Etiket: Oluşturduğu

  • Vali Karaloğlu: “Turizm sektörü oluşturduğu ekonomiyi şehirle paylaşmalı”

    Vali Karaloğlu: “Turizm sektörü oluşturduğu ekonomiyi şehirle paylaşmalı”

    Vali Münir Karaloğlu, Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği tarafından düzenlenen, Türkiye Turizm Tedarik Fuarı açılışına katıldı. Karaloğlu, “Bu şehir turizmin külfetine hep beraber katlanıyor muyuz? katlanıyoruz. Eğer turizmin oluşturduğu ekonomiyi, şehirle paylaşmazsak o zaman şehir Barselona’nın yaptığı gibi, ‘biz artık turist istemiyoruz’ der. İlerde Antalya halkının da, ‘yeter artık’ dememesi için, oluşan ekonominin şehirle, şehirde yaşayan halkla bölüşülmesi lazım” dedi.

    Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belek turizm merkezinde bu yıl 2’incisi düzenlenen Türkiye Turizm Tedarik Fuarı açılış törenine Vali Münir Karaloğlu, Serik kaymakamı Mehmet Kurdoğlu ve turizm sektör yöneticileri katıldı.

    “Emek verip çalışmak gerekiyor”

    Bütün rekorların alt üst edildiği 2019 sezonunu tamamlamak üzere olduklarını belirten Vali Karaloğlu, “2020’ye daha heyecanla ve umutla giriyoruz. İnşallah 2019’da yakalamış olduğumuz yüzde 17’lik büyümeyi muhafaza ederek onun üzerine de koyarak, 2020 yılını tamamlarız diye temenni ediyorum. Fakat bu işler sadece temenni ile olmaz hedef koymak, bu koyduğunuz hedefler doğrultusunda da emek verip çalışmak gerekiyor. Antalya’da kamu sektörü, özel sektör, sivil toplum, yerel yönetimler hep beraber Türk turizmini bir yere taşımak için çok ciddi bir emeğimiz ve çalışmamız oldu. Bu emeğin ve çalışmanın karşılığını da aldığımızı ifade edebilirim. Bunun içinde çok memnun ve mutluyum” dedi.

    “Sizi daha çok sahiplendiğini göreceksiniz”

    Antalya’nın önemli bir fuara ev sahipliği yaptığını vurgulayan Karaloğlu, şu ifadeleri kullandı: “Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği, otellerine giren her türlü malı piyasadan beğenen, satın alan ve işletmesine götüren yöneticilerdir. Bu kadar önemli bir konuşmada sizlerle birkaç şey paylaşmak istiyorum. Turizm çok ciddi bir ekonomi oluşturuyor. Ve ekonomiyi tabana yayan en önemli faktörlerden biri. Ama bunun gereğini yaparsak böyle olur. Antalya’da bir oteliniz var satın almanızın tamamını Antalya’nın dışından yapıyorsanız. Antalya halkı, ‘bir dakika’ der. Bu şehir turizmin külfetine hep beraber katlanıyor muyuz?, katlanıyoruz. Eğer turizmin oluşturduğu ekonomiyi, şehirle paylaşmazsak o zaman şehir Barselona’nın yaptığı gibi, ‘biz artık turist istemiyoruz’ der. İlerde Antalya halkının da, ‘yeter artık’ dememesi için, oluşan ekonominin şehirle, şehirde yaşayan halkla bölüşülmesi lazım. Bu konuda arkadaşların dikkatli olduğunu biliyorum. Ama ben şehrin yöneticisiyim şehrin valisiyim, şehirde yaşayan 2 milyon 400 bin vatandaşımızın her birinin adına bunu talep etme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Satın almacı arkadaşlarımız şehirden tedariği mümkün olan her şeyi şehirden tedarik etmelidir. Ama mutlaka yerli, olmalıdır. Bunu yaptığımızda halkın turizmi ve sizi daha çok sahiplendiğini göreceksiniz” şeklinde konuştu.

    Turizm sektör temsilcilerinin daha cesur olmaları gerektiğini vurgulayan Vali Karaloğlu, “Sektörün biraz daha sahip çıkması ve katılımın artması lazım. Gelecek sene en az Antalya’nın turizmi kadar büyük düşünmeniz lazım. Gelecek sene daha geniş salonlarda, daha geniş katılımla buluşmak dileğiyle, inşallah 2020 sezonu herkesin kazandığı ve kazandığını da birbirimizle paylaştığımız bir sezon olur” diye konuştu.

