Etiket: Ölüyor

  • Konya şifa merkezi oluyor

    Konya şifa merkezi oluyor

    Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi, İsmil Mahallesi’nde 5 yıldız konforunda 110 bin metrekare alanda 7 bloktan oluşan 112 villa içinde kahve renkli termal suyunun yer aldığı havuzlarıyla Karatay Termal Tatil Köyü’nü hizmete açtı.

    Sonbahar ve kış aylarına girerken sağlık turizmi açısından termal su adreslerine bir yenisi daha eklendi. Hazreti Mevlana’nın şehri, tarımın başkenti ve sanayi merkezi Konya, inanç turizminden sonra sağlık turizmine de iddialı bir giriş yaptı. Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Karatay Belediyesi, İsmil Mahallesi’nde 5 yıldız konforunda 110 bin metrekare alanda 7 bloktan oluşan 112 villa içinde kahve renkli termal suyunun yer aldığı havuzlarıyla Karatay Termal Tatil Köyü’nü hizmete açtı. Karatay Belediyesi, Karatay Termal Tatil Köyü yatırımıyla Konya turizminden daha büyük bir pay alarak bölgenin şifa dağıtan bir merkez haline gelmesini amaçlıyor. Hazreti Mevlana’nın “İsfahan’dan çıktım, çektim besmele, hamd-ü senalar olsun geldim İsmil’e” sözleriyle bölgede Mevlana Hazretleri’nin yaşamı boyunca şifahanelere su götürdüğü o dönemden bugüne bu alandaki suyun pek çok hastalığa şifa olduğu biliniyor.

    Karatay’ın kahverenkli şifalı suyu, hangi hastalıklara iyi geliyor

    Korona virüs salgını nedeniyle dünyanın zor bir süreçten geçtiği bu dönemde Karatay Termal Tatil Köyü, “Covid-19 Güvenli Hizmet Belgesi” sahibi bir merkez. Şifa bulmak için tesislere gelen vatandaşların ateş ölçümleri titizlikle yapılıyor, odalar sık sık pandemi kurallarına göre temizleniyor ve sürece dair hiçbir ayrıntı gözden kaçırılmıyor. Karatay Termal Tatil Köyü’nün termal suyu da mineralizasyon bakımından 3 bin 100 seviyesinde. Kahverengi özelliği de bulunan su, İstanbul Teknik Üniversitesinin araştırmaları sonucunda şifa kaynağı olduğu, romatizmal hastalıklar başta olmak üzere ameliyat sonrası ağrılara ve bel-boyun ağrılarına, özellikle de birçok cilt hastalığına çok iyi geldiği belirtiliyor.

    “Tüm Türkiye’yi şifa bulmaya davet ediyorum”

    Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Konya’ya yeni bir cazibe kazandırmanın mutluluğu ve heyecanı içerisinde olduklarını belirtti. Başkan Hasan Kılca, “Karatay Termal Tatil Köyümüzün, bölgenin sağlık turizmine yönelik önemli bir eksikliği gidereceğine inanıyorum. Tesislerimiz; Adana, Mersin, Niğde, Aksaray ve Karaman gibi illere komşu olması dolayısıyla Konya başta olmak üzere İç Anadolu Bölgesi’nin önemli bir şifa merkezi olacak. Tesislerimizde bay ve bayanlar için ayrı ayrı havuzlarımız, spor sahaları, oyun parkları, kafeteryası ve market gibi birçok sosyal alanlarıyla adeta bir yaşam merkezi inşa ettik. Konya’mız, sağlık turizminde artık çok daha iddialı. Tüm Türkiye’yi bütün vatandaşlarımızı şifa bulmak için Konya’ya Karatay Termal Tatil Köyümüze bekliyoruz” diye konuştu.

    “Konya inanç turizminin yanında sağlık turizminin de merkezi”

    Karatay Termal Tatil Köyü Operasyon Müdürü Mustafa Yıldırım ise yaptığı açıklamada, “İsfahan’dan çıktım, çektim besmele, hamd-ü sena olsun geldim İsmil’e beyitlerindeki gibi Karatay Termal Tatil Köyümüz, Konya’nın İsmil Mahallesi’nde yer alıyor. Bir tarım başkenti olan Konya, aynı zamanda inanç turizminin de merkezidir. Bu arada sevgi hoşgörü ve barışın dünyadaki en önemli temsilcilerinden olan Hazreti Mevlana’nın da bölgemizdeki alanlardan şifalı su aldığı rivayet ediliyor. Bizler de bu şifalı suların olduğu Karatay Termal Tatil Köyümüzde vatandaşlarımıza bugün kaliteli ve üst düzey bir hizmet sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • 40 yıllık hayal gerçek oluyor

    40 yıllık hayal gerçek oluyor

    Adana’da 1 milyon 61 bin 300 dekar tarım arazisini sulu tarıma kavuşturacak “Aşağı Seyhan Yedigöze İmamoğlu Sulaması Projesi” hızla ilerliyor.

