Etiket: Olmaz”

  • Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu: “Kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz”

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu: “Kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz”

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, kadına şiddet konusunda yaptığı değerlendirmede, “4 yılda 25 bin şiddet mağdurunu kurtarmıştık. Bunu Türkiye’ye yayabiliriz. Adalet ve Aile bakanlıklarıyla görüşüyoruz, kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz” dedi.

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Erzurum Barosunun sosyal tesisleri ve eğitim merkezi inşaatının temel atma törenine katılmak üzere Erzurum’a geldi. Törenden önce Erzurum Barosunda basın mensuplarıyla bir araya gelen Feyzioğlu, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Kadına şiddet, siyaset üstü bir mesele”

    Herkesin çocuğu, eşi, kendisi için endişe duyduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Bu birbirimizi suçlayarak önleyebileceğimiz bir husus değil, Partiler üstü bir mesele, siyaset üstü bir mesele. Adli yıl açılış konuşmamda sorunların bir numarasında bu vardı. Toplumsal şiddetle mücadele etmek zorundayız. Bu toplumsal şiddetin mağduru aynı zamanda avukatlar. Ayda en az bir avukatın başına feci bir olay geliyor. Trafiğe çıkan çocuklarınızı dualarla gönderiyorsunuz, ’kazasız belasız gelsin’ diye. ’Bir kavgaya karışmasın, kaza kurşununa uğramasın başına bir vahşinin levyesi inmesin’ diye ödümüz kopuyor. Bu ülkede herkes çoluk çocuğu için, eşi için, kendisi için endişe duyuyor. Toplumsal şiddet tırmanışta. Bunu televizyon dizileriyle filmlerle çözmemiz lazım. Kreşten itibaren meseleye el atmamız lazım. Bir kadın öldürüldüğünde idam diye başlamak işin çok kolay yönüdür. Ölen ölüyor, ondan önce bunu kesmemiz gerekiyor. Adli yıl açılışında da söyledim, o ilk tokat eyleminden itibaren biz kendimize düşen şudur; kadının yanına baronun avukat vermesi. Koluna girecek her işi avukatıyla birlikte yapacak. İlk tokattan sonra tırmanıyor ve sokak ortasında katlediliyor. Biz kendi başının çaresine bak diye kadını bırakamayız. Ben Ankara Barosu başkanıyken bir proje başlatmıştık. 4 yılda 25 bin şiddet mağdurunu kurtarmıştık. Bunu Türkiye’ye yayabiliriz. Adalet ve Aile bakanlıklarıyla görüşüyoruz. Milli meseledir, suçlayarak olmaz. Biz buna çözüm buluyoruz” dedi.

    “Avukatlar aç arkadaşlar, geç insanlar aç”

    Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt Baro başkanlarının da katıldığı toplantıda 250 bin genç avukata yeni iş imkanı oluşturduklarını belirten Feyzioğlu, “3 ay önce genel kurulumuzu yapmışız. Biz ne yapmışız ki bazı sevgili arkadaşlarım böyle tepki gösteriyor diye sordum arkadaşlarıma. Biz Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle bin değil, yüz bin değil bir kalemde 250 bin genç avukata yeni iş imkanı yaratıyoruz. Biz avukatlarımıza iş imkanı buluyoruz. Bundan niye rahatsız olunuyor, kim rahatsız olabilir? Avukatlar aç arkadaşlar, genç insanlar aç, avukatlar da aç. Bunun derdini ben çekiyorum, her gün bu dert bize yansıyor, baro başkanıma yansıyor. Yargı Reformu Strateji Belgesi sadece avukatlara çözüm sunduğunu vatandaşlarımız sanmasın. Bu belgeyi açıklayan konuşmamızda izah ettiğimiz üzere avukatın sorunun çözen her adım vatandaşın da sorununu çözüyor. 25 bin stajyer avukat var. Kölelik şartlarında çalıştırılıyor. Hepsine ücretli çalışma imkânı, sigortalı olma imkanı getiriyoruz. Peki, sınav, dünyanın neresinde avukatlık mesleğine sınavsız giriş kaldı? Türkiye’de bunu toptan çözüyoruz. Hukuk mesleklerine girişte bir baraj getiriyoruz. Bu muazzam bir şey, bu konuda tam bir konsensüs sağlandı” ifadelerini kullandı.

    Toplantıda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki adli yıl açılış törenine katılması sonrası yaşananları anlatan Feyzioğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle Türkiye’de düşünce özgürlüğünün de güvence altına alınması için iki önemli adım atıldığını söyledi.

