Etiket: Önderi

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Fethi Sekin’in babası ile kanaat önderi Nazırlı’ya hastanede ziyaret

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Fethi Sekin’in babası ile kanaat önderi Nazırlı’ya hastanede ziyaret

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hastanede tedavi gören kanaat önderi Hafız Abdullah Nazırlı ve şehit polis memuru Fethi Sekin’in babası Mehmet Zeki Sekin’i ziyaret etti.

    Elazığ’da çeşitli açılış ve programlara katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Fethi Sekin Şehir Hastanesine geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada tedavileri süren kanaat önderi Hafız Abdullah Nazırlı ve İzmir’de şehit düşen polis memuru Fethi Sekin’in babası Mehmet Zeki Sekin’i ziyaret etti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da eşlik ettiği ziyarette Erdoğan, doktorlardan iki hastanın durumu hakkında bilgi alıp yakınlarıyla görüştü. Ziyaret sonrası hastaneden çıkan Erdoğan, havalimanına geçerek beraberindeki heyetle kentten ayrıldı.

  • Kanaat önderi Ramazan İzol’den bölge halkına korona uyarısı: “Lütfen bana bir şey olmaz demeyin”

    Kanaat önderi Ramazan İzol’den bölge halkına korona uyarısı: “Lütfen bana bir şey olmaz demeyin”

    Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin önemli kanaat önderlerinden Ramazan İzol korona virüse karşı bölge halkını uyararak, “Gezdiğimiz yerlerde gördüğümüz manzara bizi çok üzdü. Temizlik, maske ve mesafe kuralına uyalım, uymayanları uyaralım ve bu beladan el birliği ile kurtulacağız. Lütfen bana bir şey olmaz demeyin” dedi.

    Kanaat önderi Ramazan İzol bölgede artan korona virüs vaka sayıları ile ilgili açıklama yaptı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Virüs durup dururken yayılmıyor” açıklamasının önemli olduğunu vurgulayan İzol, “Bakan Koca, virüs, durup dururken yayılmıyor, bana bir şey olmaz diyenlerle, benden başkasına zarar gelmez diyenlerin desteğiyle yayılıyor. Aramızdan bazıları ağır hasta oluyor ve birçoğumuzun yakını hayatını kaybediyor ifadelerini kullanmıştı. Ben de bu ifadelere birebir katılıyorum. Gezdiğimiz yerlerde gördüğümüz manzara bizi çok üzdü. Değerli hemşehrilerimizi, kardeşlerimi uyarıyorum. Temizlik, maske ve mesafe kuralına uyalım, uymayanları uyaralım bu beladan el birliği ile kurtulacağız. Diyarbakır’da bulunduğum sırada tedbirsizliğin, rehavetin ciddi boyutlara ulaştığını gördük. Yaz ayları boyunca konunun uzmanlarının uyarıları hep devam etti. Dikkat edelim aksi takdirde vaka sayıları artış gösterir, ağır hasta sayımız artar, hiçbir ülkenin sağlık kapasitesi bir anda artan hasta sayısını karşılayacak güçte değil şeklinde ciddi uyarılarda bulunduk. Lütfen bana bir şey olmaz demeyin, tedbirleri elden bırakmayın” diye konuştu.

  • Bingöllü kanaat önderi FETÖ’nün önünün nasıl açıldığını anlattı

    Bingöllü kanaat önderi iş adamı Nihat Karaarslan, FETÖ’nün 1980 darbesi ve 28 Şubat döneminde ivme kazandığına dikkat çekti. Kararslan, FETÖ’cü polislerin okulların önlerinde sentetik uyuşturucu sattırdığını söyleyerek, “Oraya çocuklarını veren insanlar ister istemez FETÖ gibi düşünmeyen, başka inanç gruplarına sahip olan insanlar bile FETÖ’nün okullarına çocuklarını verdiler” dedi.

    İHA muhabirinin sorularını cevaplandıran Bingöllü kanaat önderi iş adamı Nihat Karaarslan, FETÖ’nün son 15 yılda güçlendiği yönündeki iddiaların doğru olmadığını vurgulayarak, “FETÖ’yü son 15 yıla sığdırmak doğru değildir. 1960’la birlikte şekillendi Komünizmle Mücadele Derneği altında. 1980 darbesiyle birlikte FETÖ terör örgütü ve Apocular büyük bir ivme kazandı. Aslında FETÖ’yü son 15 yıla bağlamamız doğru değildir. Cumhuriyetin bütün geçmiş yıllarında vardır, 1960’ta Komünizmle Mücadele Derneği adı altında kendini şekillendirdi” ifadesini kullandı.

    Dini referansı yüksek gösterip FETÖ’nün şekillendirildiğini vurgulayan Karaarslan, “FETÖ’nün şekillenmesiyle birlikte Abdullah Öcalan ve çetesi de o dönem şekillendi. Birilerini Kürtler’in üzerine, birilerini de İslamiyet üzerine. Tabiri caizse birine adam öldürttüler, birine fetva verdirdiler. Toplumu dizayn edebilmek için bunu yaptılar” diye konuştu.

