Etiket: Ömrünü

  • DOKAP’tan Ömrünü Tamamlamış Fındık Bahçelerine Çözüm Projesi

    Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nca (DOKAP) fındığın kalitesinin artırılması ve ömrünü tamamlamış fındık plantasyonlarının rehabilitasyonu ile kalitenin geliştirilmesi amacıyla hazırlanmakta olan proje için istişare toplantısı düzenlendi.

    Toplantının açılış konuşması yapan DOKAP Başkanı Ekrem Yüce, Fındıkta aflatoksin oluşumunun engellenmesi için hasat, harman ve kurutma teknolojileri araştırılacağını söyledi. Yüce, “Başkanlığımız tarafından yürütülen DOKAP Eylem Planı’nın ekonomik kalkınma ana ekseninde tarım alt sektöründe yer alan ’Fındık ürün ve kalitesi arttırılacaktır’ eylemi doğrultusunda ekonomik ömrünü tamamlamış fındık bahçelerinin hızlıca yenilenebilmesi için model etüdü yapılacak. Bu çalışmaların yürütülebilmesi için başkanlığımız tarafından hazırlanacak olan ’DOKAP Bölgesinde Ekonomik Ömrünü Tamamlamış Fındık Plantasyonlarının Rehabilitasyonu ve Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi’ni tanıtıyoruz. Ben şimdiden hepinize katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

    Toplantıya Trabzon, Giresun, Samsun ve Ordu İl Gıda Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü, Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, FİSKOBİRLİK Genel Müdürlüğü, Giresun Ziraat Odası, Altınordu Ziraat Odası Başkanlığı, Giresun Ticaret Borsası, Giresun Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri katıldı.

  • (Özel Haber) Ömrünü Ailesine Adadı

    Van’ın Gevaş ilçesinde yaşayan Zinet İdiz, önce yatalak babası ve annesine, şimdi de felç kalan eşine bakıyor.

    İlçenin Elmalı mahallesinde yaşayan Zinet İdiz, 23 yıl önce yatalak olan babasını yanına aldı. 8 yıl boyunca babasına bakan İdiz, babasının ölümünden sonra annesinin rahatsızlığıyla karşılaştı. 12 yıl boyunca yatalak annesine bakan İdiz, annesinin ölümünden 6 gün sonra eşinin felç olmasıyla karşı karşıya kaldı. 40 yıldır evli olduğu eşi Hüsnü İdiz’in geçirdiği beyin kanaması nedeniyle felç kaldığını ifade eden Zinet İdiz (67), ömrünü ailesine adadığını belirterek, “6 yıl babama baktım. Babamın ardından annem yatalak oldu. 12 yıl boyunca da anneme baktım. Annemin ölümünden 6 gün sonra eşim beyin kanaması geçirdi ve felç oldu. 3 yıldır eşime bakıyorum” dedi.

    Yaklaşık 23 yıldır ömrünü ailesine adadığı halde yüzünden tebessümü esirgemeyen İdiz, “Yıllardır komşularımın evine doğru dürüst gidemiyorum. Çünkü önce babam, sonra annem şimdi de eşim yatalak. Onları bırakıp gidemiyordum. Ama yine de halimden çok memnunum. Hastalara bakmak bana mutluluk veriyor. Eşimin dışında başka hastalar olsa, onlara da seve seve bakarım” ifadelerini kullandı.

    Bir yandan yatalak eşine bakarken bir yandan da evin işlerini yapan İdiz, ekmek pişirmekten geri kalmıyor. Haftalık ekmeğini bir günde pişirdiğini dile getiren İdiz, “Misafirlerimiz çok olduğu için ekmek almak hem pahalıya mal oluyor hem de ekmek yetiştirmek çok zor oluyor. Bu nedenle bir haftalık ekmeği bir günde pişiriyorum” şeklinde konuştu.

    Devletin kendilerine sunduğu imkanlardan dolayı mutlu olduğunu da anlatan İdiz, şöyle konuştu:

    “Daha önce maddi yönden çok sıkıntıdaydık. Hastalara bakmak çok zordu. Ama Allah devletimizden razı olsun. Gerek yaşlılık maaşı, gerek bakıcı maaşı olsun bize her türlü imkanı sağladı. Allah kendilerinden razı olsun.”

  • Kanal Tedavisi Dişlerin Ömrünü Uzatıyor

    Dt. A. Doğan Bircan, diş tedavilerinin en korkulanlarından biri olan kanal tedavisi ile dişlerin çekilmeye gerek duyulmadan ağızda uzun yıllar tutulmasının mümkün olabileceğini belirtti.