    Çukurova’nın ve Kozan’ın bereketli topraklarında üretimin artmasına büyük katkı sunacak olan ve Damyeri, Tepecikören, Bağtepe, Yüksekören’de hızla ilerleyen “Aşağı Seyhan Yedigöze İmamoğlu Sulaması Projesi” için AK Parti Adana Milletvekili Abdullah Doğru, DSİ 6. Bölge Müdürü Mehmet Akif Balta ile AK Parti Kozan İlçe Başkanı Yusuf Bilgili projeden faydalanacak köy muhtarları ile Tepecikören köyünde bir araya geldi.

    İmamoğlu bölgesinde sulamanın başladığını ve Damyeri, Tepecikören, Bağdepe, Yüksekören hattında projenin hızla ilerlediğini kaydeden AK Parti Adana Milletvekili Abdullah Doğru, “Çukurova topraklarında bereketi arttıracak bu projenin ülke geleceğine, ekonomisine ve çiftçisine de can suyu olacak proje burada hızla ilerliyor. Doğru ve bilinçli tarım ile toprağın doğru sulanması teknolojik tarım ve üretim ile çiftçilerin geleceğine büyük bir katkı sunulacak” dedi.

    DSİ 6. Bölge Müdürü Mehmet Akif Balta, projenin tamamlanmasıyla 40 yıllık hayalin gerçek olacak ifade ederek, “DSİ yatırımları ile Adana il merkezi ve ilçelerinde son dönemde yapılan su yapılarının artması ile yıllardır tarımın lokomotifi olarak bilinen şehrimizdeki tarımsal faaliyetlerin gelişmesinde de önemli rol oynuyor. Bu kapsamda Adana’nın Kozan, İmamoğlu ve Ceyhan ilçelerinde toplam 1 milyon 061 bin 300 dekar tarım arazisini sulu tarıma kavuşturacak “Aşağı Seyhan Yedigöze İmamoğlu Sulaması Projesinde” çalışmalar hızla devam etmektedir” diye konuştu.

    AK Parti Kozan İlçe Başkanı Yusuf Bilgili’de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde kentin geleceğine yapılan en büyük yatırımlardan biri olduğunu belirterek, “Projenin bütün bileşenlerinin tamamlanması ile birlikte; Kozan, İmamoğlu ve Ceyhan ilçelerinde bulunan toplamda 1 milyon 61 bin 300 dekarlık tarım arazisinde modern borulu sistem sulama yapılacak. Sulama projesinin tamamlanması ile birlikte bölgede yapılacak sulu tarım ile birlikte milli ekonomiye yıllık 1 milyar 292 bin TL katkı ve 95 bin 500 kişiye de istihdam alanı sağlanmış olacak” dedi.

  • Azmiyle gençlere örnek oluyor

    Azmiyle gençlere örnek oluyor

    Erzurumlu bürokrat Yavuz Yaşa, azmiyle gençlere örnek oluyor. Daha önce üç üniversite bitiren Yaşa, dördüncü üniversiteye kaydını yaptırdı.

    Üç lisans, iki yüksek lisans mezunu olan Yavuz Yaşa, bu yıl girdiği üniversite sınavında Eşit Ağırlık (EA) puan türünde 439 puan almayı başardı. Sırasıyla İnşaat Mühendisliği, Matematik Öğretmenliği ve Hukuk Fakültesi mezunu olan Yaşa, bu yıl aldığı puanıyla da Atatürk Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’ne kaydını yaptırdı.

