Etiket: önemli

  • “İş Etüdü” kitabı akademi ve sektör için önemli bir kaynak sunuyor

    “İş Etüdü” kitabı akademi ve sektör için önemli bir kaynak sunuyor

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Kahya’nın ESOGÜ Yayınevi tarafından yayınlanan “İş Etüdü” kitabı, endüstri mühendisliği alanında hem akademi hem de sektör için önemli bir kaynak olarak okuyucu ile buluşuyor.

    İş etüdü, metot etüdü ve iş ölçümü gibi temel alanlarda değerlendirmelerde bulunulan eserde endüstride verimsizliklerin nasıl yok edilebileceği veya azaltılabileceği tartışılıyor. İş etüdünün kaynakların verimli kullanımını amaçlayan Endüstri Mühendisleri için temel mesleki derslerden biri olduğunu vurgulayan yazar Prof. Dr. Emin Kahya kitabın önsözünde içeriğe ilişkin şu ifadelere yer veriyor:

    “Kitabın birinci bölümünde iş etüdünün tanım ve önemi vurgulanmıştır. Metot iyileştirmelerindeki temel hareket noktası dikkate alınarak, ikinci kesimde, işlemi oluşturan bileşenler tanıtılmış, etkin olmayan bileşenlerin etkisinin nasıl azaltılabileceği ikinci bölümde özetlenmiştir. Üçüncü bölümde, metot etüdü hakkında genel bilgiler verilerek, iyileştirme çalışmaları için temel ilkeler ve üretim sistemlerinden örnekler ele alınmıştır. Ayrıca, fabrika gibi çapında uygulanacak teknikler de tanıtılmıştır. Mikrohareket etüdünün uygulama azlığı dikkate alınarak, konu hakkında, dördüncü bölümde, kısa bilgi verilmekle yetinilmiştir. Beşinci bölümde, iş ölçümünün kullanılabildiği alanlar tanıtılarak, ele alınan işlemin özelliğine bağlı olarak hangi tür işlemlerin hangi iş ölçüm yöntemleri ile ölçülebileceği vurgulanmıştır. Altınca bölümde Zaman Etüdü üzerinde ayrıntılı durulmuştur. Genel olarak Zaman Etüdünde izlenecek süreç tanıtılmış, üretim sistemlerinden muhtelif işlemler için gözlemlerden hareketle standart sürenin tespiti sunulmuştur. Otomatik beslemeli tezgâhlarda, genellikle üretim hız çok yüksek olduğu için, zaman etüdü yöntemi ile standart süre belirlenemez. Böyle iş istasyonlarında standart süre ve üretim hızının nasıl belirleneceği yedinci bölümde ele alınmıştır. Sekizinci bölümde, iş ölçüm yöntemlerinden biri olan iş örneklemesi sunulmuştur. Dokuzuncu bölümde, son günlerde çoğu üretim ve hizmet sistemi için vazgeçilmez bir çalışma olan performans ölçüm ve denetim sistemleri açıklanmış, özellikle verimlilik yönetimi üzerinde durulmuştur. Son yıllarda özellikleri farklılık göstermekle birlikte, montaj üretim sistemleri ve bu sistemlerde yaygın kullanım alanı bulan sentetik hareket zaman sistemleri son bölümde ele alınmış ve popüler olan MTM sistemleri ayrıntılı açıklanmıştır.”

    Endüstri Mühendisliği öğrencilerinin temel kavramları ve yaklaşımları doğru kullandıkça, sorunların üzerine gittikçe yararlı çalışmalar üretebileceğini belirten Prof. Dr. Emin Kahya’nın “İş Etüdü” kitabı Endüstri Mühendisliği öğrencileri, öğretim üyeleri, sektördeki mühendisler ve yöneticiler için bir başucu kitabı olarak okurla buluşmaya devam ediyor.