    “3 ay önce genel kurul yaptık, 3 ayda ne değişti de genel kurul isteniyor”

    Hukuk devletinin sloganla olmadığını kaydeden Feyzioğlu, “Düşünce özgürlüğüne yönelik suçların Yargıtay denetiminde olacağını ayrıca hakimlerin tayin ve terfilerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın ilke kararları aranacak. Hukuk devleti sloganla olmaz. Hukuk devleti parlak yıldızı vatandaşın eline verebilirsek gerçekleşir. Bunu da diyalogla yapacağız. Kapıyı çalarsınız, sorunları söylersiniz, dinlenmezsiniz, böyle bir sorun yok denir, o zaman hep birlikte protesto edelim. Kapıyı çalarsınız, buyur gel sorunları anlat denir, anlatırsınız. Biz kapı çaldık, açılmadı mı? İki sene önce devlet kapısı vatandaşa kapanamaz demiştik, o kapı bize açıldı. Bize açık, herkese açık, bizim vatandaşımıza açık. El birliğiyle bütün bu sorunları çözüm yoluna sokacak yargı reformu strateji belgesini hayata geçiriyoruz. Özgürlükleri güvence altına alacak düzenlemeleri getiriyoruz. Avukatın günlük sorunlarını çözümler düzenleme ile hayata geçiyor. Ekim ayında Meclis açılır açılmaz birinci önceliği olmalıdır dedi Cumhurbaşkanı. Şimdi size soruyorum biz avukatların bin tane sorununu çözmek için, stajyer avukatların sorununu çözmek için, 82 milyon vatandaşın sorununu çözmek için Alman Şansölyesiyle mi görüşmeliyiz? O zaman İngiliz Başbakanına mı gitseydim? Elbette Türkiye’yi kim yönetiyorsa ona gittik gideceğiz. Gittiğimizde hüsnü kabul gördük. Bu telaş nedir? Peki bundan 3 ay önce genel kurul yaptık, 3 ayda ne değişti de genel kurul isteniyor? Yargı Reformu Strateji Belgesi somutlaştı, avukatların ve vatandaşlarımızın adalete ilişkin haklı şikayetlerini çözüme bağlayacak yol haritası ortaya kondu ve ilk kanunlaşacak paket yazıldı. 3 ayda değişen bu. O zaman bize düşen gündemimizi sadece buna odaklamak yani çözüme odaklamak. Biz soruna çözüm bulmaya çalışıyoruz. Her çözüme sorun bulanlardan olmadık, sorunlara çözüm bulanlardanız üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz. Başka hiçbir gündemimiz yok bizim” şeklinde konuştu.

    “Kadına şiddeti önlemeye çalışıyorsanız bunu Alman Şansölyesine, Berlin’e değil Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığına götüreceksiniz”

    Yargı reformunun Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde açıklanmasına gösterilen tepkilerle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, “Allah gani gani rahmet eylesin, Ecevit yargı reformunu açıklarken Yargıtayda mı açıkladı, başbakanlıkta açıkladı. Süleyman Demirel yargı reformunu bizim evde mi açıkladı, başbakanlıkta açıktı. Bugün başbakanlık yok, millete en üst seviyede taahhüt verme görev sorumluluğunda olan Cumhurbaşkanı açıkladı. Oraya da bazı arkadaşlar gelmedi. Onlar için mesele yargı bağımsızlığı değil, Cumhurbaşkanına gidip gitmemek meselesidir. Cumhurbaşkanlığı sistemini benimsemeyebilirsiniz, parlamenter hükümet olsun diyebilirsiniz. Anayasaya ilişkin olması gereken noktasında itirazlarınız olabilir. Ama şimdi bu Anayasa yürürlüktedir. Buna göre faaliyet gösteriyoruz. Yargı reformu belgesi açıklanırken külliye diye biz Cumhurbaşkanına gitmeyiz dediğiniz anda başka bir şey oluyor. Ben devletle iş konuşmam diyorsunuz. Ama biz bu devletin içinde iş yapmak durumundayız. Türkiye’nin şu anda hükümet merkezi orasıdır. Ben yapmadım siz yapmadınız Anayasa değişti, hükümet merkezi böyle oldu. Biz de kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olarak oraya gidiyoruz. İstanbul Belediye Başkanı randevu istiyor, oraya gidiyor, Ankara Belediye Başkanı işi varsa oraya gidecek. Devletle iş yapmak zorundaysanız, örneğin kadına şiddeti önlemeye çalışıyorsanız bunu Alman Şansölyesine, Berlin’e değil Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığına götürecek. Ben oraya gitmem dediğinizde samimi olmak lazım. Adli yıl açılışı sebebiyle gelmeyen kıymetli meslektaşlarımı anlıyorum. Olabilir biz de başka yerde yapılsın istedik. Oraya gitmenin bu millete ve bu meseleye getirisi nedir? Gitmemenin zararı nedir? Dedik ki aramızda gidip doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına, bakanlara yüksek yargının mensuplarına orada anlatmalıyız dedik. Fena mı oldu, çözüm daha hızlandı. Şu anda tek odaklandığım şey vatandaşlarımızın, avukatların elini rahatlatacak Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin çıkması” açıklamasında bulundu.