    Dördüncü üniversiteye başladı
    1979 doğumlu olan Yaşa, 1996 yılında girdiği Pamukkale Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. İnşaat Mühendisliği okuduğu dönemde bir dershanede Matematik ve Geometri dersleri veren Yaşa, bu dönemde Matematik öğretmenliğine kayıt yaptırdı ve 2003 yılı yaz okulunda son dersleri alarak bu bölümü de bitirdi.
    Aynı dönemde başladığı İnşaat Mühendisliği Hidrolik Bilim Dalında Yüksek Lisans eğitimini matematik eğitimi nedeniyle yarıda bırakan Yavuz Yaşa, 2011 yılında yüksek lisans eğitimine devam etti. Yüksek Lisans Eğitimi tez aşamasında iken 2013 yılında girdiği üniversite sınavından da başarıyla çıkan Yavuz Yaşa, çocukluk hayali olan Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Bu fakülteye 2016 yılına kadar devam eden Yaşa, son sınıfta görevi sebebiyle gittiği Uşak’tan sadece sınavlara girerek 2017 yılında eğitim koleksiyonuna Hukuk Fakültesi diplomasını da ekledi. 2018 yılında yeniden tayinle Erzurum’a dönen Yaşa, İnşaat Mühendisliği yüksek lisans eğitimi için ‘Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yağış Karakteristikleri ve Kuraklık Analizi’ teziyle ikinci yüksek lisansını da tamamladı.
    Eğitim hayatı başarılarla dolu olan ve azmiyle de gençlere örnek olan Yavuz Yaşa, 2020 yılında girdiği üniversite sınavında da EA puan türünde 439 puan alarak taban puanı 366 olan Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümüne kayıt yaptırdı.

    2009 yılında KPSS ile memur oldu
    Özel sektörde öğretmenlik ve mühendislik yapan Yaşa, 2009 yılında KPSS ile memuriyete başladı. Sırasıyla Nevşehir, Denizli ve Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerinde mühendis olarak çalıştıktan sonra Erzurum Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü yaptı. Uşak İl Özel İdaresi’nde Genel Sekreter Yardımcılığı ve Genel Sekreter Vekilliği de yapan Yaşa, şuanda Aziziye Belediyesi’nde Teftiş Kurulu Müdürü olarak görevine devam ediyor.

    Takdir Edilip, Saygı Görüyor
    41 yıllık yaşantısına dördüncü fakülteyi sığdırmaya hazırlanan Yavuz Yaşa, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, karşılaştığı birçok kişinin bu konudaki gayretini takdir edip, azmine ciddi saygı duyduklarını ifade etti.
    Bu durumu, “Ben o insanlara bu işin azim değil, sevgi işi olduğunu söylüyorum” ifadeleriyle izah eden Yaşa, şunları söyledi: “Çünkü öğrenme aşkı, yeni şeyler keşfetme aşkı, beni buna sürükledi. Dışarıdan bakıldığında İnşaat Mühendisliği bitiriyorsunuz sonrasında hiç alakasız olduğu düşünülen Matematik öğretmenliği ve en sonunda bu ikisiyle de farklı gibi gözüken Hukuk Fakültesi. Ama aslında öyle değil. Ben Matematik okurken ve matematik öğretmenliği yaparken inşaat mühendisliği eğitiminin bana çok farklı bakış açıları kattığını gördüm. Diğer öğretmen arkadaşlardan farklı bakış açılarına özellikle geometri dersi ve problem konusunda sahiptim. Kaldı ki mühendisin kelime anlamı hendese bilen demektir. Yani hesap bilen geometri bilen demek. Ben mühendislik yaparken de diğer mühendis arkadaşlardan farklı olarak olayın matematiksel modellemesini çok farklı yapardım. Ancak Hukuk Fakültesi’ne gelince aslında hukuk ile mühendisliğin çok iç içe olduğunu fark ettim. Hatta 3. sınıfta okurken dört pratik sınavımızın örneklemelerinin tamamının inşaat mühendisliği alanı ile ilgili hukuki problemler olduğunu görünce hem şaşırmış hem de iyi ki bu bölümü okuyorum diye sevinmiştim. Her ne kadar bu üç alan farklı gibi gözükse de disiplinler arası geçişi doğru yapabilirseniz her eğitimin bir diğerine katkısı yadsınamaz derecede olacaktır.” dedi.

