Etiket: Olmayı

  • 15 kez kalbi duran genç anne kalp nakli olmayı bekliyor

    Sivas’ta 4 sene önce kalp yetmezliğine yakalanan 1 çocuk annesi Gülşah Öztürk’ün 20 gün önce diyaliz tedavisi gördüğü sırada 15 kere kalbi durdu. Hayatını kalp piliyle sürdüren genç anne kalp nakli olarak sağlığına kavuşmayı bekliyor.

    Gülyurt Mahallesi’nde ailesiyle birlikte yaşayan evli ve bir çocuk annesi Gülşah Öztürk, 4 yıl önce kalp yetmezliğine yakalandı. Daha sonra böbrek yetmezliğine de yakalan Öztürk hafta da 4 saatte diyalize girmeye başladı. Özel bir hastanede diyalize giren Öztürk’ün 20 gün önce diyalize girdiği sırada kalbi durdu. Sağlık ekiplerinin müdahalesiyle genç annenin kalbi tekrar çalıştırıldı. 15 kez kalbi duran Öztürk, kalp nakli olarak sağlığına kavuşmayı bekliyor. Genç anne kısa sürede kalp nakli olmazsa hayata veda edecek.

    4 senedir kalp yetmezliği yaşadığını yaşadığını söyleyen Gülşah Öztürk,”İki senedir kalp nakli bekliyorum. 15 kere kalbim durdu. Ama hiçbir çaresi yoktur. 4 senedir tedavi görmeme rağmen aynı şeyleri yaşıyorum. Herkesin organ bağışında bulunmasını istiyorum. İyileşmek ve çocuğumla birlikte olmak istiyorum”dedi.

    Gündelik hayatta çok zorluk çektiğini ifade eden Öztürk, “Yürümekte zorluk çekiyorum. Merdivenlerden çıkamıyorum. Yatmakta zorluk çekiyorum. Doğru düzgün hayatı yaşayamıyorum” diye konuştu.

    Anne Güldane Mert kızına acilen kalp nakli yapılmasını beklediklerini söyleyerek, “Kızımın durumu kötü sabahlara kadar uyuyamıyor. Yatakta oturarak duruyor. Yürüyemiyor. Her şeyiyle ben ilgileniyorum. Çocuğu da var Allah onları ayırmasın” şeklinde konuştu.

    Genç annenin 5 yaşındaki oğlu Taha Mert de annesini çok sevdiğini annesinin bir an önce iyileşmesini istediğini söyledi.

    Kalp nakli olmazsa ölecek

    Öztürk’ün 15 kere kalbinin durduğuna diyaliz de şahit olan Necmettin Apaydın, kalp yetmezliği olan arkadaşına kalp aradıklarını belirterek, “Gönüllü olarak diyaliz sorumlusuyum. Burada arkadaşımızın diyaliz esnasında 15 defa kalbi durdu. Buna biz bizzat şahit olduk. Acil kalp nakli olmazsa ölme durumu var. 5 yaşında bir çocuğu var. Bizim istediğimiz vatandaşların duyarlı olup kalp naklinde yardımcı olmalarını istiyoruz. Biz bir kampanya başlattık. Sosyal medya üzerinden başlattığımız ’Kalbim Olur Musun?’ kampanyasında vatandaşlarımız bize oradan ulaşabilir. İsteğimiz bu arkadaşımızın acil kalp nakli olması gerekiyor. Belki bir ay belki iki ay bir süresi var. 5 yaşında bir çocuğu var her şeyden önce bu arkadaşımız kalp nakli olmazsa ölecek. Herkesin elini vicdanına koyup düşünmesini istiyorum. Vatandaşlarımızın duyarlı olmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Kumaş; “pSiyasi istikrar ülkede kalkınmayı, kalkınma güçlenmeyi, güçlenme de dünyada söz sahibi olmayı gerektiriyor”

    Ak Parti Uşak Merkez İlçe Başkanı Ali Kumaş yakında referanduma getirilmesi beklenen Partili Cumhurbaşkanı sistemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kumaş sistemin istikrar getireceğini iddia ederek; ” Siyasi istikrar ülkede kalkınmayı, kalkınma güçlenmeyi, güçlenme de dünyada söz sahibi olmayı gerektiriyor” dedi.

