Etiket: önemli

  • Barış Pınarında ticari hayat için önemli adım

    Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, Barış Pınarı Harekatı ile terör örgütü PKK/YPG’den temizlenerek Türkiye’nin kontrolüne geçen Telabyad’da, tarım ve ticaret hayatının normale dönmesi için yapılan çalışmalara büyük önem verdiklerini söyledi.

    Şanlıurfa Valiliği Suriye Destek ve Koordinasyon Merkezi (SUDKOM) koordinesinde, geçtiğimiz günlerde hizmet binası onarılan ve Telabyad Yerel Meclisi tarafından kurucu başkanı atanan Ticaret ve Sanayi Odasında 240 üyenin kaydı güncellenmişti. Önceki gün akşam saatlerinde Akçakale Gümrük Kapısına giden Vali Abdullah Erin, burada Telabyad Yerel Meclis Üyeleri ve ile bir araya gelerek, Telabyad Ticaret ve Sanayi Odası meclis üyelerinin belirlendiği toplantıya katıldı. Türkiye’nin kontrolünde olan bölgelerin, Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye Milli Ordusu ve geçtiğimiz günlerde göreve başlayan yerel polis gücü sayesinde daha güvenli hale geldiğini belirten Vali Erin, Telabyad’da tarımsal üretim ve ticaretin normal seyrine geçmesi için Türkiye’nin danışmanlık ve fiili destek olmaya devam edeceğini söyledi.

    Telabyad’da pamuk, hububat ve baklagiller sınıfı tarım ürünlerinin alım fiyatının belirlendiğini ve isteyen üreticilerin ürünlerini TMO’ya satmaya başladığını dile getiren Vali Erin, büyük bir nüfusa ve tarımsal üretim potansiyeline sahip olan ilçenin en kısa sürede kendi ayakları üzerinde durabilecek seviyeye geleceğini ifade etti.

  • Bitkisel destek tedaviler kanser tedavisine önemli katkı sağlıyor

    Bitkisel destek tedaviler kanser tedavisine önemli katkı sağlıyor

    Tıbbi Farmakoloji Fitoterapi ve Homeopati Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Iraz, bitkisel destek tedavilerin kanser tedavisine önemli katkı sağladığını belirtti.

    Bitkilerin ilaç geliştirilmesinde en önemli kaynak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mustafa Iraz, “Bitkilerdeki etkili bileşenlerin ayrıştırılarak, saf maddeler olarak tedavide kullanılması her zaman mümkün değildir. Nitekim, saflaştırılmayan veya kısmen saflaştırılan bitkisel ekstraktlar, aynı bitkiden izole edilen saf maddelere göre daha yüksek etkinlik gösterir. Bunun en önemli sebebi ekstraktın içerisinde yer alan polifenoller veya saponinler gibi bazı bitki bileşenleridir. Bu bitki bileşenleri çoğu kez kendileri etkili olmasa bile etkili bileşenin etkinliğini artıran adjuvan maddeler olarak fonksiyon gösterirler. Mesela, Ginkgo biloba, Hypericum perforatum, Tribulus terrestris, Artemisia annua gibi bitkiler bütün bitki veya ekstre olarak kullanılırlar. Saf maddelere kıyasla, bir bitki ekstraktının çok daha düşük dozları ile içindeki sinerjistik etkili maddelerden dolayı, istenen biyolojik cevap sağlanabilmekte ve aynı zamanda olası riskler bertaraf edilebilmektedir” dedi.

    Genellikle en iyi etkinin elde edildiği ekstraksiyon tekniklerinin sır olarak saklandığını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Iraz, “Bitki özlerinin saf madde yerine ekstrakt olarak kullanılmasının bir başka nedeni ise saf olarak izole edilen bileşenlerin daha kolay bozularak etkisini kaybetmesi ve tek başına biyoyararlanımının düşük olmasıdır. Başka bir ifadeyle bağırsaklardan yeterince emilememesidir. Bu duruma bir örnek olarak belirgin antidepresan etkinliğe sahip olan Sarı kantaron (Hypericum perforatum ya da St.John’s wort) verilebilir.

    Sarı kantaronun içerdiği hiperforin izole edildiğinde atmosferik oksijen ile teması durumunda parçalanarak etkisini kaybetmektedir. Bitki ekstraktı içinde ise antioksidan etkili flavonoitler tarafından korunarak bozulması önlenmektedir. Diğer bileşen hiperisin ise bağırsaklardan son derece zayıf emilimi nedeniyle tek başına etkinliği zayıf olup, ekstrakt halinde bulunan epikateşin, prosiyanidin, hiperozit veya rutin gibi polifenolik bileşikler ile kombine olduğunda kan seviyesinde belirgin bir artış meydana gelmekte ve kuvvetli antidepresan etki göstermektedir. Bu nedenle, etkili bileşenlerin saf halde kullanımı yerine “standardize edilmiş kantaron ekstraktının” kullanılması tercih edilmektedir. Dolayısıyla günümüzde tedavi amacıyla etken maddelerin bitkiden saflaştırılarak kullanılması yerine “belirli bileşenleri bakımından standardize edilmiş bitki ekstraktlarının” kullanılması, daha yüksek etkinlik ve daha az yan etki için tercih edilmektedir” diye konuştu.