  • Uzmanlar sosyal medyanın gençler üzerinde oluşturduğu tehlikelere karşı uyardı

    Gelişen teknolojinin gençler üzerine oluşturduğu tehlikeler konusunda uyarıda bulunan Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan Subaşı, “Sosyal medyada gördükleri ışıltılı hayatlar gençlerin ruh sağlığını etkiliyor” dedi.

    10 Ekim Ruh Sağlığı Günü kapsamında bu yılın ruh sağlığı teması “Değişen Dünyada Gençler ve Ruh Sağlığı” olarak belirlendi. VM Medical Park Kocaeli Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan Subaşı, Ruh Sağlığı Günü kapsamında yaptığı açıklamada “Değişen Dünyada Gençler ve Ruh Sağlığı” teması hakkında önemli bilgiler aktardı. Gençlik döneminin sağlıklı bir biçimde tamamlanabilmesinin önemini kavramanın oldukça hayati olduğunu belirten Çalışkan, sosyal medya ve teknolojinin gençler üzerinde oluşturduğu tehlikeler hakkında önemli bilgiler verdi. Gençlerin hayatında oldukça büyük yer kaplayan teknolojinin hızlı gelişiminin pek çok değişimi de beraberinde getirdiğini kaydeden Subaşı, “Bu değişen ortamda gençlerin doğru yönlendirilmemesi, teknolojinin olumsuz etkilerine maruz kalmalarına dolayısıyla da ruh sağlıklarının buna oranla olumsuz etkilenmesine sebep olabilir” dedi.

    “Birey, sosyal medya aracılığıyla gördüğü hayatların etkisinde kalıyor”

    Gençlerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerin başını internet ortamında kurulan sanal ilişkilerin çektiğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan Subaşı, “Bu durum gençlerin sosyal ortamlarda gerçek ilişkiler kurma becerilerini ve kendilerini doğru ifade etme yeteneklerini azaltıyor. Yine, sosyal medyanın günümüzde bu denli popüler hale gelmesi ile insanların hayatlarına, doğru/yanlış bilgiye, habere, insanların olaylar hakkındaki düşünce ve yorumlarına ulaşmak çok kolay hale geldi. Zaten içinde bulunduğu dönem itibariyle kimlik arayışı içerisinde olan birey, sosyal medya aracılığıyla gördüğü, izlediği hayatların etkisinde kalarak, kendine özgü olan kişiliğini geliştirmekte zorlanabilir. Diğer yandan, başkalarının kimi zaman gerçek dahi olmayan, sadece sosyal medyada artı bir çaba ile güzel gösterilmiş kusursuz ve muhteşem hayatlarını takip ederek, kendi hayatındaki olumsuzlukları gözünde büyütebilir. Bu durum kaygı ve depresyon gibi ruhsal hastalıkları tetikleyebilir” diye konuştu.

    “Sağlıksız bir durumu kabullenmek, uzman yardımı almayı düşünmenin önündeki en büyük engeldir”

    Teknolojinin hızlı gelişiminin gençler ile ebeveynlerinin, yaşam ve anlayış tarzı arasındaki mesafeyi de arttırdığını söyleyen Subaşı, “Ebeveynin bu durumun farkında olması ve onları anlamak için ayrıca çaba göstermesi gerekir. Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan biri de çocuğun veya gencin etiketlenmesi sorunudur. ‘Bizim çocuk hiçbir şeyden mutlu olmuyor’, ‘Yalnız kalmayı seviyor’, ‘Bizim çocuk sosyal değil’ gibi etiketlemeler, çocuğa bu sağlıksız durumun sanki onun karakteriymiş gibi yansıtmak ve bu şekilde bu durumu kabullenmek izlenebilecek en yanlış yollardan biridir. Sağlıksız bir durumu kabullenmek, bu durumu çözmek için uzman yardımı almayı düşünmenin önündeki en büyük engeldir. Belki de ilk fark edildiğinde çok daha kolay bir çözümü olan problemin kabullenme ve etiketleme ile pekiştirilmesi ileride ruhsal problemlere yol açabilir. Bir kanser hastalığında erken teşhis ne kadar önemliyse, ruhsal hastalıklarda da o kadar önemli ve hayatidir” şeklinde konuştu.