    Yargı reformunu gölgeleyecek bir şey yapılmamasını isteyen Feyzioğlu, “Arkadaşlardan da istirhamım bunu gölgeleyecek, engelleyecek hiçbir şey yapmayın. Yürüyelim, ucuna geldik, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Bu güzel ortamı baltalamak, gölgelemek emin olun genç avukatlara, stajyer avukatlara, cezaevlerinde adliyelerde adalet bekleyen yüz binlerce insanımıza haksızlık olur. Gelin bunu birlikte çıkartalım, kamuoyunu kendi iç sorunlarımızla meşgul etmeye gerek yok. Bu konular bizim iç sorunumuz kamuoyunun sorunu değil. Türkiye Barolar Birliği sürekli kurultay peşinde koşan yapı değildir. Türkiye Barolar Birliği hizmet peşinde koşan bir yapıdır. Başka yapılarla karıştırılmazsa iyi olur” dedi.

    Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun, İstanbul, Ankara, Antalya gibi baroların yaptığı olağanüstü genel kurul çağrısını görüşmek üzere 22 Eylül’de 79 baro başkanıyla Ankara’da toplanmaya karar verdiği belirtildi.

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, basın mensuplarına yaptığı açıklamanın ardından genç avukatlarla söyleşide bir araya geldi. Program sonrası mesleğe ilk adımlarını atan avukatların yemin törenine eşlik eden Başkan Feyzioğlu genç avukatlara cübbe giydirdi, nasihatlerde bulundu.

    Törende yemin eden Avukat Evrim Ayyıldız’a Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan ile birlikte cübbesini giydiren Feyzioğlu, daha sonra Erzurum Barosu kapalı otoparkın açılışını gerçekleştirdi.

    Mesleğe ilk adımını atan Evrim Ayrıldız, cübbesini Feyzioğlu’nun elinden giymekten çok mutlu olduğunu belirterek, “Çok mutluyum. Metin Feyvioğlu’nun geleceğini duymuştum. Onun elinden almak istedim. Tabi çok heyecanlıyım. Üç kardeşiz. Ablam ve abim de avukat” dedi.

  • ’Çocuğun olmaz’ dediler, 20 yıl sonra hamile kaldı

    Diyarbakır’da tüp bebek merkezlerinde tedavi görmesine rağmen hamile kalamayan ve gittiği merkezlerde kendisine çocuğunun olmayacağı söylenen Esra Işık, Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in uyguladığı tedaviyle 20 yıl sonra hamile kaldı.

    Diyarbakırlı Esra Işık (40), 20 yıl boyunca çocuk sahibi olmanın hayalini kurdu. Normal yollarla çocuğu olmayınca tüp bebek tedavisi görmeye karar veren Işık, 20 yıl boyunca birçok tüp bebek merkezinde tedavi gördü. Kendisine çocuğunun olmayacağı söylenen Işık, umudu kesti. Işık, bir süre sonra ise ablasının tavsiyesiyle Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer’e başvurdu. Yapılan detaylı muayenede Işık’ın yumurta rezervinin az olduğu tespit edildi. Işık, uygulanan rahim temizleme ve detoks tedavilerinin ardından mutlu haberi aldı. 2,5 aylık hamile kalan Işık bebeğini kucağına almak için gün sayıyor.

