Etiket: önemli

  • Bartın Üniversitesi, HSYS Belgesi alma yolundaki önemli bir süreçten geçti

    Bartın Üniversitesi, HSYS Belgesi alma yolundaki önemli bir süreçten geçti

    Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) sürecinde önemli çalışmalara imza atan Bartın Üniversitesi’nde, Türk Standartları Enstitüsü’nden (TSE) gelen uzmanlar “TS 1381 Hijyen ve Sanitasyon Yönetim Sistemi (HSYS) Belgesi” alma sürecine dair incelemelerde bulundu.

    Bartın Üniversitesi, Koronavirüs (Covid-19) tehdidi ilk ortaya çıktığı andan itibaren hızla hareket ederek gerekli önlemleri aldı ve almaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile koordineli çalışmalar yürütülen üniversitede iç ve dış paydaşların sağlığını güvence altına almak amacıyla tüm çalışmalar titizlikle yürütülüyor. Bu noktada Türk Standartları Enstitüsü’ne (TSE) “TS 1381 Hijyen ve Sanitasyon Yönetim Sistemi (HSYS) Belgesi” için başvuru yapıldı. Başvurunun ardından TSE’den gelen uzman ekip tarafından Bartın Üniversitesi kampüslerinde incelemelerde bulundu.

    “Yeni normalde önemli mesafeler kat ettik”

    Covid-19 sürecinde her alanda önemli çalışmalar yaptıklarını ifade eden Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, “Pandeminin ilk ortaya çıktığı andan itibaren akademik ve idari insan kaynağımız ile birlikte öğrencilerimizi virüs tehlikesinden nasıl korunması gerektiği konusunda kurduğumuz ekipler aracılığıyla ciddi önlemler aldık. Bir yandan bilimsel faaliyetler ve eğitim-öğretim süreçlerinin etkin ve dinamik olarak yürütülmesi için çalışırken diğer yandan hijyen konusunda sistematik ve sürdürülebilir bir süreç yürüttük. Bu noktada TS 13811 Hijyen ve Sanitasyon Yönetim Sistemi belgesi alma yolunda önemli bir yol kat ettik” dedi.

    “Uzun soluklu çalışmalarla yarınlara hazırlanıyoruz”

    Rektör Uzun, etkin ve sürdürülebilir bir yöntemle devam edilen çalışmaları HSYS Belgesi ile taçlandırmak istediklerini de kaydederek “Küresel bir salgın olan Covid-19 ile mücadelede Bartın Üniversitesi ailesinin tüm bileşenlerinin sağlık güvenliğini arttırmak amacıyla başlattığımız çalışmalara ara vermeden devam ediyoruz. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalar ve alınan önlemleri, Türk Standartları Enstitüsü tarafından, TS 13811 Hijyen ve Sanitasyon Yönetim Sistemi belgesi ile taçlandırmak istiyoruz. Hijyen ve sanitasyona yönelik etkin ve sürdürülebilir çalışmalarımızın bu noktada TSE’den gelen uzman ekip tarafından da yerinde gözlemlendi. Ayrıca hijyen ve sanitasyon konusundaki etkin çalışmaları dolayısıyla Genel Sekreterimiz Doç. Dr. Said Ceyhan’a ile birlikte Bartın Üniversitesi ailesinin tüm bileşenlerine de teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • MİT’in müthiş operasyonunun ardından şehit ailelerinden önemli açıklama

    MİT’in müthiş operasyonunun ardından şehit ailelerinden önemli açıklama

    Kayseri’deki patlamada şehit düşen Abdulsamet Özen ve Raşit Yücel’in Kocaeli’de yaşayan aileleri, patlamanın faillerinden PKK’lı teröristin yakalanması sonrasında, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Şehit Raşit Yücel’in annesi sanıkların idam edilmesini istediklerini ifade ederek, “Bunları içeride beslemesinler” dedi.