    “En doğru şey yeni insanlarla gerçek ilişkiler kurabilecekleri ortamlar oluşturmaktır”

    Sosyal medyanın konusu hakkında ebeveynlere de önemli bilgiler aktaran Subaşı, “Asla unutmayın ki, çocuğunuza ne kadar onun ne olduğunu söylerseniz, çocuğunuz nihayetinde o söylediğiniz şey haline gelecektir. Bu sebeple ebeveyn, kelimelerin gücünün farkında olmalıdır. Söylenen tek bir kelime, sıfat ve etiketleme dahi benlik yapılanmasına etki etmektedir. Olumsuz etiketlemeler, bireyin benlik saygısında düşüklüğe yol açmaktadır. Bu durum ebeveyn kadar, gençlerle çalışan eğitimciler için de geçerlidir. Erken dönemde öğretmenleri tarafından gerek söylem gerek davranış yolu ile başarısız, yeteneksiz olarak etiketlenmiş olan bireyler, bu etiketi hayatları boyunca taşır. Bu olumsuz etiketi taşıyan bireyin ruh sağlığı ise çok daha hassas ve olumsuzluklara açık hale gelir. Bireyin, günümüz çağında gençlik dönemini en sağlıklı şekilde geçirebilmesi adına yapılabilecek en doğru şey, yetenekleri doğrultusunda sanata veya spora yönlendirmek, onlara kendilerini ve yeteneklerini keşfedebilecekleri, yeni insanlarla gerçek ilişkiler kurabilecekleri ortamlar oluşturmaktır. Okuldan, derslerden sonra eve gidip bilgisayar başına oturan gençlerden çok, sanata, spora ilgi duyan, sosyal ilişkilerini, yeteneklerini ve karakterlerini bu ortamlarda geliştiren gençler yetiştirilmesi oldukça önemlidir. Yapılan araştırmalar, gençlerin spor ve sanatla ilgilenmesinin kendilik algısını olumlu yönde etkilediğini göstermiştir” ifadelerini kullandı.

    “Sanal ortamlarda gördüğünüz, takip ettiğiniz hayatların etkisinden kurtulmalısınız”

    Gençlerin sosyal ortamlara yönelmesinin sosyal medya nedeni ile yaşanan olumsuzlukların azalmasına katkıda bulunacağını ifade eden Subaşı, “Yine gençler, kendilerini ruhsal yönden zayıf hissettikleri dönemlerde gerekli psikolojik desteği nereden bulacaklarını bilemiyor. Bu dönemlerde gençlerin kötü alışkanlıklara ve sağlıksız arkadaş ilişkileri kurmaya eğilimli hale gelebiliyor. Ebeveyn, eğitimci yönlendirmesi haricinde, gençlerin de kendi ruh sağlıklarını korumaları ve gözetmeleri çok önemlidir. Peki, ruh sağlığınızı güçlendirmek için nelere dikkat etmelisiniz, birkaç madde ile bunlardan bahsedelim. Öncelikle sanal ortamlarda gördüğünüz takip ettiğiniz hayatların etkisinden kurtulmalı, kendinize özgü tek ve eşi benzeri bulunmayan kişiliğinizi keşfetmelisiniz. Sosyal ağlarınızı arttırın, sosyal ortamlarda gerçek ilişkiler kurun. Sağlıklı beslenme ve egzersizi hayatınızın olmazsa olmazı haline getirin. Hayatta sizden ne kadar çok şey beklenirse beklensin, kendi sağlığınızın, kendinizin bunların hepsinin önünde, hepsinden önemli olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Gerçekçi hedefler belirleyin ve bu hedefleri sırayla gerçekleştirmek için harekete geçin. Hedeflerinizi kolaydan zora doğru planlayın. Her basamağı tek tek sonuçlandırdığınız zaman motivasyonunuzun arttığını gözlemleyeceksiniz. Duygularınızı ifade etmekten kaçınmayın. Öfke, üzüntü, korku, sevinç gibi duygularınızı uygun bir dille kelimelere yansıtmalı ve dışarı vurmalısınız” dedi.