    “Öncelikle kanal tedavisi nedir, hangi hallerde yapılması gereklidir, nasıl yapılır gibi soruların cevabını bilmemiz gerekmektedir” diyen Dt. A. Doğan Bircan, “Dişlerde oluşan çatlak ve kırıklar, çürükler, yanlış tedavi süreçleri, yanlış yapılan restorasyonlar sonucu dişte bulunan sinirler ve damarların canlılığını yitirmesi sonucu dişin kanallarında bulunan sinirlerin temizlenmesi, dezenfekte edilmesi ve kanal dolgu maddeleri ile doldurulmasına kanal tedavisi adı verilir. Kanal tedavisi; çok derin çürüklerde, travma ya da kırıklar sonucunda pulpanın (dişin içerisindeki sinir doku) hasar gördüğü durumlarda, ileri derecede aşınma sonucu oluşan hassasiyetin giderilmesinde, dişin kök yüzeyinin açığa çıktığı ve dişlerde mobilite (sallanma) görülmeye başlanan diş eti rahatsızlıklarında, ortodontik tedavi sonucunda dişe gelen kuvvetler sonucu diş canlılığını yitirdiğinde ve protetik işlemlerde kronların(kaplamaların) altındaki dişlerde gerekli görüldüğü durumlarda uygulanmaktadır.” diye konuştu.

    Dişin içinde hasar görmüş sinir dokusunun zaman içinde tedavi edilmezse bakteri birikimi oluşup artacağını ve iltihabın diş kökünü içinde bulunduran kemik dokuya yayılmasına sebep olacağını dile getiren Bircan, “Kemik dokusuna yayılan iltihap, tedavi edilmediği takdirde abse oluşumuna sebep olabilir; şişlik ve ağrı ile seyreden semptomlar sonucunda diş çekime kadar gidebilir. Böyle durumlarda, en kısa zamanda kanal tedavisi yapılmalıdır.

    Kanal tedavisi esnasında dişin içerisindeki zarar görmüş sinir dokular çıkartılır, kanaldan uzaklaştırılır. Kanal tedavisi aşamalarını sıralandırmak gerekirse; anestezi, çürüğün temizlenmesi ve sinir dokuya ulaşılması; sinirin çıkartılması, kök kanalının şekillendirilmesi ve dezenfekte edilmesi, son olarak da kanalın ağız sıvılarından ve dokularından izole olduğuna emin olarak doldurulması şeklinde bi sıralama kısaca bizi bilgilendirir.

    Kanal tedavisi tek seansta bitirilebildiği gibi; vakaya göre değişmekle beraber 2-3 seans sürdüğü durumlar da gözlenmektedir.

    Kanal tedavisi yapılırken seanslar arasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Diş seans aralarında geçici dolgu ile restore edildiğinden hasta seanslar arasında tedavi bitene kadar kuruyemiş, çerez gibi sert gıdalar ile sakız, lokum gibi yapışma özelliği olan gıdalardan uzak durmalıdır.

    Kanal tedavisi; vital(canlı) bir dişe yapılabileceği gibi, enfekte olmuş veya daha önce kanal tedavisi yapılmasına rağmen tekrar enfekte olarak nüks gösteren dişlerde de uygulanabilir.

    Diş hekimliğinde bizim doktor olarak üzerimize düşen en önemli görevlerden biri dişi mümkün olan en fazla sürede canlı tutmak; tutamıyorsak da kanal tedavisi ile diş kökünün ağızda kalmasını sağlamaktır. Bu gayret içerisinde de bize en önemli desteği kanal tedavisi sağlamaktadır. Böylelikle hastalarımızın, kendi diş köklerinden maksimum süre ile fayda alabilmesini sağlamış oluyoruz.” şeklinde konuştu.

  • Ömrünü Tamamlayan Naylon Örtüler 35 Milyon Zarara Neden Oldu

    Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, Sarıgöl Ovasındaki üzüm bağlarında koruma amaçlı kullanılan beyaz naylon kanaviçelerin iki yıllık sürelerinin dolması nedeniyle yılda ortalama 35 milyon TL zarar olduğunu olduğunu açıkladı. Bu yıl geri dönüşümde sıkıntı yaşanması nedeniyle ömrünü tamamlayan beyaz naylonlar adeta dağ gibi birikti.

    Sarıgöl’de her yıl üzüm bağlarının üstlerinin koruma amaçlı olarak temmuz ayından başlamak üzere örtü altına alınmaya başladığını belirten Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, “Sarıgöl’de 90 bin dekar kayıt altında, 10 bin dekarlık kayıt dışı üzüm bağı bulunmaktadır. Bu bağlarımız üreticiler tarafından dekarında bin lira masraf edilerek beyaz naylon kanaviçe ile örtü altına alınmaya temmuz ayında başlanır. 100 bin dekarlık alnın 80 bin dekarlık alanı örtü altına alınmakta. Bu ne demektir yılda 80 milyon TL eder. Örtülerin ömrü iki yıllık. Süresi dolan örtüler atıl duruma düşmektedir.” diyerek her yıl süresi dolan örtülerin üreticiye ortalama 35 milyon TL zararı olduğunu belirtti.

    GERİ DÖNÜŞÜMDE SIKINTI OLDU

    Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, son üç yıldır artık naylon örtülerin geri dönüşüm olarak değerlendiğini belirterek, “Sarıgöl’de son yıllarda naylon kanaviçeler geri dönüşüm maddesi olarak alımları yapılıyordu. Bu yıl Sarıgöl’de çok yerde tonlarca alım yapılan örtüler dağlar gibi oldu. Ancak, alımlar yavaş olduğundan hurda örtü alımı yapan vatandaşların elinde kaldı bu da zarara neden oldu.” diye konuştu.

