Etiket: Ölümden

  • Ehliyetsiz sürücü kaza yaptı, annesi ölümden döndü

    Ehliyetsiz sürücü kaza yaptı, annesi ölümden döndü

    Kocaeli’nin İzmit ilçesinde ehliyetsiz sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği cip, park halindeki otomobilin üzerine devrildi. Kazada araçta sıkışan sürücünün annesini itfaiye ekipleri kurtardı.

    Kaza, İzmit ilçesi Doğantepe Mahallesi 8. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, H.T. idaresindeki 41 B 0949 plakalı cipi ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetti. Yokuş aşağı kontrolsüzce ilerleyen cip, park halindeki bir otomobilin üzerine yan yattı. Kazada H.T.’nin annesi Nilgün T. (62) araç içerisinde sıkışarak yaralandı. Kazayı gören çevredeki vatandaşlar durumu hemen 112 Acil Yardım ekiplerine bildirdi.

    Yaralanan yaşlı kadın hastaneye kaldırıldı

    İhbar üzerine olay erine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Kısa süre sonra olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından sıkıştığı yerden çıkartılan Nilgün T., sağlık ekiplerine teslim edildi. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi ambulansta yapılan Nilgün T., hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan kadının hayati tehlikesinin olmadığı öğrenildi.

    Sürücünün ehliyetsiz olduğu tespit edildi

    Olay yerine intikal eden polis ekipleri, olay yerinde inceleme başlattı. Ekipler yaptıkları incelemelerde sürücü H.T.’nin ehliyetinin olmadığını tespit etti. H.T.’ye ekipler tarafından ehliyetsiz araç kullanmaktan 2 bin 126 TL para cezası kesildi. Cip çekici yardımı ile kaldırılırken, kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Otomobilin çarptığı motosiklet sürücüsü ölümden döndü

    Otomobilin çarptığı motosiklet sürücüsü ölümden döndü

    Karabük’te meydana gelen trafik kazasında dönüş yapmak isteyen otomobilin çarptığı motosiklet sürücüsü yaralandı.

    Edinilen bilgiye göre, Balıklar Kayası Kavşağı’nda E.G. (24) idaresindeki 67 AAY 989 plakalı otomobil, Ali İrfan Büyükbaş Caddesi istikametine dönüş yapmak isterken merkez istikametine seyreden R.C. (41) idaresindeki 27 ADA 276 plakalı motosiklete çarptı. Kazada motosikletten düşen sürücü yaralandı. Yaralı sürücüye ilk müdahale kaza yerinden geçen sağlık personeli tarafından yapıldı. Yaralı sürücü yakınlarına yaralandığını haber vererek iyi olduğunu söyledi. İhbar üzerine olay yerine polis ve 112 ekipleri sevk edildi.

    Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan yaralı tedavi altına alınırken, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Ekipler kaza ile ilgili inceleme başlattı.

  • Diyarbakır’da feci kaza: Ölümden saniyelerle kurtuldular

    Diyarbakır’da feci kaza: Ölümden saniyelerle kurtuldular

    Diyarbakır’da meydana gelen zincirleme trafik kazada 1 kişi yaralanırken, 3 kişinin aracın altında kalmaktan son anda kurtulduğu anlar güvenlik kameralarına yansıdı.

    Edinilen bilgilere göre, Diyarbakır’ın merkez Yenişehir ilçesi Yaşar Kemal Caddesi üzerinde kontrolden çıkan 34 GZ 2847 plakalı otomobil önce ticari taksiye çarpıp ticari taksiyi ters çevirdi ardından yol kenarında bulunan park halindeki otomobile çarptı. Kaza sırasında karşıdan karşıya geçmek için bekleyen 1’i kadın 3 kişi ise son anda direksiyon hakimiyetini kaybeden aracın altında kalmaktan kurtulurken o anlar güvelik kamerasına saniye saniye yansıdı.

    Kazada yaralanan ticari taksi şoförü Mehmet Emin Onur, 112 sağlık ekiplerince Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesine kaldırıldı.

    Polis, kazayla ilgili inceleme başlattığı öğrenildi.

  • Isıtıcıdaki kaynar su üzerine dökülen çocuk ölümden döndü

    Isıtıcıdaki kaynar su üzerine dökülen çocuk ölümden döndü

    Erzurum’da bir çocuk, annesinin mutfakta bıraktığı ısıtıcıda bulunan kaynar suyun üzerine dökülmesi sonucu ölümden döndü.

