Etiket: olmuyor

  • Bu mesleği yapanlar grip olmuyor

    Kış aylarının korkulu rüyası gribal enfeksiyonlar, hemen hemen her insanı olumsuz yönde etkilerken, öyle bir meslek var ki, kullanılan bir maddeden dolayı, bu işi yapanlar grip enfeksiyonlarına maruz kalmıyor.

    Çırak yetişmemesinden dolayı, artık son temsilcilerini gördüğümüz, can çekişen meslekler arasında olan kalaycılık, Balıkesir’in bir çok ilçesinde artık yapılmıyor. 5 ilçeyi bünyesinde barındıran Edremit Körfezi’nin son kalaycısı Elmas Kaplan, kalaycılık mesleğinin belki de hiç bilinmeyen bir yönünü açıkladı. Baba mesleği olan kalaycılığı 40 yıldır aralıksız sürdüren Kaplan, çalıştığı süre içinde hiç grip hastalığına yakalanmadığını anlattı. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan emektar kalaycı Elmas Kaplan, kalaylamada kullandığı nişadırın oluşturduğu buharın gribal enfeksiyonlara karşı koruyucu olduğunu söyledi. Kaplan, “Ben bu işi 40 senedir yapıyorum. Fakat artık çırak yetişmiyor. Bu işi bilene zor gelmez. Kolay bir iştir. Çalışırken elimiz, yüzümüz siyah olduğu, bu işin pis olduğu için çıraklar gelmiyor. Kalay yaparken, önce kalayı kostiğe koyuyorum. Sonra kum ile sürtüyorum. Yamuk yerlerini düzelttikten sonra da ateşte kalay yapıyorum. Tencere, tepsi, sahan, tabak, çaydanlık, kazan gibi ürünleri kalaylıyorum en çok. Daha çok köylüler kalaylatmak için eşya getiriyor. Bir tencereyi 10 liraya kalaylıyoruz” dedi.

  • ’Neden İzmir’de patlama olmuyor’ sözü yargıda

    İzmir Barosu, 10 Aralık’ta İstanbul’daki patlama sonrası sosyal medya üzerinden “Neden İzmir’de patlama olmuyor”, “Yoksa gavur gavura rahat rahat yaşıyorlar mı?” şeklinde paylaşımlarda bulunan kadın hakkında suç duyurusunda bulundu.

    İstanbul Beşiktaş’ta, terör örgütünün bombalı saldırı sonucu 37’si polis 44 kişinin şehit olduğu olay sonrası sosyal medyadan E.Ş. isimli kadın “Neden İzmir’de patlama olmuyor” şeklinde paylaşımda bulunmuştu. Bu paylaşım ile ilgili İzmir Barosu suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu’nun suç duyurusu dilekçesinde, “Türkiye Beşiktaş’ta gerçekleşen terör saldırısında şehitlerini henüz uğurlarken, birlik ve beraberlik içerisinde yaraların sarılması gereken şu günlerde, E.Ş. adında bir sosyal medya kullanıcısı açıkça halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekte, aşağılamakta ve nefret suçu işlemektedir” denilerek, adı geçenin yaptığı paylaşımın TCK’nın 216. maddesinde ifade edilen “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunun unsurlarını oluşturduğu ifade edildi. Şüphelinin ifadelerinin açıkça şiddet içerdiği belirtilen dilekçede, “Düşünce özgürlüğünün demokratik toplumlardaki mutlak sınırı ise ‘şiddet’ tir. Bu ifadeler aynı zamanda kamu barışı açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturmakta, şiddete doğrudan hedef gösterme amacı ve sonucu taşımaktadır” denilerek şüpheli hakkında soruşturma yürütülerek kamu davası açılması talep edildi.

    Baro Başkanı Özcan: ’’İzmirliler adına şikayetçi olduk’’

    İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İzmir’e ve İzmirlilere yapılan bu hakareti içimize sindirmemiz mümkün değildir. Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununun atıldığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır!’ diyerek onurlandırdığı güzel İzmir’in halkı, vatanın her karış toprağında yaşanan acıları yüreğinde hissetmektedir. Anadolu’da patlayan her bomba, katledilen her insanımız için ayrımsız acı duyan bir kentin insanlarına yönelik ayrımcılık kokan bu paylaşımı bizi derinden yaralamıştır ve Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği “…hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak” hükmü gereğince İzmirliler adına şikayetçi olma gerekliliğimiz doğmuştur” dedi.