  • Ege Üniversitesinin gençleri önemli başarılara imza atıyor

    Ege Üniversitesinin gençleri önemli başarılara imza atıyor

    Ege Üniversitesi (EÜ), bilim üretme konusunda sadece bünyesindeki bilim insanları ile değil aynı zamanda öğrencilerinin başarıları ile de adından söz ettiriyor. Bilime meraklı ve üretken Egeli gençler, yaptıkları projeler ile TÜBİTAK’tan önemli başarılar elde ederken, EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da öğrencilerin bu başarılarından oldukça memnuniyet duyduğunu ifade etti.

    Ege Üniversitesi (EÜ)’nde öğrenim gören gençler, projeleriyle adından söz ettirmeye başladı. “TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı” kapsamında, öğrencilerin çok sayıda projesine destek olundu. Bazı öğrenciler ise TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmasında projeleri ile bölge sergisine davet edildi.

    Öğrencileri ağırlayan EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da, öğrenci odaklı üniversite konsepti ile öğrencileri her zaman desteklediklerini ifade etti. Budak, “Yönetim anlayışımızla birlikte öğrencilerimize her türlü desteği sağlıyoruz ve sağlamaya da devam edeceğiz. Ege Üniversitesinin bu vizyonu ile öğrencilerimizi araştırmaya, geliştirmeye teşvik etmek amacıyla bu vizyonun bir üst aşaması olarak ‘Araştırma Odaklı Öğrenci Merkezi’ kurduk. Bilime, bilimsel çalışmaya geleceğimiz olan genç nesilleri teşvik etmek için iyi ortamlar hazırlamak için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Ege Üniversitesinin adını bilim dünyasında üst sıralara taşımak için çaba gösteren ve çalışan tüm öğrencilerimizi ve danışmanlarını tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum” dedi.

  • BEBKA’dan Eskişehir’in turizmde markalaşması için önemli adım

    BEBKA’dan Eskişehir’in turizmde markalaşması için önemli adım

    Eskişehir Valiliği koordinasyonunda Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ve Anadolu Üniversitesi arasında imzalanan protokol ile hazırlanan “Eskişehir Turizm Kaynaklarının Mekân Analizi ve Pazarlama Stratejisi” çalışması bilgilendirme toplantısı, Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi Salonu’nda gerçekleşti.

    Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde, Eskişehir Vali Vekili Akın Ağca, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, BEBKA Genel sekreteri İsmail Gerim, projenin yürütücüsü Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Semra Günay Aktaş ve proje ekibi, ilçe kaymakamları, belediye başkanları, akademisyenler, sivil toplum örgütleri ile protokol mensupları katıldı. Eskişehir Turizm Kaynaklarının Temalarının Mekânsal Analizi ve Pazarlama Stratejisi bilgilendirme toplantısında konuşan Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) Genel Sekreteri İsmail Gerim, “Öncelikle Eskişehir’in tüm turizm paydaşlarını bir arada burada görmekten dolayı mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Ajans olarak verdiğimiz desteklerle bölgemizde 231 milyon lira tutarında yatırım hayata geçmiştir. Bu desteklerden 210 proje ve 50 milyon TL hibe tutarı ile Eskişehir önemli oranda yararlanmıştır. Desteklerimizin içerisinde iki önemli güdümlü proje de yer almaktadır. Bunlardan biri bildiğiniz gibi Eskişehir Fuar ve Kongre Merkezi’dir. Bir diğeri de sözleşmesini Eskişehir Sanayi Odası ile yaptığımız Mesleki Eğitim Merkezi’dir. Bu iki projeye toplam 16,7 milyon TL güdümlü proje kapsamında destek vermekteyiz” diye konuştu.