    Birçok yerlere başvurduğunu belirten Işık, “Aşılama yaptım, birçok tedavi yaptım. Genelde doktorlar çocuğumun olmayacağını söylüyorlardı, en son Hakan hocaya geldim. Allah razı olsun, bana rahim temizleme işlemi yaptı, yanında da detoks tedavisi verdi. 3 ay önce Hakan hocaya gelmiştim ve şu an 2,5 aylık hamileyim, hayalim gerçekleşti. Benden 4 yaş büyük ablam da Hakan hocada tedavi olmuştu. Onun da 20 yıl boyunca çocuğu olmamıştı ama şu an ikiz çocukları var. O bana referans oldu. Çok mutluyum, çocuk isteyen herkesi ısrarla Hakan hocaya davet ediyorum, gelsinler en azından bir tanışsınlar, sorunlarını anlatsınlar. Hakan hoca ilk önce psikolojik anlamda insanı rahatlatıyor. Ben o kadar doktorlara gittim hiçbiri senin çocuğun olacak demedi. Hakan hoca, çocuğumun olacağını söyledi. Ona inandım ve hamileyim” dedi.

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer ise, yaptıkları detaylı incelemede yumurta rezervinin az olduğunu gördüklerini ve rahmin içerisinde düzensizlikler olduğunu tespit ettiklerini belirterek, “Hasta 20 yıldır çocuk isteğiyle bize başvurdu. Tabii çocuk isteğiyle birçok merkez ve şehir dışında birçok tedaviler görmüş. Çocuk sahibi olmak için birçok denemeleri de olmuş fakat denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmış. Hasta bizim kliniğimize geldiğinde biz de baktığımızda hastada çok ciddi anlamda yumurta rezervinin az olduğunu gördük ve rahmin içerisinde düzensizlikler olduğunu tespit ettik. İlk önce rahim yıkama önerdik, ondan sonra yumurta detoks tedavisi uyguladık. Biz bunları önerdiğimizde hasta umudu kalmadığı için verdiğimiz tedaviler konusunda biraz tereddütteydi, fakat kardeşi bizim tedavimizle ikiz gebe kalmıştı, onun tavsiyesiyle bize gelmişti. Biz bu hastaya tüp bebek ve aşılama yapmadık, sadece rahim temizleme ve yumurta detoks tedavisi verdik. Yumurta detoks ile güçlendirme tedavisi verdik. Bu güçlenme tedavisiyle hasta 40 yaşında kendiliğinden gebe kaldı. Daha önce birçok denemesi olmuş ve birçok yerde tedaviler almış fakat sonuç alamamış. Şu anda yaklaşık 2,5 aylık hamile ve kalp atışını da duyduk. Çok mutluyuz ve çok keyifliyiz. Ailesine büyük bir huzur geldiğini dile getirmesi bizi de mutlu etti. Gerçekten de daha önce ailede huzur kalmadığını dile getirmişti ve bu hamilelikle artık aile huzurunun yerine geldiğini dile getiriyor. Bu da bizim için çok müthiş bir keyif kaynağı” diye konuştu.

  • Dünyada ilk eğitsel standup“Kazasız kul olmaz” Didimlilerle buluştu

    3 Aralık Dünya Engelliler günü etkinlikleri kapsamında Dünyada ilk kez gerçekleştirilen Eğitsel standup Didim’de sahnelendi. İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) da destekçilerinden birisi olduğu oyunda tiyatrocu Yavuz Seçkin, Didimlilerle buluştu.

    Didim Kaymakamlığı, Didim belediyesi, kamu kurumları ile özel sektör temsilcilerinin yanı sıra İhlas Haber Ajansı da oyunun sponsoru olarak destek sağladı. Didim Ticaret Odası Kültür merkezinde gerçekleşen gösteriyi Zahrettin Çelik yazıp yönetirken, ünlü tiyatrocu ve oyuncu Yavuz Seçkin’in oynadığı “Kazasız kul olmaz” adlı standup gösterisini sahlendi. Didim belediye başkan yardımcısı Salih Bankoğlu ve eşi, Didim ve yöresi engelliler derneği başkanı (DİYED) Bedri Altıntaş davetliler ile dernek üyeleri ve aileleri izledi.

    Biletli olarak gerçekleştirilen standup gösterisi öncesinde DİYAD üyesi gençlerden oluşan koro türküler seslendirdi. Ardından DİFTAD tarafından halk oyunları konusunda eğitilen DİYED üyesi gençler yöresel halk oyunlarını sahneye koydu.

    Oyunla ilgili bilgiler veren Oyunun yönetmeni Zahrettin Çelik oyun için bir ay boyunca belirledikleri bir yerde araçları gözlemleyerek, kazalarla ilgili istatistiksel çalışma yaptıklarını ifade ederek, kazaların azaltılması için bu tür bir oyunu kaleme aldıklarını belirtti.