    FETÖ darbe dönemlerinde ivme kazandı

    “Bunların en büyük ivme kazandığı dönem 1980 darbesidir” diyen Karaarslan, “Çünkü, FETÖ’yü o dönem oraya getirene kadar bütün İslami örgütleri bypass ettiler. 1980’e gelene kadar da PKK ile bütün Kürt oluşumlarını yok ettiler. 1980 darbesinde ağır bir şekilde bütün İslami yapıları, cemaatleri yok edip ılımlı siyaset adı altında FETÖ’yü önümüze koydular. FETÖ ile Apo 1980 darbesiyle birlikte şekillendi. Türkiye’de ivme kazanmaya başlandı, zaman zaman kendi içlerinde paslaşıp işbirliği yapıyorlardı. 1990’lı yıllardan sonra Türkiye’de yeniden İslami yapı içerisinde küçük küçük medreseler, tarikatlar, cemaatler oluşurken FETÖ’de bir sıkıntı yaratıldı. 28 Şubat’la birlikte FETÖ alabildiğine büyük bir ivme kazandı, artık büyük bir güç oldu. 28 Şubat bu ülkede bir taşla birçok kuş vurdular. 28 Şubat olduğu zaman FETÖ alabildiğine bir güç sahibi oldu, çünkü hatırlarsanız 28 Şubat’tan sonra imam hatipler de dahil Necmettin Erbakan’a dahil hepsini kapattılar, FETÖ’nün okullarını açık tuttular. 28 Şubat, FETÖ’nün önünü açmaktı” açıklamasında bulundu.

    “Okulların önünde uyuşturucu hap sattılar”

    “Bunu yaparken devlet okullarını toplumda nasıl güçsüz gösterdiler?” şeklindeki soru üzerine Karaarslan şunları söyledi:

    “Toplumda şöyle bir algı oluşturdular; 28 Şubat’tan sonra Türkiye’de bir kutuplaşma başladı. Yani, Cumhuriyet okuluna giden çocuklar mini etek giyinecek, pantolon giyinecek, saçları biryantin yapacak. Ama baktılar bu da yetmiyor, okulların önünde uyuşturucu hap sattılar. Sentetik dediğimiz hapları okulların önüne koydular. FETÖ’nün o zaman polis gücü olan ve şu anda çoğu yakalanan ve aranan organizenin ve narkotiğin başında olan insanlar okulların önünde torbacı diye tabir ettikleri insanları koydular ve oraya çocuklarını veren insanlar ister istemez FETÖ gibi düşünmeyen, başka inanç gruplarına sahip olan insanlar bile FETÖ’nün okullarına çocuklarını verdiler. Zaten FETÖ’nün de en büyük başarısı buydu. O öğrencilerin üzerinden zengin olan ailelerle ilişki kurup, o paraları daha rahat alabilmek. Bunun yanında Türkiye’de alabildiğine fuhuşu gözönüne getirdiler. Bu okullarla yetinmediler, önemli olan kolejlerde uyuşturucu içiliyor kasetlerini toplumda yaymaya başladı ve insanlar ürktü, korktu. Benim çocuğum, beyin olarak, ahlaki değerler olarak ben çocuklarımı en azından bunun okuluna gönderirim kendim yaparım. FETÖ çocukların üzerinde bu büyük güce sahip oldu. Bu çocuklar da kendini militan yapabileni militan yaptı, militan yapamadıklarını himmet adı altındaki araçlarla bunların hepsinin üzerinden geçti. İkinci bir husus da şuydu, 28 Şubat dediğimiz olay neydi; irtica ile mücadele. İrticanın ne olduğunu bilmiyorduk, bu ülkede beş vakit namaz kılan insanlara irticacı diyorlardı. Beş vakit namaz kılan insanlara yasak getiren sistem, o gün FETÖ’nün okullarını kapatmadı. FETÖ’nün okullarının önünü açtı. Bütün insanlar çocuklarını oraya vermek zorunda kaldılar. 28 Şubat sadece FETÖ’nün değil,aynı zamanda Öcalan’ın da önünü açtı.”

    O zamanki vesayet rejiminin “Türkiye’de tarikatlar, cemaatler yükselmiş biz bunlarla mücadele etmemiz lazım” dediklerini söyleyen Karaarslan, şunları kaydetti:

    “Sen buraya geri dön dediklerinde bir cep telefonu Bursa Cezaevine koymuşlar. Avukatlar cezaevine giriyorlardı. Cezaevinde Sabri Okla Muzaffer Ayata, Abdullah Öcalan’a telefon açıp bilgi veriyorlardı. Fethullah Gülen, 28 Şubat’la birlikte artık bir güç sahibi olmuştu. Bütün devlet kademelerine yerleşmişti.”

    FETÖ’nün ülkede Turancılığı kullanarak kendine sempati oluşturduğuna da dikkat çeken Karaarslan, “Turancılıkla bizim duygularımızı okşadı. Apocular bütün insanlara o günkü FETÖ yapılanması içinde olan, Komünizmle Mücadele Derneğine gelen insanlar Kürtlere sürekli baskı yapıp dağa göndermek zorunda kaldı. Birbirini besleyen iki zıt gruptu. Bütün dönemde FETÖ ile PKK işbirliği içerisinde aynı yerden besleniyorlar, aynı yerden gidiyorlar” diye konuştu.

