Etiket: Önlenebilir”

  • Op. Dr. Şıracı: “Genç Yaşlarda Artan Kalp Krizi Önlenebilir”

    Denizli Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Güray Şıracı, son yıllarda artan genç yaşta kalp krizi vakalarının önüne geçilebilmesi için çocukluktan itibaren sağlıklı yaşam tarzının benimsenip uygulanmasının önemli olduğunu söyledi.

    Dünyada tüm ölüm nedenleri arasında birinci sırada kalp-damar hastalıklarının yer aldığını ifade eden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Güray Şıracı, DSÖ verilerine göre yılda 17,5 milyon kişinin kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybettiğini söyledi. Şıracı, “Dünyada en sık ölüm nedeni olan kalp damar hastalıkları, günümüzde genç nüfusu da etkilemektedir. Avrupa’da 50-60’lı yaşlarda görülen kalp krizi maalesef ülkemizde 40-50’li yaşlarda fazla görülmeye başlanmıştır. Aile içi evlilikler ve ailesel hiperkolesterolemi yanında artan hava kirliliği, hareketsiz yaşam, fast food beslenme, eğitim, işte yarışma ve stres, sigara-alkol tüketimi sayesinde kalp damar hastalıkları 20’li yaşlarda bile görülür hale gelmiştir” ifadelerini kaydetti.

    “HAFTADA 3 KEZ 1 SAAT YÜRÜNMELİDİR”

    Vücudun yaşam süresinde sağlıklı damarların katkısının büyük olduğunu dile getiren Op. Dr. Şıracı, “Kalp hastalıkları ile ilgili genetik geçişi belki engelleyemeyiz. Ancak damar yaşımızı genç tutabiliriz. Bunun için çocukluk yaşlarından itibaren sağlıklı yaşam tarzını benimsememiz gerekir. Aile ve okulda erişkinler, çocuklara rol model olmalı, beslenme ve spor konusunda eğitimler verilmeli, sigara ve alkolün zararları anlatılmalı, stresle başa çıkma yöntemleri öğretilmelidir. Kolesterol belli seviyede tutulmalıdır. Beslenmede hayvansal yağlardan uzak durulmalı, kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalı, az yağlı süt ve süt ürünleri tüketilmeli, beyaz un yerine buğday unu tercih edilmeli, fasulye-mercimek gibi proteinden zengin gıdalara ağırlık verilmelidir. Haftada en az 3 defa 1 saat yürünmelidir. İş ortamında hareketsiz kalınmamalı, hırs rekabet ve stresten kaçınılmalı, sigara içilmemeli, öğle arası fast food ile beslenilmemelidir. Maalesef 50 yaşın altında geçirilecek bir kalp krizinin ölümle sonuçlanma yüzdesi fazla olduğu gibi kalpte bıraktığı hasar da fazla olmaktadır. Bunun yanında kişide çalışma gücü kaybı ile ekonomik problemleri ve de psikolojik sonuçları da olacağından erken yaşta başlanıp sürdürülecek önlemler büyük önem taşımaktadır” dedi.

  • Dr. Kemik: “Çocuklarda Böbrek Hastalığı Önlenebilir”

    Mersin Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aytekin Kemik, şikayetler erken dönemde ciddiye alınır, böbrek hasarını önlemek ya da azaltmak için erken dönemde tedaviye başlanırsa, çocuklarda böbrek hastalığının önlenebileceğini belirterek, anne-babaları erken davranmaları konusunda uyardı.

    Dr. Kemik, 10 Mart Dünya Böbrek Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Her yıl Mart ayının ikinci Perşembe günü Dünya Böbrek Günü olarak etkinlikler düzenlendiğini ifade eden Dr. Kemik, Sağlık Bakanlığı, Türk Nefroloji Derneği, Çocuk Nefroloji Derneği ve Anadolu Böbrek Vakfı işbirliğinde bu yıl çocuklarda böbrek hastalıklarının önlenmesi, toplumsal bilinci artırmak ve erken tanının önemini vurgulamak amacıyla ülke genelinde etkinlikler düzenleneceğini kaydetti.