    “Ya kardeşim doymadın mı okumaya?”
    Takdir edenlerin yanında bazen de ‘ya kardeşim doymadın mı okumaya’ ya da gençlerden ‘hocam bizim önümüzü niye kapatıyorsun’ gibi espriyle karışık serzenişlere de muhatap olduğunu anlatan Yavuz Yaşa, “Maalesef ülkemizde eğitim alınan bir diploma, hatta sertifikadan ibaret görünüyor. İnsan öğrenmeye, kendini yenilemeye ve keşfetmeye doyarsa o zaman ruhen ölmüş demektir. Dünya hızla değişiyor ve gençlerin bu hıza ayak uydurmaları için sürekli okumaları ve kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Belki aynı alanda belki de benim gibi farklı alanlarda ama muhakkak kendilerini yenilemeli ve her geçen gün üzerine bir şey koymalılar. ‘İki günü birbirine müsavi olan kişi zarardadır’ hadisi şerifi de tam da bunun içindir. Üniversite sınavında çok yüksek bir puan aldım. PDR bölümünün derslerini uzun süre inceledim. Bana yeni ufuklar açacağına emin olunca bu bölümü tercih ettim. Aslında psikoloji bölümünü de düşündüm ama PDR’de karar kıldım. Zaten ülkemizdeki PDR ve psikoloji bölümlerinin yüzde 95’ine birincilikle girebiliyordum. Ve memleketim Erzurum’un köklü üniversitesi olan Atatürk Üniversitesi’ni tercih ederek doğru bir karar aldığımı düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

    Gençlere Tavsiyeler
    Gençlere öğrenmenin tadını almalarını ve bundan asla vazgeçmemelerini tavsiye eden Yaşa, şunları söyledi: “Belki bu haberi okuyanlar benim sadece ders çalışan biri olduğumu düşünecekler. Ama aslında günümüzü iyi planlayıp, öğrenmeyi öğrendiğimiz zaman birçok şeyi bir arada yapabiliriz. Ben Hukuk Fakültesi okurken hem Erzurum’un en büyük yatırımlarına imza atan Yatırım İzleme Koordinasyon Merkezi (YİKOB) Müdürlüğü’nü yapıyor, hem de haftada iki halı saha maçı oynuyor ve süper ligin bütün maçlarını izliyordum. Yani aynı anda bir sürü işi yapabilirler. Aliya İzzet Begoviç’in dediği gibi ‘Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.’ Bilgi güçtür. Bilgi toplumu güçlü toplumdur. Bilgili birey de güçlü bireydir.”

    İlginç Rastlantılar
    İlkokuldan itibaren başladığı eğitim hayatı başarılarla dolu olan ve dördüncü lisans diploması için kolları sıvayan Yavuz Yaşa’nın hayatında ilginç rastlantılar da yer alıyor.
    Hayatındaki ilginç rastlantıları da anlatan Yaşa, “Lise son sınıftayken bir yandan ailemizin kasap dükkanında çalışırken, bir yandan da üniversite sınavına hazırlanıyordum. Bu süreçte kucağında bebeği ile kasap dükkanımızdan et almaya gelip, ‘Allah zihin açıklığı versin’ diye dua eden bir mahalle komşumuzun bu çocuğu ile 17 yıl sonra Hukuk Fakültesi’nde sınıf arkadaşı oldum. Yine Denizli’de dershanede öğrencim olan ve yönlendirmem ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yerleşen öğrencim yıllar sonra Hukuk Fakültesi’nde öğretim görevlisi oldu. İlginçtir bu öğrenci yaz okulunda Erzincan’da Şirketler Hukuku dersinde başımda sınav gözetmeni olmuştu. Yine müdürlük yaptığım kurumda üç kişi ile iş arkadaşı iken, onların çocukları ile de sınıf arkadaşı olmuştum.”
    Girdiği tüm üniversitelere birinci tercihi olarak yerleşmeyi başaran Yavuz Yaşa LES ve ALES sınavlarında da üstün başarı gösterdi. Yaşa, 2001 yılında girdiği LES ve 2011 yılında girdiği ALES sınavlarında ilk bine girmeyi başardı.

  • Serada yetişen ürünler ihtiyaç sahiplerine aş oluyor

    Serada yetişen ürünler ihtiyaç sahiplerine aş oluyor

    Safranbolu Belediyesi tarafından kiralanan bahçede kurulan seralarda yetiştirilen sebzeler, ihtiyaç sahiplerinin sofralarına aş olarak gidiyor.

    Belediye Başkanı Elif Köse’nin tarımsal üretim hedefleri doğrultusunda bir yıllığına kiralanan bahçede kurulan seralarda, ata tohumlarıyla Safranbolu maniye domatesi, salata, biber, kabak, fasulye ve patlıcan gibi temel gıdalar yetiştirildi. Seralarda yetiştirilen sebzelerle ilk olarak ihtiyaç sahiplerine yapılan yemek yardımının ana maddelerini karşılarken, üretilen ürünlerle de yerli tohum bankası kurulması hedefleniyor. Korona virüs (Covid-19) salgınının bitmesiyle birlikte açılacak kurslarda “tarım okulu” açılarak, tarım yapmak isteyenlere eğitim verilerek doğru tarım yapılması sağlanacak.

    Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, gazetecilere yaptığı açıklamada, bahçeyi Kadın Kooperatifi ile birlikte bir yıllığına kiraladıklarını söyledi. Amaçlarının tohum bankası ve tarım okulu kurmak olduğunu ifade eden Köse, “Safranbolu’daki vatandaşlarımızın toprakla buluşmasını sağlamak. Bu bilinci gençlerimize, çocuklarımıza yerleştirmek, üretmenin önemini anlatmak istiyoruz. Belediyeler, belediye başkanları her konuda olduğu gibi tarım konusunda da öncü ve lider olmalı. Bizde bunu misyon olarak aldık, bir karış bile toprağımız boş kalmasın, değerlensin, üretilsin istiyoruz” dedi.

    “Dışarıdan sebze almıyoruz”

    Projeyle kadınları da istihdam etmek istediklerini bunu da başarmaya başladıklarını aktaran Köse, şunları kaydetti:

    “Kadın Kooperatifimiz ile birlikte ürettiklerimizin satışını yapacağız. Hali hazırda belediyeden sosyal yardım alan vatandaşlarımıza aceze yemeği yapıyoruz. Aceze yemeklerimizin ana maddeleri de burada üretilmiş oluyor. Biz artık dışarıdan sebze almıyoruz. Diktiğimiz domateslerden yakın zamanda salça üretimimize de başlayarak hem konserve hem de yemeklerimizi de burada üretilen domateslerden yararlanarak salça yapmış olacağız. Değerlenmeyen bu topraklarda şuan o kadar bereketli ki kilolarca sebze elde ettik.”

    Sebzelerin organik bir şekilde üretildiğini vurgulayan Köse, “Kısa zamanda yeni tohumlar alınmaya başlandığında, başka yerlerde tohum bankası olan belediyelerle irtibat halinde olarak burada bir tohum bankası oluşturacağız. Pandemi süreci tamamlandıktan sonra açacağımız kursların başında ’tarım okulu’ geliyor. Amacımız, tarım yapmak isteyen ama cesareti olmayan vatandaşlarımıza temelde başlayarak tarımın nasıl yapıldığını öğretmek” diye konuştu.

    Seralar arasında çiçek serası da olduğunu belirten Köse, üretilen çiçekleri, park, bahçe ve refüjlerde kullanmaya başladıklarını kaydetti.

    Sosyal market açılacak

    Başkan Köse, Hayır Çarşısında sosyal market açılacağını vurgulayarak, “Hayır Çarşımız yeni yüzüyle vatandaşlarımızla buluşacak. Lüks bir dükkan havasında. Sosyal markette de satışı yapılacak. Bizi halk kart aracılığıyla paket olarak değil kartlarla gidip sosyal marketlerden ihtiyacı neyse onu alma şansına sahip olacaklar” değerlendirmesinde bulundu.

    Ziraat mühendisi Pınar Alazoğlu da nisan ayında fideleri toprakla buluşturduklarını belirtti.

    Ata tohumlarının dikildiğini anlatan Alazoğlu, şunları söyledi:

    “Diktiğimiz fideler Safranbolu’nun yerli maniyesi bunu da köylülerimizden temin ettik. Bu sene içerisine tohumlarımızı topluyoruz ki, amacımız seneye bizden isteyen köylülerimize tohum dağıtmak. Onun dışında tarım okuluna büyük katkı sağlamak, tarımı öğrenmek isteyen, yanlışları olanlara herkese göstermek. Bütün temel ürünlerimiz var. Bunlar ihtiyaç sahiplerine yemek olarak gidiyor.”

  • Stresle baş edememe kilo alımına sebep oluyor

    Stresle baş edememe kilo alımına sebep oluyor

    Kilo vermek için motive olması gerektiğini belirten Psikolog Tuğçe Denizgil, diyetin bahsedilebilecek iki farklı ayırımının olduğunu, bu iki farklı ayrımdan birinin sağlıklı beslenmeyi benimsemek ve öğrenmek, bir diğerinin ise stresin kilo alımına sebebiyet verdiğini fark etmek olduğunu söyledi.

    Uzun zaman aldığı gerekçesiyle insanların, yemek yemeye ayırdıkları zamanı iş durumlarına göre kısa bir süreye sıkıştırıp, hızlıca tüketilebilecek atıştırmalıkları tercih ettiğini söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Uzman Psikoloğu Tuğçe Denizgil, yemek yeme alışkanlığının değiştirilmesi ile yaşamlarındaki diğer parçaların da değiştiğini, yemek yemenin sadece doymak anlamına gelmediğini ifade etti.

