Etiket: Olmayın

  • Bayramda bel fıtığı olmayın

    Acıbadem Kayseri Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Uzm. Dr. Kerim Gökoğlu, bayramda kaldırılan ağır yüklerin ve et işlerken uzun süre aynı pozisyonda kalmanın en ileri düzeyde bel fıtığına neden olabileceğini söyledi.

    Kurban bayramı sonrasında en sık karşılaşılan şikayetlerin boyun tutulmaları, omuz ve kol ağrıları, hareket kısıtlamalarına neden olan bel ağrıları ile adale spazmları olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Kerim Gökoğlu, bu ağrıların bel fıtığı başta olmak üzere boyun fıtıklarına yol açabileceğini belirtti.

    Ağırlıkları bölmeli, iki omuza dengeli dağıtmalı

    Söz konusu ağrıların nedenini, bölünmeden tek parça halinde et kaldırma, ağırlıkları dengeli biçimde iki omuza yüklemek yerine tek omuza yükleme ve et işlerken uzun süre aynı pozisyonda kalmaya bağlayan Uzm. Dr. Kerim Gökoğlu, şu önerilerde bulundu:

    “Etleri 30-40 kiloya varan ağırlıklarda birden kaldırmaktansa, parçalara bölerek kaldırmak, etleri bir yerden bir yere aktarırken tek başına yapmak yerine bayramın ruhuna da uygun biçimde yardımlaşarak yapmak, et işlerken uzun süre aynı pozisyonda kalmak yerine, yarım saat ya da 45’er dakika fasılalarla molalar vermek omurgaya binen yükü hafifletecektir. Ayrıca yükleri kaldırırken vücudun sadece bir tarafına değil, dengeli biçimde iki tarafına da eşit biçimde dağıtmak da yine omurga üzerine binen yükün dengeli dağılımı açısından önemlidir.”

    “Bayramı hastanede geçirmemek için dikkatli olunmalı”

    Ağrılar için öncelikle medikal ya da fizik tedaviye yönelik çareler aradıklarını kaydeden Uzm. Dr. Kerim Gökoğlu, “Fakat bunlar hem zahmetli hem de zaman alan işlemler. O nedenle omurgamızı zor durumda bırakabilecek boyun ağrısı, bel ağrısı, adale spazmları gibi rahatsız edici durumlardan korunmak anormal yüklenmelerden uzak olalım, ergonomiye dikkat edelim. Bayramlaşmaları hastanede değil, olması gereken yerlerde yapıp mutlu ve huzurlu bir bayram geçirelim” ifadelerini kullandı.

  • Isınayım derken hayatınızdan olmayın

    Özellikle lodoslu havalarda sobadan sızan karbonmonoksit gazı zehirlenmelerinde artış yaşanıyor. Karbonmonoksit zehirlenmesinde kısa sürede tıbbi müdahale yapılmazsa ölüm vakaları yaşanabildiğine dikkat çeken Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Müjde İlgün, özellikle rüzgarlı havalarda soba benzeri ısınma araçlarının kullanılmamasını tavsiye etti.

    Rüzgarlı hava nedeniyle karbonmonoksit gazı zehirlenmelerinde artış yaşanırken, Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Müjde İlgün, kış mevsiminin bitimine az bir zaman kala soba ve yakıt kullanımıyla ilgili uyarılarda bulundu. Kış aylarında özellikle karbonmonoksit zehirlenmeleri ve alınması gereken önlemlerin oldukça önem arz ettiğini anlatan Uzm. Dr. İlgün, “Ülkemizde bilgisizlik, özellikle soba kullanımının fazla olması, bilinçsiz yakıt tüketimi bir takım karbonmonoksit zehirlenmesi vakalarıyla karşı karşıya bırakmakta. Özellikle alçak basınçlı havalar dediğimiz lodoslu rüzgarlarda, verimi düşük kalitesiz kömür kullanarak yapılan bir takım bilinçsiz uygulamalar maalesef karşımıza oldukça kötü durumlar ortaya çıkarabiliyor. Karbonmonoksit zehirlemesi sonucunda karşımıza ölüm vakaları bile çıkabiliyor. Özellikle kullandığımız ısınma cihazlarının mutlaka kaliteli olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Bununla ilgili kalite belgelerine dikkat ederek seçip kullanmamız gerekiyor. Yakıtların standartlara uygunluğu kontrol edilmeli. Sobalar doldurulurken aşırı doldurmamaya özen gösterilmeli. Sobalar doldurulurken özellikle üstten yakıtın atılmasına dikkat edilmeli. Lodoslu havalarda, esen havalarda iyi bir emme sistemi, iyi bir baca sistemi olduğundan emin değilsek soba mutlaka söndürülerek yatılmalı. Hatta mümkünse lodosun çok olduğu zamanlarda soba benzeri ısınma araçları kullanılmamalı. Boruların düzgün bir şekilde takıldığından, sızdırmaz olduğundan mutlaka emin olunmalı ve periyodik aralıklarla temizlenmesinin sağlanması gerekiyor. Yangınla ilgili mevzuata uygun şekilde hareket edilmeli, binalarla ve ısınma araçlarıyla ilgili olarak” dedi.