    Genel Sekreter İsmail Gerim, “Eskişehir’de turizm ve kırsal kalkınma kapsamında 30 projeye destek vermiş bulunmaktayız. Bu 30 projeye 6,5 milyon lira civarı hibe desteği sağlayarak eş finansmanla 8,5 milyonun üzerinde turizm yatırımı yapılmasına aracı olduk. Bugün burada toplanmamızın sebebi olan çalışmada, Eskişehir’in tanıtımına ciddi katkı sağlayacak çalışmalardan biridir. 2019 yılında Anadolu Üniversitesi ile yaptığımız protokol ile başlayan süreçte bugün size tanıtımını yaptığımız çalışmada Eskişehir’in turizm kaynaklarının mekân analizi ve pazarlama stratejisi oluşturuldu. Prof. Dr. Semra Günay Aktaş hocamızın sunumunu gerçekleştireceği çalışma kapsamında Eskişehir ilinin turizm kaynakları belirlenmiş, bu temalara göre alt bölgeler oluşturuldu, Eskişehir’e gelen yerli ve yabancı turist profili çıkarıldı ve Eskişehir turizm pazarlama stratejisi hazırlandı. Bu çalışmanın bundan sonra yapılacak olan çalışmalar öncesinde, bu güne kadar gerçekleştirilen en kapsamlı çalışma olduğuna inanıyorum ve Eskişehir’in turizmine ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyorum” dedi.

    Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, “Turizm sektörü ekonomik anlamda en çok etkilenen sektörlerden birisidir. Bu çalışmanın Eskişehir’in turizmine ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyorum.İlimiz için çok önem arz eden bu projeyi hazırlayan ve projenin yürütücülüğünü yapan Prof. Dr. Semra Günay Aktaş ve ekibine, ayrıca her konuda canla başla destek veren BEBKA Genel Sekreteri İsmail Gerim ve BEBKA çalışanlarına ve Eskişehir Valimize teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

    Eskişehir Vali Vekili Akın Ağca, “Bu toplantı Eskişehir açısından çok önemli bir çalışmadır. Eskişehir bir turizm şehridir. Biz kendimizi ulusal düzeyde kanıtlamış bir Turizm şehriyiz, fakat uluslararası alanda yeterli derecede değiliz. İlimize gelen yabancı turistler 1 ila 1,5 gün arasında kalıyor. Bu süre bizlere yeterli gelmiyor. Bu süreyi uzatmak ve Eskişehir’i uluslararası arenada daha iyi tanıtmak için hazırlanan bu önemli projeyi sonuna kadar destekliyor ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Günay Aktaş’ın yürütücülüğünü yaptığı rapor, 20 kişilik bir uzman ekip tarafından hazırlandı. Toplantıda gelen katılımcılara sunum yapan Prof. Dr. Semra Günay Aktaş, “turizm kaynaklarının mekânsal olarak betimlenmesi, yabancı turistlerin Türkiye’ye yönelik seyahat motivasyonlarının belirlenmesi, Eskişehir’e gelen yerli ve yabancı turistlerin profilinin çıkarılması ve pazarlama stratejisi konularında bilgilendirme gerçekleştirdi.

    Bilgilendirme toplantısına katılan konukların program sonunda proje ile ilgili fikir ve görüşlerini dile getirmesinin ardından program sona erdi. BEBKA tarafından bundan sonraki süreçte de, bu çalışmanın sahiplenilmesi için Eskişehir Valiliği koordinasyonunda çalışmalarave ilgili Bakanlıklar nezdinde de gerekli bilgilendirmelere devam edileceği ve Eskişehir ilinin önümüzdeki yıllarda Turizmde marka şehirler arasında hızla yükselmesinin hedeflendiği de belirtildi.

  • Dr. Mehmet Yavuz’dan, ’Yol Hipnozu’ ile ilgili önemli yazı

    Dr. Mehmet Yavuz’dan, ’Yol Hipnozu’ ile ilgili önemli yazı

    Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, beynin gözler açıkken girdiği trans hali olan ’Yol hipnozu’ ile ilgili önemli bir yazı kaleme aldı. Yavuz, bu durumda sürücülerin farkında olmadan aracı kullanmaya devam ettiklerini ancak zihnin başka bir yerde olduğunu dile getirdi.

    Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, araç kullanırken kazalara sebebiyet veren en önemli noktalardan ’yol hipnozu’ ile ilgili önemli bir yazı kaleme aldı. Dr. Yavuz’un hayati konulara vurgu yaptığı yazısı şöyle:

    “Trafik kazalarından sonra yapılan araştırmalarda, sürücülerin söylemlerinin de çok benzer olduğu görülüyor; ’Nasıl olduğunu anlayamadım. Her şey çok ani gelişti. Sadece çarptığımı hatırlıyorum.’ Bu türden kazaların sebepleri yorgunluk, dalgınlık, uyuyakalma ya da dikkat eksikliği gibi durumlara dayandırılarak açıklansa da aslında durum biraz farklı.

    İlk defa 1921 yılında kaleme alınan bir makalede geçen yol hipnozu kavramı, aracı süren kişinin bir noktaya kilitlenmesi, transa girmesi anlamına geliyor. 1929 yılında yapılan bir çalışmada ise ’gözler açık şekilde uyumak’ olarak özetleniyor. Yol hipnozu, bilincin ve bilinçaltının farklı şeylere konsantre olmasıyla, beynin hiçbir şeyden etkilenmeyen, kendi kendine çalışan özelliğinin ortaya çıkmasıdır. Yol hipnozunu, ’otoyol hipnozu’ veya ’beyaz çizgi ateşi’ şeklinde tanımlayanlar da vardır.

    Değişik bir farkındalık hali olarak açıklanabilecek bu kavram, bilincin yaşadığı bir ayrışma durumu olarak da ifade edilebilir. Yol hipnozu sırasında bilincin bir tarafı hipnoz etkisindeyken diğer tarafı da otomatik şekilde eylemi sürdürmeye devam ediyor. Yani zihnimiz otomatik pilot etkisinde, düşünmeden sürüşü gerçekleştiriyor. Bilincin bir kısmı hipnoz altına girerken, diğer kısmı otomatik bir şekilde yaptığı işi gerçekleştirmeye devam edebilir. Kişi bu süreçte kısmi ya da tam bir idrak yitimi yaşayabilir.

    Yıllarca aynı yolu kullanan sürücülerde bu türden bir otomatik pilot etkisi görülmesi oldukça muhtemeldir.

    Yol hipnozu bir trans halidir

    Yol hipnozuna; yolun tekdüzeliği nedeniyle beynimizin gözlerimiz açıkken girdiği trans hali de diyebiliriz. Bu trans durumu, aynı ritimde ve aynı frekansta uzun süreli müzik dinlenildiğinde yaşanabilen özel hipnoz durumuna benzetilebilir. Bu sebeple de sürücü farkında olmadan aracı kullanmaya devam ediyor, ama zihni başka bir yerde oluyor. Özellikle uzun süren yolculuklar yaptığınızda ve aralıksız şekilde araç kullandığınızda yol hipnozuna girebilirsiniz. Yol çizgileri, sileceklerinizin uzun süreli çalışması, yol kenarlarında ki parıltılı ışıklar, karşıdan gelen araçların far ışıkları, sürekli aynı mesafelerle geçilen direkler ve müziğin sakin ritmi, beyninizin çalışma biçimini ve sürecini farklılaştırabilir. Eğer gözleriniz bir noktaya takılıyor, kafanız ya da göz kapaklarınız ağırlaşıyorsa dikkatli olmalısınız.