    Erzurum’un Köprüköy ilçesinin Ağçasar Mahallesi’nde yaşayan anne İstek Kaya, çay yapmak için su kaynattığı ısıtıcıyı masanın kenarına bıraktı. Daha sonra mutfaktan ayrılan anne Kaya, 2 yaşındaki oğlu Yunus Emre Kaya’nın çığlıkları üzerine mutfağa koştu ve mutfak masasındaki ısıtıcının içindeki kaynar suyun Yunus Emre’nin üzerine döküldüğünü gördü.

    İlk müdahaleyi yapan anne daha sonra küçük Yunus’u çevredekilerin yardımıyla Köprüköy Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Yunus Emre Kaya, burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezi’ne sevk edildi. Isıtıcıdaki kaynar suyun dökülmesiyle başı, kolları ile vücudunun çeşitli yerlerinde birinci ve ikinci derecede yanıklar oluşan Kaya’nın tedavisi sürüyor.

    Annelerin daha dikkatli olması gerektiğini ifade eden İstek Kaya, “Mutfakta çay için ısıtıcıya su koydum. Daha sonra çocuğumun bağrışlarına mutfağa koştum. Gelince gördüm ki üzerine su dökülmüş hemen üzerine soğuk su döktüm. Daha sonra yardım için dışarı çıktım komşularımı gördüm onlarla birlikte Yunus’u hastaneye kaldırdık. Ambulansla bizi Erzurum’a getirdiler. Şu an çocuğumun durumu iyiye gidiyor. Benim 5 çocuğumdan en küçüğü Yunus ilk defa başımıza böyle bir şey geldi. Annelere önerim benim gibi ihmal etmesinler çocuklarını ben çok üzgünüm o yandı ama benim de yüreğim yandı. Anneler çocuklarına dikkat etsinler” dedi.

    Öte yandan, Yunus Emre Kaya’nın Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Tedavi Ünitesinde tedavisi devam ediyor.

  • Kadına karşı işlenen cinayetin cezası, ölümden sonra da devam eder

    Kadına karşı işlenen cinayetin cezası, ölümden sonra da devam eder

    Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Türk devletlerinde kadınlara karşı işlenen suçların cezalarının çok ağır ve oldukça caydırıcı olduğunu söyledi.

    Suç ve cezanın insanlık tarihinin kendisi kadar eski olduğunu belirten Eğilmez, “Suçun olduğu her yerde mutlaka ceza da olmuştur. Cezalar pek çok uygarlıkta uzun tecrübelerle ve zaman içerisinde ortaya çıkan yasalarla düzenlenmeye çalışılmıştır.

    Ölüm cezası, devletler tarafından uygulanabilen en sert cezadır. Tarihte, ağır suçlar ve siyasi karşıtların idam edilmesi neredeyse bütün toplumlar içerisinde sıkça görülmüştür. İdam cezası, uygulandığı çoğu yerde, önceden tasarlanmış cinayet, casusluk, vatana ihanet gibi suçların karşılığı olarak kullanılmıştır. Günümüzde birçok ülkede, uyuşturucu kaçakçılığı da kişiyi idam cezasına çarptırmaya yetecek bir suç sayılır” diye konuştu.

    Türk Devlet Geleneğinin Temel Unsurlarından Biri “Adalet” tir

    Türk tarihi boyunca kurulan bütün devletlerde, töre diye isimlendirilen hukuk sistemine sıkı bir bağlılık görüldüğünü dile getiren Savaş Eğilmez, “Töreye olan bu bağlılık mücadeleci sosyal hayatın gereklerinden doğmuştur. Halk, ülke, istiklal ile birlikte hukuk, Türk Devletinin dört temel unsurundan biridir. Türklere göre devleti kuran ve işleten mekanizme hukuk idi.

    Ceza hukuku, Türklerin hayatında önemli bir yer tutmuştur. İslamiyet’ten önceki Orta Asya Türk siyasi teşekkülleri ve topluluklarında ceza hukuku ile kanunlarına dayalı bir düzen ile kendisine özgü, yaşayan bir ceza hukuku ortaya çıkarmıştır. Bu suretle Türk toplum kültürünün bir ürünü olarak, tarihin akışı içinde gelişen bu hukuk, en geniş manasıyla “töre” denilen kanun ve sosyal normlar bütününde, kesin ifadesini bulmuştur” dedi.