    Şofben kullanımında da alınması gereken bir takım önlemler olduğunu ve bu önlemlerin de soba ile benzer özellikler taşıdığını kaydeden İlgün şunları söyledi:

    “Kullandığımız ısınma aracının kaliteli olması, standart belgelerinin, kalite belgelerinin, garanti belgelerinin olması gerekiyor. Doğalgazla ilgili sistemin kurulacağı yerin özellikle düzgün olarak seçilmesi, sık sık havalandırılabilecek bir ortam olması, her ısınma aracının olduğu alanın mutlaka sık sık havalandırılması özellikle önemli. Çünkü karbonmonoksidin vücudumuza etki etmesinin temel sebeplerinden bir tanesi de havasız ortamlarda daha çok tüketilmesi. Gaz kaçağı varsa eğer mutlaka yetkililerle iletişime geçilmeli. Bir gaz kaçağı hissediliyorsa gaz vanasının hızlıca kapatılması, dedantörün kapatılması, hızlı bir şekilde elektrik düğmelerinin açılmaması varsa kapatılması. Çakmak gibi alev çıkarabilecek herhangi bir düzenekten uzak durulması, pencerelerin karşılıklı bir şekilde hızlıca açılarak ortamın havalandırılmasının sağlanması hayat kurtarıcı önlemler arasında yer almakta. Bunun dışında eğer herhangi bir sorunla karşılaşılacak olunursa mutlaka teknik servisten de destek almak önemli.”

    Zehirlenme belirtileri

    Karbonmonoksit zehirlenmesinin belirtilerinden de bahseden İlgün şunları söyledi:

    “Karbonmonoksit zehirlenmesi ortaya çıktığında ilk karşımıza çıkan belirtiler özellikle deride kırmızılaşma, soluk alıp vermede düzensizleşme, kısa soluk alıp verme, göğüste sıkışma, halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, kaslarda bir ağrı ve yaygın halsizlik durumlarında da hızlı bir şekilde müdahale etmek gerekiyor. Eğer uygun tıbbi müdahaleye kısa zamanda ulaşılamazsa sonuç maalesef ölümle ortaya çıkabilmekte.”

    Bazı grupların risk grubunda yer aldığını dile getiren Uzm. Dr. İlgün, “Bu risk grupları içinde 5 yaş altı küçük çocuklar, yaşlılar, gebeler, kronik hastalığı olan kişiler yani, KOAH, astım gibi bir takım ilk başta da solunum yoluyla bizi etkilediği için solunum yolu rahatsızlığı olan kişilerin önlemlere dikkat etmesi önemli” diye konuştu.

    Bacalardan çıkan dumanların sadece kronik rahatsızlığı olan kişileri değil herkesi etkilediğini kaydeden Uzm. Dr. İlgün, bir takım standart önlemlerin genel olarak herkes için geçerli olduğunu dile getirdi. Kullanılan ısınma sitemlerinin kalitesinin ve periyodik bakımının olmasının önemli olduğunu yineleyen Uzm. Dr. İlgün, yakıtın düzgün bir şekilde seçilmesi, önerilen şekilde kullanılması ve bakımların periyodik yapılmasının hava kirliliğini de olabildiğince azaltacağını belirtti.

  • Bere takarken saçınızdan olmayın

    Soğuk havaların en çok tercih edilen aksesuarlarından birisi olan bere, dikkatsiz kullanıldığında saçın kırılmasına ve yıpranmasına neden oluyor.