    Parlamenter sistemin geçmişine bakıldığında ortalama bir hükümetin belli dönemler haricinde ülkede bir ila bir buçuk yıl yönetimde kaldığının görüldüğünü söyleyen Kumaş ; “Bir yada bir buçuk yıllık dönemde de ne kadar istikrarı sağlayacağı ne kadar kalkınma hamlelerini gerçekleştirebileceği malumunuz yaşanmış örnekler olarak önümüzde. Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesindeki birinci öncelik ülkenin istikbali bekası için istikrarın yakalanması için kalkınmanın ülkenin gelişmişliğinin tamamlanması için seçimlerden sonra koalisyon mu olacak? Hükümeti kim kuracak sorusunu ortadan kaldırmak. 7 Haziranda da biz bunu yaşadık. Her ne kadar yüzde 41 oy almış görevinin başında olan henüz devredilmemiş bir hükümet olmasına rağmen ülkede üç aylık dönem içerisinde muhalefetin de bazı şeyleri yanlış değerlendirmesinden dolayı ülkede sanki bir kriz ortamı varmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldı. 1 Kasım seçimlerinde tekrar tek partinin iktidara gelmesiyle ülkedeki istikrarın, yatırımların, kalkınmanın devam ettiğini gördük.” dedi.

    “BU SİSTEM TÜRKİYE’YE UYGUN EN GÜZEL YÖNETİM ŞEKLİ”

    Türkiye’yi yıpratmak için dış güçlerin değişik şekilde çalışmalarına devam ettiğini söyleyen Kumaş konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı; “Ama siyasi istikrar ülkede kalkınmayı, kalkınma güçlenmeyi, güçlenme de dünyada söz sahibi olmayı gerektiriyor onun içinde partili Cumhurbaşkanlığının sistemi ülkemize Türkiye’ye uygun en güzel yönetim şekli olduğunu, siyasi iktidarı sağlaması açısından gerekli olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili de genel merkezimizin talimatları doğrultusunda referandum sürecini kapı kapı dolaşarak hızlı bir şekilde çalışmayla alabileceğimiz en yüksek oyu, bizim hedefimiz yüzde 50 değil yüzde 60 yüzde 70 alabileceğimiz en yüksek oyla ilimizi Türkiye genelinde söz sahibi dikkat çekici bir il yapmak için gayret ve çaba harcayacağız.”

  • Bebek sahibi olmayı ertelemeyin ve üreme check-up’ınızı yaptırın

    Önceliği eğitim, kariyer ve iş planları olan kadınların yaşı ilerledikçe doğal yollardan gebe kalması zorlaşıyor ve anne olma yolunda birçok güçlükle karşılaşıyor. Günümüzde üreme teknikleri ileri boyutlara gelse bile, uzmanlar bebek sahibi olmayı ertelememeyi öneriyorlar.

    Eurofertil Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve ’Bebek İstiyorum’ kitabının yazarı Dr. Hakan Özörnek, bebek sahibi olmayı erteleyenlere ’’keşke’’ dememeleri için tavsiyelerde bulundu. Dr. Özörnek, yaş konusunda kadınları uyardı ve doğru zamanda anne olmaları konusunda onları teşvik etti. 20’li yaşların, gebe kalınması için ideal yaşlar olduğunu belirten Dr. Özörnek, ’’Bu dönemde aylık yüzde 25 olan gebe kalma şansının yaş ilerledikçe düşüyor. Kadınların ideal üreme çağı 20-35 yaş arası. 35 yaşından sonra kadının doğurganlığında azalma oluyor. 40 yaşından sonra ise bu azalma hızlanarak, 44 yaşında yüzde 1’e düşüyor’’ dedi.

    Kadınlara uyarılarda bulunan Dr. Özörnek, ’’Doğal gebelik ve tüp bebek tedavisiyle 30 yaşındaki bir kadının hamile kalma olasılığı yüzde 94 iken bu oran, 35 yaşında yüzde 86’ya, 40 yaşında ise yüzde 64’e düşüyor. 40 yaşında normal yollardan hamile kalamayan ve tüp bebek tedavisi uygulanan kadınların ancak yüzde 17’si hamile kalabildiği için ’Nasıl olsa tüp bebek tedavisi var, çocuk için hiçbir zaman geç kalmam’ gibi bir düşünce akıldan geçmesin. Çiftler, bebek sahibi olmayı ertelememeli ve en kısa sürede üreme sağlığıyla ilgili testlerini yaptırmaları gerekir’’ diye konuştu.

    Yumurta ve spermlerin dondurulması ve kanuni izni

    Dr. Özörnek, son yıllarda sıkça sorulmaya başlanan ’Üremeyi koruyarak nasıl yaşlanabiliriz ve ileri yaşlarda nasıl çocuk sahibi olabiliriz?’ sorularına, “Bunların tek yolu, yumurta ve spermi dondurmak” cevabını verdi.