    “Ebeveynin, gencin ruhsal durumunu iyi gözlemlemesi ve uzmana yönlendirmesi çok önemlidir”

    Ruhsal hastalıkların toplumun bütününü ilgilendiren bir sorun olduğunu belirten Subaşı, “Gençlerin ruh sağlığı, huzur ve mutluluğu, toplumun geleceğini doğrudan etkileyecektir. Özellikle konu ruhsal hastalık olduğunda toplumun ciddi genelleme ve etiketlemeleriyle karşılaşan kişi, tedaviden kaçınabilir. Bu sebeple ebeveynin, gencin ruhsal durumunu iyi gözlemlemesi ve gerektiğinde uzmana yönlendirmesi çok önemlidir. Yine unutulmamalıdır ki, ebeveynin kendi ruhsal sağlığı da çocuğunu, aile yaşantısını etkiler. Her nasıl ki bedensel hastalıkların önlenmesi bağışıklığın güçlendirilmesine bağlıysa, ruhsal hastalıklar için de bu durum geçerlidir. Ruhsal hastalıklarda da erken teşhis oldukça önemlidir. Sağlığın bir bütün olduğunu, ruh sağlığının da bu bütünün bir yarısı olduğunu hiçbir zaman unutmayın” ifadelerini kullandı.

  • Zararlı atıkların büyük bir kısmını mutfak atıklarının oluşturduğu belirlendi

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kartepe Belediyesi tarafından yapılan atık incelemelerde doğaya atılan atıkların büyük bölümünü mutfak atıklarının oluşturduğu belirlendi.

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü ile Kartepe Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yapılan çalışma ile Kartepe ilçesinin katı atık karakterizasyönü araştırıldı. Araştırmada en çok atık oranı ile mutfak atığı genel atığın yarısını oluşturduğu tespit edildi. Yapılan çalışmada Kartepe ilçesinde düşük, orta ve yüksek gelirli bölgeler belirlenerek buralardan Temizlik İşleri Müdürlüğüne bağlı çöp toplama ekipleri tarafından hafta sonu ve hafta içi olmak üzere çeşitli katı atık numuneleri alınarak, Solaklar mevkiinde bulunan Katı Atık Deponi sahasına götürüldü.

    Deponi sahasında yapılan ayrıştırma sonucunda çıkan katı atıkların içindeki ambalaj miktarları, tehlikeli atık miktarı, organik atık miktarı ve çıkan çeşitli özellikteki atıkların miktarı ayrı ayrı hesaplanarak, toplam katı atık miktarına oranlama yapıldı. Yapılan çalışmada en çok mutfak atığı tespit edildi. Karakterizasyon çalışmasında atık cinsleri arasında diğer oranları plastik atıklar ile kağıt atık yoğunluğu oluşturuyor.

    Yazlık ve kışlık olarak yapılan karakterizasyon çalışmalarının 2018 yılı çalışma programındaki uygulaması belediye ekipleri tarafından gerçekleştirildi. Yapılan karakterizasyon çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Kartepe Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Sinan Şahin, “Belediye Başkanımız Hüseyin Üzülmez’in talimatı ile yapacağımız eğitim çalışmaları ile kaynağında ayrıştırmanın hedefine ulaşacağına inanıyorum. Geri dönüştürülebilir atıkların evsel çöpe karışması ile milli servetimiz maalesef boşa gitmektedir. Bu konuda duyarlı olmaya bütün ilçe halkımızı davet ediyorum” dedi.

  • Öğrenci ve velilerin oluşturduğu müze geçmişe ışık tutuyor

    Yozgat’ın Çandır ilçesinde öğretmen, öğrenci ve veli işbirliğiyle okulda oluşturulan mütevazı müze geçmişe ışık tutuyor.

    Çandır Şehit halim Altay İlkokulu öğretmeni Ayşe Arslan’ın çaba ve gayretleriyle oluşturulan okul müzesinin açılışına İlçe Milli Eğitim Müdürü Bayram Kapal ve İlçe Müftüsü Mehmet Özcan ve veliler katıldı. Öğrencilerin geçmiş tarihlerini unutturmamak ve kadim kültürü yaşatmak amacıyla öğrenci ve öğrenci velilerin destekleriyle oluşturulan müzede, eskiden kullanılan ve bugün itibarı ile unutulmaya yüz tutan ev araç gereçleri ve mutfak eşyalarından oluşan müze tarihe ışık tutacak.