    Çocuklarda böbrek hastalığının önlenebileceğini, bunun için erken davranmak gerektiğini vurgulayan Kemik, “Çocukluk çağında şiddetli ve uzun süren, iyi tedavi edilmeyen ya da tekrarlayan doğumsal veya kazanılmış böbrek ve idrar yolu hastalıklarına bağlı olarak, böbrekte meydana gelen hasar sonucu böbreğin görevlerini yeterince yapamaması kronik böbrek hastalığıdır. Doğuştan olan hastalıklar, idrarın idrar kesesinden böbreğe kaçışı, çocukluk çağı mikrobik olmayan iltihabi böbrek hastalıkları ‘nefrit’ler, tekrarlayan ateşli idrar yolu enfeksiyonları (böbrek enfeksiyonları), böbrek ve idrar yolu taşları, idrar kesesinin dolmasını ve boşalmasını bozan hastalıklar, çocuklarda kronik böbrek hastalığına yol açabilir” dedi.

    “ŞİKAYETLERİ ERKEN DÖNEMDE CİDDİYE ALIN”

    Çocuklarda böbrek hastalıklarının belirtileri hakkında da bilgi veren Kemik, bu belirtileri şöyle sıraladı: “Böğür ağrısı (yan ağrısı), bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, karın ağrısı, idrar yaparken yanma, sık ateşlenme, sık sık veya çok uzun aralarla idrara çıkma, kanama nedeniyle idrarın kırmızı-kahverengi olması, göz kapaklarında, yüzde ve bacaklarda şişlik, yüksek tansiyona bağlı baş ağrısı, idrar kaçırma, tuvalete yetişememe, idrar tutmak için bacaklarını sıkıştırma. Uzun süreli ve sinsi ilerleyen böbrek yetersizliklerinde ise ilk yıllarda idrar miktarı boldur, ilerleyen dönemde ise idrar miktarı azdır.”

    Anne-babaları, bu belirtiler ve çocukların şikayetlerine karşı uyaran Dr. Kemik, “Şikayetler erken dönemde ciddiye alınmalı ve böbrek hasarını önlemek, en azından azaltmak için erken dönemde tedaviye başlanmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, büyüme ve gelişmenin sürdürülmesine yönelik tedaviler, ilaçlarla destek tedavileri, diyaliz, böbrek nakli yapılmaktadır. Çocuklarda kronik böbrek hastalığından korunmak için sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda hijyen kurallarına dikkat etmek, sağlıklı beslenme ve yeterli miktarda su tüketmek, altta yatan hastalıklarla ilgili tedavi önerilerini dikkatle uygulamak, gereksiz ilaç kullanımından (ağrı kesiciler, görüntüleme yöntemleri için kullanılan maddeler vb.) sakınmak gerekir” ifadelerini kullandı.

    Kronik böbrek hastalığının önlenmesinde toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düştüğünü de dile getiren Dr. Kemik, şunları kaydetti: “Özellikle çocukluk ve gençlik dönemindeki bireylerde hipertansiyon, şişmanlık ve diyabet hastalığının önlenmesi son derece önemlidir. Aşırı tuzlu ve yüksek kalorili beslenme şeklinin terk edilmesi, kilo kontrolünün sağlanması, daha sağlıklı beslenme yöntemlerinin ve düzenli egzersizin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi, düzenli sağlık kontrollerinin yaptırılması gelecek nesilleri kronik böbrek hastalığından korumak açısından önemlidir. Böbrek hastalıkları konusunda toplum olarak farkındalığımızın arttırılması, kronik böbrek yetmezliğinin önlenmesi konusunda atılacak en önemli adımdır.”

  • Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı İsimli Oyuna Yoğun İlgi

    Maltepe Belediyesi’nin Şubat ayındaki kültür-sanat etkinlikleri kapsamında, Alman oyun yazarı Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” isimli oyunu, tiyatro severlerle buluştu.

    2014 yılında 18’inci Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde dört ödül birden alan ve tiyatro severlerin büyük ilgi gösterdiği oyun, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde ’perde’ dedi. Brecht’in savaş döneminde yazdığı epik tiyatronun önemli örneklerinden biri olan oyunda, Hitler’in iktidara yürüyüşü ile ünlü Chicago’lu gangster Al Capone’un öyküsü örtüştürülüyor. Oyunda, günübirlik çıkarlar adına iktidar ve sermaye sahiplerinin yasaları çiğneyerek işbirliği yaptığında, ülke siyasetinin, toplumsal düzenin onarılmaz ve geri dönülemez bir baskı rejimine dönüşebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor. Ümit Aydoğdu’nun yönettiği, Yücel Erten’in çevirdiği oyunda Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Neslihan Arslan rol aldı. Oyuncuların yaklaşık otuz altı farklı kişiyi dönüşümlü bir şekilde oynadığı oyunda, müzikler yine oyuncular tarafından akapella (insan sesiyle) yapıldı.