    Pek çok ülkede isteğe bağlı olarak yumurta dondurma işlemine izin verildiğini belirten Özörnek, sözlerine şöyle devam etti:

    “Türkiye’de ise kanser hastalarına, üreme organlarıyla ilgili ameliyat geçirmek zorunda olan erkeklere ve kadınlara üreme hücrelerini dondurma izni kanunlarla veriliyor. Fakat halen geç yaş evliliklerinde üremenin korunmasına kanunen izin verilmiyor. Türkiye’de yönetmelik değişirse, merkezlerimiz bu hizmeti vermeye başlayabilecek. Kadınların gebelik yüzdelerinin düşmesi, yumurtanın yaşlanmasına bağlı olduğu için, yumurtalarını dondurmayı talep edebilecekler. Bu biyolojik saatimi durdurayım, ne zaman istersem o zaman çocuk sahibi olayım anlamına geliyor. Yumurta korunabiliyorsa, rahim yaşlanmadığı için kadınlar 50 yaşında da çocuk doğurabilecek noktaya gelebiliyorlar. Yumurtanın yaşlanmasının durdurulması için tek yol var, o da yumurtaların dondurulması.”

    Üreme check-up’ının önemi

    Gelişmiş ülkelerde çocuğun planlanarak yapıldığını söyleyen Dr. Özörnek, “Üremede check-up kavramının artık gelişmesi ve yerleşmesi gerekiyor. Evlendik, çocuk olursa olur, olmazsa olmaz diye bir şey yok. Eğer çocuk yapmayı planlıyorsanız başınıza gelebilecek kötü sürprizleri önceden engellemeniz lazım” ifadelerini kullandı.

    Yapılması gereken testler hakkında bilgi veren Dr. Özörnek, “Kadında yumurtalık deposunu gösteren, erkekte ise spermin durumunu belirleyen çok basit testler var. Teknolojinin gelişmesiyle artık gerçek bilgiye en doğru haliyle ulaşabiliyoruz. ’Anti müllerian’ (AMH) adlı hormonun yumurtalığın içindeki yumurta kapasitesini ortaya koyuyor. Bana göre kadının menopoza girme yaşını da yaklaşık olarak söyleyen bu testin en önemli özelliklerinden biri de adet döneminin herhangi bir zamanında yapılabiliyor olmasıdır. Erkeklerde de sperm testinin kadınlardaki AMH testi gibi erkeğin üreme kapasitesiyle ilgili detaylı bilgi veriyor” şeklinde konuştu.

  • Tedavi edilmeyen yumurtalık kistleri çocuk sahibi olmayı geciktiriyor

    Özel Konya Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Bayram Sancaktar, yumurtalık kistlerinin çoğunlukla doğurganlık yaşındaki kadınlarda görüldüğünü ve yaş grubuna göre kistlerin özelliklerinin değişiklik gösterdiğini söyledi.

    Doğurganlığın başladığı yaşlardan sonra kistlerin çoğunun zararsız olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Bayram Sancaktar, kadınların her ay bedenlerinde adet görmek için ve doğurganlığı sağlamak için mutlaka kist oluştuğunu belirterek, yumurtalık testlerinde önemli olan kistlerin boyutları çok büyük olan çatlağa yol açan kistler olduğunu söyledi. Bir kişinin normal yaşantısına uyum sağlamasını bozacak şekilde ağrıya sebep olan kistlerin tedavi edilmesi gerektiğini belirten Op. Dr. Sancaktar, “Tanısını koyduğumuz kistin tedavisi de bir miktar değişiklik gösterebilir. Bazı kistleri bekleyerek tedavi ederken, bazılarını doğum kontrol hapları gibi adet düzenleyici ilaçların yardımıyla tedavi etmekteyiz. Bu kistlerin çoğu genellikle küçük olurlar. Birçoğuna basit doğum kontrol haplarıyla, izlem tedavisiyle çözüm bulmaktayız. Bu küçük kistlerin çoğu ağrı, sızı veya sıkıntı yaşatmaz. Çoğunlukla geçerler. Bizim korkacağımız en büyük kist grubu kötü huylu dediğimiz kist gruplarıdır. Bunlar ultrasonla belirli bulgulara sahiptirler. O bulguları gören doktor çeşitli kan tahlilleriyle bunların desteklenmesini sağlar. Yine de şüphe ediyorsa kistin boyutundan bağımsız olarak o zaman ameliyata gidecek tabloyu önerebilir. Bazı yumurtalık kistleri 30 santimetreyi de bulabilir. 30 santimetreyi bulan her kist kötü değildir. Bazen normal bir kist bile o şekilde karşımıza gelebilir” dedi.