    Türk töresinin, en eski Türk topluluklarından itibaren sosyal kontrolü ve toplumsal bütünleşmeyi sağlayan en önemli unsurlardan biri olduğuna dikket çeken Eğilmez, açıklamasını şöyle sürdürdü;

    “Kökeni, eskilere götürülebilecek olan “suç” sözcüğünün, eski Türkçe’de “yoldan ve yönden sapma” anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Elimizde bulunan en eski Türkçe kaynaklardan anlaşıldığına göre, suç sözcüğünün en eski Türkçe karşılığı “yazuk” yani “yazık” dı.

    Masum birini kasten öldürmenin cezası kesinlikle “ölüm”dür

    Tarih boyunca Türk töresinin en az başvurduğu ceza ölüm cezası idi. En az uygulanan ceza olmasına rağmen, sabit suçun değişmeyen kuralı ölümdü. Türk töresinde iki suçun karşılığı kesinlikle ölüm cezası idi. Bu suçlardan biri; devlete ihanet bir diğeri de masum birini kasten öldürmekti.

    Türk devletlerinde kadınlara karşı işlenen suçların cezaları, çok ağır ve oldukça caydırıcı olmuştur. Hemen hemen bütün inançlar tarafından şiddete yasaklanan bu suçlar, Türk toplumu tarafından da her dönemde kınanmış ve bu suçları işleyenlere diğer suçlara göre çok daha büyük tepki gösterilmiştir.

    Cezalandırma İşlemi Ölümden Sorunda Devam Etmiştir

    Türk devletlerinde kadınlara tecavüz etmenin ve öldürmenin cezası çoğunlukla ölümle sonuçlanmıştır. Hatta bu tür suçların idamla cezalandırılması yetersiz olarak görülmüş, suçlular genelde acı çektirilerek öldürülmüştür. Ve cezalandırma işlemi ölümden sorunda devam etmiştir. Bu tip cezalandırmalarda amaç ölünün bedenine zarar vermekten ziyade, topluma verilmeye çalışılan ibret mesajının pekiştirilmeye çalışılmasıdır. Örneğin, 1156 yılı Malatya’sında bir Ermeni papaz, daha yeni nişanlanmış olan güzel bir genç kızı kilisede yalnız kaldıkları sırada kandırmaya çalışarak ondan olmadık şeyler istemişti. Bu uygunsuz teklife genç kızın tepkisi çok sert oldu ve kiliseden hemen uzaklaşmaya çalıştı. Ancak papaz ısrarlıydı ve kızın bağırışlarına aldırmayarak zorla tecavüz etti. Papaz amacına ulaştıktan sonra yaptığının duyulmasından korkarak kurbanını elleriyle boğarak öldürmüştü. Sonuçta papaz yakalanmış ve yapılan yargılama sonucunda derisi diri diri yüzülmek suretiyle ölüme mahkûm edilmişti. Daha sonra da cesedi herkesin önünde yakılmıştır.

    Toplum tarafından büyük tepki gösterilen böyle insanların cezaları ve sonuçları, diğer insanlara ibret olması ve onları caydırması için kalabalık halk kitleleri önünde sergilenmesine özellikle dikkat edilirdi.”

    “Bütün Türk Tarihinde uygulanan ceza sistemlerinde idam vardır” diyen Eğilmez, “Türk hukuk geleneklerine göre idam cezası olmayan hukuk sistemi, kamunun vicdanını tatmin etmez ve cezalar içerisinde idamın olmaması, temel amaç olan caydırıcılıkta önemli bir zafiyet oluşturacağı fikri hakim olmuştur.

    Özetle kadim Türk tarihinde, otorite kadına ve çocuğa karşı işlenen tecavüz ve cinayet suçlarının cezasının ölümle sonuçlanmasına çok dikkat edilirdi. Yazık ki günümüzde de bu tür suçlar işleniyor. Maalesef var olan hukuk sistemiz içerisinde, Emine Bulut’a karşı işlenen suçun cezası yok. Ülkemizin içerisinde bulunduğu şartlar, suç ceza ilişkisinin, özellikle bazı suçlar için, mutlak caydırıcı bir zeminde kurulması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.” şeklinde konuştu.