    İnsan zihni sürekli maruz kaldığı uyarıcıları bir süre sonra dikkate almaz

    İnsan zihni süreklilik arz eden bir uyarıcıya maruz kalırsa, bir süre sonra o uyarıcıyı dikkat alanının dışında bırakır. İnsan zihni maruz kaldığı herhangi bir dış unsur için ilk etapta keskin bir dikkat geliştirir ve durumu inceler, fakat aynı uyarıcı düzenli bir biçimde, sürekli tekrar eden bir akışa sahipse bilinç buna artık dikkat etme ihtiyacı hissetmez. O nesneye karşı duyarsızlaşır. Sürekli aynı ritimde müzik dinleyen birisi bir süre sonra başka unsurlara odaklanıp, müziği neredeyse duymayabilir. Tıpkı havaalanına yakın yerleşim birimlerinde ikamet eden insanların, bir süre sonra inip, kalkan uçak seslerine dikkat etme ihtiyacı duymamaları ve uçak sesine duyarsızlık geliştirmeleri gibi.

    Yol hipnozu, otomatik vitesli araçlarda daha çok görülmektedir. Özellikle gece yolculuğunda sakin sakin ilerlerken daha fazla görülür. Uykusuz ve yorgun olmak, yolun monotonluğu, seyir esnasında zihinsel olarak başka sorunlara odaklanmak tetikleyici unsurlardır. Yol hipnozu için sanılanın aksine, araçla bir süre geçirmek gerekmese de mola verilmeyen yolculuklarda daha sık görülmesi muhtemeldir. Kişi yorgun ve uykusuz ise, ağır bir yemekten sonra aracına bindiyse ya da zihnini meşgul eden önemli bir mesele varsa, aracına biner binmez bile yol hipnozuna girebilir. Aslına bakılırsa zihin yoğun şekilde bir mevzuya odaklandığında ya da sürüş esnasında önemli bir telefon görüşmesi yapılırken, beyin tüm enerjisini bu alana kaydırarak sürüşü, farklı bir bilinçlilik durumuyla yol hipnozuna çevirebilir.

    Yol hipnozu direksiyon başında uyumaktan farklıdır

    Yol hipnozunu direksiyon başında uyumakla da karıştırmamak lazım, yol hipnozunda gözler açıktır ve bilinçli farkındalık olmadan aracını kullanmaktadır. Hatta kişi de, sürüş esnasında bir başkası ile konuşurken bile anlık yol hipnozları gelişebilir. Her zaman gördüğü tabelayı görmeyebilir, dönmesi gereken sapağı kaçırabilir.

    Yol hipnozu sırasında, araç kullanma ile ilgili işlemler çoğunlukla doğru bir şekilde yerine getiriliyor olsa da, ufacık bir hatanın ölümcül sonuçları olabileceğinden, bu bilinç durumuna girme konusunda dikkatli olmalıyız. Dümdüz yolda öndeki araca çarpma, tırın altına girme, duran bir nesneye çarpma gibi kazaların büyük bir çoğunluğu yol hipnozu nedeniyle olmaktadır.

    Yol hipnozundan korunmak için şunlar yapılabilir;

    1- Uzun mesafe yolculuklarında mutlaka şöförün yanında uyumayan biri, yardımcı pilot vasfıyla bulunmalıdır.

    2- Önemli bir problem yaşadıysanız, zihninizi sakinleştirmeden direksiyona geçmeyiniz.

    3- Sürüş esnasında mümkünse müzik dinlemeyiniz, eğer dinleyecek olursanız sürekli temposu ve ritmi değişen melodileri tercih ediniz.

    4- Yola çıkmadan önce ağır yemek yemeyiniz, az da olsa asla alkol almayınız.

    5- Asla uykulu araç kullanmayınız. Eğer gece de yol gitmeniz gerekiyorsa bir dinlenme tesisinde uykunuzu alıp sonra yola devam ediniz

    6- En az iki saatte bir çay-kahve ve ihtiyaç molası veriniz.

    7- Arada bir camı indirerek içeriye temiz hava girmesini sağlayınız.

    8- Aynalardan sürekli etrafınızı kontrol etme alışkanlığı edininiz.

    9- Sürüş esnasında bol bol su içiniz ya da sakız çiğneyiniz.