    Stres kilo alma sebeplerinin başında geliyor

    Bir diğer kilo alma sebebinin stres olduğunu söyleyen Uzm. Psikolog Tuğçe Denizgil, kişilerin yaşantısının bir parçası olan stresin her an karşılaşılan bir durum olduğunu belirtti. Stresi oluşturan ve geliştiren tüm faktörlerin dışarıdan kaynaklanan ayrılık, boşanma gibi faktörler olduğunu söyleyen Denizgil, içsel stres faktörlerinin ise kendimize koyduğumuz katı kurallar, kendimizi algılayışımız, ya hep ya hiç şeklindeki düşünce şekilleri olduğunu ifade etti. Uzm. Psikolog Tuğçe Denizgil sözlerine şöyle devam etti: “Sıkça görülen bir durum ise belli bir kilo beklentisinde olmak ve bu gerçekleşmediğinde hayal kırıklığı ile birlikte diyeti bırakmaktır. Beklentiyi oluştururken koşullar, günlük yaşam rutinlerimiz ve bireysel özelliklerimizi de dikkate almak oldukça önemli ve gereklidir. Bunun akabinde gerçekçi beklentiler oluşturmak ve limitler olmadığında ‘ya hep ya hiç’ düşüncesi ile diyeti kesmemek oldukça önemlidir. Stres oluşturan uyaranlar kişi için rahatsız edici duruma geldiğinde ise vücut kendini korumaya alabilir.”

    “Problemlerle karşı karşıya kalındığı durumlarda stres hormonları salgılanmaya başlıyor”

    Kişiler stresle karşılaştığı zaman vücudun stres hormonlarını salgılamaya başladığını söyleyen Denizgil, ayni zamanda kan basıncının yükselmesi gibi tepkilerin de geliştiğini belirtti. Kişinin hayatındaki problemin çözüldüğü zaman ise stres belirtilerinin de kendiliğinden ortadan kalktığını söyleyen Denizgil, stresle baş edilemediği zaman ise vücut uyumunun zorlandığını ve kronik stres belirtilerinin ortaya çıktığını ifade etti.

    “ Ev içinde geçen zamanın artmasına kişiyi yemek yemeye yönlendiriyor”

    Çarpıntı, baş ağrısı ve bitkinlik dışında en önemli stres belirtilerinden bazılarının da mide bağırsak bozukluğu ve sindirim zorluğu olduğunu söyleyen Denizgil, duygusal belirtilerin ise mutsuzluk, huzursuzluk ve kaygı olduğunu belirtti. Aynı zamanda sosyal hayatın azalması ve kişinin evde daha uzun vakit geçirmesiyle birlikte yemek yemeye yöneldiğini söyleyen Denizgil, bu durumun kilo almaya neden olduğunu ifade etti.

    Uzm. Psikolog Tuğçe Denizgil şöyle devam etti: “Sosyal hayatın azalması ev içinde geçen zamanın artmasına ve kişinin evde vakit geçirmesiyle birlikte yemek yemeye yönelmesine neden olabilmektedir. Bu davranış özellikle gerginliği azaltmaya yönelir. Bir süre sonra kilolar artmaya başlayınca bu sefer yemek bir stres kaynağı olur ki durum işin içinden çıkılmaz bir hal alır. Stresle baş etmek ve yemekten zevk almak yerine, yaşamımızdan zevk almayı bilmek, kilo problemlerinin aşılmasında önemli faktörlerdendir.”

    “Diyet uygulayamayan kişilere psikologlar tarafından psikolojik testler uygulanmaktadır”

    Diyetisyen tarafından diyetine uyum konusunda zorluk yaşayan kişilerin psikoloğa yönlendirildiğini ve psikolog tarafından hastaya öncelikle psikolojik testlerin (kişilik özellikleri ve yeme davranışı ölçekleri) uygulandığını söyleyen Denizgil, stresle baş etme konusunda kişinin kendini olumsuz algılayışı üzerine çalışıldığını belirtti. Bu testlerin sonucunda psikoterapi planının hazırlandığını söyleyen Denizgil, diyet uygulamakta zorluk yaşayan kişilerin dahiliye uzmanı, diyetisyen ayrıca gereklilik durumunda psikiyatrist iş birliği ile ideal sonuca ulaşabileceklerini ifade etti.