    Şehit Halim Altay ilköğretim Okulu’nda oluşturulan Okul Müzesi’nde sergilenen en dikkat çekici eşya ise tarihi değeri olan matara, saat ve çanta oldu. Kore gazisi tarafından müzeye konulan saat, çanta ve su matarası ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görüyor.

    İlçe Milli Eğitim Müdürü Bayram Kapal sınıf öğretmeni Ayşe Arslan’a teşekkür ederek,”Öğretmen arkadaşımızın büyük emek ve çaba göstererek, öğrenci ve velilerinin de destek ve katkılarıyla böyle bir mütevazı müze oluşturdular. Tabi ki müze küçük çaplı olabilir ama tarihi değeri ve tarihe olan katkısı oldukça değerlidir. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” diye konuştu.

  • Küresel felaketlerin oluşturduğu zararların toplam 188 milyarın üzerinde

    Bu yılın Ekim ayına kadar gerçekleşen küresel felaketlerin oluşturduğu zararların toplam 188 milyar liranın üzerine çıktı. Bu felaketlerden ortaya çıkan maddi zararın yaklaşık 12 milyar dolarlık kısmı depremlerden oluştu.

    Dünya gündeminin yine ilk sırasını yaşanan doğal afetler oluşturdu. Son günlerde yaşanan depremler ve sonrasında yaşanan artçı sarsıntılar korkutmaya devam ediyor. Yaşanan bu doğal felaketler ekonomiyi de tehdit ediyor. Dünyada risk, emeklilik ve sağlık çözümlerinde hizmetler sunan Aon’un yayınladığı Küresel İklim ve Felaket raporuna göre, 2017’nin Ekim ayına kadar gerçekleşen küresel felaketlerin oluşturduğu zararların toplam 188 milyar 870 milyon dolar olduğu belirtildi. Ortaya çıkan maddi zararın 11 milyar 730 milyon dolarlık kısmını ise bu süre içerisinde meydana gelen depremler oluşturdu. 2017 yılında toplam sigorta teminatları 53 milyar 890 milyon doları bulurken, deprem felaketlerinin sigorta teminatı 2 milyar 780 milyon dolar oldu.

    210 milyar dolarlık kayıp

    2017’nin bitmesine iki ay kala küresel felaketlerin oluşturduğu toplam zararın 2016 yılında gerçekleşen felaket zararlarını geçeceği tahmin ediliyor. Rapora göre, 2016’da gerçekleşen küresel felaketlerin oluşturduğu 210 milyar dolarlık ekonomik kayıp raporda dikkat çeken diğer noktalardan birisi oldu. 2017 yılında yaşanan küresel felaketlerin ekonomik kayıplarının 210 milyar doları geçmesi bekleniyor. Son 10 yılda en çok artış gösteren doğal afetlerin başında deprem, su baskınları ve kuraklık geliyor.

    Son 3 ayda 5 büyük deprem

    Eylül ayında Kuzey Amerika ülkelerinden Meksika ve Guatemala deprem ile sarsıldı. Geçen ayın başında bölgede meydana gelen deprem felaketlerinde 98 kişi hayatını kaybederken 50 binin üzerinde yapı hasar gördü. Ekonomik zararın ise 1 milyar 250 milyon doların üzerinde olduğu saptandı. 19 Eylül’de yine Meksika’da 7.1 şiddetinde meydana gelen depremde 370 kişi hayatını kaybetti. 10 Ekim’de de Güney Amerika ülkesi Şili’de 6.3 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti.

    12 Kasım’da İran-Irak sınırında 7.3 büyüklüğünde oluşan deprem ile iki ülke sarsıldı. Deprem sonrası İran’da 6 bin 700 kişi yaralandı ve en az 407 kişi hayatını kaybetti. Aynı zamanda Kermanşah bölgesinde 70 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Depremden etkilenen Irak’ta 255 kişi yaralandı ve 7 kişi hayatını kaybetti. Deprem Türkiye de dahil 7 ülkede hissedildi. Yaşanılan deprem sonrası ekonomik kaybında büyük olacağı tahmin ediliyor. Aynı gün Orta Amerika ülkelerinden Kostarika’da da 6.4 şiddetinde deprem meydana geldi. Depremin can ve mal kaybına neden olup olmadığı henüz bilinmiyor.