sözde uyanıklığı yakalanmasına engel olamadı. Polis titizlikle yürüttüğü takip sonucu, 5 günde 27 güvenlik kamerasının görüntülerini izlenerek hırsızı yakaladı. Kayseri’de yakalanan A.T isimli hırsız, polis ifadesinin ardından hakim karşısına çıkartıldı.