    “Siz bunu söylediğiniz için sıkıntı yaşadınız mı?” sorusu üzerine ise Karaarslan, “Ben bireysel olarak benim başıma gelen mağduriyetler Türkiye’de kimsenin başına gelmemiştir. Ama ben bireysel mağduriyetlerimden dolayı onlara karşı verdiğim mücadeleyi hani onların gölgesinde bırakmamak için ben bu adamlarla mücadele ediyorum” dedi.

    Karaarslan, 17-25 Aralık’ta Türkiye’de ilk olarak televizyona çıkıp ’Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bu bir suikasttır, bu bir bypasstır, komplodur’ diye anlattıktan sonra, en son PKK, Öcalan’la FETÖ’nün mektuplaşmasını anlattıktan sonra kendisine Kurban Bayramı gecesinden itibaren şu an FETÖ’den cezaevine giren yargı görevlileri aracılığıyla çeşitli baskılar yapıldığını söyledi.

  • İnsanlığın Hakiki Ve Ebedi Önderi Hz. Peygamber Konferansı…

    Bayburt Üniversitesi Babertî Bilge İnsan ve Medeniyeti Öğrenci Kulübü’nün organizesiyle “İnsanlığın Hakiki ve Ebedi Önderi Hz. Peygamber” konulu konferans düzenlendi.

    Bayburt Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Gökhan Budak Konferans Salonu’ndaki konferansa konuşmacı olarak katılan Gümüşhane Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, insanlığın ve Müslümanlığın genel gidişatındaki çarpıklıklara dikkati çekerek, teorik ve model olarak Peygamberimizden (sav) alacağımız çok şey olduğunu söyledi.

    Peygamberimizin örnekliğinin ibadetlerle sınırlı tutulamayacağına işaret eden Vatandaş, “Hz. Peygamber’in modelliğini ibadetlerin arasına sıkıştıramayız. Hz. Peygamberi ticaretimizin, siyasetimizin, akademisyenliğimizin, bir kul oluşumuzun, bir insan oluşumuzun, bir aile bireyi oluşumuzun, bir komşu oluşumuzun, bir arkadaş oluşumuzun modeli haline getirmedikçe bu dünyadan yakınmaya daha çok devam ederiz. Eğer biz hakikatin ışığını o insanlık zirvesi modelinde yakmayı becerirsek 7 milyara karşı tek başımıza bir güç, tek başımıza bir itibar, tek başımıza bir zirve olmayı da beceririz.” dedi.

    Konferansa Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Deniz, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, Vali Yardımcısı Recep Höl, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

  • Kazak Milli Önderi Alihan Bökeyhan Gazi Üniversitesi’nde Anıldı

    Ünlü Kazak aydını ve milli önderi Alihan Bökeyhan, doğumunun 150. yılında Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen konferansla anıldı.

    Gazi Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, Türk kültürü ve milli şuurunun gelişmesine olan katkıları nedeniyle UNESCO tarafından 2016 yılında kutlama kapsamına alınan ve Türk dünyasının manevi lideri kabul edilen Alihan Bökeyhan’ın döneminin aydınlarına da yol gösterici olduğu, Türk dünyasının kutup yıldızı olarak tanımlandığı belirtildi. Açıklamada, o dönemde kurulan Alaş Orda hareketinin başkanlığını yapan Alihan Bökeyhan’ın tarihte “Alaşi’in Alihan’ı” olarak anıldığı bildirildi. Gazi Üniversitesi Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi, Ahmet Yesevi Üniversitesi, UNESCO Milli Komisyonu, Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ve Uluslararası Türk Akademisi işbirliği ile düzenlenen konferansta Alihan Bökeyhan’ın yanı sıra 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Türk halklarının milli şuurunun ortaya çıkmasında ve bağımsızlığında rol oynayan dönemin diğer Türk aydınları da anıldı.

    Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu Çengel, Kazak milli hareketinin liderinin tutuklanarak Kazakistan’dan uzaklaştırıldığını ve Stalin döneminde 27 Eylül 1937 günü kurşuna dizilerek öldürüldüğünü söyledi. Alihan Bökeyhan’ın ’Hayatta olduğum sürece Türk dünyası ve Kazakistan’a hizmet edeceğim’ dediğini belirten Çengel, Bökeyhan’ınmodern ve demokratik Kazakistan’ın temellerini atan kişi olduğunu ifade etti.

    Konferansı düzenleyen Gazi Üniversitesi Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu Çengel, Ankara’daki bu toplantının UNESCO tarafından kutlama kapsamına alınan Alihan Bökeyhan için 2016 yılında yapılan uluslararası ilk etkinlik olması bakımından da önemli olduğunu bildirdi.

    Konferansa Kazakistan’dan gelen öğretim üyeleri Prof. Dr. Tursın Jurtbay, Dr. Sultan Han Jusip, yazar ve tarihçi Beybit Koşibay ve Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali’nin yanı sıra Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız ve bazı üniversitelerden akademisyenler de katıldı.