    Kayseri eyleminin faillerinden PKK terör örgütü mensubu “Fırat/Botan” kod adlı Ferhat Tekiner, MİT ve Emniyet’in düzenlediği operasyonla Kuzey Irak’ta yakalandı. Aralık 2016’de çarşı iznine çıkan 15 askerin şehit olduğu ve 54 kişinin de yaralandığı Kayseri’deki patlamanın faili Kendal-Deniz kod adlı Kenan Çiçek’e çaldığı aracı teslim ettiği tespit edilen MİT ve Emniyet tarafından yürütülen ortak çalışmalar neticesinde Kuzey Irak’tan Türkiye’ye getirildi. Kayseri’deki saldırıda şehit düşen Abdulsamet Özen ve Raşit Yücel’in Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşayan aileleri, oğullarının şehit düştüğü patlamanın faillerinden Tekiner’in yakalanması sonrasında İhlas Haber Ajansı (İHA)’ya açıklamalarda bulundu. Şehit Abdülsamet Özen’in annesi Hayriye Özen faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını isterken, Raşit Yücel’in annesi Şükran Yücel ise faillerin idam edilmesini istediğini ifade etti.

    “Öyle bir ceza vermeleri lazım ki yaptıklarına pişman olsunlar”

    4 yıldır Abdülsamet Özen’in acısını taşıdığını söyleyen Hayriye Özen, “Bu bize çok geç gelen bir haber. Şimdiye kadar bunların çoktan cezalarının verilmesi lazımdı. Daha cezaları tam verilmedi. Cezaları nasıl verilecek bilmiyoruz. İnşallah adalet yerini bulur. İnşallah ahirette de burada da adalet yerini bulur. Hak ettikleri cezayı alsınlar. Bizim gibi nefes alacaklar ama bizim gibi acı çekmeyecekler. Bizim gibi acı çeksinler, bizim gibi bir şeylere hasret kalsınlar ki anlasınlar. Artık annelerin canlarını yakamayacaklar ama bunlar bitmiş değil. Keşke bunların hepsi yakalansın. Bunlara idam çözüm değil, çünkü her şeyden kurtulacaklar. Ama öyle bir ceza vermeleri lazım ki yaptıklarına pişman olsunlar” dedi.

    “Bu haber başkalarına zarar veremeyecekleri için sevindirdi biraz”

    Abdülsamet Özen’in babası Hüseyin Özen ise tüm PKK’lı teröristlerin yakalanmasının kendilerini sevindirebileceğini ifade ederek, “Bizim ocaklarımıza ateş düşürdüler. Başka ocaklara ateş düşmesin istiyorum. Allah bu acıyı kimseye vermesin. Allah onların da belasını versin. Bu haber başkalarına zarar veremeyecekleri için sevindirdi biraz. Bunların hepsi yakalanırsa seviniriz. Biz adalete bıraktık. Adalet yerini bulur. İnşallah fazlasıyla cezalandırılırlar” diye konuştu.

    “Lütfen bunların başlarını bize versinler, bunları içeride beslemesinler”

    Şehit Raşit Yücel’in annesi Şükran Yücel ise sanıkların idam edilmesini istediğini dile getirerek, “Eşim bugün haberi bana gönderdi, sonra kızım gönderdi. Ben haberi görünce çok üzüldüm. Evdeydim, eve sığamadım. Kendimi dışarı atmak istedim. Herkesi telefonla aramak istedim. Kardeşlerimi aradım. Onlar da haberi görmüşler, bana söylemediler. Ben gerçekten çok üzgünüm. Bizi hiçbir şey rahatlatamaz. Bunlar sadece bir piyon, bunların başlarını istiyoruz. Bu işi kaç kişi yaptıysa onların hepsini istiyoruz. Ne istediler? O gün 15 tane masum çocuktan ne istediniz. Bir o kadar da gazimiz var. Çocuklarımızın hayatı söndü. Bu çocuklardan ne istediniz, o kadar mı korkak, o kadar mı ödleksiniz, o kadar mı korkuyordunuz küçük çocuklardan? Bunlar ana kuzusuydu. Ben onların karşısına çıkıp yüzlerine tükürmek, gırtlaklarını tutmak istiyorum. Buradan devlet büyüklerime sesleniyorum. Lütfen bunların başlarını bize versinler, bunları içeride beslemesinler. Yalvarıyorum, idam mı getiriyorlar, başka bir şey mi getiriyorsalar getirsinler ama bunları içeride beslemesinler” şeklinde konuştu.

  • Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metintaş’tan önemli uyarılar

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metintaş’tan önemli uyarılar

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, yaklaşan kış mevsimi ve soğuyan havalarla birlikte kış infeksiyonlarına dikkat edilmesi uyarısında bulundu.

    ESOGÜ Haber’e açıklamada bulunan Prof. Dr. Metintaş, Covid-19’da ve grip infeksiyonunda ana bulaşma yolunun virüsü taşıyan kişilerin konuşma, öksürme ve hapşırması sırasında ortaya çıkan damlacıklar olduğunu belirterek, “Dünya olağanüstü günlerden geçiyor. Son yüzyılın ikinci büyük pandemisinin sürdüğü bu günlerde her yaş grubundan insan pandeminin neden olduğu sorunlarla yaşamını devam ettirmeye çalışıyor. Her yıl sonbahar ve kış aylarında solunum yoluyla bulaşan hastalıklar yaygınlaşır. Bu durum, Covid-19’la birlikte diğer hava yoluyla bulaşan hastalıkların birlikteliğine neden olacaktır. Önümüzdeki günlerde bu sorunu artan oranda yaşayacağız. Yani toplum içinde Sars-CoV-2 virüsü pandemisi devam ederken, aynı zamanda toplumda grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüslerle de infekte olmuş bireyler toplumda artan oranda karşımıza çıkacaktır. Bu tür durumlarda hangi virüs ya da bakterinin infeksiyonlarda etken olduğunu kesin bilmek için uygun laboratuvar testlerinin yapılması gerekir. Bu etkenlerin çoğu burun ve boğazın arkasında büyük miktarlarda bulunduğundan test numuneleri, burun veya boğaz sürüntü örnekleri alınarak yapılabilir. Kişilerin konuşma, öksürme ve hapşırması sırasında ortaya çıkan damlacıklarla kirlenen yüzeylerle temas eden ellerin ağız, burun ya da gözlere dokunulması ile de hastalık bulaşabilir” dedi.

    “Covid-19 daha fazla bulaşkan olup, bulaşkanlık 10 gün ve hatta daha uzun sürer”

    Hastalık belirti ve bulguları açısından Covid-19, grip ve diğer solunum yolu hastalıklarının birbirinden ayrılabileceğini belirten Prof. Dr. Metintaş, “Covid-19’da bulunabilen ateş, terleme, öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, yorgunluk, kas/vücut ağrısı gripte de bulunur. Buna karşılık, Covid-19’da öksürük kuru öksürük şeklindedir. Covid-19’da görülen koku ve tat duyusu kaybına diğer solunum yolu enfeksiyonlarında rastlanmaz. Çocuklar dışında ishal, bulantı ve kusma gibi gastrointestinal semptomlara gripte rastlanmaz. Solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, semptomlu veya semptomsuz oksijen satürasyon düşüklüğü Covid-19’da daha fazladır. Grip çocuklarda, Covid-19 yaşlılarda daha ağır seyreder. Covid-19’da hastalık temastan 2-14 gün sonra, gripte ise hastalık temastan 1-4 gün sonra açığa çıkar. Covid-19 daha fazla bulaşkan olup, bulaşkanlık 10 gün ve hatta daha uzun sürer. Belirti göstermeyip, virüsü taşıyan bulaştırıcılar da bulunmaktadır. Gripte bulaşkanlık genellikle 5-7 gündür. Semptomsuz bulaşkanlık olmaz. Covid-19’da yaşlı bireyler, kalp, akciğer hastalığı bulunanlar, diyabet ve obezitesi olanlar daha risklidir. Gripte ise en riskli grup küçük çocuklar ve kronik hastalığı olanlardır. İyileşme hastalarda birkaç günden haftalara veya aylara kadar uzar. Gripte ise iyileşme süresi daha kısa olup, birkaç gün ile 2 hafta arasında değişir. Covid-19 için kesinleşmiş bir tedavi bulunmamaktadır. Grip için bazı etkenlerde etkili olabilecek anti-viral ilaçlar vardır. Korunma için henüz geliştirilmiş bir aşı bulunmamaktadır. İnfluenza için her yıl yapılan, ölüm riskini azaltan bir influenza aşısı bulunmaktadır” dedi.