    Kanser destek tedavisi uygulayan Prof. Dr. Mustafa Iraz, bitkisel destek tedavilerinin kanser hücresinin hem gerekli besinleri dengeli olarak alması sağlayarak olgun hücre haline gelmesini hem de kanser hücresindeki genetik yapıyı etkileyip hızlı bölünmeyi yavaşlatarak kanser tedavisine katkıda bulunduğunu belirtti.

    Dr. Iraz, bitkisel ürünlerin kanser tedavisine bu katkıları verirken sağlıklı hücrelere zarar vermeyeceğini; Bu nedenle kanser hastalarında fitoterapinin güvenle kullanılabilecek bir tamamlayıcı tıp yöntemi olduğunu vurguladı.

  • Atasoy Şirketler Grubu Afrika, Asya ve Arap ülkelerinde önemli projelere başlıyor

    Atasoy Şirketler Grubu Afrika, Asya ve Arap ülkelerinde önemli projelere başlıyor

    Atasoylar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nezaket Emine Atasoy, Afrika ülkeleri başta olmak üzere Asya ve Arap ülkelerinde yeni işbirlikleriyle büyük projeleri hayata geçirmeye başlayacaklarını söyledi.

    Atasoylar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nezaket Emine Atasoy, 2020’ye yaklaşırken bünyelerindeki şirketlerin mimar ve mühendis kadroları ile birlikte büyük projelere başladıklarını kaydetti. Atasoy, “Ülkemizin kalkınması ancak şirketlerin dünyaya açılması ile olabilir. Atasoylar Şirketler Grubu olarak bünyemizdeki diğer şirketler ile çok seyahatler yaptık. Büyük projelere imza attık. Şimdi zaman kaybetmeden süratle projeleri hayata geçirmeye başlıyoruz” dedi.

    Atasoylar Şirketler Grubu, geçtiğimiz yıl Senegal’de demiryolu ve Çad’da havalimanı için ülke yetkilileri ile işbirliği anlaşması yaptı. Şirket, Afrika, Asya ve Arap ülkeleri ile Amerika’da şubeler açmaya hazırlanıyor.

  • Atatürk Üniversitesi desteğiyle ‘Sıfır Atık Projesi’nde önemli hamle

    Atatürk Üniversitesi desteğiyle ‘Sıfır Atık Projesi’nde önemli hamle

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan ve israfın önlenmesi, atığın azaltılması ile atıkların dönüştürülmesini kapsayan “Sıfır Atık Projesi” Atatürk Üniversitesi ATA Teknokent bünyesinde bulunan girişimciler tarafından hayata geçirildi.

    ATA Teknokentte gerçekleştirilen projeyi yerinde inceleyen Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, yapılan çalışma hakkında bilgi aldı. “Yaşam İçin Dönüştür” sloganıyla yaklaşık 9 aydır Ar-Ge çalışması yapılan adına ise “Ekolojim” ismi verilen ürün, yapay zekâ teknolojisi kullanılarak katı atık ayrıştırma işlemini gerçekleştiriyor.

    ATA Teknokentte hayata geçirilen projeyi oldukça beğenen Rektör Çomaklı, doğanın giderek kirlendiği günümüzde bu tür projelerin insanlığın geleceği için büyük önem arz ettiğini söyledi.

    Rektör Çomaklı, “Geleceğe daha temiz, daha güzel ve yaşanabilir bir ülke bırakmak için hedefimiz, sloganda da belirtildiği gibi yaşam için dönüştürmektir. Mühendislik Fakültesi öğrencilerimizin ortaya koyduğu bu ürün ülkemiz için bir ışık olmuştur. Bu ışık sayesinde yerli ve milli yazılımlar ve ürünler ortaya çıkmıştır, çıkmaya da devam edecektir” vurgusunda bulundu.

    Ürünün Teknofest kapsamında Atatürk Üniversitesi Teknokent patentli ürünler standında sergileneceğini belirten Rektör Çomaklı, Yeni Nesil Üniversite vizyonu çerçevesinde belirlenen sıfır atık amacına yönelik çok olumlu bir ürün olduğunu ifade ederek memnuniyetini dile getirdi.

    Ziyareti esnasında Rektör Çomaklı’ya refakat eden Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Ersin Karaman, Ekolojim’in gelişim sürecini anlattı. Karaman: “Altı kişilik ekip ürünün işlevselliğini ve verimli çalışmasını geliştirmek için her gün ekip ruhuyla yazılım ve donanım üzerine çalışılarak ürün ortaya çıkarılmıştır. Ürün 6 farklı kategorideki dönüştürülebilir atığı yapay zekâ teknolojisiyle tanıyarak ilgili konteynırlara ayrıştırmakta, plastik şişe kapaklarını ayrıca toplamakta ve atılan atıklar karşılığı teşvik amacıyla kartpostal hediye etme, karta para veya puan yükleme gibi özellikleri içinde barındırmaktadır” şeklinde konuştu.