    10- Seyir esnasında bedeninizin ağırlaştığını, hareketlerinizin yavaşladığını, göz kapaklarınıza bir ağırlık bindiğini hissederseniz yol hipnozuna veya uykuya dalmak üzeriyseniz demektir ki; ikisi de kaza ve hayati tehlike demektir. Acele ile bir yere gitmeniz gerekse bile aracınızı uygun bir yere çekip uyuyunuz.

    11- Bakışınızı aynı noktaya sabitlemeyin, yol çevresindeki unsurları gözlemleyin.

    12- Günlük hayatta uyuduğunuz saatlerde uzun sürüşlerden kaçının, biyolojik saatiniz size rehavete sokup yol hipnozunu tetikleyebilir.

    13- Bedeninizde bir ağırlaşma hissettiğinizde, klimayı açarak araç içi ısıyı düşürünüz, soğuk hava sizi geçici de olsa daha dinç ve dinamik kılacaktır.”

  • Virüsten korunmak için el temizliği önemli

    Virüsten korunmak için el temizliği önemli

    Covid-19 salgınına karşı el temizliğinin önemine işaret eden Karacabey Devlet Hastanesi’nde görevli Deri ve Zührevî Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Irmak Yazıcı, ellerin yanlış temizlenmesinin cilt rahatsızlıklarına sebebiyet verebileceğini söyledi.

    Yeni tip koronavirüsün (Covid-19) solunum yolu ile bulaşması sebebiyle maske ve sosyal mesafe kuralları hayatî önem arz ederken, virüslü nesnelere temas yoluyla da bulaşabildiği için el temizliği de bir o kadar öne çıkıyor. Diğer yandan hijyen ürünlerinin sık kullanımı, deri bariyerini ve deri yapısını bozarak; deri kuruluğu, alerjik temas egzaması, irritan temas egzaması gelişimine sebebiyet verebeliyor. Uzm. Dr. Elif Irmak Yazıcı, herhangi bir deri rahatsızlığı oluşmadan, koronavirüsten korunmak için yapılması gerekenleri sıraladı. Ellerin bilhassa ortak alanlarda bulunduktan sonra, yemeklerden önce, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra, tuvalet kullanımı sonrasında 20 saniye boyunca iyice yıkanması gerektiğini dile getiren Uzm. Dr. Yazıcı , “Eller ılık su ile yıkanmalı; sabun olarak ‘’Sindet” adı verilen normal deri pH’sına yakın (5.5-7), deride tahriş ve kuruluk yapmayan temizleyiciler kullanılmalıdır. Sabun ve su yoksa, ellerde gözle görülür bir kirlenme olmaması halinde, alkol bazlı el dezenfektanları 20 saniye boyunca ellere sürülebilir. Temizlik ürünü artıklarının kalmaması için takılar, el yıkama işlemi öncesinde mutlaka çıkartılmalıdır. Elleri yıkadıktan sonra, deri ovalamadan nazikçe kurulanmalıdır” dedi.

    El yıkandıktan veya dezenfektan kullandıktan hemen sonra veya gerekli görülürse gün içinde birkaç kez kokusuz, hipoalerjenik ve yağ bazlı nemlendiriciler uygulanabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Yazıcı, bu işlemin derinin bariyer özelliğini korumak ve anormal deri reaksiyonlarını önlemek için yapılması gereken en önemli adımlardan biri olduğunu belirtti.

    Covid-19 bulaşma ihtimaline karşılık sık sık uygulanan yüzey dezenfeksiyonu işlemleri sırasında yapılması gerekenleri anlatan Elif Irmak Yazıcı, “Kauçuk içermeyen neopren veya nitril eldivenler giyilmeli, kimyasallar ile doğrudan temastan kaçınılmalıdır. Koruyucu eldivenleri çıkarttıktan sonra eller yıkanıp nemlendirilmelidir. Ellerin ter dolayısıyla ıslanmasına izin vermeden sık aralıklarla eldivenler değiştirilmeli; eldiven içerisine su ve kimyasal girmesine izin verilmemelidir” şeklinde konuştu.