    “Ateş olması veya durumun kötüleşmesi halinde sağlık personeline haber verilmelidir”

    Prof. Dr. Metintaş, solunum yolu hastalıklarından korunmak için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

    “En önemli korunma yolu solunum yolu enfeksiyonlarına maruz kalmaktan kaçınmaktır. Ev dışı her ortamda bireyler arasında 1,5 metre sosyal mesafe kuralı, maske ve iyi el yıkama en önemli korunma yoludur. Bireyler her gün sağlıklarını izlemeli, hastalık belirtilerinin varlığını takip edip, belirti varsa ateşlerini ölçmelidir. İyi vatandaşlık gereği hastalık bulgusu olanların durumunu aile ve iş yerlerine bildirip, onları korumaya almaları gerekir. Hasta olan kişiler, bol sıvı almalı, iyi beslenmeli ve kendisine iyi bakmalıdır. Ateş olması veya durumun kötüleşmesi halinde sağlık personeline haber verilmelidir. Solunum yolu hastalıklarına yatkınlığı artıracağından sigara veya nargile içme bırakılmalıdır.”

  • Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu Toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu Toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “İki aşı adayımızın hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış, sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen Koronavinüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Bakan Koca, tedbirlere uyulursa hem gribal enfeksiyondan hem de korona virüsten korunmuş olunabileceğini belirtti. Koca, “Korona virüsle ilgili artık çok şey biliyoruz. Kuralların sonuçları hakkında, somut, ölçülebilir tecrübelerimiz var. Salgının maske, mesafe ve temizlik tedbirlere uyuldukça gerilediğini, bu tedbirlerden vazgeçtikçe tırmanışa geçtiğini hem ülkemizde hem dünyada görüyoruz. Maskenin koruyuculuk özellikleri konusunda yeni veriler ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2 gün önce 12 Ekim’de grip güncelleme raporunu yayınladı. Bu raporda grip mevsimini yaşamış olan Güney Yarım Küre’de Yeni Zelanda, Orta ve Güney Amerika gibi yerler de bu yıl bu enfeksiyonun çok seyrek görüldüğü bildirilmektedir. DÖS grip vakalarının azalması sonucunu maske, sosyal mesafe ve el hijyenine bağlamaktadır. Yapılan bazı araştırmalar korona virüs tedbirlerinin grip ve bazı enfeksiyonları yüzde 35 civarında diğer bazı araştırmalarsa en az yarı yarıya ortaya koymaktadır. Ekim ayındayız. Gribin en yaygın olduğu günlere girdik. Korona virüse karşı alacağımız tedbirler bizi gripten de koruyacak. Tedbirlere uyarsak 2 hastalıktan birden korunmuş olacağız. 2 ayrı virüse karşı tedbir aynıdır. Grip ölüme yol açabilen bir hastalıktır. Kronik karaciğer, kronik akciğer, kalp, hipertansiyon, diyabet hastalığı olan vücut direnci düşük kişiler gribal enfeksiyonlar sonucunda hayatını kaybedebilmektedir. Buna rağmen gribin bulaşmasına karşı yeterince duyarlı değiliz” ifadelerine yer verdi.

    DSÖ Covid-19 raporuna ve AB ilerleme Raporu’na değinen Bakan Koca, “DSÖ Covid-19 raporunda pandemiye karşı elde ettiğimiz başarı kapsamlı şekilde ele alınıyor. Türkiye’nin en zengin ülkeler arasında olmamasına rağmen salgınla mücadelede en cömert davranan ülkelerden biri olduğu vurgulanıyor. Temaslı taramasıyla vaka tespiti izalasyonla kontrol altına almaya strateji buna ek olarak erken tanı ve tedaviye dayalı klinik uygulamasına vurgu yapılıyor. DSÖ Covid-19 Türkiye raporundan sonra bugünlerde yayınlanan AB İlerleme Raporu’na değinmek istiyorum. Raporda Türkiye’de mart ayında başlayan Covid-19 pandemisi çerçevesinde bakanlığımız halk sağlığı koruyucu ve sağlık kuruluşlarıyla sağlık personelinin üstündeki yükü artması önleyici tedbirleri vakit kaybı olmadan belirtilmektedir. Türkiye’nin sağlık sistemi Covid-19 pandemisinin gereklerini sağlayabilecek güçtedir. Sosyal güvencelere bakılmaksızın herkese ücretsiz test ve tedavi imkanı sağlanmıştır. Türkiye krizin erken döneminde AB İlerleme Raporu’nda yer alan değindiğim hususlar küresel salgına karşı savaşımızı küresel standartlarda verdiğimizi göstermektedir. Bu standartlar başarımızın bir kısmını değerlendirmeye dönüktür” diye konuştu.