    Teknokent Genel Müdürü Karaman ayrıca ürünün, atılan her atığa karşılık temizlenen toprak ve deniz suyu miktarı ile kesilmekten kurtulan ağaç sayısını güncel olarak verdiğini belirterek bu aşamadan sonra sistemin atık ayrıştırma sürecini teşvik edici bir sürece doğru ilerlediğini ifade etti.

  • Özel Bilkent Erzurum Laboratuvar Okulları İlkokul ve Ortaokul Müdürü Yurdakul: “Okula başlama çocuklar için önemli bir adımdır”

    Özel Bilkent Erzurum Laboratuvar Okulları İlkokul ve Ortaokul Müdürü Yurdakul: “Okula başlama çocuklar için önemli bir adımdır”

    Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına kısa bir süre kala, okula yeni başlayacak olan öğrencilerin okula uyumlarını kolaylaştırmak amacıyla uzmanlar aileleri uyardı.

    Özel Bilkent Erzurum Laboratuvar Okulları İlkokul ve Ortaokul Müdürü Meliha Ayşen Yurdakul, okula yeni başlayacak olan öğrencilerin okula uyumlarını kolaylaştırmak için velilere yardımcı olacak önemli uyarılarda bulundu.

    “Okula başlama, çocuklar ve aileleri için önemli bir aşamadır ve çocuğun yaşamında büyük bir değişim anlamına gelmekte, çocuklarıyla birlikte aileler de bu heyecanı paylaşmaktadır” diyen Yurdakul; “Okula başlayacağı güne kadar çocuklar, zamanlarının büyük bir bölümünü evde kardeşleri ile birlikte ya da anne babalarıyla bir arada geçirmektedirler. Okulların açılmasıyla birlikte çocuklar tamamen yabancı olduklar yeni bir ortama girerler. Bu ortam yani okul ortamı, çocuğun daha önce belki hiç görmediği, tanımadığı ortamdır. Bu nedenle okula yeni başlayan çocuk, daha önce hiç tanımadığı yeni insanlarla bir arada vakit geçirmeye başlayacaktır. Bu durumu kavramakta zorlanan çocukların okula uyumları güçleşmekte ve gelecekteki eğitim yaşamları da bundan etkilenmektedir. Aslında okula yeni başlayan çocukların belli bir süre yabancılık çekmesi ve uyum güçlüğü yaşaması normaldir. Önemli olan; aile, okul ve öğretmenin bu süreçte işbirliği içerisinde olup, çocuklara yardımcı olmalarıdır” dedi.

    “Bu süreçte neler yapılmalıdır?”

    Anne babaların, okula yeni başlayan ve bu tür güçlükleri yaşayan çocuğun sadece kendi çocukları olmadığını, her çocuğun bu tür zorluklar yaşadığını bilmeli ve ona göre davranması gerektiğini ifade eden Yurdakul, “Her çocuk benzer şeyler yaşamakta fakat her çocuğun bu durumla baş etme yöntemi farklıdır. Aileler, kendilerini çocukların yerine koyarak, olayları onların gözüyle görmeye çalışmalıdırlar. Diğer bir ifadeyle, “kendileri yeni ve bilmedikleri bir ortama girdiklerinde ne hissetmektedirler?” Bunu fark ederlerse, çocuklarının duygu, düşünce ve davranışlarını daha iyi anlayacaklar ve onlara daha çok yardımcı olacaklardır.Okul ile ilgili hazırlıkları ve küçük de olsa bazı alışverişlerini çocukla birlikte yapmak, bu hazırlıkları yaparken onun kararlarının da dikkate alındığı, mesajını vermek okul hakkında onu heyecanlandıracak, okula uyumu hızlandıracaktır” diye konuştu.

    Öğrencinin okula götüreceği çantasını ya da araç gereçlerini, anne-babasıyla birlikte hazırlaması gerektiğini, öğrenciye okulda onu iyi şeylerin, yeni arkadaşların beklediğini vurgulamak gerektiğini belirten Meliha Ayşen Yurdakul, şunları söyledi:

    “Ebeveynler, çocuklarının, okula, öğretmenlere ve arkadaşlarına karşı olan, duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine fırsat vermeli. Onları saygıyla dinlemelidirler. Anne- babaların, okulla, öğretmenle ve diğer çocuklarla ilgili olumlu bir dil kullanmaları, çocuklarının okula alışmalarını hızlandıracaktır. Çocuklar, okulun ilk açıldığı gün okula gitmeli fakat; Çocuğun ilk günün stresinden de uzak tutulması gerekmektedir. Yani, okulun ilk günlerinde yaşanması muhtemel karışıklıklardan, kalabalık ve gürültülü ortamlardan uzak kalmasını sağlamak yine çocukların okula uyumunu kolaylaştıracaktır. Öncelikle, öğretmenlerin idarecilerin ve ebeveynlerin kaygı-stresten uzak olmaları, sakin olmaları bu konuda önemli bir etkiye sahiptir.”