  • Yüzde 87’lik görme kaybı resim çizmesine engel olmuyor

    Diyarbakırlı 16 yaşındaki Goran Korkmaz, genetik bir hastalık nedeni ile yüzde 87 görme kaybı ile doğdu. 4 kardeşinde de aynı sıkıntı bulunan Goran, bir köşeye çekilip kaderine razı olmak yerine en çok istediği resim çizmek yeteneğini geliştirmek için kursa yazıldı. Goran’ın görme kaybına rağmen çizdiği resimler parmak ısırtıyor.

    Diyarbakırlı Korkmaz ailesinin en büyük çocuğu olan Goran, tıpkı kardeşleri gibi görme engeli ile doğdu. İlk başlarda sorun yaşamayan Goran, okula başladıktan sonra ilk sorununu yaşamaya başladı. Yaşıtları gibi net göremediği için okulun her döneminde sıkıntı yaşayan Goran, yüzde 87’lik görme engelinin kendisine sorun oluşturmasına izin vermedi. Derslerinde oldukça başarılı olan Goran, en çok istediği resim çizme yeteneğini geliştirmek için de kursa yazıldı. Bir süre yapılan resimler üzerinde gölgelendirme yapan Goran, daha sonra kendi resimlerini çizmeye başladı. Goran’ın son dönemlerde çizdiği resimler, görenleri kendine hayran bırakıyor.

    Görememesi resim çizmesine engel değil

    Anne babasının akraba evliliği yapması nedeni ile 4 kardeşinde de genetik olarak görme problemi bulunduğunu belirten Goran Korkmaz, “Gündüz güneş ışınlarının gözümü rahatsız etmesi nedeni ile çok fazla dışarı çıkamıyorum. Sınıfta tahtayı görebilmem için en önde oturmam gerekiyor. Yazılar küçük ise eğer yanımda oturan arkadaşımın bana okuyarak not alabiliyorum. Sınavlarda bana özel sınıf ayarlanıyor, iki gözetmen eşliğinde biri okuyor bir diğeri ise optiği işaretliyor. Okulda yazılı sınavlarda benim için yazı boyutları büyütülüyor ya da biri tarafından okunuyor. Resim çizmeyi çok seviyorum. Amcamın yönlendirmesi sayesinde kursa yazıldım. Önceleri sorun yaşarım sandım ama bu artık benim için bir zevke dönüştü. Gözlerimin çok iyi görmemesi resim yapmam için bir engel değil” dedi.

  • Yazın Yün İçlik Giyenler Hasta Olmuyor

    Hac ve umreye giden Türkler, sıcak havada yün içlik giyerek hastalıklardan korunuyor.

    Bursa’da yün içlik satan Naci Bağcı, yazın yün içlik giyenlerin hastalıklardan korunduğunu söyledi. Hac ve umreye giden vatandaşlarında yün içlik giyerek hastalıklardan korunduğunu belirten Bağcı, yünün teri vücutta tutmadığını belirtti. Bursayün’ün sahibi Naci Bağcı, “Yazın yün içlik giyilmez” sözünün yanlış olduğunu savunarak, “Tam aksine yazın yün içlik giymek lazım. Sıcak havalarda yün içlik giymek insanları hastalıklardan koruyor. Yün, içinde bulunan çok küçük borular sayesinde teri vücutta tutmayarak dışarı atıyor. Bu da insanı hasta olmaktan koruyor. İnsanlar yünün faydalarını yeni yeni anlamaya başladı. Artık vatandaşlar yazın yün giymeye başladı. Bazı müşterilere yün giymeyi tavsiye ettiğimizde yazın yün mü giyilir diye tepki gösteriyor. Giydikten sonra yünün rahatlığını görünce bir daha üzerinden çıkartmıyorlar. Yün teri emmeyerek vücudu kuru tuttuğu için astım ve romatizmal hastalıkları olanlara çok faydalı. Yazın yün giyenler kolay kolay hastalığa yakalanmaz” dedi.

  • Özdağ: “Birbirimizin Eteğinden, Ceketinden Çekeceksek O Siyaset Olmuyor”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, siyasetin rekabet işi olduğunu vurgulayarak, “Farklı fikirlerimiz olacak ama farklılıklarımızı dedikodu noktasında değil toplantılarda içeride konuşursak ve birbirimize projelerimizle, aklımızla yön göstererek yapabilirsek başarılı oluruz” dedi.