    “Virüs taramalarına başladık”

    Temmuz ayından itibaren normalleşme dönemine geçtiğini hatırlatan Koca, “Sınırlamalar kalktı. Ülkeler arasında gidiş ve gelişler yine ülkelerin koyduğu günlük vaka sayılarının belli düzeyin altında olması şartıyla başladı. Bu dönemin yeni gereklilerine uygun olarak virüs taramalarına başladık. Bu taramaları havaalanlarında, yurtdışına gidenlere, cezaevinde bulunanlara, asker, sporcu, organize çalışanlarına yapıyoruz. Bugüne kadar havayoluyla yurtdışına gidenlerde yaptığımız test sayısı 490 bin 480’dir. Bu taramalarda bin 226 kişide test pozitif çıkmıştır” dedi.

    “15 Ekim’de bu saha taramasını tekrarlıyoruz”

    15 Ekim’de saha taramasına tekrar başlanacağını vurgulayan Koca şu ifadelere yer verdi:

    “Daha önce enfeksiyonun yaygınlığı ve bağışıklık durumunu ölçmek için 153 bin kişiyi kapsayan bir saha taraması yapmış, sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmıştık. 15 Ekim’de bu saha taramasını tekrarlıyoruz. Toplumunun tamamını yansıtacak büyüklükte örneklendirme üzerinde çalışma yapıyoruz. Hem belirtisiz olduğu halde testi pozitif çıkan taşıyıcı vakaları hem de antikor testleriyle daha önce virüs kendisine bulaştığı halde bunu fark etmemiş fakat sonuçta bağışıklık geliştirmiş kişileri tespit etmiş olacağız. Bu çalışma bize toplumun tamamı hakkında fikir verecektir. Pandeminin ilerleyen aylarında yurt dışına gidip gelenler, dış alanlarda tedbirlere uyanlar toplumca disiplinli olduğumuzu belirtiyorlar. Törenler ve toplu etkinliklerin olduğu ayları geride bıraktık. Kapalı alanlar çok önem kazandı. Aynı işyerinde çalışan kişilerin tedbir almadıklarını duyuyoruz. Maske kuralından ödün verilmemelidir”

    “Risk tabana yayılıyor”

    Maskenin bazı bilim adamlarınca aşı benzeri bir konu olarak kabul edildiğini hatırlatan Koca, “Aşı konusunda salgına karşı tam bir güvence olarak görülmemelidir. Korona virüs bulaştığı kişide 2 veya 3 hafta sonra iz bırakmayacağı hatta fark edilemeyeceği gibi bu süre hayatın en çetin günleri de olabilir. Aşı konusunda gelişmeler ise çok yol alınmasına rağmen böyle kısa günlerde ifade edilemez. Aşı yaygın olarak yapılabileceği güne kadar kendini virüsten koruyabilenler için bir çare olacaktır. Aşı kendisini virüsten koruyamayanlar için çare değildir. Salgında başta çok sıkı tutulan tedbirler yorgunluk sebebiyle gevşiyor. Virüsün yol açtığı hastalık ve tedavisi hakkında çok daha bilgi sahibi olmakla birlikte risk tabana yayılıyor. Testi pozitif çıkanların ve bunların temaslıların izolasyon kuralına uyması şarttır. Bakanlık olarak gerekli önlemleri alıyoruz. Belirgin semptomu olan kişilerin sağlık kuruluşlarına bir an önce başvurmalarını istiyoruz. Ağır hastalar bunlar arasından çıkıyor. İzlediğimiz strateji tedbir ve koruma, tanı ve izolasyonla normal yaşama dönüştür” ifadelerine yer verdi.