    Soğuk kış günlerinin geçirildiği günlerde artan hava kirliliği, ani hava değişiklikleri, soğuk ve kuru ortamlar saçları olumsuz etkilerken dökülmeleri de artırıyor. Tüm bunlara düzensiz beslenme ve ısıtma sistemlerinin ortam nemini azaltması da eklendiğinde saçların yıpranması kaçınılmaz oluyor. Soğuk havalardan etkilenmemek için tercih edilen bereler ise, saçın hava almasını engelliyor.

    “Ortam değişimleri saçı yıpratıyor”

    Sıcak ortamdan soğuk ortama geçmenin ya da tam tersi durumların kış mevsiminde daha çok yaşandığını belirten Bayan Kuaförü Serhat Derebağ, bunların da saçı olumsuz etkilediğini belirtti. Derebağ, “Yazın denizden, kumdan, güneşten yıpranan çok saç var. Kışa geçişte bunlar daha yoğunlaşıyor. Kışın soğuktan sıcağa giriliyor daha çok yıpranıyor. Sürekli bere, şapka kullanılıyor. Bu da saçı etkiliyor ve aşırı derecede yıpratıyor. Kışın nem oranı yüksek olan saçlar daha çok nemleniyor. Kuru ve kırılgan saçlar da daha çok kırılıyor soğuktan sıcağa ya da sıcaktan soğuğa geçiş olduğu zaman. Saçın boyanması ve işlemleri de bir etken. Saça sürekli bakımlar kış aylarında daha çok yapılmalı ki saç kendisini toparlasın ve kendisine gelsin. Bu tarz saç kırıklıklarında evde doğal ürünler de kullanılabilir. Argan yağı gibi bitkisel ürünler kullanılabilir. Bu tarz bakımlara yönelip kışın saçı daha çok kendine getirebilir ve daha çok bakım uygulayabilirler. Evde de yapılabilecek bakımlar aslında bunlar. Bu şekilde saçtaki problemleri çözebilirler” dedi.

    “Bere, saçın hava almasını engelliyor”

    Bere kullanırken son derece dikkat edilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Bayan Kuaförü Derebağ konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bere soğuk günlerde sürekli kullanılıyor. Sabah takıyor örneğin akşama kadar geri çıkarmıyor. Saç hava almıyor bu şekilde berenin içerisinde ve kırılgan bir hal alıyor. Saçla ilgilenemiyor ve saç berenin içerisinde kendisinden geçiyor. Belirli bir süre sonra da kırılmaya başlıyor. Bu şekilde bere kullanımının biraz daha dikkatli yaparlarsa, gün içerisinde sürekli kafada değil de takıp çıkarıldığı zaman daha etkili olur. Çünkü saç diğer türlü hava almıyor. Saç özellikle uçlarından hava alır. Bakım yapılıyor ama düzensiz bakımın da bir faydası olmuyor. Sürekli ve düzensiz bere ya da şapka kullanımı da belirli bir süre sonra saçlarda dökülmeye yol açabiliyor. Kış aylarında ve mevsim geçişlerinde saç dökülmesi yaşayanlar sürekli şikayet içerisinde ama bunu çok sıkıntı yapmasınlar. Sadece mevsimsel bir geçiş olduğu için dökülüyordur saç ya da ciltle alakalı bir sıkıntısı vardır. Bunu da cildiyeye giderek giderebilir.”

  • Makyaj yaparken göz sağlığınızdan olmayın

    Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, göz makyajının doğru bir şekilde yapılmasının göz sağlığı için önem taşıdığını dile getirdi.

    Yanlış ve bilinçsiz kozmetik kullanımı ve makyajı yeterince temizlemeden uyumanın göz sağlığının en büyük düşmanı olduğunu belirten Dr İpçioğlu, “Göz makyajı ve bakımına gerekli özen gösterilmediğinde; alerji, göz enfeksiyonları, tahrişe bağlı cilt hastalıkları gibi pek çok tehlike söz konusu olabiliyor’ dedi.

    Opr. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu bilinçsiz göz makyajının göz sağlığına olumsuz etkileri hakkında bilgi verdi.