  • Prof. Dr. Bahadır: “depresyon Tms Tedavisiyle Önlenebilir”

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, depresyonun TMS tedavisiyle önlenebileceğini belirtti.

    Depresyonun, kişinin sosyal hayatını, günlük aktivitesini ve diğer insanlarla olan ilişkilerini etkileyecek biçimde yaşadığı üzüntü, melankoli durumu olarak tarif edilebileceğini anlatan Prof. Dr. Bahadır, “Depresyon hastası kendini mutsuz hisseder. Hayattan keyif almaz, daha önce kendisini mutlu eden şeyler bile ilgisini çekmez. Yorgunluk ve enerji düşüklüğü vardır. Uyku bozuklukları sık görülür. Bazen kişi bu durumun farkında olamayabilir ve bunu normal bir üzüntü olarak değerlendirebilir. Depresyonun kişinin beyninde var olan nörtransmitter denilen bazı maddelerin azalmasına bağlı olduğu gösterilmiştir” dedi.

    Depresyon tedavisinin ilk planda antidepresan denilen ilaçlarla yapıldığını anlatan Bahadır, şöyle konuştu: “Bu ilaçlar başta seratonin olmak üzere beynin hormonlarının tekrar normal düzeyine gelmesini sağlar. Bu ilaçlar beyin üzerinde etkili olduklarından yan etkileri de fazladır. Özellikle kilo alma en sık karşılaşılan yan etkilerden biridir. Bazı hastalarda ilaç tedavileri başarısız olabilir. Bazı vakalar da yan etkileri nedeniyle ilaç kullanılmayabilir. Bu vakaların ağır olanlarında elektrokonvulsif terapi de (ECT-elektroşok) kullanılabilmektedir. Tüm bu tedavilere rağmen depresyon düzelmeyebilir ya da tekrar edebilir. İlaca dirençli bu gibi olgular ya da ilaç yan etkilerinin fazla olması nedeniyle ilaçları kullanamayan hastalarda TMS tedavisi kullanılmaktadır.”

    Transkraniyal manyetik stimulasyon tedavisinin kısaca (TMS), beynin belli bölümlerinin manyetik alan ile uyarılması esasına dayandığını anlatan Prof. Dr. Cengiz Bahadır, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bu tedavi özel bir cihaz ve ona bağlı manyetik uyarım koili ile yapılmaktadır. Depresyon tedavisinde beynin duygusal tepkilerini yöneten dorsolateral prefrontal korteks denilen bölümüne tedavi yapılmaktadır. Bu tedavide genellikle, dominant taraf olduğu için sol beyin yarımına uyarıcı yüksek frekanslı manyetik alan uygulanmaktadır. Daha az sıklıkta dominant olmayan sağ tarafa frekansı düşük uyarım yapılıp beynin sol tarafının aktivitesi artırılarak tedavi yapılmaktadır. Tedavide değişik protokoller olsa da genel olarak hafta sonları atlanılarak yapılan ve 20 seans süren tedavi programı uygulanmaktadır. Her tedavi uygulanan protokole göre 20-30 dakika sürmektedir. TMS ile depresyon tedavisinde yüksek başarı oranları bildirilmektedir.”

    TMS uygulamasında hastanın herhangi bir ağrı hissetmediğini sadece bir ses duyduğunu anlatan Bahadır, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu tedavinin yan etkileri yok denecek kadar azdır. Oldukça az oranda (%5-10) kısa süreli baş ağrısı, baş dönmesi olabilir. Çok nadiren (30.000’de 1) kalıcı olmayan epileptik atak gözlenmiştir. Yan etki bakımından ilaçlar ve diğer tedavilere üstündür. TMS tedavisi USA’da FDA tarafından onaylanmış olup USA ve bir çok batı ülkesinde ilaca dirençli depresyon tedavisinde özel ve resmi sağlık kurumlarınca tedavi masrafları sigortalarca ödenen bir yöntem olmuştur. Depresyon dışında özellikle beyin felçlerinde ve diğer beyin hastalıklarında da olumlu sonuç bildirilmektedir.”