    HES uygulaması

    HES’ten her vatandaşın yararlanması gerektiğini ifade eden Koca, ”Girip çıkacağınız yerin risk durumunu HES’le öğrenebilirsiniz. HES korona virüs konusunda güncel tüm verileri içeren bir nevi haritadır. Bizler sahada her türlü tedbiri almak ve bütün şüphelilere ulaşmak için seferberlik halindeyken bütün pozitifleri takip altında tutarken sizler de lütfen HES’ten yararlanın” dedi. Son 6 haftadır Türkiye’nin bazı bölgelerine ziyaretlerde bulunduğunu anımsatan Koca, “Salgınlar yerinde müdahaleleri gerektiriyor. Biz de bu sebeple son 6 haftadır ülkenin bazı bölgelerine ziyaretlerde bulunduk. Vakaların artış gösterdiği bölgelerde sebepleri ortaya çıkararak ek tedbirler aldık. Son bir hafta içinde İstanbul, Bursa, Denizli, Kahramanmaraş’ın olduğu bazı illerimizde artışlar oluştu. Geçtiğimiz pazartesi günü yüz yüze eğitimde planlanan ikinci aşama ortaya kondu. Salgında başarı kazandıkça hayatın her alanında sırayla eski düzene kavuşacağımız aşamaya yaklaşıyoruz. Hem DSÖ hem AB ilerleme raporunda bahsettiği salgınla mücadele stratejimizle bu işin üstesinden alnımızın akıyla geleceğiz, şüpheniz olmasın, sizden istediğimiz sabır, sebat ve bilhassa da girdiğimiz aylarda tedbirlere harfiyen uymaktır” diye konuştu.

    “Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinden çalışmaktadır”

    Ortak çalışma grubunun 4 farklı aşı üzerinde çalışıldığını belirten Koca, “Çalışmalarını kamuoyunda sürdürmeyen tek hedefleri olan aşıya kilitlenen bir kurulumuz daha var. Temmuz ayında oluşmaya başlayan yerli ortak çalışma grubunda biraz daha yol alınmasını bekleyerek size detaylı bilgi vermedim. Bugün bu aşamaya geldiğimize inanıyorum. Aşı ortak çalışma grubunda diğer aşı çalışmalarını doğrudan yürüten uzmanlar da bulunmaktadır. Türkiye’nin aşı çalışmaları bu bilim insanlarına bağlı 600 kişilik bir ekip tarafından sürdürülmektedir. Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinden çalışmaktadır. Başka çalışmalar da vardır. Aşı çalışmalarını yürüten ekiplerimiz sonuca en kısa zamanda ulaşmak için rekabet içinde, birbirinin başarısı için de dayanışma içindedirler. Şu an aşılardan ikisi insan deneyi aşamasına yakındır. Aşı çalışmaları Sağlık Bakanlığımızın himayesi altındadır. Bakanlığımıza bağlı TÜSEP bilimsel ve teknolojik alanda ülkece gurur duyduğumuz TÜBİTAK bu çalışmaların öne çıkan aktörleri arasındadır” açıklamasında bulundu.

    Bulaşıcı hastalıkların geçmişine bakıldığında aşıların kolay bulunmadığını belirten Koca, “Kızamık aşısı 7 yılda, boğmaca aşısı 8 yılda, çocuk felci aşısı 20 yılda, grip aşısı 14 yılda geliştirilmiştir. Bilimsel bilginin üzerine o tarihlere kıyasla kat kat bilgi eklenmiş, teknolojisi mukayese edilmeyecek derecede ilerlemiştir. Bugün ki durum elbette farklı olacaktır ama işin doğasında bir zorluk olduğu da bilinmektedir. Salgının başlangıcında aşı için öngörülen zaman en az 12 ortalama 18 aydır. Salgın 1 yılını doldurmaya yaklaşırken gerçekten önemli gelişmeler ortaya kondu. Çin, Rusya, İngiltere ve bazı ülkeler insan üzerinde deneye geçtiklerini bildirdiler. Fakat bunların hiçbiri satın almak istediğinizde her şeyiyle sonuçlanmış bir aşı taahhüdünde bulunamamaktadırlar. Bilim şuanda umut olmayı kabul etmekte kesin vaadi erken görmektedir. Aşı konusunda dünyadaki durum budur, umut çok yüksek olmakla birlikte temkini ve tedbiri elden bırakmamak gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