    Görevinde birinci yılını tamamlayan AK Parti Manisa İl Kadın Kolları Başkanı Fisun Kumbaracı, bugüne kadar yapılan ve yapılacak olan çalışmalarla ilgili bilgi vermek amacıyla Giritligil Otel’de toplantı düzenledi. Toplantıya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, AK Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur, Yunus Emre Belediye Başkan Yardımcısı Şule Uygur, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Halil Özkan, Şehzadeler İlçe Başkanı Ahmet Tonguç, AK Parti Manisa İl ve İlçe Kadın Kolları yönetim kurulu üyeleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan AK Parti Manisa İl Kadın Kolları Başkanı Fisun Kumbaracı, “Seçimden seçime çalışan bir partinin değil, her gün halkın içinde ve halkı için çalışmaya devam eden bir partinin kadın neferleri olarak; kadınlarımız, çocuklarımız, ülkemiz ve geleceğimiz için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Öncelikle kadınlarımızın sorunlarını tespit edip, çözüm yollarıyla ilgili proje geliştireceğiz. Hedeflerimiz var. Yolumuz uzun, uzun olduğu kadar da kutlu bir yol. Büyük bir inançla ‘durmak yok, yola devam’ diyoruz“ dedi.

    “SİYASET BİRAZ REKABET İŞİDİR”

    Bugünkü durumun, geçmişin toplamı olduğunu vurgulayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, şöyle konuştu: “Hiç kimse kendisinde bir güç vehmetmesin. Yani ‘ben güçlüyüm, ben kabiliyetliyim, ben çok yetenekliyim’, evet güçlü ve yetenekli olabiliriz ama bugünkü durumumuz geçmişin toplamı, geleceğin de doğumudur. Dünden bugüne; Nurdan Aslan, Melek Çerçi, Müzeyyen Yoğurtçu, Şule Uygur hanımefendiler olmasaydı bugünkü durumumuz olmazdı. O nedenle vefalı olalım. Vefa imandandır. Birbirimize karşı tahammüllü olalım.”

    Siyasetin biraz rekabet işi olduğunu anlatan Özdağ, şunları söyledi: “Evet rekabetimiz olur. Siyasette hizip olur, siyasette çekişmeler olur ama bütün hizip ve çekişmeler; partiyi, kadın kollarını, ana kademeyi daha iyi noktaya getirmek için yapılıyorsa eyvallah ama yok birbirimizin eteğinden, ceketinden çekeceksek o siyaset olmuyor. Orada bu sefer hizipçilik, partiye zarar noktasına geliyor. Ona dikkat etmemiz gerekiyor. Farklı fikirlerimiz olacak ama farklılıklarımızı dedikodu noktasında değil de toplantılarda içeride konuşursak ve birbirimize projelerimizle, aklımızla yön göstererek yapabilirsek başarılı oluruz. Bunu da yaptığınıza inanıyorum.“

    “ŞEHRİN DE AK PARTİLİLERİN DE ABİSİYDİ KENDİSİ”

    Kendisine genel başkan yardımcısı olduğu zaman ‘şehrin ağabeyi misiniz?’ diye sorduklarını hatırlatan Selçuk Özdağ, “Hayır şehrin abisi falan değilim. Ben şehrin kardeşiyim. Şehrin bir abisi vardı, Bülent Arınç. Kendisi şuan siyaseti bıraktı. Şerefli bir şekilde hizmet etti. Alnını ve elini kirletmeden namuslu bir şekilde bu siyaseti bıraktı. Şehrin de AK Partililerin de abisiydi kendisi” dedi.

    Önümüzdeki yerel seçimle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özdağ, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bugünkü duruma baktığımızda hem HDP hem de MHP barajın altında gözüküyor. Arkadaşlarımız hazırlıklarını yapsın, sayılı günler tez geçer. Üç sene kaldı. Son 6-7 ayda adayımız belli olur. Çıkarız agoraya, meydanlara birlikte çalışırız. İki bayrağı Spil dağı tepesine bir daha dikeriz. Birisi AK Parti’nin bayrağı, bir tanesi de al bayrak, bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin sembolü ay yıldızlı bayrağımızı dikeriz.”