    ÇÖZÜM NEDİR?

    Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, Sarıgöl’de üzüm bağlarında kalıcı koruma sistemi yapılmasının zorunlu olduğunu sözlerine ekleyerek, “Bizim önerimiz, 15 yıl kullanılabilecek kalıcı koruma sistemleri yapılmalı. Devlet tarafından da damlama sulamada olduğu gibi beş yıllık vade ile kredi sağlanmalıdır. Üzüm bağlarına yapılacak olan kalıcı koruma sistemi ile dolu, don, toz, yağmurdan bağlar korunacak. Verim daha kaliteli olacak. Pazar bulunmasında kolaylık sağlanacak. İlaçlamada en az beş kez azalma olacak. Üzümler yüksek kalitede olacak. Sarıgöl Üzümlerini zirveye çıkarmak için uzun ömürlü üzümleri koruma sistemine geçilmelidir. Biz İlçemizin Sığırtmaçlı Mahallesinde Ziraat Odası olarak uzun süreli koruma sistemi yaptık başarılı oldu.” dedi.

    Ülgen, Sarıgöl’de üzüm üreticilerine yönelik olarak, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile ortaklaşa üreticilere yönelik grup iyi tarım uygulamasını başlattıklarını belirterek, “İki ayda 7 bin dekarlık üzüm bağında gurup iyi tarım uygulamasına başlanacak.” şeklinde konuştu.

  • Ömrünü Tamamlayan Araçların Geri Dönüşümüne Eğitim Desteği

    ‘Ömrünü Tamamlamış Araçların Geri Dönüşümü’nde sektör ve eğitim camiası ilk kez modern bir eğitim müfredatına kavuştu. Turgut Özal Üniversitesi öncülüğünde hazırlanan müfredatta AB ve Türkiye’de araç geri dönüşümü ile ilgili hukuki düzenlemeler, çevre ile ilgili uygulamalar ve de dönüşüm teknolojilerinin tanıtımı yer aldı. Müfredattan 2016 başından itibaren iş dünyası, endüstri ve teknik liseler ile meslek yüksekokulları faydalanacak.

    MÜFREDAT EKSİK

    Türkiye’de her geçen gün sayıları artan ömrünü tamamlamış araçlar çevre ve trafik güvenliği açısından sorun teşkil ediyor. Bu araçların uygun teknolojilerle sağlıklı bir şekilde geri dönüşümü enerji-kaynak tasarrufu ve çevrenin korunması için oldukça önem arz ediyor. Bu eksiği gören Turgut Özal Üniversitesi eğitim müfredatı için kolları sıvadı. Türkiye Ulusal Ajansı ve Avrupa Birliği’nin desteği ile Türkiye’de ömrünü tamamlamış araçların geri dönüşümüne yönelik bir eğitim modülünün oluşturulması amacıyla yürüttüğü TRANREC (Transfer of Recycling Car Technologies) adlı proje kapsamında çeşitli araştırmalar yapıldı.

    SEKTÖR ANALİZ EDİLDİ

    Projenin ortaklığını SA Consulting (Almanya), PIAP (Polonya), ASTRA (Slovakya) üstlendi. Bu araştırmaların birinde araç geri dönüşümünde çalışanların yüzde 41’inin lise ve dengi okullardan, sadece yüzde 8’inin yüksekokul ve üniversite mezunu olduğu belirlendi. Araştırmada çalışanların yüzde 32’sinin 1-5, yüzde 36’sının 6-10, yüzde 22’sinin 10-15 ve yıllık 10’nun 15 yıl ve üzeri bir tecrübeye sahip oldukları anlaşıldı.

    ÇALIŞANLAR BECERİLERİNİN GELİŞMESİNİ İSTİYOR

    Araç geri dönüşümünde çalışanlara hangi alanlarda eğitim almak istedikleri sorulduğunda ise katılımcıların çoğu sırasıyla yeni bilgiler edinmeyi, motivasyonlarının ileri bir düzeye taşınmasını ve uygulama becerilerinin geliştirilmesi cevaplarını verdiler. Ayrıca araştırma sektörde çalışanların AB araç geri dönüşümü uygulamaları, yerel hukuk düzenlemeleri, inovasyon uygulamaları, yeni iş alanları gibi konularda daha az bilgiye sahip olduklarını ortaya çıkardı.

    YENİ MÜFREDAT

    Elde edilen sonuçlar ışığında Turgut Özal Üniversitesi ve ortaklarının öncülüğünde iş ve eğitim dünyasının ihtiyaçlarını karşılayacak sistemli kapsayıcı ve etkili bir eğitim müfredatı oluşturuldu. Müfredatta AB’nin düzenlemeleri ve yeni teknolojiler yer adlı. Yaklaşık 2 yıllık bir sürede oluşturulan müfredattan, 2016 yılının başından itibaren iş dünyası, endüstri ve teknik liseler ile meslek yüksekokulları faydalanacak.