    “2 aşı adayımız hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir”

    Türkiye’deki aşı çalışmaları hakkında bilgi veren Koca, “Türkiye’deki aşı çalışmalarıyla diğer bazı ülkelerdeki aşı çalışmaları arasında fark hayvan deneylerinden insan üzerinde yapılacak deneylerin üstünde bir farktır. Sonuca daha yakın görünen 2 aşı adayımız hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir. Aşı bu salgına karşı insanlığın bir zaferi olacaktır. Bu zaferi elde edecekler arasında sizin konuştuğunuz dili konuşan sizin okuduğunuz okullardan yetişen bilim inşalarından kuşkunuz olmanız. Bilim imkan ve adanma işidir. Türkiye aşının gerektirdiği tüm teknolojik imkanları bilim insanlarına sunmuş durumdadır. Bilim insanlarımız da bu konuyu hayatların temel meselesi haline getirmiştir. Sizlerden bilim insanlarımıza inanmanızı, önerdikleri tedbirlere, maske, mesafe ve temizlik kuralına uymamızı, sağduyu içinde yılgınlık göstermeden devam ettirmenizi istirham ediyorum. Aşı tüm denemelerden başarıya geçip üretilene kadar elimizdeki güç tedbirdir” şeklinde konuştu.

  • Eskişehir-Belarus işbirliğinde önemli adım

    Eskişehir-Belarus işbirliğinde önemli adım

    Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu, Belarus Cumhuriyeti Türkiye Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi Viktor V. Rybak ile Belarus Cumhuriyeti Büyükelçiliği Müşaviri ve Ticaret Temsilcisi Ruslan Kizileviıch’i ağırladı.

    ESO’da gerçekleştirilen görüşme sonrası iki ülke arasında gerçekleştirilecek her türlü ticari faaliyeti desteklemek adına karşılıklı iş birliği yapılması kararlaştırıldı. Eskişehir’in, gerek sanayi, gerek ticari gerekse akademik yönü düşünüldüğünde bölgenin en güçlü şehirlerinden biri olduğunu Büyükelçi Ryba’a aktaran ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, “Bu anlamda Odamız, sadece Eskişehir özelinde değil, bölgeyi kapsayan iş birlikleri geliştirilmesine de öncülük edebilir. İki ülke arasındaki politik ilişkiler halihazırda iyi seviyede. Bunu ekonomik ilişkileri geliştirerek taçlandırmalıyız. Pandemi sürecinin etkilerinin minimuma indirebilmek adına özellikle Belarus’un sanayi şehri olan Grodna ile Eskişehirli firmalar arasında gerçekleştirilecek online birebir görüşmelerin faydalı olabileceği düşünüyoruz” dedi.

    Firmalar tanışacak

    Büyükelçi Viktor V. Rybak ise yaptığı değerlendirmede, Eskişehir ve Belarus arasındaki dış ticaret rakamlarının arttırılası gerektiğinin altını çizdi. Belarus Cumhurbaşkanının geçtiğimiz sene Türkiye ile ticaretin artırılması amacı için bir çağrıda bulunduğu ve akabinde iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin artış gösterdiğini ifade eden Rybak, “Geçtiğimiz aylarda ESO ve Minsk Ticaret ve Sanayi Odası üye firmaları arasında gerçekleştirilen görüşmeler çok faydalı geçti ve başarılı iş birlikleri geliştirildi. Bunu tekrarlamalıyız” diye konuştu.

    Yapılacaklar alanında bilgi veren ESO Başkanı Kesikbaş, ilk etapta Belarus menşeli firma bilgilerin Odanın internet sitesinde yayınlanacağını, firma bilgilerinin ESO üyeleriyle paylaşılacağını ve Belarus büyükelçiliğinin de Eskişehirli firmaların Belarus’ta gerçekleştirmek istediği her türlü faaliyette destek olacaklarını açıkladı.

    ESO’da Gerçekleşen Görüşmeye Başkan Yardımcısı Sinan Özeçoğlu, Yönetim Kurulu üyeleri Gürhan Albayrak, Ömer Benli, Güven Erdoğan ve Evren Şahin katıldı.