    Makyaj malzemelerinin başkaları ile paylaşılmamasının önemli olduğunu söyleyen İpçioğlu, Göz enfeksiyonu geçirmekte olan bir kişiye verdiğiniz malzemeniz, sizin için enfeksiyon kaynağı olabilir. Gözünüz enfeksiyon kapabilir. Ortak kullanım alanlarında deneme makyaj ürünleri gibi bulunan makyaj malzemeleri de göz sağlığınızı tehdit edebilir. Makyaj malzemeleri de açıldıktan sonra belli süreler içinde kullanılmalıdır. Bu süre genel olarak 3 ya da 4 ay kabul edilmekle birlikte, makyaj malzemesinin özelliğine göre değişim gösterebilir. Süresi dolan malzeme bitmese bile atılmalıdır. Süresinden fazla kullanılan makyaj malzemelerinin hemen hemen hepsinde bakteri ürediği kanıtlanmıştır dedi.

    Makyaj malzemelerinde bulunan etkin ve koruyucu maddelerin alerjik bünyesi olan kişilerde göz alerjisine neden olabileceğini vurgulayan Opr. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, Alerjik bir bünyeniz var ve birden çok kozmetik ürünü birden aldıysanız, tercihen sıra ile deneyin ve alerji yapmadığına emin olduğunuz ürünleri kullanmaya devam edin. Kirpik diplerini, yani göz sınırlarını belirgin hale getirmek için eye liner veya göz kalemi kullanırken, kirpiklerin göze yakın olan iç değil, dış kısmına sürmeye dikkat edin. Çünkü kirpiklerin göze yakın olan iç kenar kısmında gözyaşına katkıda bulunan meibomean yağ bezleri vardır. Bu bezler makyaj yapılırken tıkanırsa gözyaşı kalitesizleşir ve gözde batma, yanma, kızarma gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Hatta göz kapağında arpacık gibi enfeksiyonlar gelişebilir. Rimel, kalem, far gibi göz makyaj ürünlerini uygularken, uygulama yönü gözden dışarı (uzağa) doğru olsun. Böylece ürünleri sürmek için kullandığınız fırça, kalem gibi araçların saydam tabakaya (kornea) batma olasılığı azalır. Makyaj yaparken gözünüze batan bir ürün olursa önce bol suyla yıkayın, gözde rahatsızlık devam ederse göz hekiminize danışın dedi

  • Uzmanlar uyardı: “Spor yaparken sağlığınızdan olmayın”

    Büyükçekmece Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ve Spor İşleri Müdürlüğü’nün işbirliğiyle düzenlenen “Yetişkinlerde Spor, Beslenme ve Sağlık İlişkisi” adlı seminere katılım yoğun oldu.

    Büyükçekmece Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Yetişkinlerde Spor, Beslenme ve Sağlık İlişkisi” seminerine vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Kardiyolog Dr. Metin Mehdi Azarbaz ve Diyetisyen Melisa Gonca Arslan’ın gerçekleştirdiği seminerde sağlık ve spor ilişkisi hakkında önemli bilgiler ile yaşa göre doğru beslenme konuları anlatıldı.

    Kardiyalog Dr. Metin Mehdi Azarbaz ve Diyetisyen Melisa Gonca Arslan tarafından seminerde dinleyicilere şu bilgiler aktarıldı: “Her birey spor yapmadan önce bir uzmana danışmalıdır. Sporu insanlar hem sağlık hem de psikoloji açısından da bir ruh sakinleşmesi için yapması lazım. Aynı zamanda her yaş grubunun yeterli ve dengeli beslenerek yaşam kalitesi arttırılmalıdır. Gereksinimler kişiden kişiye değişir. Doğru beslenerek ve düzenli uykuyla beraber kaliteli bir yaşam sürdürülebilir. Uzmanların sesine kulak verin, spor yaparken sağlığınızdan olmayın.”

    “Sağlık her şeyden önce gelir”

    Konuşmacılara verdiği bilgilerden dolayı teşekkür eden ve “Sağlık her şeyden önce gelir” diyen Büyükçekmece Belediye Meclis Üyesi Dr. Önder Yüksel Eryiğit ise, konu sağlık olunca tüm imkanları seferber eden Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’e katkılarından dolayı teşekkür etti. Etkinliğe katılan Büyükçekmece Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Hakan Durmaz ve Büyükçekmece Spor İşleri Müdürü Namık Yüksel bu tür etkinliklere devam edeceklerini açıkladı.