    DİYEB Başkanı Bedri Altıntaş ise Didim’de duyarlılık oluşturmak amacıyla bir çok etkinlik yaptıklarını belirterek, bu etkinliğine 3 Aralık Dünya Engelliler günü etkinlikleri kapsamında yapıldığını ifade etti. Altıntaş 12 yıl boyunca birçok etkinlikle Didim’deki engellileri sosyal hayata katmaya çalıştıklarını belirterek “Görüyorsunuz imkan verildiğinde engelli arkadaşlarımız neler yapabiliyor; bu nedenle engel yok bizlerde sadece bizler engelleniyoruz. Bu nedenle bizler bu engelleri aşmak için bir çok proje yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Onları dokunmaya devam edeceğiz” dedi.

    Ardından ünlü tiyatrocu ve oyuncu Yavuz Seçkin sahne aldı. Oyun öncesinde koltuklara konulan emniyet kemerlerinin bağlanmasını isteyen Seçkin, oyunun amacına değindi. Ardından Fatih Terim, Bülent Ersoy, Yılmaz Vural ve Öztürk Serengil gibi bir çok ismi taklit ederek, konuşmalarından sosyal mesajlar verdi. Oyunun sonunda Seçkin, seyircileriyle poz verirken, DİYED Başkanı Altıntaş, Seçkin’e çiçek verip teşekkür etti. Oyunda elde edilen gelir, derneğe bağışlandı.

  • TBMM Başkanı Yıldırım: “TÜRK-İŞ Başkanı Atalay yanlış bir hareket içinde olmaz”

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, “Ergün Atalay hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez” dedi.

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a bir ziyarette bulundu. Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldırım, son günlerde asgari ücret görüşmeleri vesilesiyle TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a yönelik haksız bir takım ifadeler olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Biz Ergün Atalay’ı iyi biliriz, Ergün Atalay, Türkiye’nin emeği, alın terinin temsilcisi olan en köklü sendikasının genel başkanı olmanın ötesinde, geçmişiyle pırıl pırıl bir insandır. Dolayısıyla hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Biz Ergün Bey’i ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket, millet olunca gerisi teferruat deyip en önce adım atmış bir kardeşimizdir. Ergün Atalay ve arkadaşlarını haksız, mesnetsiz meselelerde isnat etmek fevkalade yanlıştır. Asla bunu kabul etmemiz mümkün değildir. TÜRK-İŞ aynı çizgisinde durmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

    Yıldırım, “TÜRK-İŞ Başkanının saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret Meclis Başkanı sıfatıyla hem bir iadeyi ziyaret hem de bu yaşananlara karşı bir cevaptır” ifadelerinde bulundu.

    Rize’de şehit olan emniyet müdürü

    Yıldırım, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şehit edilmesine ilişkin, “Benim de yakın korumalığımı yapan Altuğ Verdi, maalesef bir polis memurunun saldırması sonucu hayatını kaybetti. Yaralanan görev arkadaşları var. Emniyet müdürümüze Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da Allah’tan şifa diliyorum” mesajını verdi.

  • TBMM Başkanı Yıldırım: “TÜRK-İŞ Başkanı Atalay yanlış bir hareket içinde olmaz”

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, “Ergün Atalay hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez” dedi.

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a bir ziyarette bulundu. Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldırım, son günlerde asgari ücret görüşmeleri vesilesiyle TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a yönelik haksız bir takım ifadeler olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Biz Ergün Atalay’ı iyi biliriz, Ergün Atalay, Türkiye’nin emeği, alın terinin temsilcisi olan en köklü sendikasının genel başkanı olmanın ötesinde, geçmişiyle pırıl pırıl bir insandır. Dolayısıyla hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Biz Ergün Bey’i ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket, millet olunca gerisi teferruat deyip en önce adım atmış bir kardeşimizdir. Ergün Atalay ve arkadaşlarını haksız, mesnetsiz meselelerde isnat etmek fevkalade yanlıştır. Asla bunu kabul etmemiz mümkün değildir. TÜRK-İŞ aynı çizgisinde durmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

    Yıldırım, “TÜRK-İŞ Başkanının saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret Meclis Başkanı sıfatıyla hem bir iadeyi ziyaret hem de bu yaşananlara karşı bir cevaptır” ifadelerinde bulundu.

    Rize’de şehit olan emniyet müdürü

    Yıldırım, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şehit edilmesine ilişkin, “Benim de yakın korumalığımı yapan Altuğ Verdi, maalesef bir polis memurunun saldırması sonucu hayatını kaybetti. Yaralanan görev arkadaşları var. Emniyet müdürümüze Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da Allah’tan şifa diliyorum” mesajını verdi.