    “Ultrason cihazıyla tanı koyuyoruz”

    Op. Dr. Sancaktar, büyük kistlerin karında şişlik yaptığını dile getirerek, “Kistler ağrılara neden olabilir. Büyük tuvaletinde, idrara çıkmada sık gitme gibi bulgular vardır. Tabi kanserle ilgili söylemeye gerek yok, çok farklı bulgular çıkartabilir. Genellikle iyi huylu olduğu için en çokta bunları görmekteyiz. Karnında ilerleyici tarzda şişme, büyüme, iştah kaybı, şiddetli ağrılar bunlar beraberinde olabilir. Sonuçta kişinin bunlar olduğunda illa kistim var veya kanser oldum gibi düşünmesi yerine basitçe muayeneden geçmesi yeterlidir. Özellikle bunun için en büyük silahımız ultrasonumuzdur. Ultrasonla değerlendirildiğinde genelde bunların büyük oranda olabilmesini beklediğimiz yönünde büyük oranla doğrulukla tanı koymaktayız. Bunun dışında eğer ki arada kalınırsa karın içine bakılıp yumurtalığı gözümüzle görme şansımız olabilir. Tabi ki kan testlerinden yardımcı olanlar da vardır. Belirleyici değildir. Kan tahlilleri, mutlaka kist görüldüğü zaman birçok doktor tarafından istenir. Bize de faydalı bilgiler sunarlar” şeklinde konuştu.

    “Bir kist görüldüğünde bir iki ay hastayı izlemeyi tercih ediyoruz”

    Halk arasında en çok bilinen polikistlerin yumurtalık bozukluğu olduğunu kaydeden Op. Dr. Sancaktar, tedavi sürecini şöyle anlattı:

    ”Yumurtalığın kendi içinde ufak ufak 1 santimetrelik kistler oluşur. Bu kistler düzensiz adetlenme, kıllanma artışı, bazen çocuk sahibi olmada gecikmeler, problemlere neden olabilir. Bunların tedavisi kolaydır. Kadınların yüzünü güldüren bir tedavidir. İlaç kullanıldığı sürece hasta iyidir. Bir kist görüldüğünde yapılması gereken bir iki ay hastayı izlemeyi tercih ediyoruz. Çünkü bunların çoğu ilaç vermeseniz dahi geçer. Bunun için tanısını koymamız gerekiyor. Basit kistlerde genellikle takip etme eğilimindeyiz. Takiplerimizin bir tanesi doğum kontrol hapları. Bunları görürsek özellikle 35 yaşın altındaysa hasta, sigara içmiyorsa, pıhtılaşma bozuklukları, karaciğer rahatsızlıkları yoksa bunlarda hormon tedavilerini tercih ediyoruz. Bunlar belli bir süre vücudu dengeye koyarak kistlerin bir kısmının düzelmesine fayda gösterebilir.”

  • Kulakları olmayan bebek ameliyat olmayı bekliyor

    Adıyaman’da 5 ay önce dünyaya gelen ve doğuştan kulakları olmayan bebeğin ailesi, hayırseverlerden yardım bekliyor.

    Adıyaman merkez Yeşilyurt Mahallesi’nde ikamet eden Mustafa ve Münevver Küçükkaya çiftinin ilk çocukları 3 yaşındaki Yunus Emre, kalp damarlarında sorun olduğu için ameliyat oldu. Çiftin 5 ay önce dünyaya gelen İsmail isimli bebeklerinin ise 2 kulağının ve kulak deliklerinin olmadığı, ayrıca gözünde kist ve kalbinde 3 delik olduğu tespit edildi.

    Kulakları ve kulak delikleri olmayan bebek sese tepki vermiyor. Anne ve baba, çocuklarının ameliyat olması için doktora gitti ancak, 5 aylık İsmail’in hem kalp ameliyatı, hem kulak hem de gözünden ameliyat olması gerektiği belirtildi. Küçük çocuklarının kulaklarından ameliyat olması için 6 yaşına gelmesini bekleyecek.

    Bir tekstil firmasında çalışırken, büyük çocuğunun ameliyatı için sık sık Ankara’ya gitmek zorunda kaldığı için işten çıkartılan baba Mustafa Küçükkaya, maddi durumları iyi olmadığı için komşuların ve devletin yardımları ile geçimlerini sağladıklarını söyledi. Küçükkaya ailesi, hayırseverlerin kendilerine yardım eli uzatmasını bekliyor.

    Baba Mustafa Küçükkaya, “Gözünde kist var, kulakları kapalı, kalbinde 3 delik var. Önce kalpten ameliyat olacak. Kulaklarında hiç delik yok ve kulakları dümdüz. Doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. İlk olarak kalp ameliyatı gerekiyor. Kalp ameliyatı için de çocuğun kilosu ve boyunun uygun olmadığı söylendi. Zaten çocukların ameliyatı ve giderleri için paraya ihtiyacım var. Çalışmadığım için paramız da yok. Tekstilde çalışırken, Ankara’ya gidip gelince fabrikadan çıkış verdiler” dedi.

    Anne Münevver Küçükkaya ise çocuğunun haline çok üzüldüğünü ancak elinden bir şey gelmediğini söyledi.